-
101.
-1@ prozac uyku saatin geçiyo sütünü iç ve uyu.
-
102.
-4Keman dört telli yaylı, perdesiz bir çalgıdır. Keman 4 telli olmadan önce 7 telliydi zaman içinde değişerek şu anki 4 telli halini almıştır. Değiştirilmesinin sebepleri ise görünüşünün kaba ve tutuşununda zor olmasından kaynaklanır. Keman'ın telleri sırayla 7'den 6'ya, 6'dan da 5'e düşmüştür.Tümünü Göster
Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir. Akor sesleri pesten tize sol, re, la, ve mi'dir.
Keman yayına arşe denir. Arşede yapay ya da gerçek at kılının yanı sıra ham misina olarak adlandırılan bir madde de kullanılabilir.
Almanca: Geige, Fransızca: Violon, ingilizce: Violin, italyanca: Violino dur. Uzunluğu 60 cm'dir. Yayla çalınan telli bir çalgıdır. Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Orkestralarda, genel olarak (Solo, I, II) üç partisi bulunur. Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle bir solo çalgıdır). Hiç bir çalgıda olmayan ses rengiyle, çok zengin bir anlatım gücü vardır.
Telleri: Sol, Re, La, Mi olarak akort edilir.
Tarihçesi [değiştir]
Keman ilk olarak 14.yüzyılda Kuzey italya'da ortaya çıktı; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı. ilk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans de Fer tarafından Ortaçağ'da italya'da Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür. 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru, Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir. Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı. Çağdaş kemanda gövde ve sap daha uzun, köprü daha yüksektir.
Çiftlemeler [değiştir]
Parmakların yerleşimi
Birinci keman ile ikinci keman [değiştir]
Renk değişmez dolgunlaşır (çalanların sayısı çoğalırsa, duyulusu yumuşak bir de tahta çalgı eklenir. Yaylı çalgıların duyulusu egemen kalır. Fakat biraz dolgunlaşmış olur).Keman ile Viyola: Kemanların birleşmesinden çok farklı bir etki yapmaz. Kemanın rengi egemendir. Dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Keman ile viyolonsel [değiştir]
Dolgun bir duyuluş sağlanır. Viyolonselin ses rengi egemendir. Birinci Keman, ikinci Keman, Viyola ve Viyolonsel: Bunların dördünün sesdeş olarak çalması, alto ve tenor katında mümkündür. (F) de gayet kuvvetli, (P) de özellikle dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci keman ile ikincisi arasında boy farkı, ağırlık farkı ve tel farkı vardır bu farklara Çok sık rastlanır, özellikle ezgi yüksek soprano seslerinden daha yukarılara çıktığı zaman kullanılır. Çünkü bu katta Mi telinin dolgunluk ve anlatım gücü azalır. Bundan başka, birinci kemanlar ikinci kemanlarla sekizli aşağıdan katlanmazsa, bütün diğer çalgılardan uzakta, yalnız kalır.
Keman
Kemanlar [değiştir]
Bu biçim duyulusu zayıflatır ve küçük orkestrada özellikle belli olur. Buna rağmen bazı durumda ezgi çok incelerde iken ve tahta çalgılarla katlayarak kulanılır.
Keman ile viyola [değiştir]
Buna çok sık rastlanır, özellikle ezginin aşağı sekizlisi kemanın (Sol telinden) daha kalınlara indiği zaman kullanılır.
iki sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyola, ya da Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyolonsel: [değiştir]
Bu biçim geniş ve uzun ezgilerde kullanılır. özellikle (eb) de yapılır -
103.
0yalanını gibim senin, yalancıyı gibmiolar ya
-
104.
-4böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. ve ayrılma vakti geldiğinde “ah! sanırım ağlayacağım” dedi tilki.Tümünü Göster
“bu senin hatan” dedi küçük prens. “ben sana zarar vermek istemedim. seni evcilleştirmemi sen istedim.
“doğru, haklısın” dedi tilki.
“ama ağlayacağını söyledin!”
“evet, öyle.”
“o halde bunun sana hiçbir yararı olmadı.”
“hayır, oldu. buğday tarlalarının rengini gördükçe seni hatırlayacağım. şimdi git ve güllere bir kez daha bak. o zaman kendi gülünün evrende eşsiz ve tek olduğunu anlayacaksın. sonra bana veda etmek için buraya geri döndüğünde, sana hediye olarak bir sır vereceğim.”
küçük prens güllere bir kez daha bakmaya gitti.
