hayatımı mahveden ilişkimi anlatıyorum

ayıraç.

reserv edelim amk çok sık kayboluyo

...

asansörün kapısı kapandı,
orada duruyor ama belli yaklaşmaya cesareti yok,
yine farklı bir body, farklı bir şort giymiş,
ayağındaki siyah renkte atel midir nedir o zımbırtı dikkat çekiyor,
kırılmamış demek bacağı, o kadar yaygara yapıyodu huur
aslında tutup içeri atıp üstüne kapıyı kitleyip,
gidip annesini bulup getirmem ve annesiyle birlikte gibmem lazım bi güzel,
ama ne diyecek diye bekliyorum,
-girebilir miyim? dedi,
-ne anasının dıbına ne yarak yemeye gireceksin lan! dedim
-bak dedi, lütfen sakin ol, içinde bulunduğun durumu, herşeyin berbat olduğunu ve bunun benim yüzümden olduğunu biliyorum, müsade et gireyim, anlatayım.
-bi dakka ya, sen beni, evimi nerden buldun?
-onu da anlatcam
çekildim kapının önünden,
gir dıbına koyayım gir,
hayatımı gibtiğin yetmedi, çıkar vibratörünü zütüme sok bi de,
salonu gösterdim elimle, geçti oturdu,
çaprazında duran koltuğa geçtim,
zütünden ne tip elementler üretecek diye ağzının içine bakıyorum,
-bak şimdi.. dedi..

konserve

...

telefonuma yine cevap vermedi bir süre,
sonra meşgule verdi,
"arama lütfen konuşamıyorum" diye mesaj attı,
delirecem amk,
erken boşaldım diye olsa "seni seviyorum" demezdi heralde
aklıma bu tip onlarca garip teori geliyor,
evlerine gidecem saat geç,
görme ihtimalim çok düşük,
ertesi günü bekleyeyim dedim,
sabah 7'de apartmanlarına 100 metre mesafede gözetlemeye başladım giriş çıkışları,
5 saat bekledim, 2. paket sigaranın ortasına gelmiştim daha günün yarısında,
12 gibi belirdi kapıda,
elinde telefon, nasıl keyfli ama, yüzünde panayır kurulmuş,
arkasından yaklaştım, tam sollayıp karşısına dikilecem,
konuşması dikkatimi çekti;
-ya sokaktayım şimdi, konuşamıyorum, hem çok ayıp,
-yaa bugün olmaz,
-tamam söz en kısa sürede ayarlıcam,
-tamam ben de öptüm
-nerden olacak yanaklarından,
-tamam tamam dudaklarından..
vay dıbına koyayım arkadaş,
olaya bak,
ne basit insanlarla yaşıyoruz, erken boşalmayalım diye kastığımız hatun arkamızdan dübürümüzü zorluyor,
telefonu kapatıp çantasına koyarken yanında olduğumu farketmemişti,
-bu erkekleri de hiç anlamam, niye bu kadar acele ediyo ki, çok mu kudurmuş?
bu kadar yüzsüz bi insanın o kadar utanacağını hiç ummazdım,
"karşımda seni göreceğime şuracıkta yatırıp zütümden gibselerdi keşke beni şu an" der gibi bakıyordu,
ağzında anlamsız şeyler gevelerken yardımcı oldum,
-bence buna sevdiğini önce söyle ki seni benim gibi değil daha bi evire çevire gibsin..
devam ederken ben, arkamda bir süre hareketsiz kaldığını hissediyordum,
dönüp bakmadım hiç,
tam uzaklaştığıma emin olduğumda da bir sigara yaktım,
eve varana kadar telefonda ona ait herşeyi sildim
"lan hep aldatılacak mıyım ben böyle" dedim kendime..

...

kendinden o kadar emin söylemişti ki,
resmen "yarın filiz'in kollarındasın, rahat ol" diyordu
-nedir o çözüm?
demin teknede, oltada, balıklarda olan ben şimdi özge'nin gözbebeklerinin içindeydim,
ağzından çıkacak şeyler belki de hayatımın geri kalanını şekillendirecekti,
-filiz'le konuşacam ben,
-offf, ben de oturmuş dinliyorum seni ya,
yemlerin olduğu poşetten boru kurdu çıkardım,
söylediğinin önemsizliğini vurgular ilgisizlikte işime geri döndüm,
-nesini beğenmedin bu fikrin?
demin dikkat kesilmiş ben, şimdi yüzüne bakmıyordum bile konuşurken;
-filiz seninle asla görüşmez.
-nerden biliyosun?
sinirlerimi hoplatmıştı bu laf, yine göz gözeydik
-laf etmeyeceğime söz verdim sana ama kusura bakma da bu kadar salakça bir soru beklemiyodum senden,
3 yıldır tanıyorum ben filiz'i,
bırak da bileyim o kadarını,
-tamam 3 yıldır tanıyosun onu ama beni daha hiç tanımıyosun ki..

resörvıyd

...

Beni fark edemeyeceği bir noktadan onu izlemeye başlıyorum,
Biriyle konuşuyor telefonda,
Nasıl keyfli, nasıl heyecanlı,
Belli ki ilk dersiyle ilgili bilgi veriyor birilerine,
Sağda solda benim gibi yalnız tipler de var,
Yeni tanışmış müstakbel çiftler de,
Bi tane tip de seda yı kesiyor,
Eşgali falan yerinde binin, nasıl da bakıyor öyle!
Hay dıbına koyayım,
giberim belasını,
Acele etmek lazım,
ikinci derse giriyoruz, bu sefer algım bölünüyor,
Bi gözüm kızda diğeri binde,
Hâlâ deli gibi kesiyor ama bizimki farkında değil Allahtan,
Ders bitiyor, bir sonraki derse 15 dakika var,
Telefonla konuşarak, amfinin hemen yanında büfe cafe kırması bi yer var,
Oraya giriyor,
bin onun arkasından,
En arkadan da ben..

