1. 3576.
    0
    reserved
    ···
  2. 3577.
    0
    forrest rundan sonrasını okumadım okumam da
    ···
  3. 3578.
    0
    sayfa 20de kaldım
    ···
  4. 3579.
    0
    sahura kadar oturdum.
    mavi mesaj yazmadı ama ben o mesajları tekrar tekrar okudum.
    sahurdan sonra sabah namazını kıldık yattık.
    o gece çoktandır uyumadığım kadar mutlu uyudum. gülümseme ile uyumak nasıldır bilirsiniz. ben de öyle uyudum.
    sabah uyandığımda saat 1'e geliyodu.
    evden çıkmış herkes yine bi ben kalmışım her zamanki gibi.
    oruçluyuz ya amk yapacak bişey de yok.
    mavi ile de yarın buluşucaz. dedim gideyim de berberde sacı bası bi toparlatayım amk.
    yakınlarda bi berber vardı gittim berbere saçımı şekle sokturdum amk. az da olsa insana benzemiştim.
    ordan çıktım maltepe'ye gittim. yani bu işlek bi cadde var oraya.
    üstüme başıma bişeyler aldım. para var amk cebimde nasılsa vedat'a, sait abi'ye ve hüseyin'e de aldım birer bişey.
    sait abi ve vedat'a kanvas pantolon aldım. ikisi benle aynı bedendi hemen hemen. hep kumaş pantolon giyiyolar ya amk kumaştan baska sade duran ve kot olmayan pantolonları da olsun idtedim.
    hüseyine de gittim taşlanmış kot aldım amk. kudursun muallak.
    ben eve gittiğimde zaten iftara 15-20 dakika vardı.
    kapıyı çaldım hüseyin zütü açtı. elimde mağaza poşetleri falan var ya iyice bi süzdü amk ama çok da yılışmadı hala bozuğuz ya.
    hemen içeri girdim, bizim odaya onları bıraktım. vedat'ın sesi duymuştum mutfakta. iftarı evde yapacaz ya amk makarna falan yapmış alelacele.
    ···
  5. 3580.
    0
    gittim ben de sofrayı kurmalarına yardım ettim. sofra da yer sofrası. ben aslında cok severim yer sofrasını ama oturunca kalkılmıyo amk.
    bi iki kere masada niye yemiyoruz muhabbeti açtım sünnet diye kesip attılar amk.
    sofrayı kurduk o ara sait abi de geldi. hep beraber oturduk yaptık iftarı.
    namazı da kılınca ben bizimkilere aldıklarımı verdim.
    vedat alışıktı da sait abi ile hüseyin zütü şaşırdı bayağı.
    hüseyin paketi açınca tipini görmeniz lazımdı amk. küfretsem heralde daha az bozulurdu.
    sait abi kendi pantolonunu bayağı beğendi, ya da bana öyle gibi hissettirdi. vedat zaten beğense ekime beğenmese gibime...
    hüseyin de bozuldu da bişey diyemedi. hafiften vedatla sait abi de taşşağa sardılar bunu ama bu cok yuz vermedi amk.
    sanki muallakye mini etek aldık. kot işte ne surat yapıyoun amın feryadı?
    ···
  6. 3581.
    0
    teravihi evde kıldık. sahura kadar da sait abinin bilgisayarda film izlemişler.
    ben izlemedim amk. gittim yattım hemen. zaman cabuk gecsin diye.
    sahurda kaldırdılar beni namazı kıldık geri yattım vedat'a da "sakın beni uyandırma" sabah dedim.
    "uyanmıyosun ki zaten" dedi.
    kalktığımda saat 1i geçiyodu. hemen gittim duş aldım amk.
    duştan cıkınca baktım saat daha 2 anca olmus. biraz daha uyudum. vedat gelmiş eve 4te o uyandırdı beni.
    "abi saat 4 oldu" diyince fırladım yataktan amk.
    iftar saat 7 gibiydi ama ben daha giyincem üstü bası düzeltcem falan filan...
    hemen ustumu giyindim. yeni aldığım zımbırtılar var ya onları giydim amk.
    "vedat beni iftara beklemeyin" dedim çıkarken
    "sait abi sorarsa ne diyeyim abi?" dedi vedat
    "sarıyere gitmiş iftara"de" dedim
    "tamam abi" dedi vedat.
