1. 1.
    +14
    her gün, gece buraya girip bi şeyler yazıyoruz. depresif hallerimizden kurtulmak için, belki de sırf birazcık neşe için.

    tanımadığımız insanların analarına, ecdadlarına sövüyoruz. hikayelerimizi anlatıyoruz. korkunçlu, hüzünlü, romantikli.

    aslında açılan her başlığın ardında bir yara var. bir terkedilmişlik, bir yalnızlık, bir asosyallik, bir fakirlik.

    dertlerimizden birazcık arınıyoruz burda dimi. yüzleşemiyoruz onlarla. baş edemiyoruz. birikiyorlar içimizde. burda atıyoruz onları.

    giblenmiyoruz çoğumuz açtığı başlıklarda. üzülüyorum lan. o kadar şey yaz başlığa cevap yazan olmasın . ayıp yani.

    şarkılar dinleyip alkol, sigara kullanıyoruz. hiç bir zaman istediğimiz şeyi bulamadık hayatta. inanın şu satırları yazarken gözlerim doldu binozlar.

    heh ne diyordum. hiç bulamıycaz lan aradığımızı. aradığımız gibi eş, istediğimiz gibi bir baba, biraz refah, huzur.

    neden lan ? biz bu kadar mı kötü çocuklarız tanrının gözünde ? bu mu imtihan ? hayattan gram zevk almıyorum artık.

    her gece aynı rüya, her sabah kalktığımda gözümü açtığımda yatağın yanındaki duvara bir yumruk.

    acıyorum boşa geçen günlerime. elimden de bir şey gelmiyor. çıkıp biraz hava alıyım diyorum. takıyorum kulaklarımı, yürüyorum kordonda.

    mutlu insanlar görüyorum binler. onlar mutlu, yanlarında aileleri, eşleri, sevgilileri belki de çocukları var. çekirdek çıtlıyorlar.

    bi biz mutsuzuz galiba. canım sıkılıyor 11 den aşağı kalkmaz oldum. uyanıyorum, kalkınca ne yapacağım sorusunu soruyorum kendime.

    ve yeniden uyuyorum. bir süre sonra gına geliyor tabi mecbur uyanmak durumunda kalıyorum. ne yapıcaz lan biz ?

    hep böyle oturup hayatımızın kadınının kapımızı çalmasını mı bekleyeceğiz ? bir iki arkadaşım var ara sıra görüşüyorum onlarla.

    ama hiç tadı yok olayların. hep aynı sıkıcı şeyler. bıktım aq.

    özet: sanırım ağır depresyondayım beyler. biliyorum bir çoğumuz öyleyiz. napıcaz biz ? bir şeyler önerin. geçsin bitsin şu hayat artık.
    ···
  2. 2.
    +1
    yannan kafası aşağıda özet yazıyor
    ···
  3. 3.
    0
    lan şu hayatta istediklerim beni satmayacak bir iki dost ve sadakat ve sevgi dolu bir eş.

    ne kadar çıktığım, ne kadar arkadaşım olduysa hepsi yalan söylediler lan bana.

    çok şey istiyoruz galiba, tanrının ol demesi o kadar basit ama diyemiyor. iş bize gelince tıkanıyor.

    canın sağolsun be tanrım.
    ···
  4. 4.
    0
    özlüyorum eski günlerimi lan. üni. ye gidemedim daha 2 senedir giriyoruz bi gib yok. olmazsa 2 senelik giricem sıkıldım.

    ama eski lise günlerimi özlüyorum. okuldan nefret ederdim. ama sabah otobüse yetişeyim diye koşa koşa giderdim.

    bir kız sevdim beyler. o beni sevmedi. reddedildik. dayandık alkole. öyle bir noktaya geldim ki okula akşamdan kalma 1 saat uykuyla gittiğim zamanlar oldu.

    görenler bağımlı sanardı. bu arsız bela bini gibi bi hayatım vardı. paso damara bağlıyordum. tanrıya sövüyordum. ne bileyim. isyankardım yani.

