1. 51.
    +1
    ...

    o gün hande ile aramızda geçen konuşmaları tamamen unutmuş bir şekilde açtım telefonu,
    -napıyosun, nerdesin, müsait misin?
    -hiç, evdeyim.
    -ya kusura bakma, biliyorum yemeğe gidecektiniz de bu akşam, şu araştırdığın işle ilgili bişeyler bulunca
    -boşver hande, sonrak konuşuruz o konuyu
    -iyi misin sen bu ses ne böyle? hem sen niye evdesin?
    -iyi değilim pek, filiz..
    -ne oldu?
    -kötü şeyler,
    -hemen geliyorum
    -iyi de bu saatte, nasıl?
    -boşver orasını, bişey istiyo musun?
    -içecek bişeyler al, alkol oranı yüksek olsun..
    -peki..
    telefonu kapatıp dolaba yöneldim,
    bi kaç tane bira ve çeyrek şişe kadar da votka vardı,
    votkayı bitireyim dedim önce, ilk bardak votka-portakalı mutfakta fondipledim,
    ikinci bardağı doldurdum,
    bir sigara yaktım,
    salona geçip hande'yi beklemeye başladım..
    ···
  2. 52.
    +1
    ...

    ikinci votka yı da salonda bitirdim,
    şişenin dibinde çok az bişey kalmıştı ama üşendim mutfağa gitmeye,
    hande gelir birazdan hazırlardı bişeyler,
    kafam milyon olmaya müsait, ikinci kadehin bitişiyle başlayan çakırkeyflikle ağlamaya başladım,
    ömrü hayatım boyunca bana bahşedilmiş en güzel hediyeyi yolda tanıştığım bir huur yüzünden kaybetmiştim,
    ve öyle taktan bir durumdu ki içinde bulunduğum, açıklama yapmaya kalkışsam muhtemelen bulunduğum durumdan daha düşük bir rakıma gerileyecektim,
    ne tak yiyecektim ben,
    nasıl kazanacaktım filiz in kalbini geri,
    ne yapmalıydım?
    çiçekler, güller, yoğun pres yaparım dedim,
    evine her gün gönderirim,
    gerekirse evinin önünde sabahlarım,
    ama ne yaparsam yapayım, yarattığım bu kötü atmosfer asla dağılmayacaktı, bunu farkettim, ağlamaya devam ettim,
    içmem lazımdı daha, ayağa kalktım mutfağa doğru yöneldim ki kapı çaldı,
    apartmanın ziline bastım,
    hande yukarı çıkana kadar kadehimi hazırlarım düşüncesiyle mutfağa yönelecektim ki -burdayım sesi geldi kapıdan,
    apartman kapısı açık olmalıydı,
    kapıyı açtığımda oha dedim, artık sesli mi dedim içimden mi hatırlamıyorum,
    kötü hande yoktur, az votka vardır lafı ne doğruydu öyle,
    ya içinde bulunduğum durumdan dolayı öyle görüyordum ya da 2 kadehte sarhoş olmuştum,
    hande bir afet-i devran gibi duruyordu karşımda,
    kapıda dikildiğimi farkettim sonra, çekildim içeri girdi,
    terliğini çıkarırken gözü bendeydi,
    -iyi misin? dedi
    ben iyiyim de hande sen nasılsın böyle ya
    -eh işte,
    -şunu dolaba koyayım da ısınmasın
    votka almıştı sağolsun,
    dolaba koydu,
    salona geçtik.
    ···
  3. 53.
    0
    ...

    salona, yanıma doğru gelirken oturduğum yerden salonun diri ışıklarıyla bir daha baktım,
    ilk defa benim yanıma gelirken bu kadar süslenmişti,
    yani bütün anormallik bende değildi,
    geldi oturdu yanıma,
    -anlatsana dedi, berbat görünüyosun.
    özge geldi aklıma, o gün yaşadıklarım,
    hande'ye anlatırdım ben herşeyi, öyle ki filiz in bilmediği şeyleri bildiği olurdu,
    garip bir durumdu ama gerçekten dost kıvamındaydı ilişkimiz,
    bu aşk mevzusuyla tak etmeseydi herşeyi öyle de devam edecekti muhtemelen,
    anlatsam mı anlatmasam mı karmaşasını yaşadım bir süre
    gibtiret dedim, bilmesine gerek yok,
    -şiddetli bir kavga,
    -başka önemli bişey yok dimi, suratın bu normal bi kavga değilmiş gibi duruyor?
    ne garip yaratıklardı şu kadınlar,
    bana aşık, yani öyle olduğunu söylüyor, mevcut ilişkimle ilgili teselli girişi yapıyor,
    -biraz daha şiddetlisi işte, kötüydü yani bayağı, belki de ayrıldık,
    belkisi mi var dıbına koyayım, filiz bir daha bakar mı lan yüzüne,
    gözlerim dolmuştu yine,
    görmesin diye başımı çevirdim diğer tarafa,
    -rahat olur musun lütfen deyip çenemi tutup başını kendine doğru çevirdi,
    ağlamamak için kastım kendimi,
    elimi tuttu,
    lan bari kötü anımdan faydalanma!
    kendine gelsin diye uzaklaştırayım dedim yanımdan;
    -votka getirsene, ama sadece bana, sana yasak..
    ···
  4. 54.
    0
    müsait olunca devam ederim.
    ···
  5. 55.
    0
    ...

