her şey o akşam başladı

balkonda biraları araken, aşağıda pişen etin kokusu burnuma gelmeye başlamıştı. Recai Abi aşağıda mangalı kurmuş bana sesleniyordu. Lakin mangalın dumanında gördüğüm lazere daldığımdan cevap veremedim. Lazeri takip ettiğimde ise bir evin içinden geldiğini farkettim. evin perdesi neredeyse kapalıydı ve hiç ışık gelmiyordu(hava kararıyordu). Hakan abi'lerin yan eviydi ama bildiğim kadarıyla o ev de onlarındı ve kiralığa çıkmıştı. Recai abinin gür sesiyle kendime geldim. biraları ve soğanı alıp evden çıktım. merdivenlerdeyken bi ses duydum, sanki havai fişekti.

edit: lan kendi kendime anlatıyo gibi hissediyorum okuyanlar bişey yazsın, küfür falan etsin

yeter lan bu kadar. dinleniyorum biraz
okuyun alın reservinizi devam ederim gece ya da yarın akşam

devam et panpa uydurma bile olsa mantıklı olsun

bunları düşünerek yürürken bi stad gördüm. heralde realindi. bi bakiim dedim efsane sıra vardı. el clasica falan yazıyodu sağda solda. kafama dank etti bi haftadır iddaa oynamıyordum tabi el clasicoyu unutmuştum. hemen gidip bilet aliim dedim de sıra çok. kenarda bi bin var elinde bilet sallıyo gittim yanına. black stock dedim. anlamadı heralde tiptip baktı. ticket ticket. money money dedim. biletin arkasına 750 yazdı. fuck dedim. 550 yazdı. verdim 450yi sustu bin. bi de € veriyoz muallaklere bi milyar vermişim çüş. neyse stadın orda bet yaptım çıkarken ntv sporu gördüm. baktım rıdvan da kenarda oturuyo. bi gidiyim yanına dedim almadı binler. tam döndüm arkamı gidiyorum ki bizim keli gördüm. elinde bilet rıdvana bişeyler söylüyodu. fakat rıdvan dalmış bana doğru bakıyodu. elimle kalp yapıp rıdvan reyiz we love you dedim. gülümsedi. neyse biraz oyalanıp girdim stada.

o büyük ekranda yöneticiler falan var bi baktım rıdvan arkasında da kel adam. dedim ekranda görcek kadar şizofren olamazdım. zaten rıdvan da bu kelle konuşuyodu. bu kelin kim olduğunu çözecektim ama öncesinde daha önemli bi sorun vardı aklımda, rıdvan ne alaka? neyse maç falan bitti. bi leptop aldım gittim otele. kurulumu falan yaptım ama türkçe diil. zaten harfleri de bilmiyorum, evet evet yanlış okumadınız harfleri o zamanlar bilmiyordum. herşeyi ezberlemiştim. lise 2den atıldım demiştim ya oraya kadar hep ezberle gelmiştim. ilk okulda sözcükleri ezberleyip sınıfta okumayı ilk söken çocuk olmuştum(ccc kırmızı kurdela). lise 2de ise ilk defa dinci tahtada bana dua yazdırmıştı. tabi türkçesini yazdım ama arapçasında afalladım. hoca sen sınavlarda 100lük kağıt veren çocuksun yoksa kopya mı çekiyodun dedi(evet kopya çekiyodum)(gözlerim çok iyi gördüğümü direk geçirebilirim kağıda) yok hocam falan desemde soluğu disiplinde aldık.

bu olay ortaya çıktıktan sonra hocalar bana kopyacı gözüyle bakmaya başladı(haklıydılar) neyse işte o sene 4 dersten kaldım. yazın ailemi kaybedince giberim sınavları dedim. sınıfta da kaldım. sonraki sene başında toparlanmıştım ama tek başına yaşamak bi başka rahat. zaten para da çok sıkıntı olmuyodu ev vardı, recai abinin karısı yemek getiriyodu. tabi sabahlamalar, alkol falan derken okulu asmaya başladım, bu sefer de devamsızlıktan kaldım.