    gittim bir gün bu kızın sınıfına. seviyorum seni dedim. cevap vermedi. biraz yere baktı. üzgünüm diyebildi sadece. peki dedim çıktım sınıftan.

    beyler ne var biliyor musunuz? o an orada hayalim değil sanki hayatım yıkıldı. araba kazası geçirmiş olanlar bilir. bir araba size çarptığı zaman başta hiç acı hissetmezsiniz. ama sonradan acı derinleşir. içten dışa vurmaya başlar. aynı öyleydi durum. sınıfın kapısından çıkıp kendi sınıfıma gidene kadar hiç bir şeyim yoktu.

    kendi sırama gidip oturduğumda ise...
    ···
  5. 5.
    +1 -1
    dedim noldu lan ? noldu bana ? nerdeyim der gibi etrafa baktım ? ağlayasım vardı. erkekler ağlamaz sözüne inat sel gibi ağlayasım. ağlayamadım. ve ben kolay kolay ağlayamam. bağırır çağırır etrafı kırar dökerim. ama yine de ağlayamam lan.

    babam öldüğünde bile gözümden 1-2 yaş akmıştır anca. ama o gün çok gariptim . sonrasında okula gitmeler azaldı. devamsızlık dağ gibi oldu. okuldan evi arıyorlardı. ben açıp he ? derdim asi bir ses tonuyla. ben şu lisenin müdür yardımcıısıyım şu öğrencinin velisiyle mi görüşüyorum. yok evde deyip kapatırdım.

    okula cidden çok büyük nefretim vardı beyler. öğretmenler tam dayaklıktı amk. alacaksın bir sopa eline bağlayacaksın bunları bir kazığa. çat çut vuracaksın neresi denk gelirse. hala daha nefret ederim egoist huur çocuklarından neyse konu bu değil.

    daha sonra toparlanır gibi oldum, gittim okula olayı biliyorlar mıydı bilmem acıyan gözlerle bakıyorlardı lan. bir tane dostum yoktu ki anlatayım rahatlıyım amk. hep içime attım. sonrasında olanlar oldu tabi.
    ···
  6. 6.
    0
    @9 özür dilerim cancağızım. kusura bakma iyi değilim, bi de 4 bira etkisi var.

    neyse konuya dönelim.

    herkes dostane yaklaşmaya başladı birden. bir çocuk vardı sınıftan çift dikiş. ama delikanlı adamdı. en azından ben öyle sanırdım. necati diyelim ona.

    necati çay ve bisküvi alıp gelmiş o sabah, yanıma çekti bi sıra. oturdu ikram etti çayın birini ve bisküvinin yarısını. hayırdır bir sıkıntın var galiba dedi. sıkıntı büyük hacı dedim. anlat lan rahatlarsın dedi. yok be usta ne kadar anlatsam da dinmez acım dedim. telefon numarasını verdi. facebookda da ekliydi zaten. bi sorun olursa yaz yeter moruk dedi.

    eyvallah, adamsın dedim. o teneffüs öyle geçti. inanın derslere kafam kalkmıyor. ölü gibi uyuyorum derslerde. hoca yeri geliyor silgi, tebeşir atarak uyandırır yeri gelir bağırırdı. ulan alacaksın huur çocuğunu. bağlayacaksın bir masaya, yavaş yavaş dökeceksin karnına asiti, sonra iğne batırıp delik deşik edeceksin göbeğini.

    neyse konu bu değil beyler. konu bambaşka yerlere kayıyor az kaldı.
    ···
  7. 7.
    0
    @10 o işler öyle olmuyor işte. manitayı aldın, gibtin postaladın. tadı çıkmıyor amk. ben gibmelik değil sevmelik arıyorum. ruhum durulsun istiyorum amk

    neyse beyler. günler geçiyor teneffüslerde nadir de olsa benim kızı görüyordum. ona da tuğçe diyelim amk.

