-
1.
+23 -9-sana ulaşmamı istemediğin için bütün yolları kapadın, belki adımı bile duymak istemiyorsun, ama burda olmamım tek sebebi tek çarem sana yakın olabilmekti, aylardır düşünüyorum hayır sana hiçbirşey yazmıycağım direniyorum, bütün meçhuller seni soruyor bütün bilinmedik boşluklar sana düşüyor karanlıkta kaybettiğim bütün kadınlar sensin, sözlük anldıbını bilmediğim hayatın büyük cahiliyim ağır bi enkaz altında, anıların enkazı altında, soluklarımın ciğerlerimi parçaladığı bir derinde sönüyorum, ama o kadar acı çektim ki sadece sana nasılsın diyebilmeyi en azından en azından bunu hak ettiğimi düşündüm günlerce ama senden bir haber böle kimsesiz kalmayı seni bana düşman eden her neyse seni ona kaptırmayı hak etmedim, biliyorum benden ne kadar uzakta olduğunu zaten bende fazla kalmıycam, biliyorum hiçbir anlamı yok eminim yabancılar, değişik insanlar bütün mazimizi, pislikmiş gibi denize dökmüşlerdir bana sahip çıkma fırsatı veren olmadı, zaten ikinci şanslardan bahsetmek pek bana göre de bişey değil . aynaya baktığımda gördüğüm yüz haddinden fazla yaşlanmış bir adam, sana en çok neden ve ne zaman kızdım biliyormusun bir sürü aptalda teselli ararken sende bulduğum şefkati başkalarında kaybetmişçesine, yabancıların gözlerinde ararken. artık bana el gibisin, beni tanımıyor gibisin öle ya unutulduğuma göre aksini ispatlamak ya da sölemek saçma, umarım iyisindir, hakkım tamamen sana helal olsun, umarım sende böle düşünüyorsundur pek sanmasam da istediğim bu, asla senin düşmanın olmak istemedim, asla sıradan biri olmak istemedim bunu sölemek çok zor ama umarım seni hak eden birini bulursun, mutlu olmanı isterim. biliyormusun belkide sana son kez bişeyler karaladığım içindir send düğmesine basasım gelmiyor, sigaramın közünden tüten dumanda saçlarını görme yetisine sahibim artık, herhangi bir filmde seni başrolde görmeye zaten alışkınım, hele ki şarkılar bir zaman makinesi adeta beni senle olan günlere taşıyor, artık eskisi gibi değilim bazı özel güçlerim var işte bahsettiğim gibi ayrıca beni sorarsan, aynalarda kendime bakarken şarkılar söylüyorum, kendi kendime konuşup yalnız başıma güzel yemekler yapıyorum aaaa ama bana gülmemelisin sensizlikle çok iyi başa çıkıyorum.Tümünü Göster
ve sana mutlaka bir sandalye birde çatal ayırıyorum.
umut? hayır yok korkma artık bir tehlike değilim.
--bana hayatı nerde öğrettin biliyormusun ne geldiğinde ne de giderken o kar yağdığı gün taxi içinde yüzüğünü kaybettiğini sandığın gün paniklemen gözyaşların ve yüzüğü eldivenin içinde bulup gözlerinin içinin gülmesi ,işte o gün o sıradan gibi duran ama asla öyle olmayan. bunu asla unutmam ama akşamında yine sizinkiler gelip seni almıştı kalamamıştık o gece ve şimdiki geceler kalamadık.
bu satırları neden mi karaladım, bende kendime soruyorum radyoda purple rain, aklımda sonu belirsiz bi film, avucumda bitmek üzere olan bir kalem ve dilimde binlerce sölenmedik kelime sence? yazmasamıydım ya da yazmadıklarım, yazdırmadıkların kimbilir kaç gemi battı ölece satırlarımla dolu kaç gemi yaktım?
--bitiyor biliyormusun evlat acısı, kalp ağrısı, bitmeyenler hep bitiyor geriye yorgun bedenleriyle, yaşlanmış tenleri harmanlanmış insanlar kalıyor..
