/i/Felsefe

filozofiya'ya inananların kafalarını açtıkları uhrevi altincidir.
  1. 20.
    0
    Ağladım
    ···
  2. 19.
    0
    Rezzzzzx
    ···
  3. 18.
    0
    Rezerve
    ···
  4. 17.
    0
    Haklısın, malesef öyle
    ···
  5. 16.
    0
    Çocuk yapmak gerçekren çok saçma bakamayacağım çocuklar dünyaya getirmek istemiyorum hele de böyle bir dünyaya. arkamda bana sövecek bu dünyaya lanet edecek çocuklar bırakmayacağım
    ···
  6. 15.
    0
    Ömrüm tak yoluna gitmiş
    ···
  7. 14.
    0
    Rezerved
    ···
  8. 13.
    0
    Arkandan bakan bir şey olmalı hayat, arkasından baktığın değil. Madem bu düzenden memnun değilsin değiştir o zaman bu düzeni. insanın isteyip de yapamayacağı şey yoktur. Çaresiz kaldığın zamanları hatırla. En imkansız şeyler bile ne kadar olanaklı gelmişti sana ve bir şekilde o durumdan kurtulmuştun. imkansız olsa bile. insan çaresizken her türlü şeyi yapabiliyorsa, çaresiz değilken de yapabilir. Fakat bunun farkında değil veya yeterince istemiyor. Tembellik rahatlık daha çok işine geliyor. imkansıza aşık ol ve her adımında imkansızına daha çok yaklaş, daha çok hazzı hisset. Sadece büyük düşün. BÜYÜK DÜŞÜN!
    ···
    1. 1.
      0
      Var olan düzen, tarım devriminden bu yana var olmuş tüm Homo Sapiens topluluklarının tabi olduğu bir düzen, değiştirmek teoride mümkün olabilir, hadi pratikte de mümkün olsun. Hoş bir ütopya yaratalım ve mevcut düzeni kaldırdığımızı hayal edelim. Yerine ne koyacağız? Tasarlanmış istisnasız hiçbir sosyal yapı pratiğe uygulanmaya kalkıldığında tasarımına yüzde yüz bağlı kalmaz. Bireyler düzene uyum sağladığı kadar düzen de bireylere uyum sağlar. Bir sosyal yapı tasarısı ne kadar sert, kontrolcü ve baskıcı olursa geri tepme miktarı o kadar artar. Bunu SSCB'nin akıbetinden anlayabilirsin. Ya da Kuzey Kore'nin halkının durumundan. ideal sosyal düzen, eğer var olabilseydi, anarşiye mümkün olduğunca yakın dururken toplumun düzenini yeterince sağlayabilecek kadar da uzak kalırdı. Bu aradaki dengeyi etkileyen yegane etken de bireylerin mevcut seviyeleridir. Mükemmel bireylerden oluşmuş bir toplum pekala anarşist yapıda yaşayabilir. Ama mükemmel birey diye bir şey yoktur. Küçücük bir topluluğu oluşturan bireyler bile öngörülemeyecek kadar komplikedir ve kaotik yapıdadır. Bu da var olabilecek herhangi bir sosyal düzenin asla tam anlamıyla mükemmel olamayacağı anldıbına gelir. Pratikte ise bir sosyal düzen mükemmelliğe yaklaşamaz bile. Hele ki toplumu oluşturan birey sayısı arttıkça düzen de mükemmellikten o kadar uzaklaşır. Eğer hala avcı toplayıcı atalarımız zamanında yaşıyor olsaydık doğanın kanunları bizim için yeterli olurdu. Ama nüfusu 8 milyara dayanmış bir türüz, yaşadığımız gezegene silinemez izler bırakmış bir topluluğuz. Böylesi ekstrem ölçekte doğanın kanunlarından bahsetmek mümkün değildir. Hatta böylesi büyük bir nüfusa verimli bir sosyal düzen inşa etmek de mümkün değildir.