okuldan atılmamım ve harfleri bilememin hikayesi bu. tabi sonradan öğrendim harfleri, disleksi diil de onun gibi bişey varmış bende. neyse leptopu çözemedim aradım konsolosluğu, dedim parası neyse veriyim bana tercüman lazım. bi adam yolladılar. ekşiciymiş, tabi o sıralar çok bilmiyorum ekşi inci falan. dedim şu bilgisayarı türkçe yapsana. bu da mal bilgisayardan anlamıyo, bi de taçped var onu hiç bilmiyo. dedim sen genç adamsın nası bilmiyon. sen çok yaşlısın sanki ehehehü falan diyince kafamda ekşi bitti. uğraştık gene de bi saat falan. arapça yaptı mal. dedim gibtiret ara danışmayı. aradı danışmayı dedi hallet. adamın biri geldi yaptı. neyse girdim internete ntv.com'a baktım rıdvanın resim, sağ çaprazda bizim kel. (bu arada wifi çok pahalıymış otellerde, şimdi öyle mi bilmiyorum ama gibtiler ebemi.) tabi keli görünce kafamda gene bi şimşekler.

reserved

tornavidacı kapşonlu bu keldi. biliyorum çok önceden siz anlamıştınız ama biri bana olayları böyle anlatmıyordu. lan dedim bu adam niye buraya gelsin. hemen aradım ntv'yi dedim rıdvanın arkasındaki adam kim. dedi ne diyon. hemen kıvrak zekamı kullandım ve ben federaln agency of madrido'dan ajan paul. biraz tırstı karı. o adam birçok ülkede kırmızı bülten bi suçluya benziyo, neden orda dedim. beni üst şefe bağladı. üst şef açıkladı: o adam bağış kampanyasında yapılan çekilişten kazandı. dedim isim lazım kırmızı bülten. dedi kırmızı bülten adam nası havaalanından geçmiş, dedim kel ve sakalsız hali dikkat çekmemiş. yüz tanıma robotları daha yeni kondu onlar farketmiş. o an verdiği isim beni benden aldı

reserved

james tuncay solomon. dedim ulan james, o ayakkabılara 750 gayme vermiştim(burberry) yarra yedin sen. ama adamın adında james geçtiğini farkedince dedim esas ajan bu olmasınç neyse bunu sonra halledecektim. telefondaki adama neyse heralde bi karışıklık oldu dedim yüzüne kapattım telefonu. biraz hava almaya ve kuponun parasını almaya çıktım(ms2 7500€). baktım bizim rıdvan da bayide. dedim selamın aleykum, ne oynadın. 0/2'ye 500€ bastım dedi. ben de benim kuponu gösterdim. bankocu bin dedi. girdim içeri baktım herkes zengin. en aşşa 100 basıyo muallakler. tabi verdim kuponu hemen bi bayan sesi: "l'aaschantami dombıracio" gibi bi şeydi. (bkz: tebrikler ikramiye kazandınız) dedim bu italyanca diil mi? rıdvan hayır dedi. ben de tamam diyip aldım parayı. 23.272,24€ dün gibi aklımda. (not yanında başka maç da vardı o yüzden böyle para geldi.) millet geldi hemen joma jame supriko lolita kola yes falan diyo. turit turist yes yes diyerek çıktım. rıdvan da yanımda. sordum rıdvana o kel nerde diye

dedi otelde. adı garip bişeydi: "morico madrido" diye kalmış aklımda. neyse dedim hangi oda 172 numara dedi. vurdum bine ay hoşt ulan adamın oda numarası bile ezberinde. dedi ben 271'deyim tam tersi ya ordan aklımda kalmış. dedim hadi öyle olsun keranacı. gittik bunun odaya kimse açmıyo kapıyı. sorduk resepsiyona(bu arada kafam iyi çalışıyo demiştim: ispanyolca konuşmayı sökmüştüm neredeyse)(gece yatarken tv'yi açın açık dursun o) sabah erkenden çıktı; ama eşyaları burda dedi. içimden ohh dedim. o adamla karşılaşsak yumruk yumruğa alırdım ama yanımda tornavida yok, ben kinci olduğumdan o tornavida o züte girecek!!11!!bir! rıdvana dedim eyv senin işin vardır git. banko vermeden olmaz dedi çakal. st etienne çifte şans dedim, gibtir lan lyonla yapıyo dedi. dedim bana güven. dedi sana ömrümü veririm canım. tamam diyip koşarak uzaklaştım. gittim bi tornavida aldım marketten o sırada tel çaldı.

