1. 1.
    +1
    http://www.incicaps.com/appdnss.jpg
    ···
  2. 2.
    +1
    egzama ne amk.
    ···
  3. 3.
    0
    @5 egzamanın ne olduğunu biliyorum amk niye insan ismi değil de egzama yazıon dedim de anlayan kim mniskeym.
    ···
  4. 4.
    0
    @6 eyvallah panpa
    ···
  5. 5.
    0
    part 2

    • **

    Her şey birkaç saniye içinde oluvermişti. Türkiye'nin en büyük iş adamlarından biri olan Engin KIR, şimdi dağılmış bir et yığını halinde yerdeydi. Böyle olabileceğini kim tahmin edebilirdi ki? Engin KIR'ın sonunun böyle olabileceğini kim tahmin edebilirdi?

    • **

    Başkomiser Murat, yüzündeki tiksinti ile cesedin yanına yaklaştı ve kurşun deliklerini saydı. 7 tane. 6 tane vücuda, 2 tanesi kalbin çevreside olmak üzere; bir tanesi de tam alnının ortasına gelen bir kurşundu.

    "Çok yazık. Böyle bitmemeliydi."

    Yanındaki çalışanlar onunla aynı fikirdeydi. Arkadan yirmili yaşlarında, işe yeni başladığı çok belli olan bir çocuk geldi. Elindeki dosyayı Murat'a uzattı. Sonra da burnunu hafifçe kapayarak konuşmaya başladı.

    "Katil, 46 yaşında, bekar bir erkek. Salih ARI. Daha önce sabıka kaydı yok, gazeteci kendisi. Egzamalı adında da bir lakabı var. Çevresinde çok sevilen bir tip. Kimse onun böyle bir şey yapmasını beklemezdi."
    "En beklemediklerinden korkmalısın."
    "Sanırım öyle olmalı."
    "Nasıl kaçmış buradan? Güvenlik görevlileri ne işe yarıyor?"
    "Olayın şokuyla hiçbir şey yapamamışlar. Suratlarına hedef alınmış silah onları korkutmaya yetmiş de artmış. Silahlarına davranamadan ikisi de öldürülmüş. Sonra da katil yürüyerek olay yerinden uzaklaşmış."
    "Şerefsiz herif. Bunu nasıl yapabiliyor?"

    Murat, içten içe hayranlık duymuştu. Soğukkanlı katilleri hep sevmişti çünkü. Çünkü onlar yakalanması zor olanlar olurdu genelde; titiz ve dikkatli çalışırlardı. Arkalarında pek iz bırakmazlardı.

    Ama bu olay öyle değildi. Herkes onun kimliğini biliyordu. Üstelik kameralara karşı da 2 kez göstermişti kendini. Biri olaydan önce, biri olaydan sonra. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Gizlice öldürebilirdi, şarabının içine zehir koyabilirdi. Ama o, bir kaos yaratmayı tercih etmişti.

    Üstelik başarılıydı da... Kaos yaratmıştı. Yarattığı kaostan da yürüyerek uzaklaşmıştı. Şimdi nerede olduğunu kimse bilmiyordu. Arabası yoktu, yürüyerek gitmişti. Kimse de takip edememişti.

    • **

    Salih, uzunca bir yürüyüşten sonra, silahını oturacağı yerin hemen yanına bıraktı. Birkaç saniye silahına bakındı ve tekrar eline aldı. Karşısında durmakta olan annesinin mezarına doğru yürümeye başladı. Mezartaşının yanı başına çömeldi.

    "Sonunda anne."

    Silahı, annesinin toprağının altına gömdü.

    Orada, güvendeydi.

    Orada, annesiyle birlikteydi.

    Annesi, ne olursa olsun o silahı korurdu.

    Silah, asla bulunmayacaktı. Her ne kadar bulunmasının önemi olmasa da, diğer insanlar için durum buydu, manevi değerler her zaman üste çıkmıştı.

    Silah, onun için çok değerliydi. Sıradan bir silah değildi çünkü bu.

    Bu, babasının, annesini öldürdüğü silahtı.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    0
    biraz da ben yazayım. okumak isteyene güzel vakit geçirteceğime eminim.

    part 1

    • **

    Yağan kar, adamın göz kapaklarının üzerine düşüyor, onun için beyaz bir perde oluşturuyordu. Birkaç saniye sonra eriyor; elmacık kemiklerinin yanından su damlacığı haline akıp yok oluyordu. Kafasındaki siyah bere, uzun düz saçlarını gizlemeye yetecek büyüklükteydi. Bu, annesinin onun için ördüğü bir bereydi. Siyah yünden yapılmış, saçları eksi on derecede bile terletecek kadar sıcak tutmayı sağlayan bir bere. Bu bereyi her zaman takardı çünkü; egzaması yüzünden saçlarını kaybetmeye başlamıştı. Bu durumdan hiç hoşnut değildi; kıvırcık uzun saçlarını çok seviyordu çünkü. Ama yapılması gereken belliydi. Saçlarını üç numaraya kadar kestirmek. Sadece biraz daha zamana ihtiyacı vardı, o kadar.

