1. 3501.
    0
    aslında söylemek istediğim "mavi nasıl? iyi mi? çok özledim lan. napıyo şimdi? oyle cok zaman oldu ki görmeyeli. aynı yerde mi çalışıyo? canı sıkkın değil di mi? vs vs vs... " idi ama ben sadece "ne konustunuz ki?" diyebildim.
    "hiiç öyle işte" dedi
    yemin ediyorum kadınlar olmasa dünyada savaş olmazdı.
    ulan benim gibi bi adama demişsin ki "mavi ile seni konustuk" sonra da ne konustunuz diyince "hiiç öylesine" diyosun.
    "nasıl hiç?" dedim
    "öyle işte. sır" dedi
    ulan nasıl bi umut hasıl oldu amk içime. dedim heralde bu mavi benim kıymetimi anladı özledi beni falan filan.
    "nasıl sır?" dedim bu sefer de.
    mala bağladım ya aklıma ilk gelen soru cumlesinin dibine onun soylediği cümleden 3 harfli bişeyler secip ekleyerek soru cumlesi kuruyodum.
    "ya sır işte. sen arkadasınla konustuğun seyleri baskasına anlatırmısın?" dedi
    "arkadasına göre değişir" dedim
    "ama benden duymadın tamam mı?" dedi
    "tamam tamam anlat" dedim ve dedikodu dinleyen sevim teyze durusumu aldım hemen.
    bu batu denen zütten ayrıldı ya. salya sümük ağlıyomus. tabii tuğçeyle ikisi bi arada her zaman olduğu gibi.
    "ben onu çok severken o beni nasıl aldatır" demiş buna.
    tuğçe tam burayı anlatırken ben "sonunda öğrendi demek" dedim amk mal gibi. sandım ki ben secille yeşilköy sahilde bunu bi kızla gördüm de kavga ettik falan ya onu öğrendi.
    amk yoksa anlatırmıyım? mavi beni aradı "sen benim sevgilimle nasıl kavga edersin diye, kıskandığın için mi yaptın böyle" dediğinde bile soylemdim amk o zaman mı soyliycem?
    ama tabii "sonunda öğrendi demek" ladını duyunca tuğçe koca bi "nasıl yani" çıkardı koca koca gözlerle.
    o an anladım durumun başka bi aldatma ile alakalı olduğunu.
    "boşver yaa" falan diyip geçiştirsem de ısrar etti tabii.
    ben de anlattım amk.
    dedim böyle böyle böyle.
    kızlar küfür edince itici olur ama tuğçenin çektiği "orrrroooosssspu çocuguuuu" o an bana çok bi sempatik gelmişti.
    ben dedikodu yapan erkek mahcupluğu yasarken tuğçe sorulara devam etti.
    "niye maviye soylemedin?" dedi
    soruya bak amk.
    niye soylemedinmiş...
    o sorunun cevap taaa kaç zamandır içimde olduğu için başladım hemen amk "niye mi soylemedim? sence soylesem bana inanırmıydı? tak atıyo sevgilime derdi. gözünde iftiracı olurdum, kıskanç olurdum. bunlar inanmasa olacaklar.
    inansa, ayrılsa bu zütten o zaman da ben fırsatçı, ispiyoncu gibi üvanlar alacaktım. gerçi o batu benim ona saldırdıgımı soylediğinde yedim kıskanç damgasını ama neyse... " dedim.
    "bana neden soylemedin?" dedi
    "sana neden soyleyecektim ki?" dedi
    "çünkü sen bana o kadar yakın değilsin tuğçe" dedim. mantıklı gelmiş olacak ki alınmadı.
    "uğura soyleseydin bana soylerdi" dedi bu sefer de
    amk sanki babamı biri öldürdü de ben de gittim polise haber vermeden adamı öldürdüm. öyle bi sorgudayım
    "ya uğura neden soyleyecem ki? ben onlar ayrılsın diye dalmadım o lavuğa. benim maviye hislerimi senle konusmadık belki oturup hiç ama az cok biliyosundur. ben o mutlu olsun istedim. benle olmasa da mutlu olsun. o yuzden ne o iti görünce ona soyledim, ne de bana telefonda sövünce. ben o lavuga daldım ki hatasının farkına varsın bi daha yapmasın. ama mavi ona inanıp bana sövünce artık benden gelecek her ihbar kıskanc bi iftiracının palavrası konumuna gelecekti. o yuzden sustum. daha yapmaz sanıyodum ama yapmış. boşver erkenden kurtulmuş işte" dedim
    "malsın sen. hatta salaksın" dedi tuğçe.
    "ay sen çok akıllısın. kalk hadi kayıt yaptıralım seni okula" dedim yalandan gülerek
    hesabı domaldım,
    istikamet haydarpaşa kampüsü...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 3502.
    0
    Gittik hemen bindik vapura karşıya geçtik. Ordan da atladık taksiye. Benim cepte para var ya kudurdum amk bitirene kadar rahat etmem artık.
    Taksiden inip haydarpaşa kampüsüne girerken sağda solda yine bu yurt stantları falan vardı. Çok giblemedik yuruduk oraya buraya bakmadan.
    Tam kampüs kapısındayken bi ses duydum arkamdan "adnan abi" diye.
