hayatımı mahveden ilişkimi anlatıyorum

...

-yazlığa gidelim bizim!
Cesur teklifimle başı dönmüş gibi bana baktı,
Dalga mı geçiyosun diyodu gözleri,
Aklına ilk gelen şeyi söyledi, asıl sormak istediği bu değildi;
-yazlığa, sizin? Ne zaman?
-hemen, şimdi. Kalırız bir süre, neler yapabiliriz onu konuşuruz, kafa dağıtırız,
Aklı başında insan işi değildi,
O anki taktan halimin sebebi insana tatil teklifi yapıyordum!
Aklı başında bir insan değildim ki zaten o anda,
Benim amacım kafamı biraz olsun boşaltabilmek,
Saatimi kurup gece 4 de balığa gidip öğlene doğru dönmek,
Öğlen uyuyup akşam kalkıp balıkları yemek,
Gece demlenmek,
Sonra yine 4 de kalkıp..
Bu tempoyla zihnimi arındırırım diyordum
Bir de, Üretebilirse, özge’nin fikirlerini süzgeçten geçirip uygulamak vardı tabii ki,
Ama yalnız yapmaya müsait olmayan bir plan olduğunu da biliyordum,
Bunun için seçtiğim insansa o ana kadarki yaşamım boyunca tanıştığım şeytanlar arasında bir diva gibiydi.
Bulamamıştım ki başka kimseyi,
Bütün arkadaşların işi gücü sevgilileri var,
Bi hande kalmıştı single, onun da mutlu mesut bi ilişkisi vardı artık!..

reserved

devam daylami devam

...

-bir süre dediğin ne kadar?
-ne bileyim, bi hafta falan işte,
-yani, ben o kadar uzun gelemem ama
Sesinin rengi hiç öyle demiyordu oysa,
-haftasonu için olur ancak, fazlası dikkat çeker, açıklayamam evdekilere.
Cumaydı ertesi gün
-yarın akşam çıkalım o zaman, Pazar akşamı döneriz?
-tamam.
Hiçbir hareket planı olmadan bir işe girişmiştim,
Aklımdaki tek düşünce bi yerlere gitmek,
Farklı bişeyler yapmak, kafa dağıtmaktı,
Eve doğru giderken ruhumun rutin daralışlarından birini yaşadım,
Ulan ben ne tak yiyorum dedim,
Filiz duysa şimdi bunu, hani o iki elim kanda olsa gelirim diyodu ya,
iki elini kana bulamaya gelir!
Sigaramı yaktım, derin dumanlarla derin derin düşündüm gece uyuyana kadar,
Sabah kalktığımda tamamen unutmuştum bu konuyu..

...

Akşam 7 gibi çıktık yola,
Balayına gidiyoruz sanki, valiz hazırlamış resmen dıbına koyayım,
Bagaja zor sığdı!
Benim ufak çantada şort, tişörtler, olta takımlarım var sadece.
Kipa’ya uğradık yolda, sebze, meyve, 2 günlük temel ihtiyaç malzemelerini aldık.
Şimdi denize düştük, yılana sarıldık da,
Konuşacak paylaşacak hiçbişey yok ki,
Yanımda bir şeytanla seyahate çıkmışım resmen,
O da tedirgin, konuşamıyor,
En başta nasılsın, iyi misin,
işte düşündün mü bişeyler falan diye konuştuk,
Düşündüm, bakacaz falan dedi, belli bi tak düşünmemiş,
Teybi açtım sonra sessizlikten rahatsız olunca,
Yaklaşık 1 saatlik bir azap yolculuğundan sonra ulaştık,
Limana indim direk,
açlıktan ölmeye saniyeler kalmıştı, ikimiz de akşam yemeği yememiştik,
Ferhat abinin müthiş ızgara levreğiyle zütünü düşürdüm özge’nin,
Rakı perhizini orada bozdum,
Baktım levrek ana avrat düz gidiyo, giberim dedim mide, kanayacaksan kana
Ölü bi adamım ben, iç organlarımı gibleyecek pozisyonda mıyım sanki
3 bin parçalık puzzle gibi olmuş kalbim,
zütün kalkmasın iki kanadın diye!
Bi iki kadeh içip, levreğin yanak ve beynine kadar özge’nin garipseyen bakışlarıyla afiyetle yedim, kalktık,
Teknelerin oraya indik,
Rıdvan abi oradaydı,
-vay, daylami, sen yaşıyon mu?
Öleli çok oldu be abi, sıkıldım, bi iki gün buralarda takılıp dönecem mezarıma!
-valla gelemedim, özlemişim abi, müsaitsen bu gece 4 gibi geliyorum,
- tamam bekliyorum, saat 5’de çıkıyoruz zaten, iki tane daha arkadaş var, görünce tanırsın..

