herşey 2006 yazında başladı

Arkadaşım uyandırdı, omzumdan tutmuş sallıyor, kalk kalk hadi gidiyoruz dedi, pat pat pat banyoya girdi koşar adım. Oturur vaziyete geldim, yerden çorapları alıp giydim. Arkamı döndüm, eleman yatıyor, bildiğin ağzıda açmış derin uykuda. Kalktım, bende bunu salladım, napiyorsun amk mal mısın dedim. Bu gözleri açtı uykulu olduğu belli gözler kızarık, ne oldu lan saat kaç dedi. Baktık saat 6:45. Lan bi gibtir git dedi döndü arkasını yattı. Hemen gidip banyoya baktım kimse yok, hem duşun hem de lavabonun musluklar sonuna kadar açık. Hemen kapattım muslukları, geri odaya girdim. Musluğu sen mi açtın dedim. Ne musluğu amk yat uyu daha çok var dedi, pikeyi çekti yüzüne.

neyse ezan falan okunmaya başladı, bende birayı tam bitirmeden şezlongun altına atıp kalktım odaya gittim. bir uyumuşum kahvaltıyı kaçırmışım zaten. öğlenden sonra kalktım son günümüz artık. gider ayak eğlenelim biraz daha diye düşünüyoruz. gene o leş gibi biradan içip duruyorum. arada cin tonik, votka vişne..vs bir de beyin dondurucu dedikleri, buzlu bir içecek vardı, onun içine votka falan koyduruyorum.
her neyse, gene akşam oldu, yattık. sabah 12 de otelden çıkış var. bir turla gitmiştik. o yüzden rahat. otelin kapısından alıyor otobüs. otobüs 12:30 gelecek falan dedi rehber gün içinde bizi bulup. biz valizleri hazırladık yattık. saati kurduk her ihtimale karşı 11e

bilenler vardır animatörler barmenler falan çok zütten uydurma isimler kullanıyor, maykıl, roberto, fernandes..vs hatta bu otelde de bir eleman vardı simsiyah amk vanlıymış. adım edward diyordu. babam türk, annem ingiliz falan diyordu. öyle şizofren çok var.

ben gene öyle bişey sandım. güldüm, gerçek isim mi hocam dedim. gülümsedi Süryaniyim dedi. nerelisin diye sordum hemen nusaybin dedi. anlamadığımı düşünerek mardin diye ekledi.
eyvallah dedim. ayağa kalktı, elini uzatır el sıkışırız falan diye düşündüm, elimi şortuma sildim, o oralı olmadı. dikkatli al dedi, başıyla selam verdi gitti. bende sırt üstü uzandım. biramı içmeye devam ettim.

zekide bir adam, bilgili de. anlatıyor işte bu dağlar eskiden ormanlıktı, köylüler ağaçları köklerine kadar hiç etti,. yakacak olarak kullandı. eskiden bizim köylüler bolvadine odun satmaya giderdi falan. şuan bir ağaç bile yok. bizim kökümüz azerbaycan karabağa dayanır falan anlattıkça anlatıyor. konu konuyu açıyor, konu doğaüstü konulara geldi. işte şunun başına şu gelmiş bişeyler anlatıyor, iç anadolu cin hikayeleri. bizim çeşmenin birde gelini vardır dedi gülerek. o an taş kesildim zaten, ağzımı açamadım. dayım, kuzen falan direk bana baktı. dede de ciddileşti birden hayırdır dedi.

anlatmaya başladı, ramazan gençken define mefine bulucam diye gitmiş arkadaşlarıyla. oda mezara giricekler, orayı kazacaklar amaçları bu. ama odanın içinde başka o da odanın içinde başka öyle öyle 40 kapı varmış. son kapıya geldiklerin, son odadan deve homurtusu gelmeye başlamış, sanki bir deve yatıyormuşta, birden ayaklanmış gibi zil sesleri falan. yer sallanmaya başlamış. bunlar korkup geri kaçmış. ramazanda kafayı takmış, burada kesin bir şey var diye, beline ipi bağlatmış, tek başına girmiş içeri. o gün dışarı çıkmamış. diğerleri kaçmış. kaçarken hasan diye arkadaşı da bir kayadan düşüyor ölüyor. ramazanı 3-4 gün sonra dağda gezerken görüyorlar, delirmiş.
oraya köylüler 40 kapı der hatta, hasan'ın düştüğü yere de, hasan düşen kayası derler.