    beyler tuğçeden biraz bahsetmek gerekirse:

    fizik yok
    çok ahım şahım güzellik, taşlık yok.
    minyon tipli bir kız. boyu ufak.
    gülüşü dünyaya bedel. sarı, uzun saçları var.
    çok harika bir kızdı lan melek amk.

    neyse konu bu değil. tuğçe benim gibiydi, o kadar ısınmıştım ki ona. canımdan bir parça lan unutamıyorum sevda ateşi yanıyor içimde hala. ne kadar kederli olsam da onun bir gülüşünü görmek dünyanın en mutlu adamı yapıyordu beni.

    tuğçe benim gibiydi demiştim, benim gibi içine kapanıktı biraz. çok arkadaşı yoktu. bir iki kişiyle teneffüse çıkardı. sınıfları da çok kalabalık değidi zaten. ben buna bakarken bu baktığımı farkederdi, başka yere dönerdi. veya içeri girerdi. sınıfımıza giden yol sınıflarının önünden geçerdi. mecbur ordan geçer kapı açıksa görürdüm onu. çalışkan kızdı amk benim gibi 36 günden 19.5 a indirilmiş devamsızlığı ya da 7-8 tane zayıf dersi yoktu.

    ne diyordum heh. ben bunu görürdüm. bizim sınıfa doğru yönelirken arkamdan kapının kapandığını duyardım. kız o kadar nefret ediyormuş benden demek ki. artık ordan geçmeyip yolu uzatıp merdivenleri kullanıyordum haliyle derslere geç kalıyorduk. bir de ordan azar işiyorduk amk.

    alıcaksın bu hocaları. domaltıp zütlerinde soda şişesi kıracaksın. paramparça edeceksin zütlerini, jartiyer giydirip atıcaksın yol kenarına. gibsinler amk.

    neyse konu bu değil.
    ···
  8. 8.
    0
    @13 aşağılamışsın ama güldüm. şuku lan *

    @14 19 oldu yaş geçen ay. ya haklısın aslında amk. ama seneye kadar sabredemeyip bugünün dertlerine odaklıyorum kendimi .dediğini yaşadım biliyorum. ama acı var içimde. eskiye çok büyük özlem var.

    @15 kralsın. *
    ···
  9. 9.
    0
    ben biraz daha arkadaş kazanmıştım. derdimi anlatsam mı bilmiyordum. güven sorunu vardı o zamanlar çok fazla. kız uğruna annelerini satacak tiplerdi tanıdığım adamlar. biraz daha geçsin dedim zaman.

    zaman geçti. okulların kapanmasına baya az kalmıştı beyler. necati ile ara sıra konuşurduk napıcan bu yaz dedi. bilmiyorum ki moruk napıyım yatarım, denize giderim heralde dedi. gitar kursu açılmış lan seversin sen gitsene dedi.

    bin ilk defa haklıydı lan. beyler okulda cidden serttim. kabadayıydım demiyorum ama mizacım sertti. ama sanata özel ilgim vardı. hele iş müzik olunca. olur lan dedim necatiye hem karı kız düşer oralara dedim.

    düşer moruk düşer * dedi. sen de gelsene dedim yok almıyım ben sen git takıl * dedi. gitmemi özel bir şekilde istiyormuş gibiydi. başta aman nedir ki ya gider biraz kafa dağıtırım. iyi olur diyordum.

    sonradan anladım kahpeliği.
    ···
  10. 10.
    0
    gittim yazıldım bu gitar kursuna beyler, hayatımda yaptığım büyük pişmanlıklardan biriydi. haziran sonunda başlıyordu ilk ders. gittim biraz araştırdım çevrede, acemiler için gitarları falan. buldum bi tane 130 tl bayılmıştım hiç unutmam hala evde durur. neyse konu bu değil.

    içimde tuhaf bir heyecan vardı lan. hoca çok sıcak kanlıydı. bu yaz süper olur diyordum. unuturdum kafamdaki dertleri. o ilk günü hiç unutmam binler.

