her şey arkadaşın kavga var demesiyle başladı

meslek yüksek okullarında vizelerden sonra herkes memleketlerine gider diye bi kural varmış. öğrencilerin kendisi koymuş bu kuralı. okul olmasına rağmen millet 1 hafta bazen 2 hafta hiç gelmez hocalarda bunu bildikleri için derslere girmezlermiş.iyi dedim amk vizelerden sonra kaçarım istanbula. üniversite hayatımın ilk sınavları olduğu için devamlı derslerde not tutardım sıkıya alıyordum işi. vizelere de o notlarla çalıştım ve gayette iyi geçmişti. sonradan okulun sistemine ben de ayak uydurdum ve not tutmadım fotokopi muhabbetiyle notlar edinip sınavlara çalıştım. üniversite öğrencisiyiz ya amk rahat adamız free takılıyoruz.ben de her çoğu öğrenci gibi saçlarımı uzatmıştım.2.sınıfta uzattım ilk sene normal insanlar gibiydim. öyle tamdıbını değil arkalardan ince uzun kuyruğum vardı amk. hala çözememiştim neden öyle yaptığımı neyse güzel gelmişti o zamanlarda. vizeleri atlattık sanki hiç geri dönmeyecekmiş gibi ne kadar elbisem varsa hepsini yüklendik istanbula döndük.

maddi yönden yine sıkıntılı dönemlerdeydim. evden gelen parayı sadece okuluma harcardım onu da ucu ucuna yetiştirirdim. durumu zehraya anlattım ve yüzük işini erteleyelim dedim. yüzükleri kendisi almak istedi.ben bunu duyunca hayatımda ilk defa zehraya bağırdığımı fark ettim.hem maddi durumuma hem de bu türden şeyler erkeğin bileceği yerine getireceği şeyler olduğu için sinirlenmiştim. zehranın gözleri doldu suratı kızardı onu o hale düşürdüğüm için kendime ne kadar kızsam azdı. sonradan gönlünü alsamda gözünden akan yaşlara hakim olamadım. durumu açık bir dille anlattım fakat bana bu konuyu sen açana kadar bir daha ağzımdan çıkmayacak bununla ilgili istekte bulunmayacağım dedi. kitlendim kaldım zehra harbi harbi bana kızmıştı bi yönden haklıydı o kadar abartılı tepki vermemeliydim.

akşam eve geldiğimde alamnyada evli olan evi orada olan abim aradı ve okulu falan sordu. yengem zehrayı biliyodu abime de söylemişti ama yüz yüze ikiside zehrayı tanımamıştı. abim bana para yollayacağını söyleyince kafamda kuyumcunun camındaki lamba gibi ışıklar yanmaya başladı.iki gün sonra western union olayıyla parayı bankadan aldım ve direk zütürüp türk lirasına çevirdim. yollanan para çok büyük bir miktar değildi ama beni biraz rahatlatırdı hem de yüzük olayını çözerdi. zehrayla daha önceden yüzüklerin şeklini ben seçecektim ne olursa onu takacağını sorun etmeyeceğini söyledi. öncesinde bakıp beğendiğim yüzükleri almak için kuyumcuya girdim.

25 kasım/2006

zehraya acilen buluşmamız gerektiğini çok önemli olduğunu telefondan heyecanlı şekilde söyledim. sevgilimin huyunu biliyordum bu şekilde konuşunca merak eder mutlaka gelirdi ama sinirli şekilde gelirdi.onu sahilin sonunda beklediğimi acele etmesini söyledikten sonra soğuk olmasına rağmen orada bekledim. zehra geldi beni gördü ama acayip sinirli tek kelime etmeden sen manyakmısın olum böyle aceleyle getirttin yanına nefes nefese kaldım... bildiğiniz saydırıyor efendim durduramıyorum kızı. elim montun cebinde yüzükleri tutuyorum baktım bu susmayacak çıkarttım yüzükleri açtım kaldırdım sağ elini söz olduğu için sağa takacaktım. seni seviyorum zehram deyip yüzüğü parmağına taktım. ötekisini de ona verdim benim parmağa taktı. yüzükleri takarken zehra tek kelime edemiyordu şaşkınlıktan. alttan alttan sırıtıyordu bunu görebiliyordum ama bi defa sinirlendi ya hani ağır takılır gibi yapıyordu. havanın soğuk olmasına rağmen deniz kenarında iskelemize doğru yürümeye başladık. hiç konuşmuyorduk artık birbirimize bağlanmış gibiydik. biraz tur atıp romantik anlar yaşadıktan sonra zehra artık gitmesi gerektiğini söyledi. giderkende yarın uzun uzun görüşelim seninle daha sinirim geçmedi mutlaka ısırmam lazım seni dedi. panpalar daha önceden söylemedim ama zehra sinirlendiğinde ya ısırırdı ya da çimcik atardı ve bu işleri öyle bi yapardıki morarırdı resmen kolum bacağım. alışkanlık haline gelmişti bazen sinirlenmeden yapardı bunları ben yapmaya kalkınca da annem görür anlar yapma derdi. inanırdım amk napiyim aşkın gözü kör.