ben baya korkmaya başladım tabi. o sırada kızı girdi içeri, başı eğik çayları tazeledi gitti. dede öyle bir tip. ev içinde şeriat kurmuş, otoriter de.
kızı çıkınca anlatmaya devam etti.
senin babanın ebesi(bizim orada nineye anneanneye babaanneye ebe denir) zamanında da onlara karışmıştı, ramazanında merakı oradan gelirdi diye. kimse konuşmuyor dedeyi dinliyor. benim iyice içim daralmaya başladı korktum.

onlarla yiyip içiyorum, bana altın veriyorlar, sabah şalvarıma dolduruyorum, sabah uyandığımda yok oluyor falan diyormuş. inanan da varmış, deli diyende. ama bütün köylü çekinirmiş.
bir gün yine çeşmenin yanında buluyorlar, iki göletin arasında yatarken. kaldırıyorlar falan, ağzından altın para çıkartıyor, çok eski bişey olduğu belliymiş, büyükçe bir altın para.

bana yine verdiler. gene şalvarımı doldurdum. bir tanesini ağzıma attım demiş.

bu altın parayı da babamlar yani torunları gidip bolvadine satmış, dedenin anlattığı böyle. kadında olaydan 1-2 ay sonra iyice kötüleşip ölmüş. iyice sayıklamaya, çığlıklar atmaya, başını alıp gitmeye falan başlamış.
yani sizin sülale mimlidir dedi, güldü. oralara gitme sen dedi, gelin borcunuzu istiyordur dedi. tüylerim diken diken oldu. zaten dedim dahada gitmem.

neyse çıkar çıkmaz, anneme anlattım. annem benim haberim yok dedi. geçiştirdi. anneanneme sordum doğru var öyle bişey dedi.

iyice paranoyaklaştım tabi ben. sağa sola bakıp duruyorum bir şey görücem mi diye. durmadan dua falan okuyorum. anneannem geldi akşam yatmadan. buraya kur'an-ı kerim bırakmıştım , gece uyumadan oku yat dedi. gece anneannem odaya girdi bişey bıraktı diyordum ya. o gerçekmiş işte rüya değilmiş. o an anladım. baktım arap alfabesiyle. dedim ebe ben bunu okumayı bilmiyorum. neyse sen yat dedi. ben uyuyana kadar başımda okudu.

tamam arkadaşım merakla bekliyorum iyi geceler

hay senn amk ya en heycanlı yerinde.

neyse reserved.

bu arada kafama takılan diyosunki mezar zifiri karanlık koşuyorum ışık yok felan köy yeri vs vs telefonu elimden düşürüyorum diyosun sonra mor çiçeklerin arasından felan aldım diyosun o karanlıkta çiçeğin rengini nasıl gördün onu anlamadım

arkadaşlar yeni fotoğraflar eklendi, hepsi gerçek fotoğraflardır

mezarlık: http://imgim.com/532467_4...699174393_623107248_n.jpg

köyün dışına eşeklerle gittiğimiz yol: http://imgim.com/935836_5...82573477_1547950572_n.jpg
http://imgim.com/534530_4...073273389_896204404_n.jpg

alıç ağaçları http://imgim.com/598407_4...58602131_1878213183_n.jpg
http://imgim.com/566_4624...70457916_1085056121_n.jpg
http://imgim.com/380949_4...345840995_871490273_n.jpg

karamık denen meyve bu: http://imgim.com/599025_4...59940017_1404956323_n.jpg

köyün içinden bazı fotoğraflar:
http://imgim.com/409110_4...90291524_1422824071_n.jpg
http://imgim.com/18808_47...39205919_1325545727_n.jpg
http://imgim.com/14174_47...365872593_430091148_n.jpg
http://imgim.com/526779_4...92532517_1206110324_n.jpg

