-
126.
0ertesi günlerde de işine gidememiş , yataktan çıkamayacak kadar halsizdi. elinde mendil ile öksürüklere boğuluyor , zaman öldürmek için yatağın içinde kitap okuyordu. işten döndüğüm bir gece şiddetli öksürüklerinin devam ettiğini gördüm. bir süre sonra ise öksürdüğünde mendile kan bulaştığını. ne oluyor , ne bitiyor diye düşünürken ciddi birşey olabileceğini düşündüm ve merveyi doktora zütürmeye karar verdim. elimi alnına koyup ateşini ölçtüm ve bir hayli yüksekti. doktora gitmeden önce bir duşun iyi gelebileceği düşüncesiyle sıcak suyu açtım. küveti doldurduktan sonra mervenin kıyafetlerini çıkartıp onu suyun altına soktum. birlikte duş alırken kolunun arkasındaki morluklar dikkatimi çekti ve ciddi anlamda çok telaşlandım. apar topar duştan çıktıktan sonra doktora gittik. doktora gittiğimizde merve'nin içinde bulunduğu durumu anlattım. şiddetli bir öksürüğün başladığını , iştahının kesildiğini ve öksürüğün şiddeti sebebiyle ağzından kan geldiğini söyledim. ben normal bir grip algınlığı beklerken daha şiddetlisi ve çok daha kötüsü ile karşılaşacağımı aklımın ucundan bile geçirmemiştim..
-
127.
0kendi kendime anlatıyorum dıbına koyayım , bi ses versin okuyan varsa canım sıkıldı dostlar..
-
128.
0doktor merve'nin sigara kullanıp kullanmadığını sordu. anlattıklarıma göre henüz hiçbir tetkik yapmadan kafasından teşhis koymuştu. bu teşhisini doğrulamak için de bir kaç soru yöneltiyordu. sigara kullandığını söyledikten sonra hastanın aile fertlerinden birinin kanser olup olmadığını sordu. dünya başıma yıkıldı desem yeridir. o anki sinirle doktorun yakasından tutup duvara ittirdiğimi ve ne demeye çalışıyorsun diye bağırdığımı hatırlıyorum. hastanenin güvenlik görevlilerinin ayırması ile de bağrışlarım son bulmuştu. kendimi toparladıktan sonra merve'nin bizi duyamayacağı bir yerde doktor ile sakin sakin konuşmaya başlamıştım. ilk anlattıklarıma göre kanser riski olabilirmiş ancak bunu doğrulamak için testler yapması gerekiyormuş. bir süreliğine hastanın yatması gerektiğini belirtti.
-
129.
0hastanedeki odalardan birini ayarlayıp merveyi yerleştirdikten sonra gerekli işlemler için vezneye , oradan da merve'ye bir kaç kıyafet almak için eve yöneldim. geri döndüm ve ertesi gün doktorların kesin teşhis koyabilmesi için testler yapması gerekiyordu. doktor bana seçenekleri sunmaya başlamıştı. biyopsi ile küçük bir doku parçası alıp bunu patolojiye gönderme seçeneğimizin bulunduğunu , ancak bunun diğer seçeneklere göre daha uzun süreceğinin altını çizmişti. kısa bir sürede teşhisin koyulması için bunu reddettim. merve pek konuşacak durumda olmasa da doktorla aramda bu konuşmalar geçmeden önce merve'ye aileden birinin kanser taşıyıp taşımadığını sormuştu. merve'nin annesi kansere yakalanmış fakat zamanında bunu atlatmayı başarmış. kısa bir kanser özetinden sonra doktor seçenekleri sunmaya devam ediyordu. merve'nin canını yakmayacak ve en basit teknik olan balgam tetkikini tercih ettim. bu yöntemde hastanın şiddetli öksürüğü ile birlikte ağızdan gelen kanın incelenmesi ile teşhis konulabiliyormuş. aklıma o zaman en çok bu yatmıştı ve merve acı çekmeyecekti. bütün işlemler , testler yapıldıktan sonra hayatımın anldıbına kanser teşhisi konuldu. çok sigara tüketmesi , aç karnına yemek yemeden önce 1-2 tane sigara içmesi , ailenin genlerinde kanser bulunması vb gibi sebeplerden dolayı merve'de bu hastalığa yakalanmıştı..
-
130.