    Çevirdim kafayı sağa sola baktım ama kimse yok amk.
    "Yanlış duydum heralde" dedim geri döndüm tuğçeye doğru. Tuğce "kimmiş?" dedi.
    "kimseyi görmedim ki" dedim.
    "ama ben de duydum" dedi.
    "heralde başka bi adnana seslendiler" dedim. Devam ettik yolumuza.
    Kampüs bahçesine girince gördük kalabalığı. Kıyamet amk.
    Ama öyle öğrenci kalabalığı değil. Alayı veli amk. Biri de okula giriş kapısının önünde bağırıyo "velilerimiz lütfen dışarı. Sadece kayıt olacak öğrenci arkadaşlrımız kapıya gelsin"diye. "Adam haklı tuğçe" dedim koyd um tavrımı. "sen gir ben bekliyorum kapının önünde yasin okuycam sana" dedim.
    Güldü.
    "manyak" dedi girdi içeri girme sırasına.
    O kapıdan girene kadar bekledim onun beni görebileceği bi yerde. Baktım kapıdan giriyo, el de salladı. Tamam dedim git az turla adnan.
    ···
  3. 3503.
    0
    Bahçede turladım biraz ama velilerin "bizim kız şurayı kazandı seninki kaç santim?" muhabbetine dayanamadım amk.
    çıktım bahçenin dışına.
    boş bi kaldırım kenarı buldum. Oturdum oraya amk. "zütün taksi koltuğundan inmiyo niye kafeye oturmadın?" diyenle olacaktır. Ama yok işte dıbına kodumun yerinde kafe falan. Yanında siyami ersek kalp hastanesi var oraya mı gitcem amk?
    Ben orada otururken güneş de yüzüme yüzüme vuruyodu amk. Mayıştım tabii. Kapadım gözleri. Uyumadım ama gözleri dinlendiriyorum.
    bi beş on dakka mayıştım o güneşin altında. Sonra birden güneş kesildi amk. Bulut mulut geldi heralde önüne dedim açmadım bile gözlerimi amk.
    sonra birisi bacqğıma dokundu.
    Tuğçe çıktı sandı kayıttan. Açtım gözlerimi ama tuğçe değil amk
    ···
  4. 3504.
    0
    vedat amk.
    "abi naber" dedi
    "lan senin ne işin var burda?" dedim
    uzattım elimi kaldırdı beni sarıldık falan
    "abi stant var orda duruyorum. seni gördüm arkandan seslendim ama duymadın tektim o an ondan gelemedim yanına" dedi
    amk emindim birinin adnan diye seslendiğinden de görememiştim meğer buymuş amk.
    "oğlum ne stantı la?" dedim
    "abi bizim yurdun stant" dedi
    komple diyaloğu yazmayayım ben konuyu anlatayım size;
    secil ile bebek aldırma mevzusu yaşadığımız zamanlarda vedat da bedia huursu yüzünden benimle ters düşmüştü. hatta evden bile gitmişti.
    bedia secilin yanına tasındıktan sonra vedat ile araları hepten tak olmuş. vedat da benim evden cıkınca bedia'nın arkadaslarından birilerinin yanına geçmiş ama küçük besleme lamia styala bi ikamet olmuş bu.
    o lavuklar bunu dışlamış, pek yüz vermemiş, vs vs...
    secil de vedat'ın onlara gelip gitmesini istememiş. hala benimle görüştüğünü falan sandığından vedat'ı dışlamış secil de.
    bedia ile daha az görüşmeye baslamıslar. vedat bunun sebebini sorduğunda "kaldığın yeri bile ben ayarladım sana daha ne soğukluğundan bahsediyosun? ben olmasam sokakta kalcaktın. daha benden ne bekliyosun ben seninle ilgilenmekten bıktım" gibilerinden bişeyler demiş kız buna.
    bu mal da ağzını açıp bi tak diyememiş amk kıza.
    bedia buna karsı soğuk davranmaya baslamış zaten bu mevzudan sonra hepten açılmış araları.
    okula gitmeme mevzuları yuzunden de yaz okuluna kalmış bu bedia geçmiş tabii sınıfı.
    1 ay sonra telefonda buna artık görüşmek istemediğini söylemiş kız.
    bizimki de o lavukların yanında kalamamış tabii. beni de arayamamıs utanmış.
    ama yaz okulu mevzusu yüzünden gibe gibe istanbulda kalması lazım.
    babasına da söyleyemiyo benim yanımdan ayrıldığını. çözüm yine fetullahçı abilerin yurt olmuş tabii.
    gibe gibe oraya gitmiş.
    yaz sonuna kadar yurtta kalmış. babası da bunların yanına gidince pek kızmamış vedat'a. sonuçta en baştan onayladığı olmuş adamın. yaz okulu mevzusundan gibmiş belasını ama.
    ···
  5. 3505.
    +1
    vedat durumu anlatınca üzüldüm amk.
    ben biliyodum bu kızın bunu üzeceğini ama düzenini gibeceğini tahmin etmemiştim açıkcası.
