-
1.
0panpalar başka başlık açtık kimse iplemedi bende bu başlığı açtım kadir gecesi ile ilgili çok değişik bilimsel birşeyler yazmış adam ama bu konuları bilmediğimden değerlendirme yapamadım..astronomi/uzay bilimlerinden anlayan bi panpamız 5 dakikasını ayırıp bi okusa bize değerlendirse çok ilginç bi yazı bi okuyun kankalar yav
kadir gecesi
14 ağustos 2012 salı, 12:35 • tarihinde hans von aiberg tarafından eklendi
hans von aiberg'ten alınan bilgiye göre kadir gecesi 17 ağustos'u 18 ağustos'a bağlayan gecedir.
---
kur'an'da bir tek kandil (gece) vardır: leyle-i kadir.
diğerleri yoktur ve kitabın hiçbir ayetinde, misal içinde bile yer almaz.
inna >>> biz
enzelna >>> indirdik
hu >>> onu
leyle tül >>> gecesi
kadr >>> kadir.
we ma edrake? >>> idrak ediyor musunuz?
ma leyletül kadr >>> kadir gecesini
tenezzelül melaikete… >>> melekler ve ruh o gece tan yeri ağarana kadar inerler.
bir şenliktir…
işte bir tek gece vardır, o da budur. kur'an'da başka hiçbir gece yoktur.
kadir gecesi, birbirine en yakın iki galaksinin, birbiri üzerinde "tutulumu" olur.
bir örnek: ellerinizi çapraz olarak üst üste koyun, yani çarpı gibi olsun; sonra ellerinizi çevirip, üst üste getirin; iki eliniz tamamen üst üste çakışmış olacaktır. bunu anlatabildim mi? tutulum budur.
allah her şeyi çift yaratmıştır.
güneşimizin de ikizi vardır. (büyük olduğundan karadelik olarak çökmüştür. şimdiki güneşimiz ise onun bir uydusu durumundadır.)
samanyolu galaksimizin de tıpatıp ikizi vardır. adı: andromeda. bizimki gibi 8 kollu, bize en yakın ikinci galaksidir.
samanyolu ve andromeda galaksileri
fırıldaklar her 354 günde bir kere bizimkilerle üst üste gelmektedir.
kadir gecesi odur ki, iki elin birbirine tıpatıp üst üste gelme günüdür.
içinizden kondansatör ilkesini anımsayacaklarınız olacaktır. kondansatörde, bildiğiniz gibi radyo potansiyometresi esasına dayalı bir prensip vardır.
donanım sabittir, ama öteki değişkendir; yani manuel olarak çevirince, kondansatör plakalarının "alanlarının" değişmesine, küçülüp büyümesine göre "radyo istasyonlarını" bulursunuz. şu band, şu metrede, filan radyo istasyonunu bulmak gibi. hatırladınız mı?
şimdi gelelim iki tabakaya: biri samanyolu, diğeri andromeda. kondansatör prensibiyle dönüyorlar. (uzayın genişlemesi, nabız gibi atma ve bu arada galaksilerin rotasyon yapması, fırıldak gibi dönmesi aslına göredir.)
paralaks denen bir tür açı ölçme yöntemiyle, bu burgu hareketleri sırasında ikiz galaksiler birbirlerini eşit bir çift tabaka gibi kullanırlar. aradaki uzay ise yalıtkandır. elektrik akımının ise bir yönü vardır. bu yönü ankebut suresinde bulabilirsiniz. 48. ayet…
>>> 29-ankebut/48: sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı. burada önemli bir söz atlanmıştır. hangi el? başka bir meal bulacak olan var mı?
>>> 29-ankebut/48: sen daha önce bir kitaptan okumuş ve sağ elinle de onu yazmış değildin. öyle olsaydı, batıl söze uyanlar şüpheye düşerlerdi.