    çıktım amk evden.
    nasıl gerginim. bildiğin etlerim çekiliyo amk.
    canım da köpek gibi sigara istiyo tabii ama orucluyuz içemiyorum da.
    beşiktasa gelince bu 30m mi ne var ona bindim. osmanbey'de indim amk.
    saat 6ya geliyodu. daha bi saat var ama köpek gibi de acım.
    "lan kızın karsısında boyle ac ac yemek yersem rezil olurum" dedim kendi kendime.
    akla bak amk. sanki o acıkmamıs.
    karizma görüncem ya az ve kibar yemem lazım amk.
    gittim orada mcdonalds vardı girdim oroucun dıbına koydum, bozdum gitti.
    o an sevaptan daha önemliydi mavi üstünde bırakacağım etki benim için.
    acımadım amk oruca vurdum kendimi bigmac'in günah dolu yollarına...
    ···
  7. 3582.
    0
    mcdonalds'tan çıkınca saat 6 bucuğa geliyodu iftara hemen hemen yarım saat, 45 dakika falan vardı.
    ama benim önce bunun çalıştığı yeri bulmam lazım.
    top shop'un karşısı demişti. ben de top shop'u buldum önce. zor olmadı amk.
    karsısında da vivid denen magaza vardı zaten.
    oturdum kaldırımın kuytu bi yerine beni görmeden onu görmeye çalıstım.
    gözlerim uzagı göremez pek ama ben maviyi gördüm amk.
    koşasım geldi ona. ama koşmadım.
    "sabret adnan az kaldı" dedim kendi kendime.
    o kadar guzeldi ki.
    telefonu cıkardım mesaj attım "kaç gibi çıkarsın yemek için?" diye
    mesajı gönderdim ve onu izledim.
    telefonu titremişti herhalde.
    elini cebine attı.
    yazdığım mesajı okuyodu.
    kasa gibi bişeyin arkasına geçip.
    sonra cevap yazdı bana.
    ben izledim onu bana cevap yazarken.
    allahım nasıl bi mutluluktu mavinin o an aklında olduğumu bilmek. kız bildiğin bana cevap yazıyodu.
    cok kısa surdu ama o an sırf ben vardım aklında. onun aklında 3-5 saniye de olsa sadece ve sadece adnan'a mesaj yazmak vardı.
    mavi beni dusunuyodu ve ben bunu izleyebiliyodum.
    sanırım allah olmak böyle bişeydi.
    ve allah neden ibadete ihtiyac duyar o zaman anladım.
    bu kadar guzel bişey olur mu amk? seni dusunuyo ve sadece sana ait o kucucuk anda akılları, düşünceleri. ve sen bunu izleyebiliyosun.
    gidin bi gün yapın bu dediğim şeyi.
    onun haberi olmadan sizi dusunduğunu izleyin. ve allah olun 3-5 saniyeliğine.
    ···
  8. 3583.
    +1
    ben onu izlerken telefonla işi bitti ayağa kalktı birden.
    bana mesaj attı anladım.
    hemen telefonu aldım elime. zaten ben telefonu almaya elimi uzatırken de mesaj gelmişti.
    açtım okudum hemen
    "7 gbi anck ckarm.sn gldin mi?"
    amk daha 15 dakika vardı hemen hemen 7ye.
    ve ben geldiğimi soyleyip onu habersizce izlemenin zevkini bırakırmıyım amk?
    gibsen bırakmam.
    ilk defa yalan soyledim mavi'ye o an.
    "yok be daha yoldayım zaten bende ancak o saatte olurum orda. ne alayım sana gelirken?" yazdım yolladım.
    yolladım ama ben maviye mesaj yollarken, daha doğrusu ilk mesajı ben atıyorsam asla telefon rehberinden yollamam. numarasını yazardım elimle.
    ibadet gibiydi bu benim için. onun numarasını yazmak bile mutlu ederdi beni.
    ve yolladım mesajı.
    ama yollarken elimi koydum gönder tusuna maviye baktım. onu aradı gözlerim. baktım mavi orada, gördüm onu bastım gönder tusuna.
    o anın salisesini bile kacırmamalıydım. o yuzden boyle bi mallık yaptım.
    yine aynı yere gitti, kasanın oraya.
    sanırım kamera falan vardı magaza içinde elde telefon gezmeleri problemdi. bunu hiç sormadım ama su an oyle oldugunu dusundum amk.
    mesajımı okudu.
    size yemin ederim ben uzagı göremem, hem de hiç göremem ama mavi güldü mesajı okurken ve cevap yazarken.
    görmedim ama hissettim amk.
    cevap gecikmedi. bu sefer hemen yazdı.
