1. 1.
    0
    zombilerin varolmasının mümkün olup olmadığı sorusunu, özbilinçsiz bir yönelimsel davranış olabilir mi sorusu yoluyla anlamayı deneyebiliriz. bana kalırsa böyle bir yönelimsellik mümkün. ama özbilinçsiz olması zombiyi kendinin farkında olmaktan esirgeyebilir mi cidden? şunu söylemek istiyorum; bir zombiyi ikinci kez uyandırmak ve eski canlı haline döndürmek de mümkün müdür acaba? bir düşünce deneyine, ikincisini ekleyerek belirtmek isterim ki bu zombinin, normal bir canlıya dönüştüğü anda, zombiyken yaptıklarını hatırlayabilmesi, berrak anılar gibi olmasa da, bulanık resimler olarak gözünün önüne getirebilmesi ancak ve ancak zombiye özgü bir farkındalığı kabul edersek sözkonusu olabilir.
    ···
  2. 2.
    0
    öyleyse zombi - tanımı gereği- içi tamamen boş kalan bir davranışın mı yönemselliğinden ötürü "yaşamaktadır" sahiden de? yerine getirilen bir jest, yinelenen bir davranış, bize belirli türden bir hafızanın zombideki varlığını göstermez mi? bir zombi, canlı halinden geriye kalan anılar yoluyla, dünya üzerinde neler yapması ve nasıl yapması gerektiğini "bilir". yeni doğan bir bebek gibi bu davranışları en baştan, başkalarını taklid ederek keşfetmek zorunda kalmaz. bu ise zombinin içinin düşünülenden daha dolu olduğunu ima eder.
    ···
  3. 3.
    0
    ikinci olarak komaya girenlerin durumunu ele almayı öneriyorum. şeker komasına giren bir şeker hastası düşünün mesela. şekeri o kadar düşmüştür ki, bayılmaya çok benzeyen bir şuur yitirmesi geçirir. gene de tümüyle bilinçsiz değildir. etrafıyla konuşabilmekte. saçma da olsa anlamlı sözler söyleyebilmektedir. yanındakilere garip şeylerden bahsetmekte, ona yardıma gelenleri, kendisini sedyeye yerleştirebilmek için kollarından tutan hasta bakıcıları, iteleyip tersleyebilmektedir. gözleri kapalı, yarı baygın ve şuurunu yitirmiş olsa bile garip bir bilinçlilik içindedir hala. bu hasta, şeker yüklemesinin ardından, tekrar normal düzenine kavuştuğunda, olanları net bir işekilde hatırlayamayacaktır büyük bir olasılıkla . eşinin dostunun o sırada neler yapmış olduğuna dair ona hatırlattıkları yüzünden şaşıracak, duyduklarına inanamayacaktır herhalde. elbette ki komadan çıkıp da denge durumuna kavuşmasını, bilinçli bir bastırma edimi olarak okumak yanıltıcı olacaktır. ama hastanın neden komada yaptıklarını hatırlayamadığı da gizemini korumaktadır. buna cevap olarak denecektir ki, hasta o zaman diliminde eylemlerinin şuurunda değildi. ama eylemde-bulunmanın kendisine özgü bir bilinci, şuuru yerinde olmayan kişinin yaptıklarına bile eşlik ediyor saymamız gerekmez mi?
    ···
  4. 4.
    0
    şimdi bu örnek ışığında tekrar zombi meselesine dönelim. yaşayan bir insan için dahi bu denli bulanık, hatta namevcut olan temel bilinçlilik ne öznenin içerisine ne de dışarısına ait bir yönelimselliktir sadece. yönelimsellik, onu nasıl düşünürsek düşünelim, edimlerimize bir amaçlılık atfetmemizle at başı gittiği sürece bu temel bilinçliliği karakterize etmekte başarısızlığa uğrar.
    ···
  5. 5.
    0
    zombi tartışması, bilincin sadece yönelimsellik olduğu öncülünden hareket eder. oysa zombiyi, bu öncüle mesafeli bir tavirla ele aldığımızda, belki de hepimizin, canlı olmamızdan bile evvel, birer zombi olduğumuza ikna olacağız. hepinizin ta anasını gibeyim.

    özet: buraları yapın, öyle olmaz.
    ···
  6. 6.
    0
    oben oben oben oben
    ···