ilgili entrylere koyuyorum bu ek fotoğrafları

Bir gün baktım, ingiliz moruklar almış eline bir duble rakıyı, biri kokluyor diğerine veriyor, öteki bir yudum alıp yüzünü ekşitiyor falan. Şunlara bir dedim şekil yapıyım. Barmene bana tek rakı ver dedim, bunlara o öyle içilmez falan laf attım, Anadolu lisesi mezunuyuz ingilizce var. Her neyse aldım rakıyı diktim. Millet vay falan diyor. Bi tane daha ver dedim onu da diktim. Sohbet etmeye başladım moruklarla işte. Kafile olarak gelmişler. iyice gaza geldim amk ama içmeyi de bilmiyorum doğru dürüst. Barmenle de kanka olmuşuz, dedim daha içicem de züt olurum, çok az rakı koysan, çok su koysan, bu rengi verebilir misin falan diyorum. sen dur beni bekle dedi. Girdi içeri, bir tepsi rakıyla geldi, en az 10 tane vardır. Koydu önüme al dedi bunu iç. Bütün gözler benim üstümde. Aha dedim yannanı yedik, sen naptın ya falan diyorum. bu elinde bardakları siliyor, bana bakmadan iç iç dedi. Aldım birini fondip, bir şey yok, diğerini fondip gene yok. Bu sırada millet kamera falan çıkardı beni çekiyor, woow, vay bişeyler diyenler var. Ben gaza geldim, tak tak tak fondip yapıyorum hepsini. Hepsi bitti alkış kıyamet, omzuma vuranlar falan. Ama bende bişey yok. Bana dedim votka vişne ver. Millet kahkaha falan atıyor.

O an baya popüler oldum otelde, millet yanıma geliyor konuşuyor falan, fotoğraf çektiren bile oldu. Ben artist artist takılıyorum. Her neyse saat 22:45 civari, beleş içkide 23:00 da bitiyor. Bana dedim kapanmadan bir votka daha ver, bi votka vişne verdi bir de bardağı silme votka doldurdu, bir bardakta tam bardak dolu vişne verdi. Bütün gece bunlarla devam edersin dedi, müşteriye şişe vermek yasakmış. Bu dedim içtiğim neydi rakılar, sütmüş amk onlar da, rakı bardağının dibine biraz süt, üstüne su doldurunca rakı rengini alıyormuş. 10 bardak sulu süt içmişiz yani.

O votkayla takıldım o gece, bizim eleman arayacak karı gitti odadan gel diye, daha da aramıyor. Saat geç oldu, otelin fotoğrafçısı otelden çıkarken napıcan falan dedi biraz konuştuk, yandaki discoya gidecekmiş otelden bir karı düşürmüş beni de çağırdı, onunla oraya gittim orada da 3 bira içtim, bu ikisi yiyişiyor falan ben tek sıkıldım. Bizim eleman aradı, karı odasına gitti diye. Benimde kafam iyi olmuştu zaten tamam dedim geliyorum, odaya geçtim, bizimki mercimek çorbası istemiş odaya, takılıyor. Naptın ne ettin konuştuk yattık. Gözümü kapatıyorum etraf dönüyor amk, alkol çarpmış uyuyamıyorum. Bizim elemanda üstüne pikeyi çekmiş horul horul uyuyor. Kalktım tuvalete gittim biraz kustum rahatladım, sonra yatınca sızıp kalmışım.

Gözlerim kapalı vaziyette ama odanın içi komple sis hissediyorum. Gözümü aralıyorum her taraf bembeyaz bulanık. Sisin içinde biri bembeyaz pelerinli, beyaz entari giymiş ayaklarımın ucunda dikiliyor, yüzünü göremiyorum ama şekil olarak ince uzun boylu birisi, aşağı doğru inceliyor, huni şeklini alıyor. Gözümü komple açmaya çalışıyorum, açamıyorum. Doğrulmaya çalışıyorum olmuyor. Yatağın arkasından iki kol omuzlarımdan tutuyor gibi hissediyorum. Yavaş yavaş bana yaklaşıyor ama sanki uçuyor gibi, kayarak geliyor üstüme doğru. Yanda ki arkadaşıma bağırmak istiyorum bağıramıyorum. Dua okumaya çalışıyorum, sözlerini karıştıyorum. Kendimi yataktan atmaya çalışıyorum, sanki ucuna kadar geliyorum, 1cm daha kayabilsem düşücem yataktan, gene olmuyor. iyice yanıma yaklaştı, kulağıma doğru bir şeyler söylemeye başladı ne dediği anlaşılmıyor ama Türkçe değildi eminim çok derinden geliyordu sesi, sanki çok uzaktan rüzgar getiriyor gibi bazen yükseliyor bazen çok alçalıyordu sanki beynime aşırı yükleme yapılıyor biraz sonra patlayacak gibi hissediyordum sadece ‘’küffar’’ dediğini en son duydum hırlıyormuş gibi sanki yüzü direk başımın yanındaydı. Ben sadece allah’ı anıyorum başka hiç bir şey gelmiyor elimden. Allahım allahım allahım… tekrarlıyıp duruyorum sadece.
Birden üstümden yük kalktı hemen doğruldum, elemanla benim yatağımın arasında komidinin üzerinde ki gece lambasını yaktım. Arkadaşım gözlerini iyice açmış, yüzü bembeyaz pikeyi boğazına kadar çekmiş. Şok olmuş vaziyette bana bakıyordu.

