1. 3676.
    0
    minibüs şöförüne "müsait biyerde... " dediğimde saat 12 civarıydı.
    indim kanyona doğru yürüdüm.
    içeri girmeden önce bi iki sigara daha yaktım öyle girdim kanyona.
    insanların beni zerre giblememesi nasıl koydu amk.
    ulan hadi mavi giblemiyo onun kredisi sonsuz da siz bari az üzgün takılın la.
    nerde amk...
    bakıyorum millete biri alışveriş poşeti elinde koşturuyo, öbürü saatine bakıp bekliyo, biri oturmuş karı kız kesiyo...
    kimsenin umurunda değil lan benim gibilmiş hayatım.
    tamam, çok ergenvari bi düşünce olabilir ama ne bileyim ben bu kadar taka batmışken milletin eften püften şeylerle uğraşarak vakit harcaması nasıl canımı sıkıyodu anlatamam.
    "nereden bulur bu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri" stayla yürüdüm amk mavi'nin iş yerine doğru.
    mağaza girişine geldiğimde her zaman oralarda olurdu. ama bu sefer yoktu.
    "acaba izin günü mü lan?" dedim daha geçen izin günü olduğunu bile bile.
    daldım içeri.
    kasada duran bi lavuğa "mavi nerede?" dedim.
    mal mal baktı suratıma "sen kimsin yarraaam?" der gibi.
    "mavi burada mı diyorum" dedim.
    "siz kimsiniz?" dedi.
    içimden "ben senin ananın amıyım", dışımdan ise "arkadaşıyım" dedim.
    "depoya malzeme bakmaya gitti gelir birazdan" dedi.
    depo dedikleri de arkada bi züt kadar yer var orası amk.
    geçtim kenar bi yere takılıyorum gözüm depo dedikleri kapıda.
    çok geçmedi mavi çıktı kapıdan.
    beni görmedi tabii.
    ne zaman gördü ki zaten?
    ···
  2. 3677.
    0
    o kasada duran lavuk "maağvi hınıığm" diye çığırdı.
    baktı.
    benim ona baktığımı hala farketmeden.
    "arkadaşınız geldi" dedi mal beni göstererek.
    kaşlarım havada bekledim bana doğru bakmasını.
    hayat o bana bakmaya başladığında slow motion geçiyodu. hayatımın yönetmeninin anasını gibeyim hep o sahneleri beynime kazıyan efektler kullanıyodu. sonra da "senaryoda sizin birleşmemeniz gerekiyo" diyodu.
    gibemedim ya o senarist ile yönetmeni üst üste koyup, yanarım yanarım ona yanarım amk.
    mavi'de de suç var.
    bana yana bak deseler kafamı hafifçe çevirir bakarım.
    bu bi bakıyo, saçlar savruluyo,
    gözler kapanıyo önce,
    sonra kafası bana doğru çevriliyo gözleri kapanıp,
    kafası benim olduğum yere denk gelmeden 1-2 saniye önce açmaya başlıyo gözlerini yavaşça...
    gerisi mavi.
    mavi ekran amk.
    sonra adnan kızın karşısında niye konusamıyo.
    kendisi sanki aşk doktoru bana artislik yapıyo...
    ···
  3. 3678.
    0
    ben mavi'li sahneleri zihnime kazırken mavi bana "neden geldin?" dedi.
    "neden geldin?" zaten olumsuz ve demir tadı olan bi kelime. hani kutu bira içerken ağzınıza gelir ya pis bi tat, ondan amk. üstüne bi de mavi bunu "ananın dıbına koyayım" tonunda söyleyince 45476 kat sevimsiz bi hal almıştı söz konusu soru cümlesi.
    "konuşmak istedim" dedim ağzımda az önceki demir tadının acılığı ile.
    "konuşacak bişey yok" dedi. sonuna adnan bile demedi.
    bari "konusacak bişey yok adnan" de lan. adımı soyle amkç
    yok o da yok. sanki aldattım ben bunu neyin tribindesin sen ya?
    "mavi ya benimle konusursun ya o kasadaki lavuğu döverim. evzu çıkar burda" dedim.
    aklımda o an o lavuğa karsı bi şiddet arzusu doğmuştu. ya da içimdeki mevcut şiddet arzusu ona hallenmişti, bilmiyorum ak.
    "malmısın ne dövmesi?" demedi ama gözleri ile hissettirdi.
    "geliyomusun dışarı?" dedim.
    bi suskunluk oldu.
    ama anladı ciddiyetimi.
    "sen dışarda bekle geliyorum izin almam lazım" dedi.
    ···
  4. 3679.
    0
    çıktım dışarı.
    kanyonda sigara içiliyo amk heryerde, yaktım bi sigara.
    ikinci nefes yada üçüncü nefesti tam hatırlamıyorum ama 4 değildi ki mavi'nin "dinliyorum" dediğini duydum.
    sigara ağzımdaydı, düştü amk.
    dödnüm arkamı üstüme dökülen külleri silkeleyerek.
    elleri bağlıydı.
    sanki ben onu çok seven biri değilim de işe girmeye torpil istemeye geldim amk. ulan tamam istemiyosun, sevmiyosun da bu muamele ne ya?
    uzatmadım çok lafa girdim.
    "mavi ben daha fazla rahatsız etmiycem seni" dedim önce. cümlenin başında sesim nasıl gürdü ama sonuna doğru toparlamak için öksürmek zorunda kaldım. ses kaçtı sanki içeri.
    mavi de şaşırdı.
    hala elleri bağlıydı ama gözleri kocaman olmuştu.
    devam ettim;
    "çok sıktım canını. seni istemediğin bişeyin parçası olmaya zorladım. başarırım sandım. seni sevdiğim kadar beni sevmeni hiç beklemedim. inan hayalini bile kurmadım. hayallarim senin beni sevmenle alakalı değildi, olmadı hiç. benim hayallerimde sen benim seni sevmeme izin veriyodun. o bile yetiyodu ikimize benim gözümde. ama haklısın sen galiba. olmayacak bişey için senin canını sıkmam çok gereksiz" dedim.
    kolları indi aşağı.
    beklemiyodu belli ki boyle cumleler benden. devam ettim;
    "sana söz veriyorum artık yokum senin hayatında. aynı şehirde yaşadığımızı bile hissetmeyeceksin artık" dedim.