    "ee şimdi ne yapacaksın?" dedim vedata
    "napayım abi devam yurtta. heralde bu ders yılı baslamadan beni bi eve yerleştirirler" dedi
    "ne evi lan?" dedim
    "abi yurt gibi öğrenci evleri oluyo bu cemaatin. 4-5 kişi kalıyo evde birisi evin abisi oluyo. müdür gibi düşün. o evde olandan o sorumlu oluyo gibi bişey. heralde ben de eve geçicem" dedi
    "kirası falan napcan oğlum?" dedim
    "abi o konuda problem olmuyo çok. yurda 250 veriyosak eve geçince sadece faturaların parasını bi de ufak tefek mutfak masrafı ödüyosun. günlük şeyler ekmek falan. o da taş çatlasın ayda 100 lira tutar zaten. benim memleket burası olsa onu da vermiycem. istanbulda yasayıp evlerde kalandan para da alınmıyo" dedi
    "la oğlum zorlarlar lan adamı" dedim
    "yok be abi ne zorlayacak yurttan çok daha rahat" dedi vedat. o an telefonum çaldı benim.
    tuğçe arıyo.
    çıkınca arayacaktı.
    "vedat benim bi arkadası getirdim kayıta heralde çıktı onunla buluşcam sonra konusuruz. numara aynı benim" dedim
    "tamam abi" dedi ben gittim kapıya doğru.
    girdim okuldan içeri zaten tuğçeyi gördüm hemen.
    "noldu?" dedim
    elindeki marmara üniversitesi disiplin kitapçığını gösterdi.
    "artık ben de marmaralıım oğlum" dedi
    "bi sen ekgibtin süper oldu" dedim. kutladım falan cıktık okuldan.
    haydarpaşa kampüsünden çıkarken vedat'ı aradım o stantlarda ama göremedim.
    yavas yavas yuruduk tuğçeyle kadıköy'e doğru...
    ···
  6. 3506.
    +1
    kadıköy'e gelince "kahve içelim mi?" dedi tuğçe.
    "içeliiim" dedim ne diyecem amk?
    oturduk eminönü iskelesinin ordaki muşamba kaplı kafeye.
    nescafe söyledik 2 tane.
    mavi muhabbeti yapacak oldu yaptırmadım.
    salak durumuna düşmekten sıkılmıştım amk.
    onun yerine ben direkt okul, üniversite ve kampüs kelimelerini aynı cümlede kullanarak bi cümle kurdum ve ucu bucağı olmayan "ilk başta asılırsan derslere gerisi kolay yaee" muhabbeti açıldı.
    kahvelerimiz bitti ben hesabı ödeyecektim ki tuğçe ayaklandı "adnan ölümü gör ödersen ben ısmarlayayım bari bunu" dedi
    "lan sıçarım ölüne. ben sevmem öyle" dedim.
    "mavinin ölüsünü gör ödersen" dedi.
    kanım çekildi lan içeri.
    kaldım amk, kalakaldım hem de.
    "lan kızım tövbe de" dedim sinirli sinirli.
    güldü tuğçe.
    "çekil o zaman ben ödiycem" dedi.
    "öde lan" dedim çekildim kenara.
    ···
  7. 3507.
    +1
    kahveleri içip kadıköy iskelesine doğru gittik.
    binecez çeyrek kala ya da çeyrek geçe vapuruna karşıya geçicez, ordan ben bunu minibüse bindircem. sonra da adekse gitcem amk yatıya.
    vapur iskelesine gelince jeton almak için gişeye gittim.
    "bende akbil var" dedi tuğçe.
    "la manyakmısın alırım ben jeton ikimize de" dedim.
    kahveleri ısmarlattık bi de yol parası mı çektircez kıza?
    elimi cebime attım şıngırdayan bozuklara doğru.
    elimin yettiğince çıkardım bozuk ama bi saçmalık vardı amk. altın çıktı cebimden.
    nasıl altın falan demeyin bildiğin cumhuriyet altını amk.
    başta mallaştım, salaklaştım.
    yanımda tuğçe de var o da bakıyo "adnan altınla mı geziyosun cebinde" dedi bana.
    ben hala anlamadım tabii durumu.
    "hee dolar bozuyo beni" dedim.
    altınlar haric bozukluklardan sectiğim paralarla aldım jetonları. ama benim kafa mal oldu.
    nerden geldi amk o altınlar diye düşünüyorum.
    lan dedim acaba ben o okul bahçesinde uyuklarken evliya mı gibti beni?
    ama üstümde kot vardı amk kotla gibilmek de zor. yurtdışında bi mahkemede öyle bi karar vardı. onlardan iyi mi bilcem amk?
    tuğçe de farkında bende bi dalgınlığın olduğunun.
    "noldu? ne düşünüyosun?" dedi
    "yok bişey dalmışım" dedim.
    çok da uzatmadım o dalgınlık durumunu.
    sonuçta amk bütün bir gece adekste düşünebilirdim bunu. hiç olmadı google'a "altınlar cebime nerden geldi?" yazarım diye düşündüm tuğçe ile muhabbete daldım.
    ···
  8. 3508.
    0
    eften püften seyler konustuk vapurdan inene kadar.
    yok o sıkılırmış da tek başına o kampüste ben arada göztepeden oraya gelirmiymişim falan filan...
    tabii ben hee diyorum ama öylesine.
    ben kendi kapüsüme gittim de senin kampüs kusur kaldı amk.
    vapurdan indik, tansaşın ordan bunu minibüse bindirdim ben de adeks'e gittim direkt.