hikayenin başında bahsettiğim hakan abi arıyoduç dedim açmiyim para yazar garibime. 2 kere daha arayınca sen kaşımdın dedim açtım. biraz konuştuktan sonra olayları özet geçtim ona. bana istanbula gelmemi yoksa başıma çok büyük belalar açılacağını söyledi. konuyu bilmiyormuşum ve rıdvandan uzak durmalıymışım.(rıdvanı ben de çözdüm zaten). gibtir lan bizi mi yiyon dicektim ki zekam parladı ve yarın dikilitaşın orda buluşalım dedim ve kapadım. arama özetini görünce tırsmış ve bi daha aramamıştı. istanbula dönmek gibi bir planım yoktu. sonuçta o kel o tornavidayı hak ediyordu. bu arada dikilitaşta hakanın eski yavuklusu var ve onun kocası. kocası onu görürse iyice uğraşır beni unutur dedim.

kelin oteline gittim ve 171 numaralı odayı tutmak istedim, çünkü gece duvarı delip onun odaya girmekti planım. lakin 171 ve 173 no'lu odalar doluymuş. o yüzden oda sakinleriyle anlaşmak istediğimi bunun benim için önemli olduğunu söyleyince bana anlayış gösterdiler. şaka maka şakır şakır ispanyolca konuşuyordum. önce 171 numaralı odanın sahibi girdi otele. dedim 17.1(17 ocak) benim tanışma yıldönümüm o yüzden bu odayı tutucam sevgilim gelicek bu akşam dedim. tabi bundan önce baya muhabbet ettiğim için bana yavşama fırsatı bulmuştu huur karı. kadın biraz bozuldu sevgilimi duyunca. tabi huur çaktırmamak için ah ne romantik keşke benim de öyle sevgilim olsa falan dedi. odayı veriyon mu diye sordum bir daha. bi şartla dedi: masaj.

kadın masaj dersi alıyormuş. benim üstümde pratik yaparsa olurmuş.(zeki kevaşe) ok dedim, akşama iş çıktı diye sevinirken hadi gel o zaman dedi. dedim şimdi mi? 2,5 saat sürüyo, istersen biraz daha uzar dedi. hasgibtir dedim 2,5 saat uyumuyorum bile ben. normal bi ilişkim bile 4 dakika falan sürüyodu max. mecburen kabul ettimama. geçtik odaya bu masaja başladı. saate baktım 10 dakika falan geçmiş ama bana asır gibi geldi. en sonunda durdu. dedim kendini salınca kolay geçiyomuş zaman. ama kadının sözleri beni sarstı: hazırsan başlayalım. yeter lan diyip kenarda duran kotumun cebinden aldığım tornavidayı karının gözüne soktum. kadın kanlar içinde yere yığıldı hemen kaç diyordu kalbim ama beynimi kullandım karıyı küvete koydum. kanları falan sildim. fakat farkettiğim şey beni çıldırtmıştı

ayakkabılarım. ayakkabılarım yine kan olmuştu. bu sinirle hemen tornavidayı aldım ve yan odayı delmeye başladım. duvarlar inceydi bu yüzden yan odaya çabuk ulaştım. ama odada uyuyan bi kadın vardı. uyanmak üzere gözüküyordu, dedim yarra yedim duvarı görür bu. o yüzden aynaya bi not yapıştırıp gittim. kadın uyandığında odama geldi. merhaba falan filandan sonra ona olayı bi özet geçtim federal ajanım falan diye. inandı mal. şimdi diceksiniz ki yan odada niye o karı var, cevabını veriim: tek sayılı odalar yan yanaymış yani ben 173 numaralı odaya delmişim. kadınla iyice muhabbeti ilerlettik, baktım tam yavşak, ya da ben çok yakışıklıyım. evet evet ben çok yakışıklıyım. kadınla konuşurken odaya şarap istiyim diyordum ki yapıştı dudaklarıma, sonra bildiğiniz gibi vuruş falan. neyse oraları geçelim azmayın. kadınla işim bitince kadın ben bi duşa giriyim dedi. tamam dedim ama aklıma küvetteki karı geldi. zaten kadının çığlığı da bi saniye sonra geldi. hemen koştum yanına, dedim ben bu cinayeti çözmek için geldim falan. inandı saf karı. kadını odasına postalayıp dışarı çıktım

