hayatın anlamı

bir sabah uyandığınızda gözlerinizi açarsınız. aklınıza o an tavana bakmaktan başka birşey gelmiyordur. nefes alıp verdiğinizin farkındasınızdır ama bunu istem dışı yapmakta olduğunuzunda... yataktan kalmak için hiç bir sebep bulamıyorsunuzdur gidecek bir işiniz olduğu halde. sizi yaşama bağlayan şeyleri düşünmeye başlarsınız. biraz sonra yapacağınız kahvaltı mıdır? akşam iş çıkışında görüşeceğiniz kız arkadaşınız mıdır? eminönünde yenilecek balık ekmek midir yoksa hayatın anlamı? eğer hiçbiri size çekici gelmiyorsa şayet durumunuz gittikçe kötüye gidiyor demektir. yataktan kalkarsınız ve bir camel yakarsınız. camel de değişmiştir; o bile bir anlam ifade etmiyordur sizin için. banyoya gidersiniz ve aynada suratınıza bakarsınız. o yüz bile sizin için yabancılaşmıştır artık. gardolabınızı açarsınız... ne giyeceğim diye bir derdiniz yoktur çünkü gardolabınız bir sürü anlamsızlık doludur sizce. sadece üşümemek için kalınca giyinip evinizden çıkarsınız ama soğukla burun buruna gelince üşümek kavrdıbının bile anldıbını yitirdiğini farkedersiniz ve montunuzun önünü açarsınız soğuğa inat. arabanızın ön camı çatlamıştır ama umrunuzda bile değildir. bir zamanlar özene bözene aldığınız arabanız da size hiçbirşey ifade etmiyordur artık. yolda trafik sıkışıktır; açtığınız radyodan kıpır kıpır ezgiler yükselmekle beraber en ufak bir kıpırtı bile oluşmaz içinizde. iş yerinize gelmişsinizdir. palaza insanlarına göz ucuyla bakarsınız. hepsi görünüşte mükemmeliğe erişmiş gibi görünselerde aslında ne kadar zavallı olduklarını görürsünüz sanki diğerlerinden farklı olarak bir x-ray cihazıyla görüyormuşsunuz gibi içlerini... masanıza oturursunuz. ailenizin resminde babanız sanki gerçekten sizi görüyormuşcasına gözlerinizin içine bakarak gülümsemektedir ama babanızın gülümsemesinde sanki bir sahtelik vardır. ailenizde anlamsızdır artık. inboxınız arkadaşlarınızdan gelen maillerle doludur ama bir çırpıda okumadan siliverirsiniz hepsini. kahve almak için kafeteryaya gidersiniz. sade şekersiz nescafede bile bir lezzet kalmamıştır artık. masanıza dönerken adımlarınız sanki idam sehpahasına gidiyormuşcasına ağırdır. hayattan tek zevk aldığınızı sandığınız şeyi yapmak için nlamsızca başlıklara bakar ve vakit geçirmeye çalışırsınız. tam o sırada bir başlık gözünüze çarpar... "hayatın anlamı" ... işte o an "hayatı browserınıza inci yazarsınız hayatın anlamı" kavramı şekillenir ve parmaklarınızdan şu cümle dökülür inci sözlüğün sayfalarına: "kaybettiğinizde varlığını farkettiğiniz ve asla geri kazanamayacağınızı bildiğiniz anlamsızlık... "

bir sabah uyandığınızda gözlerinizi açarsınız. aklınıza o an tavana bakmaktan başka birşey gelmiyordur. nefes alıp verdiğinizin farkındasınızdır ama bunu istem dışı yapmakta olduğunuzunda... yataktan kalmak için hiç bir sebep bulamıyorsunuzdur gidecek bir işiniz olduğu halde. sizi yaşama bağlayan şeyleri düşünmeye başlarsınız. biraz sonra yapacağınız kahvaltı mıdır? akşam iş çıkışında görüşeceğiniz kız arkadaşınız mıdır? eminönünde yenilecek balık ekmek midir yoksa hayatın anlamı? eğer hiçbiri size çekici gelmiyorsa şayet durumunuz gittikçe kötüye gidiyor demektir. yataktan kalkarsınız ve bir camel yakarsınız. camel de değişmiştir; o bile bir anlam ifade etmiyordur sizin için. banyoya gidersiniz ve aynada suratınıza bakarsınız. o yüz bile sizin için yabancılaşmıştır artık. gardolabınızı açarsınız... ne giyeceğim diye bir derdiniz yoktur çünkü gardolabınız bir sürü anlamsızlık doludur sizce. sadece üşümemek için kalınca giyinip evinizden çıkarsınız ama soğukla burun buruna gelince üşümek kavrdıbının bile anldıbını yitirdiğini farkedersiniz ve montunuzun önünü açarsınız soğuğa inat. arabanızın ön camı çatlamıştır ama umrunuzda bile değildir. bir zamanlar özene bözene aldığınız arabanız da size hiçbirşey ifade etmiyordur artık. yolda trafik sıkışıktır; açtığınız radyodan kıpır kıpır ezgiler yükselmekle beraber en ufak bir kıpırtı bile oluşmaz içinizde. iş yerinize gelmişsinizdir. palaza insanlarına göz ucuyla bakarsınız. hepsi görünüşte mükemmeliğe erişmiş gibi görünselerde aslında ne kadar zavallı olduklarını görürsünüz sanki diğerlerinden farklı olarak bir x-ray cihazıyla görüyormuşsunuz gibi içlerini... masanıza oturursunuz. ailenizin resminde babanız sanki gerçekten sizi görüyormuşcasına gözlerinizin içine bakarak gülümsemektedir ama babanızın gülümsemesinde sanki bir sahtelik vardır. ailenizde anlamsızdır artık. inboxınız arkadaşlarınızdan gelen maillerle doludur ama bir çırpıda okumadan siliverirsiniz hepsini. kahve almak için kafeteryaya gidersiniz. sade şekersiz nescafede bile bir lezzet kalmamıştır artık. masanıza dönerken adımlarınız sanki idam sehpahasına gidiyormuşcasına ağırdır. hayattan tek zevk aldığınızı sandığınız şeyi yapmak için nlamsızca başlıklara bakar ve vakit geçirmeye çalışırsınız. tam o sırada bir başlık gözünüze çarpar... "hayatın anlamı" ... işte o an "hayatı browserınıza inci yazarsınız hayatın anlamı" kavramı şekillenir ve parmaklarınızdan şu cümle dökülür inci sözlüğün sayfalarına: "kaybettiğinizde varlığını farkettiğiniz ve asla geri kazanamayacağınızı bildiğiniz anlamsızlık... "