    çıktım merdivenden masa alcam amk.
    bu sefer kaşarlaştım ama direkt sigaralı olsun dedim.
    hatta istediğim masayı bile soyledim amk.
    dün gece counter'cı yıldız teknikci huur evlatları gibti kafamı uyutmadılar o yüzden sote olan bi yerden istedim masa.
    aldım masa numaramı çıktım üst kata.
    pcnin oraya sigara paketimi bıraktım burası benim maasında.
    sonra direkt tuvalete gittim amk.
    cepte ne var ne yok çıkardım lavabonun kuru yerlerine koydum.
    zaten cebimde 1000lira civarı kendi param vardı.
    3-5 lira da bozuk çıktı.
    tam 14 tane de cumhuriyet altını çıktı amk.
    altın o zaman şimdiki kadar pahalı değildi ama yine 14 cumhuriyet altını 3000 liraya yakın para ediyodu.
    anlamadım tabii nasıl onların cebimde olduğunu, anlamak için de çok yormadım amk kendimi.
    aynaya bakarak güldüm kendime.
    "uu beybi koyduk çocugu" falan diyorum amk.
    bunu en son lise 2'de milli olduğum zaman yapmıştım. kızı içerde bırakıp tuvalete gitmiş, aynaya bakmıştım korkmuş gözlerle, sonra aynı altın mevzusunda olduğu gibi "la gibtir et bak keyfine" dedim kendi kendime ve salak salak hareketlerle gülmüştüm ilginç bakışlarla kendime...
    ···
  9. 3509.
    0
    sevinç gösterim bitince tuvalet kağıdına takıldı gözüm.
    aldım koca bi parça.
    koca parça dediğim 50 cm falan amk.
    altınları üstü üste koydum. sonra da kağıda sardım altınları. hani dağılmaı hesaaabı.
    onları da sağ cebimin en derin yerine koydum amk.
    dışarı bi çıktım sağ elim sağ cebimde durdum saatlerce.
    hani biri gelip alır falan diye korkuyorum amk.
    bildiğin al bundy oldum lan 1-2 saat...

    http://www.albundy.net/temp/419_036.jpg
    ···
  10. 3510.
    0
    ben al bundy stayla otururken adeks'deki masamda telefonum çaldı.
    vedat arıyo amk.
    ben de mal mal mynet tavla oynuyorum secil'in eski nicki ile.
    açmadım, sessize aldım.
    bi 5 dakka sonra falan yine çaldı yine vedat amk.
    açtım bu sefer.
    "abi naber?" dedi
    "iyi kardeşim senden naber?" dedim
    "iyiyim abi" dedi
    sonra bi 1-2 saniyelik sessizlik oldu amk.
    bu sefer sessizliği bozalım diye ikimiz birden konusmaya basladık.
    daha beteri nedir bu durumun?
    "tamam sen soyle once" durumudur di mi?
    onu da yaptık amk akabinde...
    hani vedat telefonda olmasa yanımda olsa birden sarılır dudaklarımı emer diye korktum amk.
    "sen söyle" mevzusunu ben kazandım. zaten kazanmak zorudaydım cünkü soyleyecek bişeyim yok ki amk.
    "abi yarın bulusalım mı?" dedi vedat.
    "hayırdır oğlum" dedim
    "abi bişey konuscam" dedi
    "la mal telefonda konussana" dedim
    "abi yuzyuze konusalım" dedi
    "iyi amk kaçta" dedim
    "sana kaç gibi uyarsa" dedi
    "bana farketmez" dedim
    "iyi o zaman saat 1 gibi kadıköyde bulusuruz" dedi
    "tamam amk" dedim kapattım.
    bi yandan dusunuyorum bu benle ne konuscak, bi yandan da heralde bedia mevzusu yuzunden özür dileceyek diye cevap veriyorum kendi soruma.
    her soruya cevap verdim de bi altın sorusuna cevap veremedim amk butun gece.
    zaten elim cebimde uyuklamaya başladım 4-5 saat sonra...
    ···
  11. 3511.
    0
    sabah yine kasıtlı olarak koltuğuma çarpan züt temzilikçi yuzunden uyandım.
    rutine bağladım tabii hemen uyumuyomuş gibi yaptım o da beni görmemiş gibi yaptı.
    hemen elimi attım amk cebe cukka sağlam.
    rahatladım kalktım gittim yuzumu yıkamaya.
    bu sefer suratımda kızarıklık yoktu.
    arkama yaslanıp uyumusum amk.
    sacı bası duzelttim, saate baktım 7 falandı.
    gittim hemen bi sigara yaktım amk.
    açtım google reisi, yazdım "kutucuğuan "altın fiyatları" diye.
    fiyat kaçtı tam hatırlamıyorum ama 200 lira falandı tanesi.
    amk napcam nerde bozdurcam diye dusundum. tanıdık bi yere gitmezsem problem yasarım falan diye dusundum taa sarıyere gittim amk o altınları bozdurmaya.
    sarıyere gidince önce börekçiye gittim direkt.
    bi temiz doyurdum amk karnımı.
    sonra tanıdık bi kuyumcuya girdim.
    allahın seldıbını verdim daldım amk içeri.
    dedim "ben altın bozdurcam"
    çıkardım amk tuvalet kağıdına sarılmış altınları.
    adam aldı saydı, tarttı falan filan "2800* lira tutuyo" dedi
    "tamam" dedim
    "ama şu an o kadar para yok kasada" dedi
    haydaa amk ne diye umut veriyosun o zaman züt?