0dünya başıma yıkıldı. ilk entry'de daha hiç isyan etmediğimi yazmıştım. doğruydu bu söylediğim ancak o haberi aldığım an herşeye isyan ettim. tam belimi doğrultacakken üst üste gelen felaketler sonumu getiriyordu adeta. merve'nin yokluğuna dayanamazdım. bunun düşüncesi bile beni çıldırtmaya yetiyordu. hemen teşhis konulduktan sonra işlemlere başladık. merve'ye bu haberi benim vermem gerekiyordu. uygun bir dille anlattım , göz yaşlarını tutamadı. kanser konusunda az çok bilgisi vardı ve en yaygın yöntem olan kemoterapinin yan etkilerini çok iyi biliyordu. hastalarımın karşısına peruk ile mi çıkacağım , senin yüzüne nasıl bakarım gibi düşüncelerle kendine eziyet ediyordu. karşılıklı hastane odasında saatlerce ağladık. ağlamanın ve halsizliğinin etkisiyle uyuya dalmıştı dünya güzelim. hayatımın anlamı.. bunları yazarken bile gözlerimden düşen yaşlara engel olamıyorum kardeşlerim.
-
131.
0çok zor günlerdi , çok.. kanser teşhisi yapıldıktan sonra hastanenin en iyi doktorlarından biri bizimle ilgilenmişti. hastalığın evresini öğrenmek için , kanserin vücuda yayılıp yayılmadığını teşhis etmek için bilgisayarlı tomogrofi yapıldı. hastalığın hangi evrede olduğunu öğrenmek , doktorun tedavi progrdıbını oluşturmasına yardımcı olacak , belki de umutlarımı tekrar yeşertecekti. hastalığın ilk evrelerindeydik ve bu bile mutlu olmamıza yetmişti..
-
132.
0tedavi sürecini nasıl değerlendireceğimiz bizim elimizdeydi. doktor bey sağolsun hastalığın ilk evreleri olduğu için seçim şansını bizlere sunmuştu. ilk seçenek kemoterapiydi. kemoterapi kısaca anlatacak olursam ilaçla tedavi yöntemidir. doktorun tavsiyesine göre gün içerisinde 3-4 ilaç birden alınır. kemoterapideki aşamalara kür adı verilir. eğer kemoterapi ile tedaviye başlasaydık merve'nin sürekli polikliniklere gitme ihtimali bulunuyordu. sürekli hastaneden hastaneye sürüklemek istemedim çiçeğimi , hayatımın anldıbını. ayrıca hastaların büyük çoğunluğunda saçların dökülme riski bulunuyordu. beline kadar uzanan saçlarına kıyamadım sevdiğimin , kabul etmedim ve diğer seçenekleri dinlemeye koyuldum. bütün seçenekleri dinledikten sonra kendimce en doğru seçimi yapmıştım.
-
133.
0merve'nin bu illetten kurtulabilmesi için fotodinamik tedavi denilen yöntemi uygulamalarını istedim. bu tedaviyi kısaca anlatayım. merve'nin vücuduna özel bir kimyasal maddenin enjekte edilmesi ile tedavi başlayacaktı. bu tedavinin kesinliği yoktu. hastanın vücudu enjekte edilen ilacı kabul etmeyebilirdi ve doğal yollarla bu ilacı vücuttan atabilirdi. ilacı kabul eden vücutlarda ise çözüm %90 ihtimallere dayanıyordu.
-
134.
0denemekte fayda olduğunu düşündüm ve bu tedavinin uygulanmasını istedim. bu kimyasal maddenin özelliği ise normal hücreleri hızlı bir şekilde terk edip kanserli hücrelerde uzun süre tutunmasıydı. tutunan ilacın bölgesi belirlendikten sonra da lazer tedavisine geçiliyordu. lazer ışınları ile vücuda enjekte edilen maddenin aktif hale gelinmesi sağlanıyordu ve bu madde kanser hücrelerini öldürme işini görüyordu. geceleri bu tedaviye merve'nin vücudunun cevap vermesi için saatlerce dualar ediyordum. ölüm riski o dönemlerde pek yoktu çünkü hastalığın henüz yayılma aşamasında tedaviye başlanmıştı..
-
135.
0günlerimizi hastane köşelerinde geçirmiş , tedaviyi sonlandırmıştık. merve'min vücudu fotodinamik tedaviyi kabul etmişti ve kanserli hücreler vücuttan atılmıştı. kanseri yenmiştik , herşeyin üstesinden gelebiliyorduk. bu olaylar sonucunda birbirimize daha sıkı sarılmıştık. hastaneden ayrılmadan önce bir süre daha gözetim altında kalmıştı hayatımın anlamı. artık ruhen çökmüş olduğunu gözlerinden , bakışlarından anlayabiliyordum.
-
136.