    "pamuk şeker"

    amk kız pamuk seker istedi ben nereden bulacam o saatte pamuk seker?
    10 dakikadan birazcık fazla surem var ama nereye bakacağımı bilmiyorum.
    simitçiye sordum ilk "abi pamuk şeker nerden bulurum?" diye. aralarda derelerde bi yerler tarif etti.
    koşa koşa gittim amk.
    bi yandan koşuyorum bi yandan kollarımı acıyorum.
    "kollarını niye acıyosun amk?" diye soracak olursanız hani kosuyorum ya terlersem koltuk altlarımda ter ıslaklığı olmasın amk.
    biraz dolanınca ufak bi şekerci gibi bişey buldum ordan aldım bi tane pamuk seker.
    amk ferhat dağı delip suyu sehre zütürürken oyle kasılmamıstır. nasıl kasıla kasıla yuruyorum amk.
    kasılma sebebim de bişey olsa!
    pamuk şeker buldum diye kasılıyorum.
    ···
  9. 3584.
    0
    pamuk şeker elimde vivid'in önğne gelince mesaj attım mavi'ye "ben geldim" diye. saat 7 olmuştu çünkü.
    telefonu aldı eline bu sefer kasanın arkasına değil daha arkaya gitti.
    ulan dedim amk arka kapıdan mı kaçıyo bu?
    korktum amk.
    o ara mesaj geldi "ustume bişey alayım geliyorum"
    oh dedim amk kaçmıyo bi yere.
    elimde pamuk seker sap gibi bekliyorum karsı kaldrımda.
    normalde utanırım oyle bi durumda. yani elde pamuk seker ust bas yeni olduğu belli, bayram cocugu gibi kız bekliyorum işte daha nasıl utanc verici bi durum olabilir ki?
    ama o gün utanmadım hiç.
    çünkü o gün ben ve mavi bu hayatın basrollerindeydik.
    basrol oyuncuları utanır mı lan hiç?
    hani biri elimdeki pamuk sekere baksa ona boyle "ulan dıbına koduğum! benle mavi olmasa bu film de olmazdı. giberim seni figüran" bakışları atıyodum.
    allahım ne güzelmiş hayatta basrol oynamak.
    neredeyse 1 senedir yardımcı erkek oyuncu rolündeyim amk birden basrol olunca nasıl seviniyo insan az cok bilirsiniz.
    gerci yardımcı erkek oyunculukta da iyiydim. yani hayatımın o bölümünü izlese birileri o yardımcı erkek oyuncu oscar'ını ülkemize çok rahat getirirdim yani...
    ···
  10. 3585.
    0
    ve mavi kapıda göründü...

    hayat oldu slow motion amk.
    kalp atıslarım yavaslıyodu onun bana yaklastığını gördükçe. her adım attığında kalbim bi kere atıyodu. dursa, bana gelmese duracaktı kalbim.
    bi adım geri atsa... kalp krizi amk.
    dışarı cıktı magazanın kapısından. meaj cekmiştim ya ben geldim diye. once saga sola baktı.
    sağa bakınca saçları savruldu ve ben kokusunu hissettim karsı kaldrımda.
    ses etmedim bi de sola baksın istedim ki saclarının ruzgarı tekrar vursun yuzume.
    ben karsı kaldrımda elimde pamuk şeker sap gibi beklediğimden beni görmesi uzun sürmedi.
    "adnan" diye bağırdı.
    duyduğum en güzel şarkıydı onun bana "adnan" demesi.
    keşke eurovision'a o parçayla gitseydik. eminim ilk 3e girerdik.
    adnan dediğini duydum. nasıl duymam amk? o kadar cok bekledim ki bana tekrar "adnan" demesi için. ama tepki vermedim. siz istemezmisiniz en sevdiğiniz şarkıyı bi daha dinlemeyi?
    ben de istedim.