    elinde iki votka bardağıyla geldi,
    kaşları çattım
    -benimki sade portakal dedi,
    oturdu yanıma,
    kafamdan bir sürü şey geçiyordu,
    şu garip günün finalinde filiz in burda olması gerekirke hande yanımdaydı,
    hazır tak gibiyim, hazır gibilmişim biraz daha gibileyim dedim,
    -nedir allahaşkına hande bu aşk olayı?
    -bilmiyorum daylami, nasıl oldu inan ben de bilmiyorum, bi çok şey etken oldu galiba,
    -ne gibi şeyler?
    -bir kaç gece rüyama girdin ve hiç olmayacak şeyler yaşadık
    hasgibtir dedim lan, ne diyon sen dıbına koyayım, olmayacak şeyler
    yüzümün garipleştiğini görünce;
    -ya yok öyle değil, yani sevgiliydik seninle, sürekli romantik şeyler, mum ışığında yemekler, günbatımını başım omzunda izlemeler,
    11 yıldır ben çevresindeydim hep, fikret denen puşt buna yavşaklığını yapıp bıraktığında da sığınacak liman olarak beni rolmodel belirlemiş olmalı beyni,
    onlar da 2-3 senedir birliktelerdi,
    bizim filizle olduğu kadar olmasa da güzel gidiyor gibiydi ilişkileri,
    -sonra seni gördükçe kalp atışlarımın arttığını hissetmeye başladım,
    -ama biliyosun filiz,
    -biliyorum, herşeyi biliyorum, zaten bunu da düşündüm, beklentim olamazdı ama aşkın önüne de insan kendi isteğiyle geçemiyor,
    -saklamalıyım dedim bir süre, o gece hakan da sinem de sürekli sana söylemem gerektiğini söyleyip durdular, siz dostsunuz, en zor anı da paylaşmalısınız dediler, zaten beni o halde görmesen de söyleyecektim sana, beklentim yok ama hislerim var..
    dedi beni bir daha gibip bıraktı orda.
    ne diyeceğimi bilemedim, nutkum tutuldu, kendimi teselli edemiyorum sana ne diyebilirim ki hande,
    sinem geldi aklıma
    -nasıl barıştınız sinem'le dedim
    -ben biraz yargısız infaz yaptım biliyosun, çok konuşmak istedi, fikret buna asılmış gerçekten ve gerçekten sinem yüz vermemiş, olayı tüm detayıyla öğrendim...
    hande'nin de gözleri dolmuştu,
    elindeki portakal dolu votka bardağını göstererek
    -ya ben de içeyim lütfen, hem sen yanımdasın mani olursun, abartmam,
    lan iyi de bana kim mani olacak, iyi iç dıbınakoyayım anlamında salladım başımı,
    mutfağa gitti..
    ···
  6. 56.
    +2
    ...