Benim hem kafa iyi, hem de uyku sersemliği var. Sıradan bir karabasan olayı gibi düşünmüştüm. Arkadaşı öyle görünce benimde kalbim atmaya başladı, vücudum aniden ısındı heyecandan. Hayırdır sana ne oluyor dedim. Cevap vermiyor. Gözüme kitlendi bana bakıyor. Durdum bende ona bakıyorum amk. Yutkundu bi, Olum başında 3 tane uzun gölge vardı. Biri bacaklarından tutuyordu, diğeri omuzlarından, öteki de yanında dikiliyordu ama sende çırpınıyordun, Sen kurtulup doğrulunca yok oldular dedi. Bi yandan perdeyi, balkonun kapısını falan kesiyor. iyice korktum, sanki göğsümü biri sıkıştırıyor gibi, derin derin nefes almaya başladım, insanın aklına bir şey de gelmiyor. Sayıklıyormuydum diye sordum, yok ses çıkmıyordu dedi. Rüyadır olum gibtir et falan dedim. Ben bi sigara içiyim balkonda dedim, komidinin üstünden aldım paketi. Geliyor musun. Yok dedi, arkasını döndü yattı amk. O an kendimi çok yalnız hissettim.

indim ilk havuza baktım kimse yok, havuz bar da kapalı. içeri lokanta kısmına girdim, oranın kapısı bile kapalı ama mutfağın ışık açık kestim.
Resepsiyona gittim, eleman akvaryumu izliyor öyle dalmış takılıyor. Bu saatte açık yer var mıdır falan konuştuk biraz. Bu bizim otelin olduğu yer Beldibi, pek bir tak yok. Sabaha kadar açık mekanlar var ama kemerde taksi çağıralım falan dedi, baktı üst baş şort falan. Böyle mi gideceksiniz dedi. Alkol alıcaktım ben falan dedim. 24 saat hizmetimiz var, ne istersiniz, odanıza yollıyalım falan dedi. Yok dedim gerek yok 2 tane bira bana ver, ben sahilde takılırım. Oda numarasını aldı, 2 birayı verdi bana. Sahilde güvenliğimiz 24 saat vardır efendim yalnız denize girilmiyor falan bişeyler söyledi ben giderken.

3-4 adım kala durdu, selamın aleyküm dedi. soluma birayı bıraktım, aleyküm selam dedim. biraz daha yanaştı. oturabilir miyim dedi. tabi dedim. hala gülümsüyor gibi. sağımda ki şezlongun kenarına oturdu. benim aklımdan hala kibarca gibtir edicek kesin diye geçiyor. keyfin yok glb dedi. ama içime bir güven duygusu geldi.bir rahatlama hissi. sanki uzun zamandır tanıdığım biri . yok yaa bir sıkıntı yok falan geçiştirdim. napıyorsun diye sordu. birayı aldım gösterdim. gülümsedi. uzattım. teşekkürler dedi almadı.
nasıl beğendin mi buraları dedi ama hala gülümsüyor gibi. adamın suratta sürekli bir gülümseme var. güzel evet memnunum falan diyorum, müdür müşterisiyle ilgileniyor işte diyorum içimden tabi. işte küçük çaplı bir geri bildirim niyetinde.
yarın son gününüz dedi. evet dedim.
okuldan falan konuştu, anlattım sınav mevzusunu falan. inşallah kazanakcaksın, böyle deniz kenarı bir yeri, denizi seviyorsun dedi.
eyvallah dedim.
öyle muhabbet ettik biraz hafif gülerek kafa sallayarak tepkiler veriyor. isim neydi hocam dedim. tedmur dedi benim ismimi söyledi sonra.

Akvaryum bu, yeri de aynı sadece o zamanlar sarı prenses vardı 20 kadar.

http://imgim.com/2013-12-1919-59-45.jpg