26 kasım/2006

zehra ile ilişkimizin dönüm noktası diyebilirim bu tarih için. geceden mesajlaşmalarımız olmuştu ve zehraya bize gelmesini istedim. bizim normal kaldığımız ev değilde başka bi yerde yazları abimin kullandığı ev vardı haliyle anahtarları da bizdeydi.ilk söylediğimde çekinse de sonradan kabul etti. bundan sonraki tüm buluşmalarımızı bu evde yaptık. kafanızda hemen tamam kızı eve attı bunlar işi pişirdi düşüncesi yerleşmiş olabilir bu gayette doğal bir durumdur.kim olsa böyle anlardı. hikayeyi baştan okuyan panpalar bilecekki zehrayla 1 bucuk yıl boyunca tek yakınlaşmam öpüşmek ve sarılmak üstüneydi.ilk defa zehrayla sarılarak yatıyorduk ve ilk defa onun kalbinin nasıl attığını bana nasıl yakın olduğunu fark ediyordum.her zamanki gibi yine öpüştük evinde vermiş olduğu rahatlıkla ikimizinde isteğiyle yakınlaşmalarımız arttı. şunu size söyleyebilirimki zehrayla ilişkimiz boyunca çok istesekte hiç ilişkiye girmedik.o benim sevdiğim kızdı bunu ona sıradan bir kızmış gibi yapamazdım.her şeyin bir zamanı vardı o gün inşallah geldiğinde bunu yaşayacaktık. akşam olup zehra eve gittiğinde uzunca bir zaman mesaj atmadı.bir daha yapmayalım bu şekilde eve de gelmek istemiyorum deyince benim başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. onun güvenini kaybettiğimi düşündüm fakat zehranın benimle bir alakası olmadığını ailesini düşndüğünü bu türden şeylere kalkışamayacağını söyledi. haklıydı bişey diyemedim.

en başta söylediğim gibi ilişkimizin dönüm noktasıydı. zehra istememesine rağmen ben bir şekilde ikna ederdim ve eve gelirdi ilişkiye girmezdik fakat yaşadıklarımız onu rahatsız ederdi. benim göz bu konuda kör olmuştu göremiyordum zehranın bu konudan rahatsız olduğunu.ve belki de zehra bunlardan dolayı benden yavaş yavaş uzaklaşıyordu.ben onunla yakınlaşmalarımı aşkla sevgiyle yaptığımı anlatıyordum ve gerçekten de bu şekildeydi.siz nasıl düşünürsünüz bilemiyorum herkesin bakış açısı değişiktir.

hepinize iyi geceler yarın devam edicem.

