/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    +38 -10
    Kaba bir tavırla:

    -Seda. Müsait misin?

    -Müsaitim, müsaitim de... Üşütme?

    -Kazağıma da kusmuşum ben ya... hahaha.

    -Tanju’nun sweatshirtleri olması lazımdı burada. in aşşağı!

    Ne demek “in aşşağı”? Ya kardeşim şu yaşımıza gelmişiz, annem böylesine sıcak davranmıyor artık bana. Sensin in aşşağı. Neden sesimi çıkaramıyorum ki? “Gerek yok, dün nasıl geldim ben buraya?” bu kadar basit be, bu kadar basit dıbına koyim.

    -Gerek yok, dün nasıl ge...

    -Leylekler getirdi seni... in aşşağı hadi anlatacağım.

    Ya bak dıbına kodumun karısına hele. Espri yapıyor bir de cilveli cilveli. Bak Tanju gelir, odada görür falan sorun olur green. in odanda bekle.

    Aşşağıya inip odama geçerken “odaya getirirsin.” dedim. Bir yandan kadına tam anlamıyla saldırmak istiyor, diğer yandan kucağına yatıp... Yok ya. Saldırmak istiyordum amk. Ama sürekli Tanju geliyordu aklıma. Biraz konuşmak istiyordum Seda’yla. Tanju’nun ilk eşine duyduğu sevgiden bahsetmek istiyordum. Seda’nın bu adamla beraber olması aşk değildi, başka bir olay vardı, sezebiliyordum. Bir kadını soğuk bir sabahta manzarayı izlerken bulmakta sevginin en ufak bir payı olamazdı.

    Çaaat diye açılan kapıdan Seda girdi:

    -Bak bu ikisi var, hangisi daha rahat olur bilmiyorum bi dene istersen.

    -Bu iyi, sağol... Kahven var mı ya?

    -Yukarıda bıraktım. Bekle geliyorum.

    Kadın gelecek, kahveyi uzatacak ve sen dün ne olduğunu soracaksın. Ne derse, ne yaparsa yapsın, dün ne olduğunu soracaksın. Tamam mı lan?

    -Şekersiz, sorun olur mu?

    -Daha iyi. En son kustum ben... Ne oldu daha sonra?

    -Hiçbir şey be. Eve gidicem ben diye taksiye binmeye çalıştın, Tanju’da seni buraya davet etti.

    -Kabul mu ettim?

    -Bayıltıp getirmedik herhalde. Gayet de mutlu duruyordun hahah.

    -Sonra?

    -Sonra mı? Odana çıkardık yattın uyudun işte, ne sonra?

    -Seda...

    -Tanju girer girmez yattı. Ben de üstündekileri çıkarıp yatırdım seni. Ne var bunda be?

    -Ceplerimi niye karıştırdın dıbına koyim?

    -Ne karıştırıcam be senin ceplerini. Montunun sol cebindeydi eşyaların, elime çarptı masanın üzerine koydum. Kötü mü etmişim?

    Moruk tam o anda beynimde bir dankkkkkk sesi duyuverdim. Lan bütün gece bu kadını arzulayan ben, kim bilir neler söylemişimdir beni soyarken. Ya sorsan soramazsın, gibtir et desen iki ay düşünürüm üstüne. Tüm güvenimle:

    -Ben bir şey söyledim mi sana dün gece?

    -Ne gibi?

    -Nasıl ne gibi ya. Herhangi bir şey...

    -Yooo. Söylemek istediğin bir şey mi vardı?

    -Seda salağa yatma. Ben sana dün neler söyledim?

    -Genç adamsın canım. Unuttum bile.

    -Kızım söyler misin şunu, dedim kolunu tutarak.

    Kısık bir ses tonuyla:

    -Bırak beni.

    Hayatımın en güç savaşını veriyordum o sırada. Bir yanda cinsel dürtülerim, bir yanda mantığım. Birbirlerini katledip gerizekalı bir adam bırakıyorlardı ortada. Ne algım işliyor, ne elim oynuyordu. Eşyalarımı alıp gitmeye koyuldum. Belki benim için büyük bir fırsatı tepmek olacaktı bu hareket, belki de şu iğrenç hayatımdaki tek doğru iş.

    Ayağa kalktı ve tahrik edici bir ses tonuyla dün geceyi canlandırmaya başladı...

    O an bırakın Seda’yı, Tanju gelse giberdim. inanılmaz bir hayvani dürtüyle ellerinden tutup yatağa yatırdım...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      oooooo hızlı yaz hızlı
      ···
    2. 2.
      +2
      Hadi hızlı yaz laan
      ···
    3. 3.
      0
      şimdi dürüst olalım Tanjunun yoklukta gideri var
      ···
    4. diğerleri 1
  2. 27.
    +6 -65
    Beyler inanın şu an size 31 çektirmek isterdim ama hikayenin geri kalanında anlayacağınız üzere ben Tanju değilim. Şansınıza küsün.
    ···
    1. 1.
      0
      bittimi lan burda hikayemi biter amk
      ···
      1. 1.
        +3 -1
        Pompayı geçtik, özele giriyor... .)
        ···
      2. 2.
        +20 -2
        senin dıbına korum lan dıbına soktuğum anlatsana lan gibişi pekekent
        ···
      3. 3.
        +4
        ulan bari sedanın o sahneleri oynayışını anlatsaydın
        ···
      4. 4.
        +13
        tüm entrylere teker teker çugu amk çocu
        ···
      5. 5.
        +2
        Çugu amkk
        ···
      6. 6.
        +1
        Çugu yu hakettin bin
        ···
      7. diğerleri 4
  3. 28.
    +23 -3
    Tanju’nun korkusundan dolayı duşa bile girmeden giyinip çıktım. Adamın sweatshirtiyle, adamın pansiyonundan, adamın kız arkadaşını giberek çıkmıştım ve işin garibi, bu bana gayet olağan geliyordu.


