merhabalar inci ahalisi.
biliyorum burası erkek egemen bir sözlük.
yaşadıklarımı, içimi acıtan ve de mutlu eden her şeyi yazmaya karar
verdim.

açık söyleyeyim kötü bir ününüz var bir kız için ama diyorum ya,
en azından dürüstsünüz. etrafta cool cool dolaşan insanlarla oynayan kimseler değilsiniz.

peki neden üye oldun da buraya bunu yazıyorsun derseniz.
bilmiyorum. sadece anlatmak istiyorum içimi dökmek.

ben ilk defa 2013'ün haziran ayında aşık oldum inci...
yani aşık olduğum adamı tanıdım o ay.

kendimden bahsetmem gerekirse ortalama bir güzelliğim var.
öyle ırkdaş kızlarımızın egosuna hiç sahip olmadım.
biraz romantik biriyim, roman okumayı hep çok sevdim.
o yüzden kişisel gelişim ve benzeri bilgi ağırlıklı kitaplara çok zaman ayıramadım. belki de ekgiblik. bilemedim.

bir abim bir de ablam var.

babasına aşık bir kızım.
hani hep amerikan filmlerinde duydum o benim kahramanım replikleriyle ama cidden de öyle biridir.

biraz kıskançtır üzerine abimin kıskançlığı da binince hayat benim için çok zor oldu.
ablamla klagib bir ilişkimiz yok benimle çok konuşmaz.
tek ortak paydamız makyaj malzemelerimiz.

babam muhasebeci annem de öğretmen.
bir evimiz bir de arabamız var zengin sayılmayız elbette ama rahat geçiniyoruz.
istanbul'da doğup büyüdüm aslen antalyalıyız.

2013 yazında bir şeyler değişmişti hayatımda hem de en başından.

sıradan bir hayatım iyi bir aile yaşantım oldu.

bir de beni sürekli aldatan, sonra gelip özür dilerim gitme
sen gidersen ölürüm diyen bir erkek arkadaşım vardı. adı mert.(keşke adı gibi olsaydı karakteri de) neyse ki onun gibi birine hiç aşık olmadım.

alışkanlık vardı.bir de ailemle tanışmıştı, abimın kıskanmadığı sevdiği tek erkekti.
öyle geçip gidiyordu hayat.

2013'ün haziran ayında biz marmaris'te yazlıktaydık.
mert'le de orada önceki yılın yazında tanışmıştık.
akşam arkadaş grubuyla dolaşıyor (babamın telefon tacizleri sonrası gece 12 olmadan ve dönüyordum)

bu durum benim için alışıldık bir durumdu.
babama göre herkes ve her erkek potansiyel birer katil sapık.
aşırı korumacı oldu hep.
giyimime hiç karışmadı hakkını teslim edeyim.
zaten çok aşırı açık şeyler de giyinmedim hiç.

o günü iyi hatırlıyorum. mert'le kumsalda güneşleniyorduk.
o mizah dergilerinden birini okuyordu.
o sırada telefonu çaldı ve gitmesi gerektiğini bir arkadaşını alacağını söyledi.
(bu durum sinirlerimi bozdu sadakatsiz şerefsizin tekiydi)
tamam öyle aman aman aşık değildim ama yine de buna da katlanamazdım.

bir şey demedim.
akşam üzeri evine gidip hiç bir şey demeden kontrol edecektim.

o gün boyunca yıldız tilbe gibi dans edip kimseyi takmamak istesem de paranoyalarıma engel olamadım

akşam 6 gibi onlara gitmek üzere evlerine kadar yürüdüm.
bu sefer de bir şey varsa bu sefer de bir huur çıkarsa kesin bitecekti
kararlıydım.

hava hala çok sıcaktı.
dilim damağım kurumuştu bir yandan da sinir basınca baruta döndüm.
e tabi kafamda da kuruyorum.
bir kız görürsem yapacağım konuşmayı bile içimden tekrar ediyorum.

adımları hızlandırdım kapısına dayandım resmen.
ilk önce zili çaldım sonra kapısına sertçe avucumun içiyle vurdum.

sonra kapıyı biri açtı.

ela gözlü, koyu kumral saçlı, köşeli çenesi vardı. sert ve yukarıya doğru eğimli koyu kaşları olan biriydi.
yakışıklıydı.
yalan söylemicem kalbim en sertinden bir küt küt etti.
normalde dış görünüş değil de kişiliğe önem verdim bu yaşıma kadar ama bilemiyorum işte...

kapıda sertle ifadesiz arası bana bakıyordu.bir şey dememi bekledi.
rezillikti kendi adıma birazdan olanlardan dolayı.