--hepimiz bu tablonun ressamlarıyız, kimimiz tabloya kanıyla renk veriyor kimimiz saçıyla, ama sahibi bilinmeyen çırılçıplak duygularıyla yalnızlar kalıyor duraklarda, kapı önlerinde, gece lambaları altında.
--bilmem o okulda sana öğretiyorlarmı ama en güzel şarkı bitmeyen şarkıdır sözlerini bilmediğin ve sadece arada bir iki satır mırıldandığın unutmaya yakınken aklında gümüş çe parlayandır, gidenin şarkısıdır, gitme kal demenin acısı.
--neyse gitme vakti abbas yolcu, bana herhangi bişey yazma, sadece sana kırgın değilim bilmeni istedim, en büyük kırgınlığım kendime sen belki bi gün gelirsin ama kızım asla geri gelmez, onun için seni de beklemiyorum, kızma ama asla gelmeni istemiyorum.
--çünkü ben bizi dostayevski de okuyup, spielberg de izliyor, van gogh da hissedip, phil colins de dinliyorum.
biz adlı film bitti yazık ama direnmeme rağmen herşey koptu gitti.
--ve sana son söz bu satırlara iyi bak sana bu kadar saçmalığı kimse yazamıycak.
yukarda gördüklerin varya vakit kaybetmeye değmez unut gitsin.
ben herkesin hakettiğini düşünüyorum: herşey senin için senin kadar güzel olsun
HOŞÇAKAL. -
2.
+3biz de onu diyoruz, yüz verirsen sever edersen kalbini kırmayı geç direk ta kalbinden giberler. bak diğer türlü davranınca da sen onları gibersin. sen ağliyacağina, hissiz hissiz gibersin onlar ağlar. daha iyi değil mi?
-
3.
+3lan bak anne karenina okumam dersen ben sana david ogilvynin confessions of an advertising manini yollayayım, bir gibe derman olacak kitap değil ama işte kafan dağılır. ulan 2 yıl geçmiş daha karıyla temasa geçmeye ne gerek var, aç yutubu dur lan link vereyim, http://www.youtube.com/watch?v=8A3zetSuYRg , al bunu izle amk, bak ne diyor, tüm karılar dönektir, mobildir diyor, ne diyor? her çiçekten bal almak gerek diyor.
anlaştık mı lan zütlalesi?
neymiş?
her çiçekten bal alacakmışsın.
işte bu da çiçek listesi :
http://images.google.com....UTF-8&sa=N&tab=wi -
4.
+1 -1dostum sana tek bir şey söyleyeceğim, ben de bi ara ister inan ister inanma 36 sayfalık (a4) bir mektup yazdım. sana diyeceğim o ki, gönderme o mektubu, halının altına falan koy ilerde bulup gülümsersin. ya da illa gönderecem diyosan daha amacı olan şeyler yaz, çok amaçsız olmuş çok havada kalmış. sadece acı çektiğini anlatmışsın, dokuz kusurlu hareketten biridir bu. çok toysun, boşver, ilerde bu mektuptaki hiçbir kelimeyi hatırlamayacaksın.
-
5.
+2@1 umuyorum ki bu son mektuptur anasını gibtiimin
-
6.
+1 -1vay amk huur cocuklarına bak nasılda uzun uzun yazıp tartışmışlar yannanlıkta bayragı siz taşıyosunuz amk
-
7.
+2ulan bak 25 yaşında bir incigiber olarak bugüne dek daha bir tane karının aşka sevgiye değer verdiğini görmedim. 3 yıl öncsine kadar ben de bu gibik mantıkta aşk böcek çiçek filan iyidir güzeldir, yok 130. sone, yok rudyardın zütünün kılı yok alinin topu kayanın atışı modunda takılırken ne oldu?
ne olacak amk kamyon gibi çarptı boynuzlarım kapıya, daha da bir şey demiyorum bak sana, aşk diye bir şey yok, tokmak tokmak tokmak. -
8.