    ilk iki kadehinde teselli etmeye çalıştı beni sürekli,
    bilmiyor ki yediğim taku, bilmiyor ki yırtarım yok,
    üçüncü kadehinde -benim de 6. kadehim o esnada- sokuldu iyice, koluma girdi, başını omzuma yasladı,
    sanki uyumak üzere de iyi geceler der gibi bir ses tonuyla
    -üzülme ya n'olur, düzelecek herşey göreceksin dedi,
    hande ile bunca yıllık geçmişimizde hiç böyle bir pozisyonda bu kadar iç içe olmadığımızı hissettim,
    sol memesini olduğu gibi sağ kolumda hissediyordum,
    kafam zaten bir milyon, lan oğlum kendine gel daylami dedim,
    kafamı bi çevireyim dedim bunun başına doğru
    ben bunu uyku moduna geçiyor sanırken bu gözlerini dikmiş faltaşı gözlerle dönmemi bekliyormuş,
    yavaşça yaklaştı ve dudağıma küçük bi öpücük kondurdu,
    kalakaldım,
    kalbim ve beynim iyice amı zütü kaybetti,
    kızmam gerekiyor diyorum, bunun olmaması gerekiyor,
    yanlış yapıyor, yanlış yapıyoruz, uyarmalıyım,
    ama hiçbişey yapmadım,
    başımı bile çevirmedim,
    tepkisizliğimi görünce bir daha yaklaştı, bu defa daha uzun bir öpücük geldi,
    benim de hareketsiz dudaklarım 10. saniyeden itibaren ortama uyum sağlamaya başladı,
    bu sırada kollarını kolumdan çıkarıp omuzlarım hizasından boynumun arkasına attı,
    dudaklarını çekmeden de bacaklarını ayırıp gelip kucağıma oturdu..
    ···
  7. 57.
    +1 -2
    ...

    öpüşme iyice ateşli bir hal alıp da gözlerimi kapattığımda tüm dünyanın kafamın hemen üzerinde döndüğünü hissettim,
    6 kadeh votka içmiştim ve bu benim için sınırların ötesi demekti,
    4. dublede varmam gereken yere varırdım ben çünkü,
    benim kadar olmasa da kafası çok iyi olduğu her halinden (!) belli olan hande de giderek öpüşmenin şiddetini artırıyordu,
    öyle bir susamışlık ki sanki 11 yıldır bu anı bekliyormuş gibi iki eliyle yanaklarımı sıkıyordu, alt dudağımı acıtmayacak şekilde ısırıyordu
    bir süre içinde bulunduğum durumu algılamaya çalıştım,
    eşlik ediyordum ama kafam çok iyiydi ve eşlik edişim büyük ölçüde bunun etkisiydi,
    sonra kucağımda bir kadınla öpüştüğüm gerçeği tüm vücuduma gark edince kendime geldim,
    uyuyan dev bir kaç saniye içinde uyandı ve en hızlı ereksiyonlarımdan birini yaşadım,
    bunu hissetmiş olacaktı, dudaklarımdan çekti kendini, elleri hâlâ yanaklarımda, yüzüme baktı, müthiş bir gülümseme kondurdu yüzüne ve en ateşlisinden tekrar yapıştı dudaklarıma,
    ben de biraz gecikmeli olarak karşılık vermeye başladım,
    kalçalarını elledim önce uzun uzun,
    sonra memelerini,
    sonra artık çıldırma durumuna gelmiştim ki kucağımdan hiç kaldırmadan ayağa kalktım, yatak odama doğru yürümeye başladım..
    ···
  8. 58.
    +1
    arkadaşlar saat 13:00'e kadar ara vermem gerekiyor, devam ederiz.
    ···
  9. 59.
    +1
    ...

    gecenin devamı ile ilgili anılarım bir noktadan sonra flulaşıyor.
    kucağımda yatağa kadar taşıyışım,
    soyunuşumuz
    ve handenin o süt gibi memelerini öpüşümü hatırlıyorum (bu noktaya özellikle dikkat çekmek zorundayım, herşey flu ama allahım o nasıl güzel memelerdi, spartacus un karısı sura nın memeleri yok mu, tıpatıp aynısı..),
    pgibolojik travma halim ve içtiğim 6 kadeh votkayla o noktaya kadar gidebilmişim, sonrasını hatırlamıyorum.
    ama becermişim,
    ilişkiye girmişiz yani hande ile
    o taku yemişiz,
    ertesi gün kalktığımda boş bir yatak,
    davul gibi patlamak üzere olan bir baş,
    temizlenmemiş haliç kıvamında bir mide,
    bir gece önce düzülmüş bir kızkardeş (!)
    bir dakika,
    kızkardeş yok!
    gitmişti hande,
    not bırakmış bir de,
    not dediğim büyük puntolarla "özür dilerim" sadece,
    noldu lan, kızlığımı mı bozdun,
    arkadan mı zorladın?
    neyin özrü bu!
    bir hışımla kalktım yataktan,
    şu not işi sinirlendirmişti beni,
    hande yi arayıp bir güzel kalaylayacaktım,
    uzun uzun çaldı telefonu ama açan olmadı,
    saate baktım 11:27.
    uyuyor heralde dedim,
    odaya baktım sonra,
    ulan dedim şu keşmekeşe bak, tam da benim özetim işte,
    yerde duran pantolonuma, dün yaşadıklarıma küfrederek bir tekme savurdum,
    pantolonun cebinden yere düşen küçük bir kağıt dikkatimi çekti,
    eğildim kağıdı aldım,
    "özge, 0533 456 xxxx" yazılıydı..
    ···
  10. 60.
    0
    ...

