1. 26.
    0
    saatlerce oturmuştuk.
    bu mekanın en sevdiğim özelliği
    sınırsız çaydı.
    ve kapalı mekan olmasına rağmen rahatça sigara-çay yapabiliyordum.
    bu dakikalardan sonra artık ruhunu okşayabilir,
    düneşten gölgeye alabilirdim onu.
    göz yaşı dökmüştü ter yerine.
    'hangi gazeteyi istiyosun' dedim
    '... ' dedi.
    o gazetelere bakarken bende en sevdiğim bulmacamı çözmeye başlamıştım.
    sorular çok kolay gelir olurmuştu artık.
    sanki hayatın şifresini çözmüştüm.
    bulmacaya bakarken arada tuğçeye bakıp gülüyordum.
    biliyordum ne kadar kuşkucu biri olduğunu.
    'noldu'diye sorardı her bakışımın arkasından.
    eskiden en sevmediğim huyuydu bu
    'güzelliğine baktım'derdim ozamanlar.
    'bişey yok göze faturamı kesiyosun' der olmuştum gülerek..
    6 saattir oturuyorduk.
    rahatsız olmamıştım ama. gayet rahattı benim için o yer.
    sanki mahkemeydi, tuğçeyi yargıladığım.
    hakim bendim, avukat bendim, izleyici bendim. herkes bendim.
    tek suçlu vardı.o..
    ···
  2. 27.
    0
    'abi hesabı alırmısın? bide 57 tane çay var bizim' diyerek gönlünü alıyordum adamın.
    bir yandan üzülüyordum adama.
    beni bilseydi menülerden kaldırırdı heralde sınırsız çay ibaresini.
    ama mutluydu, gülümsedi.
    çıktık ve yürümeye başladık iskeleye doğru.
    hava kararmıştı nerdeyse.
    iskeleye bırakıp bizim binlerin yanına gidecektim.
    gönderdim.
    artık oda özgür bir güvercin gibiydi.
    ama bensiz, sahipsiz..
    aç kalacağını biliyordu uçarken gökyüzünde.
    artık hakimde avukatta ben değildim.
    kendisiyle yüzleşme vaktiydi.
    gerçekleri, yaptıklarını hatırlayıp pişmanlık duyma vaktiydi.
    ' nasıl etsemde sahip olsam tekrar' diyordu içinden.
    bakışları onun yüze vurumuydu.
    hatırladığı şey benim ona ne kadar aşık olduğumdu.
    onu deli gibi seven ben vardım bir zamanlar.
    ama dedim ya bir zamanlardı o.
    o eski çocuğu istiyordu ama değildim.
    değişim evresini çoktan aşmış, kalıplara sığmaz biri olmuştum artık.
    ama bir yandanda gönlüm onu istiyordu.
    herşey elimdeydi.
    ···
  3. 28.
    0
    görmedim panpa. hangi kızı sordun ?
    ···
  4. 29.
    0
    tugçeyi soruyom 57 çay içtiğinizde ne kadar süre sonra buluştunuzdu
    ···
  5. 30.
    0
    eyvallah panpa. yeterli sayıdayız demekki.
    ···
  6. 31.
    0
    dinliorm panpa
    ···
  7. 32.
    0
    ne durumdayız panpalar? kaş kişiyiz orgazmı bekleyen
    ···
  8. 33.
    0
    mola binler orgazm vakti
    ···
  9. 34.
    0
    suratsız bir şekilde 'hoşgeldin' dedim gülümsemeyerek.
    farketmişti oda suratımı 'hıı hoşbulduk' diye cevapladı.
    valizini aldım yürümeye başladık eve doğru.
    hava soğuktu baya.
    topuklularıyla buzda dans halindeydi.
    elini tutmadım dengede durmasına yardım etmek için.
    yere düşse
    erik çalmak için milletin bahçesine giren,
    yakalanan arkadaşına uzaktan hahahahah diye gülen bir bin gibi gülebilirdim.
    keşke düşseydi. yardım etmek için elini tutabilirdim.
    tensel bir yakınlaşma o sabah güzel bir orgazma neden olabilirdi.
    ama bu kadar ince ayrıntıyı düşünmeme gerek yoktu.
    evde 2 yatak vardı.
    biri bendeydi
    o yataktada beraber uyumak ZORUNDAYDIK
    ···
  10. 35.
    0
    Sürüklendim bin devam
    ···
  11. 36.
    0
    @191 okuyanım varmı bilmiyorum panpa. sağolasın fikirlerin değerlidir.
    ···
  12. 37.
    0
    beraberken
    'sen geldiğinde ben otogarda olurum bitanem'(ben)
    'tamam hayatım gerek yok ben gelirim'(fatma)
    'tamam gelmem ozaman otogara'(ben)
    'ben gelmeden otogarda olacaksın'(fatma)
    gibi konuşmalar geçmişti.
    geldi ve dediğim gibi oldu.
    tramvay durağında beklemesini söylemiştim.
    gibimde değildi.
    sabahın ayazında oralara kadar gidemezdim.
    burda okumuştu.
    işleyişi az çok biliyordu.
    binip gelmiştide.
    koca bir valizle.
