Yeni evimde uyandığım ilk gün Cana artık adam akıllı bi iş yapacağımı, bizim bu işlerimizde Burakın yetkili olduğunu söyledim. Ardından buraka beni bir daha gibmeye kalkmazsın herhalde diye ufaktan ufaktan mesajı vermeyi de ihmal etmedim.

Bir anda kütahyada yükselince ister istemez bazı büyüklerin dikkatini çekmeyi başarmıştım. 2-3 gündür canın mekana değişik değişik adamlar gelip gidiyordu. Canda da bi değişiklik vardı hem. Eskisi kadar benimle göz göze gelemiyordu.

Burakın dayak olayı harici hiç fevri hareketim olmamasına rağmen patlamaya hazır bomba olduğumu can farketmişti, bana söyleyemiyordu olan şeyleri.

Canın mekana gelen-giden elemanar ortalıkta görünmüyordu artık, canın eski neşesi de yerine gelmişti. Günlük kiralıkta işler tıkırındaydı. Kiralık-satılık daire de gelip gidiyordu. E artık açılış yapalım dedim bizimkilere. Matbaayı aradım güzel bi davetiye şablonu çıkar dedim sana tek tek isimleri vericem.

Eskişehirden bi organizasyon firması buldum, bistro şeklinde kapının önünü düzenlediler, balonlar falan. Valiye falan davetiye yolladım ama pek giblemediler amk. Dayıya bizzat kendim zütürdüm davetiyeyi, güzelce açılışımızı yaptık. Kütahyada bizi tek tanımayan askerlerdi artık. Onun dışında bi yerde otururken gençler kendi aralarında bazen bizi konuşuyorlardı.

Neden derseniz, o gün kütahyada ne kadar lüks araç varda bizim ofisin önündeydi. Ofis zaten merkezi bi yerde, geçenin direk dikkatini çekiyorduk.

Zeyneple en son yemek yemiştik aradan bir hafta geçti, ders bitiminde yanıma geldi. Bişeyler yapalım mı ya bu gece sıkılıyorum ben dedi. Levent ve Vahitten bahsettim ona isterse onların sevgilileriyle beraber bi yere gidip eğlenebileceğimizi söyledim. Ben senin sevgilin değilim ama dedi hafif utanarak. Bende utandım amk, uzun süren sessizliği tamam akşam 6 gibi haberleşiriz dedi.

Bizim çocukları aradım durumu söyledim. Kabul ettiler tabii. 6 gibi zeynepi aradım, bornova metrodan alsana beni dedi.

Karşımda resmen bi afet duruyordu, o güzel gözleri yerde beni bekliyordu uzaktan görmüştüm. Arabayı parkedip arkasından yanaştım, ağzımı yaya yaya pardon güzel bağğyan tanışabilir miyiz dedim. Ses tonum yavşakça çıktığı için tanımadı, hiç arkasını dönmeden sevgilimi bekliyorum gider misiniz dedi. Attığım kahkahayla beraber kızarmış yüzünü gördüm.

Dayı dedim, sigara uzattım aldı yaktı. Bende sigaramı yakıp ortak iş yapmaya ne dersin dedim. Nasıl yani dedi, kütahyanın çıkışında afyon yolunda bi arsa var, sahibi cins çok yüksek paralar istiyor. Sen adamı ikna et, ama hakkını alcak şekilde, oraya beraber 3-4 bloklu lüks bi site yapalım dedim. Yüzündeki gerginlik gitti, rahatlama hissini vucut hareketlerinden anlayabiliyordum. Yarım saat daha konuştuktan sonra, kardeşim daha sonra sende benim mekanını şereflendir dedi gitti.

içimden sizde şeref mi var huur çocukları desem de bu işi de halletmiştim sanırım. Canı aradım haydi hazırlanın kutlamaya gidiyoruz dedim.

Porsuk Et Mangal Deli Bayram. ilk defa o gün gittim oraya, o günden sonra vazgeçilmez mekanlarımdan biri oldu.

Okuduğunuzu belli edin lan. Yazıyorum ben hala ama şevkle yazayım amk.