“hiçbiriniz benim gülüm gibi değilsiniz. çünkü henüz hiçbiriniz evcilleşmediniz. ve siz de hiç kimseyi evcilleştirmediniz” dedi onlara. “siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.”
güller bu duyduklarına çok bozuldular.
“evet, güzelsiniz. ama boşsunuz. sizin için kimse yaşdıbını feda etmez. yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. çünkü ben onu suladım. ve onu camdan bir korunakla korudum. önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. ve bazen de suskunluklarına katlandım. çünkü o benim gülüm.”
bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü.
“elveda” dedi.
“elveda” dedi tilki de. “ve işte sırrım: bu çok basit. i̇nsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. en temel şeyi gözler göremez.”
“temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens.
“i̇nsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. ama sen unutmamalısın. evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. gülüne karşı sorumlusun.
“gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. sonra yoluna devamböylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. ve ayrılma vakti geldiğinde “ah! sanırım ağlayacağım” dedi tilki.
“bu senin hatan” dedi küçük prens. “ben sana zarar vermek istemedim. seni evcilleştirmemi sen istedim.
“doğru, haklısın” dedi tilki.
“ama ağlayacağını söyledin!”
“evet, öyle.”
“o halde bunun sana hiçbir yararı olmadı.”
“hayır, oldu. buğday tarlalarının rengini gördükçe seni hatırlayacağım. şimdi git ve güllere bir kez daha bak. o zaman kendi gülünün evrende eşsiz ve tek olduğunu anlayacaksın. sonra bana veda etmek için buraya geri döndüğünde, sana hediye olarak bir sır vereceğim.”
küçük prens güllere bir kez daha bakmaya gitti.
“hiçbiriniz benim gülüm gibi değilsiniz. çünkü henüz hiçbiriniz evcilleşmediniz. ve siz de hiç kimseyi evcilleştirmediniz” dedi onlara. “siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.”
güller bu duyduklarına çok bozuldular.
“evet, güzelsiniz. ama boşsunuz. sizin için kimse yaşdıbını feda etmez. yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. çünkü ben onu suladım. ve onu camdan bir korunakla korudum. önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. ve bazen de suskunluklarına katlandım. çünkü o benim gülüm.”
bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü.
“elveda” dedi.
“elveda” dedi tilki de. “ve işte sırrım: bu çok basit. i̇nsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. en temel şeyi gözler göremez.”
“temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens.
“i̇nsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. ama sen unutmamalısın. evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. gülüne karşı sorumlusun.
“gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. sonra yoluna devam -
105.
0hikaye gibiciler gelmiş amk
-
106.
-2lan bi yalan atcaksın hikaye uydurcaksın onu bile beceremiosn amcık bulvardaki hikayeler bile daha inandırıcı am beyinli liseli
-
107.
-3Keman dört telli yaylı, perdesiz bir çalgıdır. Keman 4 telli olmadan önce 7 telliydi zaman içinde değişerek şu anki 4 telli halini almıştır. Değiştirilmesinin sebepleri ise görünüşünün kaba ve tutuşununda zor olmasından kaynaklanır. Keman'ın telleri sırayla 7'den 6'ya, 6'dan da 5'e düşmüştür.Tümünü Göster
Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir. Akor sesleri pesten tize sol, re, la, ve mi'dir.
Keman yayına arşe denir. Arşede yapay ya da gerçek at kılının yanı sıra ham misina olarak adlandırılan bir madde de kullanılabilir.
Almanca: Geige, Fransızca: Violon, ingilizce: Violin, italyanca: Violino dur. Uzunluğu 60 cm'dir. Yayla çalınan telli bir çalgıdır. Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Orkestralarda, genel olarak (Solo, I, II) üç partisi bulunur. Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle bir solo çalgıdır). Hiç bir çalgıda olmayan ses rengiyle, çok zengin bir anlatım gücü vardır.
Telleri: Sol, Re, La, Mi olarak akort edilir.
Tarihçesi [değiştir]
Keman ilk olarak 14.yüzyılda Kuzey italya'da ortaya çıktı; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı. ilk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans de Fer tarafından Ortaçağ'da italya'da Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür. 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru, Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir. Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı. Çağdaş kemanda gövde ve sap daha uzun, köprü daha yüksektir.