    Rıhtıma doğru yürümeye başladım. Çakım ve kitabım yoktu. Hadi kitabı mekanda unutsam, çakımı ne ara çıkartmıştım da kaybetmiştim? Ya sahi... Ben yürüyordum da adımlarım boşa basıyor gibiydi, havada yürüyordum sanki. Mutluluk muydu bu? Pek sanmıyordum, daha işim bitmemişti. Seda’yla yine görüşmeliydim. Taksiye binmek için çıktığım yolda, hala başıma bir iş gelmediğine sevineceğim yerde, mayhoşca düş kuruyordum. Kafamda güzel gibiydi, hatta... Lan baya baya kafam güzeldi amk. Kaslarım gevşemiş, ağzım uyuşmuştu. Ne alakaydı olm sabah sabah? Neyse ya, yorgunluktandır, gider evime güzelce uyurum bir şeyim kalmaz diyerek, taksi durağına doğru yürümeye çalıştım. O sırada gözlerim karardı birden, tansiyonum düştü.
    ···
    1. 1.
      0
      uyanicak simdi olaylar tersten tanju gibecek bunu
      ···
    2. 2.
      +11
      Ne ara sktin amk karıyı
      ···
    3. 3.
      0
      lan en son üşütme dememişmiydi
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 29.
    +17 -2
    Attım kendimi bir büfeye ve sert bir kahve istedim. “nasıl sert?” Diye soran büfeciye, “abi sert işte. lütfen... ” deyip, zorlanarak oturdum. Görüntüler bulanıklaşıyor, masaların köşeleri sivrileşip zihnime batıyor ve grileşen tonların arasından sadece bir kaç cırtlak renk ayırt edebiliyordu. Renkler fosforlanıyor, bükülüyor ve gözlerimin içinden geçerek zihnime ulaşıyordu; titremeye başladım, terliyordum. “Çarpıldık mı lan acaba? Noluyor dıbına koyim?” diye düşünmeye başladığımda kafamı ellerimin arasına almış, gözlerimi kapamak zorunda kalmıştım. Lan aniden olacak işmiydi mi bu? Ne oluyordu? Green dedim, bu karı sana bir şey verdi. Nasıl verdi, ne ara verdi bilmiyordum, ama bir şey verdi. Düşünebildiğim son mantıklı şey buydu. Büfeciye parasını vermeye çalışırken durumu farketmiş olacak ki? “iyi misin?” dedi. Abi dedim, beni taksiye bindir allahını seversen. Bindim taksiye cebimde otuz lira var, yok. Eve gidersem bu halde çıldırırdım tek başıma. Aklıma direk Eren geldi. Müptezel huur çocuğu... Düzeltirdi o beni. Maltepe’ye dedim... Maltepe’ye.
    ···
    1. 1.
      +1
      Owww siitttttt lsd gafasi
      ···
  5. 30.
    +20
    Kapalı gözlerimin karanlığında bir silüet görüyordum, karıncalanan piksellerden oluşan bir gülen surat; ne bir rengi, ne de biçimi vardı, ekolanan, metalik bir ses tonuyla derin derin gülüyordu sadece. Kulağıma bir müzik sesi geldi, ve drop girdi... Sesler içimden geçiyordu, somutluğumu kaybettiğimi hissediyor, müzikle savaşıyordum. O an yüksek bir sesle, abi diyebildim... “Kapat şunu lütfen.” dıbına kodumun evladı ben arkanda can veriyorum, yannan mı var da beni tutuyorsun hala? Maltepe’ye geldiğimizi söyledi, arkadaşımın evinin adresini verdim. O sırada ne zaman, ne mekan vardı benim için. Cehennemdeyiz, hadi in deseydi taksici, cenneti ne ara geçtiğimizi düşünürdüm inerken.

    Geldik kardeşim, iyi misin?

    -iyiyim iyi. Dördüncü kata çıkarabilir misin abi beni?