0o genç yaşına rağmen benim ona yüklediğim dertler , benim yaşadığım herşeyi kendi başına gelmiş gibi yaşaması , kanser tedavisi , hastane köşeleri derken hayatımın anldıbının bakışları bile farklılaşmıştı. yorulmuştu artık , dertsiz , tasasız bir hayat istiyordu belli ki.. elimden geldiğince bunu gerçekleştirmeye çalışacaktım ancak dertler bununla da bitmiyordu. taburcu olduktan sonra belli sürelerle hastaneye kontrole gelmemiz gerekiyordu. akciğer kanserinin nüksetme ihtimali bulunuyordu ve böyle bir durum başımıza gelirse doktorlar bunun zamanında kontrol altına alınmasının önemli olduğunu söylüyordu. taburcu olduktan sonra ilk kontrolümüze gideceğimiz gün çok heyecanlanmıştık.
-
137.
0tedavi sürecini geride bırakan merve hayata daha sıkı tutunmaya başlamış , attığı adımdan bile mutluluk duyar hale gelmişti. yaşadıklarımızdı bizi bu durumlara getiren , hayatlarımızın kıymetini bilmemizi sağlayan.. ilk kontrol günü heyecandan yerimizde duramıyorduk. bir yandan merak , bir yandan heyecan derken randevu saatine doğru hastaneye gittik. göğüs filmi ve çeşitli testler yapıldı , sonuçları beklemeye başladık. herşey temizdi , merve'nin vücudunda kanserli hiç bir hücre kalmamıştı. bu mutluluğumuzu aynı eski günlerdeki gibi güzel bir yemek eşliğinde kutlamıştık. tedaviden çıktığımız için merve'nin yediklerine dikkat etmesi gerekiyordu. fazla yağlı şeyler yememesi gerekliydi. bu sebeple bende ona eşlik edip hiç sevmememe rağmen yağsız bir salata söylemiştim kendime. güzeldi , mutluyduk.. hala ayaktaydık ve bir akşam yemeği ile bile dünyanın en mutlu çifti olabiliyorduk..
-
138.
0tedaviyi geride bırakmıştık bırakmasına ancak merve'nin kendi kendine kafasında kurdukları sebebiyle tam anlamda mutlu olamıyorduk. bir türlü eski günlerimize dönemiyorduk. yaptığımız herşeyde bir burukluk , içimizde bir boşluk vardı. merve'nin sağlık sorunu sebebiyle herşeyimi unutmuştum. tek derdim o olmuştu , hoş başka hiç birşey umrumda da değildi açıkçası.. merve'den habersiz bir şekilde doktoru ile tekrar görüşüp kanser destek gruplarından birine katılmıştım
-
139.
0bu grupta kanser hastaları tecrübelerini paylaşıyorlar ve tedaviden sonra yaptıklarını anlatıyorlardı. en kötüsüne de şahit olmuştum , merve'den daha hafif bir süreç geçirenine de.. bu kanser destek grubunda hastaların paylaştıkları benim merve'ye karşı olan tutumumda yol gösterici rol oynuyordu. nasıl mutlu olduklarını dinleyip merve'ye bunları yaptırıyordum. kanser hastalarından birinin eşinin yaptığı küçük sürprizle bile ne kadar mutlu olduğunu görmüştüm.
-
140.
0bu grupta kanser hastaları tecrübelerini paylaşıyorlar ve tedaviden sonra yaptıklarını anlatıyorlardı. en kötüsüne de şahit olmuştum , merve'den daha hafif bir süreç geçirenine de.. bu kanser destek grubunda hastaların paylaştıkları benim merve'ye karşı olan tutumumda yol gösterici rol oynuyordu. nasıl mutlu olduklarını dinleyip merve'ye bunları yaptırıyordum. kanser hastalarından birinin eşinin yaptığı küçük sürprizle bile ne kadar mutlu olduğunu görmüştüm.
-
141.
0benzeri şeyleri merve'nin moralini yüksek tutmak için gerçekleştiriyor ve başarılı oluyordum. çocuk gibi olmuştu , elinden bardağı düşürdüğünde bile gözyaşlarını tutamıyor , bir çiçek ile dünyanın en mutlu insanı olabiliyordu. bu süreçte saçma düşüncelerini devam ettiriyordu. onun bu durumu benim eski sıkıntılarımı hatırlatıyor , sinirlerimin boy göstermesine sebep oluyordu. bir gün sofrada güzel bir akşam yemeği yerken yanlışlıkla bardağı yere düşürüp kırmıştı. az önce bahsettiğim gibi göz yaşlarını tutamamıştı.