    'çeyizinide getirmiş yannanı yedin '
    diye geçirdim içimden gülerek.
    fatma öyle bir kızdı.
    makyaj ekgib olmazdı yüzünden.
    'makyajdan senin gerçek yüzün göremiyorum'diye takılırdım arada.
    halbuki benim yüzümde hiç makjay yoktu.tam olarak görebiliyordu yüzümü.
    gerçek yüzüm çok farklı olsada.
    topuklularıda ekgib olmazdı. boyu kısaydı.
    oda bu yolu seçmişti.'kısayım ama topuklu giyebiliyorum
    her kız giyemez bunları'diyip avuturdu kendini.
    sidik yarışına girmeye çalışırdı benimle.
    halbuki o olduğu yere, ben bi kaç metre uzağa yapabiliyordum.
    farkına varınca susmayı öğrenmişti.
    ···
  13. 38.
    0
    @189 yok panpa kitap tarzı bi şey olabilir.
    ···
  14. 39.
    0
    devam et bin
    ···
  15. 40.
    0
    @ 187 kullanıyoruz işte panpa
    ···
  16. 41.
    0
    2-3 hafta.ara tatilde bir kez görüştük kısa. sonra istanbula gittim. 2 hafta civarı sanırım yanlış olmasın
    ···
  17. 42.
    0
    @184 panpa sende yazar ruhu var amk kullan bunu
    ···
  18. 43.
    0
    gecenin 2 sinde gelen mesajı okuyordum o sabah.
    mesaj fatmadan gelmişti.
    uzun zaman sonra mesaj atmıştı.
    sarhoş olduğunu beni çok özlediğini yazan bir mesaj.
    ama artık sıkılmıştım antalyaya gitmekten.
    oyun ne kadar güzel olsada yormuştu beni.
    maddi açıdanda sıkmalıydım biraz.
    bi kaç ay içinde zütümün üstüne oturmamıştım nerdeyse.
    hayatımın en hızlı aylarıydı.
    yetti.
    fatma beraberken yakın illerden birindeki arkadaşına geleceğini söylemişti bana.
    bende mutlu olmuştum ozaman.
    mutlu olduğum anları hiç unutmadığım için bunu kullanabilirdim.
    konuşmaya başladık yine.
    biraz kalbini okşadıktan sonra gelip gelmeyeceğini sordum.
    özlemiştim. vücudunu.
    hem yarım kalan birşeylerde vardı.
    yavaşça işliyordum onlarıda
    'gelirsen istemediğin şeyler olabilir fatma' diyordum
    'geleceğim ve istediğim her neyse yapacağım.bu kez seni dinlemek istemiyorum'
    diye cevapladı mesajımı.
    gelmesini istememeye başlamıştım.
    bu sorumluluğun altına girmek istemiyordum.
    gittiğimde sorun yoktu.
    ama onun gelmesi sorundu benim için
    gelirse ne olacaktı?
    baskı kurmasını istemiyordum tekrar.
    özgürlüğn keyfini çıkarıyordum.
    geldi.
    ···
  19. 44.
    0
    bekletmişti beşiktaş iskelesinde.
    hava soğuktu. rüzgarda vardı.
    sigaram hiç düşmedi parmaklarımdan.
    bir bir ardına yaktım.
    her gelene bakıyordum.
    şanslı kızı arıyordum inenler arasında.
    -değil, değil, buda değil' diye sayıklıyordum.
    yarım saat geçmişti ve geldi.
    gülerek yaklaştı.
    selamlaştıktan sonra her zaman yaptığı gibi
    gelirken yada akşam yaşadığı şeyleri anlatıyordu.
    bende dinliyordum.
    söz sırası gelecekti.
    ···
  20. 45.
    0
    insan neden aynı hataları yapar diye soruyordum kendime.
    durmadan düşünüyordum.
    zihnim hiç boş durmuyordu.
    her saniye bir şeyler, yeni fikirler doğuyordu içimde.
    bi an sordum kendime
    'kiminle mutlu olacaksın'
    işte bu soruydu beni tekrar tuğçe ye iten şey.
    cevap hiç kolay değildi.
    eskiden olsa 'seni seven kişi seni mutlu eder, senin sevdiğin değil' derdim
    farkettimki o değildim ben.
    o kalıba giremiyordum.
    ben sevmeliydim, aşık olmalıydım, koşmalıydım peşinden.
    sanki yapmamışmıydım bunlarıda. yapmıştım
    ama neden mutlu olamamıştım.
    sorun oradaydı.
    neden her şeyi yaptığım halde olmuyordu.
    o an karar verdim. doğruluk tarafını düşünmedim.
    bi şansı vardı bende.
    tuğçeye bi şans verecektim.
    haketmemişti evet.
    ama yönetmen bendim ya hani.
    kendini göstermesini istiyordum.
    'bi oyna bakalım şu mutlu eden kadın rolünü, yapabilirsen senindir'
    demiştim adeta.
    beklemeye geçmiştim gelmesini.
    gelecekti.
    o da sona yaklaştığımızın farkındaydı..
    ···