devam ediyorum arkadaşlar. çok önemli bir işim çıktı. o yüzden biraz beklettim. her neyse devam ediyorum. birden arkada müzik çalmaya başladı. etrafta herkes dans etmeye başladı. seher bunu bekliyormuşçasına bana baktı tabi. ben aşırı özgüven ve rahatlıkla "benimle dans eder misin güzellik?" dedim. seher gülümseyerek "tabi ki karizmatik şey." dedi ve dans etmeye başladık. seher öyle güzel dans ediyordu ki, birçok kişinin ilgisini bile çekti. tabi ben öfke ve kıskançlık patlaması yaşasam da, hayatımın en güzel gününü mahvetmek istemediğim için kendimi tuttum. aradan 5-10 dakika geçti. müzik bitmek üzereyken seher dudağını benim dudağıma değdirdi ve aniden öpüşmeye başladık.

her neyse devam ediyorum. öpüşme ardından saatler geçti. yemeğimizi yedik. gitmeyi düşündük. seher "deathburn gidelim mi artık hayatım? en güzel dakikalarımızı geçireceğiz daha" dedi. ben "tabi ki tatlım artık gitme vakti. seninle şu filmi izlemek istiyorum." dedim arabaya bindik. seher'in evine doğru yol aldık. seher'in evine doğru yol aldık. buraya geldikten bir öğrenci evi tutmuş. tek oturuyormuş. her neyse bu bayağı sürdü. kırsal bir alandan geçmeye başladık. sessiz bir alana girdik. fakat çok kötü bir şey oldu. arabanın benzini bitmişti ve etrafta hiç benzinci yoktu...

neyse panpalar devam ediyorum. seri ilerliyorum. her neyse. araba durdu. seher inatla ama inatla arabayı çalıştırmayı denedi ama olmadı. ben "seher olmuyor boşuna zorlama bence" dedim. seher "deathburn haklısın ama ne yapacağız? buralarda benzinci de yok" dedi. ben "telefonla haber verelim birilerine" dedim. seher "deathburn telefon burada çekmiyor daha önce buradan geçtim." dedi. telefona baktım harbiden de çekmiyordu amk.

panpalar devam ediyorum. telefon harbiden çekmiyordu amk. seher'e "bu işin bölümünü okuyorsun bir şey yapamaz mısın?" dedim. seher dalga geçer gibi söylediğimi düşündü "sen işletme bölümünü okumana rağmen nasıl holding sahibi değilsen, ben de o işi öyle halledemiyorum. ayrıca telefonun çekmediği bir yerde steve jobs ve bill gates araya gelse o dediğini yapamaz" dedi söylediğimi garipseyerek. ben "en iyisi biraz ötede benzin istasyonu varsa oradan şişe tarzı bir şeye doldurmaya gidelim" dedim. seher kabul etti. dışarı çıktık ve arabayı kilitledik. dışarı çıktık. dışarısı buz gibiydi. biraz ilerledik seher üşümeye başladı. üstümdeki ceketi ona verdim. giydikten sonra ilerlemeye devam ettik. arabadan biraz uzaklaştık fakat bir kurt sesi duyduk. hem de çok gürültülü ve çok yakındı. Sesi gittikçe yakınlaşıyordu...

devam ediyorum. ardından kurt tekrar ulumaya başladı. seher ile koşmaya başladık ki, seher topuklu ayakkabılardan dolayı koşamadı tabi. dengesini kısmen kaybetti ve ayağı burkuldu. onu kucağıma aldım ve arabaya hızla koştum. arabaya vardıktan sonra kapıyı kitledim. seher "sanırım maalesef bu gece sabah kadar buradayız deathburn" dedi. ben de "heralde gecemizi yaşayamacağız seher." dedim. maalesef geceyi arabada geçirecektik. Allah'tan annemle babama önceki gün, sonraki gece bir arkadaşıma gecelik gideceğimi söylemiştim de merak etmeyeceklerdi. ardından seher elimi tuttu. "ben gecemizin mahvolmasına izin verir miyim deathburn?" dedi gülümseyerek. arka tarafa geçti. arka koltuğun içinden poşet çıkardı. poşetin içinde çeşitli içkiler çıktı. seher "ee deathburn geceye hazır mısın?" dedi.

evet beyler devam ediyorum. işte o gece çok fena şeyler oldu. arkaya geçtik ve seherle içkileri içmeye. ben ortalama bir sayıda içki içerken seher öyle fena sarhoş olmuştu ki bir süre sonra içtiği içkilerin yarısını üstüne dökmüştü. seher kadar olmasa da bünyem iyi olmadığı için maalesef ben de bayağı kafayı buldum. ikimizde arka taraftaki koltuktaydık. ben alt o üst taraftaydım. birbirimizi yercesine öpüşmeye başladık. ben üstümüze yorgan aldım. terli bir şekilde iyice birbirmizi yalamaya başladık. yarım saat sonra seher yorganı ön koltuğa fırlattı ve "çok sıcak oldu" dedi. ardından hala sıcak dedi ve ardından kıyafetlerini, ayakkabılarını, kolyelerini, bileziklerini çıkardı. "hala sıcak hava almam lazım dedi üstündeki çıplaklığa rağmen dışarı çıktı.