    "adnan yaa" dedi.
    allahım! remix yapmıstı benim sarkıya.
    ama bu version da mukemmeldi.
    ben aptal aptal en sevdiğim sarkıyı dinlerken mavi başını sağ omzuna yatırdı hafiften, kolundaki saati gösterdi.
    "gelsene dıbına goduğum iftar oldu" diyordu bana mavice.
    koşa koşa geçtim karsıya...
    ···
  11. 3586.
    0
    yakınımdaydı mavi. hem de oyle yakınımdaydı ki. önümde duruyo amk.
    pamuk şekeri gördü elimde.
    "benim galiba bu" dedi gülerek.
    yuzumdeki aptal ifadeye gülüyodu.
    hem karizmatik olmaya calısıyorum hem bi yandan aptal bi tebessüm var suratımda. leonardo da vinci'nin mona lisa'sının sırrını nasıl çözememişler anlayamıyorum amk. o kadın aşıktı leonardo da vinci'ye. o ifade baska turlu olmaz suratta.
    "evet senin" dedim uzattım maviye.
    eli elime değdi alırken pamuk şekeri. ona yuzlerce pamuk seker verebilridim sırf eli birkaç yuz kere daha elime değsin diye.
    teşekkür etti bana öptü yanağımdan ama dudakları değmedi yanağıma.
    playback öpüştü bu.
    yanaklar birbirine değdi "muck" sesi cıkardı dudaklar.
    olsun amk yanakları değdi yanağıma. razıydım playback de olsa.
    ben o yanak mevzusundan sonra hepten mala bağlamıştım.
    "adnan geç kalıcaz" dedi
    "neye?" dedim amk
    kızar gibi baktı yüzüme, bi yandan da çekti kolumdan "neye olacak? iftara" dedi.
    ne bilsin benim iftarımın az önce onu görerek olduğunu?
    "ben seni gördüm, elim eline, yanağın yanağıma, sesin kulağıma, gözün gözüme değdi. 'adnan için iftar vakti' dedi istanbul" desem anlamazdı ki...
    belki de anlardı amk ama ben diymedim.
    keşke deseydim.
    keşke içimden geçen ona dair bütün herşeyi soyleseydim ona.
    ···
  12. 3587.
    +1
    yuruduk biraz ama cok yurumedik.
    ya da cok yuruduk de ben mavi'yleyim diye bana kısa geldi mesafe.
    bi restorana girdik.
    içerisi doluydu ama tıkılım tıklım değil.
    bi masa gösterdiler bize oraya geçtik hemen.
    iftara az kalmıştı hemen verdik siparişleri.
    mavi köfte istedi, ben de.
    o zaman öğrendim köfteyi sevdiğini ve bi daha unutmadım ona dair herşey gibi.
    siparişleri beklerken mavi bana "ya sen hiç aç gibi değilsin" dedi.
    "amk anladı heralde orucu yediğimi" dedim içimden.
    "oo oyle açım ki cok acım ben feci acım" gibilerinden ne kadar ac olduğumu belirten cümleler kurdum.
    ezan okundu biizm köfteler gelmeden.
    su vardı masada.
    hani hamidiye sular var ya plastik bardakta, onlardan.
    birini açtı içti.
    su içerken bile guzel olur mu lan bi kız? oluyo amk işte oluyo.
    "sen orucunu açmayacakmısın?" dedi
    "açıcam tabii" dedim aldım öküz gibi içtim butun suyu.
    "dur tıkanacaksın yemek yiyemezsin" dedi.
    durdum.
    eğitimli köpek gibiydim ne dese yapıyodum amk.
    ···
  13. 3588.
    +1
    hayatımda belki de bir daha olamayacağım kadar kibardım o masada.
    amk çatalı sol, bıçağı sağ elimle tuttum da köfteyi çatal bıçakla yedim daha ne yapam?
    öyle güzeldi ki onunla aynı masada oturmak. özlemişim amk.
    yemekler bitti "tatlı da ısmarlıycam sana" dedi.
    "oluur" dedim.
    şaşırdı. herhalde yok ya falan dememi bekliyodu, ısrar etmeye hazırlamıştı kendini.
    ne ısrar ettircem de zaman kaybetcem amk?