      ···
    2. 2.
      0
      Elbette, mükemmel bir düzenin mümkün olmaması, var olanı iyileştiremeyeceğimiz anldıbına gelmez. Ama koskoca bir hayatı fazla gelişmiş bir hayvan türüne sosyal yapı tasarlamak için harcamak bana pek mantıklı gelen bir düşünce değil. Evet, kolaya kaçıyorum, evet tembelim.
      ···
    3. 3.
      0
      Bazen imkansız için çabalamak efor kaybından başka bir şey değildir.
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 12.
    0
    adam haklı beyler ...
    ···
  10. 11.
    0
    insanın bazı şeyleri unutmadan yaşaması gerekir. bazı bilgileri edindikten 5 dk sonra, edinmeden önceki gibi davranmamak gerekir. ders alıp şekillenmek gerekir. en azından azda olsa biraz daha mutlu devam edebilmek adına.
    ···
  11. 10.
    0
    insanlar düşünce ve yaptıklarıyla farklı insanlardır.
    ···
  12. 9.
    +3 -2
    bu dediklerin yapay olarak uretilmedi. insan dogasi boyle olmasaydi dediklerin olmazdi. o yuzden simdi ergen tripleri atmayi birak da o yapay zannettigin sistemin dislilerinden biri ol. sistem herkes icin ayni islerken gibayet etmenin anlami yok. sistemi iyi kullan. 27 yasimda 7500 lira para kazaniyorum. arkadaslarim henuz 3-3.5 kazaniyorlar cunku surekli sistemle kavga halindeler. neden boyle? neden benzin pahali? neden arabalar pahali? hayata borc odemeye mi geldik? neden calismak zorundayiz? 18 yil boyunca okuyoruz neden? ebenin amindan dolayi. hayat pahaliysa daha cok calis daha cok kazan. 18 yil boyunca okumak istemiyorsan gibtir git dagda yasa, borc odemek istemiyorsan gibtir git hicbir seye sahip olma. sen insansin, sistem boyle evrilmis. diger memelierl gibi olmak istiyorsan yapman gereken sey cok basit. her seyini birakip ormana daga ovaya falan gibtir olup gidebilirsin.
    ···
    1. 1.
      0
      Meslegin ne panpa?
      ···
      1. 1.
        +1 -1
        Otoban kenarında çalışıyor galiba arkadaş 18 yaşında o kadar para aldığına göre
        ···
      2. 2.
        +2 -1
        Adam 27 yaşındayım yazmış nerenle okuyosun dıbına kodumun malı
        ···
  13. 8.
    0
    aptalca amerikan rüyasını hayal etmeyin de adam gibi hayaller kurun bunun için çabalayın sizde her gününüz boş geçiyor amk
    ···
  14. 7.
    +26
    Arkadaş haklı. Aslında hepimiz birer köleyiz. Köle nedir?

