hayatımızın dönüm noktası

sizinle hayatımın dönüm noktasını paylaşmak istiyorum panpalarım 2-3 kişi gelirse başlayacağım okuduğunuza pişman olmayacaksınız. yeri gelecek gerilecek, yeri gelecek gülecek, yeri gelecek üzülecek, yeri gelecek vay amk diyeceksiniz. peşin peşin söyleyeyim akşamdan akşama atabilirim partları gün içersinde çok zor.

edit: kimse inanmak zorunda değil beyler. hikayem tamamen gerçektir. hiç bir şekilde abartı ya da süsleme yoktur. hatta yaşanmış olduğu halde abartı duran kısımları çıkarıyorum. inanıp inanmamanız çok umrumda değil sadece okumanızı istiyorum.

doğa iş başa düştü amk dedi ve bizi odadan çıkarttı. 5 dakika sonra geri çağırdı. ne olduğunu sorduk heyecanlı bir şekilde. adam aşık olmuş anladığım kadarıyla. bir aktif için sarışın mavi gözlü minyon tipli parlak bir pasif. bulunmaz bir nimetti elbette. üstüne bizim doğa'nın kabiliyeti eklenince adam çıldırmıştı. gelirken alkol de alacaktı. biz de heyecan hat safhada çünkü ilk kurbanımız yola çıkmış ve boş gelmeyecekti.

beklemedeydik ve kafamda bu müzik çalıyordu : https://www.youtube.com/watch?v=jdqJdeKgRnI

takip eden panpalarım için bir not düşeyim.

hikayemizin ilerleyen bölümünde hayatıma giren bir kaç insanla birlikte (sadece sevgili olarak değil) bazı olayların nasıl değiştiğine (iyi ya da kötü) şahit olacaksınız.

ben bu işlere başladığımda beraberinde 11. sınıfta başlamıştı. ama okul gibimde miydi amk? zerre kadar değildi. zaten arkadaşlar arasında okuyan tek ben vardım ya da okuduğumu zannediyordum. neyse. ertesi sabah uyandım okul vakti gelmişti. hazırlandım çıktım. okula mı gidiyordum ? tabi ki hayır amk mesai başlamıştı. çağatayların evde toplandık açma poğaçaya kaçak çay eşlik etti ve karnımızı bir güzel doyurduk. kurbanlarımız bizi bekliyordu ve hepsinin arkaü kaşınıyordu. kaşımamak olmazdı. edindiğimiz bilgilerin verdiği yetkiye dayanarak sitedeki en homo biz olmuştuk. hem a yız hem p. hem esmeriz hem sarışın. hem kara hem mavi gözlüyüz amk. birini iyice kıvama getirmiştik ve sıra kamera açmaya gelmişti. profilimiz sarışın mavi gözlü ve parlaktı. bu kişi de şüphesiz ki doğa'ydı.

evet adam gitmişti. planımız gerçekten kusursuz işlemişti. ilk işimizde elimize 250 lira para ve nokia 5800 geçmişti. ama biz bu işi yapana kadar saat 3e yaklaşmıştı ve çağatay'ın annesinin gelmesine sadece 2 saat kalmıştı. bu 2 saate bir iş daha sıkıştırmak çok zor gibiydi. 250 lirayla önce bir güzel karnımızı doyurduk ve kalan parayı bizi bu işe sürükleyen şeye verdik. akşam 11 gibi eve geldim bizimkiler uyumuştu. zaten kafam da aktar gibiydi vurdum kafayı yattım ve günün kritiğini yaptım. kafamda kesinleşen bazı şeyler vardı. evet okula gitmeyecektim ve sonuna kadar bu işi yapacaktım. ama ne için ? o zaman bu soruyu sormak hiç aklıma gelmemişti. yattığım yerde 2 3 saat düşündüm uykum gelene kadar. telefona sürekli mesaj geliyordu ve ben hiç bakmıyordum. evet bir sevgilim vardı. ama bugün yaptığımız şeyi sürekli kafamda canlandırıyordum ve bundan sonraki işleri düşünüyordum. bu düşünceleri bi kaç dakikalığına da olsa bozmaya değer biri miydi ? hayır değildi. o zaman değildi şimdi olsa yine olmazdı çünkü tam bir huurdu. düşüncelerin ve maddelerin etkisiyle iyice uykum gelmişti. ama heyecandan uyumak elde değildi. yarını düşüne düşüne uyuyakaldım..

takipçi panpalarım bugünlük benden bu kadar gerçekten uykum geldi. zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyorum. hepinize iyi geceler. yarın saat 8 gibi devam edeceğim.