    -Ayıp ediyosun...
    ···
    1. 1.
      0
      Hocam gibiş ne zaman oldu anlatmamışsın sadece gibtim yazmışsın
      ···
      1. 1.
        +1 -14
        Neymiş bu gibiş merakınız anlamadım ki dıbına koyim. Bir kişi daha gibiş derse ciks hikayesine çeviricem dıbına kodumun olayını.
        ···
      2. 2.
        +26
        Ulan yavşak 8 partı sadece karıyı gibmeye çalışmak üzerine anlattın. Sonrada ne gibişi diyorsun. Ne yavşak adamsın lan sen.
        ···
      3. 3.
        +3 -3
        Çükleri yeni kalkmaya başlamış on tane ergeni boşaltmak için mi uğraşıyorum ben burda dıbına koyim? Hayır anlamadığım azdıysan gider çekersin. Nedir yani, gibiş nerde gibiş nerde muhabbeti? Bir taneside anama sövüyor anlatmadım diye. Eskort muyum lan ben?
        ···
      4. 4.
        +7
        Sıkıntı şu. Seçilmeden önce vaadler verip seçildikten sonra bi gib yapmayan siyasetçi durumuna düşürdün kendini. Senin yazdığın iki üç kelimeye 31 çekecek kadar veled değiliz. Hikayeyi gibmişsin karıyı gibicem diye. Sıkıntı orda.
        ···
      5. diğerleri 2
  6. 31.
    +19 -4
    Artık gözümü açmak zorundaydım. Tir tir titriyor, gülen yüze sesini kesmesi için yalvarıyordum. Sadece gözlerimi açacaktım, belki de kafam açılmıştı, belki de kendime gelmiştim... Gözlerimi açmamla yere düşmem bir oldu beyler. Derinlik duygumu kaybetmiştim, sanki gözlerim bir tuval, gördüklerimde boyalardan ibaretti. iki boyutlu görmeye başlamıştım herşeyi. -inanın bunu nasıl daha detaylı betimlerim, nasıl yazarım bilmiyorum.- Bambaşka bir dünyaya gitmiş gibiydim ki, aniden gördüğüm her şey spiralce içimden geçmeye başladı. Taksiciyi hissediyor, ancak göremiyordum. Birşeyler söylüyordu bana, duymuyordum. “dördüncü kata.” dedim ve gözlerimi kapattım. Vücudumu tamamen adama yükleyip, gözlerimi kapatıp kapatmadığımı kontrol etmeye çalışıyordum. Son gördüğüm spiral sahneyi gözlerim kapalıyken bile görmeye devam ediyordum...
    ···
    1. 1.
      +12 -1
      amk otu taku gere gere anlatanr gibismeyi o kutsal seyi memeleri gibtiredip anlatmiyan yazarin ben taa sulalesini irzini butun mahallesindeki karilari gibim
      ···
  7. 32.
    +23 -1
    Arkadaşımın sesini duymamla ağlayacak kadar duygulanmam bir oldu. Eren dedim, “kurtar beni kardeşim, kurtar beni ölüyorum.” Koluma girip yatağına yatırdıktan sonra:

    -Gözünü aç. Aç lan şu gözünü! Ananı gibeyim senin ya...

    O an gerçekten kör olduğumu düşündüm. Gözlerimi açtım, hiçbir şey göremiyordum. Hüngür hüngür ağlıyordum dıbına koyim. Eren geldi. Yüzümü ıslak bir bezle sildi, ağzıma iki tane küp şeker verip, ensemin altına biraz buz koydu ve:

    -Bak normalde hastaneye zütürmemiz lazım seni. Ne tak yedin bilmiyorum ama böyle bir şey görmedim ben.

    -Oğlum kör olmadım değil mi ben? Kör olmadım değil mi Eren?

    -Lan ne körü yarram? hauahuaha... LSD almışın galiba. Nerden buldun, nasıl buldun konuşucaz daha sonra. Çık şu tripten bir kaç saate kendine gelirsin, dedi ve kulağıma bir kulaklık taktı:

    -Bak bir saat gözlerin açık şunu dinliyorsun, sonra hayatın boyunca yaşamadığın bir kafa yaşayacaksın. Taksiye de otuzaltı lira para verdim zaten, anandan alacağım onu.

    Bu huur çocuğu ne zaman bad tribe girsem çıkarmıştır beni. ilk bonzai içtiğimde de, ilk şeker attığımda da yanımdaydı. Gerçi zaten o denetmişti ikisini de... Kötü arkadaş mı, iyi mi bilmem. Ama kral adamdı.
    ···
    1. 1.
      +9
      karı sana en kral sentetik uyuşturucuyu vermiş lan ne istiyosun pekekent hayatın boyunca yaşayamazsın öyle bi kafa kankaa

      parası neyse bize de bi kanal kankaa
      ···
  8. 33.
    +16 -5
    Söylediği gibi yaptım. Klagib müzik dinlemekten nefret eden ben, o an dünyanın en mutlu insanıydım. Her notada farklı bir insanın içine giriyor, farklı mevsimlerde kısa kısa hayatlar yaşıyordum. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamış olacağım ki, yüzüme şıraaaak diye çarpan suyla kendime geldim. Gözlerimi binlerce yıl sonra yeniden açmış gibiydim. Her renk daha canlı, akıp giden her saniye daha doluydu. Odaya giren Eren, alaycı bir ses tonuyla:

    -Sıfatını gibiyim senin ya. LSD kafasında rüyalanan adamı da ilk defa görüyorum. O ağız ne lan öyle? Ya şu gülüşe bak. hahahahah.

    -Tutma beni kardeşim. Allah gibiyim şu an.

    -Tamam tamam... iyisin değil mi?

    -Piyuuuuv.