    hala dün gibi aklımda lan. neyse duş aldım, güzelce giyindim parfüm sıktık. saçlara da şekil verdim. ( apaçilik yok işin içinde yana yatırdım biraz )

    yarım saat erken gittim hoca ordaydı işte sandalyeleri falan yerleştiriyorlardı toplamda 45 kişi yazılmıştı kursa. saat 10 de ilk grup , 12:30 ikinci grup 4:30 üçüncü grup olarak ayrılmıştı 15 er li gruplar şeklinde.

    ikinci grupdan olduğum için 12 de ordaydım. işin aslı benden başka kimse yoktu. yalnızlığın ilk adımıydı bu.

    http://www.youtube.com/watch?v=5k1kgcezxQE dinlerken okuyunda bi heyecanı olsun amk

    millet yavaş yavaş toplanmaya başladı. gitarlar mitarlar şekiliz cooluz amk. yerleştik yerlerimize. cam kenarında oturuyordum. arkalarda sessiz sakin. hocayı net olarak görüyordum önümdeki sandalye boş olduğu için. o sandalye yaklaşık 5 dakika sonra dolacaktı. ve yalnızlığın ikinci adımı başlayacaktı.
    ···
  11. 11.
    0
    ders başladı. hoca gitarın tarihinden başladı aha dedim sıçtık. gitti o sıcak kanlı adam geldi gözümün önüne bir orangutan.

    http://www.youtube.com/watch?v=7FYTugl2EIc

    2 dakika sonra konu değişip hangi türde çalmak istediğimiz sorusuna gelmişti. solo - ritim diye soruyordu hoca tek tek. herkes ritim diyordu anlamadığımdan değil yalnız kalmayayım diye ben de ritim dedim.

    neyse hoca bir kaç örnek verdi. artist konuşturuyor gitarı flamenko ezgileriyle. havasını gibtiğim ona da ayrı bi kıldım zaten. neyse konu bu değil.

    kapı çalındı kırmızı montlu bir gölge kapının camında. kapı açıldı . kusura bakmayın hocam dedi tatlı bi ses. kapının uzağında kaldığımdan göremiyordum. içeri girdi o ses. daha da yaklaştı. bir vücut biçimi aldı.

    tuğçe buradaydı. o an içimden çok büyük bir hasgibtir çektim. nasıl olur lan falan. yanında gitarı yoktu. o yüzden kursa gelmedi diye rahatlamıştım. önemli değil tuğçe biz de yeni başladık geç otur dedi ecdadını gibtiğim hocası.

    ya bu olamazdı. olmamalıydı. benim unutmak için aylığına 70 tl verdiğim kursa bulaşmaması gerekiyordu.

    ordaydı. tam önümde. altın saçlarının kokusu burnumdaydı. ve kurs için gelmişti. gitarı henüz almamış bu hafta bakacakmış. hoca kendi gitarını verdi. içerden başka bir gitar alıp kursa devam etti.

    kursu takan kim lan. aşık olduğum 5 aydır içimden söküp atamadığım kız tam önümde. ama tamamiyle giblenmemiştim binler. kız sanki beni görmedi. ama o benim için melek gibi parlıyordu herkesten farklı bir ışık saçıyordu.

    o gün bittiğinde eve gittim. necatinin bunu planladığını hissediyordum ama bilemezdi. nerden bilebilir kimseye anlatmadım. yatağa yattım uyuya kalmışım.
    ···
  12. 12.
    +1
    saat 7 civarı uyandım telefonun sesiyle. necati ilk kez arıyordu beni. genelde mesajlaşırdık. uyku sersemi açıp he ? dedim. he değil alo denir öküz dedi. ya tamam noldu işte uzatma dedim. hayırdır senin canın neye sıkkın gene dedi.

    bişey olmadı nolsun öyle gittim kursa yatıyordum şimdi, uyku sersemliği kusura bakma.

