ev ev değil porn house aq çabuk adres ver geliyom

seherin evi diye kerhaneye gitmiş onu anlatıyo amk

saat 1'e kadar uyumuşum. uyandığımda birden burçak ile çırılçıplak yatakta uyuduğum aklıma geldi. seher'in görmüş olabileceğini düşündüm ve çok korktum. uyandığımda burçak yanımda değildi neyse ki. yorganı açtığımda kendimi giyinik gördüm. burçak salona geldi. üstünde pijama vardı. fısıldayarak "merak etme. sabahın erken vaktinde uyanıp her şeyi hallettim. kızlara yatakları değiş ettik dedim. sabaha doğru giyinip seni de giydirdim." dedi. ardından içeri seher ve su geldi. su "günaydın tatlı çocuk. sana kahvaltı hazırladım." dedi. seher gülümseyerek "uyansana oğlum seni bekliyoruz. hadi." dedi. kalkıp kahvaltıyı ardında bunlarla vedalaşıp eve gittim.

eve gittim. aradan 3 gün falan geçti. okula gittim geldim. eve gelmenin yorgunluğu ile biraz uyudum. ardından biraz bilgisayarda takıldım. ardından biraz online oyun oynamak için bilgisayarı açtım. fakat oyunu açmam ile şaşırmam bir oldu...

vay aq şaşırdım. nasıl olurdu bu amk? ulan o kadar emek vermiştim. itemlerim çalınmış lan. sinirlenerek "böyle işin anasını avradını gibeyim!" dedim. ulan şifreyi annemle babam istese vermem amk. kim nasıl girdi? internet kafe desen orada bu oyuna giriş yaptığımı hatırlamıyorum bile amk. her neyse en iyisi bunu uğur abi ya da mert'e göstermekti. yok ya. en iyisi seher'e göstermekti. iyi yanından bakmak lazım. onunla görüşmek için bahanem vardı. evet kabul ediyorum aramızda her ne kadar cinsel şeyler olsa da, ona gerçekten aşıktım ve ciddi düşünüyordum. kaptım bilgisayarı, uğur abinin dükkanının yolunu tuttum.

uğur abinin dükkana gittim. gittiğimde seher bilgisayarda takılıyordu. seher'e olayı anlattım. seher bilgisayarı aldı ve kurcalamaya başladı. "tatlım özür dilerim ama bu bilgisayarın içine sıçmışsın. keylogger yüklenmiş buna. neye girsen görünüyor. bun bir gün içerisinde tamamen silmem imkansız." dedi. ben "ya kızım bilgisayar lazım. kısa süren bir şey yapamaz mısın?" dedim. seher "aslından 1-2 haftalığına etkisiz hale getirebilirim. işin bitince de getirirsin tamamen kaldırırım." dedi.

her neyse ben kabul ettim. seher benim bilgisayarla falan uğraştı. biraz kurcaladı tabi. ardından bilgisayarı bana uzattı. seher "tatlım bak unutma. işin bitince bana getir. o riskli bir keylogger" dedi. ben de onayladıktan sonra eve gittim. kıçımı yırtarak o itemlerin bir kısmını toplamaya çalıştım. akşam oldu. ben cepten dizi izlerken, babam salonda laptoptan banka hesaplarına bakıyordu. babam içerden seslendi. içeri gittim. "Evet baba ne oldu?" dedim. babam "deathburn oğlum dün banka hesabıma baktığımda sadece 150 tl borç vardı. şimdi nasıl 4500 TL oldu? bu para gökten inmiyor" dedi. işte o an içimden "hasgibtir" dedim.

durumu babama anlattım. babam başta kızsa da olayı polise ve bilgisayarcı uğura gitmekten başka yol olmadığını söyledi. karakola gidip olayı komiser haşim'e anlattım. hatta komşumuz emekli komiser cemil abiye de olayları anlattım. Vay amk keşke sildirseydim seher'e o programı. engelleme olayı bir taka yaramadı. her neyse uğur abinin dükkanına gittim ve olayı seher'e anlattım. seher "tamam deathburn sakin ol. her şeyi inceleyeceğim. 2-3 gün falan bulur. format atsan bile keylogger çalışmasa devam eder. O yüzden biraz bekleme lazım. zaten nerden bulduysan artık. en taktan şeyler de senin bilgisayardan çıkıyor." dedi. bilgisayarı verdim ve eve gittim.

Devam panpa burdayım

beyler özür dilerim. gece bitireceğim dedim ama sabaha ertelemek durumunda kaldım. öğlene doğru söz biter. zaten en fazla 5-6 bölüm kaldı. bitirip finallere çalışacağım.

devam rez

Hacı bitir yatalım amk yaa

yaaz bekliyorz

devam ediyorum beyler. aradan 3 gün geçti. bilgisayarı almaya gittim. gittiğimde dükkan kapalıydı. seher'i aradım. telefonu açmıyordu. ardından uğur abiyi aradım. "alo uğur abi, sizin dükkan açık değil de bir sorayım dedim." dedim. uğur abi "oğlum seher dükkanı açacaktı." dedi. dükkanın açık olmadığını söylediğimde dükkanı açtığında gördüğümüz manzara ile şok olduk...

içeri girdiğimizde gerçekten şok olmuştuk. uğur abinin laptop'u orada değildi. uğur abi "lan oğlum benim laptop gitmiş." dedi. ben "abi benim de laptop vardı." dedim. uğur abi "lan oğlum gidelim kamera kayıtlarına bir bakalım." dedi. depoya inip kamera kayıtlarına bakmaya gittik fakat çok büyük bir şanssızlık olmuştu.

her ne kadar depoya inip kamera kayıtlarına baksak da hiçbir işe yaramadı. çünkü görüntü falan yoktu. uğur abi "lan oğlum nasıl çalışmaz bu?" dedi. ben "abi bir kontrol edelim." dedim. kameranın bağlandığı yere ve kablolara dikkatli bir şekilde baktık. ulan oysa kablo kopartılmış amk. vay aq acaba bunu seher mi yapmıştı yoksa bir başkası mı?

uğur abi "deathburn napıcaz şimdi biz?" dedi. ben "uğur abi ben kızın evini biliyorum. ben o işi hallederim." dedim. uğur abi "tamam o zaman deathburn. sen seher'in evine git. ben de olayları komiser haşim'e anlatayım" dedi. uğur abi dükkanı kapattı ve karakola doğru gitti. ben de otobüse bindim ve seher'in evine yol aldım.

otobüs, seher'in evinin bulunduğu yere geldi. otobüsten hemen indim. seher'in yaşadığı evin apartmanına girdim. kapıyı çaldım. ben "seher! aç kapıyı!" dedim. içeriden bir takım sesler geliyordu. "seher orda mısın? ben deathburn!" dedim. sonunda dayanamadım ve kapıya abandım ve içeri girdim. sesler arkadaki odadan geliyordu. odaya girdim ve gördüğüm şey ile korkmaya başladım.

arka kapıyı açtığımda çok şok edici bir durum oldu. seher'in ev arkadaşları su ve burçak pijamalı bir şekilde sandalyeye bağlanmış ve ağızları bantlanmıştı. mutfaktan bıçak alıp bunların iplerini çözdüm. ardından neler olduğunu sordum. su "deathburn, seher eve geldi. geldiğinde elinde birkaç teknolojik alet vardı." burçak "ardından bizim bavulları boşaltıp bizi de bayılttı. uyandığımızda sandalyelere bağlıydık." dedi. vay anasını nasıl bir belaya bulaştım ben dedim. ardından bir ihtimal seher'in bulunduğu üniversiteye gittim.

off fyaz amk yaz