rez devam reis

Gözlerim yaşlı açtım telefonu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bütün acımasızlığımla ne istiyorsunuz benden dedim. Sanki arayan onlarmış gibi. Dön ne olur dön, kaldıramıyorum yaptığımı dedi. Bende senin yaptığını dedim ve yüzüne kapattım telefonu. Defalarca aradı, mesaj attı o gece açmadım.

Son hatırladığım bu sabah kalktığımda başka bi evdeydim. Üstümde başka bişeyler vardı. Yataktan kalkmamla başım döndü, ve olduğum yere yığıldım. içeriden gelen ayak sesini duyup gözlerimi açtım ah be ne diye kalkarsın yataktan diyen biri. Nerdeyim ben diyebildim, ardından yediğim tokatla kendime geldim. Başka çarem yoktu paşam kendine gelmen lazım artık dedi.

Harbiden de gelmiştim kendime. Noluyoruz amk dedim kendi kendime, kalktım koltuğa oturdum. Sade kahve yapar mısın bana dedim. 5 dakika sonra elinde fincanla geldi. Sigara dedim uzattı, çakmak dedim uzattı.

Yaktım sigaramı anlat dedim. Ne anlatıyım dedi, ben nasıl buraya geldim dedim. Sokak arasında kusarken gördüm seni, yanına geldim birden sarılmaya başladın ağlayarak, tabi bu sırada hala kusuyorsun. Birden durdun bana baktın yardıma muhtaçtın belliydi. Dayanamadım eve getirdim seni dedi.

Utandım amk birden, korkma korkma alışkınım ben böyle şeylere dedi. Herkes sana sarılıp üstüne kusuyor yani? dedim. Acil tıp teknisyeni yani 112 hemşiresiyim ben, tabii ki herkes bana sarılıp üstüme kusmuyor ama iğrenmem yani öyle şeylerden dedi. Elbiselerini yıkadım, kuruyana kadar evde oyalan, ben arkadaşlarımla buluşacağım işin bitince kapıyı çek git dedi. Çıktı evden gitti.

Ulan kendimi huur gibi hissettim arkasından bağırdım paramı da bıraksaydın bari diye. Duymuş olacak ki kahkaha sesi geldi dışardan.

Biraz oyalandım yıkadıkları kurumamış olmasına rağmen giyinip çıktım evden. Ara sokaklardan kimseye yakalanmadan evime varabildim. Duşumu alıp apar topar çıktım evden zira açlıktan ölecektim.

Canın mekana gider gitmez nerdesin sen abi ya diye karşıladı beni. Uyuyordum biraz kırgınlık vardı üzerimde, Hemen bişeyler hazırlat bana da hastaneye gidicem dedim. Güzelce yedim yemeğimi o sırada telefonu kurcaladım. Arayanlara döndüm tek tek, usturadan güzel haberi aldım. 1 saat sonra hastaneye getirecekti elemanları.

Canla beraber geçtik hastaneye elemanlar tek tek önce benden sonra buraktan özür dilediler. O günden sonra kütahyada başkan diye tanınmaya başladım. Bütün kapılar ardına kadar açılmıştı benim için.

O sıra fazla olaylar olmadı. Mahkeme günü geldi çattı, babam herşeyi itiraf etti. Daha önce sabıkası olmadığı için, yüklü bi para cezasıyla ikimizde kurtulduk. Benim para cezamı da ödedi. Arabam teslim edildi, onu da satıp bankaya attım parayı. Vahitin hesabından çektim paraları kendi hesabıma aktardım, vekaleti iptal ettirdim ve yeni hayatıma başlamaya karar verdim. Burakla aramız düzelmişti zaten biliyorsunuz.

Artık temiz olduğum için önüme bakmam gerekiyordu. Yeni yılda çok güzel işler yapmam lazımdı.

Herşeyi halletmiştim, kasım ayına da gelmiştik 2010'un. Kütahyada tanınıyordum ve her istediğimi yapabilecek pozisyondaydım. Önce attci kızı buldum, yemeğe davet ettim. Üstün körü kendimi anlattıktan sonra onu dinledim. Bu da aynı taktiği kullanıyordu. Kendini bana açıp benim dökülmemi bekliyordu. O gecenin sonu evde bitti. Yavaş yavaş eski yaşamıma dönüyordum ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu.