"bi yeminike" => yani "sağ elin ile" diyor ayet. fark ettiniz mi??? (bunun anlamı, solak çocuklarımızı dövmek değil.) elektrikteki sağ el kaidesini anımsıyor musunuz???
andromeda üste gelince, samanyolu da altında olunca, andromeda üstündeki rahmani vibrasyonlar, birbiriyle çakışan iki elin parmakları arasından inerler.
http://curiosity-media.di ... x288.jpg.jpg?v=1302622254
bu iniş "sağ el kaidesi"ne göredir. yani akımın yönünde yayan (emisyon eden) kutup andromeda, soğuran (absorb eden) kutup ise akımın yönü belli olmaktadır.
andromeda'dan bize "bir şeyler" inmektedir. iki galaksi tutulum halindeyken… bize neler neler iniyor. ama kadir suresinde "kur'an'ı" indirdik demiyor, “onu indirdik” diyor. kadir suresinin yazılmasını rica etsem?
>>> 97-kadir/1: biz onu (kur’an’ı) kadir gecesinde indirdik.
>>> 97-kadir/2: kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
>>> 97-kadir/3: kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
>>> 97-kadir/4: melekler ve ruh o gece rablerinin izniyle, her iş için inerler.
>>> 97-kadir/5: o gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
birinci ayete bakarsanız “onu” diyor, “kur'an'ı” demiyor. kur'an'ı yakıştıran biziz. bunu yalanlayabiliriz. madem kur'an geceleyin indi, ilk 5 ayet niçin öğleden sonra hira dağındaki mağarada indi? yoksa cebrail as’ın rötarı mı var :-)
demek ki, kur'an ilk kez bir öğlen üzeri (salatı vusta'da) indi. ama burada sözü edilen bir gece. bunun kur'an ile bağlantısı nedir?
tehir, rötar yoktur bu işlerde.
gece => dişi => n kutbu => soğuran, yutan, absorbe eden kutup demektir.
gündüz => faz ise, gece => toprak olarak düşünülmeli, çünkü sağ el kaidesi burada çalışmaktadır. biz toprak (gece) oluyoruz. biz n kutbuyuz.
s kutbundan bize bir şeyler iniyor. mıknatısı hatırladık mı?
burada anlatılan kur'an değil. bir kozmik sistem. zaten ayetin tamamı misal, yani müteşabihdir.1000 ay gibi!
bin ay'ı 12'ye bölerseniz, 83 küsur yıl çıkar. işte bunlar cifir sayılarıdır. yasin suresinin ayet sayısı… nuh'un yolcularının sayısı…
tam 7 yorumu var. 19 sayısı da 83 gibi bir asal sayıdır. o da müddesir suresinde geçiyor. sanırım 30. ayette falan, bir bakar mısınız, zahmet olmazsa?
>>> 74-müddesir/24: “bu (kur'an) ” dedi, “olsa olsa nakledilen bir sihirdir.”
>>> 74-müddesir/25: “bu, insan sözünden başka bir şey değil. ”
>>> 74-müddesir/26: ben onu sekar'a sokacağım.
>>> 74-müddesir/27: sen biliyor musun sekar nedir?
>>> 74-müddesir/28: hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.
>>> 74-müddesir/29: insanın derisini kavurur.
>>> 74-müddesir/30: üzerinde ondokuz vardır.
"üzerinde" demiyor, “o'nda 19 vardır” diyor. cehennem bir kazan ise, insanlar içinde ama; sekar, doğrudan kazanın dışındaki ateşin olduğu yer demektir. yani kaynar suya elinizi sokarsanız haşlanir ama, elinizi kaynayan tencerenin altındaki ateşe sokarsanız, haşlanmaz kavrulursunuz. sekar bu demek.
>>> yani -1 k derece.
evet eksi kelvin derece. burada sekar'ı konuşmuyoruz. “onda 19 vardır” diyor. bunu konuşalım.
biz “onu” kadir gecesi indirdik… “onda” 19 vardır…
dikkat ediniz, bir ayet eğer "alim'e de misal verecekse" adını koymaz, "onda, onu, ondan, ona" der.
böylece muhkem olmaz ve müteşabih olur, allah'ımızın üslubu böyle…
(biz cifir'i analitik ederken, hu => o gibi özne ve işaret sıfatlarını ve işaret ettiği asal sayıları kullanırız. bu işin cifir yönü ve burada söz etmeyeceğiz…)
1000 ay => 83 yılın bilimsel açıklaması şudur: iki stroboskopu yaklaştırırsanız ne olur? ark kıvılcım / şerrare sıçrar. çünkü voltaj (elektrik gerilim farkı) kapatılmak zorundadır. isı gibi çok sıcaktan, az sıcağa yayınım vardır. yani yoğundan seyreğe doğru doğa sistemleri hareket halindedir.