    hee deyip bir pekekent gülüşü attı. nasıldı kurs ?

    fena değildi ya..

    iyi iyi, bi ara denize gidelim. mesaj atarım ben sana .

    olur uyar bana. hadi görüşürüz deyip kapattım daha fazla konuşmasına müsaade etmeden. kafa ütülüyordu lan.

    yemek yerken şeytan dürttü sanki. bu bin beni niye aradı falan diye. amacının deniz olmadığı bal gibi belliydi. bi muallaklik vardı ama hadi bakalım.

    ve tahmin edebileceğiniz gibi tuğçe aklımdan çıkmıyordu. yatıyorum kalkıyorum o. doğru düzgün yemek yemeden kalktım sofradan. facebookda aratmama rağmen bulamıyordum. teknoloji özürlüsüydü resmen. telefon numarasını da bulamamıştım.

    neyse beyler kurs perşembe günleriydi. her perşembeyi iple çekiyordum. onun dışında ot gibi yaşıyordum bütün gün pc, yemek, kilo almıştım iyice. bi iş bulayım kafama göre çalışayım diyordum.

    ama şöyle bir huyum vardır. kimsenin bana emir vermesine katlanamam. hele bana bağıran biri olsun. dünyayı yıkarım o an. kendi işimin olması şarttı. e tabi 17 yaşında nere iş kuruyon amk.

    sonuç olarak bi kaç yere girip çıktım. anlaşamadık falan. perşembe günleri öyle böyle geçiyordu. kızla hiç muhabbetimiz yoktu. necati irtibatı kesmiyordu. bi kere denize gittik . arkadaşı vardı yanında ona da batuhan diyelim. batuhan iyi çocuktu . efendiydi. oturup kalkmasını biliyordu. necati gibi patavatsız değildi rahattı. bunla baya samimi olduk biz. necatiyi giblemiyordum o da deliriyordu amk. saçma sapan hareketler yapıyordu.

    neyse az kalmıştı yol verecektim ona. ama öğrenmem gereken bi kaç şey vardı...
    ···
  13. 13.
    0
    @32 ne kızıcam lan deli misin * güzel olmuş, yazmak iyi geliyor moruk. bir sıkıntım olduğunda açıp şiir yazıyorum mesela not defterine, ruhum rahatlıyor sanki.

    @33 başından geçenleri anlatmak için belli bir yaş kuralı mı var ? 19a girdim nolmuş amk. senin acın benden daha mı büyük. benim acım daha mı afilli senden ?
    ···
  14. 14.
    0
    bir perşembe günü daha gelmişti. kursun balkonu tuğçenin evinin olduğu bölgeye bakıyordu yani o yoldan geliyordu hep. bir kaç kere yaptım bunu beyler. ister inanın ister inanmayın çok büyük şizofrenlik anılarım oldu.

    çıkıyordum balkona. yaslanıyordum demirlere o yolu gözlüyordum. tuğçe yavaş sakin adımlarla gelirdi içeri girerdim görmesin beni diye. şimdi yanlış falan anlar. ki durumum da yanlış anlaşılmaya baya müsait yani. sırf o yola dikiyorum gözlerimi. biri görse hasta der.

    o yoldan gelirken ben sınıfa geçiyorum erken geldiğimden sınıfta bir ya da iki kişi olurdu. sınıftakileri pek takmıyordum ama iyi insanlardı. öyle havaları yoktu zengin züppeler gibi.

    bi kızla tanıştım kurstan ama baya bi yanlışlıkla oldu. bunun akordu bozuk. yani baya baya kulağımı gibiyor çıkan ses. ben de yeni yeni öğrendim gibi bişey. akord ayarını yapalım istersen dedim gülümseyerek .

    aa olur ya valla ben beceremiyorum dedi. aldım gitarı yaptım. sağol cidden yaaa

    önemli değil dedim. beyler açık söyliyim yaaağlı yuğğğlu konuşan kızları hiç sevmem. ağızlarına iki üç tane vurasım gelir. ama kız şirindi lan.

