Uzun olacak:
Kardeşim diye hitap edicem çünkü yakın gördüm seni. Bi oturuşta bitirdim hikayeni ki şansıma biteli de çok olmamış. Öncelikle hikayendeki detaylar bir çok kişinin kendini görebileceği şeylerle dolu. Kesinlikle katıldığım iki isime denk geldim bunlar kavun peynir ve lenin sol dassagi.
Arkadaşlık kavramı çok küçük yaşlarda kişiliğimizi oluşturan yegane husustur. Ünlü atasözümüz bile var. Kızdığında, sevindiğinde, güldüğünde, ağladığında hatta küfrettiğinde edindiğin her bir tavır aslında etrafındaki arkadaşlarından süzerek kendine en çok yakıştırdıklarından oluşur. Gülüşünü berattan almışsındır, ağlamayı emreden öğrenmişsindir. Yürümen aynı doğukanın yürüyüşüne benzer vs. Her birimiz son nefesine kadar öğrenci kalacaz bu hayatta. Hep vay dıbına koyim bunu da mı görecektim diyip duracaz. Kimimiz 20 yaşında görüyor bazı şeyleri kimimiz 80ine merdiven dayadığında öğrenecek bilemeyiz. Ama bu bahsettiğim panpaların yorumları oldukça önemli bence dikkate al derim ben.
Arkadaşlarınla bağını koparmamaya çalışman, hatalarını kabul edebilecek olgunluğa erişmen çok iyi. Ama bu olumsuzluklar karşısında derslerini hiçe sayman sadece sana zarar verir. (Buraya tekrar değineceğim.)
Selini suçlayanlar çoğunlukta. Bence bu kızın suçu yok panpa. Sonuçta emre onu seviyo diye selin de onu sevmek zorunda değil. Sana kaptırmış gönlünü bu yolda da ulaşabilmek için yaptığı herşey kendince mubah. Sen nasılki gizemi onda arayarak kendini haklı bulabiliyosan o da kendince haklı. Kimseyi yüzde yüz suçlayamayız. Herkesin haklı yanları var. Ben burda çok değişik bir noktaya değinicem. Bir çok isimden bahsettin. Herkesin kendine has bir duruşu vardı. Ama kendinden emin olamayan bir tek gizemi gördüm ben. En yakın arkadaaşlarından birinin sevdiği biriyle beraber olmakla ilgili yaptığı yorum herkesin işk aklına geleceği yorum olmuş. Üzerinde düşünüp sentezlemiş olsa çok daha farklı bir cevap verebilirdi. (Affetmek zorunda değil ki ortada affedilecek bir durum yok. Aranızda sevgililik durumu söz konusu değilmiş) burada bu kız gerçekten seni kafada bitirmiş ve savuşturmak adına bu cevapları bahane etmiş gibi geldi bana.
Bu noktada bir şansınız olsaydı bile kadın asla unutmaz bu konuyu temcit pilavı gibi pişirir koyar önüne 30. Yıldönümünüzde olsanız bile.
Kendini bu kadar yiyip harab etme. Hayat senin hayatın hataysada eğer hata da senin hatan. Kimse seni yargılayamaz. Bu hayat senin lan. Her neyse konudan sapmayalım. Derslerinle ilgilenmen gerekiyosa ilgilen. Hatta alkol alışkanlığın varsa uzak dur. Efkarlı müzik dinleme. Gülmek de zorunda değilsin kahkahalarla. Rölantide takılsan da olur.
Bil ki kadın kafasında hayır dediği şeye asla evet demez. Derse de mutlaka bir gün yine o cevap hayıra döner ve ilk cevabını tasdiklemiş olur yine suçlu sen olursun.
Kimseye hiç birşeye değmez hayat. Ha aklımda kalmasın ben yine de şansımı deniycem diyosan dene panpa. Deneyeceksende doğumgünüydü özel diğer günlerdi falan filan bunlardan uzak dur. Kadınlar çünkü özel günlerde duygusallaşır ve bunun gibi sürprizlerde kararsız ve güçsüz hissederler. Hata yapmamak için cevap bir gün önce ne düşünüyosa hep o olur. Arkadaşlarına ve yakınlarına o anda soramadıklarından telaşa kapılırlar. Hele ki o yaşlarda...
Ama ben bu zamana kadar gördüğümü söylüyorum. Değişmeyecek panpa.