(aslında bu zenginden yoksula gitmesi gereken zekat da demektir.)
bunların felsefi yorumları bitmez de bitmez. allah o gün sanki muslukları açmıştır. yaptığınız bir güzel eylem 83 yıl ile çarpılıyor. kıldığınız iki rekat namaz vb. hepsi katmerli bir büyüteç oluveriyor.
83 yıl aynı zamanda uranüs'ün güneş çevresindeki turudur. (bir yılı => 83 yılımızdır.) uranüs'ün (ayetin 7 yorumuna göre) bir yorumu da şi'ra'dır. çünkü satürn’den ötesi çıplak gözle görülmez. teleskopla bulunan ilk gezegen uranüs'tür.
kandil olarak sadece kadir gecesi var. kur'an'da başkası yok. kur'an'da ay takviminin kullanıldığı tek bir gece var.ay takvimi kadir suresi dışında hiçbir yerde geçerli değildir. zaten kadir gecesinden başka da bir tek kutsal gece daha yoktur, kur'an'da…ramazan ayı ve haram aylar hesabı için 12 aydan oluşmuş kameri takvim kullanılır.
-
2.
0@1 den devam... ;Tümünü Göster
>>> peki ramazan?
bunu kastediyorum zaten. yani kur’an’da kadir gecesi dışında ay takvimini kullanmamız gerekmiyor. kadir gecesi ise ramazan ayını taşıyor. ramazan ayı da kalan 11 ay'ı taşıyor. kadir gecesi bunun için bir nirengi noktasıdır.
ramazanı o belirler, ramazan ayı içinde saklıdır. 27. gece her zaman doğru değildir. çünkü o gece 22 ile 28 arasında değişebiliyor. kadir gecesini afaki hesaplamak yerine, “kaldir başini göğe bak” ayetleri gereği, “andromeda'ya bakarak” bulmalıyız...
demiştim ki: kur'an'da sadece ve sadece kadir gecesi vardır. yani ay takvimine göre, her yıl 11 gün öne gelmesi gereken tek takvim bu geceye aittir ve andromeda ile aramızdaki 83 yıllık (1000 ay) hızını hesaplamamıza yardımcı oluyordu. iki galaksinin birbirinden uzaklaşma hızı. (evrende galaksiler arası boşluk şişmektedir, buna evrenin genişlemesi deniyor.)
ayette kadir gecesinden, yani yaklaşık 12 saat süreden söz ediliyor: 12 saat = 1000 ay; 1000 ay = 30000 gün; 30 bin x 24 saat = ??
>>> 720.000 saat
zamandan kaybetmeyelim diye kısa kesiyorum: bu, “hubble'ın genişleme katsayısı” için önemli bir rakamdır ve benzerlik inanılmazdır. dolayısıyla ay takvimi de buna bir biçimde eşlik ediyor.
http://www.astropolis.fr/ ... hubble/images/palomar.jpg
sanki yaratan, dünyadaki bir saate karşılık 60000 saat tutarında bir “nutasyon” hızı oluşuyor.
dünyadaki bir saate karşılık uzayın genişlemesi (zariat-47) bu mesafeyi buluyor. bir başka deyişle; dünyanın bir saatte aldığı yolu uzay aynı miktarda fakat 60 bin katıyla kat ederek genişliyor. bu da saatte 83,3 hubble katsayısı ediyor.(saniyede genişleyen uzay radyanı vb. konuyu ileride açar ve bir mucizeyi daha tescil ederiz. biliyorsunuz benim işim söylenmemişleri dünyada ilk ve tek açıklamaktır. reklamlardı, kusura bakmayın;-)
kadir gecesi demek zariat-47 demektir.
>>> 1000 aydan daha hayırlı kadir gecesi = 1000 ay = 83,33 yıl…
evet. hubble ise (parametreleri yüzünden) bunu 79 bps/saniye olarak hesaplamış. yani ondan daha sağlam bir hesabımız var. andromeda, burgu hareketi yaparak ve nabız gibi atarak bizden uzaklaşıyor.
iki fırıldak (samanyolu ile andromeda); daha sonra üstüste çakışıyorlar; kondanse oluyorlar; iki elektroskop kutubu gibi davranıyorlar. bunlar olurken, bir rastlantı mıdır nedir? (hiçbir şey rastlantı değildir.)