bir sigara içiyim...

Male Criteria

The human male has a drive to impregnate as many females as possible, to create as many offspring with his genes as possible. (Ehrlichman & Eichenstein, 1992) Thus, he applies criteria typical for a male animal. He looks for women who are impregna le: those who are old enough to be past puberty, but young enough to care for children for at least several years. He looks for healthy (i.e., clear, smooth skin, "bright" eyes, good conformation of body and limbs, etc.) women, so they can carry the fetus to term, deliver it, and care for it after birth. Beyond that, he doesn't really care. She doesn't have to be intelligent, talented, socially aware, or in any other way have a brain. In fact, the dumber she is the easier it would be for him to meet her criteria for desirability since they are less likely to be extensive.

Thus, men have minimal criteria for sexual desire; basically, they are concerned with a woman's anatomy -- as long as a woman looks young enough and healthy, she is desirable. They also consider her beautiful, since to a male beautiful and desirable are virtually synonymous.

What is considered healthy-looking has varied over the years and centuries, and from culture to culture. In periods when there were food shortages, a woman that is now considered obese was thought attractive since her appearance clearly showed she had ample reserves. Other changes such as cosmetics to produce a healthy appearance, costumes that exaggerated the hips and thus gave an impression of an excellent child-bearing structure, etc., have increased men's perception of a woman's desirability as a sexual partner. Of course, few men consciously relate certain features with health, and thus that is why they find them attractive. They simply find women with such features sexually attractive, and that's enough without analyzing why.

Many characteristics are deemed attractive by the culture. That is, they are learned. The human male has a mind as well, and is taught much of the way he is supposed to regard the world. This includes what the female features are that he should c nsider attractive (i.e., sexually desirable), including non-physical as well as physical attributes. Such non-physical attributes include a woman's mind, accomplishments, and prospects.

Nonetheless, although his culture and society may tell him that he should consider more than anatomy, "people are likely to express approval for socially approved characteristics rather than for what actually attracts them." (Daly, 1983, p. 304) De p down inside he still howls at the moon when a woman meeting his physical criteria walks by. For a man, thinking reduces sexual desire ("think about baseball").

This does not mean that the human male is a walking hormone. He, like the female, is a member of the human race, and thus is also aware of human society, its constraints and demands.

He will desire any woman in sight who satisfies his physical, instinctive criteria for the right sexual partner. However, the one he selects for actual pursuit, the one to whom he will devote resources trying to satisfy her criteria, must satisfy societal and/or cultural criteria that overlay the instinctive criteria. For most men, this will include those factors that make a woman a functioning and consequential member of the human race. Such factors include intelligence, wit and imagination. They may also include the same criteria that women apply to men, including money, status, religious or political affiliation, and power. All of these human male criteria enter his list of factors for determining a woman's suitability for pursuit. They are as vital to him as to her since they will contribute to the offspring's future. Human society, unlike many animals, insists that the male take an active part in the care of the female while she's pregnant and in the rearing of children. Since such is the case, men take these factors into consideration when deciding which woman to pursue seriously. Nonetheless, although these criteria will enter a man's conscious consideration of a woman's desirability as an object of pursuit, it doesn't reduce or alter his instinctive reaction to a woman's appearance as a sexual partner.

Female Criteria

The human female, on the other hand, runs into a real problem: the human mind. Remember that females must apply more criteria to select a male than males apply to a female. It is not the nearest possibility, but the best possibility that she desir es. (Ehrlichman & Eichenstein, 1992) A woman's mind allows her, and indeed forces her to examine possible criteria to a much greater extent than any other animal. She can also project the consequences of choices into the future. What constitutes an alpha male, the best male with which to mate and produce the best possible offspring, depends on far more factors than any other animal on earth. The criteria for her to desire sexually a man can include strength or health or fighting ability, like the lion or the wolf. However, they can also include intelligence, money, power, prestige, position, status, attitudes, political or religious convictions, any number and combination of factors. It's whatever she believes a man should be that will result in 1) the best possible genes for her offspring, and 2) the offspring's best chance for survival and ability to pass on its genes. It is the human mind that allows her to consider the possibilities, the criteria, the future outcome of her actions. She does not go into heat and mate with the closest best bet. She makes plans, examines her choices, makes conscious decisions. Only the human female can make conscious, planned decisions about her sex life.

Women's ability to think consciously about their sexual lives does not mean she doesn't have instinctive desires as strong as a man's. What it does mean is she will often subordinate that desire: she may desire a physically attractive man, but she will not actually have sex with him until he has satisfied more than physical criteria.