    -Ya huur çocuğu seni deyip, gülerek çıktı odadan.

    Artık biraz hareketlenme vaktiydi. Duvarlar üzerime doğru yamuluyor, kapalı bir alanda durmam zorlaşıyordu. Tam erenin yanına gidecektim ki, boy aynasına takıldı gözüm. Kendimi izliyor, dilimi burnuma değdirmeye çalışıyor, aynı anda onlarca salise ömürlü halisünasyon görüyordum. Ayna civaya dönüşüyor, burnumdan beynime girmeye çalışıyor, ve burun deliklerimi dilimle kapatamamam sebebiyle gözlerimden çıkıyordu. Bunları yine aynı aynadan görüyor olmam bana iki farklı olayı tek bir gerçeklikte hayal edebildiğimi gösteriyor, insan zekasının sınırlarını aştığımı farkettiriyordu.
    ···
    1. 1.
      +31
      Anladinmi la karinin nie uzaklara baktigini hani cok merak ediyodun ya asjsjdnxnc kesin amina surmustur sanada yalatmistir skdkxkfnc
      ···
      1. 1.
        0
        Haykırdım şuku.
        ···
  9. 34.
    +19 -1
    Eren odaya girmek için kapıyı açarken, ben onun birazdan geleceğini saniyeler öncesinden tahmin etmiş, hali hazırda sormadığı ne yemek istiyorsun sorusunu düşünmeye başlamıştım. -Moruk sonradan öğrendim ki dejavu gibi bir olaymış bu. Beyin gördüğünü, duyduğunu algılayamıyor, kendini geriye sarıp aynı olayı daha önceden yaşamış olma izlenimi veriyormuş. Pek yazasım yoktu bunu burda ama, cümleler içinde özellikle hata arayan bir kaç avel olayı bilim kurguya bağladığımı sanmasın.-içeri elinde telefonla giren Eren:

    -Ne yiycen lan? Pide söylüyorum.

    -... Kavurma kaşar.

    -Abi bi’ kuşbaşı kaşar, bi kavurma kaşar... Ayran mı, kola mı?

    -Ayraannn...

    -iki ayran.. Evet abi... Yok değişmedi adres... Kolay gelsin.

    -Erennn... Dışarı çıkalım mı?

    -Hava bi kararsın çıkarız. Yemeği yiyince yatar uyursun zaten.

    O anda rüyamda görebileceklerimi düşünüyordum. insan aklının yaratıcılığının son noktaya ulaştığı rüya anında, bu maddeyle bir nevi Tanrı olabilirdin. Çıldırıyordum, uyumayı iple çekiyor, sürekli bazı uzuvlarımın kopup birbirine bağlandığını, kanımın sıcaklaştığını hissediyordum. Evet, bu yaşadığım heyecandı ve ben bu duyguyu kaslarımda, kanımda hissediyordum. Mutlu olduğumu son raddesine kadar hissettirebileceğini düşündüğüm bir tonla “Süper!” dedim ve bu kelimeyi söylerken gerçekleştirdikleri hareketi beğendiğim dudaklarımla bir kaç kere daha sessizce tekrar ederek odadan çıkan arkadaşımı takip ettim. “Süpper, süüppper, süpppperrrr.” Bir şey dikkatimi çekmişti. Dudaklarımı P sesini çıkaracak pozisyona getirip, dilimin üstünden üst dudağıma gönderdiğim sert bir nefesle at sesi çıkarabiliyordum. “ppuurpt” Puhahahahah. “ppupuprt” Puhahahahahah.
    ···
  10. 35.
    +19
    Salona geçtiğimde ilk dikkatimi çeken şey, salonun yola bakan cephesindeki balkonun mermerinin üstünden bana bakan kargaydı. Kafasını sürekli sağa, sola yatırıp gözlerimin içine bakıyor, ve muhabbet etmek ister gibi “gak”lıyordu. Kafamın içinde zonklayan karga sesi, odanın en köşesinde ki oda spreyinin otomatik çalışma sisteminin çıkardığı “tıkırt” sesiyle birleşiyor, iki anlamsız sesin oluşturduğu bu senfoni, kendini gözlerimin önünde birden doğan duvara, elindeki tek imkanıyla, notalarıyla çiziyordu. Siyah, yeşil, pembe ve turuncu birleşiyor, oluşturdukları yeni rengi acınası insan gözlerimin göremediğini farkedip, ufak bir notayla kulaklarıma sunuyorlardı. Seslerin ve görüntülerin kalıplarından kaçmak için varlıklarından vazgeçtiği o an, salonun her yerine dağılmıştım. Salonun içindeki her ses, her obje ve her molekül benim bedenimden kopmuştu sanki. Bu, saniyelere sığan sonsuzluk anını Eren’in sorusu kesmiş, beni yeniden gerçeğe bağlayarak kendisinden nefret etmemi sağlamıştı:

    -Paran var mı lan?
    ···
    1. 1.
      +12
      hikaye taka sardi amk 10 parttir lsd yi anlatiyor sedadan ses seda yok amcik herif okuyanda kabahat ellerim titriyor
      ···
  11. 36.
    +16
    -Var.

    -iyi, pideleri ödeyiver.

    -Tamam.

