Up up up

Up up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Up up up

Beyler geldim yazmaya devam ediyorum

27 Ocak günü adam benimle hiç iletişim kurmadı. Ben de sakin kalmaya çalışıp istanbul'un tadını çıkartmaya çalıştım.
Ertesi gün yeni bir mesaj geldi
"1 Şubat ı bekle! 1 Şubata kadar Sultanahmet Meydanı nı karışına karışına ezberle ihtiyacın olacak."
Acaba bu adam beni hangi halta sürükleyecek diye düşünmeden de edemiyordum açıkçası...

Tarih 1 Şubat 2016
Sultanahmet Meydanı nı verilen talimat doğrultusunda karışına karışına ezberlemiştim. Saat 12 de bir resimli bir mesaj gelmişti. Resimde bir erkek resmi vardı. Mesajda şunlar yazıyordu
"Otelinin önünde park edilmiş bir Opel Astra göreceksin. Arka sağ tekerinde bir anahtar var.Onu al ve kapıyı aç. Sonra meydanın doğusundaki çöp tenekesinin oraya çantayı bırak. Güvenlik kameralarına görünme. Sonra arabayı park edip sıradan bir vatandaş gibi çantayı bıraktığın yeri görecek bir banka otur. Resimdeki adamın çantayı aldığından emin olduktan sonra otele geri dön."

Adamın bütün dediklerini yaptım. Saat 17 de ise dehşet verici bir son dakika haberi geçti
"Sultanahmet Meydanında patlama! Patlama da 16 kişi öldü 30 kişi yaralandı. Saldırıyı terör örgütü KGP nin yaptığı belirtilmekte. Canlı bombanın resmi şu anda ekranlarımıza yansımakta."
Resmi gördüğüm zaman şok olmuştum!Bu adam benim çantayı verdiğim adamdı!Ah ne yaptım ben! Kendimden nefret ediyor, adama lanet yağdırıyorken bir mesaj geldi
"iyi işti!2.bölümü tamamladın sadece 3 bölüm kaldı."
Artık yaptığım berbat işlerden dolayı delirmekten midir bilemem bağırmaya başladım
"Senin sesini duymak, yüzünü görmek istiyorum! Kimsin seni, adın ne"
Tam bağırdığım sırada telefon çaldı.
Arayan gizli numaraydı.

Up up up

yaz panpaaa merakla bekliyoruz

Telefonu aldığımda telefondaki ses bana şöyle diyordu
"Sesimi duymak istemiştin. Bana Atakan diyebilirsin."
Resmen çarpılmıştım! Allahım nasıl olabilir bu diye söylenirken Atakan cevap verdi
"Telefonundan, oteldeki televizyondan ve yanındaki her türlü elektronik araçtan takip ediyorum.10 Şubat günü 3.bölüme hazırlan!" diyip telefonu kapattım.
Çok şaşırmış ve korkmuştum. Demek ki bir insanı izlemek, dinlemek çok kolaymış. Milyarlarca insan kendilerini güvende hissetse de aslında hiç güvenli değillermiş. Bunu şimdi fark ettim.Ve merakla 10 Şubat'ı beklemeye başladım.

10 Şubat
Saat 12.00 da Atakan beni aradı ve şu talimatları verdi:
"Yine aynı arabaya bineceksin anahtar aynı yerde. Bagajı açtığın zaman bir resim ve gerekli direktifleri göreceksin.3.bölüm başlıyor, bol şans."Bu adama galiba sempati duymaya başladım. Ancak amacımdan sapmamalıydım o arkadaşımı kaçırmış ve beni ailemle tehdit eden bir pislikti. Sultanahmet olayında sözü geçen terör örgütünün bir üyesi olabileceği düşüncesi tüylerimi diken diken ediyordu. Arabaya gidip bagajı açıp malzemeleri aldığım zaman resim gözüme çarptı. Acaba yanlış mı görüyorum diye gözlerimi ovdum. Hayır, hayır doğru görüyordum resimdeki kişi ünlü sanatçı Ayhan Aksu'ydu. Direktifte bugün Pepsi Bar'da bir konser vereceğini, ve bagajda bulduğum ilaç şişesindeki sıvıyı onun içkisine döküp ona bir şekilde içirmem gerektiği yazılmıştı. Delilikti bu kim bilir kaç tane güvenlik kamerası vardı diye düşünürken birisinin daha resmini gördüm. Resmin altında bu bizim adamımız yazıyordu.Şimdi işim kolaylaşmıştı. Saat 21.00 da konser başlayacaktı ve saat şu anda 19.00 du yani adamla konuşup gözlem yapabilecek zamanım vardı.

Saat 20.00
Biraz gözlem yaptıktan sonra adamla konuşmaya karar vermiştim. Adam beni gördüğü anda beni güvenlik kameralarının olmadığı bölüme çekti. Demek ki fotoğrafımı göstermişler ona da gerekli direktifler verilmişti. Beni kenara çektiği anda aklımdan şeytanca düşünceler geçmeye başladı.Bu şişeyi ona verebilir, bana verilen direktifleri ona söyler işin içinden rahatça çıkabilirim.Ona şunları söyledim
"Bana verilen talimat ilaç şişesini sana vermekti. Senin görevin ilaç şişesini Ayhan Aksu'nun içkisine koymak."dediğim zamanki tavrım, duruşum, diksiyonum sayesinde adamı rahatça kandırabilmiştim. Aslında riskli bir işti. Ona güvenebilir miydim bilmiyorum. Eğer başaramazsa ailem ve arkadaşım Berkay ölebilirdi.Ah Berkay, bu işlere nereden bulaştın sen!Ama adımı temize çıkarabilmek için bu adama güvenmekten başka çarem yoktu.Çünkü bu ilaç şişesindeki sıvı büyük ihtimalle bir zehir ve benim onu getirdiğim tespit edilirse benim ve ailemin sonu kötü olabilirdi.
Saat 22.00
Kanallarda altyazı geçiyordu... Ayhan Aksu kalp krizinden hayatını kaybetti. Yine kalp krizi tıpkı Musa Koçer'in ölümündeki gibi...