    "senle bu masada 3-5 dakika daha fazla oturmak için bırak tatlıyı karnıbahar bile yerim lan tabak tabak" diyemedim tabii ama eşek değilse anlamıştır.
    tatlılarımız da geldi.
    tatlıları yerken "ee sen neler yapıyosun?" dedi
    söylemedim amk cemaat evinde kalıyorum ben diye.
    "napayım okul işte" dedim.
    "ben bu sene de giremedim üniversiteye biliyomusun?" dedi üzülerek.
    "sen çalışarak dersane falan zor değil mi? hani az çok tanıyorum seni. bu dersane mevzusu için çalışmaya ihtiyacın olmadığını biliyorum en azından" dedim.
    "öyle de ben kendi paramı kazanarak üniversiteye gitmek istiyorum adnan" dedi.
    senin ben gururlu duruşuna kurban olurum la.
    "zor olmayacak mı?" dedim
    "olacak ama zor olmayan bişeyin değeri ne kadar olur ki?" dedi
    ne kadar doğruydu amk.
    kolay olan şeylerden vazgeçmek de kolay değil midir?
    tabi ben bu lafı o zaman "biraz daha koş peşimden o zaman belki bi ilişkimiz olur" olarak anladım.
    umut doğdu lan içime, nasıl sevindim.
    kalkmaya yakın "bi lavaboya gidebilir miyim?" dedim kalktım.
    işeemeye giderken izin aldım amk kızdan.
    tuvalet biraz sote bi yerdeydi içeri girerken görmüştüm. mavinin beni göremeyeceği bi yere gidip garsona el salladım amk.
    anladı bişey diyeceğimi geldi yanıma.
    "birader bizim hesap nedir? şimdi arkadaşım ben ödiycem falan diyecek bi saat uzayacak mevzu ben burada sana vereyim para sen masaya üstünü getir olur mu?" dedim ve 100 lira verdim adama. lira da değil amk ytl. yeni türk lirasıydı o zaman.
    "tamam beyefendi" dedi ben de gittim tuvalete işedim.
    ıspartada batu lavuğunu gördüm ya ellerini yıkamıştı ben de yıkadım. yalan yok beyler normalde bi suya tutardım parmakları çıkardım.
    tuvaletten cıkarken ellerimi tam kurutmadım. eller nemli "yaaa ne zaman işesem ellerimi yıkarım öyle de temizim" imajı verecem.
    çıktım tuvaletten mavi'nin yanına gittim tekrar.
    nasıl yoluma bakıyodu.
    amk mavi benim yolumu gözlüyodu. kucumsemeyin lan "tuvaletten gelmeni bekliyodu" diye.
    gözlüyodu işte yolumu amk, kırmayın hevesimi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 3589.
    0
    o bana bakarken ayaklarım titredi yuruyusum zorlastı amk.
    onca senedir içerim bi çift mavi göz kadar sarhoş eden bişey bulamadım hala.
    ne sulusu ne kurusu, sevdiğinin gözleri sarhoş eder en çok adamı.
    oturdum masaya.
    tam karşımda oturuyodu.
    dizlerini masaya koydu, bana doğru yaklaştı.
    "sana bi özür borçluyum adnan" dedi.
    salağa yattım önce. mevzu benim bu batu'yu başka bi kızla gördüm diye hırpalamam ve mavi'nin beni onu kıskandığım için bunu yaptığımı düşünerek ağzıma telefonda sıçmasıydı. tabii ben hemen anlarmıyım amk? gibsen anlamam. 3-5 kelime fazladan soylesin sesi yerleşsin zihnime.
    "ne özürü?" dedim.
    "hani şu batu meselesi yüzünden sana haksız yere bi sürü kötü şey soylemiştim" dedi.
    "ha şunu bileydim amk" ifadesini takındım yüzüme ve "ya ne özürü saçmalama" dedim.
    "yok ya gerçekten çok mahçup oldum. tuğçe bana anlattı durumu. sen o zaman bana soylemedin ben üzülmeyeyim diye ben de bilip bilmeden konuşmuş oldum" dedi
    "hakkaten ya amma konusmustun sucum yokken. sana bi daha iyilik de yapmıycam" dedim gülerek.
    bi çimdik attı elime nevrim döndü amk. nasıl acıdı. ama çekmedim elimi.
    amk kopsa o elim yine çekmezdim onun elinin yakınından.