fazla bir atraksiyon yaşamadan okul hayatıma devam ediyordum. zehra ile iki sevgili gibi konuşmalarımız devam ediyordu. yüzüğü takıp okula gittiğim için bir çok kişiden hayırlı olsun tebriklerini kabul ettim. aralarında bunu sen şimdi bu kadar kızın arasında takacak mısın sorularıyla karşılaşmıştım. gülüp geçtim bu söylenenlere sadece. zehra ile devamlı mesajlaşıyoruz telefon açtığında odaya girip saatlerce çıkmadan konuşurduk. birgün derste mesajlaşırken hocaya yakalanıp kimliğimden olmuştum. hoca dediğimiz adam prof.tu ve hiç sevmezdi derste telefon sesini. yurtta her akşam bi odada toplanıp makara falan yapardık millet bira içerdi ben çay ya da kahve içerdim. panpalar ne sigara ne de içki kullanırdım. tek kullandığım tütün maddesi nargileydi onu da ayda 3 defa ancak içerdim. zehra sigaraya aşırı derecede karşıydı içmeye başladığın an seni ne kadar sevsemde her şeyi bitiririm demişti daha tanıştığımız ilk günlerde.ben de zaten hiç içmediğim için sorun yoktu o konuda. hala daha içmiyorum sigara.

finaller yaklaşmıştı ve zütler tutuşmaya başladı. vizelerden notlarım iyi olsa da yine de kalma ihtimalim vardı. ders notları temin edilir iki hafta öncesinden kampa girmiş gibi ders çalışmaya başlanılır.he tabi unutmadan kahve stokları sonuna kadar doldurulur. hiç unutmam bir ara dışarıya çıkmıyorduk yiyeceğimizi siparişle hallediyorduk. yediğimiz ekmek arası köftenin haddi hesabı yoktu. finaller iyi geçiyordu ! evet gerçekten çok iyi geçiyordu bize. finansal yönetim haricinde diğer sınavlarım iyi geçmişti. beni dersten atan hocanın dersiydi finansal yönetim ve kaldım gözüyle bakıyordum. yarı yıl bitmişti okulda son sınavı olduk hemen ilk arabayla kaçar gibi kütahyadan ayrıldık.

zehrayı babam dışında ailemde herkes biliyodu ve artık benimsenmişti. okul yarı yıl tatiline girdiğinde yengem abimin karısı ablam ve amca oğlunun karısı istanbula gelmişti. yengem gözlerinden ameliyat olacaktı. annem de madem ablanlar geldi zehra da gelsin hepimizle tanışsın dedi. gayet uygundu bizim için zehraya da durumu anlattım ilk seferinde çekingen davransada kabul etti. tamam her şey iyi güzeldi de babamı nasıl evden yollayacaktık. adam yeni emekli olmuş evden çıkmıyor. bide ablamlar gelmiş yiğenimle ilgileniyor onunla konuşuyordu. annem bir şekilde yollarım dedi babanı.

gittim zehrayı aldım geldim. ortam gayet sıcaktı ablamla yengemle çekinmeden konuşuyor gülüyordu. annem gelince de haliyle birazcık çekindi ama annemin sıcak yaklayışı onu rahatlatmış olacakki sorun olmadı zehra için.her şey iyi güzel giderken tık kapı zili çaldı. yengem kapıyı açar açmaz aaa baba hoşgeldin dedi biz salonda kitlendik kaldık. panpalar öyle kızı eve getir tanıştır ortada bir isteme olmadan babam için tersti. tamam zehranın yanında belli etmezdi ama sonrasında bize kızardı. salonun kapısını kapattık babamı diğer odaya yolladık. hemen hizmet etmeler falan adama bir şey çaktırmamak lazım haliyle. onun çayını yiyeceğini verdik yiğeni de yanına koyduk bizimle ilgilenmiyordu artık. babayı atlattık tık bi kapı zili daha.bu sefer gelenler yengemler almanyadan geldiği için onlara hoşgeldin ziyaretinde bulunacak olan akrabalardı. zehra her kapı zili çalmasında gözleri parıldıyor kalkıp kaçacak neredeyse.ben yanında duruyorum elimi öyle bir sıkıyor ki korktuğundan mı bana olan sinirinden mi anlam veremiyorum. ulan babamı öteki odaya yolladık da bunları nereye koyacağız derken bizim odaya girdiler. cümbüş var evde amk.bi kız tanıştırmaya getirdik anneme onu da elimize yüzümüze bulaştırdık. sanki başka gün yokmuş gibi tüm akrabalarda hoşgeldin ziyaretini o güne ayarlamışlar. yapacak bişey yoktu annemle daha doğru düzgün konuşamadan zehrayı aldım evden çıktık. evden aşağıya indik zehra bana apartmanın içinde bir tekme attı duvara yakın olmasam yuvarlanırdım apartmanda o derece sertti.bu olayı da film gibi atlattık hepimiz evimize dağıldık.ben eve geldiğimde misafirliğe gelen akrabalarda gitmişler ziyareti kısa tutmuşlar sağolsunlar.