    "ne kadarını bozabilirsin abi?" dedim
    "5 tanesini alabilirim şimdi" dedi
    "tamam" dedim
    verdim altınları aldım paraları.
    ordan cıktım yandaki kuyumcuya girdim amk.
    sarıyerde kuyumcular züt züte hep.
    onun almadığını buna, bunun parasının yetmediğini ötekine bozdurdum kurtuldum amk bütün altınlardan.
    saat 12ye geliyodu.
    para girdi ya amk cebe hemen atladım taksiye.
    "kadıköy'e abi" dedim yaslandım amk arkama...
    ···
  12. 3512.
    +1
    kadıköy'e geldiğimde vedat'ı aradım
    "abi geliyorum sen nerdesin?" dedi.
    "meydandayım" dedim.
    "tamam abi gelcem ben 10 dakkaya" dedi kapadı amk.
    ben de gittim iskelenin ordaki banklardan birine oturdum.
    elimde telefonla oynarken annem aradı.
    hemen açtım telefonu
    "efendim anne" dedim
    "nasılsın oğlum" dedi
    "iyiyim anne sen nasılsın" dedim
    "iyiyim nerdesin şimdi?" dedi
    "okulun o taraflardayım anne. hayırdır babama mı bişey oldu?" dedim ne alakaysa amk
    "yok oğlum iyi herkes" dedi
    "ne bileyim arayınca birden bişey oldu sandım" dedim
    eften püften konusmalarla 5 dakkayı doldurduk. telefonu kapatırken annem "baktın mı cebine? dedi.
    o an düştü amk jeton.
    "anne ne gerek vardı benim param vardı yeaaa" şeklinde gurur kırıntıları döktüm ahizeye.
    "olur mu oğlum zaten üzülüyorum gelmiyosun hiç. bari aç açıkta kalma oralarda" dedi
    teşekkür ettim yarım ağızla. gururluyuz ya amk.
    ama sonra üzüldüm lan.
    ben amk bu inanları hakediyomuyum diye sordum kendi kendime. baktım cevap yok benden çok da üstelemedim amk. kendimin önünde kendimi rezil etmek istemedim.
    altın mevzusunun tam açılımı ise şöyleymiş;
    bizimki güne giriyo. normalde her ay bi altın alırsın ya bizimki 3 kişilik girmiş.
    1 pay kardeşim için(okul masrafı ıvır zıvır), bi kendi için(mobilya, koltuk takımı, vs vs) bi de beim için.
    yani bu birine gidince 3 altın alıp zütürüyo millet de buna gelince 3 altın alıyo.
    özlemin payını vermiş ona. kendi payıyla benimkini de benim haberim olmadan cebime koymuş.
    anne lan işte.
    babalarda iyidir de anne başka..
    ···
  13. 3513.
    0
    derken mesaj geldi telefona.
    baktım vedat "ben geldim abi" yazmış.
    aradım hemen "nerdesin lan" dedim.
    "abi bu şehir tiyatrounun ordayım. sen nerdesin?" dedi.
    "ben de o taraflardayım. bankta oturdum sigara içiyorum" dedim
    "tamam abi ben geleyim yanına" dedi
    "tamam" dedim tarif ettim bankımın yerini amk.
    3-5 dakkaya geldi yanıma.
    sarıldık marıldık.
    "abi dün çok konuşamadık" dedi
    "hee" dedim sigara uzattım
    "yok abi bıraktım" dedi ama yan yan bakıyo pakete.
    paket derken benim pakete değil amk sigara paketine.
    "la al amk" dedim uzattım sigarayı.
    "alayım abi o zaman" dedi
    abi oldu ya züt. kızıyomuş abileri sigara içmesine.
    "eee ne var ne yok" dedim. birinin muhabbeti açmaı gerekiyodu amk.
    "abi boşver şimdi sen olanı biteni de ben senden özür dilemeye geldim" dedi
    ben durumu anladım tabii amk. bedia mevzusunu soyluyo.
    "la malmısın amk ne özürü" dedim
    "öyle deme abi ben sattım seni resmen" dedi
    şakayla karışık "ha şunu bileydin" dedim ama kalbini kırmayacak şekilde. gülerek.
    "abi ilk defa bi kız beni sevdi sandım. düşünemeden hareket ettim aklımı kullanmadım kalbimi kullandım. yanlış yaptım sana" dedi
    "la amk mal mal konusma onu mu konuscaz simdi?" dedim. kapat konuyu manasında.
    "abi arayamadım ben seni. yüzüm tutmadı. orda görmesem yine aramazdım" dedi.
    "oğlum valla sıktı. aramazmıs. bi de iyi bi tak gibi soyluyo ya" dedim
    güldü.
    "affettin mi abi?" dedi.
    "la malmısın amk. hem affetcek bişey yok" dedim
    "olsun abi bence var. affettim de içim rahat etsin" dedi
    "iyi amk affettim" dedim
    sarıldı amk bana.
    ittim vedatı kendimden.
