0
şöyleki, geçmişe giden biri geçmişte ben doğmadan önce babamı öldürürse, ben hiç var olmamış olacağım. benim çocuğumda, torunumda, bu çekirdekten yürüyerek gelecekte doğacak hiçbir insanda var olmayacak. ünlü fizikçi stephen hawking, bu çelişkiyi ortadan kaldıracak geçerli bir fizik kanununun olmadığını söylerken, “zaman yolculuğu ileride bir gün mümkün olabilecekse, peki şimdi gelecekten gelen ziyaretçiler nerede?” diye soruyor.
bilim çevreleri zaman yolculuğunun kuantum fiziği esasları dâhilinde teorik olarak mümkün olduğunu savunuyorlar. ancak kuantum fiziği bugün için daha yolun çok başındaki bir çalışma alanıdır. kuantum mekaniğinin hiçbir kuralı klagib fiziğe uymuyor. kuantum fiziğinin olay ve kurallarını anlamakta iq düzeyi bizim iq’larımızı maymun eden bilim adamları bile henüz anlamaya çalışırken, bizim iki boyutlu klagib algı bandımız hiç anlayamıyor.
benim geçmişe gidebilme ve önceki yaşantılarımı değiştirebilme şansım olsa, değiştirilecek o kadar çok şey var ki, hiç bulaşmamak en iyisi. ama en azından, 18-20 yaşlarında yediğim birkaç dayağı yememek için yolumu değiştirebilirdim. sanırım bu durum, bugünkü gerçekliği fazla değiştirmez. fazla değil, bir haftanın loto sonuçlarını önceden bilmek de oldukça yararlı olur. tabi tabi, bugün biraz fazla param olsa iyi olur. ayrıca, araba çarpınca kaybettiğim canım arkadaşımı, o gün o sokakta oynamaması için uyarmam gerek. belki bugünkü zamanda, bu hafta sonu bir yerlerde karşılıklı iki kadeh bir şey içerdik.
neyse artik konudan dagilmayalim, aslinda biz gecmiste yasiyoruz ve gelecekten cesitli zamanlara ve bu zamana ziyaretler yapilmakta kanimca.bu kisiler ellerinden geldigince kendilerini belli etmemeye calisyorlar, gelmeden önce bulunmak istedikleri zaman hakkinda yeterince bilgi sahibi oluyorlar ve halkin arasina karisip o zamanin tadini cikariyorlar.ana kural bulundugun zaman icerisinde gelcegi degisterecek büyük icraatlar gelistirmemek. fakat bu insanlardan bazilari, heyecanlarina yenik düsüyor olmaliki kendilerini belli etmek ve farkliliklarini ortaya koymak istiyorlar.
bir kac örnek verecek olursak;
tüm
zamanların en ünlü gemisi titanik, herkes tarafından bir deniz faciası
nedeniyle tanınır oysa dev yolcu gemisinin ardında inanılmaz bir gizem
saklı.
titanik’in akıl almaz öyküsünü sunarken uyarıyoruz. bir düşünün,
titanik’i
batıran gerçekten bir buz dağı mıydı?
hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını
bilmiyordu. hatta kendisinin dahi haberi yoktu. adı; morgan
robertson´du, deniz öyküsü yazmayı planladı. bu bir uzun öykü olacaktı.
hayali "titan kazası"
hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan bir gemi. bir aşk
teması.ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle
karşılaşacaklar ve
bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı.
aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda,
başka
bir gemi, asla batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi
titanik, i̇ngiltere’nin southampton limanından yeni dünyaya doğru denize
açıldı. sonra, 1912 yılında 14 nisan´ı, 15 nisan´a bağlayan gecede
sisler
arasından birden ortaya çıkan bir buzdağı batmaz denen titanik’in katili
olacaktı. yukarda okuduğunuz robertson´un romanındaki batış sahnesi
aynen
gerçekleşti. sadece o kadar mı? bakın morgan robertson titanik´den 14
yıl
önce yazdığı romanında daha neleri bilmişti;
robertson´un romanındaki titan adlı gemi southampton limanından yola
çıkıyordu ve 14 yıl sonra titanik de aynı limandan yola çıktı.
romandaki gemi ile, titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. titan
248
metre, titanik 252 metreydi.
i̇ki geminin ağırlıkları da çok yakındı. robertson romanında titan´ı
70.000
ton ağırlığında yazmıştı; gerçek titanik ise 66.000 tondu.
her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu
taşıyorlardı. gerek romandaki hayali titan´a gerekse de gerçek titanik´e
avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.
daha da ötesi var;
robertson´un romanındaki dev titan, new foundland yakınında; kuzey
atlantik´
de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; talihsiz
titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi
bir
buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.
ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; robertson
romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; titanik´de ise 22
filika
vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.
sonra... gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu.
aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... robertson´un romanındaki
titan´da ise 1500 kişi ölüyordu. her iki gemi de 3000 kişilikti ve
titanik´e
2224 kişi binmişti.
aynı asla batmaz denen gemi,
aynı yerden aynı yere yolculuk,
aynı tarihte, aynı yerde kaza,
aynı buzdağı ve aynı tür batış,
aynı yolcu ve ölü sayısı,
hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar.
bir diger örnek ise,"amerika'da 44 yasindaki andrew carlssin adindaki bir adam, 800$ ile girdigi wall street'ten 2 haftada 350.000.000$'lik bir portfoye sahip olmu$. ve bunu 126 farkli alim-satim isleminden sonra gerceklestirmis.
yetkililer de bu kisinin yasal olmayan yollardan sirketler hakkinda bilgi edindigini one surerek tutuklamislar.
adam 2256 yilindan geldigini ve bizim zamanimizda borsada zengin olmanin dayanilmaz cekiciligine kapildigini soylemis. eger onu serbest birakirlarsa usame bin laden'in yerini ve aids'in caresi hakkinda bilgiler verecegini one surmus.