Hezarfen Ahmet Çelebi, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesindeki ifadelerinden edindiğimiz bilgilere göre 1632 yılında lodoslu bir havada kollarına kanat takarak uçmuş ve Galata Kulesi'nden istanbul Boğazı'nı geçip 3358 metre ötede Üsküdar'da Doğancılar meydanına konmuştur. Evliya Çelebinin aktarımı şu şekildedir: "iptida, Okmeydan'ın minberi üzere, rüzgâr şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada pervaz ederek talim etmiştir. Badehu Sultan Murad Han Sarayburnu'nda Sinan Paşa Köşkü'nden temaşa ederken, Galata Kulesi'nin taa zirve-i belâsından lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar'da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: "Bu adam pek havf edilecek (korkulacak) bir ademdir. Her ne murad ederse, elinden geliyor. Böyle kimselerin bekası caiz değil, " diye Gâzir'e (Cezayir) nefyeylemiştir (sürmüştür). Orada merhum oldu.”

Hezarfen Ahmet Çelebiyle ilgili tek kayıt budur. Bu konuyla ilgili modern tartışmalar ise dini gericiliğe örnek verilecek bir olay olması üzerinedir. Yani gerçekten uçup uçmadığı değil, Padişah 4. Murat ve Şeyhülislam tarafından bilimsel yeteneği üst düzey olduğu için tehlikeli bir adam olarak görülmesi ve cezalandırılmasıdır, üzerinde durulan. Fakat gerçek bilim severlerin Hezarfen’le ilgili olarak tartıştığı konu bambaşkadır. Bu tartışmalar sonucunda Galata Kulesinin yüksekliği ve ineceği yere kadar olan mesafe göz önüne alındığında teknik olarak böyle bir uçuşun olamayacağı anlaşılmıştır. Çünkü veriler dikkate alındığında Hezarfenin kollarına taktığı kuş kanatlarıyla (bunu Evliya Çelebi söylüyor) kendini Galata kulesinden attığı andan itibaren her 39 metrede 1 metre irtifa kaybetmesi gerekir. Bu günümüz planörlerine göre bile çok yüksek bir orandır. Bir deniz planörünün bugün ulaşabildiği en yüksek süzülme kapasitesi 27 metrede 1 metre düşecek şekildedir. Arkasına aldığı söylenen lodosun da bu kadar büyük bir fark yaratamayacağı düşünülmektedir.

Ayrıca Evliya Çelebinin Seyahatnamesindeki birkaç satırlık bahis dışında başka hiçbir yerde böyle bir olayın kaydı ya da hikayesi yoktur. Saray kayıtlarında da Hezarfen Ahmet Çelebi diye birinin Cezayir’e sürgüne gönderildiğiyle ilgili bir belge yoktur. Yani adamın birinin 1632 yılında Galata kulesinden Üsküdar Doğancılar meydanına kadar kuş kanatlarıyla uçmayı başardığını kanıtlayacak ne bir tarihi kayıt vardır ne de bilimsel destek vardır. Şirin bir yalandır sadece. Üzerine filmler yapılan, şarkılar yazılan, konçertolar bestelenen bir yalan