    Başkası tarafından yönetilen, hürriyet hakkı olmayan.

    Doğarken bile köleydik, hür irademizle doğmadık. Doğarız, doğduktan belli bir süre sonra algı evresine gireriz. Algı metafizik konusunu da kapsar bir bakıma. Senden habersiz arkanda uçan toz tanesi dahi senin duyguna hitap etmektedir.

    Sen büyüdükçe beynin fikirlere açılır. Fakat aslında o beyini dahi sen yönetemiyorsundur, aksine beynin seni yönetiyor.

    En basitinden ailen küçüklükten beri seni Dine alıştırmaya başlar. Sana belli bir yola girmeni emreder.

    Aynı şekilde siyaset. Sana şu şunu yaptı, bu bunu yaptı diye empoze ederler bazı şeyleri.

    Hayatta hiç bir şeyin kesinliği yoktur, hiçbir şeyin.

    Bir ideolojiye sahip olursun, daha doğrusu olduğunu zannedersin. O ideoloji geçmişte yaşadığın iyi veya kötü mutlu anların veya kötü anların sonucunda ortaya çıkar. Sevgilin seni aldatır kızlara güvenilmez fikrine kapılırsın. Sevgiliden öte dostun aldatır dosta bile güven olmaz der kabuğuna çekilir o kabuk içinde kelebek etkisi yaşarsın.

    Hayatta ki her fikrini tecrübelerin sayesinde edinirsin fakat tecrübeyi edinmek senin elinde değildir. Kişi veya kişiler sayesinde veya yüzünden iyi veya kötü şeyler yaşayarak edinirsin.

    Madem hayatta hiç bir şeye sahip değiliz neden yaşıyoruz sorusu gelir akıllara. Her düşünen farklı bir şey söyleyebilir fakat benim felsefeme göre "bilinçlendirmek" için yaşar insan.

    Mutlu olmanın sırrı köle olduğunu bilmektedir. Aslında kazandığın şeyleri aslında kazanmadığını, kaybettin zannettiğin şeyleri de kaybetmediğini çünkü hiç bir şeyin sahibinin sen olmadığını anladığında zevk alırsın, hayatı bilirsin. Şöyle ki;

    insanlar Ruhsal acı yaşadıkları zaman hayli zırlayıp ağlarlar. Kimi eşlerinden, sevgililerinden ayrıldıkları için, kimi bir yakınını kaybettiği zaman, kimi de başka bir şey olduğu için üzülürler. Bu acıya nasıl dayanırım diye hezeyan ederler.

    Aslında acıya dayanamamak diye bir şey yoktur, şöyle ki;

    Bizim için hayatta ölümden daha ciddi hiçbir şey yoktur. Ölüm gelir ve HER ŞEY son bulur. (inançları karıştırmıyorum dünyevi) Kişi bu acıya nasıl dayanırım diye feryat eder fakat dayanmaktan başka çaresi yoktur, var mıdır? Örnek olarak sigara tiryakisi bir insanı bir odaya kapatıp, zevk alması ve zaman geçirmesi için her türlü imkanı sağlasan (internet, kadın, en sevdiği yiyecek içeçek gibi) ama sadece sigarayı ona imkan olarak sağlamasan ölecek değildir. Çoğu insan sigara, alkol ile teselli bulur. Peki o teselliyi bulmazsa ne olur? Şöyle düşünün ki anlık derin depresifler yaşayan bir insan sigarayla o depresyonu yatıştırıyorsa, ona o sigarayı vermezsen ne olur? Ölmez ama ne olur?

    Aynı şekilde insanların büyük gayelerinden biri de mutlu olmaktır. Ama mutlu olmak nedir? Hisler var mıdır yoksa bize sonradan mı empoze edilmiştir? Hisler yoktur. Doğduğunuz anı hatırlamıyorsunuz değil mi? Hatırlamamanızın sebebi uzun zaman geçmesi değil, size sonradan his empoze edilmesidir.

    Kiminin maddeyle, kiminin sevdiğiyle, kiminin mal mülk ile, kiminin huzur ile bulduğunu zannettiği şeydir. Doğarız ve aklımızı kullanabileceğimiz döneme gelince (buluğ çağı) zihnimiz fikirler ve düşünceler ile dolar. Ve fikirleri değiştirmek imkansıza yakın olduğundan çoğumuz ölene dek bu fikirlerle yaşarız. Doğ, büyü, mezun ol, bir iş bul ve robotlaş.

    Bizlere kavramları yanlış öğrettiler ve bizde istemeden kabul ettik. insanın hayattaki en büyük gayesi mutlu olmayı hedeflemektir. iyi ama nedir bu mutluluk?