    Kar hafif hafif yağmaya devam ederken, dondurucu soğuğun etkisiyle kıpkırmızı olan elleri, refleks olarak cebine gidiyor ve biraz da olsun ısınmak istiyordu. Gitmek istediği yere yavaş yavaş yaklaşıyordu. Kapının önünde birçok insan vardı. içerisinin de bir o kadar kalabalık olduğunu çok iyi biliyordu. içeri girmesi kolay olacaktı; isteyen herkes girebilirdi. Eğer tehdit unsuru bir şey taşımıyorlarsa; rahatça güvenlik aşılabilirdi.

    Ama, o taşıyordu. Çok büyük bir tehdit unsuru taşıyordu. Bunu da güvenliğe fark ettirmeden halletmesi gerekliydi. Çünkü yapılması gereken belliydi ve kimin yapacağı önemli değildi. Ama onun yapması onun açısından çok şeydi. Bu, büyük bir heyecan, büyük bir ün ve sıkı bir kovalamaca demekti. Bütün gözler onun üzerinde olacaktı. Ama o, onlarla birer oyuncakmış gibi oynayacak, hepsine acı çektirecekti.

    Yapılması gereken buydu.

    • **

    "Üstünüzü aramamız gerekiyor."
    "Buyurun."

    Güvenlikçi, egzamalı adamın üzerini aradı. Alet hiç uyarı vermemişti. ilginçti. Adam hafif bir sırıtmayla kafasını yanındaki kocaman "KIR AiLESi" yazılı çelenge çevirdi. Güvenlik geçebilirsin işaretini verdikten sonra yanında duran çelengi aldı ve zorlanarak taşımaya başladı.

    Normal bir çelenkten ağır mıydı ne?

    • **

    Engin KIR, 36 yaşına daha iki ay önce girmişti. Ukala bir işi adamıydı. Tüm Türkiye onu tanırdı. Pis işlere de bulaştığı dedikoduları yayılırdı ancak; yaptığı işler ve gösterdiği davranışlar onun tam bir yardımsever beyefendi olduğu yönündeydi. Egzamalı dışında kimse onun gerçekte kim olduğunu bilmiyordu; hiçbir zaman da bilemeyecekti.

    Engin KIR, elindeki beyaz şarap kadehini kaldırdı ve kürsüye geçip konuşmaya başladı.

    "Engelli vatandaşlarımız, kardeşlerimiz için düzenlediğimiz bu özel günde, bu özel kutlamada yer aldığınız için kendinizle gurur duymalısınız. Her şey gönlünüzce olsun, iyi eğlenceler kardeşlerim." sözlerinden sonra kadehindeki şarabın yarısını bir yudumda içiverdi.

    Egzamalı, çok yapay bir gülümseme bıraktı, dikkat çekmemek için. Kadehindeki şarabı saksının birine döktü; iş üstündeyken alkol almamalıydı...

    Çelenginin yanına gitti. Kimsenin onu görmediğine emin olduktan sonra arka tarafındaki kağıtımsı şeyi yırttı. içerisinden çıkardığı yarı otomatik silahı çıkarmadan önce tekrar etrafı kolaçan etti. Her şey yolundaydı. Şimdilik. Zavallılar az sonra neler olacağından bil haber eğleniyorlardı.

    Silahı ceketinin içerisine koydu. Sağ cebine katlayıp düzgünce yerleştirdiği beresini yavaşça kafasına geçirdi. Askılıklardan birinde duran mantosunu üzerine giydi. Birkaç adım ilerledi. Önüne bir kameraman çıktı.

    "Gülümseyin!"

    Egzamalı, gülümsemedi. Boğazını temizledi ve tarihe geçecek birkaç kelime, işte o an ağzından çıktı.

    "Gülümsemek için biraz erken. 30 saniye sonra, öyle bir kahkaha atacağım ki, şaşıracaksınız."

    Kameraman, neler olduğunu anlayamamıştı ilk başta. Ancak 30 saniye sonra, her şeyin farkındaydı.

    Çığlıklar, kaçışmalar... iki saniye içinde tüm salon bomboş olmuştu. Salonda, dikkate çarpan 3 şey hala duruyordu.

    -Egzamalı, Engin KIR -6 yerinden delinmiş vücudu ve 1 yerinden parçalanmış beyni-, kameramanın kaçarken yere attığı kamerası.

    Egzamalı, kameranın yanına gitti ve şöyle dedi.

    "Yapılması gereken yapıldı. Şimdi sıra sizlerde. (Sözünü ettiği o kahkahayı attı.) Her şey yeni başlıyor dostlarım. Bu günü unutmayın."
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    @3 Egzama, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan ve deride kızarıklık, şişme, veziküller, kaşıntı gibi belirtilerle görülen daha çok pgibosomatik nedenli deri hastalığı. Başlıca özelliği, kızarık deri üzerinde beliren kabarcıklardır. Akut, kronik, yaş ve kuru egzama gibi türleri vardır.
    ···
  8. 8.
    0
    okuyan varmı?
    ···
  9. 9.
    0
    @9 mmm.. okumadığın belli arkadaşım
    ···
  10. 10.
    -1
    http://inciswf.com/aaccgnbslgg.swf
    ···