+ımm şey mert'e bakmıştım kız arkadaşıyım da.
-mert banyo yapıyor geç içeri.(elini de salona doğru açarak)

o an tüm etkilenmem kayboldu. hangi kız bunun zütünü bu kadar kaldırdıysa allah onun bin belasını versindi...

salona çiftli koltuğa geçip oturdum.
geçip karşıma oturdu.
televizyonun sesini kumandayla kıstı.
haraketlerinden kibir akıyordu.

etkilenmem zamanla nefrete döndü.
kibirli insanlardan hep nefret etmişimdir.

+adın ne? diye sordu.
-susamli.

senin adın ne diye sormayaşıma belli bozuldu.(oh olsun) (bilerek yaptım zaten)

+normalde bu soruya senin adın ne diye dönerler nezaket gereği.
-kafam dalgın senle alakalı değil ( bu da ikinci koyuşum)
+peki deyip üst kata çıktı.

o sırada mert duştan çıktı.
üstünü gitinip yanıma geldi.

+neden geldin hayatım?
-gelmese miydim?
+yok yanlış anladın haber vermeyince...
-o kendini beğenmiş kibirli narsist tiple senin ne işin var mert?

rezil olduğum an buydu.
o sırada tekrar aşağıya iniyormuş dışarı çıkmak üzere. duydu ve yanımıza geldi.( yer yarılsa daha iyiydi)

elini uzattı (senin yakıştırdığın isimleri pek kullanmıyorum ben rüzgar) elini uzatınca mecburen sıktım.bir şey diyemedim pek.

daha sonra dışarı çıktı.
mert o çıktıktan sonra ağzıma sıçtı. misafirime niye böyle yapıyorsun.
herkesi yargılıyorsun vs vs.

biraz tartışıp tatlıya bağladık.

daha sonra biz de dışarıya çıktık.
bir bara gidip içki söyledik.
bir yandan da mutluydum ''mert'in günahını almıştım''

+mert sen nerden arkadaşsın bununla
-aile dostumuzun oğlu öyle çok yakın değiliz buradaki evlerinde tadilat var o zamana kadar bende kalacak.

+ya anlıyorum tamam da neden böyle biri?
-nasıl?
+burnu havalarda.
-ailesiyle pek vakit geçirmemiş çocukken sağda solda bakıcılarla öğretmenlerle büyümüş.
hem bize ne aşkım gider bir iki güne.
+soğuk biri.
-nazik davran yeter konuşman gerekmiyor. birazdan buraya gelecek.
+nereye?
-kızım buraya işte kordinat mı vereyim.

bir süre sonra yanımıza geldi.
bir iki tane tekila shot atıp birasını alıp masaya oturdu.

+kimseyi bulamamış gibi gözüküyorsun dedim.(yanımıza yalnız gelince bin bir ifadeyle ezmek istedim) (mert kaş göz yapıyor bana)

cevap vermedi birasını yudumlamaya telefonuyla uğraşmaya devam etti.
galibiyetin tadını çıkarıyordum ki bir kaç dakika sonra bizim masaya doğru iki tane kokoş ingiliz kızı girdi.

yanlış hatırlamıyorsam kuzenlerdi.
rüzgar da bana şöyle bir bakış atıp utandırdı.(evet züt olmuştum) neyse...

bunlar aralarında ingilizce konuşuyor.
mert de sohbete katıldı ben pek bir tak anlamıyorum.

arada kızlar rüzgar'a iltifat ediyor bu da iplemeden telefonunda çizim yapıyordu.

mert'e dönüp.

+ne diyorlar dedim.
-klagib tanışıyorlar işte kimsin nesin...
+rüzgar ne diyor peki.

o arada rüzgar lafa girdi (yemin ediyorum inci, kafasına ellilik bira bardağını patlatmamak için kendimi zor tuttum)

+klagib tanışma işte kimsin nesin diyorlar
-peki rüzgar ne diyor.
• doğmamış ve doğurmamış olan dedim.
-çok küstahsın inançlı biriyim kibirine alet etme o cümleyi.
• din yorumlanamaz bir kavram. gecenin bu saatinde mini şortun ve içkinle gecelere akıyorsun.
-laf mı soktun şimdi sen?
• gördüğümü söyledim.ben inançsız biriyim ama ikiyüzlü değilim.

mert lafa girdi. tamam tamam abartmayın.

