1. 176.
    0
    reserved
    ···
  2. 177.
    0
    reserved
    ···
  3. 178.
    0
    bu gidişimde ona sözler vermiştim
    -bir daha böyle bişey yaşatmıycam sana sevdiğim.
    -bi amaç varsa benim için bu hayatta, sadece seni üzmemek
    gibi basit ama tesirli cümlelerle onu tekrar kazanmıştım tamamen.
    tuğçeye de gibtir çekmiştim mesajla.
    -beni seven, değer bilen, benim sevdiğim kişi fatma,
    hayatımdan sonsuza dek gibtir git' demiştim.
    o ise yanında kaldığım gece söylediklerime takılı kalmıştı.
    sigarayı bırakıp uzun zaman sonra bir dal sigara içen biri gibiydi.
    miğdesi bulanmıştı.ama devam etmek istiyordu.
    halbuki ben onun sigarası değil ateşi olmuştum artık..
    ···
  4. 179.
    0
    r
    e
    z
    e
    r
    v
    e
    d
    ···
  5. 180.
    +1
    üç-dört gün kalıp fatma ya veda etmiştim.
    -gitmem gerek artık okulum var. çok boşladım biliyosun ' diyerek
    yeni hedeflere yoğunlaşma isteğimi gizlemiştim.
    gerek yoktu gizlemeye. görse bile inanmazdı artık.
    ama ben oyunu kusursuz oynamak istiyordum.
    eskişehire döndüm.
    ···
  6. 181.
    0
    rezerved
    ···
  7. 182.
    +1
    oyun benim için artık zor değildi.
    kurallarım belliydi
    'yalan, inkar,güzel sözler..'
    yeni bi kız bulmak için biraz aramam gerekti.
    bulamadım.
    ozaman hızlı oyuna ara vermek gereksizdi.
    atmıyordum yokuş aşşağı inerken vitesi boşa,
    ibreyi sonda görmeliydim.
    yol belliydi.
    tuğçe.
    ···
  8. 183.
    0
    ulan söyle amme hizmeti yapan dertli panpalarımızı cok seviyorum ya. sukular size panpalar devam
    ···
  9. 184.
    0
    kaptırdım gecenin köründe bin şukuu
    ···
  10. 185.
    0
    ara tatil. evime dönmüştüm. artık kaşta oturmuyorduk.
    benim için artık deniz liseden binlerle gittiğim yerdi yine.
    o zamanlar 6-7 bin toplaşır birinin arabasıyla zıplardık sahillere.
    eğlencemiz buydu. temizdi yüreklerimiz. çıkarımız yoktu.
    zaman değişmişti ama aramızdaki muhabbet değişmemişti hiçbiriyle
    -aga nerdesin akşam alıyorum seni( aga)
    -tamam aga evdeyim aşşağa geldiğinde mesaj at iniyim (ben)
    bu kadar basitti bi dostla görüşmek.
    bu kadar kolaydı ulaşmak birbirimize.
    saatlerce dinlerdik birbirimizi 2-3 dost.
    dalga geçerdik birbirimizle. alınmazdık ama sözlerden.
    küfretmedik değerlerimize hiç bir zaman.
    belkide şimdiki liseli binlerden ayıran şey oydu bizi.
    sövemezdik elini öptüğümüz ekmeğini yediğimiz kadına.
    bilirdik dert olacağını yanlışın yıllarca.
    biz böyleydik.
    böyleyiz.
    ···
  11. 186.
    0
    tuğçeden mesaj gelmişti o gün.
    -nerdesin napıyosun( tuğçe)
    -istasyondayım. oturuyorum(ben)
    -burdasın yani(tuğçe)
    -evet tatile geldim burdayım(ben)
    -görüşelim mi(tuğçe)
    -tamam. bugün işim var. yarın olur(ben)
    -tamam olur(tuğçe)
    hergün peşinden koşan,bi lafına üzülen, kırmamak için kırılan, gururu yazmayı unutan ben
    tuğçeyi bir gün sallamıştım.bu bir değişimdi hemde çok büyük.
    çarşıya çıkmak için minibüse bindim.
    -abi bi kişi alırmısın' diyerek uzattım parayı
    artık öğrenci demiyordum kendim için.
    gibimde değildi çünkü. kuruşların hesabında değildim artık.
    'bununla döner alırım, bununla ayran alırım, bununlada yemekten sonra bi dal sigara alırım'
    gibi gayelerim yoktu.
    liseli bir binken' aga 25 kuruş varmı dolmuş parası ekgib' derken
    artık gecede bi kaç yüz lira harcar olmuştum.
    alışkanlıktır bu dolmuşta en arka sola oturmak.
    geçtim oturdum yerime yine.
    çarşıya az bir yol kalmışken tuğçeyi gördüm.
    yanında annesi, kavşaktan arabasıyla pazara doğru dönüyordu.
    tipik bir kadın gibi sürüyordu.
    direksiyonla kadın şöförün arasından kağıt buruşup geçer.
    gözüme ilişti. sinyal vermemişti
    'kavşaktan dönerken sinyal verilir' diye mesaj attım.
    15 dakka sonra cevap geldi.
    'sen nerden gördün' diye
    çarşıdayım geziyorum gördüm' diye cevapladım..
    ···
  12. 187.