    "lan oğlum millet muallak sancak dur amk" dedim
    yine güldü.
    1-2 saniye suskunluk oldu yine.
    "gibtin mi la kızı?" dedim
    utandı bu sefer züt.
    "lan gibtin mi gibmedin mi?" dedim
    "abi günah" dedi
    "hay dıbına koyayım gunahının. o seni gibmiş, hayatına sokmuş amk keşke sen de ona soksaydın la bi kere" dedim
    ···
  14. 3514.
    +1
    "salih ne yapıyo lan?" dedim vedat'a.
    "abi o bulmuş arkadaş evi onlarla takılıyo" dedi
    "la amk ben de mi ona takılsam?" diye sesli düşündüm resmen.
    anladı tabii vedat bi takluk olduğunu.
    "niye abi?" dedi
    "la öylesine konuşuyorum işte" dedim
    yer mi amk?
    yemedi.
    "sen nerde kalıyosun abi şimdi?" diye sordu vedat.
    "adeks'te kalıyorum" diyemedim amk.
    "kuzen vardı ya benim arabayı aldığım. onda kalıyorum şimdilik" dedim
    babamla mevzuları anlatmıştım ama çok detaya girmeden.
    o yüzden ev bark mevzularını da pek bilmiyodu.
    bildiği bi tek evden şutlandığımız amk.
    "abi sana bişey diyecem ama dalga geçme" dedi
    "ne diyeceksin amk?" dedim
    "gel benle kalsana" dedi
    "nasıl senle oğlum? senin evin mi var amk?" dedim
    ···
  15. 3515.
    +1
    "yok abi öyle değil ya. ben cemaatin yurttan eve geçicem dedim ya. heralde bu haftada sonra geçerim. zaten ev yeni kuruluyo. yani bizden önce evde kalan kimse yoktu. o yüzden 2 kişilik 3 kişilik diye bi kontenjan yok. eğer istersen ben bizim abi ile görüşürüm" dedi vedat.
    "gel abi ol" dedi resmen bana amk.
    "oğlum kafan mı güzel lan?" dedim vedat'a.
    "ya abi kafa güzelliği değil. bi düşünsene sana kalacak yer lazım belli. bu adamlar sana kalacak yer sağlayacak. ve sen istanbullu olduğun için cebinden para bile çıkmayacak. istedikleri şey de evde bira içme ortalıkta elinde sigara ile dolaşma. hem bu düzene girdin mi bak derslere gitmeye falan da başlayacaksın. okulu da duzeltirsin." dedi
    ulan durum çok saçma ama kalacak yer lazım mı?
    kesinlikle lazım.
    ev kiralayabilir miyim?
    hayır.
    yurt imkanım var mı?
    babayı var amk.
    bi gelirim, bursum falan var mı?
    yok.
    ne tak yiyeceğimi de bilmiyorum.
    teklif süper amk. para mara istemeden gel bizde kal diyo adamlar bi tak da istemiyolar.
    istedikleri şey alkol almayacaksın.
    belki de benim hayat tarzım yanlıştı. belki onların hayat tarzı, ot gibi yaşamaktı doğru olan amk.
    döndüm vedat'a
    "tamam lan" dedim
    "konuşayım mı abi?" diye sordu. o da şaşırmıştı.
    "konuş amk" dedim
    gülmeye başladı.
    "abi, sen şimdi abi mi olcaksın ya?" dedi gülerek
    ben de güldüm amk.
    "züt, eskiden ablamıydım?" dedim
    ···
  16. 3516.
    0
    güldük eğlendik ama o banktan kalkmadık.
    vedat iyi bi dosttu amk.
    bazı konularda cahildi ama ben de onun usta olduğu bi çok konuda cahildim.
    galiba hayatın dengesiydi o da.
    herkes her taku bilse o zaman kimsenin kimseye ihtiyacı olmazdı ki.
    sevdiğiniz birinin çok bildiği bi şeyi öğrenmeyin, ya da çok bildiğiniz bi şeyi öğretmeyin ona.
    mesela çok güzel bisküvili pasta mı yapıyosun?
    öğretme onu sevdiğine.
    istese de, yalvarsa da, ağlasa da öğretme amk.
    her bisküvili pasta yediğinde hatırlasın seni.
    ne sevmek ne sevilmek...
    mutlu olmayı da gibtir et, hatırlanmak değil midir insanın en çok istediği?
    sen her bisküvili pastada hatırlat ona kendini.
    elinde olmadan aklına gel.
    hee dersen ki "ya o "bisküvili pasta" yapan ile tanıştığımda ben bisküvili pasta yapmayı biliyorsam?"
    bilmemezlikten gel amk.
    bi kızla, eğer o kızı seviyorsan ilk öpüşmede yaşadığı acemilik, en azından senden usta olmaması hoşuna gider ya senin. kusura bakma ama o aslında çok daha iyi öpüşebiliyo haberin olsun :(
    inanmıyosan ikinci öpüşmenizi hatırla. hiç bi insan evladı bir öpüşme arasında o kadar öğrenemez o işi.
    ama o sana nasıl "bilmiyorum ben kızmıyosun di mi?" bakışını dudaklar utangaçlıkla büzüşük bir halde ve gözler alttan alttan bakar şekilde sunuyor ve seni mutlu ediyorsa sen de aynısını yap.
    bu onu mutlu edecektir.
    onu mutlu et.
    karşındakini mutlu etmeden mutlu olamazsın, sadece gülümsersin.
    unutma, şempanzeler de gülümseyebiliyo...