Derim ki ne yapıyosan şu an en iyisini yap ki kafanda onu düşünecek bir saniyen bile kalmasın. Dersse eğer okul birincisi ol. Olamıyosanda denedim dersin. Boş kalmamaya çalış. Bir an bile. Yalnız sokakta eve yürüyosan ara bi arkadaşını onunla konuş. Uzun zamandır görüşmediğin o kadar çok insan bulabilirsin ki en azından o insanarla arandaki soğukluk gider. Mutlu olursun. Ya da aklaşırsın işte.
işkembeden sallamıyorum bunları hepsi başıma gelen şeyler. Emreye ile aranda yaşanan sıkıntı olmasa daha iyiydi ama oldu madem emreye boynun kıldan ince olacak panpa. Arkadan iş çevirmenin cezası çekilecek. Bu ya emre olur ya vicdanın... zaman geçer belki emreyle rakı sofrasında ulan ne hıyar adamlarmışız diye dalga da geçebilirsiniz ya da geçmişin hatrına selam sabah olur emre içinden geçmişine söver. Yapcak bişey yok kabulleneceksin.
Umarım mutlu olursun kardeşim. Değindiğim her konuda bi takım şeyler yaşadım. Hatta tekrar tekrar tecrübe de ettim. Dilersen özele yaz her zaman yardımcı olmaya çalışırım.

Bir teşekkür de, benim son entrymden sonra okuyup, yorum yapanlara gelsin..

Finalimden sonra kendi görüşünü bildirmiş olan panpalarımın bazı değinilmesi gereken yorumlarına binayen toplu bir cevap verip en son kararımı açıklayacağım.

Hepinizin yorularını okudum, bir şuku bıraktım.

Öncelikle, Gizem'e küfür edenler olmuş, seviyorum ya da sevmiyorum bu pek de önemli değil, ama o kız benim için hala değeri hakediyo, bu yüzden küfür etmiş arkadaşlarım yaptıklarının yanlış olduğunun farkına varırsa, sevinirim.

Sonrasında, beni etkileyen bir iki yoruma değinmek istiyorum.

Aynısı başına geldiğini, unutabildiğini, unutabileceğimi, bir başkasıyla olacağımı söyleyen arkadaşlar için yazıyorum.

insanları; davranışları, söyledikleri ve söylemek istedikleri, ne yaptıkları ve ardından ne yapacakları konusunda yaptığım tahminlerde daima çok başarılı olmuşumdur. Bu, sadece kendi yaşantım için değil, arkadaşlarımın kız arkadaşları, kankaları vs vs için de geçerlidir. Bu yüzden, unutacağımı söyleyenler için demiyorum ama, bir başkasıyla olabileceğimi söyleyenler için yazıyorum, bana diğer insanlar çok basit geliyor.

Yapmadım mı sanıyosunuz? Nisan'dan beri bu acıyı bir zevk gibi çekmek yerine, bir başkasıyla konuşmayı bir başkasıyla olmayı denemedim mi? Sizler de görüp duyuyosunuzdur, dönemimizdeki sevgi, aşk olgusunun ne kadar tutarsız şekilde ilerlediğini. Benim için aşk, öpmek, sevişmek ve ciksten ibaret bi olgu değil. Arada kurulan duygusal bağ, yaşananlar, anılar, hisler..

Konuşurken, ağzımın ne kadar iyi laf yaptığını demeyelim de, içimdekileri olduğu gibi aktarmak konusunda ne kadar başarılı olduğumu az çok görmüşsünüzdür son mesajlarda. Günümüzde bir kızla tanışıp onu argo tabirle düşürmeye çalıştığım zaman, bunun çok zaman almaması, konuştuklarımın yelkenleri hemen suya indirmesi.. ve bunun sadece bir değil bir çok örneğinin olması.. Çünkü günümüzde bir çok kızın aşktan beklentisi tümüyle basit olgulara dayanmakta ve nasıl ilerlemesi gerektiğini bilen biri için, hiçbiri zor değil.

"sen de basitlere denk gelmişsin kardeşim, karakterli kız kendini hemen ele vermez" diyenleriniz olacaktır. yaşanılmış bi geçmiş, geride bırakılan bi kaç anı, değeceğini düşündüğüm bi yaşantı olmayacağını düşündüğüm hiçbi kızı kayda değer bulmam. Karşısındakini sırf biraz daha peşinden koşsun diye oyalayan bi kıza ben fazladan bir kelime dahi yazmam, egosunu okşamam. Günümüzdeki kızlar yukardaki paragraf ve bu paragraftan ibaretler.

Gizem öyle değil. Bir duruşu var. Bi çoğunuz diyor mesela, bu kız hala seviyor diye. Ama onun orada beni reddederken yaptığı şey naz değil, gurur. Eski sevgilimle barışmamdan bahsederken ağlamasını sağlayan sevgisinin önüne geçmiş bir gurur. Atladığınız bir şey var, bu kız madem beni sevmiyor, madem sildi kafasından.. Eski sevgilimle barıştığımı nerden biliyordu? Demek ki bakmış, takip etmiş. Belki gizli gizli. Ama yapmış bunu.

