1. 1.
    +2
    @8 sene olmuş 2012... 2012 amk ya...
    http://www.incicaps.com/bry-amk.png
    ···
  2. 2.
    +2
    Ve sonunda o gün gelmişti.
    9 tercih yapmıştım.
    lisedeki binlerin olmadığı bi yer yazmamıştım.
    yalnızlık artık benim için lise arkadaşımın olmadığı zamanlar demekti.
    dostluğun lisede kazanılan sonrada gibtin sene karşılaşmayacağın bir şey olduğuna kanaat getirmiştim.
    öyleydi hep.
    sıkıntımı çözen eğlendiğim insanlar hep eski arkadaşlarım dostlarımdı.
    biliyordum onların bana iyi geleceğini.
    ···
  3. 3.
    +2
    ‘Kader varsa eğer’ dediğim anlar olmuştu çok.
    ama o gün anlamıştım ki adı her neyse o vardı.
    tercih yaparken sitenin sayfasında fotoğrafımı gördüm.
    web cam da çekilmişti yıllar önce liseden bir sene sonra..
    yanımda hayatımı buralara kadar getiren tuğçe vardı o gün.
    başvuru yapmaya beraber gitmiştik.o gündü işte elini bir kez tuttuğum.
    o gündü işte aşkımın zirvesi.
    o gündü işte bittiğim gün.
    ve o günü saniye saniye hatırlatan fotoğraf tam karşımdaydı
    ···
  4. 4.
    +2
    Dese bile artık beni sonsuz bi mutluluğa bırakmıştı farkında olmadan.
    5 ay sonra ilk kez elini tutabilmiştim ya sıkıca,
    ellerimiz terlemişti ya,
    gözlerine baktığımda benim kadar sevdiğini hissetmiştim ya ,
    işte o andı benim son mutlu anım.
    o yoldan dönerken bile tutamamıştım elini.
    bir kez tattırmıştı ya bana o duyguyu artık kulu olabilirdim onun o anda. olmuştumda.
    aşkla beslenen bir kızın kanla beslenen bir vampirden tek farkı dişlerini göstermemesidir.
    göstermiş olsa da fark etmemiştim zaten gözlerine bakmaktan..
    ···
  5. 5.
    +2
    O günleri fotoğrafa baktıktan sonra şöyle bir geçirdim gözümden.
    ne kadar değiştim dedim kendime..
    halbuki bu daha başıymış olayın.
    ben daha hala safmışım doğduğum gün kadar..
    taktik ne olursa olsun rakibin kalbine oynuyorsa kaybeden olursun..
    ···
  6. 6.
    +2
    http://www.incicaps.com/anlat-panpa-dinliyoruz.swf
    anlat panpa dinlemedeyiz...
    ···
  7. 7.
    +1
    oyun benim için artık zor değildi.
    kurallarım belliydi
    'yalan, inkar,güzel sözler..'
    yeni bi kız bulmak için biraz aramam gerekti.
    bulamadım.
    ozaman hızlı oyuna ara vermek gereksizdi.
    atmıyordum yokuş aşşağı inerken vitesi boşa,
    ibreyi sonda görmeliydim.
    yol belliydi.
    tuğçe.
    ···
  8. 8.
    +1
    -rahat ol kardeşim sıkma kendini en kötü buradaki okulu bitirirsin (ufuk reiz)
    -canını sıhma goçum Allah yardım eder hele sen gayret et(bakkal Ahmet)
    Sadece bu gaz ve çözdüğüm posta denemesiyle gelmiştim buraya.
    herkes sanki farkındaydı koftiden geldiğimin.
    herkesin gözü üstümdeydi.
    herkes bana bakar olmuştu bahçede.
    -bu sabah ya çok yakışıklıyım yada bi sıkıntı var diye geçirdim içimden.
    ···
  9. 9.
    +1
    üç-dört gün kalıp fatma ya veda etmiştim.
    -gitmem gerek artık okulum var. çok boşladım biliyosun ' diyerek
    yeni hedeflere yoğunlaşma isteğimi gizlemiştim.
    gerek yoktu gizlemeye. görse bile inanmazdı artık.
    ama ben oyunu kusursuz oynamak istiyordum.
    eskişehire döndüm.