Ondan sonra okulda lafım sözüm geçmeye başladı, gücümün yetmediği yerde param, paramın yetmediği yerde gücüm devreye giriyordu.

Neyse çok dağıtmayalım konuyu daha sonra bu olayı neden anlattığımı anlayacaksınız. Şunu unutmayın yeter, herkes yaşattığını yaşar.

Saat ilerledikçe sakinliğim bozuluyordu, ofis içtiğim sigaralardan dolayı dumanaltı olmuştu. Kapıyı açıp havalandırmaya karar verdim. Ofis havalanırken kapının önünde ki masaya oturdum bi sigara yaktım. Her durumdan alnımın akıyla çıkmıştım, bundan da çıkacaktım. Hepimizin Allah'a bir can borcu var kardeşlerim bazen düşünmeden hareket etmek iyidir, ama bazen.

Canın mekana gider gitmez nerdesin sen abi ya diye karşıladı beni. Uyuyordum biraz kırgınlık vardı üzerimde, Hemen bişeyler hazırlat bana da hastaneye gidicem dedim. Güzelce yedim yemeğimi o sırada telefonu kurcaladım. Arayanlara döndüm tek tek, usturadan güzel haberi aldım. 1 saat sonra hastaneye getirecekti elemanları.

Canla beraber geçtik hastaneye elemanlar tek tek önce benden sonra buraktan özür dilediler. O günden sonra kütahyada başkan diye tanınmaya başladım. Bütün kapılar ardına kadar açılmıştı benim için.

O sıra fazla olaylar olmadı. Mahkeme günü geldi çattı, babam herşeyi itiraf etti. Daha önce sabıkası olmadığı için, yüklü bi para cezasıyla ikimizde kurtulduk. Benim para cezamı da ödedi. Arabam teslim edildi, onu da satıp bankaya attım parayı. Vahitin hesabından çektim paraları kendi hesabıma aktardım, vekaleti iptal ettirdim ve yeni hayatıma başlamaya karar verdim. Burakla aramız düzelmişti zaten biliyorsunuz.

Bir de mektup vardı zarfın içerisinde, okumadan yırttım. Herşeyin piyasa değerini vs biliyordum. Bankamatikten paraya bakayım sonra işlerimi toparlar çıkar giderim dedim. Bankadaki parada ekgib yoktu hatta fazlası vardı. Ekgib olsa bile para bana hayli hayli yeterdi ama yinede onlar bana kıyak yaptıklarını düşünüyorlardı.

Artık akıllanmıştım gittiğim şehirde sadece yatırımcı rolünü üstlenmeye karar vermiştim. Adımı hiçbiyerde geçirmeyecektim.

Annemi aradım, ağlayarak açtı telefonu. Gidiyorum ben dedim bu şehirden. Daha doğrusu sadece bunu diyebildim, kapattım telefonu. Hattı kırdım attım. Ufak bi valizimden başka bişeyim yoktu yanımda. Gittim garaja pamukkaleye. En yakın otobüs nereye dedim, adam şaşkın gözlerle saydı. Hepsi aynı saatte kalkıyordu.

Aydın - Denizli - Bursa - istanbul - Ankara - Kütahya - Eskişehir - Muğla

Ofisi kilitlemeden kapattım kepenkleri atladım arabaya. 2 tane de bira aldım tekelden. Radyoda neşet baba çalıyor, hem içiyorum hem izmire gidiyorum. Amk alkol değil de neşet baba çok koyuyor. 4 saat falan bu şekilde gittim, 2 bira daha aldım yolda. Evka4teki çardağa geçmeden önce bi 70lik rakı aldım, biraz yoğurt biraz da havuçla salatalık. iki tane de rakı bardağı aldım bi yerden. O gün hatırladığım tek şey apartmandan biri bağırdı şimdi polisi arıyorum diye aramazsan yakarım ulan apartmanınızı diye bağırdım.

Sabah gözümü açtım amk koltukta yatıyorum. Burnuma gelen koku çok tanıdık, koltuğun yumuşaklığı çok tanıdık. Açtım gözümü, avizeyi gördüm. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü kardeşlerim.