    Eren kısa süreli bir sessizlikten sonra tekrar transa geçtiğimi farketmiş olacak ki, kafamı kıskanıyormuşcasına soru sormaya devam etti:

    -Nerden buldun sen bunu?

    -Anlatırım. Tutma beni.

    -Bak bayadır arıyordum, kanal bulduysan söyle de akşam alalım.

    -Anlatırım...

    Ya gibtir git dıbına kodumun çocuğu. Yüzüne bile bakmıyorum daha ne konuşuyorsun. Bırak da kafa yaşayalım biraz, anlatıcam işte. Eren sinirlenmiş ve aceleci bir sesle:

    -Green gibicem belanı. Varsa kanalın görüşelim bu akşam. Nerden buldun bunu?

    -Bu gün Seda’nın kahvesinden aldım galiba.

    -Oğlum ne Seda’sı, ne kahvesi? Sıvı mı buldun bir de?

    -Çok bunaldım Eren. Gel çıkalım, yürürken anlatırım.

    -Yemek geliyor. Çıkıcaz, kızın yanına gidicez. muallakye bak ya. Sıvı acid buluyor Türkiye’de, hala daha “anlatırım, anlatırım”.

    -O iş yaş kardeşim.

    -Ne demek yaş?

    -Basbaya yaş.

    -Neden yaş oğlum?

     

    Erenin ses tonu yükseldikçe boğuklaşıyor, sanki ağır çekimde konuşuyormuş gibi duyuluyor, kalp atışlarımı yavaşlatıyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Öyle ya da böyle evden çıkmak zorundaydık. Sürekli oynayan zeminin ve duvarların üstüme gelmesi yetmiyormuş gibi, beni bu ortamda tutan, huzura kavuşturan seslerde Eren’in boğucu sesinin altında ezilmeye başlamıştı:

    -Ben çıkıyorum kardeşim, bir dakika daha kalırsam boğulacağım burada. Kanalı mı istiyorsun? Aha numarası cebimde. Gel akşam ararız, dedim.
    ···
  12. 37.
    +19
    Tek başıma ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyor, ya başıma bir şey gelirse diye Eren’i de çağırmak istiyordum. “Gel akşam ararız.” cümlesi Eren’i "gibeyim pidesini, kapıyı çalar çalar gider amk.” dedirterek dışarı çıkartmıştı. Montu giymediğimi görünce “Üşürsün yarak başı, kışın ortasında ne bu güven?” deyip montumu bana uzatacaktı ki. “gibtir et ya. Benimkilerden giy bir tane” diyerek odasına gitti. is kokusunu almış olduğunu farkedip sırıttım. Botlarımı giymeye çalışırken hem merdivenler, hem de duvarlar dalgalanıyordu. “Aha dedim yannanı yedik, ben buradan inene kadar on kere düşerim.”

    Dışarı çıkmıştım. Her yere gitmek, gerçekleşen her olayı izlemek istiyordum. Binalar modern çizgi roman çizimleri gibi italik, ancak gerçekci, insanlarsa etraflarındaki auramsı toz bulutuyla birer gezegen gibi duruyordu. Kimisi pembe, kimisi sarı, kimisi siyah olan bu toz bulutlarının en korkuncu yanımdaki adama, Eren’e aitti. Öylesine derin ve genişti ki etrafındaki bulut, ondan bir kaç adım uzaklaşmama sebep oldu. Sigara içmek istiyordum. Deli gibi sigara içmek. gibtir ya, sigaram montun cebinde kalmıştı:

    -Eren, sigara versene bana.

    Kapağı açıp uzattığı paketten sigara almaya çalışıyordum ama bir türlü bir tanesini tutupda ağzıma zütüremiyordum. Islak kalıp sabundan yapılmış gibiydi sigaralar, çabalamama rağmen kavrayamıyordum. Eren iki sigara alıp yaktı ve birini bana verdi. Ağzımda yılan gibi kıvrılan sigarayı tutabilmek için bir kaç kere elimi yakmıştım, acıyı sonuna kadar hissediyor, yanan hücrelerime zihnimde cenaze töreni yapıyordum. Kadınların topuklu ayakkabılarının sesini, kendi aralarında muhabbet eden bir kaç çocuğun muhabbetini, mağazaların birinde çalan tekno müziği... Kısacası dikkatimi cezbeden her sesi aynı anda algılıyordum. Eren “Gel hadi marinaya gidiyoruz.” diye yürütmeseydi beni, asla hareket etmeyi düşünemezdim. Tüm kaslarımın varlığını unutmuştum, kendimi seslere, görüntülere ve düşüncelere bıraktığım o anda.
    ···
    1. 1.
      +19 -1
      Canım panpacım bitanecik panpacım dıbını yurdunu gibeyim bitir artık be geveleyip durma gibicem ereninde dıbına koyim sedanında ne ara gibtin sedayı amk