    ···
  10. 10.
    +1
    Okulun tuvaletine girdikten sonra sıkıntı olduğunu fark ettim.
    3 numaradan biraz uzun olan saçlarımın sağa sola anlamsız yatışı,
    yüzümde hala çekyatın izleri,
    yağ birikintisinden farksız çapaklarım ve sapsarı dişlerimle
    sıkıntı tam olarak bendim..
    ···
  11. 11.
    +1
    -elini tutabilirmiyim bitanem?( ben)
    -burda kimse görmez heralde dimi (tugce)
    -gören görsün artık napalım (ben)
    -saçmalama ya(tugçe)
    ···
  12. 12.
    0
    okuluna gittim.
    gerçekten dediği kadar vardı.
    üniversiteden çok liseye benziyordu bu yer.
    o an şükrettim orda okumadığıma.
    eskişehiri düşündüm.
    okulumu.
    benimkide çok iyi sayılmazdı liseli binler sayesinde.
    burdan iyiydi genede.
    derse girip çıkmasını bekledim.
    sonra yürümeye başladık beraber.
    iskeleye vardık.
    'napalım bırakıyım seni'
    'gelsene sende'dedi
    o an anlamıştım.
    dün kurduğum her şey kanıtlanmıştı.
    artık bana kalmıştı cevap hakkı.
    bendim yönümüzü veren.
    'tamam olur' diyip geçtik karşıya.
    ···
  13. 13.
    0
    vay o.ç niye takmıyorsun beni zoruma gitti amk
    ···
  14. 14.
    0
    ikisi haricinde yaşadığım bi hayatta vardı tabi bir yandan.
    okuluma gidip biraz ders dinleyip sınıfı geçmem gerekiyordu.
    düzen şarttı.
    panpamla evimizi tutmuştuk çoktan.
    hatta artık donmuş su borularımız ve giderimiz bile vardı.
    eskişehirin sinirleri zorlayan soğuğu, biz evde yokken baş göstermişti
    ev artık kullanılamaz haldeydi.
    benim odam bina boşluğuna bakıyordu.
    işemek zorundaydık. klozet dolunca vileda kutusunun yardımıyla benim camdan aşşağı döküyorduk.
    sefaletin ağa babası bizim evdeydi artık
    sıçmak ve duş almak artık 2 günde bir yapabildiğimiz,
    zaruri ihtiyaçlar arasında zirveye oturan faaliyetlerdi.
    ısınmak ve yemek bile artık keyfi sayılabiliyordu.
    bu evde kalamazdık
    ev arama işlerine tekrar girdik.
    bu kezde çok sürmedi bulmamız.
    okula daha yakın daha güzel bir evdi.
    yerleştik ve hayatımız düzene girmeye başlamıştı.
    doğalgazımız vardı artık.
    istediğimiz yemekleri yapabilecek seviyelere çıkmıştık.
    herşey iyiydi
    sadece biraz yanlızlık vardı.
    o da hep vardı.
    ···
  15. 15.
    0
    bir iki gün daha kalıp eskişehire döndüm.
    o geceden sonra görüşmedik tuğçeyle.
    mesajlaştık.
    destek olacağımı söyledim
    yardım edecektim pgibolojik daralmalarına.
    ama istediğim kadar olurdu bu.
    elini bırakabilirdim her an
    sıkılabilirdim bu oyundanda.
    öylede oldu.
    beni boşa oyaladığını, hiçbirşeyin düzelmeyeceğini söyleyip uzamıştım yine hayatından.
    artık böyleydim.
    aynı şekilde 'fatma yürümüyor artık ayrılalım'demiştim eskişehire dönünce.
    sıkılmıştım ikisindende.
    ama yalnızda kalamıyordum aynı zamanda.
    fatma eskişehirde olsaydı belki mutlu olabilirdik.
    ben ona 'deli gibi aşık' durumunda değildim.
    ama o öyleydi bana karşı.
    sayfalar dolusu mesaj attı.
    koltuğa uzanmış okuduktan sonra
    'peh' dedim sadece.
    benim yıllarca yaşadığımı sanki çok kısa bir sürede yaşamıştı.
    ben yaşatmıştım.
    ···
  16. 16.
    0
    biraz özet geç bin
    ···
  17. 17.
