1. 1.
    0
    ---bu bir açıklama metnidir---

    evet bu başlıkta hayatımın hikayesini anlatmaya karar verdim. baktım önüne gelen hayat hikayesini anlatmış ben de anlatmaya karar verdim ... dinleseniz de olur dinlemeseniz de çok da gibimde değil... 24 yıllık bir hayatım var ve bunu 1 günde bitirmeyi planlamıyorum zaman zaman yazacağım ve aralarda çok ilginç şeyler de olacak. eğer hikayeyi dinlerseniz siz de bu ilginçliklerden bu güzelliklerden faydalanacaksınız... yok okumazsanız ben yazmaya her türlü devam edicem vazgeçmicem ve tamamlicam...

    ---bu bir açıklama metnidir---
    ···
  2. 2.
    0
    sene 1987 mevsimlerden sonbahar aylardan eylül ve takvim yaprağında 14 sayısı. Dönemin başbakanı anavatan partisinden Turgut Özal ve başkanmız Kenan Evren. Öğretmen bir babanın ve ev hanımı bir annenin ilk çocukları ve oğlu olarak istanbul kadıköy'de hayata gözlerimi açmışım.
    ···
  3. 3.
    0
    1980 darbesinin üzerinden 7 sene geçmesine karşın türkiye hala ekonomik ve sosyal açıdan kendini toparlayamamış, bir takım siyasi olaylar günümüzde olduğu gibi o zamanlarda da yaşanmaktaymış. gençler siyasiler tarafından apolitikleştirilmeye çalışılıyor, özgürlükler kısıtlanıyor ve hayat birçokları için yaşanmaz hale geliyor.

    şimdi dönemin siyasi durumundan bizene bin diyeceksiniz . ee am.nıza koyduklarım daha yeni doğmuşum kendimle ilgili henüz bi hareketlilik yok hikayenin devamında kendimle ilgili yeterince şey olacak zaten... hem biraz maziyi de bilmekte fayda var...
    ···
  4. 4.
    0
    @7 aynştayn zekanla verdiğin uyarıyı dikkate aldım düzelttim bin mutlu ol
    ···
  5. 5.
    0
    ancak dönemin zorlukları siyasi açıdan ailemizi pek fazla etkilememiş, babamın öğretmen olması sebebi ile kendi halimizde bir hayat yaşıyormuşuz. annem ise henüz 18-19 yaşlarında beni doğurduğu için ve çalışmadığından ötürü evde bana bakmak, ev işleriyle uğraşmak ve bir şekilde zaman geçirmek durumundaymış.

    annem ile babam hakkında kısa bir bilgi vermemem gerekirse ; babam, annem ile evlenmeden önce bir evlilik yaşamış ve bir trafik kazasında evlendiği kişi hayatını kaybetmiş, babam ise ağır yaralı olarak hayatta kalmayı başarmış... zaman onu iyileştirmiş, sağlığına kavuşturmuş ve ailelerin de baskısıyla amcasının kızıyla yani annemle evlenmiş. severek, beğenerek , isteyerek olmayan her evlikik gibi annemle babamın evlilikleri de ilk günden itibaren büyük kavgalar, büyük tartışmalar ile devam etmekteydi.
    ···
  6. 6.
    0
    dedim ya babam öğretmen diye, bu bizi mecburi olarak birkaç şehiri gezmek zorunda bıraktı. ben doğmadan önce görev yeri ordu'nun fatsa ilçesi olan babam , benim doğumum yaklaştığı sıralarda annemi , istanbul'da yaşayan babaannemlerin yanına zütürmüş ve kısa bir süre orda kaldıktan sonra doğumumun ardından yeniden ordu'nun fatsa ilçesine geri dönmüşüz.