Ben de bu yüzden sevdim Gizem'i. Çünkü o, basit bi kız değil. Yaşanmışlığımız, anılarımız var ve bu yüzden de uğraşılmaya değer. Beni reddediyorsa, geçmişindeki erkeklerin zütünü kaldırmasından, kendini uğraşılmaya değer sandığından dolayı değil; gururunu yenemediği, yaptıklarımı kendine yediremediği için.

Devam edicem.

Sizin dediğiniz, hayat giben diye tabir ettiğiniz kız; Eylül. Gizem'in bana şans vermediği kadar şans verdim ben Eylül'e. kavun panpamızın da dediği gibi; geçmişten gelen, sevmeye zorlanmayacak bir kişi ile devam etmek daha kolay olduğundandı belki de Eylül'e verdiğim şanslar, ama hayatımı gibmek için kullandı o bütün şanslarını. Belki, Eylül ile barışmasaydım, Nisan'daki görüşmemde bir nebze yumuşatmış olacaktım Gizem'i, sonrası da çorap söküğü.

"e yapmasaydın o zaman amk" evet haklısınız, suçluyum. Ama bi çıkış yolu arıyorum.

Yaşantımdan da anlayabileceğiniz üzere, ben detaycı bi insanım. ilişkilere bakış açım, klagib Türk erkeğinin ilişkiye yaklaşımından hallice.

Yani, karşımdaki kızın geçmişini, yaşantısını, neler yaşadığını önemserim. Ha, bu kız güzelmiş, hadi sevgili olalım, 2 ay boyunca sürekli foto çekip paylaşırız, bi şeyler de yaşarız ne güzel. 3.ay da ayrılırız hepsini silerim kafasında değilim. Ciddi bulmadığım birinde ilişki potansiyeli görmem. Ki, dediğim gibi günümüzde ciddi kız sayısı oldukça az.

Ben Selin'i suçluyorum. Neden? Benimle olmak istemiştir, olmuştur. Buraya kadar eyvallah. Neden onu seven birinin arkadaşına bakmış demiyorum, çünkü ben de arkadaşımın sevdiğine baktım. Tamam, ama ben bu hatadan dönmeye çalıştım ve bir çıkış yolu da buldum. Ki bu kız, yılbaşında Emre ile takılma planı yapabilmiş, benimle ara verdiği dönemde Emre ile ders çalışma planı yapmış bi kızsa, benim bulduğum çıkış yolundan gelmeliydi. Sonrası, herkesin kendi bileceği iş, herkes kendi hayatını kendi çizer. Ama o ne yaptı? inat etti, ne o son zamanlarda argo tabirle yüz vermeye başladığı Emre ile oldu, ne de benim hayatımın aşkı ile olmama izin verdi. Suçu bu.

Emre. Emre'ye yaptığım çok büyük bi yanlış, bu başka şekilde de tabir edilebilir ama kendime küfür etmek istemiyorum. Yanılmıyosam geçtiğimiz ağustosta ona da çok pişman olduğuma dair bir mesaj attım, tabi bu kadar kısa değil, uzun uzun yazdım. Ama sadece okudu, geri dönüş yapmadı.

Nesli. Nesli de son olaydan sonra benimle bağlarını kopartma taraftarıydı hatta çok iyi hatırlamıyorum ama biz bu olaylardan sonra Nesli ile bir kez konuştuk ve yanılmıyosam tartıştık da. Ben de hiçbi şekilde anlayış göstermediklerinden, Gizem'siz kaldığımda Eylül ile çıkmamın çok küçük düşünce oyunlarıyla açıklanabileceğinden bahsettim ama. Nafile.

Ve diğerleri. Bu olaydan sonra açıkçası diğerleri için de uğraşasım gelmedi. Yılbaşında Berkaylara iyi dilekler sunan bir mesaj atmama rağmen aynı samimiyeti alamayışım, aynı zamanda ileriki tarihlerde Berkay'ın doğum gününü kutlamama rağmen, benim doğum günümü atlamış olması.. Onlar için uğraşmadım, uğraşmayacağım.

Olur da Gizem ile tekrar olursam bile, sadece Nesli için çabalarım. Diğerleri artık çöp.

ve Gizem.. Gizem'in sevgilisi yok diye umuyorum, ki öğrenmem de çok basit. Yiğit'e ulaşırım, sorarım. Yakınlar zaten. Söyler. Neden yok diye umuyorum, çünkü zor bi kız ve tecrübesiz. Gördüğünüz, okuduğunuz gibi aşılması gereken duvarları var. Ve klagib bir erkek Gizem'in bu duvarlarını aşmaya çalışırken yorulur ve vazgeçer, tabii benim gibi onunla bir geçmişe sahip değilse. Yani, demek istediğim, Gizem'in sevgilisi olabilmesi için, karşıdaki elemanın uzunca bi süre Gizem'in arkadaşı olması gerekli, daha sonradan açılır, red yese bile çabalarken yılmayabilir.