+2değilsin tabi mınakoyim. benim olayım daha taze. yıllarca güvendik birine. hiç bitmez sandık dünya yıkılır biz ayrılmayız sandık. sonra? o dünya başıma geçti. dibe vurdum ki ne dip. ama baktım sonra değmezmiş. yalanmış herşey, dünya da bi halüsinasyon. birine bu kadar değer verince kendini ve diğer sevdiklerini boşluyor insan. daha çok limana uğrayacaz rahat ol.
(ne tespit yaptım ben de eşekler gibsin beni. ulan ipnetor ilk ve son ciddi yazımı yazdırdın bana burda) -
9.
+2bi de okuyanlar var bunu ya hayret ediyorum
-
10.
-2dostlar kötü bir gecenin sonunda çok düşündüm ve sizden onay almaya ihtiyacım var, 2 sene oldu terk edileli göndersem mi?
-
11.
-1okuyanı gibiyolarmış
-
12.
-1okumadım mektubu ama o kadar şey yazıyosan zirveyi hak ediyosun aslında
-
13.
-1@1 kanka ben bu taku yedım boyle allı pullu yazdım gonderdım sakın k. sıkmıs amcıga dondum sonra bunu gondercen beklentı ıcıne gırceksın haybeye hayaller kız kotu bısey yazsa bosuna uzulceksın sen en ıyısı yenı hatun bul kendıne bana da bul elın deymısken senın okadar satırını hakedıyormu kendını sev lan
edit:kız olsam verrıdım bu mektuba ama sana degıl mektuba -
14.
-1@28
bana entellik yaptırdın ya amıma koysunlar benim. -
15.
+1önce taksim'deydi. beyoğlu'nda, istiklal caddesi'nde pek de ortalıkta olmayan duvarlarda gördüm:Tümünü Göster
"ne olur geri dönme!"
sonra nişantaşı'nda gördüm aynısını. en afilli duvarı bile acısıyla tarumar edecek kadar acayip bir cümle gibiydi:
"ne olur geri dönme!"
büyük harflerle, şehre sığamayan büyüklükte.
"buralarda bir çocuk herhalde" dedim. "kendi kendine çekmek istiyor acısını ve söylüyor bunu şehirde yürümekte olan sevgilisine."
sonra işler değişti. maslak'ta, ki uzaktır nişantaşı'na, oto sanayiinin duvarında gördüm aynı yazıyı, aynı harfler, aynı yazımla:
"ne olur geri dönme!"
ne oluyor? biri, bir genç adam muhakkak, şehrin duvarlarına kaydetmeye mi karar verdi acısını? şehrin duvarlarını çize çize mi katlanıyor yalnızlığa? çünkü sadece avrupa yakasında değil, anadolu yakasında da:
"ne olur geri dönme!"
büyük harflerle, kendine sığmayan büyüklükte...
alışır insan. alıştığı, alışmaya başladığı anı da bilir üstelik. gidenin yokluğuna alışmaya başladığını, bir hastalığın nekahet dönemine girdiğini bildiğin gibi bilirsin. ve ondan sonra esecek bir rüzgâr, çalacak bir telefon, gecenin bir yarısı pişman olmuş biri beliriverdiğinde kapıda... en baştan, ta en baştan başlamak zorunda kalırsın hummaya. o yüzden işte, bir gün bir anda artık istemez olursun, geri gelmesini hiç istemez olursun. giden bir kere gitmiştir çünkü. bir kere giden ne kadar geri gelse gelmez. gelişi bir türlü dikiş tutturamaz. bu yüzden içinden, çok içinden yalvarmaya başlarsın:
"ne olur geri dönme!"
artık geri dönme...
italo calvino'nun bir hikâyesidir. âşık olduğu sevgilisinin her anını fotoğraflamaya karar verir adam. giderek bir saplantıya dönüşür bu. o kadar çok fotoğraf çekmeye başlar ki, sonunda kadın bıkar ve gider. bu kez adam, kadının yokluğunun fotoğrafını çekmeye başlar. kadın "her yerde olmadığı" için her şeyin ve her yerin fotoğrafını çekmeye başlar adam, her anın fotoğrafını. giderek kadının yokluğu, var olan her şeye yayılmaya başlar böylece. onun gibi bir şey işte. o yüzden bir genç adam da elinde kara bir boyayla dolaşıyor istanbul'da bugünlerde. her yere yazıyor:
"ne olur geri dönme!"