    "nasıl yani?" dedi.
    anladı heralde bi tak yiyeceğimi. manasız bi şekilde inkar etmeye çalıştım sandığı şeyi.
    "kötü bişey yapacak değiim. zaten en fazla ne yapabilirim ki? belki evden kaçar kötü yola düşerim" dedim.
    güldü.
    gamzeleri çıktı yanaklarında.
    ondan izin istemeden dokundum sol yanagındaki gamzesine.
    geri çekti kendini.
    "özür dilerim" dedim.
    hiç bişey demedi.
    "son bi şey istesem senden" dedim.
    "ne isteyeceksin?" demedi. zaten çoğu zaman bişey demiyodu bana gözleri ile konusurdu benimle.
    "bi kere sarılabilirmiyim sana?" dedim.
    şaşırdı.
    yine bişey demedi.
    ben de demedim. ama gözlerim lütfen der gibiydi.
    "peki" dedi.
    inanamadım.
    kollarımı açtım. o açmadı.
    çok da umurumda değildi.
    yavaşca yaklaştım ona kollarım açıkken.
    yeterince yaklaştıktan sonra yavaşca kapadım kollarımı.
    ellermin kavuştuğu yer belinin oyuk kısmıydı.
    kendime çektim onu.
    o da bana sarılsın diye değildi bu hareketim ama belimde ellerini hissettim.
    derin bi nefes aldım.
    ciğerlerime doldu kokusu.
    yetmedi daha fazlasını istedim. o nefesi vermeden bi nefes daha çektim. aklımca altın vuruş yaptım en mavisinden...
    mavi kollarını üzerimden çektiğide ben de çektim kendimi.
    "teşekkür ederim" dedim.
    hiç bişey demedi.
    hiç bişey demedim.
    döndüm arkamı.
    arkama bile bakmadan yürüdüm, yürümeye çalıştım.
    nasıl merak ediyodum arkamdan bakıyo mu diye.
    ama bakmadım.
    arkama baksam gidemezdim.
    gittim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 3680.
    0
    ağlayarak yürümek tarzım değil aslında. beni şişman gösteriyo.
    ama o zaman şişman gözüktüm bütün kanyona sanırım.
    gerçi gözlerimi ara ara siliyodum, karnımı içime çekiyodum anlayacağınız ama işte renkli göz ağlayınca pek bi belli ediyo kendini amk.
    saklayamadım.
    dışarı çıktım kanyondan.
    bulduğum ilk bank gibi bişeye çömdüm amk.
    sigara yakacaktım ama ellerim titredi çıkaramadım paketi cebimden.
    "çıkacağın yere sokayım" der gibi çektim paketi ama yere düştü ellerim titrediğinden mi bilmem zor çıkardım tek dal sigarayı o dıbına soktuğumun paketinden.
    bu sefer de sigarayı yakmaya uğrastım bi süre.
    işerken deliği tutturmak kadar kolay olan bu eylemi duygularımın ereksiyon hali yüzünde sağa sola sıçrattım hep.
    bi yakamadım sigarayı.
    attım ben de yakmadan.
    ellerimi saçlarımın içine soktum.
    kafa derimi sökmeye çalıştım ama belki sonra lazım olur diye tırmalamakla yetindim.
    daraldım amk nereye gideceğimi bile bilemedim.
    aklımda ankara vardı.
    büyükşehir amk.
    orda yaşarım iş bulurum çalışırım hesaabı...
    kalktım alelacele.
    oradan i beşiktaş minibüsüne bindim. o tarafta bu bilet milet satan yerlr çok diye.
    ···
  6. 3681.
    0
    Bindim beşiktaş minibüsüne. Yıldız teknik üniversitesi'nin orada indim.
    Hem trafik vardı hem de yürümek istedim galiba.
    telefonu çıkardım cebimden belki biri aramıştır diye.
    Mavi arasa süper olurdu da başkası arasa da hayır demezdim yani. Galiba kıvırmaya yer arıyodum amk. Baktım kimse aramamış.
    Bi kişi de adnan napıyo diye sormamış la. Sorsan dünya çevremiz var ama kimse işi düşmeden aramamış.
    Evet mantık hatası dolu devrik cümleler bunlar ama o an ruh halim kurduğum cümlelerin içerisinde ne mantık, ne de gramer olmasını önemsiyodu.
    Sim kartı çıkardım telefondan kırdım. Sonra oturdum bi kaldırım taşına telefonu da parçaladım. Bak bu eğlenceliydi ama. Kucukken de severdim elektronik eşyaları kurcalamayı...
    ···
  7. 3682.
    0
    Telefonun dıbına koyduktan sonra hayatımın da dıbına koymak üzere kalktım oturduğum kaldırım taşından.
    Barboros bulvarından aşağı doğru yurumeye başladım.
    Yalan yok, intihar edecek züt yoktu o zamanlar bende ama bi araba çarpsa da ölsem hayır demezdim hani. O yüzden kaldırımdan değil hafif yol kenarından yürüdüm. Amk trafik haftası mıdır nedir nasıl dikkatli kullanıyolar arabaları. Yakınımdan bile geçmediler amk.
    Biraz yürüdükten sonra sağda en alt katları istila etmiş seyahat acentaları çarptı gözüme.
    Kız kardeşimle ıspartaya giderken kullandığımızdan mı bilmiyorum ayaklarım kamil koç'a zütürdü beni.
    Girdim içeri.
    Benden başka bi yaşlı teyze, bi sırt çantalı lavuk ve yaşlı teyzenin içinde saçma sapan ıvır zıvırının olduğuna bahse gireceğim devasa bavulları vardı.
    Bilet almak için görevlinin dandik standına yanaştım.
    "buyrun" dedi biletçi lavuk.
    "ankaraya en erken arabanız kaçta?" dedim.
    Listeye bile bakmadı. Ezberlemiş amcık.
