-
101.
0artık geriye kalan tek şey fatmaya yüzyüze yalanlar sıralayıp
ona ne kadar masum, ne kadar temiz biri olduğumu anlatmaktı.
zor değildi.bir zamanlar öyle biriydim.
ama kolayda değildi. artık değildim öyle biri.
ozaman yapılacak şey tek ve kaçınılmazdı.
eski beni hatırlamak ve anlatmak.
başladım.
gözleri doldu
-ben sadece seni sevdim çocuk. sana kötülük düşünmedim tuğçe gibi,
sana güvendim, inandım söylediklerine ' dedi fatma.
bense o sırada bu konuşmaların bitip vücudumun sahneye çıkmasını düşünüyordum.
sevişme müptelası biri olup çıkmıştım.
beni seven her kızı gibmek istiyordum sanki.
böylemiydim önceden?
aradığım tek şey beni seven, anlayan biri değilmiydi?
bir gülüşe bir bakışa kanan o saf kalpli,
kötülük düşünmeyen..
evet o eski bendim.
ve yine yürümeye başladım yalanlar sokağımda.
o ise yine beni bekleyen saf esnaf gibiydi.
tavlayı açmış rövanş istiyorum dercesine bana bakıyordu.
kabul etmişti beni tekrar koynuna.
kabul... -
102.
0bu gidişimde ona sözler vermiştim
-bir daha böyle bişey yaşatmıycam sana sevdiğim.
-bi amaç varsa benim için bu hayatta, sadece seni üzmemek
gibi basit ama tesirli cümlelerle onu tekrar kazanmıştım tamamen.
tuğçeye de gibtir çekmiştim mesajla.
-beni seven, değer bilen, benim sevdiğim kişi fatma,
hayatımdan sonsuza dek gibtir git' demiştim.
o ise yanında kaldığım gece söylediklerime takılı kalmıştı.
sigarayı bırakıp uzun zaman sonra bir dal sigara içen biri gibiydi.
miğdesi bulanmıştı.ama devam etmek istiyordu.
halbuki ben onun sigarası değil ateşi olmuştum artık.. -
103.
+1üç-dört gün kalıp fatma ya veda etmiştim.
-gitmem gerek artık okulum var. çok boşladım biliyosun ' diyerek
yeni hedeflere yoğunlaşma isteğimi gizlemiştim.
gerek yoktu gizlemeye. görse bile inanmazdı artık.
ama ben oyunu kusursuz oynamak istiyordum.
eskişehire döndüm. -
104.
+1oyun benim için artık zor değildi.
kurallarım belliydi
'yalan, inkar,güzel sözler..'
yeni bi kız bulmak için biraz aramam gerekti.
bulamadım.
ozaman hızlı oyuna ara vermek gereksizdi.
atmıyordum yokuş aşşağı inerken vitesi boşa,
ibreyi sonda görmeliydim.
yol belliydi.
tuğçe. -
105.
0ara tatil. evime dönmüştüm. artık kaşta oturmuyorduk.
benim için artık deniz liseden binlerle gittiğim yerdi yine.
o zamanlar 6-7 bin toplaşır birinin arabasıyla zıplardık sahillere.
eğlencemiz buydu. temizdi yüreklerimiz. çıkarımız yoktu.
zaman değişmişti ama aramızdaki muhabbet değişmemişti hiçbiriyle
-aga nerdesin akşam alıyorum seni( aga)
-tamam aga evdeyim aşşağa geldiğinde mesaj at iniyim (ben)
bu kadar basitti bi dostla görüşmek.
bu kadar kolaydı ulaşmak birbirimize.
saatlerce dinlerdik birbirimizi 2-3 dost.
dalga geçerdik birbirimizle. alınmazdık ama sözlerden.
küfretmedik değerlerimize hiç bir zaman.
belkide şimdiki liseli binlerden ayıran şey oydu bizi.
sövemezdik elini öptüğümüz ekmeğini yediğimiz kadına.
bilirdik dert olacağını yanlışın yıllarca.
biz böyleydik.
böyleyiz. -
106.
0tuğçeden mesaj gelmişti o gün.