Kararıma gelince..

Yazdıkça ve yorumlarınızı okudukça, şunu gözlemledim. Belki atladığım, belki görmek istemediğim bi gerçekti.. Ama, biz Gizem ile sevgili değildik. Bu yüzden benim, ondan önce bi başkasıyla olmama mı kızdı yoksa benim, onun en yakın arkadaşının sevdiği kızla beraber olmama mı kızdı? Bu konu üzerinde düşünmeden gayet düz bi şekilde onu ne kadar çok sevdiğimi anlatmaya çalışarak çabaladım hep. Ama bu konunun üzerinde duracağım.

Bi kez daha çabalamaya değer buluyorum. Sebeplerine gelince, karışık bi şekilde sebepleri suncam. Doğum gününe gitmeden önce, gördüğüm rüyaların hepsi ona sarılırken sonlanıyodu. Fakat şimdi ona sarılabiliyorum. Belki, o zaman olayın tazeliğiyle ve ebesinin nikaa panpamızın dediği gibi doğum gününde duygusaldı ve bi gün öncesindeki kararı neyse, aynı şekilde devam ettirdi bu kararı.
Ayrıca, dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama rüyalarımın şöyle bir benzerliği vardı, garipsediğim. ilk rüyada mektup yazmış diye salona koşuyorum bi heyecanla, ikinci rüyada da kanka fav attı diye koşuyorum bi heyecanla, ilk rüyada mektubu okuyamıyorum yazısı çok çirkin olduğu için, ikinci rüyada kamerayı bize doğrulttuğum zaman ekran kaymaya başlıyo ve çekemiyorum bi türlü. Bu tür olaylar da beni rüyayı düşünmeye itiyo.

Bir diğer sebebi, ben geçen sene sınıfta kaldım sayılır. Şu an gördüğüm derslerin büyük çoğunluğunu 1. sınıftaki dersler. Ve bu yüzden, babamın bana bu yazın başında yaptığı konuşmada geleceğimden bahsederken aklımdan geçen tek ismin Gizem olması.. Babam bana okuyacaksın, sonra asker, sonra geldiğinde iyi bir işin olacak dediğinde, bir de yanımda Gizem olacak diye geçiriyordum, istemsizce beyler. O zamanlar rüya görmemiştim. Babam bana büyük babaannenin bıraktığı bilezikler var, ben ailenin en büyük oğluydum, annene taktılar, o senin. Sen de oğluna vereceksin dediğinde, benim değil, Gizem'in diyordum içimden. Ben geleceğimde istemsiz bi şekilde Gizem'i görüyorum. Şartlanmaktan değil. Zira, olacak diye hırs yapmıyorum.

Ha, nedir? Olmazsa, bu sefer eyvallah derim. Olayın üzerinden zaman geçti, o da oturdu düşündü ve doğruyu yanlışı kendince yorumladı. Bu sefer geçenki gibi isyan edercesine, sürekli onu çok sevdiğimi vurgulayarak değil, olaylara mantık çerçevesinden yaklaşarak, yanlışların farkına varıldığını hissettirerek yaklaşmayı denicem. Hala daha benim yanlış insan olduğumu düşünüyosa, bu sefer eyvallah diyerek yoluma bakarım. Belki başkasıyla olmam, ama onunla olmayı da aklımın ucundan geçirmem bi daha.

Olur da orjinal bi fikri olan çıkar, kardeşim şöyle yap kesin çok etkilenir tarzı bi planı olan varsa fikrini sunsun, uyarım mutlaka. Zaten, takip eden olursa, arada bir nasıl bir yol izlediğimi gelip burada paylaşırım. Ne yapacağımdan haberiniz olur yani.

Bir de, hikaye ortalardayken kardeşim sen neymişsin herkes sana yazıyo nasıl bi tipin var diyenler olmuştu, onlara tipin değil nasıl ilerlenilmesi gerektiğini bildiğimi söylemiştim. Bu olaylar son bulduğunda, kafa yapısı olarak rahatladığımda bi çok arkadaşımıza rehber olacak bi başlık açıp, kızlar hakkında ya da hayata dair bi şeyler paylaşabilirim.

Tekrar ve tekrar, okuyan, sabreden, yorum yapan, düşünen, önemseyen panpalarıma teşekkür ederim. Her birinizin yolu açık olsun. Arada bir uğrayın başlığa, ne yaptığımı görürsünüz, belki daha güzel bir sonla devam ederiz.