    "sabah 10 ve akşam 10da" dedi.
    Niyetim ankaraya gitmekti ama çok var amk kalkışa ve ben o saate kadar kararımdan dönmekten korktum.
    Düşündüm amk başka büyük şehir neresi var?
    izmir geldi aklıma.
    Daha önce gitmemiştim hiç ama buyuksehir işte orda da iş bulurum çalışırım amk diye düşündüm.
    Döndüm biletçi lavuğa "izmire kaçta araba var?" diye sordum.
    Önce şaşırdı lavuk bi ankara diyorum bi izmir. Mal mal baktı ama verdi cevabımı "akşam 6da var"
    Tamam dedim amk kes bileti.
    Seni yenicem izmir!
    izmirin de çok gibineydi amk...
    ···
  8. 3683.
    0
    aldım bileti cebimde kalan paraya baktım 20 küsür lira var.
    servisin gelmesine de vakit var.
    kocaman bavullu yaslı teyze ile de zaman geçmez...
    indim sahile.
    aldım 3 bira bi paket de sigara oturdum kadıköy iskelesinin yanına.
    istanbul'un şerefine son kez kaldırdım biramı.
    ne mavi ne kendim ne sevdiklerim ilk şişeyi istanbul'un şerefine içtim.
    çok sürmedi şişeyi bitirmem hali ile söz konusu istanbul'un şerefi söz konusu olduğundan.
    ikinci birayı yaşadıklarım şerefine içtim.
    yudum yudum içtim.
    o bira zor bitti.
    üçüncü birayı ise yaşanacaklar, yaşayacaklarım için açtım çakmağımın dibiyle.
    güzeldi.
    ne çok soğuk, sıcak.
    ideal bira odur amk.
    ama saate baktım geyiği uzatmışız vakit yaklaşıyo yarım bıraktım yaşanacakların birasını.
    keşke hepsini içseydim.
    kamil koç'un ofise gittim. çok da geçmedi servis geldi bindik.
    alibeyköy'deki kamil koç terminalinde indik.
    kimsesiz her yolcu gibi millet sevdikleri ile vedalasırken ilk ben bindim otobüse. ne kötüdür lan otobüse ilk binmek. otobüse ilk binmek sizi uğurlamaya gelmediklerinin belirtisidir. bu kimine kötü gelmiyo olabilir ama o "kimi" de yolculuğun sonunda karşılayanı olacağından bu durumu pek umursamıyodur.
    ne verecek bagajım var ne taşıdığım bi çantam.
    zütüm zütüm ilerledim koltuk numarama.
    cam kenarı koltuğuma attım kendimi.
    camdan izledim birbirine iyi yolculuklar dileyen insanları.
    imrendim çok. gitmek benim seçimimdi ondan pişman değildim de uğurlanmıyo olmam da benim secimim değildi ki. isterdim en azından birinin bana "yetişince ara" demesini. yetişince arayacak kimsem kalmış gibi...
    ···
  9. 3684.
    0
    çok geçmedi otobüs doldu.
    yanıma kim oturacak stresi ile bekledim.
    gerdekte kocasını bekleyen çocuk gelin gibiydim amk.
    geldi oturdu bi orta yaşlı görünümlü dinç ihtiyar yanıma.
    sanki hayatımın senaryosunu mahsun kırmızıgül yazmış gibiydim la.
    ben başımı cama dayayıp otobüsün perondan çıkmasını sanki şöförmüşcesine sağlamaya çalışırken yanımdaki amca arada benim kafama kolu çarpa çarpa dışarda onu uğurlayanlara el salladı.
    sonunda çıktık perondan.
    boğazın üstünden geçerken gözlerimle yeniköyü göremeyeceğimi bile bile yeniköyü aradım sahil şeridinde.
    ama nereye görüyosun yeniköyü? göremedim.
    zaten göremeyeceğimi bildiğimden çok koymadı.
    ben şehirlerarası tüm yolculuklarımı gece yaptığımdan kendimi 500t'ye binmiş gibi hissediyodum hala.
    kafamda izmire gittiğim olgusu hala tam oturmamıstı.
    gündüz şehirlerarası yolculuk mu olur amk?
    içim geçmiş uyumuşum.
    ne kadar uyudum hatırlamıyorum ama uyandığımda hava kararmıştı. muhtemelen izmir yakınlarına gelmiştik amk.
    zaten çok da sürmedi uyanık kalma halim tekrar sızmışım.
    iyi ki de uyumuşum yoksa "indirin lan beni" diyerek istanbula dönebilme ihtimalim de vardı.
    güvenemiyodum aslına bakarsanız otobüsteyken izmir'e kadar gidebileceğime.
    ···
  10. 3685.
    0
    tekrar gözlerimi açtığımda izmir terminaline yanaşmış muavin anons yapıyodu "bizisiçtiyniziçiğntişkiridiriz" diye.
    indim otobüsten.
    sağıma soluma baktım izmir dedikleri yer nasılmış diye ama bi tak gözükmüyo ki karanlıktan.
    saat kaç bilmiyodum ortalıkta da ilk başta saat göremedim. zaten benim tel yok, saat de takmam koluma. saate bakma durumum yoktu yani.
    oraya gelme amacım yeni bi hayat kurma, iş bulup çalışma gibi şeyler olduğundan geceden değil gündüz vakti perondan ayrılmanın daha iyi olacağını düşündüm.
    kalacak yer ilk gece için izmir otogarı olacaktı.
    içeri girdim.
    bi otogar ne kadar kalabalık olabilirdi ki gece vakti?
    ben böyle düşünüyodum tıpkı oradaki bi sürü evdiz ve otobüsünü bekleyen yolcu gibi.
    izmirin ne kadar evsizi varsa orada toplanmış amk.
    zar zor bi zütlük yer bulabildim kendime.
    ayaklarımı bile uzatamadım bi yere oturabildim sadece.
    kollarımı bağladım, ayak ayak üstüne attım ve gözlerimi kapadım.
    aslında uyumak istedim ama gözlerim kapalı uyumamaya devam ettim.
    gösleriniz kapalıysa ve uyumuyosanız mutlaka bi taklar düşünürsünüz.
    ben de düşündüm.
    annem öğrenince çok üzülür mü diye düşündüm.
    babam daha ne kadar kızabilir bana diye düşündüm.
    arkadaşlarım benim için meraklanır mı diye düşündüm.
    ve tabii ki mavi.
    mavi beni özler mi diye düşündüm.
