Arkadaşlar ben yaptığımın doğru bir şey olduğunu savunmuyorum, yanlış olmasın. Yanlış yaptığımın zaten farkında olduğum için bu hikayenin başlığı hayatımı mahvettiğimle ilgili.

Madem Gizem'i çok seviyordun, bu kadar gurur yapmazdın diyenlerin de atladığı bir şey var ki o da şu; ben kızlara yazdığımda Gizem benim yazdıklarımı hiç umursamadan gruptan çıkmıştı ve bunun bende yarattığı etki yüzünden ona yazmak, çabalamak ve barışmak istemek tamamiyle kafamda yoktu.

O günlerde onda Gizem'i bulduğumu bile kendime itiraf edememişken, içten içten benzettiğim için devam ettirdiğimi çok sonradan farkettim zaten.

Fakat o an o durumdan sonra ne yapabileceğimi size sormak istedim. Cevap verenlere teşekkür ederim..

Devam ediyorum..

ilerleyen günlerde Emre ve Selinle buluşmalarımda yaşadığım vicdani rahatsızlık iyice kendini hissettirmeye başlamıştı ve her gece bunları düşünmeye başlamıştım.

Öncesinde yalanı sevmeyen, doğrucu bi insan olduğum için en güzel arkadaşlıklarına çizgi çekme kararı alan charlynin şimdi en yakın arkadaşlarından birine yalan söylemiş olması ve yanlış şeyler yapmasına engel olmama gerektiğine karar verdim.

Yine sıkıntılarla dolu yüreğimle cebelleştiğim bir akşam, Emre'den yarım kalan şişe çevirmece oyununu devam ettirme fikri geldi. Fikirden öte bir ısrardı belki de. Bunu Selin ve ben kestirememiştik. Belirli bir vakit uygun mekan arayışı içine girdik. En sonunda benim evimi uygun bulup, otobüsle evimin yolunu tuttuk...

Eve geldiğimizde bizimkilere çay ikram ettim. Boş bir şişe bulup oyuna başladık. ilk soruyu Emre Selin'e soracaktı...

E: Doğruluk mu Cesaretlik mi?
S: Cesaretlik...
E: Camdan çıkıp kimi sevdiğini haykır...
S: Olmaz öyle saçma şey.
E: Gel beni yanağımdan öp...
S: Emre iyice saçmalamaya başladın... !
"Gerçekten Emre iyi misin sen diye araya girdim"

Emrenin suratı bir anda kızardı. Utanır gibi oldu... Ama oyuna devam ettik...
Bu sefer Selin bana soracaktı. Ben Doğruluğu seçtim ve...

S: En son kimin elini tuttun ? dedi...
Bunun üzerine ben şaşırmış kalmıştım... Ama o an Selin'i sevebileceğimi, onda Gizemi bulacağımı düşünüp Emreyi aradan çıkarma isteği ile...
C: Senin... Dedim...

Emre'ye dönüp baktığımda ise ellerini titrer ve üzgün bir halde buldum onu... Sinirle şişeyi kaptı ve
E: Eeeeh ! Yeter lan. 10 senedir peşinde deli divane oldum şu Selin denen gevşek karının Yapmadığım şirinlik, itlik, puştluk kalmadı. Şu yaptığınız ipneliğe bakın lan. Seni de arkadaş bilmiştim it... Sonrasında şişeyi suratımıza fırlattı ve giderken... " Size oyun oynayalım diyen aklımı skeyim. Alın şişeyle birbirinizi dürtün adi herifler!!" dedi ve aniden çıktı.

yorum istemişsin panpa yapıyorum..

öncelikle gece rez attım.. yeni açılmış bir hesap değilsin srıf bu hikaye için oyüzden güvenerek okuyacağım.. hatta güzel bir hikaye arıyorduk hikaye kadrocuları olarak önereceğim panpalarıma..

liseyi 4 yıl okuduğun için yaşça benden küçüksün bir büyüğün olarak gör diyeceğimi yanlış anlama ama sanki şuan liseye gidiyor gibi biz anlatımla anlatmışsın.. bunu liseli damgası vuurmak için demedim.. olaylara bakış açın, sorgulama tarzın şuan 16-17 gibi hissettirdi sadece yanlış anlamanı istemem.

Üslubun çok temiz ve güzel bir dille yazıyorsun. ama hikayeye kendi adıma kendimi veremedim bunun da sebebi baı kısımları sanırım hızlı hızlı anlatıp asıl olaya girmek istemenden kaynaklı. Anlatış tarzına karışamam ama biraz daha detaylandırırsan kendi adıma daha da keyifli okuyacağımızı belirtmek isterim. Çünkü çoğu yer gittik, gezdik tozzduk tarzda kalmış. Ama bunlar kötü eleştiri değil daha iyi olması adına birer minik eleştiri..

olayları yorumlamaya gelirsek.. arkadaşlarınla zamanında bozulan arkadaşlık bence fazla gereksiz yere bozulmuş arkadaşlık.. ss ler herkes tarafında alınır özellikle kızlar arasında.. kavga sonucunda kız erkek olarak ayrınılması da bana (yukarıda belirttiğim) yaşlar baya üçük durumunu uyandırdı.. Bu yüzden 16-17 yorumumu yaptım.. Neyse dediğine inanıyorum ve önemli de değil zaten..

