25 yaşındayım. bi kız peşine puanımı yakarak geldim buraya. üniversite okuyorum,okuyamıyorum. peşine geldiğim kız bir buçuk senenin üzerine bu şehirde geçirdiğim ilk haftanın sonunda ' benimle ileride mutlu olamayacağını' anladı. sonra baktım ki ikimizin mutluluk anlayışları aynı değilmiş gerçekten. beni dolu cep mutlu etmezdi zira. ona da yetmedi benim olanlar.sonradan anladım.
Küçücük ellerine hayallerimi sığdırmıştım oysa. Nerden bileyim aptallık işte. Sonra gördüm ki fiyakalı arabalardan inmeye başladı yanında dolu cepli 'adamlar'. zira onu dolu cepler mutlu ediyordu.
Zor zamanlardı. Ayağın kaymayacak bu gibtiğimin yerinde. Nedeni önemli değil kimine basit gelebilir. Hiçkimsenin derdini küçümsememeyi de zor zamanlarda öğrendim.
Sonra bir yığın hayal kırıklığı sığdırdım üzerine geçen 6 seneye. Hastane köşelerine mi düşmedim kanser sandılar,can kardeşimden hayatımın kazığını mı yemedim...
Şimdi uzamış sakallarım,çökmüş suratım, eskiden mavi olan şimdi rengini bilmediğim gözlerim bir odadayız. Hepimiz soruyoruz bu halimizin nedenini. insanoğlundan işittiğimiz nedeni kimseye yakıştıramadığımızdan galiba sessizliğimiz. Hiçbirimizin dili varmıyor söylemeye.
Garip bi hikaye. Benim demeyi hiç istemezdim.
Ben çok korktum sevdiğim yabana varacak diye.
edit:
https://www.youtube.com/watch?v=KqNGUagU6yc karadenizin en sevdiğim yanı,seni ağlarken hiç yalnız bırakmıyor. Ya seni dinliyor sessizce, ya da o da ağlıyor seninle,ikiniz de sırılsıklam olana kadar. ismindeki karalık renginden değil derdinden geliyor belki de.