Çiftlemeler [değiştir]
Parmakların yerleşimi
Birinci keman ile ikinci keman [değiştir]
Renk değişmez dolgunlaşır (çalanların sayısı çoğalırsa, duyulusu yumuşak bir de tahta çalgı eklenir. Yaylı çalgıların duyulusu egemen kalır. Fakat biraz dolgunlaşmış olur).Keman ile Viyola: Kemanların birleşmesinden çok farklı bir etki yapmaz. Kemanın rengi egemendir. Dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Keman ile viyolonsel [değiştir]
Dolgun bir duyuluş sağlanır. Viyolonselin ses rengi egemendir. Birinci Keman, ikinci Keman, Viyola ve Viyolonsel: Bunların dördünün sesdeş olarak çalması, alto ve tenor katında mümkündür. (F) de gayet kuvvetli, (P) de özellikle dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci keman ile ikincisi arasında boy farkı, ağırlık farkı ve tel farkı vardır bu farklara Çok sık rastlanır, özellikle ezgi yüksek soprano seslerinden daha yukarılara çıktığı zaman kullanılır. Çünkü bu katta Mi telinin dolgunluk ve anlatım gücü azalır. Bundan başka, birinci kemanlar ikinci kemanlarla sekizli aşağıdan katlanmazsa, bütün diğer çalgılardan uzakta, yalnız kalır.
Keman
Kemanlar [değiştir]
Bu biçim duyulusu zayıflatır ve küçük orkestrada özellikle belli olur. Buna rağmen bazı durumda ezgi çok incelerde iken ve tahta çalgılarla katlayarak kulanılır.
Keman ile viyola [değiştir]
Buna çok sık rastlanır, özellikle ezginin aşağı sekizlisi kemanın (Sol telinden) daha kalınlara indiği zaman kullanılır.
iki sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyola, ya da Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyolonsel: [değiştir]
Bu biçim geniş ve uzun ezgilerde kullanılır. özellikle (eb) de yapılır -
108.
0tamam lan anlatma gerisi malum bin
-
109.
-1daha sonra boynundan doğru yalamaya başladım 2 dk boyun ve çevresini yaladım sonra birazcık iri olan memelerini sıktım ve hemen mutfağa gittim kadın şaşırmıştı ben mutfağa gidince. buz dolabını açtım ve orda bal gördüm geri dönünce karı gülümsedi balı memelerine döktüm 5 dk falan da memelerini yalayıp, dıbını parmakladım.
-
110.
-1@90 bekle süpriz konuk var bin.
-
111.
0asdasfsdfsdddfasadadasdaasd
asad
ada
dsa
da
sa
sda
s
asd
a
sd
as
da
sda
s
da
sd
as
sssssssssssssssssssssssssssssssssssssssasassadqwghhshfgh
sfgh
sf
gh
sfgh
kjghjkghjkghkjghkghkgjrhgh
dffdfgdfgdfgds
f
asdasdadaaw -
112.
0@91 şimdi sıçtın işte
-
113.
-5“evet. örneğin, sen benim için sadece küçük bir çocuksun. diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. sana ihtiyacım da yok. aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. bana ihtiyaç duymuyorsun. ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak sen benim için tek ve işsiz olacaksın, ben de senin için.”Tümünü Göster
“anlamaya başlıyorum” dedi küçük prens. “bir çiçek var. sanırım o beni evcilleştirdi.”
“olabilir. dünyada her şey mümkündür.” dedi tilki.
“ama bu çiçek dünyada değil.”
tilki şaşırmıştı. “başka bir gezegende mi?”
“evet.”
“peki orada avcılar da var mı?”
“hayır, yok.”
“bu çok ilginç. peki ya tavuklar?”
“hayır. tavuklar da yok.”
“eh, hiçbir yer mükemmel değildir” dedi tilki içini çekerek. sonra kendini anlatmaya başladı:
“yaşamım çok monotondur. ben tavukları avlarım, avcılar da beni.
bütün tavuklar birbirine benzer. bütün insanlar da öyle. bu yüzden biraz sıkılıyorum. ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. şu ekin tarlalarını görüyor musun? ben ekmek yemem. buğday benim hiçbir işime yaramaz. bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatırlatmazlar. buna üzülüyorum. ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. altın renkli saçların var senin. ben de altın renkli başakları görünce seni hatırlardım. ve rüzgarda çıkardıkları sesi severdim.
sustu tilki ve uzun bir süre küçük prensi izledi.
