+2
-2
uzun uzun yazıp dalga geçmeyle vakit harcamayacağım. bilakis özet geçme ve güncelleme almamış ve ecdadımız muhabbetiyle gezinen aktroller varsa şayet uyandırmak amacıyla yazıyorum.
neo osmanlı politikası çerçevesinde amaç neydi?
ortadoğu ve akdenize kıyısı olan arap ülkelerinde ekonomik güçlenme ve yönetimsel ilkeler bağlamında türkiye'nin hami haline geldiği bir nüfuz alanı yaratmaktı.
bu doğrultuda neler yapıldı peki? haklısını haksızını geçiyorum tamamen tarafsız bir biçimde gerçekleşen durumlardan bahsediyorum.
- hem iç siyasette güç kazanmak hem de 6 gün savaşlarında israil'in hışmına uğrayan arap ülkelerinin gönlünü kazanmak amacıyla one minute ile başlayan ve mavi marmara ile devam eden bir kriz zinciri uygulandı.
- suriye iç savaşında doğrudan taraf olunarak esad'ın gönderilmesi ve bölgede nüfuz arttırmaya yönelik yatırımlar yapıldı. şam'da emevi camii'nde cuma namazı kılma fantazileri dillendirildi. bilmeyenler için: mehdi'nin şam'daki emevi camii'ne geleceği düşünülmektedir. bu süreçle belki de "mehdi" kaderini, yazgısını yerine getirecekti?
- arap baharı döneminde pozisyon alınarak mursi'ye doğrudan yatırım yapıldı ve kuzey afrika ülkelerindeki yükselen güç olarak görünen "müslüman kardeşler" tayfasına pek çok konuda hamilik sunuldu.
hani hep şikayet ettiğimiz o dış mihraklar var ya. türkiye bizzat kendisi bir "dış mihrak" olmak istedi. başka ülkelerin iç siyasetleri üzerinde güç sahibi olmak ve osmanlı tarihinin büyük kısmını oluşturan duraklama ve çöküş hiç yaşanmamışçasına o eski yükseliş günlerine dönmek istedi.
yükselmek istemenin, büyümek ve güçlenmek istemenin bir günahı yok bence. kim istemez ki?
sonuç ne oldu?
- kuzey afrika'daki türk yatırımlarının hemen hemen hepsi yandı, milyarlarca dolar kayıp verildi. çünkü olayların gelişimi stabiliteyi imkansız kıldı ve türkiye yerine başka dış mihraklar karlı çıktı.
- mısır'da darbe oldu ve türk hükümeti ile köprüler atıldı.
- israil ile ilişkiler zaten bu ülkeler için vakti zamanında feda edilmişti. o en baştan elde patlamıştı.
- suriye ve ırak tamamen elde kaldı zaten. bırak şam'da namaz kılmayı süleyman şah türbesi'ni gece yarısı operasyonuyla kaçırma durumuna düşüldü üstüne bölgede bir kürt devleti kurulmak üzere. türkiye toprak kaybetmeden bu süreci atlatmak istiyor sadece şu an.
- iran'da hükümet değişti ve yeni hükümet eskisini gömüyor. iran sonsuza kadar bir başına izole kalır diye düşünülüyordu, pat diye batı ile yakınlaştı. bize artık o kadar ihtiyaçları yok ki anlatamam.
- rusya belirsiz bir oyuncuydu. suriye ile stratejik ortaklığı vardı, üssü bilmemnesi şusu busu vardı. bu hesaba katılmadı.
dolayısıyla türkiye'nin neo osmanlı çatısı altında başka ülkelerin "dış mihrakı" olma denemesi büyük başarısızlıklarla sonuçlandı.
sorulması gereken soru şu. nasıl oldu da bu kadar her cephede kaybettik?
basit cevabı büyük bir optimizm, narsisizm ve en önemlisi "simülasyon" denilen olmazsa olmazın düzgün uygulanmamış olması. türkiye bölgesel analiz ve senaryoları simüle etmeksizin yayılım stratejisinin merkezine anti semitizm ve ümmet birliği koyarak "büyük akıl" olmaya soyundu ve kaybetti. hem de büyük kaybetti.
şimdi geldiğimiz noktada rusya ile çernobil teknolojisi nükleer santraller pahasına ve kim bilir başka nelere karşılık ilişkileri düzeltmeye, bütün senaryolarda 30 sene içerisinde ciddi susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya olmamıza rağmen kıbrıs üzerinden israil'e su tedarik etmeye başlıyoruz.
neo osmanlıcılık ise ara ara vatandaşın gazını almak için kullanılacak ve yavaş yavaş sönecek kısa dönemli bir akım olarak tarihe gömülecek. bu benim kişisel bir tahminim olmasından çok öte bir durumda artık.
bu, görünen köy. neo osmanlı hayaline kapılan, gaza gelen, duvarlarına tuğralar asan, racon kesen arkadaşlar.
özet: salak yerine koyuldunuz. geçmiş olsun.
Tümünü Göster