Yine aynı şey oluyordu. Vucudumdan bütün kanın çekildiğini hissediyordum. Ayaklarım tutmuyor gibiydi. Ellerim titremeye başladı, apar topar kalktım koltuktan. Başım dönmeye başladı, olduğum yere bayılmış olmalıyım ki kalktığımda karşımda çok tanıdık endişeli iki göz gördüm.

Kardeşlerim uzun bi ara vermek zorunda kaldım, diğer başlığı silip ordaki entryleri buraya kopyala-yapıştır yapıcam.

Dediğim gibi hikaye yarım kalmayacak olduğu gibi anlatıp bitiricem, şuan tekrar yazmaya başladım. Burada olanlar kendilerini belli etsinler bakalım.

Geri kalan günler aynı şekilde geçti gitti. annemleydim hergün, yılların hasretini gideriyordum.

11 aralık Akşamı peder beyin elini öptüm ne olursa olsun atamdır, gidip dönmemek var diyerek. Annemle de vedalaştım eve geçtim, eşyaları topladım.

Sabah valizi bagaja atıp, ev sahibine anahtarı verdim. Tanıdık birine arabayı bıraktım, atladım taksiye doğru tugaya gidip teslim oldum.

12 Aralık 2012'de girdim tugaya, 12 Aralık 2013'te çıktım.

12 Aralık 2013'ten itibaren gece devam edeceğim kardeşlerim, haydi bakalım dikkat edin kendinize.

O hafta ben şirket açılış işlerini hallettim, can güzel bi ofis buldu içini yaptırmaya başladı, burakta günlük kiralıklarla ilgilenip sağdan soldan kalan paraları toplamaya çıktı. Sıkıntı çıkaran bi kaç kişi olmuştu onları da ustura halletmişti zaten.

Yeni yıl yaklaşmıştı, attci kızı aradım yılbaşında benimlesin izmire gidiyoruz dedim çocuk gibi mutlu oldu. Canla buraka da söyledim. Can zaten evliydi yengeyle gelecekti, burak özgeden kopamazdı. 6 kişi izmire doğru yola çıktık yeni yıldan 2-3 gün önce.

Onları otele yerleştirip anamı görmeye gittim ben. Yine peder gelince apar topar kaçtım. izmiri gezdik baya. Yılbaşı için bi otelde yer ayarlamıştım. Sabah güzelce hazırlandık, gece uzun olacağı için sadece kahvaltı yaptık o gün, biraz da alışveriş yapıp herkes evine geçti. Saat 9 gibi tekrar buluşup otele geçecektik. Ben biraz daha uyudum saat sekize gelirken attci kaldırdı beni.

Bu başarının sırrını anlat diye devam ettim. Başladı anlatmaya,

" abi sevdiğim bi kız var, babası benden nefret ediyor okumadığım için. Bende hırs yaptım evimi arabamı alıp kızı istemeye gidicem abi. Borçlarım vardı onları kapatmama az kaldı, ondan sonra araba sonra da evimi alcam, kızı da vermezse kaçırcam artık abi."

Kıza çok yakında seni istemeye gelicem de dedim. Abi nasıl olcak o, annem babam yok benim. Yetimhanede büyüdüm ben dedi. Biz neciyiz kardeşim, sen benim sadece çalışanım olduğunu mu zannediyorsun? Alırız çiçeğimizi, çikolatamızı efendi gibi isteriz kızı dedim. Abi Allah razı olsun be dedi, yarında sabahtan buraka bi vekalet ver sana sürprizim var dedim, iki kahve söyle de karşılıklı içelim diye de ekledim.

Saat gecenin üçü öyle televizyon izliyorum salonda uyudum uyucam ama. Telefon çalmaya başladı hayırdır amk dedim gecenin bu saatinde kim bu. Bi baktım telefona bizim attci kız. Açtım, rüyanda beni mi gördün kız dedim, hakan dedi ağlayarak, noldu dedim. Özgeyi çok fena dövmüşler dedi. Ulan dedim içimden iyice kurtlar vadisine döndü hayatımız hay amk. Nerdesiniz dedim, hastaneye ek binaya geçiyoruz dedi. Tamam dedim burakı ben ararım sen arama.