Emlakçı bi dairesinin olduğunu ve adamın kiralamadığını satmak istediğini söyledi. Piyasa fiyatından aşağıya bi fiyat teklif etmiştim. Ev sahibi mecbur kabul etmek zorunda kaldı çünkü başka alıcı çıktığında araya giriyordum evi satamıyorlardı. Yeni evime taşındım, 10 gün falan sürdü ama bu sefer taşınmam baştan aşağı kendi istediğim gibi dizayn ettirdim evi.

Yeni evimde uyandığım ilk gün Cana artık adam akıllı bi iş yapacağımı, bizim bu işlerimizde Burakın yetkili olduğunu söyledim. Ardından buraka beni bir daha gibmeye kalkmazsın herhalde diye ufaktan ufaktan mesajı vermeyi de ihmal etmedim.

Bir anda kütahyada yükselince ister istemez bazı büyüklerin dikkatini çekmeyi başarmıştım. 2-3 gündür canın mekana değişik değişik adamlar gelip gidiyordu. Canda da bi değişiklik vardı hem. Eskisi kadar benimle göz göze gelemiyordu.

Burakın dayak olayı harici hiç fevri hareketim olmamasına rağmen patlamaya hazır bomba olduğumu can farketmişti, bana söyleyemiyordu olan şeyleri.

Amk kimse yoksa bu gecelik bu kadar yeter diyelim. Ne yorum geliyor ne şuku ne de cugu. Duvarla konuşsam bu kadar dile gelir rez başkan derdi amk. Ya da devam et panpa derdi. Bi varlığınızı belli edin binler.

Devam pnp

Neyse dedim zamanı gelince söyler nasılsa. Cana akşama bi konuşmamız gerektiğini söyledim aynı şekilde burakada.

Akşam toplandık benim yeni evin terasında, evin terası nerdeyse 20 metrekare var, üstünü açılır kapanır branda yaptırdım, yanları da sürgülü can. içerde 3 tane ufa taktırdım sıcacık olsun diye. Yerleri de halı saha gibi kaplattım değişik bişeyle. Bi uçta mangal var, ortada masa sandalye vs, diğer uçtada 3 tane bu ps kafelerdeki sallanır koltuklardan.

Mangalı yaktık o gece, bi tane de 70 lik rakı aldım. iş konuşacağımızı bildikleri için ikiside oldukça temkinliydi. ilk dubleler bittikten sonra şuan yaptığımız işlerde burakın yetkili olduğunu hatırlattım. Cana ne kadar paran var dedim, yeteri kadar var dedi. Ufak ufak inşaat işine giriyoruz dedim, olumlu karşıladı. Buraka yarın eskişehire git dedim kendine bi araba var bende şirket açılış işlerini yapıcam. Can ben ne yapcam diyen gözlerle baktı, sende güzel merkezi bi yerde ofis bul dedim.

O hafta ben şirket açılış işlerini hallettim, can güzel bi ofis buldu içini yaptırmaya başladı, burakta günlük kiralıklarla ilgilenip sağdan soldan kalan paraları toplamaya çıktı. Sıkıntı çıkaran bi kaç kişi olmuştu onları da ustura halletmişti zaten.

Yeni yıl yaklaşmıştı, attci kızı aradım yılbaşında benimlesin izmire gidiyoruz dedim çocuk gibi mutlu oldu. Canla buraka da söyledim. Can zaten evliydi yengeyle gelecekti, burak özgeden kopamazdı. 6 kişi izmire doğru yola çıktık yeni yıldan 2-3 gün önce.

Onları otele yerleştirip anamı görmeye gittim ben. Yine peder gelince apar topar kaçtım. izmiri gezdik baya. Yılbaşı için bi otelde yer ayarlamıştım. Sabah güzelce hazırlandık, gece uzun olacağı için sadece kahvaltı yaptık o gün, biraz da alışveriş yapıp herkes evine geçti. Saat 9 gibi tekrar buluşup otele geçecektik. Ben biraz daha uyudum saat sekize gelirken attci kaldırdı beni.