      fiktir lan sen kimi yiyon dediklerin bonzai kafası
      ···
  13. 38.
    +16 -2
    Marinaya inmiştik. Tribe az çok alışmış, gördüklerim karşısında eskisi kadar heyecanlanmamaya başlamıştım. Dizginleyemediğim tek isteğim gezmekti artık. Eren neredeyse yirmi dakikadır telefonuyla uğraşıyor, arada bir bana “ne görüyorsun lan şurada” diye sorular soruyordu. Galiba yaşadığım kafayı inceliyor, birilerine anlatmaya çalışıyordu. Ya yannan mı vardı da getirmiştim bu müptezeli yanımda. Şimdi herşey iyiydi, hoştu da, en fazla bir saat sonra başlayacaktı, “Ee nerden buldun, kimden buldun?” muhabbetine. Amaaan... Karşımda kırmızı bir deniz ve gittikçe yassılaşan adalar varken bunları düşünecek değildim. gibtir et, zamanı gelince hallederdim. O değil de, ben Seda’yla görüşmeliydim. Bu maddenin onda ne işi vardı? Tanju’yla neden beraberdi? Neden ilk atağımda kendini bana teslim etmiş, ancak çıkarken bir telefon numarası bile vermemişti? istediği her erkeği iki cümlesiyle ayartabilecek bu kadın, neden beni kullanmıştı arzusunu dindirmek için? O kadar çok soru vardı ki, üstlerine düşünürken bile yeni sorular doğuyordu aklımda. Çakım neredeydi? Tanju neden dün gece taksiyle değil de, minibüsle gitmeyi tercih etmişti Kadıköy’e? Yok... Çıkamıyordum işin içinden. Eren’e anlatmak istedim olayları.
    ···
  14. 39.
    +14
    Kısaca özetledim ancak ne bir “ee?” ne de bir “sonra?” demişti. Gözlerinden “Kafası zaten terör, fantezi kuruyor dıbına kodumun oğlu.” diye düşündüğü belli oluyor, buna rağmen kendimi, anlatmak zorunda hissediyordum. Moruk sessiz kalsa bile fazla bozulmaz, bir sigara yakar kafamı yaşamaya devam ederdim. “gibtir git ya.” Deyiverdi.
    Ne demek dedim ya “gibtir git”? Şu hayatta ilk defa sıradanlıktan uzak bir olay yaşıyor, yamulup bükülen görüntülerin içinde ilk defa kendimi özel hissediyordum. Bunu kanıtlamak zorundaydım, ama nasıl? “Ara lan Samet’i, alsın arabayı gelsin. Sende kimden çözeceksen çöz parayı, kanala gidiyoruz. He ben bilmem satıcı mıydı, içici mi. Ama zütüreceğim seni.” Eren gözlerimin içinde bir ciddiyet parıltısı arıyordu. Ne yapmaya çalıştığımı benim kadar, o da anlamamış, “iyi mi lan acaba bu? Uğraştırmasın bizi durduk yerde.” dermiş gibi bekliyordu. “Hadisene lan!” dedim. Ne olacaktı zaten dıbına koyim, üç tane delikanlı gidiyorduk adamın mekanına. Sevgilisine kaydığımı öğrense bile çekip vurabilecek hali yoktu. Seda’yla görüşüp ne kullandığımı, bunu nerden bulduğunu soracak, telefon numarasını isteyip defolup gidecektim. Oldu dıbına koyim, hazır görmüşken iki posta daha atıverseydim bari. “Bir şekilde hallederiz yaa” deyip dürttüm Eren’i. “Aradın mı? Hadi hadi olaylar karışık zaten. Fikrimi değiştirmeden halledelim şu işi.”
    ···
    1. 1.
      +1 -5
      okumuyok panpa yazma
      ···
  15. 40.
    +19 -2
    Ben, Samet ve Eren’in oluşturacağını düşündüğüm gruba, olayın başında “Ben yedim allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın hehehe” cümlesiyle tanıdığınız pişkin arkadaş olan Burak’da katılmıştı. Ulan ayağı yere basmayan adama nasıl bir açlıkla böyle güvenebildiler anlamamıştım. Yüklü sayılabilecek bir miktar para Samet ve Eren tarafından çözülmüş, artık sadece ufak bir titremeyle etrafı izleyen bana, yolu tarif etmek düşmüştü. Eren’in telefonunu aldım ve pantolonumun cebinden çıkardığım kağıt parçasındaki numaraları yazmaya başladım. Burdan geriye dönüş olmayacağını bilmeme rağmen yeşil tuşa basmaktan çok korkuyordum. Ulan utanç bir yandan, korku diğer yandan... Ne yapacağımı bilmiyordum. O kadar ani gerçekleşmişti ki herşey. Dün geceyi hatırladım, “Anarşizm sempatizanıyım ben. Senin oğlun Nutuk’u okuyorken ben elimde boyayla sokaklardaydım.” demeseydim eğer, o an evde dizimi izliyor olacaktım. Zaten en yakın arkadaşlarımın bile inanmadığı bir olayı kime anlatabilirdim ki? Farkettim ki, insanoğlu bir anı yaşamaktan çok, yaşadığı anı başkasına anlatmaktan keyif alıyordu. Bundandı bunca yalancının peydahlanışı, bundandı en ufak bir olayda herkesin telefonlarına sarılışı. Ben bunları düşündüğüm sırada Burak elimdeki telefona boş boş baktığımı farketmiş olsa gerek ki, ani bir hareketle yeşil tuşa dokunup, ayıplayıcılığını belli eden bir tavırla tekrar yerine yaslanmıştı.