    çok da düşünmedim ama nasıl olsa özlemez amk.
    ···
  11. 3686.
    0
    ne zaman uyuduğumu bilmiyorum, ne kadar sonra uyudugumu da bilmiyorum ama en son maviyi düşünüyodum uyumadan önce. ama her daim onu düşündüğümden bu bi zaman belirteci olamaz tabii.
    saat 6 idi uyandığımda.
    nerden biliyosan dersen yanımda yatan lavuğun saatine baktım amk.
    kalktım, daha doğrusu ben kalktım da bi iki eklemim o oturduğum yerde kaldı.
    her yerim ağrıyo amk.
    baktım servisler var izmirin orasına burasına kalkan.
    nereye gidilir, hangi semt lüks, hangi semt iş merkezi bilmiyorum ki amk.
    ben de en arka köşe koltuğu boş olan servise bindim. durduğu yerde inerim amk dedim.
    bindim servis aracına.
    çok sürmedi yolculuk.
    bornova servisiymiş o araba. hükümet konağı var bi meydanda orada indim amk.
    ulan nasıl acıkmışım amk gittim bi kahve gibi bişey var o cumhuriyet meydanının karşısından girince oraya girdim.
    üç tane aşırı ve dandik yağlı poğaça ve hiç svmemiş olmama ragmen çay istedim.
    onları yuvarladıktan sonra kalktım.
    baktım cebimde 5 lira falan kalmış ama bende ne dert var ne tasa amk.
    nasıl olsa iş bulcam çalışcam para kazancam.
    5 lira kalsa nooolur, kalmasa nooolur...
    ···
  12. 3687.
    0
    cadde boyunca yürüdüm.
    nereye gideceğimi falan bilmeden.
    biraz yürüyünce park vardı büyükçe oraya girdim içinde çay bahçesi falan vardır diye.
    kocaman, büyük bi park.
    adı da büyük parmış zaten.
    dolandım içinde ama bi gibim bulamadım.
    umudu kesmedim tabii.
    saat de erkendi ya oturdum orada bi banka.
    biraz da orada kestirdim.
    yaşlı bi iki amca anlamadığım bi türk.e ile konusurken uyandım amk.
    gözlerimi ovuşturarak toparlandım ayaklandım.
    biraz da park dışında dolanayım dedim.
    mutlaka kafe mafe bişey vardır dedim oralarda.
    baktım bi 5-6 kişilik genç bi grup var yürüyo bi yere. aha dedim öğrenci yürüyüşü amk.
    takıldım peşlerine. ya okula gidecekler ya işlek bi yere dersane falan.
    sonradan öğrendim amk ege üniversitesinin kampüsü falan varmış orada ondan amk o öğrenci bolluğu.
    bunlar önce ben arkada yürüdük 3-5 dakika.
    en sonunda bi sürü kafenin olduğu bi caddeye girdik.
    kafe dediysem alayı nargileci amk.
    gelen nargileci açmış giden nargileci açmış.
    aha dedim bana burdan ekmek çıkar.
    başladım sıradan girip çıkmaya dukkanlara "eleman lazım mı?" diyerek.
    ilk 3-5 tanesi hevesimi kırdı "yok" cevabını vererek.
    ama sonra ilk "abi lazım ama daha patron gelmedi" cevabını aldım.
    nasıl sevindim amk.
    dedim ben o patronu kafalar işe girerim.
    çıktım o cevabı aldığım mekandan. patron gelince uğrarım diyerek.
    o şekilde bütün dukkanlara girdim çıktım.
    7-8 tane "patron daha gelmedi. öğlen gel" cevabı aldım.
    saat daha erken olduğundan gidecek zaman geçirecek bi yer aradım ama nerde amk?
    gittim geri büyük parktaki bankıma.
    oturdum aynı yere.
    yaşlı ne dediğini anlamadığım amcalar da oradaydı.
    ben yine uyuma pozisyonumu aldım, gözleri kapadım ama nereye uyuyosun amk?
    aklımda hep "nerede işe girecem acaba?" ,"kaç para maaş verecekler?", "işe girince nerede kalcam amk?" soruları vardı.
    daha da önemlisi bu patron dedikleri illa ki "benle nerede evin?", "nerelisin?" muhabbeti yapacaktı amk.
    o yğüzden o sorulara cevaplar bulmaya çalıştım kafamda.
    "nerelisin?" derse "çorumluyum" diyecektim.
    "nerede kalıyosun?" derse "çorumdan yeni geldim çalışmaya burada akrabamda kalıyorum" diyecem.
    böyle böyle öğleyi ettim amk.
    sıra geldi elleşmeye...
    kalktım, ayaklandım amk.
    istikamet kafeler caddesi...
    ···
  13. 3688.
    0
    bana "sonra gel patron yok şimdi" diyen bütün mekanlara sırayla girecekttim.
    ilk dükkana daldım kendime güvene güvene.
    patron dedikleri lavuk gelmiş.
    iş için geldiğimi söylediğim eleman patron dediği lavuğun yanına gitti beni gösterdi bişeyler söyledi.
    beni de kuytu köşe bi masaya oturttular.
    2-3 dakikaya patron dedikleri lavuk geldi yanıma.
    "hoşgeldin kardeş" dedi.
    "hoşbulduk" dedim.
    "isim ne?" dedi.
    "adnan" dedim.
    "nerelisin?" dedi.
    uyuz oluyorum amk bu nerelisin muhabbetine. ırkçılığın ağababası lan işte bu soru cümlesi.
    "çorumluyum abi" dedim.
    "neresinden?" dedi.