    nerden geldik lan buraya?
    oha amk.
    neyse bi sigara içelim devam edelim...
    ···
  17. 3517.
    0
    vedat ile sözleştik beni arayacak ben de onunla konuştuktan sonra onların eve/yurda her ne taksa işte oraya gidecektim görüşmeye.
    bildiğin iş görüşmesi gibi.
    ben atladım vapura geçtim karşıya daha akşam bile olmamıştı.
    mado'ya uğradım amk.
    cafer abi ile muhabbet ettik biraz.
    "nasıl gidiyo" muhabbetinden öteye geçmedi amk.
    birden işten çıkmam kırmıştı onu heralde ama benim de mazeretim vardı.
    kardeşimden önemli olabilir mi lan enin verdiğin iş?
    biraz da eski kadro ile muhabbet ettik falan 1 saatten biraz fazla geçmişti ki uğur aradı.
    açtım hemen telefonu.
    "napıyosun lan?" diye açtım telefonu.
    çoktandır görüşmemiştik lavukla.
    "şerefsiz ben aramasam aramıyosun bi de napıyosun diye soruyosun" dedi
    haklıydı ama halim mi var amk benim onu aramaya.
    zütümüzü sokacak yer arıyoruz amk.
    "adnan iyi değilim lan oturalım mı muhabbet edelim" dedi.
    "beşiktaştayım lan gel amk" dedim.
    idmandan çıkmış züt. ronaldo olcak ya başımıza.
    "tamam geliyorum" dedi.
    40-45 dakka sonra "beşiktaştayım" diye aradı.
    ben de çıktım mado'dan buluştuk bu arabayla gelmiş. arabayı otoparka bıraktık.
    "nereye gidicez lan?" dedi.
    "takiple beni şapşal şey" bakışı attım amk uğura.
    beşiktaş balık pazarının oraya gittik.
    turgut'un yeri var orada bilen bilir amk.
    salaş gibi ama salaş olmayan bi mekan.
    eski bi meyhane gibi ama eski bi meyhaneden beklenmeyecek kadar kaliteli.
    oraya girdik.
    saat çok geç değildi erken de değildi.
    ama yer vardı.yer var dediğim rezerve olmayan kenar köşe bi masaya attılar amk bizi ama önemli değildi zaten bizim derdimiz de iyi masa değil, güzel muhabbetti...
    ···
  18. 3518.
    0
    ben rakı söyledim 35'lik.
    uğur malı kendini aştı. bira söyledi en 30luğundan.
    mezeler seçildi tabii önden...
    beyaz peynir olmazsa olmazdı. mahalle maçında ilk seçilen çocuk neyse beyaz peynir odur rakı masasında.
    daha sonra kavun'u aldım takıma. kavun defansın bel kemiğidir.
    kanattan hızlı biri de lazım. ee o zaman cacık buyursun masamıza.
    iyi bi kalecisiz olur mu?
    gibsen olmaz. sen de gel lan domates soslu patlıcan...
    "eee hani halı saha maçının göbekli abisi" dediğinizi duydum amk.
    acele etmeyin sıcakları sonra söyliycez.
    kadro tamamlanınca ben doldurdum ilk kadehimi.
    rakının sırası vardır.
    önce rakı konulur kadehe, sonra su eklenir, en son buz.
    bu sırayı bozana adam demezler rakı masasında.
    o yüzden ben pek adam yerine konmam diye tahmin ediyorum.
    benim rakı adabım daha değişik.
    önce buzu koyarım kadehe.
    sonra üçte biri kadar rakı eklerim üzerine.
    bekletirim 5 dakika kadar. acelemiz ne amk?
    acelesi olan gitsin bira içsin.
    rakı acelesi olmayanların masasında güzeldir.
    buzun içinde 5 dakika bekleyen rakının anasonu çıkar üste doğru. buzun da erimesi ile rengi beyaza çalar hemen.
    en son üstüne suyunu çekerim.
    anason tadı biraz daha keskin olur. kimisi beğenmez ama ben öyle seviyorum amk.
    bunları yaparken sami'yene ısınmak için ayak basan elmander gibi yapmalısınız ama.
    acele etmeden.
    sağa sola yumruk şov yapmanın peşinde olmadan.
    reklamsız, hesapsız, işine aşık...
    ve maç başlar.
    sami'yende santra yapılır, rakı masasında "şerefe kardeşim"...
    ···
  19. 3519.
    0
    ben ilk 1-2 kadehi hızlı içerim.
    meyhane bizim kuaförümüz çünkü.
    nasıl kuaföre giren kadın bir an önce güzelleşmek ister, bizim ki de o hesap.
    güzelleşmeliyim hemen.
    ve muhabbet başlar;

    "adnan dıbına koyam ben bu dünyanın ya!"
    tamaam uğur kıvama geldi amk.
    artık sıcaklar söylenebilir masaya.
    ben balık sevmem karışık ızgara söyledim, uğur ise "sen ne yersen ondan".