“senden rica ediyorum. lütfen beni evcilleştir!” dedi.
“elbette” dedi küçük prens. “ama pek fazla vaktim yok. yeni arkadaşlar edinmem ve birçok şeyi anlayabilmem gerekiyor.”
“sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “i̇nsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. her şeyi dükkandan hazır alırlar. ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!”
“ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens.
“çok sabırlı olman gerekiyor. önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. sözcükler yanlış anlamalara neden olurlar. ama her gün, biraz daha yakına gelebilirsin.”
ertesi gün küçük prens yine geldi.
“her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. mutluluğun bedelini öğrenirim -
114.
-4Keman dört telli yaylı, perdesiz bir çalgıdır. Keman 4 telli olmadan önce 7 telliydi zaman içinde değişerek şu anki 4 telli halini almıştır. Değiştirilmesinin sebepleri ise görünüşünün kaba ve tutuşununda zor olmasından kaynaklanır. Keman'ın telleri sırayla 7'den 6'ya, 6'dan da 5'e düşmüştür.Tümünü Göster
Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir. Akor sesleri pesten tize sol, re, la, ve mi'dir.
Keman yayına arşe denir. Arşede yapay ya da gerçek at kılının yanı sıra ham misina olarak adlandırılan bir madde de kullanılabilir.
Almanca: Geige, Fransızca: Violon, ingilizce: Violin, italyanca: Violino dur. Uzunluğu 60 cm'dir. Yayla çalınan telli bir çalgıdır. Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Orkestralarda, genel olarak (Solo, I, II) üç partisi bulunur. Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle bir solo çalgıdır). Hiç bir çalgıda olmayan ses rengiyle, çok zengin bir anlatım gücü vardır.
Telleri: Sol, Re, La, Mi olarak akort edilir.
Tarihçesi [değiştir]
Keman ilk olarak 14.yüzyılda Kuzey italya'da ortaya çıktı; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı. ilk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans de Fer tarafından Ortaçağ'da italya'da Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür. 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru, Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir. Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı. Çağdaş kemanda gövde ve sap daha uzun, köprü daha yüksektir.
Çiftlemeler [değiştir]
Parmakların yerleşimi
Birinci keman ile ikinci keman [değiştir]
Renk değişmez dolgunlaşır (çalanların sayısı çoğalırsa, duyulusu yumuşak bir de tahta çalgı eklenir. Yaylı çalgıların duyulusu egemen kalır. Fakat biraz dolgunlaşmış olur).Keman ile Viyola: Kemanların birleşmesinden çok farklı bir etki yapmaz. Kemanın rengi egemendir. Dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Keman ile viyolonsel [değiştir]
Dolgun bir duyuluş sağlanır. Viyolonselin ses rengi egemendir. Birinci Keman, ikinci Keman, Viyola ve Viyolonsel: Bunların dördünün sesdeş olarak çalması, alto ve tenor katında mümkündür. (F) de gayet kuvvetli, (P) de özellikle dolgun ve yumuşak bir renk sağlanır.
Sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci keman ile ikincisi arasında boy farkı, ağırlık farkı ve tel farkı vardır bu farklara Çok sık rastlanır, özellikle ezgi yüksek soprano seslerinden daha yukarılara çıktığı zaman kullanılır. Çünkü bu katta Mi telinin dolgunluk ve anlatım gücü azalır. Bundan başka, birinci kemanlar ikinci kemanlarla sekizli aşağıdan katlanmazsa, bütün diğer çalgılardan uzakta, yalnız kalır.
Keman
Kemanlar [değiştir]
Bu biçim duyulusu zayıflatır ve küçük orkestrada özellikle belli olur. Buna rağmen bazı durumda ezgi çok incelerde iken ve tahta çalgılarla katlayarak kulanılır.
Keman ile viyola [değiştir]
Buna çok sık rastlanır, özellikle ezginin aşağı sekizlisi kemanın (Sol telinden) daha kalınlara indiği zaman kullanılır.
iki sekizliden çiftleme [değiştir]
Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyola, ya da Birinci Keman, ikinci Keman ve Viyolonsel: [değiştir]
Bu biçim geniş ve uzun ezgilerde kullanılır. özellikle (eb) de yapılır -
115.
0yalan amk yalan bi gibtir git dıbına kodumun
-
116.