    0
    yıllar geçmişti üstünden ama ben hatırlıyordum hala bana yaptıklarını.
    ama bu kez değişen sanki yıllar değil rollerdi.
    ben onu sallar, takmaz olmuşken
    o koşan arayan soran olmuştu. kanıtı şuydu.
    telefon çaldı..
    -nerdesin annemi bıraktım ben pazarda, yukarı doğru yürüyorum(tuğçe)
    -bilardo oynuyorum amcaogluyla noldu( ben)
    -tamam gel göriyim seni bi(tuğçe)
    -... üstüm başım pek uygun değil kaçma sonra( ben)
    -üfff nolucak beeee(tuğçe)
    uygun değil diyince öyle sıkıntılı bi durum yoktu aslında.
    sadece bize dayatılan kot pantolon yoktu kıçımda.
    onun yerine kumaş pantolon ve kundura vardı yıllar sonra.
    en son lisedeyken olmuştu bu.
    az zaman değildi.
    bilardo oynarkende etkili oynamıştım.
    kendimi kameralar karşısında topla hareketler yapan, gülümsemeyen,
    dikkatli bi bin gibi hissediyordum. baya da fark etmişti oyunuma bu kılık.
    -tamam geliyorum camiye doğru köşede bekle' dedim ve telefonu kapattım.
    ···
  13. 188.
    0
    -napıyosun ' dedi gülümseyerek
    -iyi ne olsun öyle oyun oynuyoduk ' diye cevapladım.
    bi kaç dakika boş boş konuştuktan sonra devam etti yoluna.
    bende oyunuma geri döndüm.
    zaman geçirmek istiyordum biraz tuğçeyle burda.
    bayada kaldım ailemin yanında.
    ama o evden dışarı çıkamadığından dolayı görüşemeyeceğimizi söyledi durdu.
    bende sıkılmıştım burdan artık.
    bi kaç gün erken çıkmak istedim evden.
    tabi aile sorumluluk sınavını vermiştim.
    yalan artık benim en büyük silahımdı.
    ailemede kullanmak zorundaydım.
    çünkü eskişehirde 2 sene geçirmiş ve hala 1. sınıftaydım.
    oysaki kayıt olduktan sonra antalyada geçtiğim bi kaç dersten bile muaftım.
    muaf olamadığım şey sorumsuzluğumdu.
    2. sınıfta olduğumu, herşeyin gayet iyi gittiğini anlattım kısa cümlelerle.
    babam genelde inanırmış gibi yapardı. inanmazdı.
    annemde hep 'aman oğlum derslerine çok çalış, okulunu bitir' derdi ben ne dersem diyeyim.
    benim yaptığım şey 'bugün yalan atıyorum ama yarın yalan olmayacak bu sözlerim'
    gibi bir şeydi aileme yalan atmak.
    çünkü bu okulu bitirmek artık en büyük gayemdi.
    ···
  14. 189.
    0
    istanbula gidip edeyle görüşecektim.
    uzun zaman olmuştu görüşmeyeli.
    o bana hep katlanmıştı.
    ben onu sattığımı düşündüğm zaman bile kızmamıştı bana
    çünkü biliyorduki bu çocuğun hayatta değer verdiği şeylerin
    biri ailesi
    biride dostlarıydı.
    o yüzden arkamdaydı düşman olamazdı, olamazdık.
    istanbuldaydı artık ede.
    ailesiyle beraber taşınmışlardı.
    ede hep bi iş yapmak için girişimde bulunmuş,ama yeterli desteği göremeyince,
    tek yumrukta yıkılan taksör gibi bırakmıştı kendini.
    kalbi hep temiz ve yaralıydı.
    o da diğer dostlarım gibi zamanında elini ateşe tutmuştu.
    ve bakıp bakıp yanık izlerine üzülürdü.
    ···
  15. 190.
    0
    rezerved bin bi solukta okudum ağlıcam birazdan amk beni anlatıyosun resmen
    ···
  16. 191.
    0
    görüştük edeyle. eski günler, geçmişin acısı, geleceğin kaygısı..
    ikiside vardı oldum olası hayatımızda sanki..
    sanki doğduğumuzda ilk acıyı ebe vermemişti bize..
    büyümüştük.ama unutmamıştık geçmişi.
    unutmakta istemiyorduk zaten..
    yıllar canımızı yakmıştı ama anlar vardı bizi mutlu kılan.
    ···
  17. 192.
    0
    istanbul farklıydı hayatımda hep.
    ilk orada görmüştüm polis barikatını annemin elinden tutup
    üniversiteden diplomasını almasını beklerken.
    sağ-sol varmış. bilmezdim sağı solu..
    sarımsak-soğandı benim için sağ-sol ayrımı..
    meğer uğruna insanların öleceği şeymiş sarımsak-soğan..
    sevemedim ikisinide o günden beri..
    ···
  18. 193.
    0
    yannan giben kelebek terk
    ···
  19. 194.
    0
    dinleyen panpalara saygı ve sevgiler..ii sabahlar.. taktik şart..
    ···
  20. 195.
    0
    @159 2002 ne amk lan.. 2002 de mi doğdun diye soracağım 2002 de insan mı doğar lan allahın liseli bini. gibtir git şimdi .yaprak gibeni oku ozaman bin. adam hayatını anlatıyo kelebek gibi yalan değildir sanırım.

    http://inciswf.com/bitmednz.swf
    ···