    Dııııt, dııııt...
    ···
    1. 1.
      +8
      pampa o değil de trend de 1. sıradan 2. sayfaya düştün amk titanik bile böyle batmadı lan
      ···
      1. 1.
        0
        Helal et
        Bitir artık şu gibtimin hikayesini bitiiir bitirrr
        ···
  16. 41.
    +11 -2
    -Alo?

    -Abi nasılsın, green ben.

    -iyidir, hayırdır green?

    Hasgibtir. Bu ses tonu, bu soğukluk normal değildi. Öğrenmiş miydi acaba? Tartmak istercesine:

    -Telefonum kapalıydı da, şimdi açtım. Teşekkür etmek istedim dün gece için.

    -Ne için teşekkür ediyorsun? Dün geçe için mi, bu sabah için mi?

    Sakince sorduğu bu soru karşısında mala bağlamıştım. Yapmam gereken tek şey telefonu kapatmaktı ama dayanamayıp:

    -Ne sabahı abi, diye sordum.

    -Ne demek ne sabahı kardeşim? Dalga geçiyor gibi soruyor musun bir de?

    gibtir ya. Kaşar anlatmış mıydı acaba? Neden anlatsındı ki? Amaaan, atar yapacak olsa şimdiye tehdit etmiş olurdu zaten.

    -Abi bir kusurumu mu gördün? Ne bu tavır?

    -Lan oğlum iki kağıt damla alıp çıkmıssın, ne demek “Ne bu tavır”?

    Seda, bu adamla parası için beraber olan bir müptezel olmalıydı. Taşlar yerine oturmaya başlıyor, herşey benim zütümde patlayacak gibi gözüküyordu. Çakıyı kaybedişimi düşündüm, Sedanın söyleyebileceği yalanlar geldi aklıma. Durum hiç iç açıcı durmuyordu.

    -Anlamadım abi, ne kağıdı?

    -Neredesin sen?

    Ya yeterdi dıbına koyim. huur çocuğu allahmıydı da beni tehdit ediyordu? Zaten mülayim bi sıfata bu kadar atar yakışmıyor, kurusıkı olduğunu belli ediyordu. Arkadaşlarıma da güvenerek:

    -Abi bak görüşelim, konuşalım. Kağıt dediğin şu maddeyse benden dinle olayı.

    -Tamam oğlum, neredesin?

    -Bekle geliyorum, diyerek kapattım telefonu.

     Çocuklara olayı tekrar anlattım, bakın dedim beyler “adam bana şekil yapıyor, bu karı böyle böyle birşeyler demiş, ama ne söyledi bilmiyorum. Başıma iş alacağım, hiç münakaşa etmeyelim gidelim polise verelim.” Lan oğlum dedi Samet, “Ne polisi kafayı mı yedin, gidersin oraya adam akıllı anlatırsın olayı, yanında da biz varız çekip de sıkacak hali yok dıbına koyim. Baktık atar yapıyor, giberiz belasını.” iyi dedim amk, hadi hayırlısı...
    ···
    1. 1.
      0
      Sonunda çıktın kafadan şimdi heyecan yaptım
      ···
  17. 42.
    +10 -7
    Çocuklara olayı tekrar anlattım. Bakın dedim beyler “Adam bana şekil yapıyor, bu karı böyle böyle birşeyler demiş, ama ne söyledi bilmiyorum. Başıma iş alacağım, hiç münakaşa etmeyelim gidelim polise verelim.” Lan oğlum dedi Samet, “Ne polisi kafayı mı yedin, gidersin oraya adam akıllı anlatırsın olayı, yanında da biz varız çekip de sıkacak hali yok dıbına koyim. Baktık atar yapıyor, giberiz belasını.” iyi dedim amk, hadi hayırlısı...

    Park ettik aracı, yürümeye başladık pansiyona doğru. Hala ufaktan bi' tırsıyor, bizim çocukların “dıbına koyduk oğlum, dıbınaaaa. Bu akşam çıldırıyoruuuz.” konuşmalarına, “Ulan ciddi olun biraz, ben adamın yerinde olsam vermem dıbına koyim, hem satıcı olduğunu nereden biliyorsunuz? içici adam neden versin kendine aldığını?” tarzı sorularla karşılık veriyordum. Bir kaç kere dile getirdiğim fakat dikkatlerini çekemediğim bu depresif sorular, Eren’in “Kardeşim olmadı onun kanalını alırız, en azından yola girdik, anladın mı?” cevabıyla son bulmuş, güvensizliğimi pekiştirmişti. Seda’ya vurduğuma mı inanmıyorlardı, sanki her gün yaptıkları işmiş gibi olayın iki kelimeyle çözülebileceğini mi düşünüyorlardı bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardıysa o an, toplar üstüme çevrilmişti ve sırtımı yasladığım insanlar kendi kafalarını kırmanın peşindelerdi. Pansiyonun sokağına girdiğimizi sabah gördüğüm büfeyle farketmiş, terlemeye başlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +19 -1
      Hevesin kaçtı dimi dıbına koyayım. Ulan yannan 1 saat bekleyip part attın attığın parta bak it herif bi gram ilerlemiyor senaryo. Dizinin sonuna doğru uzun reklam verip sonra devam etmeyen bölümü gibisin amk adam gibi yaz bunca insan bekliyor burda
      ···
    2. 2.
      0
      dıbınakoyim hızlı biraz
      ···
    3. 3.
      0
      olum efsane olan hikayelerinde başta tek okuyucusu vardı yaz amk
      ···
    4. 4.
      +1
      illa şukulıcaz mı aq giriş yapmaya uğraştırma yaz işte
      ···
    5. diğerleri 2
  18. 43.
    +7 -55
    Kapıdan içeri adımımı attım ve bu sabahki yaşlı resepsiyoniste:

    -Tanju burada mı?