Selin yüzünden Gizem'i kaybetmiş gibisin sanırım anlattıkların bu çıkıyor. Ama mevcut duruma bakarsak fazla detaycı bir insansın.. Yani bir kızın çok fazla üstüne düşmesi gereken durumları sen düşünerek kasmışsın kendini..

Selin ile yakınlaşman selin'i istediğin için değil.. Bunları Gizem ile yaşamak isteyip onun uzakta olması yüzünden ona en benzeyen yakınındakiyle yaşamak olmuş.. Selin'in elini Gizem diye tutmuşsun ki kendinde bunu bilinçlndirmişsin zaten.. Aslında hoşlandığın kişi Selin değil.. Bunun için Emre'yi değil Seli'i seçmişsen arkadaşlığınıza yazık etmişsin derim.

Destansı yorumumu da burada bitireyim..

TEMENNi olarak da belirtmek isterim uzun uzun güzel güzel yazmışsın dilerim bu hikayeye talep artınca işim var az yazıcama dönmez.. iyi akşamlar..

Gün geçtikçe Selin'den uzaklaşmaya başlamıştım, buluşmalarımız da hem vizelerin yaklaşmasından dolayı hem de benim soğumuş olmamdan dolayı iyice seyrekleşmişti.

Doğukanla konuşup Nesli'nin doğum gününde Nesli'nin şehrine gitmeye karar vermiştik, bu olayı da bir an önce planlamamız gerekiyordu çünkü doğum günü yaklaşmıştı.

Emre hala Selin'in kimi sevdiğini, kim ile beraber olduğunu araştırıyor, bazı geceler bana yazıp cevap arıyordu..

Ben de yaklaşan vizeleri olabildiğince umursamaya çalışıp vakit buldukça derslere odaklanmayı düşünüyordum.

Selin'in vizelerde ezber yapması gerekiyordu ve ona söz vermiştim ezber çalıştıracağıma dair.
Bir gün çalışmak için buluştuk ve eve dönerken Selin'in telefonunu karıştırmaya başladım..

Selinin yaklasimina karsi verdigin tepkiler dogru degil sinemaya gitmeyi kabul etmemeliydin ve emre bir daha seni cagirdiginda beraber buluaya gitmemeliydin. Kisacasi selinin sinema teklifini reddedip bi daha onunla gorusmemen hem senin hem emre icin iyi olurdu ama selim icin nasil olurdu bilemiyorum yazmaya devap edersen yarin okuyacagim iyi geceler...

aha bomba şimdi geliyor. o telefonda kesin bi takluk var

Hoydaaa çok karıştı olaylar olaylar

Gizem'i tanıyorsa(atladıysam affedin) Gizem'e söylemiş olabilir ya da Nesli'lere filan söyledi Selin.. eyvahlar olsun olay öğrenilcek

kavun şok.

Messenger uygulamasından Selin'in feysbukta kimler ile konuştuğuna bakmak istediğimde Selin telefonu elimden aldı, ısrar etsem de geri alamadım telefonu ve o an metroda olduğumuz için de rezillik çıkartmak istemedim.. Bir erkekle konuşması vardı, ama tam olarak okuyamamıştım.

Yurda vardığımızda "hadi gir" diyerek, vedalaşmadan ona içeri girmesini belirttim. O ise bu konuyu tartışmaya istekliydi, bense tümüyle güvenimi kaybetmiştim ona karşı.

Beni bir arabanın arkasına doğru çekiştirdi ve orada ellerimden tutarak bana yalan söylemediğini defalarca kez söyledi, ben de telefonu neden vermediğini sorguluyordum. Bir konuşma olmadığını, başka birisi olmadığını vurgulasa da, bana sarılmaya ve öpmeye çalışsa da karşılık vermedim.

O gece arabanın arkasında ona "bana şu an telefonunu ver, aksi takdirde ben eve gittiğimde ya da bundan sonraki günlerde bana bu konuşmayı açmanın hiçbir yararı olmayacak" dedim. Önce elime telefonu bıraktı, daha sonra ben mesajları açıp en başa doğru giderken tekrar elimden telefonu aldı ve tekrar sarılmaya çalıştı, gözleri dolmuş bi şekilde. Ben de sesimi yükselterek telefonu vermesi gerektiğini söyledim.. Etraftaki oturan bir kaç yetişkin insan yanımıza doğru hareket etse de elimle sorun yok yaparak geri çevirdim, Selin de korkmuştu bu durumdan ve yurda gitmeyi kabul etti.