    allah belanı versin özge,
    allah belanı versin
    böyle bir 10 dakika kadar elimde özgenin telefonunun yazılı olduğu kağıt,
    evin bir o odasına giriyorum bir diğer odasına,
    özge'ye sektiriyorum ama aklımda filiz var,
    dün gece yediğim taku nerdeyse unutmaya bile başladım,
    çaresizdim çünkü,
    yaptığım şeyin ne bir açıklaması ne de bir özrü vardı,
    "ya işte kızın biri metrobüste sıkıştırdı, morartıp kaçtı" gibi dayımın 2 yaşındaki oğlunun inanmayacağı saçma fikirler üretiyordu çaresiz beynim,
    aptal gibiydim,
    gibisini çıkar hatta, aptallaşmıştım,
    daha ötesi var mı lan içip içip 11 yıllık dostuma kaymıştım,
    özge'ye sektirmeye devam ettim bir süre,
    mutfağa su içmeye girmiştim,
    elimde buruşturdum numaranın bulunduğu kağıdı,
    bütün hıncımla salladım bir yerlere,
    dönüp telefonumu aldım hemen,
    volkan ı aradım,
    -acil gel lan
    -noldu olm
    -ya giberim soru sormayı bırak atla gel..
    -tamam geliyorum hemen..
    yarım saat içinde geldi volkan,
    televizyonda gördüğü ünlü biri bir anda karşısına çıkmış gibi bakıyordu bana kapıda,
    boxer la oluşum, gözlerimin muhtemel çökmüş oluşu ve midemin beni soktuğu bembeyaz ten garip bir görüntü oluşturmuş olmalı..
    ···
  11. 61.
    +1
    ...

    anlattıklarımı bir an olsun ağzını kapatmadan dinledi volkan
    -bunların hepsi dün mü oldu? dedi,
    -o dünün dıbına koyayım dedim,
    -peki şimdi napacaksın?
    -amcık ağızlı ne yapacağımı bilsem seni çağırmaz o şeyi yapıyor olurdum,
    -düşünelim o zaman,
    -düşünecek bişey yok, kardeşin daylami bugün itibariyle yannanı yemiş bir vatandaştır,
    -dur lan bi benim de beynim bulandı,
    -aslı'yı mı arasam bi,
    -bilmiyorum olm, bilmiyorum, aslı yı arasan nolacak,
    -ne bileyim lan, karılar daha iyi bu konuda, arıyorum, begüm ü de alsın gelsin,
    -gelsin dıbına koyayım, onlar da gelsin..
    ···
  12. 62.
    0
    ...

    volkan sarıldı telefona;
    -nerdesiniz aslı?
    -...
    -yaa (eliyle telefonunun ses giden kısmını kapatıp bana dönerek fısıldadı) az önce filiz'in yanındalarmış,
    adını duymam bile yerimden doğrulmama yetti,
    pürdikkat konuşmayı dinleme başladım,
    daha doğrusu sadece volkan ın söylediklerini;
    -peki nasıldı durumu?
    -...
    -hadi ya o kadar mı
    -...
    -off yapma be!
    ne yapma be amcık ağızlı, hadi gibecem belanı bitir şu konuşmayı
    -peki ne zaman burda olursunuz
    -...
    -tamam hadi bekliyoruz.
    dedi ve kapattı telefonu.
    -nolmuş lan, nesi varmış filiz'in?
    -hiç iyi değilmiş olm, aslı diyo ki bir günde bir insanın yüzü çöker mi, tanıyamamışlar resmen lan.
    -beynimi zütünden gibeyim, lan ben adam mıyım be, ah dıbına koyayım, ne oldu da yoldan çıktım ben, amıma koyayım, zütümden gibsinler ulaaaan.
    ikinci majezik i içtim o sırada, benim çeyrek şişe smirnoff un üstüne pinti hande nin getirdiği gibindirik binboa midemin de başımın da dıbına koymuştu,
    ağrılarla cebelleşirken bir taraftan, diğer yandan da beynimin ağrımayan taraflarıyla çözüm düşünüyodum,
    yoktu ama,
    dıbına koyayım en kritik konuydu bu,
    en yapmamam gereken şeyi yapmıştım,
    babasını öldürsem onun bile vardı belki affı ama
    biz söz vermiştik daha çıkmaya başlarken affedilmez tek şeyin aldatma olduğuna..
    ···
  13. 63.
    +1
    ...