10 dakika kadar arabada seher'i bekledim. nered olduğunu merak ettim. arabadan çıktım. seher yolda yerde yatmış duruyordu. ben "seher bu hal ne?" dedim. seher "deathburn anca sıcaklık azaldı." dedi. ben bunun üstüne çıktım. sarhoş kafayla "seher, sarhoş kafasından çıkabildin mi?" dedim. seher de sarhoş kafayla "hayır çıkartamadım." dedi. fazla sarhoş olduğum için kendimi kontrol edemedim ve "o zaman ben çıkartırım" dedim ve emaneti çıkardım. tam girişmeye başlayacakken seher eliyle dur işareti yaptı ve az ötedeki kurtları gösterdi.

Gençler gerisini yarın yazacağım. Hadi iyi geceler.

neyse beyler devam ediyorum. size de günaydın amk. neyse. seher eliyle kurtları gösterdi. başta tırstım tabi. ama saldırmadıklarını görünce rahatladım. gözümüzün önünde çiftleşmeye başladılar. seher "aynı bizim gibi sevişiyorlar" dedi. ben "seher bizi hayvanlarla bir mi tutuyorsun?" dedim gülerek. seher de kahkaha atarak "biz onlardan daha hayvanız. inanıyorum ki sen daha iyi becerirsin beni. sonuçta beceriksiz değilsin" dedi esprili bir şekilde. işte o an fena şeyler oldu.

Beyler geç kaldığım için özür dilerim. istanbul dışına misafirliğe gittiğimizden bakamıyorum fazla. Her neyse seher bana "şu kurtlardan daha azgın olduğunu göster deathburn" dedi. zinaya derinle yaptıktan sonra tövbe etmiş olsam da, dayanamadım ve kıza girişmeye başladım. emaneti soktum bunun yuvarlak kısma. 20 dakika git gelden sonra bunun suratına boşaldım. emaneti yalayıp bütün beyazlıkları yuttu. ardından "çok lezzetliydi. daha fazlası yok mu?" dedi.

ben "seni bugünlük bu kadar beslemek yeter" dedim. seher "o zaman 4 dakika sonra yeniden beslenebileceğim" dedi. ben "ne 4 dakikası amk. yarına artık" dedim. seher "oğlum 4 dakika sonra gece yarısı olacak zaten saat 23.56. hatta şimdi 57 oldu amk." dedi. ben "ya kızım akşam akşam aksiyon arama kaşınma" dedim. arabaya bindik. Arka koltukta çırılçıplak bir şekilde yorganı üstümüze örttük ve üst üste uyuduk.

sabah oldu uyandık. zaten bugüne dersimiz yoktu. seher'in de hocası başka bir üniversiteye konuşmaya gitmişti. benzinciye gidip benzin doldurduk. Ardından bidondan arabaya doldurduk. daha sonra arabayı çalıştırdık ve seher'in evinin yolunu tuttuk.

beyler devam ediyorum okuyanlar ses versin. seher bana "dün gece fenaydı ama. bence güzel geçti. ne dersin deathburn? sence bir aksiyon daha yaşayalım mı? ne dersin?" dedi. ben bıkkın bir şekilde "ya kızım sen niye böyle kaşınmaya meraklısın? ben seni hiç çözemedim. senin tipindeki kızlar bırak cinsel vermeyi yüz bile vermezler. hatta bırak onu, selam bile vermezler. sen insan mısın amk?" dedim. "oğlum dünyaya bir kere geliyoruz. zevk meselesi dedi. neyse eve gitmeden ben bir aksiyon daha yaşayacağım" dedi. ben inatla "ben eve gitmek istiyorum seher." dedim. Ama seher inatla gaza bastı ve son hız gitti. ardından "tamam inebiliyorsan in" dedi. ben ne kadar dürtsem de oralı olmadı...

hızlı bir şekilde orman yolundan çıktı. ben sinirlenerek "dur! yahu kızım ne istiyorsun?" desem de seher beni tınlamadan rahat bir şekilde "heyecan istiyorum deathburn! heyecan!" dedi. hızla bir beş yıldızlı otelin önüne çekti. seher arabadan indi ve elimi tutarak; "deathburn beni mi kırıyorsun?" dedi kırgın bir şekilde. ben kıyamadım ve "tamam lan bu sefer son ama yakarım canını" dedim. seher "istersen kül et" dedi.

otele girdik. seher resepsiyona gitti. seher "deathburn sen burada bekle buranın sahibi benim bir tanıdık." dedi. resepsiyonun yanına gitti. biraz konuştu. ardından bir yere gitti. yarım saat sonra geri döndü. bana "hadi deathburn odamız hazır." dedi.