+1 -1sıra gelmişti dıbını yalamaya dıbını yalamaya başladım kendinden geçiyordu 3 dk sonra kapı çaldı "eyvah kocam" dedi...
-
117.
+13some ?
-
118.
-1bende iyice tırsmıştım resimdeki hayvan 1.85 boylarında kaslı bir muallakydi.
-
119.
0hikaye bin oldu.
-
120.
-3Karınca, karıncalar (Formicidae) familyasını oluşturan, yaban arıları ve arılarla birlikte zar kanatlılar (Hymenoptera) takımında yer alan, sosyal yaşam gösteren böceklere verilen ortak addır. Karıncalar, Kretase Dönemi'nin ortalarında, 110 ile 130 milyon yıl önce yaban arısına benzeyen hayvanlardan türemiş ve çiçekli bitkilerin ortaya çıkışından sonra çeşitlenmiştir. Günümüzde 12.000'den fazla türü sınıflandırılmıştır ve yaklaşık 14.000 civarında türü olduğu sanılmaktadır.[1][2] Dirsekli antenleri ve ince bellerini oluşturan düğümsü yapıları ile kolaylıkla tanınırlar.Tümünü Göster
Karıncalar, boyutları küçük doğal boşluklarda yaşayan birkaç düzine avcı bireyden, çok büyük bölgeleri kaplayan ve sayıları milyonlarca bireyi içeren oldukça yüksek oranda organize kolonilere kadar oluşan topluluklar içinde yaşarlar. Büyük koloniler çoğunlukla "işçi" ve "asker" sınıflarını oluşturan kısır dişilerden oluşur. Bu kolonilerde aynı zamanda verimli erkekler ile bir ya da daha fazla ve "kraliçe" adı verilen verimli dişiler de bulunur. Bu koloniler bazen "süperorganizmalar" olarak tanımlanır çünkü karıncalar tek bir vücut hâlinde koloniyi desteklemek için bir arada çalışırlar.[3]
Karıncalar Dünya üzerinde hemen hemen her kara parçasında bulunur. Kendine özgü karınca türleri bulunan ender yerler Antarktika ile birlikte bazı uzak ve yaşama uygun olmayan adalardır. Karıncalar ekosistemlerin çoğunda yaşayabilir ve kara hayvanları biyokütlesinin yaklaşık %15 ile %25'ini oluştururlar.[4] Bu başarıları sosyal örgütlenmelerine, yaşam alanlarını değiştirebilmelerine, kaynaklardan yararlanmalarına ve kendilerini savunmalarına bağlanmıştır. Diğer türlerle birlikte geçirdikleri uzun evrim sürecinde, benzerlik, ortakçılık, asalaklık ve karşılıklılık içeren türler arası ilişkiler geliştirmişlerdir.[5]
Karınca topluluklarında iş bölümü, bireyler arası iletişim ve karmaşık problemlerin çözümüne rastlanır.[kaynak belirtilmeli] insan toplulukları ile olan bu paralellikler, birçok bilimsel araştırmaya konu olmuştur.
Birçok insan kültüründe karıncalar, mutfakta, ilaçlarda ve ayinlerde kullanılır. Bazı türler biyolojik zararlı kontrolünde önemli rol alır.[kaynak belirtilmeli] Ancak kaynaklardan yararlanma özellikleri, karıncaları insanlarla çatışma içine sokar çünkü tarımsal ürünlere zarar verebilir ve binaları işgal edebilirler. Kırmızı ateş karıncaları (Solenopsis invicta) gibi bazı türleri, kazara sokuldukları yeni bölgelerde kendilerine bir yer edinebildikleri için yayılmacı türler olarak görülürler.