    ertesi gün gelip çatmıştı,
    filiz'i 3. defa görecektim o gün,
    sabaha karşı 5-6 gibi uyuyabilmiştim onu düşünmekten,
    saat 11 gibi de zımba gibi uyanmıştım,
    derse falan da girmemiştim hiç o gün,
    aklımda sürekli düşünceler, sorular vardı,
    dün kahve teklifimi reddetmişti,
    bugün teklif edince tekrar hatırlar mıydı?
    ya da beni ders çıkışı karşısında görünce gülümser miydi öyle?
    yüzünde en ufak bir "amaaan çattık" a yakın bakış yakalarsam ölürdüm,
    sonra ne oluyordu bana böyle,
    ben böyle hisleri, banu'nun babasının tayini çıkıp gittiklerinde, 7 yaşımda bırakmıştım,
    başka da aşık olmam demiştim kendime,
    7 yaşında bir kız için hüngür hüngür ağlar mı insan!
    ona benzer şeyler dolanıyordu şimdi kalbimin çevresinde,
    elimin ayağımın rot balans ayarları kaymıştı,
    yürüyen aksamım her an yürüyememe moduna geçmek üzereydi,
    o günü, akşamı, ders çıkışlarını zor ettim,
    amfilerinin önünde beklerken kalbim göğüs kafesimden çıkıp iki tur atıp geri gelecek gibi zorluyordu beni..
    ···
  14. 64.
    0
    ...

    yine aynı endamla, begüm'le yanyana kalabalığın içinden geliyordu, (filiz'in üç ekürisinden aslı, yani volkan'ınki farklı bir bölümdeydi, kamu yönetimi'ndeydi)
    bu sefer konuşmuyorlardı,
    arayan gözlerle bakınıyorlardı,
    nihayet beni gördüklerinde ikisinin de gözünde gülümseme belirdi,
    belli ki bu buluşma onların da aklında olan, sürpriz olmayan bişeydi,
    bu durum, kesilmekte olan nefesimi biraz açar gibi oldu ama heyecanımdan zerre birşey eksiltmedi
    geldiler, karşımda durdular,
    filiz elini uzattı,
    -merhaba, dedi, ben o anda tuz buz olmuşum, trafik ve itfaiye ekipleri falan gelmiş, trafik aksamasın diye çöp konteynerine atmışlar beni...
    -merhaba dedim peltek peltek,
    nasılsın, iyi misin falan hoşbeşi yürürken yaptık,
    sanki gideceğimiz yeri daha önce kararlaştırmış gibi kampüsün çıkışına doğru yürüdük ve çıkışta bulunan cafelerden birine oturduk,
    begüm'ün orada olması büyük şanstı çünkü beni o anda gibselerdi gıkım çıkmazdı,
    filiz de şenliklerdeki geceye nazaran daha çekingendi belli,
    sürekli bişeyler attı ortaya begüm, konuştu, konuşturdu bizi.
    sohbet biraz kıvdıbına gelip bizde konuşmaya katılmalar, gülüşmeler başlayınca da müsade isteyip kalktı,
    filiz'le ilk defa başbaşa kalmıştık..
    ···
  15. 65.
    0
    beyler ses seda alayım biraz? var mı oralarda kimse?
    ···
  16. 66.
    +1
    pek okuyan yok sanırım, biraz mola, işlerimi toparlayıp devam ederim.
    ···
  17. 67.
    0
    @all
    hikaye öyle çok çabuk bitmeyecek öncelikle onu söyleyeyim,
    seri olma konusunda da inanın elimden geldiğince yazıyorum, söylediğim gibi işyerindeyim, işler müsaade ettikçe yazabiliyorum
    ···
  18. 68.
    0
    @all
    flashbackler karışıklık yaratmıyor değil mi anladığım kadarıyla?
    flashback entry lerinde özellikle belirteyim mi geçmişe dönüyoruz diye?
    ···
  19. 69.
    +1
    neyse tepkilere göre eskilerde düzenleme yapar, yenileri ona göre yazarız, devam edelim..
    ···
  20. 70.
    0
    @118 and @all marijuana, hikayenin içinde çok var flashbackler; özge'yle tanışma anına dönüş, filiz le tanıştığımız şenliklere dönüş ve en son kaldığımız yer filiz le birbirimize verdiğimiz söze dönüş.
    başına yazıorum flashback diye bundan sonra.
    ···