-nerdesin napıyosun( tuğçe)
-istasyondayım. oturuyorum(ben)
-burdasın yani(tuğçe)
-evet tatile geldim burdayım(ben)
-görüşelim mi(tuğçe)
-tamam. bugün işim var. yarın olur(ben)
-tamam olur(tuğçe)
hergün peşinden koşan,bi lafına üzülen, kırmamak için kırılan, gururu yazmayı unutan ben
tuğçeyi bir gün sallamıştım.bu bir değişimdi hemde çok büyük.
çarşıya çıkmak için minibüse bindim.
-abi bi kişi alırmısın' diyerek uzattım parayı
artık öğrenci demiyordum kendim için.
gibimde değildi çünkü. kuruşların hesabında değildim artık.
'bununla döner alırım, bununla ayran alırım, bununlada yemekten sonra bi dal sigara alırım'
gibi gayelerim yoktu.
liseli bir binken' aga 25 kuruş varmı dolmuş parası ekgib' derken
artık gecede bi kaç yüz lira harcar olmuştum.
alışkanlıktır bu dolmuşta en arka sola oturmak.
geçtim oturdum yerime yine.
çarşıya az bir yol kalmışken tuğçeyi gördüm.
yanında annesi, kavşaktan arabasıyla pazara doğru dönüyordu.
tipik bir kadın gibi sürüyordu.
direksiyonla kadın şöförün arasından kağıt buruşup geçer.
gözüme ilişti. sinyal vermemişti
'kavşaktan dönerken sinyal verilir' diye mesaj attım.
15 dakka sonra cevap geldi.
'sen nerden gördün' diye
çarşıdayım geziyorum gördüm' diye cevapladım.. -
107.
0yıllar geçmişti üstünden ama ben hatırlıyordum hala bana yaptıklarını.
ama bu kez değişen sanki yıllar değil rollerdi.
ben onu sallar, takmaz olmuşken
o koşan arayan soran olmuştu. kanıtı şuydu.
telefon çaldı..
-nerdesin annemi bıraktım ben pazarda, yukarı doğru yürüyorum(tuğçe)
-bilardo oynuyorum amcaogluyla noldu( ben)
-tamam gel göriyim seni bi(tuğçe)
-... üstüm başım pek uygun değil kaçma sonra( ben)
-üfff nolucak beeee(tuğçe)
uygun değil diyince öyle sıkıntılı bi durum yoktu aslında.
sadece bize dayatılan kot pantolon yoktu kıçımda.
onun yerine kumaş pantolon ve kundura vardı yıllar sonra.
en son lisedeyken olmuştu bu.
az zaman değildi.
bilardo oynarkende etkili oynamıştım.
kendimi kameralar karşısında topla hareketler yapan, gülümsemeyen,
dikkatli bi bin gibi hissediyordum. baya da fark etmişti oyunuma bu kılık.
-tamam geliyorum camiye doğru köşede bekle' dedim ve telefonu kapattım. -
108.
0-napıyosun ' dedi gülümseyerek
-iyi ne olsun öyle oyun oynuyoduk ' diye cevapladım.
bi kaç dakika boş boş konuştuktan sonra devam etti yoluna.
bende oyunuma geri döndüm.
zaman geçirmek istiyordum biraz tuğçeyle burda.
bayada kaldım ailemin yanında.
ama o evden dışarı çıkamadığından dolayı görüşemeyeceğimizi söyledi durdu.
bende sıkılmıştım burdan artık.
bi kaç gün erken çıkmak istedim evden.
tabi aile sorumluluk sınavını vermiştim.
yalan artık benim en büyük silahımdı.
ailemede kullanmak zorundaydım.
çünkü eskişehirde 2 sene geçirmiş ve hala 1. sınıftaydım.
oysaki kayıt olduktan sonra antalyada geçtiğim bi kaç dersten bile muaftım.
muaf olamadığım şey sorumsuzluğumdu.
2. sınıfta olduğumu, herşeyin gayet iyi gittiğini anlattım kısa cümlelerle.
babam genelde inanırmış gibi yapardı. inanmazdı.
annemde hep 'aman oğlum derslerine çok çalış, okulunu bitir' derdi ben ne dersem diyeyim.
benim yaptığım şey 'bugün yalan atıyorum ama yarın yalan olmayacak bu sözlerim'
gibi bir şeydi aileme yalan atmak.