Aradım burakı hemen hazırlan geliyorum dedim, noldu abi dedi, yok bişey ya kardeşimi alamaz mıyım dedim evden.

Hazırlanıp çıktım aldım burakı. Yolda havadan sudan konuştuk, hastaneye geldiğimizde anladı. Gözlerimin içine bakarak iyi mi abi dedi. Bilmiyorum diyebildim, boğazım düğümlendi. Koşarak acile girdik.

Nasıl bi vicdansızlıktı bu, bir kıza hele özge gibi bir kıza nasıl el kaldırırlar. Hemen aradım usturayı, olaya el atmasını istedim. O işler öyle kolay değil önce kardeşimizin yanında olcaz sonra el atarız dedi geldi hastaneye, ardından can ve yenge de geldi.

Sabaha kadar bekledik, çok şükür sabah gözlerini açtı özge. Usturaya kafamla gel işareti yaptım, bak kardeşimiz kendine geldi şimdi bunu yapanları bul dedim. Canın eşine yenge buralar sana emanet diyip fırladık canla hastaneden.

Amk kimse bilmiyor tabii hastane fobim olduğunu, can anlamıştı ama. Korkuyorsun demi dedi, sus dalağını giberim dedim gülerek. Mekana geçip bi kahvaltı yaptık. Usturadan haber beklerken ofise geçeyim dedim. Baktım işler tıkırında bugün biz yokuz dedim elemanlara, cana da arada ofisi kontrol etmesini tembihleyip hastaneye geçtim.

Tektaşı verdim buraka, ardından da hiltonda yer ayırttığımı söyledim. Abi ne gerek vardı dedi, 6 ay ekgib maaş alcaksın diyip kahkahamı attım. Biraz bozulsa da belli etmedi pekekent. Benim eski arabayı al dedim, kendi araban gelene kadar sende kalsın. Ardından da izin verdim, git hazırlan dedim.

Ofiste bi eleman vardı, günay diye. Sabah erkenden gelip akşam geç saate kadar dururdu hep. Herkesle bir o kadar samimi bir o kadar da soğuktu. Aklıma geldi sordum buraka. Bi daire göstermeye gitti abi dedi. Tamam sen çık ben şu çocukla konuşayım biraz dedim.

20-25 dakika sonra geldi günay. Çağırdım odama, şaşkınlık, heyecan ve korku vardı çocukta. Belki de ilk defa böyle bişey yapıyordum aslında oda haklıydı. Anlat bakalım günay dedim, saf saf yüzüme bakıp ne anlatıyım abi dedi. Hesap dökümünü çıkardım günayın kendi çok güzel paralar kazandığı gibi bana da çok güzel paralar kazandırıyordu.

Güzelce yemek yendi, sohbet edildi ve bol bol hayırlı olsun tebriği alındı. Ertesi sabah kalkıp eskişehire gittik burakla, büyük patron hayırlı olsun hediyesi almış aslında onu teslim ediceklermiş. Şöyle bi denedim arabayı on numaraydı. Neyse buraka başka bi araba almanın zamanı gelmişti hazır gelmişken başka bi bayiden ona da bi araba aldım. Elim ayağımdı benim nerdeyse burak herşeyi hakediyordu.

Kütahyaya döndüğümüzde özgeyi çağırttım buraka, aldım ikisini karşıma oturttum. Burak zaten okumuyordu ve ailesiyle görüşmüyordu. Özgenin de okulu bitmiş bi dil kursunda çalışıyordu. Annene-babana haber ver seni istemeye gelcez dedim önümüzdeki hafta. Burak heyecandan küçük dilini yutmuş biçimde bana bakarken özgenin de 32 dişi görünüyordu.

Akşamda başbaşa bi yemeğe çıkın dedim. Neyse 1 saat kadar oturdum çocuklarla. Hemen bizim kuyumcuya gittim. inaklardan ahmet derdik kendisine. Merhaba, merhaba faslından sonra güzel bi tektaş aldım burak için. Aradım burakı ofise geç geliyorum dedim.