-
142.
0bilemezsiniz kardeşlerim , kanser hastası bir insan ile yaşamak çok zordur. bir çocuğu büyütür gibi davranmanız , son derece yumuşak sinirlere sahip olmanız gerekmektedir. sabır taşı olsanız çatlarsınız desem yeridir. bende o anki sinirime yenik düşüp bağırmaya başlamıştım. yeter artık ne bu sen güçlü bi insansın gibi motive edici sözler söylemeye çalışsam da kırıcı olmuştum. daha şiddetli ağlamaya başlamıştı. o ağladıkça ben sesimi yükseltiyor , ben sesimi yükselttikçe hıçkırıklarının arttığına , çenesinin titrediğine şahit oluyordum. daha fazla dayanamadım.. sarılmak istediğimde bile reddedildiğimi hatırlıyorum.. günlerce yüzüme bakmadığını hatırlıyorum , o kokusunu günlerce içime çekemediğimi , gece uyurken saçlarını okşayamadığımı , güzel yanaklarını öpemediğimi hatırlıyorum.. keşke inat etmeseydim de o günlerin değerini bilip gururumu hiçe saysaydım diyorum bugünlerde..
-
143.
0dargın bir şekilde 1 hafta geçirmiştik. ikimizde barışmak için adım dahi atmıyorduk. kontrol zamanı gelmişti ve hastaneye gitmemiz gerekiyordu. ertesi gün erkenden kalkıp kahvaltı hazırlayıp moralli bir şekilde uyandırmak istemiştim hayatımın anldıbını. öperek uyandırdım , asık bir surat ile karşılaştım. üzerinde durmadan masaya oturttum sevdiğimi.. zar zor birşeyler yedirdim. pgibolojisinin bitme noktasına geldiğinin farkına varmış bir şekilde yolda ilerliyordum. yanında olmam gerekirken ben tavır yapıp arkamı dönmüştüm bu zor zamanlarında. o benim zor günlerimde nelerime katlanmıştı oysa ki..
-
144.
0haksızlık yaptığımı anlayıp hastaneden çıktıktan sonra kendimi affettirmek için bir kaç sürpriz yapmayı planlamıştım. hastaneden çıktıktan sonra kontrollerin güzel geçmesini kutlamak istediğimi söyledim. durumunun iyi olduğunu biliyordum fakat ısrarla halsiz olduğunu , eve gitmek istediğini söylüyordu. üstelemedim , eve zütürüp yukarı kadar eşlik ettim. evden çıkıp biraz kafa dağıtmak için sahil tarafına gittim.
-
145.
0bir cafeye oturdum ve sigara üzerine sigara içerek geçirdiğim günleri düşünmeye koyuldum.. o anki halim nasıldı bilemiyorum ancak dışarıdan beni gören birinin karşıma oturmasıyla dalgın gözlerim kendine geldi. karşımda benden bir kaç yaş küçük bir bayan oturuyordu. biraz çılgın birine benziyordu. saçlarındaki renkli tonlardan , konuşma tarzından belliydi bu çılgınlığı. özgür biri gibi hareket ediyor , çevresine aldırış etmeden sergiliyordu davranışlarını. neyim olduğunu sordu , kaldıramayacağı şeyler yaşadığımı söyledim.
-
mkult nikli orman çocuğu
-
560 bine biriniz 1 tl verin de
-
feyzoo gelmiş hoşgelmis
-
adam sizin gibi kapitalist sisteme boyun eğmemiş
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 06 01 2025
-
panter emelii dikizlerkenee
-
egriye egri dogruya dogru
-
kira gelir vergisi
-
katil olmadan yasamayi becermek irade gerektiriyo
-
kafası atan kurt
-
keske kanzi trasına sahip bir cocuk olsaydim
-
hem ermeniyim hem müslümanım
-
keloğlan aramızda filminde tırtıl ile keloğlan
-
anlat da öğrenelim ya
-
beyler ciddi pgibolojik sorunlarim var
-
inciye gelmeyin beyler
-
karı düşünüyor ki ben en iyi yıllarımda
-
anca internette atıp tutarsınız
-
thexanax isimli yazar ağır şizofreni hastasıdır
-
beyler bu fotodaki çocuk aslında benim
-
birader hepinize cugu atardim
-
eski sevgilim babasıyla foto atmış
-
yıl olmuş 2025 tengri diyor
-
artık sizinle dalga geçmicem söz
-
hayat artigi a haber izliyor herhalde
-
kanzi ırkından utanma kanzi
- / 1