çünkü bu okulu bitirmek artık en büyük gayemdi. -
109.
0istanbula gidip edeyle görüşecektim.
uzun zaman olmuştu görüşmeyeli.
o bana hep katlanmıştı.
ben onu sattığımı düşündüğm zaman bile kızmamıştı bana
çünkü biliyorduki bu çocuğun hayatta değer verdiği şeylerin
biri ailesi
biride dostlarıydı.
o yüzden arkamdaydı düşman olamazdı, olamazdık.
istanbuldaydı artık ede.
ailesiyle beraber taşınmışlardı.
ede hep bi iş yapmak için girişimde bulunmuş,ama yeterli desteği göremeyince,
tek yumrukta yıkılan taksör gibi bırakmıştı kendini.
kalbi hep temiz ve yaralıydı.
o da diğer dostlarım gibi zamanında elini ateşe tutmuştu.
ve bakıp bakıp yanık izlerine üzülürdü. -
110.
0görüştük edeyle. eski günler, geçmişin acısı, geleceğin kaygısı..
ikiside vardı oldum olası hayatımızda sanki..
sanki doğduğumuzda ilk acıyı ebe vermemişti bize..
büyümüştük.ama unutmamıştık geçmişi.
unutmakta istemiyorduk zaten..
yıllar canımızı yakmıştı ama anlar vardı bizi mutlu kılan. -
111.
0istanbul farklıydı hayatımda hep.
ilk orada görmüştüm polis barikatını annemin elinden tutup
üniversiteden diplomasını almasını beklerken.
sağ-sol varmış. bilmezdim sağı solu..
sarımsak-soğandı benim için sağ-sol ayrımı..
meğer uğruna insanların öleceği şeymiş sarımsak-soğan..
sevemedim ikisinide o günden beri.. -
112.
0dinleyen panpalara saygı ve sevgiler..ii sabahlar.. taktik şart..
-
113.
0evet panpalar.bu gecede burdayım. başlayayım.
-
114.
0gezdim tozdum yürüdüm bol bol.
sokaklar sanki benimdi.
gündüz, çok kalabalık olmayan saatte dalmıştım istiklale.
hep gece saatlerinde yürümüştüm bu caddede.
kendimi en mutlu hissettiğim anlardan biriydi.
özgürdüm sanki.
yıllarca prangalara vurulmuş mahkumdum.
zindanlarda, taşların üstünde uyumuş gelmiştim sanki.
bir yandan ağırlığı vardı geçmişin
bir yandan özgürlük hissi.
yürüdüm sona kadar.
galata kulesine hiç çıkmamıştım daha önce.
cebimde param vardı.
hesap yapma gereği duymadan daldım
'veririz amk kaç paraysa nolucak'
dedim kendi kendime.
huzur doluydu istanbul o sabah.
sanki bu şehir değildi bombaların patladığı,
sanki yıllar önce insanlar bu sokaklarda kaçmamıştı,
mermilerden..
sarımsak-soğan geldi aklıma.
hiç sevmem diyip bindim asansöre.
her tarafından baktım kulenin.
farkettim
geçmişimi kabullenmiştim artık.
ne yaşadıysam ben yaşamıştım.
umduğum kadar görememiştim kuleden.
ama yüksektim yerden artık.
sanki geçmiş metrelerce aşşağıdaydı benden.
evet dedim.
yükseliyorum. -
115.
0insan neden aynı hataları yapar diye soruyordum kendime.
durmadan düşünüyordum.
zihnim hiç boş durmuyordu.
her saniye bir şeyler, yeni fikirler doğuyordu içimde.
bi an sordum kendime
'kiminle mutlu olacaksın'
işte bu soruydu beni tekrar tuğçe ye iten şey.
cevap hiç kolay değildi.
eskiden olsa 'seni seven kişi seni mutlu eder, senin sevdiğin değil' derdim
farkettimki o değildim ben.
o kalıba giremiyordum.
ben sevmeliydim, aşık olmalıydım, koşmalıydım peşinden.
sanki yapmamışmıydım bunlarıda. yapmıştım
ama neden mutlu olamamıştım.
sorun oradaydı.
neden her şeyi yaptığım halde olmuyordu.
o an karar verdim. doğruluk tarafını düşünmedim.
bi şansı vardı bende.
tuğçeye bi şans verecektim.
haketmemişti evet.
ama yönetmen bendim ya hani.
kendini göstermesini istiyordum.