    "söyleseydin sen de ben nerden bileyim" dedi hafif mahçup, biraz şımarık.
    ben tuğçe ile kayıt için buluştuğumda kahvaltı masasında anlatmıştım ya o da tabii ki mavi'ye anlatmış gerçeği. utanmış, mahçup olmuş aramamış o zaman. ama sonra özü dilemesi gerektiğini düşünmüş falan filan...
    o ara bu saatine baktı.
    "kalkalım mı? geç kalıyorum" dedi.
    "olur" dedim içim kan ağlaya ağlaya. amk zaman da bi muallak. o yokken belamı gibiyo, bitmek bilmiyo o varken erken boşalıyo ağzıma yüzüme.
    hesabı istedi.
    mavi çantasını kucağına alıp içinden ticketlarını cıkarmaya uğrasırken tuvaletin orda para verdiğim garson getirdi hesabı.
    şekil yapmışlar hesap isteyince böyle ufak sandık gibi bişeyde geldi masaya hesap.
    sandık dediysek kutu kadar bile değil. küllükten biraz büyük bişey. amk dekor olsun işte.
    ben o küçük sandık gibi şeyi görünce garsına "birader biz bi sandık dolusu hesap gelecek kadar yemedik ki" dedim.
    garson bu yavan esprime gülmek zorundaydı tabii.
    ben elimi bile atmadım hesaba ödedim amk.
    mavi hemen kaptı hesabı ödeyecek ya.
    açtı baktı içinde para var.
    jeton düşmedi hemen.
    "izninle paramın üstünü alayım" dediğimde anladı.
    kızmış ama aslında kızmamış bi yüz ifadesi ile "ne zaman ödedin ya?" dedi.
    "yok buranın bana borcu vardı onu getirmişler" dedim gülerek
    "ha ha çok komik" dedi mavi.
    teşekkür ettim garsona ve kalktık masadan.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 3590.
    0
    çıktık lokantadan mavi'nin iş yerine doğru hızlı adımlarla yürüyoruz.
    yolu yarılamışken.
    "kaçta çıkacaksın?" dedim.
    "dokuzda" dedi
    "aa benim de dokuza kadar burada işim var sonra da yeniköye geçicem" dedim
    anladı "çıkışta beraber dönelim mi yeniköy'e" demek istediğimi.
    "olur" dedi.
    mavi'den bi günde bu kadar olumlu cevap almak nasıl güzel bi duyguydu amk.
    "o zaman ben buralarda bekleyeyim dokuza kadar" dedim
    "yüzüme baktı.
    "hani işin vardı senin?" dedi
    utandım ama bozulmadım amk. zaten o da biliyodu işimin olmadığını.
    "yani işim bitince buralarda beklerim" dedim
    "hııı" dedi
    ···
  16. 3591.
    0
    mavi'nin işyerine gelince öper sandım beni ama nerdeee amk? onun yerine "hadi ben geç kaldım görüşürüz dokuzda" dedi.
    amk kaldım öpücüksüz. öpücüksüzlük neyse de mavi de gitti ya kaldım sap gibi amk nişantaşı'da.
    saate baktım hemen. 8e geliyodu. 1 saat var amk daha.
    ben de gittim mal mal dolandım oralarda. 9a kadar.
    saat 9'a 10 kala yine bittim karşı kaldırımda.
    tam 9'a 9 dakika kala "9 dakika kaldı" yazdım yolladım.
    karşıdan yine onu izliyorum ama bu sefer işi vardı biri elbise falan seçiyo onla uğrasıyodu amk. telefona bakmadı. ama ben her dakika mesaj attım ona. "2 dakika kaldı" yazdığım mesajdan sonra baktı telefonuna kasanın oraya gidip.
    güldü amk.
    ben ona bakarken telefonum öttü.