Formicidae familyası, içinde yaprak arıları, arılar ve yaban arılarını da barındıran Hymenoptera takımında yer alır. Karıncalar, Vespoidea yaban arılarını da içinde barındıran ortak bir atadan türemiştir. Filogenetik analizler karıncaların Kretase Dönemi'nin ortalarında, yaklaşık 110 ile 130 milyon yıl önce ortaya çıktığını gösterir. Yaklaşık 100 milyon yıl önce çiçekli bitkilerin ortaya çıkmasından sonra karınca türleri çeşitlenmiş ve 60 milyon yıl önce ekolojik üstünlüğüne erişmiştir.[7][8][9] 1966 yılında, E.O. Wilson ve meslektaşları Kretase Dönemi'nde yaşamış olan bir karıncanın (Sphecomyrma freyi) fosil kalıntılarını tanımladılar. Kehribar içinde kalmış olan fosil örneği 80 milyon yıl öncesinden kalmaydı ve hem karıncaların hem de yaban arılarının ortak özelliklerini gösteriyordu.[10] Sphecomyrma büyük bir olasılıkla yerüstünde yaşayan bir türdü ancak bazı uzmanlar Leptanillinae ve Martialinae gibi grupların toprak altında yaşayan avcı ve ilkel karıncalar olduğunu önermektedir.[kaynak belirtilmeli]
Kretase Dönemi'nde kuzey yarımkürede bulunan süperkıta Laurasia üzerinde yalnızca birkaç ilkel karınca türü yaygındı. Tüm böcek populasyonunun yalnızca %1'ini oluşturuyorlardı. Karıncalar Tersiyer Dönemi'nin başlarında, çevresel koşullara uyarak, doğal seleksiyon sonucu baskın tür olmuşlardır. Oligosen ve Miyosen dönemlerinde karıncalar bulunan tüm fosil kalıntılarının %20 ile %40'ını oluşturur. Eosen Dönemi'nde yaşamış karınca cinslerinin onda biri günümüze kadar gelmiştir. Baltık bölgesi kehribarlarında bulunan karınca fosillerinde rastlanan cinslerin %56'sı, Dominik Cumhuriyeti kehribarlarında bulunanların ise %92'si günümüze kadar gelmiştir.[11][7]
Termitler karıncalar ile yakın akraba değildir ve Isoptera takımında yer alırlar. Sosyal yaşamlarının bazı yönleri karıncalarla benzerlik taşır. Karınca arıları büyük karıncalara benzer ama kanatsız dişi yaban arılarıdır.[12][13]
Dağılımı ve çeşitliliği [değiştir]
Bölge↓ Tür
sayısı [14]↓
Neotropik 2162
Nearktik 580
Avrupa 180
Afrika 2500
Asya 2080
Melanezya 275
Avustralya 985
Polinezya 42
Karıncalar, Antarktika, ve Grönland, izlanda gibi bazı büyük adalar dışında tüm kıtalarda yaşar, Polinezya'nın bazı bölümleri ve Hawaii Adaları gibi adalarda ise kendine özgü türler yoktur.[15][16] Karıncalar ekolojik nişlerin geniş bir kesiminde bulunur ve doğrudan ya da dolaylı otçul, avcı ve leşçi olarak çok kapsamlı besin kaynaklarından yararlanır. Türlerin çoğunluğu genel hepçildir ama bazı türler besin konusunda özelleşmiştir. Ekolojik baskınlıkları biyokütleleriyle ölçülebilir. Çeşitli ortamlarda yapılan tahminler ortalama biyokütlelerinin, kara üstünde yaşayan tüm hayvanların %15-20 arasında olduğunu ortaya koyar. Bu biyokütle omurgalı hayvanların biyokütlesinin üzerindedir. [4]
Karıncaların boyutları 0,75 mm ile 52 mm arasındadır.[17][18] Çoğunlukla kırmızı ve kara renkli olan karıncalar çeşitli renklerdedir, yeşil renge daha az rastlanır ve bazı tropik türlerin metalik bir parlaklığı vardır. Günümüzde 12.000'den fazla karınca türü sınıflandırılmıştır ve türlerin 14.000 civarı olduğu sanılmaktadır. En çok çeşitlilik tropiklerdedir. Karıncaların sınıflandırılması konusunda taksonomik çalışmalar devam etmektedir. "AntBase"[19] ve "Hymenoptera Name Server"[20] gibi çevrimiçi bilgi bankaları bilinen ve yeni keşfedilen karınca türlerini izlemeye yardımcı olmaktadır. Kolay bulunmaları ve incelenebilmeleri nedeniyle, biyoçeşitlilik çalışmalarında karıncalar belirleyici türler olarak kullanılmaktadır.[21]
Biçim bilimi [değiştir]
Karıncalar biçim bilimi açısından, dirsekli duyargaları, metaplöral bezleri ve ikinci karın kısımlarının düğüm şeklinde bir petiyol ile bağlanması ile diğer böceklerden ayrılırlar. Kafa, mesosoma ve metasoma ya da gaster, üç ayrı gövde kısmıdır. Petiyol, mesosoma (toraks ile buna kaynamış olan ilk karın bölgesi) ile gaster (petiyol dışında kalan karın bölgesi) arasında ince bir bel oluşturur. Petiyol bir ya da iki düğümden oluşabilir.[22]
Güçlü çeneleri ve mükemmel görüş sağlayan büyük petek gözleriyle Mrymecia cinsi karınca.