'bi oyna bakalım şu mutlu eden kadın rolünü, yapabilirsen senindir'
demiştim adeta.
beklemeye geçmiştim gelmesini.
gelecekti.
o da sona yaklaştığımızın farkındaydı.. -
116.
0bekletmişti beşiktaş iskelesinde.
hava soğuktu. rüzgarda vardı.
sigaram hiç düşmedi parmaklarımdan.
bir bir ardına yaktım.
her gelene bakıyordum.
şanslı kızı arıyordum inenler arasında.
-değil, değil, buda değil' diye sayıklıyordum.
yarım saat geçmişti ve geldi.
gülerek yaklaştı.
selamlaştıktan sonra her zaman yaptığı gibi
gelirken yada akşam yaşadığı şeyleri anlatıyordu.
bende dinliyordum.
söz sırası gelecekti. -
117.
0kahvaltı yapacaktık. karnım açıkmıştı beklerken.
yürüyorduk. beşiktaşın arka sokaklarında daha önce bizim binlerden
biriyle gittiğim kahvaltı mekanı vardı. oraya gittik.
güzel yerdi. ucuz ama etkiliydi.
çok para harcayabilmeme rağmen yinede pahalı yemeklere anlam veremiyordum.
o yüzden bu mekan tam benlikti.
oturduk karşılıklı.
'gazeteleri uzatsana' dedi
kartlar bendeydi.her şekilde oynamak istiyordum kartlarımı.
'bekle herşeyin sırası var' dedim.
gülümsedi 'tamam' dedi ve sustu.
menemen ve kahvaltı tabağını söyledik.
tam bir öğrenciydi karşımda.
bense patron gibiydim.
'kaç gündür yumurta yiyorum ya' dedi.
sefalet içindeydi. borç batağındaydı.
bende öyle sıkıntılar yoktu.
bana kadar param vardı. borcum yoktu.
antalyadayken bende onun gibiydim.
ama artık değil. -
118.
0kahvaltı bitmişti.
ben onu beklerden az çok hazırlamıştım söyleyeceklerimi
cevaplarını tahmin edebiliyordum.
ağlayabilirdi.ama inanmıycaktım gözyaşına.
okadar kolay kanmıycaktım.
'seni çok seviyorum tuğçe' demiycektim.
'bak tuğçe yıllardır aynı şeyi yaşıyoruz.
geliyorum gidiyorum, konuşuyoruz ama bi noktaya ulaşamıyoruz.
ben sana bu gün benimle burdan el ele çık demiyorum.
bana aşkım bitanem de demiyorum.
sadece bi düşün.kim seni bu hayatta mutlu edecek olan kişi.
öyle biri yoksa bu noktada bitirelim herşeyi.
iyi ,kötü geçmiş kalsın olduğu yerde.
sana bi daha açmak istemiyorum geçmişi.
gerekirse mutlu olduğumuz günleride konuşmayalım.
bugün burda tanışmış gibi yapalım.
hayatındaki anlamım virgülse, tamam eyvallah.
ama ben senin noktansam eğer bana bunu hissettir.'
söylediğim şeyler içine oturmuştu.
ağlıyordu.
ama ben gülüyordum inceden
devam ettim
'hep bunu yapıyorsun.
ağlayarak saklanıyorsun benden.
ama bugün kaçıcak bi yerin sok senin.
düşün'
açılmaya başlamıştı kilitleri onunda.
'ya ben sana çok fazla hata yaptım.sen mutlu olmayı çok hakediyosun.
ama yaptım bi kere. napiyim.ben böyleyim.
bugün sana tamam desem yarın ne yapacağım belli değil.
seni tekrar üzmekten korkuyorum'
bilmiyordu beni ne kadar üzdüğünü geçmişte.
nede olsa acı hissedebildiğin kadardı.
ben çok hissetmiştim acıyı.
kalbim sonbaharın getirdiği rüzgarda savrulan yapraktan beter olmuştu.
yerden yere vurmuştu zamanında.
ama artık en güzel yerinde bile gibtir olup gitse hayatımdan
biliyordum daha fazla acımazdı kalbim.
zirvesini yaşatmıştı acının.
daha fazlası yoktu. -
119.