...

Sabaha karşı Salonda sızıp kalana kadar buluşmayı yaşadım yine kafamda,
Birinde Mağazalardan birinin vitrin camından içeri atıyorlardı özge yi filizler
Bir diğerinde yere yatırıp ağzını burnunu kırıyorlardı,
Hiçbir senaryoda düzgün giden bir sahne bile yoktu,
Her senaryo yerleşmeden gitsin istiyordum aklımdan,
Düşünmesi bile korkutuyordu beni,
Bunların hiçbiri olmamalıydı,
Şu anda elimde bulunan ve alternatifsiz tek çıkış yoluydu bu,
Bu planın işe yaramaması demek,
filizle görüşme itimalimin sıfır noktasının da altına düşmesi demekti,
Hiçbir uyarı, güneş ışığı ya da telefon sesi olmadan,
Sızışımın üstünden 3-4 saat geçmişti ki zımba gibi uyandım,
Saat 9’u biraz geçiyordu,
Telefonu kontrol ettim, hareket yoktu,
Hemen volkan’ı aradım..

yarak giben kelebeğin hikayesinden daha iyiyse okıyacam yoksa gibtiret pm atınız

...

otuzbir çekerken annesine yakalanmış çocuk gibi,
kafamı kaldırıp yüzüne bakamıyordum masadan,
garson gelip siparişimizi alıp gittiğinde göz göze geldik,
"yapma lan armut, bi tak yedin sıvazlama bari" der gibi bakıyordu,
haklıydı,
toparladım kendimi,
hatamı daha büyük hatalarla derinleştirmemeliydim,
kahvelerimiz geldikten sonra benden o halet-i ruhiye ile bi tak olmadığını anlamış olacak ki
filiz girdi söze,
-ben de senden etkilendim dedi,
yüzü allandı yine,
renklerimiz aynıydı şimdi,
-senin için çok basit bişey olabilir, hatta belki haklı da olabilirsin ama daha senin hakkında hemen hemen hiçbişey bilmiyoken bu kadar yakınlaşmak benim için çok normal değil,
önceki beraber olduğum kızlar geldi aklıma neden bilmem,
çoğuyla ya ilk gün ya ilk hafta yatmıştım,
el tutma ya da omuzuna el atma girişimlerimden hiçbiri sonuçsuz kalmamıştı
ama aynı zamanda da hiç böyle bişeyler hissetmiştim,
filiz herşeyiyle farklıydı,
-yok, lütfen öyle düşünme, kesinlikle haklısın, ben çok aceleci davrandım, hata yaptım,
-seni görmek, konuşmak, bişeyler içmek çok keyf veriyor bana da, yani sana olan hislerim benim de "arkadaşca" değil ama lütfen anla beni, anladığını düşünüyorum.
-istemdışı başımı öne eğdim yine,
-anlıyorum, gerçekten,
kahvenin kaşığıyla oynayan elime bir el yaklaştığını gördüm kahveye bakarken..

...

Kahvesini alıp oturduğu masadan kalkana dek telefonuyla oynadı,
O da yalnızdı,
Bişeyler yazdı, birilerini aradı,
Arada kahvesini yudumlarken meraklı gözlerle çevresine baktı,
Gözü, benim masaya da uğradı,
Ama görmedi, geçip gitti,
Ağzımı açmış liseli gibi bakıyordum halbuki.
Kahvesini bitirip telefonla da işini tamamlayınca toparlanmaya başladı,
Çantasına koydu telefonunu,
Masayı kontrol etti,ona ait bişey kalıp kalmadığını,
Ayağa kalkıp kapıya yöneldiğinde yine çevresine bakındı,
Artık kaçacak yeri kalmamıştı bakışlarımdan,
ilk o an göz göze geldik,
Bir iki saniye sürdü,
Çıkıp gitti,
Ben de arkasından..

...

-ya sen ciddi misin?
sana böyle bi acı yaşatan biri seninle görüşmek istese,
görüşür müsün?
seninle bi daha alkol falan almayacam,
her defasında sapıtıyosun!
yemi takmıştım,
ayağa kalkıp teknenin ucuna yanaştım iyice,
fazla sallamadan suya gönderdim misinayı.
özge de ayaklanmış yanıma kadar gelmişti;
-bitti mi söyleyeceklerin?
evet, hem de çok ciddiyim ben bu konuda,
bana sorsan ben de asla görüşmem derim böyle biriyle,
hatta elime geçse canını da yakarım
ama ben kendi üslubumla bunu başaracağımı düşünüyorum,
sadece tamam de, olur de,
sen onaylamadıktan sonra benim böyle bişeye kalkışmam saçma olur!
kurşun dibe çökmüştü,
henüz hiç hareket yoktu,
algım da tamamen sağ işaret parmağımın üzerinde titremesini beklediğim misinaya kaymıştı
-sana diyorum!
özge'nin demin çok uzaklara giden varlığını hatırladım yine;
-yarın olsun bi, konuşuruz..

oha amk lan 2 gün girmedik entry nin dıbına komuşsunuz okumam daha bunu

reserved

reserved

vira bismillah. amin

rezerve okuyabilitem var

fırsat olursa akşam yazarım, yazamazsam da yarın görüşürüz.

reserved