    o zamanlarda çok ama çok küçük olduğumdan ne ordu'yu ne de diğer şehirleri hatırlayamıyorum.. sadece çekilen fotoğraflar beni sanki onları hatırlıyormuşum gibicesine kendine çekiyor o kadar.
    ···
  7. 7.
    0
    aradan sadece iki sene geçer ve takvim yaprağı temmuz ayını gösterir. işte tam bu dönemde bana bir de kız kardeş gelir. Tabi benim doğumumda olduğu gibi kardeşimin doğumunda da yine istanbul a babaannemlerin yanına gelmişizdir. Kız kardeşimin de doğmasının ardından kesin olarak istanbul a yerleşmişiz ve babamın şehir şehir gezmeleri son bulur. insanın kardeşi olması nasıl bir şeydir o dönemde o yaşta anlamak imkansız ama ben nedense içten içe bir kıskançlık duymuşum ki , anlatılanlara göre kardeşimi eve getirdiklerinde yüzüne bi tane patlatmışım. sanırım ilk olduğum yetmiyormuş gibi bir de tek olmak istiyormuşum ...
    ···
  8. 8.
    0
    saat şuan 17:58 ve hayat hikayeme ara veriyorum devamı için takipte kalın yada kalmayın dediğim gibi gibimde değil bu hikaye günler haftalar boyunca devam edecek ve tamamlanacak şimdilik görüşmek dileğiyle binler
    ···
  9. 9.
    0
    hayatta kimilerinin çok sonraları karşılaşacağı kıskançlık duygusuyla ilk defa o zaman tanışmışım ve şiddete de eğilimimin olduğundan da an itibari ile şüphe eder oldum. siz siz olun şiddete yönelmeyin şiddetle hiç bir şey çözülmüyor... bakın ağzına bi tane patlatmış olabilirim kardeşimin ama ne değişti büyüdü eşşek kadar oldu kardeşim olduğu gerçeğini değiştiremedi.
    ···
  10. 10.
    0
    biz böylece 2 kardeş ve ebeveynlerimiz olarak çekirdek aile yapısını tamamlamış olarak türk aile sisteminin içerisine giriş yapmışız. ee tabi aile sisteminin bi de barınması için çatısı, duvarları falan olan bi yer de gerekliydi ... nitekim öyle bir yerimiz de oldu... başımızı sokacak bi yer bulduk ve uzun bir süre kiracılık kavrdıbını yaşayacağımız evimize hoşbulduk...
    ···
  11. 11.
    0
    artık 90'lı yıllara girmiştik , kimsenin önümüzdeki 10 sene boyunca nasıl bir hayatı yaşayacağımıza dair fikri yoktu... neler hayatımızın unutulmazı olacaktı, neler çocukluğumuzun oyunları, çizgi filmleri olacaktı, bizi kimler yönetecekti , galatasaray avrupa da başarılı olacak mıydı, fenerbahce türkiye kupasını alabilecek miydi, serdar ortaç her yaza damgasını vuracak mıydı, biri bizi gözetleyecek miydi, bizimkiler, mahallenin muhtarları, süper baba gibi dizilerin akibeti ne olacaktı bilmiyordu anlayacağınız bir bilinmezliğe girmiştik...
    ···
  12. 12.
    0
    3 yaşında bi insan ya da insan demek doğru olmaz biz şuna bebek diyelim ne yapar, ne yapmış olabilir ? biraz hafızamı zorladım günümüzün 3 yaşındaki bebeklerinden de az biraz ilham alarak şu sonuca vardım.