Bu adamin basi telefondaki seylerle dertli

Seri at panpa yarın işe gidecem amk ordan okurum

Ferremi buldun telefonda

Eve gittiğimde telefonumun şarjı bitmiş durumdaydı. Açtığımda ise Selin'den açıklamaya dair bir sürü mesaj okudum. Cevabım, o arabanın arkasında söylediğim cümlenin aynısıydı ve ona bu andan itibaren ne açıklama yaparsa yapsın, ne kanıtlamaya çalışırsa çalışsın inanmayacağımdı.

"seni seviyorum"lar, "sana yalan söylemedim"ler havada uçuşuyordu ve benimle bir kez daha buluşmak istediğini söyledi.

"sana inandırıcam" demesi ve bu konuda çok iddialı olmasından dolayı kabul ettim. Fakat içimde ne inanma isteği vardı ne de buna benzer bir şey..

Buluştuğumuzda telefonu uzattı ve konuşmayı açmamı istedi. Açtım, en başa kadar gittim, okudum.

Bunu seven bi çocuk varmış, arada yazmışlar, arada çok konuşmuşlar, sonra Selin üniye gidince konuşmaları bitmiş. Çocuk buna napıyosun yazmaya devam etmiş, Selin de arada bir cevap vermiş.. Ama benimle tanışmadan 1 hafta kadar önce konuşmayı bırakmışlar.

Amk kendini takun icine sokmussun pnpa gecmis olsun

sürükleyici güzel hikaye, şanssızmışsın sürekli kafanı kurcalayan insanlar çıkmış karşına aynı benim gibi..

Yalvar yakar beni inandırmaya çalıştı. inanmasam da o an yanından çekip gitmedim.
Bunu benden neden sakladığını sorguladım. O da beni kaybetmekten korktuğunu söyledi. Daha önce hiç tartışmadık, ne tepki vereceğini bilmiyordum dedi. Aslında bu noktada aramızdaki ilişkinin ne kadar da sığ olduğunu gözler önüne sermişti. Birbirimizi çok tanımıyorduk. Neyi sevdiğimizi, neyi sevmediğimizi bilmiyorduk, neye ne tepki vereceğimize dair hiçbir fikrimiz yoktu. O, beni belki tipimden dolayı sevmişti, ben de onda içten içe Gizem'i bulduğumu ne ona ne kendime itiraf edemeden devam ediyordum.

O günden sonra hiçbir şekilde ona inanmayacağımı belirttim, o da bana yalan söylemediğini üzerine basa basa vurguladı.

Devam eden günlerde ise konuşmalarımız iyice azalmıştı. Konuştuğumuzda da zaten naber, napıyosun'dan ileri gidemiyorduk. Emre mi? Emre okula adapte olmaya, derslere odaklanmaya çalışıyordu. Nadir de olsa konuşuyorduk..

Sonra yaşananları düşünerek yatağa yattım. Selinden durmadan mesaj geliyordu, arıyordu. Ama çok kızgınım beyler güvenim kaybolmuştu. Olanları düşünerek yatağa yattım. Sonra birden kapı çaldı. Gecenin bu saatinde ne alaka dedim ve kapıyı açtım. Bir baktım ki Selin beyler. Arkasında da 2 tane zenci. Beni zorla içeri soktular ve yatağa bağladılar. Selin banyodan vazalini getirdi. Çırpınıyordum kurtulmak için ama nafile. Selin demek benle oyun oynarsın ha dedi ve zencilere bekledikleri komutu verdi. Böylece kendi kendime hayatımı mahvetmiş oldum.

Nesli'nin doğum günü iyice yaklaşmıştı ve benim artık kesin olarak bir plan yapmam gerekiyordu.

Doğukan'a sorduğumda vizeler dolayısıyla gelemeyeceğini söyledi ve ben de bunun üzerine Nesli'yi aradım.

- Alo, kimsiniz?
+ Nesli, charly ben..
- aa, efendim charly?
+ şey, ben doğum gününü kutlamak için yanına gelmeyi düşünüyorum, gelsem, benimle görüşür müsün?
- (sessizlik) o.. olur.

olumlu bi konuşmanın ardından Nesli'nin bulunduğu şehre gitmek için bilet aramaya başladım.

Selin ile konuşmalarımız günaydın, napıyosun, nerdesin, kimle ve iyi geceler mesajlarına dönüşmüştü.

Bilet işini hallettim. O günün gecesinde çok geç yattım ve çok geç uyandım.

Akşam 18.00da uyanmıştım ve Selin'den sadece 2 tane mesaj vardı..

- günaydın..
- aşkım uyansana..

ve bu mesajlar neredeyse öğlen atılmıştı.

Sonrasında nesliyi gibtir edim selini gibmeye yola koyuldum. Devami yarin arkadaşlar

Ayrac yarin devam ederun