tatile geldiğim için bol bol annemin yemeklerinden yiyor ikinci dönem için kilo kayıplarımı gidermeye çalışıyordum.amk bildiğiniz kıtlıktan çıkmış gibiydim. zehra ile çok fazla görüşemedim bu tatil süresince. sebebi de üniversiteye hazırlanıyordu ve kavgalarımızla sorunlarla onu meşgul edip kafasını karıştırmak istemiyordum. kızın durumu gayet iyiydi denemeleri okuldan gelen puanları çok yüksekti ve muhmetemel görüntü istanbul içi kazanacaktı. ailesi de bunu istiyordu zaten. kaldığım bir aylık süre boyunca 3 defa görüştüm ve her seferinde de bahsettiğim eve gelmişti. artık görüşmelerimiz orada oluyor ve birbirimize sarılıp yatıyorduk. yakınlaşmalarımızın sınırı vardı ve bir yerde kesiyorduk. aradan 1 bucuk sene geçmiş ve ilk defa zehra ile cinsellik anlamında bir şeyler yaşıyorduk.bu durum normal mi değil mi siz panpalarıma bırakıyorum yazdığınız entrylerde belirtirseniz sevinirim.

iki gündür az yazmamın sebebi modemde bozukluk var bugün yapılması için servise verdim. şuanda internete eski modemle giriyorum ama onda da arada net gidip geliyor. netin düzgün olduğu dönemlerde ne kadar yazdığımı bakıp görebilirsiniz.

kütahyaya dönüp ikinci dönem kayıtlarını yapmıştık. artık okula alışmışım okuldan çok ilçeye alışmışım günler sıkıcı olmadan geçiyordu. tamam gidecek bi cafemiz eğlenecek bi yerimiz yoktu ama makarayla arkadaş ortamıyla gayet güzel eğleniyorduk. yurtta millet odada otururken binliğine odaya torpil atmalar züt tavana çıkar gibi kaçmalar falan gır gır şamata geçiyordu günler. kimsenin sınav zamanı haricinde ders çalışmaya niyeti yoktu. zehra ile birbirimize güveniyorduk ve kıskançlık ortamından kaynaklanan kavgalarımız yok denecek kadar azdı. sabırlı bir panpanızdım mesaj atmadığı zamanlarda arka arkaya mesajlar atıp ilgilendiğimi yalvarır göründüğümü hissettirmezdim ona.bu sebepden dolayı da zehranın bana olan ilgisi hiç azalmamıştı.her zaman kaçanın kovalandığı durum işe yaramıştır panpalar.ilk defa aşk yaşadığımdan tecrübem yoktu çoğu şeyi yaşayarak öğreniyordum.

kusura bakmayın iki gündür internette yaşanan sorunlarım dolayısıyla başlıkla ilgilenemedim. yazılarım hazır ara ara partları atıcam okuyan panpalar için.

tek ders haricinde tüm derslerimi vermiştim. o kalan dersi de ikinci sınıfta alttan alacaktım sorun yoktu yani. şubat ayı kütahyada öyle bir soğuk varki kalorifer yanmasına yorgan altından çıkmamamıza rağmen üşüyoruz reyiz. öğrenci tribi alışkanlık hale gelir sabaha kadar uyumamak. televizyonda sadece müzük kanalı olarak kral fm çalardı. tüm okul hayatım boyunca dinlediğim arabeski hayatım boyunca dinlememiştim.her sabah 6 gibi ferdi tayfurdan sabahçı kahvesini dinler öyle uyurduk. millet ezanı dinler uyur biz sabahçı kahvesini.