Diğer böcekler gibi karıncaların da gövdeleri etrafında koruyucu görevi gören ve kasların bağlanmasını sağlayan bir dış iskeletleri vardır. Böceklerin akciğerleri yoktur ve oksijen ile karbondioksit gibi gazlar, dış iskeletten spirakulum denen küçük deliklerden geçer. Böceklerin aynı zamanda kapalı kan damarları da yoktur bunun yerine gövdelerinin üst kısmında bir kalp gibi iç sıvıların dolaşımını sağlayarak kafaya doğru hemolenfi pompalayan ince ve uzun delikli bir tüp bulunur. Sinir sistemi gövde boyunca uzanan, bir kaç düğümü bulunan ve gövdeye bağlı organlara dallarla ayrılan bir ventral sinir telinden oluşur. [23]
işçi arının diyagramı(Pachycondyla verenae)
Bir karıncanın kafasında birçok algı organı bulunur. Birçok böcek gibi karıncalarda birbirine bağlı sayısız küçük lenslerden oluşan petek göz vardır. Karıncaların gözleri hızlı hareketleri tespit etmede iyi olsa da optik çözünürlüğü yüksek değildir. Ayrıca kafalarının üstünde ışık düzeylerini ve polarizasyonu ayırdeden üç küçük sade göz de bulunur.[24] Omurgalılarla kıyaslandığında karıncaların görüşü kötü ile orta düzey arasındadır, hatta yeraltında yaşayan bazı türler tamamen kördür. Avustralya'da yaşayan Myrmecia cinsi gibi bazı karıncaların görüşü ise oldukça iyidir. Kafalarına bağlı olan iki anten kimyasalları, hava akımlarını ve titreşimleri algılar ve dokunma yoluyla sinyal iletişimine olanak sağlar. Kafada yiyecek taşımaya, nesneleri hareket ettirmeye, yuva kurmaya yarayan ve aynı zamanda savunma amaçlı kullanılan iki kuvvetli çene bulunur.[23] Bazı türlerde ağzın içinde bulunan küçük keselerde besin saklanabilir ve bu besin diğer karıncalara ya da larvalarına verilebilir.[25]
Karıncaların ilginç özellikleri [değiştir]
1. Karıncalar, termitler ile birlikte tarımı ilk kullanan canlılardır. Yuvalarının belirli alanlarında fungus (mantar) yetiştirirler.
2. Karıncaların baharda ortaya çıkan ve kanada sahip olan türleri üremek ve yeni yuva kurmak için dışarı çıkar.
3. Bir karınca kendi ağırlığının 100 katı ağırlığı kaldırabilir.
4. Ve ayrıca karıncalar insanlar gibi ordu kurup kendi kolonilerini korurlar. Bazen de koloniler arasında insanlar gibi savaşırlar.
-
44 tlyi küçümsemeyin
-
mkult nikli orman çocuğu
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 06 01 2025
-
sev ya da sevme hitler tam bir başarı hikayesi
-
feyzoo gelmiş hoşgelmis
-
panter emelii dikizlerkenee
-
beyler ciddi pgibolojik sorunlarim var
-
katil olmadan yasamayi becermek irade gerektiriyo
-
önceden iphone alınır mı o paraya diyordum
-
egriye egri dogruya dogru
-
kafası atan kurt
-
hem ermeniyim hem müslümanım
-
vedat uşaklıgil denen kral bir aslandı
-
inciye gelmeyin beyler
-
karı düşünüyor ki ben en iyi yıllarımda
-
anlat da öğrenelim ya
-
keske kanzi trasına sahip bir cocuk olsaydim
-
thexanax isimli yazar ağır şizofreni hastasıdır
-
beyler bu fotodaki çocuk aslında benim
-
birader hepinize cugu atardim
-
hayat artigi a haber izliyor herhalde
-
artık sizinle dalga geçmicem söz
-
inci sözlükten bir yazarla sex yaptım
-
anca internette atıp tutarsınız
-
eski sevgilim babasıyla foto atmış
-
yıl olmuş 2025 tengri diyor
-
kanzi ırkından utanma kanzi
- / 1