    "sungurlu" dedim.
    baktı baktı suratıma "alevimisin?" dedi.
    bak bak bak huur çocuguna...
    la sanane amk. aleviyim sünniyim seni ne enterese ediyo?
    al amk işe ya da alma sanane benim inancımdan.
    daha bi dünya yer var ya iş için beni bekleyen ona güvendim ve kalktım masada.
    "kusura bakmayın ben sizle çalışmak istemiyorum" dedim.
    nasıl züt oldu huurnun evladı.
    bi gibim diyemedi ben kapıdan çıkana kadar.
    burası olmadı ikinci dükkana doğru yürüdüm.
    girdim içeri, verdim selamımı.
    sabah iş sorduğum lavuk gördü beni "patron hala gelmedi" dedi.
    "eyvallah" gibilerinden salladım kafayı, çıktım üçüncü dükkana doğru.
    bunda da patron dedikleri lavuk daha yeni gelmiş.
    beni oturttular yine sote bi masaya.
    10 dakka sonra geldi patron denen lavuk.
    yine aynı soruyla başladık; "isim ne?"
    isim, memleket mevzusundan sonra "burda nerede kalıyosun?" dedi adam.
    "akrabam var abi burada onda kalıyorum şimdilik" dedim.
    "nerede?" dedi.
    ulan izmirde bi gibim bilmiyorum ki mal gibi kaldım "buralarda abi. yakın buraya ama tam adresi bilmiyorum daha. yeni geldim çorumdan" dedim.
    adam bana bildiğin "hmmmmm" çekti uzunca.
    "peki o zaman sen bize bi telefon ver benim bi de ortağımla konuşmam lazım eleman alımı için" dedi.
    aha amk sıçtık benim telefonum mu var?
    dedim adnan burdan sana ekmek çıkmaz ama yine de adettendir, adama da rezil olmayayım diye eski numaramı verdim.
    arasa da ulaşamayacak. yani burası da iptal amk.
    artık hevesim iyice kırılmaya başlamıştı.
    ben sanıyodum ki adamlar "ooo adnan gelmiş hadi aga gel çalış. sana bi de kalacak yer ayarlayalım. off dukkanın da anahtarı verelim aga da sensin paşa da" falan diyecekler ama bırak iş vermeyi selam vermiyo lan kimse bana...
    diğer gezidiğim dolandığım yerler de öbürleri gibi telefon adres falan sordular haklı olarak.
    en son dükkan hariç hepsine eski numaramı verdim.
    en son dukkana ise gibe gibe durust oldum amk.
    abi telefon yok falan dedim hepten gib gibi bi duruma düştüm.
    adam 1 dakkada yolladı beni amk dukkandan.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 3689.
    0
    zütümü sürüye sürüye çıktım o kafeler caddesinden.
    büyük hayal kırıklığı oldu benim için. ama pes etmedim amk.
    bi tek kafeler caddesi mi vardı lan koca bornova'da?
    meğer bi tek kafeler caddesi varmış amk.
    bana göre iş bulabileceğim başka hiç bi yer bulamadım amk.
    döndüm dolaştım saatlerce en sonunda yine büyük park denen yere çıktı yolum.
    yoruldum amk. karnım da acıktı.
    ulan halk ekmek kulubesi gibi bişey bulayım ucuza ekmek yerim bi tane doyurur o beni dedim ama ondan da bulamadım. meğerse halk ekmek istanbul belediyesinin bi hizmetiymiş amk.
    oturdum bi banka ayakkabıları da çıkardım hafiften.
    az ilerde simitçi gördüm bi tane.
    geberiyorum açlıktan, simit de en sevdiğim şeydi o zamanlar.
    aha dedim adnan git simit al karnına bişey girsin.
    ayakkabıları arkasına basa basa gittim simitçinin yanına.
    gördü ona doğru yaklaştığımı "buyursun abim" dedi.
    baktım adam sıcakkanlı gibi ama tipinden belli hafif kafadan kırık.
    ben de sıcakkanlı olayım dedim "usta bi simit versene" dedim.
    suratını ekşitti zütveren "simit yok" dedi.
    ulan adam heralde benle taşşak geçiyo benle dedim kendi kendime.
    adam suratı ekşitti ama ben yine salak bi tebessüm "hehehe abi nasıl yok yae hehehe" dedim.
    "yok simit" dedi.
    bu sefer benim tebessüm de züt olmuş suratımın içine kaçtı. zaten ev yok, para yok, iş yok sinir tepemde amk "nasıl yok? tezgahtakiler ne lan?" dedim.
    "gevrek o" dedi.
    ulan bakıyorum tezgaha simitten baska bişey de yok.
    "aga sen kafa mı yapıyosun benle?" dedim.
    "yok simit" dedi amcık.
    "gibeyim simitini" dedim dayak yemek pahasına döndüm zütümü uzaklaştım amk.
    meğer orada simite gevrek diyolarmış.
    şimdi izmirli biri çıkar "simite gevrek demiyolar. simit başka gevrek başka" der kesin.
    neresi başka lan?
    susamlı yuvarlak ekmek parçası amk.
    simit=gevrek lan. aksini iddia eden provakatördür, gavur izmirlidir.
    ···
  15. 3690.
    0
    adama sinirlendim bişey de yemedim amk.
    biraz oturdum bi bankta. ilk defa içinde kaç tane sigara olduğunu saydığım sigara paketimden bi sigara çıkardım.
    sanki içmedim de pirzola yer gibi yedim onu amk.
    karnım doydu bildiğin sigarayla.
    baktım akşam olmak üzere, birazdan hava da kararacak benim için o gün en güvenli yere, otogara yola koyuldum.
    yürüye yürüye çevre yoluna çıktım amk.
    oradan da tabelalar vardı izotaş diye onları takip ederek otoban motoban geze geze gittim otogara.
    bayağı uzun sürdü, muhtemelen bi kere geçtiğim yollardan ikinci kere de geçmiştim ama zaten kafamda sürekli düşünecek bi şeyler olduğundan çok da giblemedim. ha otogarda oturup düşünecem ha otobanda yürüyerek düşünücem. bana sorsalar benim yaptığım daha iyiydi. hiç olmazsa yorgunluğum aklıma gelmedi yürürken.