okulda arkadaşlarım haricinde hiçbir kızla ilgilenmiyordum.bir sevgilim vardı ve en önemlisi de çok seviyordum aşıktım. birgün öyle bir yağmur yağıyorduki yurtla okul arası uzak olmasına rağmen okuma aşkıyla kalkıp derse gittik. derse gidiyoruz ama sırılsıklam olduk daha yarı yolda. şemsiyeler bile kar etmiyor. kız yurdunun oradan geçerken birisi gözüme takıldı o yağmurlu havada. sarışın 1.60 boylarında dışarıdan bakınca sessiz efendi bir kız gördüm. sadece bakıp geçtim.ilk defa birisi dikkatimi çekmişti. ardından onu okulda ortak ders işlerken yine gördüm ama tıpkı benim gibi sağ parmağında yüzüğü vardı durumu anladım. gidip bu kızla konuşayım zehrayı aldatayım düşüncem hiç olmadı sadece parmağındaki yüzüğü görünce aynı şeyleri yaşıyor olabileceğim aklıma geldi.

10 mart/2007

zehra ile ikinci yılımız…ikinci yılı kutlayacağız ama ben kütahyada o istanbulda.bir hafta öncesinden nasıl giderim onu nasıl görürüm düşünceleri kafayı yedirtecek bana.iki hafta sonra da vizeler başlayacak durumlar iki ucu taklu değnek değil değneğin hepis taklu.o hafta okulda çanakkale gezisi düzenlenmiş ben gitmemiştim. fahri ile sezgin gidelim dese de içimden gelmedi gitmedim. zehra ile görüşemeyecek olmanın sıkıntısı vardı üzerimde gezi falan düşünecek halim yoktu.tam 10 mart günü millet geziye gitmişti ben yurtta odamda tek başıma tavana bakarak yatıyordum. üzüntümün derecesi yoktu. zehra bişey olmaz gelidiğinde görüşürüz dese de beni avutmaya çalışsa da olmuyordu. tüm sene boyunca ne doğum günü ne sevgililer günü hiç umrumda olmazdı. sadece zehra ile tanıştığım gün benim için özeldi yaşanılası gündü. böyle birlikte yaşayamayınca da üzüntülerim kat be kat artıyordu.o gece uzun zamandan sonra ilk defa ağladım. çaresizliğime ağladım, zehrasızlığa ağladım. şimdi diyeceksiniz ulan atlayıp gidemedin mi istanbula görüşemedin mi kızla. dışarıdan bakınca bu şekilde düşünmesi kolay ama öğrenciyim evden de çok para gelmiyor kimseden de isteyemedim tüm bu sebepler beni zehraya zütürmedi.

vizeler başlamıştı bu sefer işi sıkı tuttum ve tüm derslerden geçebileceğim notlar aldım. vizelerden sonra istanbula gideriz düşüncesi olsa da bu sefer hocalar yan çizdi 4 ders yoklamadan gelmeyenleri dersten bırakacaklarını söylediler.bu lafta kalmadı cidden öyleydi ve gelmeyenleri sene sonunda yaz okuluna bıraktılar.her zaman yaptıkları taktik bu şekildeymiş yaz okuluna öğrenci bırakıp maksat yazında ilçeyi hareketlendirmek okula para kazandırmak.biz gitmemiştik istanbula öyle bir sorunumuz olmamıştı. gitmemiştik ama hesapladığımda tam 3 ay zehrayı göremeyecektim. öyle bir hal almıştımki artık bağrıma taş basıp dolaşacaktım amk.bu durumu zehraya yansıtmıyorum malum 3 ay sonra sınava girecek ve böyle şeylerden dolayı kafası karışsın istemiyorum. benim durumumu ona anlatsam üzülecek ağlayacak beklide o an çalışması gereken konuyu bırakacaktı.hep iyi geçiniyordum sıcak mesajlar atıyordum sorunları ona yansıtmıyordum.