-

+tamam sıkıldım mert anahtarı versene dedi rüzgar.
-otursaydın.
+başka zaman...

anahtarı da alıp kızlarla kalktılar.
biz de bir saat daha oturup kalktık.
mert'in eve gitmesine izin vermedim.(klagib kıskançlık değil evde iki tane ingiliz kevaşe varken resmen bile bile lades olurdu)

kumsalda sabahladık.

sabah mertlere kahvaltı yapmak için gittik.
tam gittiğimiz sırada kızlardan güzel olanı tam da çıkıyordu.
mertle kısa bir tartıştık yine.
evini böyle şeyler için kullandırma otel mi burası dedim.

biz mutfağa geçtik direk.
o sırada merdivenlerden rüzgar indi.
altında siyah kotu vardı üstünde bir şey yoktu.
güzel bir vücudu vardı ama ciddiyim hissettiğim sadece nefretti.

+rica etsem üstüne bir şey giyer misin dedim.
-öğlen denizde görmeyecek misin zaten.

mert lafa girdi.

• olsun ev ortamı yine de giy sen bir şeyler.

koltuğum üzerindeki tişörtünü aldı giyindi.
aşağıya zaten tişörtü bulmaya inmiş.
mertle ikimiz biraz haksızlık yaptık sanki.

neyse kahvaltıya oturduk.

ben:ailen ne işle uğraşıyor.
mert:şirketleri var dağıtıcı firma.
ben:okul durumun nedir?
mert:bizim okulda aslında geçen yıl dondurduğu için yoktu.
ben:hangi bölüm okuyorsun.
mert:elektrik mühendisliği.

eaa mert yeter beah!! dur da cevap versin diye çıkıştım.
o sırada rüzgar'ı ilk defa içten gülümserken gördüm.
gülüşü de güzeldi muallaknin.

+kardeşin var mı ? dedim rüzgara.
-yok
+aileni de anlıyorum risk alamamışlar daha fazla (iki kere abimle saraçoğluna gittim hani orada lalala koyduk mu var ya ruh halim o işte)

-hayır zirvede bırakmışlar diyelim.(züt)

bir süre sonra denize girmek üzere evden çıktık.

biz mertle denize giriyoruz. yüzme yarışı falan yaptık.hep o kazanıyor zaten.
o sırada babamlar da sahile geldi.
kumsalda sabahlarken bile sürekli arayıp kontrol etmişti önceki akşam, onun gerginliği vardı biraz da üstünde.

abim de nişanlısıyla geldi hatta merti suyun içinde dövüyor mu şaka mı yapıyor bilemediğim anlar da yaşandı.(abim biraz da hıncını alıyordu sanırım. tüm aile toplandık anlayacağınız.

rüzgar da ingiliz kevaşesiyle uzanıp güneşleniyordu.
kulaklıkla müzik dinliyordu.

ablam sordu

+kim bu taş?
-ay bırak abla her yeri taş olsa n'olur. pisliğin teki.
+çağırsana.
-git kendin çağır.

ablam yanına gitti.bir şeyler söyledi. sonra rüzgar kulaklığı çıkarıp ona bir şeyler dedi. duyamadım ama ablam geldiğinde anladım.

+pisliğin teki bu.
-dedik sana abla.
+mert'in arkadaşı mı?
-evet.

babamla abim ablam yanına gidince kıl oldu haliyle rüzgara.

babam:kim bu
mert:bir arkadaşım hakan amca.
abim: çağır gelsin bir merhaba desin.
ben:abi boşver takılıyor işte kız arkadaşıyla.
abim: olmaz öyle ayıp.

mert rüzgarın yanına gitti.bir şeyler söyledi sonra yalnız döndü yanımıza.
(işte şimdi sıçtık babamla abim çağırdı ama iplemedi)

mert: ediz abi(abim) şey mm müsait değilmiş.
abim: neyse gibtir et çok da önemli değil deyip nişanlısı müge ablayla getirdikleri dondurmaları dağıttılar bize.