dışarı çıktım ve adamın oda kapısını tornavidayla biraz kurcaladım ve tadaa, kapı açıldı. çingene ispanyollar kapıyı uyduruk yapmış. neyse girdim odasına sistemi kurdum. bu ışıkları açmak için kartı elektrik şeysine sokunca yerdeki tornavida bunun züte fırlicaktı. düzenekle işim bitince çıktım odadan bizim saf kıza bi posta daha gittim. otelin lobisinde kızla oturup muhabbet ediyodum o sırada kel geldi ama bu sefer ben de tedbirliydim. taktığım gözlük ve peruk beni tanınmaz hale getirmişti. adam odasına doğru yürüyünce bizim kızla ben de kalktım. ona görev için elele tutuşak dedim ok canım dedi. elele yürüyoruz bununla. baktım adam girdi odaya bizim karıyı benim odaya soktum ve o sırada o acı haykırışı duydum. adamın züte tam oturmuş olcak(matematiğim hep 5ti).

up up başlicam 1,2 saate

kız gülmeye başladı. tuzağı yerleştirdiğimi görmüştü kız, demek ki sadist. hoşuma gitti bin. dedim bunla iyi fetişler yapılır. ama önce bizim adamı bi kontrol ediyim dedim, kız da gelcem dedi tabi. gelmez olaydı. adamın züte iyi girmiş adam yerde yatıyo ama tornavida gözükmüyo biraz kan var sadece yerde. baktım adamın suratına gülerek. hastalavista dedim. ve belindeki bıçağı alıp kalbine sapladım. ya da kalbinin oralara. dedim bu öldü artık, zevkle izliyo bizi putperest karı. dedim hoşuna mı gitti yarram ben zorunda olmasam yapar mıydım bunu. dedi çok güzel yaptın ama ve yapıştı dudaklarıma. diyorum içimden ay hoşt pekekent ölü adamın yanında gibiş peşinde tam sadist bu.

neyse bunu zar zor odama zütürdüm. attım yatağa, dedim bu sadistse kendimi jiletliyim hoşuna gider. dedim jilet var mı, bekle getiriyim dedi. hasgibtir bu zütümü ağzıma falan yapıştırır yanında jilet falan taşıyosa dedim. o sırada aklıma çok zekice bi fikir geldi. dedim ben bunu jiletliyim döviyim hoşuna gider kesin.(mazoşist mi oluyodu o) ben böyle düşünceler içindeyken geldi elinde çantayla. çanta dediğim bildiğin valiz. bi açtı deri giysiler kırbaçlar falan. aldım bi kırbaçı bindim üstüne. vuruyorum vuruyorum. inliyo. o sırada gözüme uzun bi dildo geldi, ama baya uzun keladamın 2 katı falan o kadar yani. neyse aldım bunu elime sokuyorum bunun züte hafiften. inliyo ama çok hoşuna gidiyo. zorladım zorladım baktım daha gitmiyo karı da kıpkırmızı gözünden yaş falan geliyo. kırbaçla bi vurdum bunun surata baktım kan falan oldu, çok hoşuma gitti benimde(körle yatan şaşı kalkar) vurdum bi daha, vurdum kırbacı, baktım gözüne falan gelmiş sağ gözünü kapadı dur falan diyo. neyse dedim durdum ama tam o sırada aklıma şahane bi fikir geldi. otelin tepesindeki ışıkta aynı zamanda fan gibi bişey var anladınız heralde hani kocaman pervaneler bi de lamba. bağladım bunu oraya. aşşa sarkıyo tabi el ve ayaklarından bağladım. çalıştırdım fanı. bu dönerken vuruyorum kırbaçla kıçına falan. sonra iyice hızlandırınca bu kustu. dedim off dıbınakoyim herkes iğrenç. al kırbacı dedim baya sert vurdum. 25-30 kere vurdum bu çığlık çığlığa tabi. neyse baktım bayılmış bu. dedim bu dönsün öyle uyanır. demez olaydım, sonradan öğrendiğime göre merkezkaç kuveti varmış insan dönünce kan ayak ve beyne gidiyomuş, öldü karı.