vizeler beklediğim gibi gelmişti yapmam gereken tek şey finallerde tamamlayıcı notları alıp sorunsuz ikinci sınıfa geçmekti. final haftası gelmişti. final haftası demek son sınavın olduktan sonra hemen otobüse atlayıp zehrama gitmek. zehraya kavuşma hevesiyle finallere çalışıyor her gün ona daha çok yaklaşıyordum.ve nihayet finaller bitmişti. fahri ben ve sezgin ikinci sınıfta eve çıkma kararı almıştık. bizden üst sınıflardan tanıdığımız olanların evini tutma kararı aldık.ev sahibiyle sınavlardan sonraki akşam görüştük. sobalı eve adam kelle hesabı yapıyordu 3 kişi kalacağımızı söylüyoruz yok bir kişi daha alın kirayı 250 yapalım. almadık tabikide yanımıza bir kişi daha kirayı 200den anlaştık kalktık. çok fazla bir kira ücreti yoktu ama o eve yeterdi.ev büyük olmasına rağmen sobalı olduğu için ten büyük odasını kullancaktık.ev işini hallettikten sonra otobüse atlayıp sezgin sakaryaya biz istanbula döndük.

zehranın sınavına 1 ay vardı. neredeyse dershaneden çıkmıyor test kitaplarını çözmüyor yalayıp yutuyordu resmen. geldiğim gün dershanesi vardı ve ben daha fazla dayanamadım dershaneden çıktığında seni görmeye gelicem dedim.10 dakikada olsa onu görmeliydim yoksa kendimi kaybedecektim zehrasızlıktan. akşam oldu bendeki heyecan hat safhaya vurmuştu dershanede insanlar çıktıkça zehrayı gözlerim aramaya başlamıştı.ha geldi ha gelecek derken sanki bana inat olsun diye en son çıkanlar arasındaydı.onu uzaktan gördüm kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. çarşı ortasındaydık ve yanına gidemezdim peder bey yine bir yerlerden çıkardı ortalık karışırdı. mesaj attım dershanenin ilerisinde bizi kimsenin göremeyeceği yere gittik. kimsenin görmediğinden emin olduğum an zehrayı kollarımla belinden kavrayıp ona sarıldım.o kadar özlemiştimki onu sıktıkca kızın nefesi kesilecekti neredeyse dur hayvan yavaş demese benim duracağım yoktu. hiç konuşmadım dudağından öptüm.3 ay değil 3 yıl geçse bile onun dudağındaki sıcaklığı unutmazdım onun dudağındaki beni unutmazdım. sanırım aşk böyle bir şeydi.

beklediğimiz gibi zehranın sınavı çok iyi geçmişti.tv den netlerine bakmıştı ve muhtemelen i̇stanbul içinde bir yerler tutacaktı temennimizde o yöndeydi.yaz aylarımız yine bilindik şekilde geçiyor ben fahriyle markette çalışıyorum hem makara hem iş rahattım yani. zehra ailesiyle her akşam sahile iner bazen markete uğrar görüşürdük. bazende marketten çıkardım zehra ile bi köşe bulurduk uzun uzun denizi izlerdik.

sınav sonuçları açıklanacaktı. zehra o yaz kuran kursuna başlamış ve sabah sonuçlara bakamayacağını benden bakmamı istedi. sonuçlara baktığımd dudağım ucukladı ulan o nasıl bir puandır dedim. okuldanda 85 falan gelmişti ee süperdi. istanbul içinden nereleri yazacağını düşünmeye başlamıştık. karışmıyordum bu konularına ama tek söylediğim galatasaray üniversitesi hukuk bölümünü veya başka bir bölümünü yazmasıydı.o zamanlarda bildiğim kadarıyla galatasaray üniversitesinde 2 yıl okuduktan sonra okulun öğrencileri fransaya eğitime gönderiliyordu.ve bu fırsat kaçmazdı anlattım durumu düşüneceğini söyledi. tüm bunların yanında kalacak yer konusunuda göz önüne alması gerkiyordu. babasının arkadaşının kızları fındıkzadede oturuyolardı üniversite okuyolardı istanbulda. zehra ilk tercih olarak i̇stanbul üniversitesi hukuk fakültesini yazdı ve orayı kazandı. beyazıt kampüsünde derslere gidecek fındıkzadede bahsettiğim kızların yanında kalacaktı. hafta sonları da evine gidecekti. zehra istediği bölümü okuyacaktı bende bu konuya karışmıyordum.her ne kadar sevgilimde olsa ciddi de düşünsek gelecek yine onun geleceğiydi.

bu gecenin son entrysini girdim yarın hikayeyi bitirmeye çalışıcam okuyan panpalara teşekkürler.