>>> bu rakam sabit midir? değildir deniyor. ne kadar doğrudur veya 83,33 limit midir??
hubble sabiti, yakın galaksiler için sabite çok yakındır. ama uzak galaksilerde, bizden kaçma, yani uzayın genişlemesi ışık hızına ulaşıyor ve hatta onu geçiyor.
işte bu yüksek hızda, uzaklaşmalar yüzünden parametreler, uzak galaksiler için sabitlikten öte komik olmaya başlıyor.
>>> o zaman tachyonlar alemine mi varıyor evrenin sınırı?
elbette bizler, tachyonlarla zaten aynı polarize düzlemdeyiz ve birbirimize dikiz; iç içeyiz; beden ve ruh gibi…
ruh ışığın kaynağı, beden ise ışığın kendisi (çünkü madde = enerjidir).
unutmayalım ki, işiğin kaynaği işiktan hizli gitse bile, işiğin kendisi saniyede 300 bin km’yi geçemez.
işığın kaynağı = nur = takyon enerjisi. işığın kendisi ise nar = enerji, ışık fotonları. dolayısıyla evrenin genişleme tensoru işiktan hizli olabilir ama, ışık bizimle hızını hiç değiştirmeden, bildiğimiz (c) malum hız ile haberleşir.
burada enurji vites kaybetmiyor. sadece nur'un girişiminin sonucu olarak bu evrende tezahür ediyor ve görünüyor. sanki enerji (nar) nur'un bir cürufu, artığı, uzantısı ya da göstergesi… bu yüzden en sağlam olarak hubble sabiti en yakin galaksiye göre ve göreceli olarak ölçülür. bu yüzden kadir gecesi çok ama çok önemlidir.
http://scienceblogs.com/s ... 66570caf2-hubble-law.jpeg
“melekler ve ruhun indiği, kur'an'ın indirildiği” diye tercüme edilen iki ayetin sırrı da budur. ama asıl sır, adının kadir olmasıyla bağlantılıdır. zariat-47'yi yazabilir misiniz?
>>> 51-zariyat/47: göğü, gücümüzle biz kurduk, şüphesiz onu genişleticiyiz.
oradaki “güç” kelimesini bir araştırın bakalım, orijinali nedir?
>>> kudret?
evet, kudret'e temsil ediliyor. ama kelime şu: yani semayı (göğü) “beneynaha” = “bina ettik” kökünden. ancak büyük bir şifre de veriyor.
>>> 51-zariyat/47: vessemae beneynaha bieydin ve inna lemusiun
şifre şu: firildak… bu da arapça'nın o inanılmaz özelliklerinden biridir. mesela, “sana ruhtan sorarlar, de ki: ruh rabbin emrindendir, size az bir ilim verilmiştir.” şimdi aynı biçimde ikinci bir özelliğini de göreceğiz bu ayetin: arapça “taal hun” = taal (come), hun (here).
“come here” ise imperative yani emir kipidir. (gel = emretmektir. git = emretmektir.) arapça bilenleriniz hatırlayacaktır ki: ruh = git emir sığasıdır (imperative modality). kelime kökü “raha” (“gitti” gibi). emir biçimi ruh = git'tir.
şimdi yukarıdaki ayeti bir de bu biçimde yazalım: sana “git” emrinden sorarlar, de ki: “o emir kipidir. (ilahi emirdir)”.
“size kalil bir ilim verilmiştir.”
kalil'in yedi anlamından ilki, “azınlık, ekalliyet, yani ekseriyetin tersi.”
ikinci anlamı, tüm sıfırdan küçük sanal sayılar (kök içinde eksi bir gibi √(-1) ).
üçüncü anlamı da boomerang. ruh = git.
rücu (raci, rac) = dön (allah'a dönmek, allah'a çevrilmek, allah'a dönüp onunla buluşmak). ruh gitti ama rücu etti, yani döndü. bu gidiş geliş değil, tam anlamıyla bir ring seferi yapıp, non-stop ilk durağa dönmekten ibarettir.