    Her şey tersiyle bilinir bu hayatta. Örneğin ağlamak - ağlamamak. Ağlamak ile ağlamamak arasındaki fark fiziksel bir farktır ve aradaki farkı somut olarak anlayabilirsiniz. Fakat mutluluk ruhsaldır. Soyutta olsa anlamanız güçtür. Mutluluğun tersi üzüntülü olmak diye bilinir. Peki üzüntülü olmak nedir? Bi\' yakınını kaybetmek mi, sevdiklerinden ayrılmak mı, canının acıması mı? Daha iyi anlamanız için kelimeler üzerinden değil hissiyatları X-Y diye isimlendirerek gideceğim.

    X - Mutluluk diye bildiğiniz his olsun.
    Y - Üzüntü diye bildiğiniz his olsun. Fakat bunlara mutluluk ve üzüntü diye değil X ve Y diye hitap edin. Buradaki anlamanız gereken şey aslında üzüntü diye hissettiğiniz şeyin mutluluk olduğunu bilmek. Mutlulukta üzüntü diye hissettiğiniz şeydir demiyicem, çünkü bunun ne olduğunu bilmiyorum.

    Her mutluluk diye hissettiğiniz şeyin ardından üzüntü diye hissettiğiniz his gelir. Aynı şekilde üzüntü diye hissettiğiniz her şeyin ardından da mutluluk diye hissettiğiniz şey. Fakat mutluluktan sonra üzüntüye düşerseniz örneğin Eşinizle dostunuzla beraberken bir sonraki gün hepsinin öldüğünü öğrenmek, isyan edersiniz, hayattan zevk almazsınız belki hayatınızı sonlandırma kararı alırsınız. Ve bunun kaynağı mutluluk diye bildiğiniz şeyin içinden çıktığınızda olur.

    Eğer üzüntünün ardından mutluluk gelirse hem hissiyat olarak, hem hayat zevki olarak hem mental olarak daha iyi hissedersiniz.

    Peki bizi yöneten şey soyut mudur, somut mudur? Madde mi bizi yönetir, düşünce mi? Düşünceyi madde oluşturur, maddenin işlevini de düşünce sağlar. Bu nedenle hiç bir şeyin anlam netliği, gerçekliği yoktur.

    NiHAi OLARAK: Her şey anlamdan ve değerden yoksundur. irade özgürlüğü, bilginin doğruluğu ve mutlu son diye bir şey yoktur. Her şey şüpheyle yaklaşmaya ve reddetmeye müsaittir. Ve felsefe diye bir şey yoktur. Bu insanları inanmak istedikleri şeye inandırarak moral verme saçmalığıdır. Hiçbir şey var değildir,'var olsa da bilinmez', bilinse de başkalarına aktarılamaz.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      of çok efsane yazmışssın lan yazdım bi kenara.
      ···
    2. 2.
      +1
      Bu ne böyle amk hayatı sorguladım. şuan her şey boş geliyo
      ···
    3. 3.
      0
      What the fuck
      ···
    4. 4.
      +1
      Güzeldi panpa.
      ···
    5. 5.
      +1
      Rezerv daha sonra okuyacagim
      ···
    6. 6.
      +1
      Cevap bulmak için evrene bakıyoruz, kürelerin etrafında dönen küreler görüyoruz

      Cevap bulmak için içimize bakıyoruz (atomlar), kürelerin etrafında dönen küreler görüyoruz