    3 yaşındayken benim günümüz bebekleri gibi bi bebek arabam olmadı çok ağladığımda falan beni el arabasına bindirirlermiş evin çevresini tavaf ederlermiş sırf ben susim diye... bildiğiniz manyakmışım amk.. gerçi o dönemlerde her bi tak pahalıymış, yaygın değilmiş öğretmen adam kira ödüyor eve bakıyor derken öyle bebek arabası falan lüksmüş... hem el arabası da düşününce eğlenceli lan. maksat ayağımı yerden kessin değil mi ?
    ···
  13. 13.
    0
    hikayemize yeniden ara veriyoruz ve bir sonraki partlarda buluşmak dileğiyle
    ···
  14. 14.
    0
    ulan araba demişken , benim küçükken bebek arabam olmadığı gibi bu yaşıma geldim hala şöyle benzinli falan da bi arabam olmadı bırakın beni, ailede bile araba olmadı...
    ···
  15. 15.
    0
    arabam yoktu ama legolarım vardı benim, çılgınlar gibi legolarımla oynardım. günümüzün bebekleri bilgisayar oyunları ile moronca büyürken ben ve yaşıtlarım o dönemde böyle daha güzel şeylerle oynuyor, toplaşıyor, birbirimizin yüzünü görüyor reel hayatta sosyalleşiyorduk.90 lı yıllarda çocuk olanlar ve daha önceki çocuklardı gerçek çoçuklar, onlardı hayattan zevk alan, sokağa çıkıp koşturan, kir içinde pislik içinde eve dönen bendim o çoçuk.
    ···
  16. 16.
    0
    4 yaşındaydım, sonra 4 buçuk oldum zaman ilerledikçe önce 5 ardından 5 buçuk yaşıma ulaştım... insan çocukken hep büyümek istiyor geçen her ay biraz daha yaşınıza ilave edilsin istiyor... doğum tarihinizin üzerinden 6 ay geçtiyse siz asla tam sayılı bir yaşta değilsinizdir... her daim buçuklarınızla övünür, buçuklarınızla yaşar, buçuklarınızla büyürsünüz. 6 yaşıma geldiğimde yaşıtlarımdan büyük olabilmek adına aradan henuz bikaç gün geçse bile 6 buçuk derdim... o zamanlar büyük bir marifetmişçesine buçuklu hayatlar yaşardım
    ···
  17. 17.
    0
    derken buçuklu yaşlarla yaşımı büyütmenin acı gerçeğiyle tanıştım, her erkek gibi önce sünnet töreni sonrasında ise hiç bitmeyecek gibi gelen ki aslında gerçekten de bitmeyen öğrenim hayatına adım attım... öğrenim hayatıma babamın öğretmenlik yaptığı ilköğretim okulunda başladım ilk başlarda kötü bir şey gibi gelmeyen babayla aynı yerde öğrenim görmek zaman zaman kötülükleriyle karşıma çıkıyordu. gerçi bir çok iyi yanı da yok değildi.

    daha da kötüsü olabilirdi mesela babanız sizin öğretmeniniz olabilirdi ... işte o zaman daha vahim bir durumla karşı karşıya kalabilirdim.. allahtan babam 2. sınıfları okutuyordu ve 1 seneyle teğet geçmiştim
    ···
  18. 18.
    0
    ilkokula başladığım o dönemlerde biz hala kirada oturmanın sıkıntılarını yaşamaya devam ederken her sabah erkenden uyanıp okula gitmenin dayanılmaz ezikliğini de yaşamıyor değildim. Henüz 6-7 yaşında olan ben babamla birlikte okula gitmek konusunda derin sorunlar yaşıyordum. Adam sanki yanında yetişkin bir insan varmışçasına hızlı hızlı adımlarla yürürdü, ona yetişebilmek veya yanında gidebilmek için adeta koşardım. okula vardığımda, dinlenmem, soluklanmam nefes almam için bir süreye ihtiyacım olurdu. Hayır anlamıyorum ki bu kadar koşturmanın ne gereği var?

    ben böyle koştura koştura okula gidip gelirken senelerin de nasıl geçtiğinin farkına varamıyordum zaten... benden 2 yaş küçük olan kardeşim de benimle aynı okula yazılmıştı... inceden bi kadrolaşmanın ürünlerini veriyorduk... ee tabi ben 3. sınıfa geçen tecrübeli bir öğrenci olmam sebebi ile artık pek fazla babamla gitmiyordum okula. bu sefer babamın peşinden koşturma sırası kardeşime geçmişti... aslında bu bir bayrak yarışıydı, bir önceki nesil her daim bir sonraki nesle bayarağını bırakıyordu...