hesaba katmadığımız bir şey vardı. adamlar kamera açmak istiyorlardı amk. ee açınca kara kaşımıza kara gözümüze bakmayacaklardı elbet. arkaümüzü aktarımızı göstermek zorundaydık. ve verdiğimiz profil bilgileri de doğru olmak zorundaydı. ilk gün siftah yapamadan kepenkleri indirip evlerimize dağılmıştık. size biraz o sıradaki aşk hayatımdan bahsedeyim. zaten serserinin tekiyim amk karıya kıza pek değer vermiyorum tek amacım sevişip gibişmek. ne aşk uğramış ne sevgi selam vermiş kalbime. yani anlayacağınız öyle fırtınalı bir aşk hikayem yok hikayenin bu kısımlarında.

sigara molası..

bir gün çağatayların evde toplandık 4 kişi ve nasıl para kaldırabileceğimizi düşünmeye başladık. ortaya çok enteresan bir fikir çıktı. eşcinsellerin bulunduğu bir web sitesinden insanları eve çağırıp gasp edecektik. evet mükemmel bir fikirdi ve riski yoktu. yaşımız 16 17 en büyüğümüz çağatay o da 20 yaşında. adam gasp edildikten sonra karakola gidip ben bu çocuğu arkaünden gibecektim bunlar da gelip beni dövüp gasp etti mi diyecekti amk. tabi ki hayır.

çağatayın annesi sabah 7de evden çıkıp işe gidiyor akşam 5te eve dönüyordu. planımızı yaptığımızın ertesi günü sabah 8de çağatayların evde buluştuk siteye girdik ve kurbanımızı aramaya başladık. ilk başlarda tabi acemilik var adam profil diyor a diyor p diyor ne diyo bu huur çocuğu deyip birbirimize bakıyoruz amk. google amcadan muallaklik terimlerini öğrendikten sonra 40 yıllık homo gibi konuşmaya başlamıştık kurbanlarımızla.

planımız şuydu adamla konuşup anlaşıp evi tarif edeceğiz. kapının önüne geldiğinde diğer 3 kişi bodruma inecek kalan şanslı kimse adamı içeri alacak biraz sohbet edip birazdan kuzenim gelecek pantolonunu vs. alacak diyecek. diğer 3 kişi geldiğinde selamlaşma faslı yapılacak kurbanla tanışılacak arkadaş,abi vs. nerden falan diye. bir kişi kuzen pcyi versene bi facebook,twitter vs. bakacağım diyecek. pcyi aldığında bir de ne görsün ? aman allahım http://www.bilmemne.com diye bir eşcinsel sitesi. bunu gören kuzen dellenecek lan sevgi koduğum sen yine muallaklik mi yapmaya başladın bu da seni gibmeye mi geldi diye ortalığı velveleye verecek. biraz zorlayınca bizim seçilmiş kuzen itiraf edecek ve sallama satır eşliğinde adam gasp edilip evden def edilecek. evet kusursuz bir plandı..

(hikayemdeki isimler gerçek isimler değildir panpalarım)

öncelikle kendimden biraz bahsedeyim. rahat sayılabilecek bir çocukluk geçirdim aile içi problemler dışında. ilk okul 3 ya da 4e giderken annem ve babam ayrıldı. ilk başlarda üzülmüştüm bu duruma ama zaman geçtikçe ne kadar özgür olduğumun farkına vardım. bu özgürlük liseye başladığımda beni nerelere sürükleyecek bilmiyordum. meslek lisesi ortamlarını bilirsiniz zaten biraz meyilliyseniz bazı şeylere sürüklenir gidersiniz. ben de o meyil fazlasıyla vardı. madde kullanmaya başladım. ilk başlarda ayda bir falan arkadaş ortamında kullanıyordum bi bağımlılık olayı falan yoktu sırf ortamlara ayak uydurabilmek için kullanıyordum ama 5-6 ay sonra işler değişmişti. artık bir bağımlıydım. güç bela 10. sınıfı bitirdim ve kendimi kaybedişim o zamanlar başladı. artık para yetiştiremiyorduk ve bir çözüm bulmak lazımdı bu para işine.