    otogara girdim. yolcu bekleme salonundaki mavi sandalye-bank karışımı zımbırtılardan ikili bi tane kaptım hemen yumuldum dıbına koduğuma.
    dün utana sıkıla yatamadan otururarak uyuduğum mekan şimdi bana oldu yatak odası.
    nasıl rahat amk.
    ilerleyen saatlerde benim gibi öbür evsizler ve otobüslerini bekleyenler de doluştu kalabalık olduk amk.
    orada, yani otogarda en çok şaşırdığım şey ise bi deli hatun vardı.
    yaşlı başlı, bakımsız, saçlar yoluk, kokuyo falan. bildiğin deli amk ama bi değişik.
    ben kapadım gözlerimi yarın ne gibim yiyeceğimi uyur taklidi yaparak düşünürken biri yanıma yanaştı.
    kokusu burnumun direğini kırıcaktı amk.
    anladım yolcu molcu değil, oradaki evsiz tayfasından.
    açmadım hiç gözlerimi. az sonra gider amk dedim kendi kendime.
    kokudan anlaşıldığı kadarı ile gitmedi.
    ben de inadına açmadım gözlerimi.
    bi yandan da tırsıyorum amk tinerci minercidir, bi de bunlara bulaşmayalım hesaabı.
    ben gözlerimi daha sıkı kapatmaya çalışırken birden kadın "excuse me sir" dedi.
    amk nasıl şaşırdım.
    kokunun yoğun olduğu taraftaki gözümü hafiften araladım. ilk defa o an gördüm bu deli karıyı.
    ben sandım ki bi cümle öğrenmiş bu onu söyledi.
    kapadım tekrar gözümü.
    "excuse me sir" dedi tekrar.
    baktım bunu terslemezsem bütün gece gibecek başımın etini, açtım gözleri birden çattım kaşları "ne var abla ne diyosun?" dedim.
    dişsiz, iğrenç ama sıcacık bi gülümseme vardı yüzünde.
    elinde ip vardı onu gösterdi "can you help me?" dedi. "yardımcı olabilirmisin?" dedi karı bana.
    amk dedim heralde karı taşşak geçiyo benimle. ama salak bi biçimde "sory i can't" dedim. amk bidliğin deli bi hatunla ingilizce muhabbet ediyoduk la.
    kapadım gözleri tekrar uyuma pozisyonumu aldım ki bu bana "pleeeeaaase" dedi. aynen böyle uzata uzata lütfen dedi lan.
    açtım gözleri "abla ne istiyosun allah aşkına ya?" dedim.
    bişeyler anlattı yine ingilizce ama anlamadım. bi de hesapta anadolu lisesi okuduk, üniversite öğrencisiyiz falan. karı şiveli konusuyo lan. bi de hızlı hızlı, dişsiz dişsiz konusuyo hiç bi gibim anlamıyorum.
    en sonunda el hareketlerinden anladım ne istediğini.
    bu elindeki ip var ya onunla ip oyunu oynayacakmışız.
    ip oyunu ne diye sorarsanız aha da bu;

    http://2.bp.blogspot.com/...-za-Op1ZQ/s1600/cats4.jpg
    Tümünü Göster
    ···
  16. 3691.
    0
    o deli karıyla saatlerce o oyunu oynadım.
    bildiğin karmaşayı çözmeye çalışmak gibiydi. hem de kafam dağılıyodu amk.
    oyunumuz polislerin kimlik kontrolü yüzünden bitti.
    3-4 tane polis memuru geldi bizim oturduğumuz yere.
    gbt'lere bakıp gittiler.
    sonra da ben yattım zıbardım zaten.
    uyumak da değildi benimki aslında.
    belli bi aralık uyuyup sonra uyuyo gibi yapıyodum.
    öğleden sonraya kadar uyuma taklidi yaptım kendi kendime.
    sonra ayaklandım.
    cebimde oraya gelirken aldığım kamil koç bileti var ya onu aldım elime sanki yeni gelmiş gibi yine servis araçlarının oraya gittim.
    bu sefer bilinçli olarak bindim bi arabaya.
    karşıyaka tarafına gidiyomuş.
    amk duyuyoruz ya karşıyaka diye dedim heralde orada iş falan bulurum.
    atladım amk servise.
    ben bilmiyorum ki karşıyaka neresidir. sevis gittikçe ben de gittim.
    en sonunda artık ineyim la dedim de indim amk.
    çiğli diye bi yerde inmişim.
    ben sanıyorum ki bütün çiğli benim gibi bi eleman için yanıp tutuşuyo ama öyle değilmiş tabii.
    akşama kadar sürttüm ordan oraya.
    hani benim beceriksizliğimden, iş bilmememden değil orada bi gibim yok ki ben işe gireyim.
    dön dolaş aynı yerler aynı tipler.
    hava kararmaya yakın yine otelime, izotaş'a doğru yola koyuldum.
    anayola çıkıp oradan tabelalara göre yürüyecem.
    döndüm dolaştım bi türlü izotaş tabelası göremedim.
    hani bildik bi yer olsa derim ki önce şu tabelaları takip edeyim zaten otogar o tarafta ordan illa ki bulurum falan. ama bi yer bildiğim de yok ki izmirde.
    dön dolaş yine aynı yerlere çıkıyorum amk.
    bi de yürürken şarkı söylerim ben. bildiğin benim repertuar bitti başa sardım o kadar dolandım amk.
    en sonunda baktım bi tren istasyonu gördüm. aha dedim amk illa ki bu anayola falan gider heralde. takıldım tren yolunun peşine. öyle rayların üstünde yürümedim de rayları görebilecek gibi sağdan soldan takip ettim tren güzergahını.
    saat de bayağı bi geç olmuştu.
    bi ara baktım tren yolu artık ışık olmayan dağ tepe bi yerlere gidiyo tren yoluna "hacı kusura bakma ben burdan ayrılır" dedim.
    amk bildiğin tren yolu beni gibmeye zütürüyo gibi hissettim. karanlık yollar falan.