    gel zaman git zaman derken, artık kiracılık devrinin noktalanmasına doğru ilerliyorduk, dedemin yıllarca çalışarak yaptırdığı apartmandan bir daire de babama düşmüştü... dedemin bu apartmanı nasıl diktiğine inanın hala aklım ermiyor. Dedem de tıpkı babam gibi öğretmendi, yıllarca öğretmenlik hayatı sürdürdü. 6 tane çocuğu olan dedem , hem 6 çocuğa bakıp hem de apartman dikiyor ve bunu öğretmen maaşıyla yapıyordu. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. ben 24 yaşındayım ve bırakın apartman dairesi dikmeyi, bir fidan bile dikecek durumda değilim. Ulan normal maaşla bu işleri yapabilenleri gerçekten takdir ediyorum. he gerçi dedem aslında çok cimridir, birçok dede gibi o da cimri işte... bu cimriliğinin eseri olsa gerek...
    ···
  19. 19.
    0
    evet dedem kocaman bir apartman dikmişti, her çocuğuna bir adet daire vermişti ve bizle birlikte amcalarım ve halalarımı da kira derdinden kurtarmıştı ancak apartmanda kendi oturduğu daire dışındaki geri kalan bütün daireler kaba inşaat şeklindeydi (kaba inşaat ı bilen liseli olamaz ). bu şu demek oluyordu; ben size daireleri verdim bu kadarını yaptım alın gerisini de siz yapın !

    napalım yapacak bir şey yoktu kirada oturmaktansa, kira ödemektense kendi evimizin içiyle uğraşırız mantığıyla , kirada oturduğumuz evden taşınmaya karar vermiştik. Bu taşınma süreci de bir hayli zorluydu bizim için.. Babamın hiç parası olmazdı, ne zaman sorsanız para yok derdi, olsa da yok derdi, olmasa da... kendimi bildim bileli bu adamın hiç parası olmadı... saçma sapan şeyler için nasıl ediyor nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde para buluyor ama işine gelmeyen konularda adam fakirlikten ölüyor ..mk. biraz olsun babasına (dedeme) çekmiş sanırım.

    neyse efendim evdeki eşyaları yavaştan toparlamaya başlamıştık, taşınma evresine geçmemiz için hazırlıklar başlamıştı. taşınacağımız ev ile oturduğumuz ev arası mesafeyi gözünüzde hayal edebilmeniz için birkaç mesafe örneği vericem;

    mesafe örneği 1 karaköyden, galata kulesine doğru yürüyün ordan yukarıya doğru istiklal caddesine doğru ilerleyin ve taksim meydanına geldiğinizi hayal edin ... işte iki ev arası mesafe tam olarak o kadardı

    mesafe örneği 2 kızıltoprak tren istasyonundan, fenerbahçe stadını geçerek, söğütlüçeşme ve boğa heylekini takiben kadıköy haldun taner sahnesi ile iskele arasına yürüdüğünüzü düşünün... işte iki ev arası mesafe tam olarak o kadardı

    şimdi iki ev arası mesafeyi az çok anlayabildiğinize göre anlatmaya devam ediyorum... babam olacak adam o kadar mesafede yakın burası ne olacak ufak tefek şeyleri en azından git-gel taşırız dedi... ve yıllar önce beni gezdirdikleri el arabası şimdi yeni bir misyonla karşımdaydı, evi el arabasıyla taşıyacaktık... inanabiliyor musunuz amk adam o kadar yolu ufak tefek eşyaları böyle taşırız ne olacak dedi ve ciddi ciddi taşımaya başladık, işte halıydı kilimdi, ne bilim böyle saçma sapan şeyleri yavaş yavaş taşıyorduk, ben de el arabasının üzerinden düşmesin diye bir yandan kayan, düşecek gibi duran eşyaları tutuyordum bir yandan da içimden küfrediyordum... bu şekilde o mesafeyi günde 6-7 kere gidiyorduk...
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    0
    şuraya da bir reserved atim ve kısa bir ara verim
    ···