pcyi aldı ve gördükleri karşısında şok olmuştu. (berk kuzeninin eşcinsel olduğunu biliyordu ama diğer kuzenlerle birlikte attıkları sopadan sonra bizim eşcinsel kuzen artık yapmayacağını söylemişti)
berk çıldırdı pcyi koltuğa fırlattıktan sonra belindeki kasaturayı çekti ve doğa'nın boynuna dayadı. sen yine mi muallaklik yapmaya başladın lan sevgi kodumun çocuğu sen teyzeme dua et yoksa çoktan sokmuştum böğrüne şu bıçağı dedi. vay amk lan dedim içimden. aynen film seti gibiydi. hepimiz oyun olduğunu biliyorduk (kurban dışında) ama o kadar gerçekçi davranıyorduk ki..
bizim kurban boncuk boncuk terlemeye başlamıştı bi boşluk bulsam da fıysam şuradan dercesine etrafa bakıyordu.

sıranın ona geleceğini bilir gibiydi. doğayı biraz hırpaladıktan sonra zaten bildiğimiz şeyi itiraf etmişti. evet bu adam onu gibmeye gelmişti. hepimiz çılgın gibiydik belimizde ne varsa çektik ve adamın etrafını sardık.

o anki modum : https://www.youtube.com/watch?v=pFS4zYWxzNA

adamı da biraz hırpaladıktan sonra o da itiraf etti. çok pişmanım çocuklar inanın bana zaten evliyim çocuğum var falan saymaya başladı bu. ama arka kısmetten çıkınca aktar bağdat'tan gelirdi. bunu biliyordu. berk bak dayı ya bu evin bir aylık kirasını şu masaya koyarsın ya da ben sana koyarım dedi. adam hemen cebinde ne varsa döktü ama 250 lira civarında falandı. ne varsa çıkar dedi berk. adam çocuklar vallahi bu kadar lütfen bırakın da gideyim söz bir daha böyle bir şey yapmayacağım aklımı başıma getirdiniz allah sizden razı olsun dönülmez bir yola girecektim dedi. cebindeki şişkinliğin telefon olduğunu biliyorduk. onu da istediğimizi anlamıştı ve masaya bırakmıştı. biz de onu bıraktık. ayakkabılarını giyip gidene kadar pişmanlığını dile getirdi ve sürekli allah razı olsun dedi.

arkadaşlar son partı atıp çıkacağım sabah iş var yarın akşam 7-8 gibi gelip hızla devam edeceğim.

bir hikayenin daha hevesle başlanıp yarım kalışı...

https://www.youtube.com/watch?v=J1gH_cjdb60

sesi duymamızla birlikte elimiz ayağımıza dolanmıştı anlaşılan pek vaktimiz yoktu. doğa hemen çıktı ve kendi evine gitti. çağatayı aradı ve hemen gelmemizi söyledi. çıktık ve soteden soteden doğaların eve gittik. 2 tane ekip arabası belirmiş çağatayların eve doğru gidiyordu. bizi farketmemişti. hemen içeri girdik ve ufak bi plan yaptık. o an çok karmaşık duygular içerisindeydim. büyük ihtimalle hapise girecektim, goncayla bir kere bile görüşememiştim ve istanbula tanışmışlardı, annem okulu bu işten dolayı bıraktığımı öğrenince ne yapacaktı ? otogara doğru yola koyulduk kıyıdan köşeden yürüyorduk. siren sesleri azalmaya başlamış ve otogara yaklaşmış bulunmaktaydık. doğa ve çağatay antalyaya kaçacaklardı. semihle berk dönmeye karar vermişti. peki ben ne yapacaktım ? geri dönemezdim bu riski alamazdım. antalyaya da gidemezdim. otogarda yatmaya karar verdim..

gonca inanmıyorum bu zamana kadar neden söylemedin gibisinden bir şeyler söyledi. anlaşılan hoşuna gitmişti ama kafası da karışmıştı yarın neden çok geç olacak diye sormuştu. ben ona bu yaptığımız olayları anlattım. zaten illegal biri olduğumdan bahsetmiştim biraz ama bu kadarını tahmin etmiyor olacak ki demediğini bırakmamıştı. saat iyice ilerlemiş ve uykum gelmişti. goncaya iyi geceler mesajı atıp oturma yerlerine uzanmıştım..

adama donunu verdik giysin diye. giydi suyunu sigarasını içti. kekeleye kekeleye bir şeyler anlatmaya başladı. zor konuşuyor ve ağlıyordu hiç bir şey anlamadık. yaklaşık 15 dakika sonra konuşması yerine gelmeye başladı. yalvardı ayaklarımıza kapandı gitmek için ama kartların şifresini vermeden gidemeyeceğini, onu kesip parçalarını sobada yakacağımızı söyledik. kartların babasına ait olduğunu şifresini bilmediğini söyledi. çağatay bıçağı boğazına dayayınca kartların şifresini download ediverdi. çağatayla berk bankaya paraları çekmeye gittiler. evde ben, semih, doğa ve kurbanımız kalmıştı. adam bize yalvarmaya devam ediyordu bırakmamız için. ama çağatayla berk gelmeden bırakamazdık. zaten her yeri kan içindeydi bıraksak gören polise haber verirdi. 5 dakika geçti doğa bana seslendi yanına gittim.