      Cevize dikkatle bakın. 8e benziyor değil mi? Ya tersine çevirdiğinizde? Sonsuzluk
      ···
    7. diğerleri 4
  15. 6.
    +1
    artık tepki göstermek için çok geç , değişime ayak uyduramayan zamanla yok olur.
    ···
  16. 5.
    -1
    Ne yapalım ölelim mi amk
    ···
  17. 4.
    +12 -3
    10 liralik maldan 8 liralık vergi alıniyor ülkede.Ne geleceğinden bahsediyorsun?
    ···
    1. 1.
      +2
      Sadece Türkiye'den değil, tüm dünyadan bahsediyorum.
      ···
  18. 3.
    0
    Haklı şuky
    ···
    1. 1.
      0
      helal et
      gibecem yapacağınız işi açacağınız başlığı artık ha. ulan açıklama veya felsefe yapacak adamın inci sözlükte işi ne. ben anlamıyorum dıbına koyim felsefi insani duygularla alakalı ne zaman 1 başlık açılsa sözlükteki herkes einstein kesiliyor ya. şu altta üstte yazılanlara bak he dıbına koyim hepiniz pgibologsunuz egonuz tavan çok bilgili şeyler paylaştınız hepiniz 250 yaşındasınız hayatı herkesten fazla tecrübe ettiniz. siz filozofmusunuz dıbına koyim kendinize gelin amk insan müsveddeleri.
      ···
  19. 2.
    0
    Doğru...
    ···
    1. 1.
      +1
      Umrumda değil, ananı gibeyim
      ···
      1. 1.
        0


        Helal et
        Üzdün huur çoçu kafama sıkmaya gidiyorum şuan
        ···
  20. 1.
    +97 -7
    insan kurgusu olan bir sistem için harcıyor. Daha ortaokuldaykem iyi bir lise için saatlerce ders çalışıyorsunuz. Lisede iyi bir üni, ünide de iyi bir iş için bu çaba katlanarak artıyor. iyi kötü bir iş bulduğunuz zamansa artık başlı başına başka bir insan oluyorsunuz. Bütün o dünyayı dolaşma hayalleri, hobileriniz, tutkularınız, hayalleriniz bir bir kopuyor sizden. Artık tek amacı, kendini çalıştıracak köleler üretmek olan bir fabrikanın işçisi oluyorsunuz. Bir yandan enerjinizin yarısını sizi zar zor geçindirmeye ancak yetecek para kazanabilmek için tüketirken, bir yandan muhtemelen lisede hissettiğiniz duyguların binde birini size veremeyen bir kadınla - adamla evleniyorsunuz. Hayatınızın kalanında taksit taksit ödeyeceğiniz miktarda para harcayarak bir düğün yapıyor, ev döşüyorsunuz. Bir yandan verdiği krediyi iliğinizi kurutarak geri alan bankayla uğraşıyorsunuz, bir yandan neden yaptığınızı kendinizin de bilmediği çocuklarınızla. Gençliğinizin son kırıntıları da yavaş yavaş büyüyen çocuklarınızla kayboluyor. Artık tek amacınız çocuklarınıza iyi kötü bir gelecek bırakmak. Saçlarınız dökülüyor, sakalınız bıyığınız ağrıyor, karınızın vücudu cazibesini kaybediyor. Mutluluğu belki kırk yılda bir çıktığınız tatillerde buluyorsunuz, belki 2. paketin ilk sigarasında, belki saatlerce başından kalkmadığınız televizyonda, belki şişenin dibinde, belki düşünmeden inandığınız dinin ibadetinde, ibadethanesinde. Yıllar geçerken artık vücudunuzun yavaş yavaş ölmekte olduğunu her hücrenizde hissediyorsunuz, bakışlarınızdaki ışıltıyı kaybedeli yıllar oluyor. 40 yıl boyunca beklediğiniz emeklilik geldi işte. ilk pazartesi işe gitmediğinizde mutluluktan havalara uçmuyorsunuz, belki aklınıza gençliğiniz geliyor, içinizde her zamankinden büyük bir boşluk var. Ve o zaman fark ediyorsunuz ki aslında hayatınızda kalmış son beklentiniz, son bayrak noktanız da emekliliğinizmiş. Bundan sonra hayatın anlamsızlığı dank ediyor kafanıza. Hiçbir zaman geri getiremeyeceğiniz yıllar geçiyor gözünüzün önünden. Adınız anılmaz oluyor ömrünüzün sonbaharında. Çöküyorsunuz. Ölümü beklemeye başladığınız zaman, aslında onlarca yıldır yaşamadığınızın farkına varıyorsunuz...
    ···