    "noldu lan? niye koyuyosun dünyanın dıbına?" dedim uğura
    "tuğçeyle ayrıldık lan biz" dedi
    yuzume bakıyo, şaşkınlık ifadesi arıyo ama ben durumu bildiğimden pek de şaşırmadım tabii.
    "biliyorum kardeşim" dedim.
    bende arayıp da bulamadığı şaşkınlık onun yuzune doğdu amk.
    "nasıl biliyosun?"lar, "nerden biliyosun?"lar sıralandı ardarda.
    anlattım durumu.
    kayıt için üniversiteye gittiğimizi.
    beşiktaşta buluştuğumuzu o zaman tuğçe'nin söylediğini anlattım.
    "ne dedi başka?" dedi uğur anlattıklarım bitince.
    "o kadar amk. sormadım neden ayrıldınız diye" dedim.
    "merak da mı etmedin lan?" dedi
    "ettim de sen söylersin diye tahmin ettim amk" dedim
    "adnan ben o üniversitenin dıbına koyayım" dedi uğur.
    başladı amk ama koymaya.
    önce dünya, sonra üniversite...
    sırada muhtemelen liseler ve yerel yönetim binaları vardı.
    "niye lan ne sucu var üniversitenin?" dedim gülerek.
    "ya nasıl ne sucu var adnan ya? o okulu kazandığından beri bizim aramıa soğukluk girdi. beğenmedi beni amk. ben üniversite kazanamadım ya hor gördü beni" dedi.
    girdim hemen lafa.
    rakı masasında yanlış lafın önünü almazsanız o laf hızlanır hızlanır, ya şaranpole devrilir ya bariyere girer. o yüzden az vites düşürmeli öyle zamanlarda dinleyen.
    "la manyakmısın? tuğçe seni tanıdığında sanki 4 üniversite mezunumuydun amk?" dedim
    "adnan öyle değil kardeşim. benle bi geleceği olmadığını anladı bu üniversite hazırlık döneminde" dedi
    ki bence sapına kadar haklıydı bu lafında uğur.
    genelde ayrılıklar kız tarafından gelirse hep gelecek kaygısı taşıyan ayrılık cümleleri kullanılır.
    "uğur, eğer öyle bi düşüncesi olup da bunu sana direkt söylemeden ayrıldıysa bu onun suçudur tartışmam bile ama peki sen onunla bi gelecek kurabilmek için ne yaptın düşündün mü hiç?" dediğimde onda da jeton düşmüştü.
    bizim etler geldiğinde uğur farketmişti bişeyleri.
    onun hayali iyi bi futbolcu olup paranın dıbına koymaktı. bunun kolay olabileceğini düşünmüştü hep.
    ama şimdi anlamıştı.
    alkol tüm kötülüklerin anası diyolar ya yalan amk.
    aslında alkol gerçeklerin anası da gerçekler kötü olduğundan "kötülüklerin anası"na çıkmış adı.
    yani alkolün sucu yok, evladın hayırsızlığı...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 3520.
    0
    saat 11'e doğru telefonum çaldı.
    vedat arıyo.
    çıktım dışarı öyle açtım telefonu.
    "abi ben konuştum bizim abi ile o mevzuyu. bi tanışalım falan dedi. yarın 5 gibi buluşalım mı?" dedi
    "olur buluşalım da nerede buluşucaz?" dedim.
    "bizim beraber kaldığımız ev var ya abi ona çok yakın" dedi.
    "tamam ben yarın o tarafa geçerken haberleşiriz o zaman" dedim
    "tamam" dedi kappattık telefonu.
    yarın abi olacam amk ama şimdi meyhaneye girmem lazım uğur beni bekliyo.
    jubile yapar gibi içtim amk o gün.
    canım hangi mezeyi istediyse onunla içtim.
    uğur masaya oturduğumuzda soylediği biradan baska bi bira daha söyledi onun da anca yarısını içti amk.
    ama tipini gibtiğim benden daha sarhoş olmuştu.
    mekandan çıktığımızda saat 1e geliyodu.
    "lan sen eve gidecekmisin?" dedim uğura
    "giberim lan evi! yeniköye gitcez" demeye basladı.
    az içti ya erkek oldu amk. tuğçeye gitcez yeniköye.
    "tamam kardeşim gitcez ama sen bana anahtarı ver sen kullanma" dedim
    ben de sarhosum ama hiç olmazsa debriyaj ile frenin yerini hatırlayabilecek kıvamdaydım.
    gittik otopaprka aldık arabayı.
    yatırdım amk bunu arka koltuğa.
    ben de direksiyona geçtim.
    dolmabahçe sarayının yanında bi camii var ya onun önü hem otopark hem çay bahçesidir amk.
    oraya çektim arabayı.
    ben bi kahve söyledim kendime.
    uğura bişey soylemedim. kendisi anca ninni soylenilebilecek bi durumdaydı çünkü.
    çıktım arabadan, zütümü de yasladım kaputa.
    önümde boğaz düşündüm amk.
    bi de sigara yaktım.
    artık başka biri olacağımı düşündüm.
    ben bile inanmıyodum ama boğazın dalgaları kendime soylediğim yalanları kolay yutmama yardım ediyodu işte.
    kahvem bitince ben de geçtim arabaya.
    kitledim kapıyı yatırdım koltuğu uyudum amk.
    ···