    nerden girdim, nerden çıktım bilmiyorum bayağı bi dolandıktan sonra bayraklı diye bi yere çıktım amk. bayraklı olduğunu da orada otobüs durağı gördüm oradan biliyorum amk.
    biraz dolandım oralarda yolumu bulmaya çalışırken baktım sahildeyim amk.
    orada salak gibi sahili görünce sola gideceğime sağa gitmişim.
    allah benim belamı versin işte ne gidiyosun sağdan?
    bırak seni bu memleket ne hayır gördü amk sağdan da sen sağdan gidiyosun?
    gitsene amk soldan.
    ki solun kalesindesin amk.
    izmir'de soldan gitmeyeceksin de nerede gideceksin?
    velhasıl kelam ben sağdan gitmiş bulundum.
    az biraz yürüyünce bu altınyol denen caddeye çıktım.
    biraz daha yürüdüm nikah dairesi var orada onun yakınlarında bi üstgeçit var boğaz köprüsüne benziyo aynı. dibinde de bi türkü bar gibi bişey var. onun oraya geldim amk.
    allah benim bi daha belamı versin ki o dıbına kodumun üst geçidinden de karşı tarafa sahil tarafına geçmiş bulundum.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 3692.
    0
    ulan geçtik karşıya güzel sessiz bi sahil.
    baktım amk orda burda yiyişenler falan var.
    amk dedim ne güzel lan amma modern şehir kimse kimsenin gibine karşmıyo falan yürüyorum amk. bu arada medeniyet anlayışımı aranızdan birini seçin o gibsin amk.
    yürürken dikkatimi çekti bi sürü erkek var ama kız yok lan hiç. heralde ortalık karanlık ben göremiyorum diye düşündüm amk.
    ben sahil boyu yürürken biri geldi yanıma.
    adamı yazdır bi cast ajansına kurtlar vadisinde diyaloglu rol verirler amk.
    koyu ton takım elbise, siviri burun ayakkabı, kirli sakal, hafif göbek...
    "ateş var mı birader?" dedi.
    var amk yalan mı söyleyeyim adama?
    verdim çakmağı yaktı sigarasını. bana da bi sigara verdi sağolsun ben de yaktım. eyvallah dedim yurumeye başladım amk.
    ulan yürüyorum ama zaten ortalık karışık bu da arkamdan nasıl çekiyosa sigarayı bildiğin sokak lambası gibi önüm aydınlanıyo amk.
    ben adımları yavaşlattım.
    dedim bu yavşak geçsin önüme.
    tırstım amk katil tipli bi lavuk peşimden yuruyo.
    ben adımları yavaşlatınca bu beni geçeceğine yanıma doğru geldi. yan yana yurumeye başladık.
    "birader ateşi bi daha verirmisin?" dedi.
    ben de yine çıkardım verdim amk.
    sigara uzattı tekrar bu sefer almadım.
    yuruyoruz beraber amk.
    ben adımları hızlandırıyorum bu da hızlandırıyo, ben yavaşlıyorum bu da yavaşlıyo.
    aha dedim adnan bu sana takacak heralde bıçağı falan.
    ona göre aldım gardımı ama bi lavuğun kalıba bakıyorum bi benim kalıba, bi artislik yapsam beni gömmelerine gerek yok amk herif yer beni çiğ çiğ.
    baktım olmayacak biraz adımları hızlandırdım. bu da yanımda tabii.
    bu yol tarafında ben sahil tarafındayım.
    buna doğru bakmayayım dedim. sahil tarafına bakarak yürüyorum amk.
    ulan sahil tarafına bakarken çalı gibi bişeylerin oradan "ah oh" bi sesler duydum ama karı sesi değil.
    giblemedim çok.
    az daha yurudum iki tane lavuk yuruyo ama biri öbürünün gıdığından öpüyo.
    dikkatli baktım biraz daha amk yok yanlış da görmemişim, ikisi de erkek amk.
    o ara anladım bura bunların gibişme mekanı.
    vay dedim amk delikanlı izmire bak...
    2-3 saniye sürmedi bende birden bi aydınlanma, zihin berraklaşması oldu.
    yanımdaki lavuğa baktım hafiften.
    o ara onun niyetinin bana bıçak değil başka bişey sokmak olduğunu anladım amk.
    yemin ederim hani zütten geçtim de diyorum acaba açık bakkal varmıdır buralarda vazelin falan alsak.
    o kadar umutsuzum yani.
    la nasıl umutlu olayım o herif orada beni bağırta bağırta giber ben en fazla zevk çığlıkları atarım.
    adnan'lıktan adoş'luğa geçişim burada mı olacaktı beaa diye düşünürken dedim dur amk adnan daha emin değilsin herşeyden.
    yanımdaki duyacak gibilerinden "yaa bu ne ya? iğrenç aga bunlar" dedim.
    hani ben senin bildğin erkeklerden değilim diyorum aklımca.
    bu da çakal amk zarfı yer gibi yaptı "hee çogirenç" gibilerinden bişeyler dedi.
    az biraz ötede ışıklar gördüm aha dedim adnan zütü kurtardın.
    hızlandırdım adımları.
    ben hızlanınca bunun sorular başladı.
    "nerelisin?", "yaş kaç?" falan.
    amk koşacam da herif beni yakalar da giber diye korkuyorum.
    koşar adım gidiyorum ışığa doğru zütü kurtarma aşkı ile...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 3693.
    0
    biraz daha ilerleyince bu yanımdaki barzo niyeti iyice belli etti.
    "sana para veririm" dedi.
    vay amk!
    herif bana huur muamelesi yapıyo.
    artık attı amk benim kafa iyice. dedim "gibtirmem sana kendimi gövdemi yakar giderim!"
    "ne diyosun lan sen?" diyerek bi atarlandım buna.
    ama hazırlıklıyım yani herif beni önce bayıltıp sonra giber diye tahmin ediyorum amk. eter falan gözüme kaçmasın diye gözümü ksıtım beklemedeyim.
    "20 lira veririm sana" dedi.
    ulan herseyi gibtiret benim züte 20 lira değer biçmesi bi zoruma gitti bi zoruma gitti amk. dıbına koduğum neyini beğenmedin de 20 lira diyosun. en az bi 100 eder kıvdıbına geldim.