    "delüü" yazmış.
    telefona sarılasım geldi amk. hani kızların böyle saçmalıklarına acayip sinir olurum ama ne bileyim o zaman çok hoşuma gitti lan. sanırım mavi bana şımarınca ben de şımardım amk.
    mesajı okuduktan sonra kafamı kaldırdım mavi yoktu. geçen sefer kaçtı diye korkmustum ama artık biliyorum nerede olduğunu. üstünü giymeye gitti.
    yol kenarına park eden bi araba vardı. hemen onun yanına gittim. yağmur yağmıyodu ama arabanın üstü biraz nemliydi. elimi sürdüm bagaj kapağına elimi ıslattım. arabanın yan cdıbına baka baka sacımı falan duzelttim amk.
    biraz da eğildim ki ben o saçma sapan saç duzeltme hareketlerini yaparken mavi dışarı çıkıp görmesin amk beni.
    saçlarımı düzelttim hesapta oysa ki sadece ön tarafını ıslattım biraz bi de yanları ıslattım.
    baktım mavi kapının önünde bitmiş.
    elinde telefon bana mesaj atıyo muhtemelen.
    bu sefer kendimi aratmayayım dedim atladım yola. bi iki uzuuuuun korna çaldı peşimden ama giblemedim. maviye giden yolda yenilen küfürlü uzun kornalar ilk dansımızın müziği gibiydi benim için.
    ···
  17. 3592.
    0
    ben karsıdan karsıya geçerken kornalar yuzunden farketti tabii beni.
    "ya dikkat etsene araba çarpcaktı az daha" dedi.
    la kimin gibinde amk araba? keşke hergün araba çarpsa sana koşarken. yeter ki koştuğum yerde sen ol.
    "ama çarpmadı" dedim
    "sen hakkaten delisin hee" dedi.
    yolda yurumeye basladık metroya doğru.
    ben ellerim üşümesine ragmen maviden taraftaki elimi cebime sokmadım yol boyunca. olur da elimi tutar bişey olur. hiç olmadı eli elime çarpar falan...
    hiçbiri olmadı amk. elini bi çıkarmadı ki cebinden. sanki kar yağıyo amk.
    metronun yürüyen merdivenden inerken ben ön tarafa geçtim.
    eğer mavi öne geçseydi arkasını dönüp bana bakmaz diye oyle yaptım. gerçi o zaman da saçının kokusunu çekerdim içime. bana her yer trabzon amk.
    ···
  18. 3593.
    0
    metronun oraya gelince ben jeton almaya gittim hemen. bu da peşimden "yaa bende akbil var alma" diyo ama ona ödetirmiyim amk yol parasını?
    aldım 2 tane jeton verdim birini ona.
    "ya yemeği de sen ısmarladın olmaz böyle" dedi.
    "olur olur" dedim verdim jetonu.
    "ben sevmem böyle şeyleri" dedi
    "ben de öbür türlüsünü sevmem" dedim geçtik turnikelerden.
    metroya binince oturacak yer bulamadık.
    istanbul metrosunun vagonlarının karşılıklı iki kapısı olur. dönüşte bi taraf gidişte öbür taraf açılır. biz kapıdan girince yer de bulamadık ya hemen karsıdaki açılmayacak olan kapının yanına tünedik.
    bunu köşeye attım ben de karsısında durdum. metro hareketlendi bi süre gittik daha sonra makas mı ne değiştiriyo ya metro orada bi sallandık. ben bi elimle bi yeri tutmuştum. ama mavi köşede diye bi yeri tutamadı tabii. tam o makas değiştirme sallantısında bu ustume doğru düşer gibi oldu.
    "denize düşen yılana, metroda düşen adnan'a" mı dedi içinden bilmiyorum ama sarıldı lan bana.
    allah kuran ekmek musap çarpsın ki sarıldı.
    hem de böyle sıkı sıkı. düşmemek için sıkı sarıldı.
    ben şok oldum, mal oldum amk kız yere yuvarlansa yerden kaldırmam o an. buz kestim. sadece mavinin dokunduğu yerleri, başını yasladığı göğrsümü hissediyodum.
    ben mala bağlamış dururken o düzeltti kendini.
    "pardon" dedi
    ben bişey demedim. hem ne diyecem?
    bi de bana pardon dedi amk. ne pardon'u lan? kurban olurum ben öyle pardon'a.