“melekler ve ruh” derken, “iner de iner” derken, “melekler ve ruh 50 bin yılda allah'ın huzuruna çıkar” derken, acaba bu ayetler sizce neyi anlatmaya çalışıyor??
sürekli allah'ın huzuruna, bir gün ki bizim saydığımız 50 bin yılda çıkan bu ruh ve melekler, öyle bir gece geliyor ki, kutuplar değişmiş gibi, bu kez o mübarek gecede yukarı çıkmıyor, bu kez yukari çikmak için, bizim galaksinin önünü kesmesine rağmen, içimizden geçerek yollarına devam ediyorlar.
http://www.wolaver.org/space/galaxymerger.jpg
yani kadir gecesinde, bir tuhaflik olarak, melekler ve ruh'un yolunun üzerine dikiliyoruz. kaynak ise, çıkış noktası olarak, 83 yıl öteden geliyor. 12 saat kadar ise bizde takiliyor.
kadir gecesi, ay'ın hareketleriyle ilgili. bir rastlantı sonucu, ay'ın bilinen dört evresi, onun bir dişli çarkı gibi, sanki kadir gecesini sayıyor. (en büyük ortak bölen ve 7 üzerinden.)
365 günlük güneş takvimine uymuyor bu gece. sürekli her yıl 11 gün öne geliyor. her 33 yılda bir kere kendini, yine aynı “çikiş noktasina” getiriyor.
bu da bir artik yıl olarak ekleniyor ve böylece kameri ile şemsi takvimler arasındaki fark gideriliyor. ramazan ve 12 ay'ın belirteci / göstergesi bildiğimiz ay'dan ibaret. bu “moon”un 12 tane de “month”u var. (ikisi de ay olunca böyle yazdım, ukalalıktan değil.)
ramazan'ın adını da koyan, seçen ve seven, allah'a da bu dileğini kabul ettiren, o baş hanif'imiz ibrahim'dir, bilirsiniz.
ramadhan ne demektir acaba? (arapça değil, sankritçenin brahmi dalındandır.) ramayana? ramadhana?
“rama” = büyük ruh; “dhana” = indi… yorumlar mısınız?
çünkü ramazan'ının orijinal adını koyan, kendi ana dili olan sankritçe’yi (yafes’in dili) oğulları israil (sami) ile ismail’e (hami) miras bırakan, ibrahim atamızdır. sara (sami) ve hacer’i (hami) hatırlayınız…
hami = hacer, hagar da deniliyor… sami = sara, sera, sarah da deniliyor. böylece annelerimizin yemeği gibi annelerimizin dili de bize katkı ve miras kaldı.
çünkü ibrahim'in nemrut ile olan ilişkisine kadar herkes herkesi anlardı. ama o babil kulesi efsanesinden sonra “kimse kimseyi anlamaz oldu” deniyor.
bunu bilmiyorsunuz değil mi? eminim biliyorsunuz…
işte o zaman rama (sankritçe) konuşuluyordu...
hans von aiberg
.
.
yazının orijinali; http://www.facebook.com/n...ir-gecesi/439768092728012
.
.
tamam şimdi hans şöyle hans böyle diyeceksiniz ama yazdığı şeyler çok ilginç, özellikle astronomi/uzay bilimleri bilen adamlar yardımcı olabilirlermi şu yazıyı bi yorumlasak panpalar yav? -
3.
0aplıyoruzz
-
4.
0upluyoruzzz sessizcee
-
5.
0upluyoruzzz sessizcee
-
6.
0upluyoruzzz sessizcee
-
7.
0
-
8.
0şukunu verdim.
Ve upluyorum -
9.
0@7 ahahah şu yazıyı bi okurmusun gardaş ahah
- 10.
-
11.
0vay amk adam acaip şeyler yazmış neden kimse giblemiyor yavv
-
12.
0upluyoruzzz sessizcee
-
13.
0yokmu okuyan panpalar?
-
14.
0neyse yarın öbürgün gene aplarım yatacam şimdi
-
15.
0APAPAPAPAP
-
16.
0apapapapapapap
-
17.
0apapapapapapap
-
18.
0paapapap bi tane aymştayn okusunnnn apapapaapapapap
-
19.
0inna-amazing
çok uzun dıbına koyim kim okur bunu