    o yüzden kızamadım. ismim ilayda dedi kısa süren bir sessizlikten sonra.

    oğuz dedim ben de. öyle ufak bi tanışma oldu. çok da samimi olmadık kızla. ama muhabbetimiz tuğçeyle olduğundan çok daha fazlaydı.

    tuğçeye merhaba cümlesini kuramıyordum beyler. ağzım kilitleniyordu sanki. sıralara karışık olarak otururduk örneğin o gün tuğçe soluma oturmuşsa hep sağa doğru bakar vücudum sağa dönük olurdu. sağa oturmuşsa aynı şekilde. bildiğiniz eziyet çekerdim. kurstan bir iki kişi ile daha tanıştık bu akort olayı sayesinde. ulan bi benmişim hocayı dinleyen demek ki. millet akordunu ya bana ya hocaya yaptırırdı. ama çoğunluk bana yaptırırdı.
    sanırım hocanın kızacağı endişesiyle ufak bir ün kazanmıştım 14 kişilik grubun içersinde. neyse konu bu değil beyler.
    ···
  15. 15.
    0
    http://www.youtube.com/wa...R=1&feature=endscreen

    kursdan insanlar git gide azalıyordu. sebebini bilmediğim bir şekilde. kurslara gelenlerin sayısı azalıyordu. tek isteğim tuğçenin çekip gitmemesiydi. başlarda her ne kadar onu istemesem de sanki o kursu bırakırsa içimden bir parça kopacakmış gibi hissediyordum.

    tahmin edeceğiniz üzere, bıraktı. ama oralara daha sonra gelicem.

    neyse kursta en son 8 kişi kalmıştık. sıralar azalınca cidden sınıf ferahlamıştı. sıkış tepiş olmuyordu. gitarın sapı birinin kıçına giricek diye korkuyordum.

    sınıfın azalması bir yandan tuğçe ile olan yakınlığımı arttırdı gibi hissettirmeye başladı. arada nadir de olsa birbirimize bakıyorduk dersin ortasında. hadi kalabalık olunca vücudumu onun olduğu yönün aksine çeviriyordum. fakat 8 kişi olunca yapamıyorsun çok belli oluyor. mecbur yüzüne bakıyorum.

    o da arada bakıyor farkediyorum daha da heyecanlanıp vuruyorum gitara. sanırsın led zeppelin aq

    neyse bir perşembe günü yine balkondayken yolu izliyordum kursun başlamasına 5 dakika kalmasına rağmen hala ortada yoktu. canım sıkılmıştı içeri girdim.

    o gün gelmemişti beyler. değil gitar çalmak, oturmak bile istemiyordu canım. gibtimin dersi bitsin de gidip yatıyım diyordum. farketmiştim ki;

    tuğçe benim gitara olan aşkım olmuştu.

    o hafta çok umutsuz geçti. hiç bir şey yapasım gelmiyordu. hoca çalışalım diye ev ödevi verirdi. her seferinde tuğçenin gözüne girebilmek için sıkıca çalışır giderdim. şarkılara geçmiştik hoca çalardı mesela biz topluca söylerdik. tuğçe katılmaz köşede bizi izlerdi. o perşembe tuğçe gelmişti. biraz huzur bulmuştum.

    lakin onda da bir tuhaflık vardı yüzünden düşen bin parça...

    hoca bana seslendi. dalmış olan ben hocaya doğru döndüm. buyrun hocam. şarkı söyleyelim mi dedi. olur hocam . sonradan ayıktım ikimiz mi ? dedim. ben çalıyım sen söyle işte olmaz mı dedi.

    beyler sesim çok iyi değildir ama ortam neşelenir belki diye olur hocam farketmez dedim.