    "dengemi kaybettim ya" dedi ben susarken.
    o an içimdekini istemdışı bişekilde söyledim
    "keşke hep kaybetsen"
    utandı mavi. yere baktı.
    o gülse ben daha cok gülecektim. utandı ya ben girdim yerin dibine amk.
    o yere bakmışken sıçtık ya bi de sıvayayım diye "yani kaybetsen de ben tutarım problem değil yani" dedim.
    başında bi "yani", sonunda bi "yani" olan cümle kurdum ona mı yanayım yoksa sıvadığıma mı yanayım bilemedim.
    ben lafımı bitirince o bana bi daha bakmaz sandım. ama baktı.
    kaldırdı başını.
    yüzüme baktı, gülmedi.
    gülmedi ama gamzeleri belli belirsiz duruyodu. gülsem mi gülmesem mi arasındaydı.
    "deli" dedi.
    içimdeki karartı dağıldı o bana deli dediğinde. içim ferahladı. bu sefer ben baktım yere.
    utandığımdan değil nasıl spastik bi gülüş ile sevindiğimi görmesin diye.
    ···
  19. 3594.
    0
    inanın osmanbey'den 4.levent'e kadar salak bi güşüş vardı yüzümde.
    metrodan indik. yürüyen merdivenlerdeyken ona bakmaktan merdivenin bittiğini anlamamışım amk. düşüyorum az daha.
    yine güldü mavi. ben karizmatik olmaya çalıştıkça taka sarıyodu ama pek de gibimde değildi açıkçası. mavi gülüyo ya gerisi teferruat amk.
    4.levent'ten yeniköy'den geçen minibüslere bindik.
    ilk durak olduğundan oturacak yer de bulduk. ben hep en arka cam kenarına otururum minibüste. para uzatma derdi olmaz amk, en güzeli.
    yine öyle yaptım mavi'ye "geç arkaya oturalım" dedim.
    yan yana oturduk. bu yine çantasından para çıkarmaya çalışıyo.
    ben cepte hazırladım tabii bozuklukları.
    ön koltuktakine "2 yeniköy uzatırmısınız?" diyerek yolladım parayı.
    "adnan yaa" dedi kısık bi sesle.
    "ne var?" dedim aynı kısıklıkta.
    "sevmiyorum boyle şeyler" dedi.
    niye oyle bi mallık yaptım bilmiyorum ama "sen neyi seviyosun ki zaten? parayı uzatmamı sevmiyosun, yemekleri ısmarlamamı sevmiyosun.." cümleye devam ederken anladı ne diyeceğimi. resmen gözleriyle bana "sus" dedi ama aldım ben gazı kendimden mal gibi devam ettim.
    "... beni sevmiyosun!"
    cümlem bittiğinde ne gamze kaldı ne gülümseme ne bana bakan mavi gözler.
    hepsi gitti.
    sanki yalan soyledik amk. tribe girdi mavi.
    bi iki muhabbet girişimim olsa da giblemedi bile. hep camdan dışarı baktı yenikoye kadar.
    resmen benden gözlerinin rengini bile esirgedi o yol boyunca.
    ben de mal gibi saksı gibi oturdum yenikoye kadar yanında.
    yenikoy shell'in oraya gelince çevirdi kafasını.
    aha dedim tamam amk bitti tribi konusacak.
    konustu da.
    hem de yuksek sesle; "müsait bi yerde inebilirmiyim?"
    amk ben de bana bişey diyecek sandım da nasıl bekledim ne diyecek diye ama o inecek var demeyi tercih etti.
    ···
  20. 3595.
    0
    bu indi ben de indim tabii.
    karsıya geçmeye hazırlanırken "adnan ben kendim giderim" dedi
    "olur mu? ben elirim senle evin oraya yakın bi yerde döne... " demeye kalmadan "istemiyorum adnan gelme" dedi
    amk ne olduğunu anlamadım.
    ne kadar iyiydik oysa birden bi cümlem mi bu kadar gibti attı herseyi diye dusunurken o gitti.
    ben mal mal baktım arkasından.
    gidemedim amk peşinden. zaten gitsem de yine kovacaktı.
    o gözden kaybolncaya kadar baktım arkasından. sonra kendime küfrede küfrede karsıya geçip beşiktaş minibusune bindim tekrar.
    normalde ben o gece dıbına koyardım alkolün de ramazan ayındaydık amk.
    abiler falan değil mevzu ben ramazanda ağzıma alkol surmem amk.
    ···