    0
    biraz ortadan daldım bin aradan ne kadar zaman geçtikten sonra tekrar görüştünüz diye sormak isterim
    ···
  18. 18.
    0
    kahvaltı yapacaktık. karnım açıkmıştı beklerken.
    yürüyorduk. beşiktaşın arka sokaklarında daha önce bizim binlerden
    biriyle gittiğim kahvaltı mekanı vardı. oraya gittik.
    güzel yerdi. ucuz ama etkiliydi.
    çok para harcayabilmeme rağmen yinede pahalı yemeklere anlam veremiyordum.
    o yüzden bu mekan tam benlikti.
    oturduk karşılıklı.
    'gazeteleri uzatsana' dedi
    kartlar bendeydi.her şekilde oynamak istiyordum kartlarımı.
    'bekle herşeyin sırası var' dedim.
    gülümsedi 'tamam' dedi ve sustu.
    menemen ve kahvaltı tabağını söyledik.
    tam bir öğrenciydi karşımda.
    bense patron gibiydim.
    'kaç gündür yumurta yiyorum ya' dedi.
    sefalet içindeydi. borç batağındaydı.
    bende öyle sıkıntılar yoktu.
    bana kadar param vardı. borcum yoktu.
    antalyadayken bende onun gibiydim.
    ama artık değil.
    ···
  19. 19.
    0
    bizim binlere geçtim ordan.
    yarın gene buluşacaktık.
    okuluna gidecektim bu kez.
    görmek istiyordum 'berbat yaaa' dediği o yeri.
    istanbuldaki bi okul ne kadar berbat olabilirdi acaba.
    binlerden biri en yakınımdı.
    anlattım olan biteni onada.
    o da dinledi
    istiyorduki mutlu olayım..
    benden çok istiyordu belki.
    en azından eski halimi istemiyordu.
    ···
  20. 20.
    0
    kahvaltı bitmişti.
    ben onu beklerden az çok hazırlamıştım söyleyeceklerimi
    cevaplarını tahmin edebiliyordum.
    ağlayabilirdi.ama inanmıycaktım gözyaşına.
    okadar kolay kanmıycaktım.
    'seni çok seviyorum tuğçe' demiycektim.
    'bak tuğçe yıllardır aynı şeyi yaşıyoruz.
    geliyorum gidiyorum, konuşuyoruz ama bi noktaya ulaşamıyoruz.
    ben sana bu gün benimle burdan el ele çık demiyorum.
    bana aşkım bitanem de demiyorum.
    sadece bi düşün.kim seni bu hayatta mutlu edecek olan kişi.
    öyle biri yoksa bu noktada bitirelim herşeyi.
    iyi ,kötü geçmiş kalsın olduğu yerde.
    sana bi daha açmak istemiyorum geçmişi.
    gerekirse mutlu olduğumuz günleride konuşmayalım.
    bugün burda tanışmış gibi yapalım.
    hayatındaki anlamım virgülse, tamam eyvallah.
    ama ben senin noktansam eğer bana bunu hissettir.'
    söylediğim şeyler içine oturmuştu.
    ağlıyordu.
    ama ben gülüyordum inceden
    devam ettim
    'hep bunu yapıyorsun.
    ağlayarak saklanıyorsun benden.
    ama bugün kaçıcak bi yerin sok senin.
    düşün'
    açılmaya başlamıştı kilitleri onunda.
    'ya ben sana çok fazla hata yaptım.sen mutlu olmayı çok hakediyosun.
    ama yaptım bi kere. napiyim.ben böyleyim.
    bugün sana tamam desem yarın ne yapacağım belli değil.
    seni tekrar üzmekten korkuyorum'
    bilmiyordu beni ne kadar üzdüğünü geçmişte.
    nede olsa acı hissedebildiğin kadardı.
    ben çok hissetmiştim acıyı.
    kalbim sonbaharın getirdiği rüzgarda savrulan yapraktan beter olmuştu.
    yerden yere vurmuştu zamanında.
    ama artık en güzel yerinde bile gibtir olup gitse hayatımdan
    biliyordum daha fazla acımazdı kalbim.
    zirvesini yaşatmıştı acının.
    daha fazlası yoktu.
    ···