ardından ben ve seher asansöre bindik. gireceğimiz odanın koridoru bayağı üst katlardaydı. biraz bekledik tabi. seher ile el ele tutuşuyorduk. ardından asansör durdu. seher ve ben asansörden indik. odamızı aradık. Bir süre sonra odayı bulduktan sonra içeri girdik. içeri girdikten sonra ağzım açık kaldı amk. bu oda falan değildi. saraydı aq. koskocaman, geniş, pahalı eşyalar ile donatılmış. aşırı rahat gözüken bir yatak. seher gömleğimin düğmelerini açtı ve beni yatağa itti ve ardından üstüme oturdu ve emaneti açmaya başladı.

arkadaşlar okuyanlar belli etsin kendini 3-4 çıkarsa akşam seri bir şekilde devam ettiricem

bu gitti montunu çıkardı. klimayı son derece sıcağa ayarladı. üstündekileri çıkardığında üstünde bir tek beyaz atlet ve açık mavi şort vardı. atlet göğüslerinin büyüklüğünü daha çok belli ediyordu. seher emaneti önce biraz elledi ve okşadı. ardından açıp yalamaya başladı. tabi yavaş ve tadını çıkararak yapmaya başladı bunu. benim emanet tabi şişmeye ve kalkmaya başladı. ardından atleti çıkarmadan bile direk yırttı. şortu da aynı şekilde. emanetin üstüne çıktı ve 15 dakika kadar sallandı. kendi kendine gir çık yaptırdıktan sonra tamanen soyundu ve çırılçıplaktı. ardından yatağa geldi yüzükoyun bir şekilde bir ciks pozisyonu yaptı. seher "lan muallak ne bekliyorsun inletsene beni." dedi. ben bir elimde göğsünü, bir elimle zütünü elleyip okşarken "sen de bu malzeme olur da seni inletmez miyim?" dedim. ve o an esas olay başladı

buna zütten bir girdim kız iyice inlemeye başladım. bir elimle de bunun saçından tutup çekmeye başladım. iyice kıvranmaya ve inlemeye başladı amk huursu. bir süre böyle gittikten sonra seher sinirlenmeye başladı. "lan muallak anca bu kadar mı inletiyorsun. ne beceriksiz birisin" dedi. ben öfkelenmeye başladım tabi. "lan kızım iki saattir seni burada anırtan kim? gibtir git belanı arama" dedim. seher öfkeli "buna anırtmak mı diyor amk malı. bu taku becersen şaşarım zaten" dedi. ben iyice öfkeden kudurnaya başladım. huur kızı kendi kaşındı. buna zütten daha fena girmeye başladım. seher bu sefer acı içinde bağırmaya başladı. hatta bana bu kadar sokmamam için ağlayarak yalvarıp yakardı bile. Ama gibimde bile olmadı amk. bunu bayağı bir becerdikten sonra biraz dinlendik ardından içki falan içtik. bayağı kafayı bulduktan sonra seher'in evinin yolunu tuttuk. seher arabayı son hız sürdüğünden daha doğrusu tutamadık. tabi polis bizi çevirdi. ruhsatsız ve bakımsız araç, sarhoş gençler, cüzdanını; kimlik ve ehliyet belgesi ile evde unuran bir seher...

polis bizi karakola zütürdü. arabayı da bağladılar tabi. ardından bizi de kısa süreliğine karakoldaki nezarete tıktılar. gecenin bir vakti nezarette bekledik. telefonun şarjı bitti emekli cemil komiserle, haşim komiseri de arayamıyorum amk. arasam zaten bir tak değişmeyecekti. yarım saat sonra karşı nezaretten seher'i çıkardılar. seher polislerin kulağına bir şeyler fısıldadı. bunlar içeri falan gittiler. aşırı gürültülü inleme sesleri falan gelmeye başladı içeriden. bir buçuk saat sonra polisler geldi ve beni çıkarttılar. ben merakla "abi ne oldu? Neden çıkartıyorsunuz?" dedim. adam "ya oğlum çıkıyorsun işte. geri dönmek mi istiyorsun?" dedi. çıktığımda seher arabada bekliyordu. merak ettim "kızım neler dönüyor burada?" dedim. seher "karşılıklı bir iş yaptık deathburn. biraz inlettiler o kadar. senden iyi inlettiler ama" dedi. o an öfkelendim ve bağırmaya "lan sen elalemin adamı ile mi gibiştin? huur musun? fahişe misin? kaç adam daha gibti? utanma söyle utanma!!!" seher yanağıma bir tokat attı. ağlayarak "sen giberken bir şey yoktu pekekent! bilgisayara victorias secret mankenlerinin görsellerini indirirken bir gibim yoktu ama!" dedi. şaşırmaya başladığımda ekledi "şaşırdın değil mi? lan gerizekalı bilgiasayarcıyım ben! oyun klasörlerinin içine saklayarak anca pc özürlüleri kandırırsın. cs oynarken oyun kitlendiğinde bilgisayarın dosyalarına bakmadım mı sandın?" dedi. ağlayarak arabay bindi ve çekip gitti...