Ertesi günlerden birgün ofiste otururken apar topar dayı geldi. Dayıyı ilk defa öyle görüyordum, gelir gelmez lafa girdi. En büyük dedi derin bi nefes aldı en büyük seninle tanışmak için bu gece kütahyaya geliyor dedi. Dayı dedim ne iş. Sanırım benim devrim kapandı kardeşim dedi. Hiç merak etme dayım dedim, sen bir numarasın ben iki numara. Ben ona göre konuşurum dedim. Sakın dedi, o ne derse o olur. Hiç karıştırma oraları.

Hazırlıkları kontrol etmek için geldiği gibi ışık hızında kalktı dayı. Burakı çağırdım, eve git güzelce hazırlan, bu gece büyük gün dedim. Şaşırmış bir halde tamam abi diyebildi. Ardından bende çıktım ofisten, güzelce duşumu alıp hazırlandım. Son 2 aydır sade kahve gibi papatya çayı bağımlılık yapmıştı. Sakinleştiriyor ve daha mantıklı düşünmemi sağlıyordu.

Papatya çayımı içerken dayı aradı, adresi verdi. 1 saat sonra mekanda ol diye de ekledi. Burakı aradım, gel çıkıyoruz demek için.

Yurtdışında çalıştığı süre boyunca çok değerli insanlar tanımış, beni hatırlayınca derin için çabalamış ve konu üstünde uzman bi profesör bulmuş. Bu hafta gelecekmiş profesör ama daha deneme aşamasında olduğu için tedavi riskleri varmış. Bunun için bi kağıt imzalamamız gerekiyormuş. Derin ne dedi diye sordum, yengem düşünmeden kabul etti kardeşim dedi. Her kararında arkasındayım dedim, gel dedim bi yemek yiyelim dışarda. Derini aradım hadi hazırlan okanla yemeğe gidiyoruz dedim.

Eskişehir yolunda güralların bi restoranı var oraya gittik, güzelce yedik yemeğimizi. Liseden kimseyle görüşmüyormuş okanda benim gibi. Güzel geçen 2 saatin sonunda ayrıldık. Derinimin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Eve zütürdüm onu kendi ellerimle yıkadım, giydirdim ve yatırdım. bende çay demleyip terasa geçtim.

işleri aksatmıştım bu projeden alnımın akıyla çıkamazsam iflas edip 5 parasız kalabilirdim, gece geç saat olmasına rağmen burakı aradım. Nerdesin dedim, abi ofisteyim yarının iş progrdıbını yapıyorum dedi, işini bitir bana gel dedim. işler hakkında bilgi almak istediğimi anladığını umarak..

Ustura 2 saat anlattı bana, özet geçmem gerekirse amcasıyla babası yıllarca ablasına tecavüz ediyor. Ablası kendisini asıyor artık dayanamayıp. 2 ay sonra annesi vefat ediyor. Ustura da 13 yaşında falan dayanamayıp babasını ve amcasını vuruyor. 3 yıl kadar içerde yatıp çıkıyor. iş buluyor patronu buna uyuşturucu taşıtmaya başlıyor, bu da bizim kaderimiz bu diyip katlanıyor patronuna. Aradan zaman geçince tetikçilik yaptırıyorlar usturaya. Bi zaman sonra patronu ölünce bu da kütahyada kendi krallığını kuruyor kendi çapında. Özet olarak bu.

Hiç kimseyi sevemiyorum be abi diye devam etti, bugün siz çok mutluydunuz dedi. imrendim dedi hatta sanırım kıskandım abi sizi dedi. Sen benim ailemsin dedim, en zor zamanımızda birbirimizin yanındaydık dedim, bundan mutlu olman lazım. Yakışmıyor dedim sana bu üzüntülü haller, hadi gel dedim kahvaltı yapalım.

Sarıldı bana, o taş kalpli ustura sarıldı bana. Şok olmuştum amk. Ne diceğimi bilemedim hadi lan dedim ibine gibi sarılcan mı. Sırıttı, bende bi kahkaha patlatıp takip et beni yakışıklı dedim.