    neyse, kenan doğulu - aklım karıştı da karar kıldık. söyledim. şarkının %60 ını tuğçeye bakarak okudum . o ise sadece yere bakıyordu. moralim iyice bozulmuştu. kurs sonrası hocayla bir şeyler atıştırdık konuştuk havadan sudan. sonra eve gittim. uyuyup kalmışım yine.
    ···
  16. 16.
    0
    beyler bu tarz dinlemem genelde. ama iyi olmuş. yiğidin hakkını vermek lazım http://www.youtube.com/watch?v=ZlGhE_GHSo4

    kalktım. napıyorum ben dedim kendi kendime. napıyorum ulan. elimden kayıp gidiyor hayatımın aşkı. belki de çocuklarımın annesi olacak kadın .

    biraz daha gayret oğuz. biraz daha. iki bira alıp geldim evin karşısındaki tekelden. içiyordum boş boş bakarak bilgisayara. yazdığım şiirlere.

    neyse, dıbına koyayım ta dedim. nolacak sanki alıp konuşsam karşıma. ama birine danışmam lazımdı. aklıma ondan başka isim gelmiyordu.

    sevmiyordum bini ama bu bişeyleri aydınlığa kavuşturacaktı. belki de hayallerim sadece bu konuşmanın ardındaydı.

    aradım necatiyi. birader konuşalım mı bi ara,

    olur hacı neredesin.

    yok lan şimdi değil, yarın akşam mesaj atarım sana.

    okey

    telefonu kapattım. kulaklıklarımı takıp yattım.

    ertesi akşam, buluştuk bunla. oturduk kayalıklara. birer şişe bira. hayırdır aramazdın böyle gel dertleşelim içelim diye başına taş mı düştü.

    yanlış hatırlamıyorsam böyle bir cümle kurdu . yok lan ne alakası var, bana zaman bol olm asıl sen aramıyorsun.

    biraz daha ergen muhabbeti yaptıktan sonra, hadi çıkar ağzındaki baklayı,

    aramızda kalsın bunlar necati.

    ayıpsın.

    anlattım olan biteni. uzağa daldı biraz. git konuş kanka. ne zarar gelir. konuş erkekliğin mi eksilecek ?

    tam olarak aklımdan geçeni söyledi. eyvallah içime su serptin dedim. biraz daha konuştuk .

    senin işler nasıl yok mu konuştuğun biri dedim. yok be kanka vardı bir tane çok yamuğu oldu. 3 ay oldu ayrılalı.

    niye bahsetmedin olm.

    boşver kanka canını sıkmak istemedim.

    eyvallah.

    ...

    beyler benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey daha var. hayatım boyunca bir kez bile kanka lafını ağzıma almadım. almam. nefret ederim bu laftan çok yapmacık gelir. genelde kardeşim, hacı, moruk, usta kullanırım. daha samimi amk.

    neyse o gece böyle bitti. bütün hafta planlamakla geçti beyler, tam olarak nasıl duracağım, ne diyeceğim, gözlerinin içine bakışım, aynanın karşısında prova yaptım lan gerisini siz düşünün artık.

    perşembe günü geldi. o gün hava bayağı kapalıydı. gökyüzünden anlamam gerekirmiş olacakları.
    ···
  17. 17.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=ghLyfCa_BqE

    balkonda duramadım, yağmur çiseliyordu. içeri girip bir koltuğa oturdum gitarın akordunu yaptıktan sonra yaslandım arkama. düşündüm. konuşmalı mıyım gerçekten ?

    anlatmalı mıyım sel gibi aklımdan, kalbimden geçenleri. anlatmalıydım. korkaklığın, kaçmanın bir faydası yoktu.

    kurs başladı, bazen geç kalırdı o yüzden çok meraklanmadım. evi biraz uzak ve yağmur da yağıyor. gelir 10 dakikaya dedim. kafamda anlatacaklarımla ilgili son rötuşleri atıyordum.

    10 dakika oldu.

    15 dakika oldu.