öğleden sonra devam ederim.

foçaya gitmiş beyler.

bu kadar sayfa okunur mu amk özet geç

...

uzun süredir kullanılmıyor olduğundan,
hem bahçe hem ev biraz yıpranmış görünüyordu dışardan,
içinde de hissedilir derecede rutubet vardı,
bütün cam pencereyi açtım önce,
delik sinekliklerden girecek sivrilerle nahoş bir gece geçireceğimiz belliydi,
10-15 dakika kadar yerleşmeyle geçti,
ilk olarak eşyaları giriş katındaki salona bırakıp
marketten aldıklarımızı dolaba koyduk,
sonra onun eşek ölüsü gibi valizini ben,
benim ufak çantayı da o taşıyarak üst kata çıktık,
-kardeşlerimin odası burası, istediğin yatakta yatarsın, ben aşağıda duşa giriyorum, sen de burda gir istersen.
duşumu alıp çıktım,
yukarda çantamdan oltaları almaya çıktığımda hâlâ su sesi geliyordu,
duş al dedik kese yapıyor kendine heralde!
salona indim,
sigaramı yaktım, dolaptan bir bira aldım,
oltaları çıkarıp tamir gerektiren bir durum var mı bakmaya başladım,
bir iki iğne değişimi, kurşun takviyesi derken,
yukarda, merdivenin başında don sütyen özge belirdi..

...

Daha doğrusu ben öyle sanmışım
Kızın günahını almışım (!)
Body ve şort varmış halbuki üzerinde!
ikisini toplasan dayımın küçük oğluna bi şort çıkmaz!!
Nafile bir çabaydı yaptığı, farkında mıydı bunun acaba,
Burada oluşumuzun arkasında başka bişey arıyorsa eğer…
Durdum orda, Düşününce, araması doğal dedim kendime,
Ne kadar anlattım ki ben filiz’i!
Ne kadar biliyor ki acımı, hislerimi!
Oturmuş bira içiyor keyf yapıyorum onun gözünde,
Boşluktan istifade de onu yazlığa atmışım!
Yardım isteğim de bahanesi olmuş,
Kafatasında beyin taşıyan HANGi insan yapar böyle bişey;
Kim, ayrılmasına sebep olmuş birini yardım et bana diyerek yazlığına zütürür!
Özge’nin yerine koyunca kendimi tablonun gerçekten karmaşık olduğunu gördüm,
Orada “gibeceksin beni” dese, “valla düşündüm de haklısın galiba” deyip iki tek atacaktım,
-napıyosun?
-geceye hazırlık. bitirdim zaten.
Son rötuşları da tamamlamıştım,
Oltalarımı çantaya koydum,
Tam çantayla işimin bittiği anda özge merdivenden inişini tamamlamıştı, geldi, yanıma oturdu..

reserved

vay amk

gib şunu, sen de rahatla o da rahatlasın amk...

...

saçları ıslaktı,
Güzel kokuyordu,
Şekerli bi şampuan kokusu,
Asla öyle bişey yapacak, düşünecek durumda değildim
Ama heterociksüel bi erkektim hâlâ,
-bira alsana kendine,
Kendimden uzaklaştırıp televizyonu açıyomuş bahanesiyle
Bana yakın oturmasının mümkün olmadığı bi pozisyon aldım,
Birasını alıp tam da planladığım gibi karşıma oturunca,
Aradığı kanalı bir türlü bulamıyomuş triplerini bırakıp döndüm özge’ye,
ilk fırtını alışını bekledim,
Sonra ben de büyük bir fırt alıp girdim lafa;
-filiz’i ne kadar sevdiğim hakkında en ufak bir bilgin yok değil mi?
Garip bir giriş olmuştu, saçmaydı belki biraz, konuyu açacak cümleyi tam seçememiştim;
-nişanlanacaz derken yalan söylemiyordum,
-mâlum olayı yaşamasak muhtemelen şu anda filiz ile yarın yapacağımız nişan alışverişini planlıyorduk.
-ama ben beni hayatımın aşkından ayıran insanla yazlığımda bira içiyorum!
Bağdaş kurmuştu kanepede,
Kasıldı,
Dikleşti omuzları,
Ayaklarını çözüp kanepeden aşağı salladı,
-bu böyle mi gidecek hep!..

...

-ne böyle mi gidecek?
ne diyo lan bu, ilk birada niyeti bozdu bu sefer!
-biraz daha var demiştin,
bi kaç lafım daha var demiştin dün bana o kadar laf sayarken, bu biraz daha bitmeyecek gibi,
sen yardım falan istemiyorsun,
canın sıkkın, itin zütüne sokacak birini arıyosun,
beni de onun için mi çağırdın?
stresini bana laf sokarak mı çıkaracaksın?
tamam dedim sana, hatamı kabul ettim,
yaptığımı açıksözlülükle, tüm samimiyetimle ve tüm detayıyla anlattım.
iyice celallenmişti özge, elinden bırakmadığı şişeyi dayadı ağzına, büyük bir yudum aldıktan sonra devam etti;
-pişman olduğumu söyledim sana, sizin için, özellikle kız arkadaşın için üzüldüğümü söyledim,
bana ulaşman için telefon numaralarımı da bırakırken amacım buydu gerçekten,
evet inkâr etmiyorum senden hoşlandım bunun etkisi de var
ama asıl amacım kırdığım şeyi tamir edebilmek isteği,
sana denk gelen planımı anlatırken benim hakkımda birçok şey düşünmüş olabilirsin,
ama ben gerçekten tam olarak öyle bir insan değilim,
benim de bir vicdanım var,
ben erkeklere acı çektirmek istiyordum,
kurulmak üzere olan bir yuvanın benim yüzümden yıkılıyor olması, sana anlatamayacağım derecede etkiler beni..

rezerved 7. sayfadayım

bugünlük bu kadarmış,
yarın görüşürüz.

amk sabahtan beri bir fiil okuyorum gözlerim gibildi yetiştim ama

rizörvıd

Ozge cozer bu isi, hem bi iki posta da verir, daha naapsin kiz amk