0saatlerce oturmuştuk.
bu mekanın en sevdiğim özelliği
sınırsız çaydı.
ve kapalı mekan olmasına rağmen rahatça sigara-çay yapabiliyordum.
bu dakikalardan sonra artık ruhunu okşayabilir,
düneşten gölgeye alabilirdim onu.
göz yaşı dökmüştü ter yerine.
'hangi gazeteyi istiyosun' dedim
'... ' dedi.
o gazetelere bakarken bende en sevdiğim bulmacamı çözmeye başlamıştım.
sorular çok kolay gelir olurmuştu artık.
sanki hayatın şifresini çözmüştüm.
bulmacaya bakarken arada tuğçeye bakıp gülüyordum.
biliyordum ne kadar kuşkucu biri olduğunu.
'noldu'diye sorardı her bakışımın arkasından.
eskiden en sevmediğim huyuydu bu
'güzelliğine baktım'derdim ozamanlar.
'bişey yok göze faturamı kesiyosun' der olmuştum gülerek..
6 saattir oturuyorduk.
rahatsız olmamıştım ama. gayet rahattı benim için o yer.
sanki mahkemeydi, tuğçeyi yargıladığım.
hakim bendim, avukat bendim, izleyici bendim. herkes bendim.
tek suçlu vardı.o.. -
120.
0'abi hesabı alırmısın? bide 57 tane çay var bizim' diyerek gönlünü alıyordum adamın.
bir yandan üzülüyordum adama.
beni bilseydi menülerden kaldırırdı heralde sınırsız çay ibaresini.
ama mutluydu, gülümsedi.
çıktık ve yürümeye başladık iskeleye doğru.
hava kararmıştı nerdeyse.
iskeleye bırakıp bizim binlerin yanına gidecektim.
gönderdim.
artık oda özgür bir güvercin gibiydi.
ama bensiz, sahipsiz..
aç kalacağını biliyordu uçarken gökyüzünde.
artık hakimde avukatta ben değildim.
kendisiyle yüzleşme vaktiydi.
gerçekleri, yaptıklarını hatırlayıp pişmanlık duyma vaktiydi.
' nasıl etsemde sahip olsam tekrar' diyordu içinden.
bakışları onun yüze vurumuydu.
hatırladığı şey benim ona ne kadar aşık olduğumdu.
onu deli gibi seven ben vardım bir zamanlar.
ama dedim ya bir zamanlardı o.
o eski çocuğu istiyordu ama değildim.
değişim evresini çoktan aşmış, kalıplara sığmaz biri olmuştum artık.
ama bir yandanda gönlüm onu istiyordu.
herşey elimdeydi.
-
17 eylul 2026 huur cocukları lıste
-
muhahahaahahahhahaahahaha
-
yotubda sahte baykar reklamlarını izliyorum
-
ucan kedi ne zaman gelsem buradasin
-
iyiki günde 40 vakit namaz yok
-
koyu mavi ruhlu gavat buraya bak
-
kayra şişman küçük kız çocukları gibi
-
dunya ceza evi
-
abi sıçarken züt deliğinden çıtırtı sesi geliyor
-
yabancı kadınlar erkeğe efso trample yapar
-
onlice inci sözlük üyeleri
-
boyle hayatin ta anasini bacisini gibiyim
-
hepinizi pişmaniye gibi yerimm
-
kadınlardan midem bulaniyor
-
slavia prag yenilirse şike
-
panpa ben moderatör değilim
-
onceki nesillerden bir
-
olsem daha iyi gibi
-
kürt degilim eminim
-
bu idrar sondalari neden
-
tffnin websitesi kapatma yetkisi varmış
-
evli güzel bir karı size vermek istese
-
bizim tayfa riç riç
-
penis yalarken ağza gelen kıl
-
habiscan incel olabilirmisin
-
17 eylül 2100 huur cocukları lıste
- / 1