    20 dakika oldu.

    gelmedi. onun bu gelmeyişleri canımı sıkmaya başlamıştı. haftaya kalmıştı tüm planlar lanet ettim bir kez daha tanrıya. ve beni duyduğuna eminim. bu hayatın başka bi açıklaması olamaz aq.

    neyse konu bu değil.

    o gün moralimin yerine gelmesini sağlacak bi haber vermişti hoca. bir etkinlik olacaktı ilçe çapında. gruplardan 2 şer kişi çıkacak şarkı söyleyeceklerdi. duruma göre biri çalıp biri söyleyecek ya da her ikisi de çalıp söyleyecekti açık havada sahnede.

    malum arkada oturduğumuzdan öndeki herkes eşleşti. bu şu demekti. ben tuğçe ile eş olup orada şarkı söyleyecektim. ve bu şarkıyı o gün orada sadece ben olduğum için ben belirleyecektim. haftaya hocaya şarkıyı bildirip çalışmalara başlayacaktık.

    bir söz vardır beyler. insan plan yapar, tanrı güler.

    planladığım hiç bir şey yolunda gitmedi o yaz. işin acı tarafı bu sadece başıydı.
    ···
  18. 18.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=rDG_UedDgns

    bu şarkıyı düşünmüştüm beyler. ben söyleyecektim. biliyordum tuğçe şarkı söylemekten zaten hoşlanmıyordu. o ritm olarak çalar diye düşündüm.

    ve bu mini konserden sonra ona anlatmaya karar vermiştim her şeyi. daha 1 ay vardı olsun kafamda iyice oturtabilirdim olay sırasını.

    necatiyle konuştuk o hafta olan biteni anlattım. artık daha samimimiydim bu binle. her söylediğimi onaylamasından olsa gerek. hadi bakalım kanka dedi. yine yavşak ses tonuyla.

    kendime güvenim tamdı. göğsümü gere gere kursun yolunu tuttum perşembe günü geldiğinde.

    gittiğimde yoktu her zamanki gibi . temmuz ayındaydık kursun 2/3 ü bitmişti. ve hiç bir zaman ben gittiğimde orda olmadı. geç kalırdı biraz.

    onun geç kalışlarını bile severdim. ta ki o olaya kadar...

    beyler, hepimiz bir kere aldatılmışızdır. kandırılmak, umutlar verilip yok edilmesi en acı hislerdendir. o yaz bunun acı bir örneğini yaşayacaktım.

    o gün bu olayın ilk adımıydı.

    tuğçe gelmemişti, hocayla görüştüğümde o bıraktı kursu cümlesi dudaklarının arasından süzüldü. ve bir ok olup kalbime saplandı sanki.

    insanoğlu plan yapar, tanrı güler

    bitmişti. oradaki varoluşum, o yaz, benim için sonlanmıştı. artık ikimiz grup oluruz dedi hoca. olur hocam bakarız diyebildim sadece.

    ve kursa o günden sonra gitmedim. iyice eve gömüldüm. pc, bira, yemek, uyku . hayatım bunlardan ibaret olmuştu.

    necatiyle konuştum, gel içelim dedi. yok sağol diyerek geri çevirdim. bir de onla uğraşamazdım bu olayın hemen sonrasında.

    beyler.

    bahsettiğim mini konser olayı biteli 1 hafta olmuştu. ve kurs hocası olarak tabir ettiğim denyo, o fotoğrafları facebook'a yüklemişti.

    uzaktan dikkat etmesem de, fotoğrafı açtığımda orada olan bir gerçek canımı yakmıştı. kapının cdıbını kırıp bileğime 4 dikiş atılma nedeni gibi bir gerçek...

    http://www.youtube.com/watch?v=TamLeNA5Zy8
    ···
  19. 19.
    0
    beyler biraz dinleneyim, sağolun yorumlarınız için. biraz sıkıntımı attım. yarın devam ederim *
    ···
  20. 20.
    0
    geldim beyler kusura bakmayın, anca.
    ···