    "lan bak gibtir git elimden kaza çıkacak ben muallakmiyim" gibilerinden bi atarlandım amk. fiyat yükseltmek için ufak bi oyun gibi gözükse de niyetim bidliğin gider yapmak, valla lan.
    ···
  19. 3694.
    0
    ben gider yaptıkça bu bi yumuşadı.
    bildiğin alttan alıyo züt.
    bu alttan aldıkça ben bunun üstüne gidiyorum falan.
    en sonunda o kirli sakallı surattan duyulabilecek en taktan kelimeler çıktı ağzından "ben pasifim"
    amk herif kendini gibtirmeye geziniyomuş oralarda.
    ulan kalıbı görseniz herif musa eroğlu'nun gençliği. yemin ederim hayattan soğudum o an. ama biraz daha gaza gelmedim değil.
    baktım bu lavuk muallak. lafın gelişi değil bildiğin muallak amk. dedim bu bana bişey yapamaz, yumuşak ya. neresi yumuşak amk?
    herife hafiften bi dalar gibi oldum beni bi savurdu az daha yuvarlanıyodum amk yere. meğerse muallakler öyle "ay ayol bursaspor" tarzı değilmiş la. senin benim gibi, ya da benim gbi değil sadece senin gbii kocumu oturtan tipler de olabiliyomuş.
    ben buna atarlandım bu bana atarlandı.
    ben hafiften "kimseeeğn laaağn seeeğn!" diye de bağırınca orada yiyişenler hafiften arazi olmaya başladı.
    biz bunla artık hepten birbirimize girecek gibi olmuşken bi tane ekip arabası yaklaşmaya başladı bize.
    yol da bomboş çok sürmedi zütümüzün dibine gelmesi.
    tabii polisleri görünce biz ayrıldık ama yine de atarlanıyoruz birbirimize.
    memur indi aşağı "noluyo lan burda ne bağrıyosunuz" gibilerinden bişey soyleyip kimliklerimizi istedi.
    ben verdim kimliği bi yandan da direkt anlatmaya başladım mevzuyu.
    ben anlattıkça bu az önce bana çak diye zütümde dolaşan yavşak "yalan söyleme lan giberim belanı" gibilerinden başladı bana saymaya.
    ben de buna saydım biz bi ateşlendik dalacak gbii olduk birbirimize.
    polislerin kafa attı tabii amk.
    "binin lan arabaya" dediler attılar bizi amk ekip arabasına.
    abi mabi dediysek de dinletemedik tabii.
    gibe gibe istikamet bayraklı ilçe emniyet...
    ···
  20. 3695.
    0
    çok uzak değildi gittiğimiz karakol.
    indik arabadan kelepçe falan takmadılar.
    "abi suçsuzum ben" nidaları ile indik ekip arabasından. bizi girişte duvara vidalı 3 lü oturaklara karşılıklı oturttular.
    memurlardan biri "bekleyin. bağırıp çağırmayın atarım nezarete" dedi hemen yandaki odaya girdi.
    ben "hay amk ne taklara bulaştın adnan" diye düşünürken 1-2 dakika sonra çıktı memur odadan "gelin içeri" dedi bize.
    ayaklandık apar topar girdik amk içeri.
    içerde saçları hafif kır bi polis oturuyo bi masada.
    "derdiniz ne lan sizin?" dedi bize yuksek bi sesle.
    amk ben baba azarına alışığım ya sustum sanıyorum ki susun demek bu polisin bize bağırışları. meğerse konuşun demekmiş amk.
    bu yanımdaki muallak başladı amk direkt anlatmaya.
    "amirim ben evime gidiyodum bu şerefsiz benden geldi ateş istedi, çakmak var mı dedi. ben de verdim sonra peşime takıldı. ben ne bilirim bunu meğer muallakymiş. kendine vurdurmaya adam arıyomuş" diye başladı amk. ulan adam her takun tersini anlatıyo ateşi bile o şerefsiz benden istemişti onu bile çarpıtıyo şerefsiz. ama meğerse o ateş isteme bahanesi şifre gibi bişeymiş onu da orada sonradan öğrendim. muallak olan gidip ateş istiyomuş ateş vermek, çakmak uzatmak "ben sana çakarım" demekmiş. ben nereden bileyim amk. bu yavşak da tam tersi anlatıyo ya ben kaldım amk yannan gibi ortada.
    lafını kestim orspu cocugunun.
    "abi valla yalan söylüyo bu bana ben pasifim sana 20 lira veririm dedi" demeye kalmadı o dert anlattığım polis bana bağırdı.
    "ne abisi lan amirim diyeceksin" diye.
    huurnun evladı amir desem nolurr, abi desem nolur amk?
    tabi bişey diyemedim. cümleyi başında "amirim" ile süsleyip tekrarlarken bu sefer de öbür lavuk benim lafı kesti.
    amir dediğimiz sinirlendi tabii. bizimle birlikte odaya giren polis memurunu "al bi muallakleri zütür aşağıya" dedi.
    biz "aman amirim" çeksek de giblenmedik tabii.
    ben sandım ki aşağıda yoğuracaklar bizi. meğerse nezarethaneye atacaklarmış.
    indik aşağı bizi koydular kuş gibi kafese aramızda da iki nezarethaneyi bölen parmaklık kukuman kşu gibi kaldık karşılıklı.
    bizi oraya sokan huur evladı cüzdan müzdan, kemer ne varsa aldı amk. bizi oraya soktuktan sonra "bağırırsanız bağırtırım ikinizi de" dedi, postasını koydu bıraktı bizi yanyana bu zütoğlanıyla.
    amk karakola düşmek bişey değil de benim kafada ya diyorum benim için kayıp diye karakola basvurduysa babaölar o zaman ne tak yerim kaygısı var.
    hani bulunmak bişey değil de nerede bulundun?
    karakolda.
    karakolda ne işin vardı?
    muallaklikten düştüm...
    rezillik amk, ötesi yok.
    Tümünü Göster
    ···