belki önce kızın geçme ihtimali olan yerlere yazıyor. sonra biraz düşününce başka yerlere. sonra geceleri aklına geliyor kızın şehrin herhangi bir yerinde, orasında ya da burasında olabileceği, şuraya ya da buraya işinin düşebileceğini. gidip oralara da yazıyor:
"ne olur geri dönme!"
bunun ne acıklı olduğunu, ne korkunç bir alışmak olduğunu biliyor adam. peki kadın biliyor mu? adamın nasıl bir isyan ve inatla ağulu aşkı başından kovmaya çalıştığını? geri dönse adamın yeniden bütün şehri dolaşacağını... bütün şehri dolaşıp tek tek o yazıların üzerini daha da kara bir boyayla kapatmaya çalışacağını... hayatın maskarası olduğunu düşünüp düşünüp enayiliğine ağlayacağını... şimdi, bugün, hayatın karşısında böyle maskara olmamak için bağıra bağıra yazdığını o cümleyi:
"ne olur geri dönme!"
ve bunun dünyanın en güçlü geri dön çağrısı olduğunu...
istanbul'da genç bir erkek, bugün, delirircesine istiyor bir kadının geri dönmesini. şehir duvarlarının manşetlerine taşıyor bunu. o adama işte, kolay gelsin diyorum -
16.
-1özet yazsana lan huur çocuğu...
-
17.
+1burası çok duygusallaşmış, hepimiz aynı anda regl olmaya mı çalışıyoruz?
-
18.
+1özet geç bin
-
19.
+1kız ilk sevdiği adamı bırakır ( ayrılmak zorunda kalır ama bu zorunluluğu adama anlatamaz, o gün şartlar onu gerektirir )
yıllar sonra tesadüfen karşılaşılır, ikisi de koskoca medeni insanlardır oturup yemek yenir konuşulur dertleşilir
adam neden gittiğini sorar kız neden o gün gitmek zorunda kaldığını açıklar
makul sebepler, paylaşılmış olsa aşılabilecek sorunlar olduğu anlaşılır
oysa adam yeterince sevilmediği için terkedildiğini düşünmüştür yıllar boyu
oysa kız yeterince sevilmediği için bir kez bile dönmesinin istenmediğini düşünmüştür yıllar boyu
oysa şimdi herşey için çok çok geçtir
ilk aşk, ilk sevgi,ilk kalp çarpıntısı herşeyin ilki ve en güzeli yitip gitmiştir
keşke... keşke... keşke... keşke... -
20.
+1kardeş bir am uğruna gibtir et be. okumadım yazının tamdıbını ama atalarımız ne demiş. amı olanın imanı olmaz. ondan gibtir et. gib kaç gib kaç. onlar sana yazsın şu mektuplardan. illa bir şey göndereceksen inci giber yaz gönder işte.
-
e devlet kasıyo amk
-
onur ve gurur arasındaki fark
-
1 buçuk milyona hangi araba iyi kız
-
icardinin ifşasını isteyecek kadar düşmedim
-
yine açım amk
-
the vikings geldi sözlük gibildi
-
cığerlerlerim yanıyorrrrr
-
sahte diplama almaya çalışırken dolandırılmak
-
bak kardeşimle başlayan floodları atabilecek
-
bu sözlükten onedio gibi para kazanmak varken
-
canım izmirim yanıyor
-
r25 400 bin tl hayırlı olsun
-
haluk gercek hayatta şükrüden öyle dayak yerki
-
salak ak 1 aydır 200 lirayi 400 lira
-
elimi komodo ejderi ısırdı
-
chatgpt sayesinde kızla flörtleşmek
-
chp yüzünden ülke batıyor
-
ülkedeki yangınların tek sebebi
-
ucan kedi olarak müsdahdem olmayı hak ediyorum
- / 1