doğa: lan sevgi kodumun çocukları adam gibecekti beni niye gelmediniz ?
ben: binlik yapalım dedik amk sende ahu tuğba gibi uzanmışsın niyetliydin galiba vermeye.
doğa: napayım amk mecbur kaldım zaman kazanmak için de canım çok heyecanlandım bi sigara içeyim de öyle başlayalım dedim.

bu esnada içeriden patır kütür sesler geldi. koşa koşa içeriye gittik. bizim acemi semih tuvalete gitmiş, adam da fırsattan istifade camdan atlayıp kaçmıştı.

doğa ve çağatay gitmişlerdi. saat akşam 10 olmuştu. anneme bu gece gelemeyeceğimi söyledim ve goncaya açılmaya karar verdim. ama kız istanbuldaydı amk ne açılmasıydı bu ? ama daha önce kimseye hissetmediğim şeyleri hissediyordum ona karşı. istanbulda olması benim için bir şeyi değiştirmeyecekti. ve ona hatırladığım kadarıyla şöyle bir mesaj attım:

gonca. bugün hayatımdaki en zor, en çaresiz günlerimden biri. bu zamana kadar neden yapmadım, neden sen gidince yapıyorum hiç bilmiyorum. ama bildiğim bir şey var. sana karşı bir şey hissediyorum ve bu sanırsam ki aşk. eğer seninde bildiğin bazı şeyler varsa bana bu gün söylemelisin çünkü yarın çok geç olabilir..

böyle bir şeydi.

panpalarım bir kaç part önce bi *fast forward* yapmıştık. o zaman içerisinde olan bazı olayları size aktarayım.
faceden tanıdığım fazla muhabbetimin olmadığı bi bin vardı. (adı bülent olsun amk) goncayla konuşmalarımız ilerlemişti ona sevgilisi ya da sevdiği biri olup olmadığını sormuştum. bu bülenti seviyormuş o zamanlar. ama bu bülentin sevgilisi varmış ve goncanın onu sevdiğini bilmiyormuş. neyse bana bunları anlatıyor ben bu çocuğa içten içe kuruluyordum. yine bu zamanlar içerisinde çok sevdiğim 13 yıllık bir panpam var onunla şeker almaya gidiyoruz. bu bülent biniyle karşılaştık. yanında 2de kız var. kızlara hiç bakmadım bülentle selamlaştık yolumuza devam ettik. yanındaki kızlardan biride goncaymış. akşam mesaj atmıştı bana niye selam vermedin tanımadın mı falan diye. valla hiç bakmadım görsem vermez miydim dedim. bu 2 ay içerisinde mal değilse her kız anlar tavırlarımdan ondan hoşlandığımı. o da anlamıştır zaten.

https://www.youtube.com/watch?v=MbVfBk9GdhY

ben mal gibi bakakalmıştım. doğa da bi hışımla camdan atlayıp adamın peşinden koşmaya başladı. adam sadece pantolonunu giymiş çıplak kaçıyordu amk. başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü korkudan semihe bağırıyordum. 2 dakika olmadan doğa geldi. adamı yakalayamamıştı. aktarlara gelmiştik. cezaevlerinde sürünecektik hepimiz. kısa süren bir karamsarlığın ardından kendimize gelip delilleri yok etmeye başladık. adamın kıyafetlerini sobaya attık, kan bulaşan şeyleri yok ettik. laptopuda sobaya attık. berkle çağatay hala gelmemişti. herşeyi temizlediğimizden emin olduktan sonra hemen dışarı çıktık çağatayla berki arayacaktık. taksiye atladık. bizim mahalleye 250 metre kadar uzaklıkta bütün bankaların olduğu bi cadde var oraya doğru gidiyorduk. kırmızı ışık yandı durduk. bi yerden sesler geliyor ama anlam veremedim. kafamı yana çevirdim. ışıklarda yanımızda bir taksi daha var ve içinde çağatayla berk var. bu kadar denk gelir amk. hemen eve dönmelerini söyledik. eve geri döndük durumu anlattık. herkes panik içerisindeydi. ve siren sesleri duyulmaya başladı..

https://www.youtube.com/watch?v=A0V6k4JW99E *