Güzelce hazırlanıp çıktık evden, otelin önünde buluştuk bizimkilerle. Otelin lobisinde kahve içelim dedi burak. O an yaşayacaklarımı bilsem giberim seni ne kahvesi derdim amk hatta kahveden vazgeçerdim, bir daha içmemeye tövbe ederdim amk.

Önden burak ve özge el ele, ardından yenge canın kolunda lobiye girdiler. Biz attciyle normal olarak, arkalarından girdik ki girmez olaydım amk.

Yine aynısı oluyordu, bütün vucudumdan kanın çekildiğini hissediyordum, başım döndü attci anlamış olacak ki belimden tutup oturttu hemen.

Karşımda olan manzara şuydu kardeşlerim, leventin kolu zeynepin belinde öpüşüyorlardı ve beni görmüyordu ikisi de. Gözlerim bulanıklaştı son gücümle attciye baktım anladı bayılacağımı hemen çantasından çıkardığı ıslak mendille yüzümü silmeye başladı.

Bu anlattığım olay 15 saniye içerisinde gerçekleşti tabi, 2-3 dakika sonra kendime geldiğimde zeyneple levent bana bakıyordu. Sadece güldüm ikisine, hiçbişey olmamış gibi kalktım yerimden hadi salona geçelim dedim. Attci bana baktı geçelim dedi.

Zeynep ile levent hala bana bakıyordu, tam salona girerken zeynep tuttu kolumdan git dedim git yoksa zarar vericem ikinize de. Ver dedi, gerekirse öldür. Değmezsiniz diyebildim sadece.

Gözlerim kıpkırmızı girdim salona. Atıştırmalıklar bile gelmemişti ki garsonu çağırdım, bahşişini verip bu bardak hiç boşalmayacak kardeşim dedim, sadece bizim masayla ilgilen biri bişey derse beni göster şeflerin beni tanır dedim. Tamam abi diyip ilk dubleyi doldurdu garson, fondip yapıp baktım garsona. Hiç renk vermeden ikinci dubleyi doldurdu. Masanın neşesi kaçmıştı hiç istifimi bozmadan eğlenmeye geldik buraya dedim ve kadehimi kaldırıp,

'Canımızı acıtana değil, canımız olana kalkar kadehimiz. iyi ki varsınız.." dedim. Herkesin neşesi bir anda yerine geldi. Güzelce eğlendik o gece. Yeni yılın ilk günün ilk ışıklarına kadar eğlendik.

Ne kadar çabalarsam çabalayayım değmeyeceğini anladığım an vazgeçerdim ki öyle de olmuştu. Ben zeynepten vazgeçmiştim. Ama bir gerçek vardı,

"Bazı erkekler sol göğsünün altında mayın taşır. Ve oraya ilk basan kadın, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer; mayın patlar, erkek dağılır; kadın ölür, erkeğin sol göğsünde. Sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente, asla aynı etki yaşanmaz. Bir mayın bir defa patlar beyler. Bir erkek gerçekten bir defa sever, bir şiir bir kez yazılır, bir kitap bir kez okunur gibi çürütülebilir bir tez değildir bu. Bir insan bir kez ölür türündendir. Ve sen, sana gelince eğer bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente hüzünlü bir sesle; “buralar bir zamanlar hep benimdi” diyeceksin.."

1 ocakta bütün gün yattım uyudum uyandım tekrar uyudum. 2 ocak sabahı anneme gittim. Bütün gün beraberdik yine apar topar kaçtım evden.

Akşam yola çıkıp döndük kütahyaya herkes bendeki garipliği farketmişti. Yolda ağzımı bıçak açmadı, neşet baba çaldı ben sigaramı yaktım. Aslında bendim yanan sigaram değildi.

Attci kızı evine bırakıp eve geldim. Bi duble rakı içip yattım hemen. Sabah son kontrolleri yapacaktım çünkü çok yakında açılışım vardı.

-içerik gizlenmiştir.-

Yoldayken işe ve okula giderken okuyun. Ondan sonra geldiğinizi belli edin ki şevkle yazmaya devam ediyin. Haydi bakalım dikkat edin kendinize şimdilik..

Devam et panpa geldik biz.

Devam oç

Var mı burada olan? Boştayken bir iki part daha sallayayım dedim..

Yolla gelsin