    -Terasta, ne vardı?

    -Sabah çıkmıştım buradan, misafiriydim. Bir şey görüşmek istiyordum da.

    -Aa evet. Green Bey’di değil mi?

    -Evet, evet. Nerede Tanju?

    -Terasta.

    -Teşekkürler.

     

    Ne terasmış dıbına koyim ya. Çıktık yukarı, çocuklar arkada ben önde. ilk kata çıkınca odayı gösterdim, kısık sesle bakın dedim burda koydum hatuna heheh. Lan dıbına koduğumun çocuğu, birazdan mevzu patlayabilir sen burada geyiğin peşindesin, arkadaşların da lakayt zaten, daha ne gevşetiyorsun ortamı? Garç, gurç çıktığım merdiven bitmiyor, her adımım birazdan olabilecek bir ihtimali canlandırıyordu zihnimde. içlerinden birinde Seda’ya terasta çakıyordum... Çıktık terasa. Genelde şezlongların yanında bulunan, beyaz ve kalitesiz bir plastik sehpa, yanına iliştirilmiş iki tane balkon sandalyesi, sehpanın üstünde kimisi devrilmiş, kimisi dik üç, dört adet tombul efes şişesi, içindeki sigaraların taşmaya başladığı bir kültablası ve sandalyelerin üstünde Seda ile Tanju. Güçlü görünmeye çalıştığım bir sesle:

    -Evet abi, sorun ne?

    -Hoşgeldin green efendi, bu ne? Diye sormuştu, kaybettiğim çakıyı gösterek.

    -Çakı.

    -Güzel, bu ne?

    Hasgibtir, bir an elim ayağım boşaldı beyler, gözlerim açıldı amk. Dün gece yılışık yılışık marş söyleyen adam belinden silahı çıkarmış, masanın üstüne koymuştu.

    -Sii... Silah abiğğ.

    Arkadaşlarıma göz ucuyla bir baktım, dıbına koyduklarım şöyle bir adım geriye atmışlardı. “Baktık atar yapıyor, giberiz belasını.” cümlesini daha on dakika önce kuran Samet özellikle korkmuş:

    -Green anlatsana oğlum... Abicim bak şu yanındaki kadın kahve vermiş buna. Kendisi de bilmiyordu ne aldığını, ne yaşadığını. Eren anlatsana oğlum. Eve gelişini anlat.

    -Abi yakışıyor mu silah çekmek? Şuraya alışveriş yapalım diye gelmişiz karşılaştığımız şeye bak. Bu çocuk sabah geldi bana, kör olduğunu sanıyordu. Sence senin kağıtlarını çalmış olabilir mi?

    -Siz şöyle ufaktan bi uzayın bakayım, alışveriş yok. Benim olayım green’le, gel kardeşim çek şurdan bi sandalye.

    -Ne uzayacağız ya? dıbına kodumun yerinde o kadar yol gelicez, silah çektin diye gibtir olup gidecez öyle mi? Yok aga, uzamıyorum. Yanındaki huur ne anlattı, nasıl doldurdu seni bilmem ama bu çocuğun yaptığı bir yanlış yok. He sen konuşmak istiyorsan, koy silahı beline, adam gibi konuşun. Öyle Kadıköy’ün ortasında silah çekip de kim can alıyor lan? Ammmına koyarım ben böyle i...

    Burak erenin ağzını kapamış, çekiştire çekiştire aşşağı indiriyordu. Buraya kadarmış dedim, bu gavatın elinden verecekmişiz canımızı. Dün güle oynaya muhabbet etmeye çalışan pişkin bir huur çocuğu, bu gün canımızla tehdit edecekmiş bizi. Vay dedim be dıbına koyim, bu kadar basitmiş he herşey? inin dedim beyler. Konuşup geliyorum ben...

    Çektim terasın köşesinden sandalyeyi, oturdum karşısına. Bak dedim abi, “Sabah uyandım... ” Gülmeye başladı daha “Odadan çıktım.” demeden. Ama nasıl gülüyor, dünkü liseli benzetmesinin birebir aynısı. Oğlum dedi... “Kızma ama, şaka yaptık sana. Herşeyi anlattı Seda, hemde herşeyi. Delikanlı adammışsın bak, gelmez demiştim ben.” Silahı eline aldı, “Kurusıkı oğlum bu.” dedi gülmeye devam ederek. Lan kan beynime sıçradı amk, gözüm döndü resmen. huur çocuğu, ben ölüm riskini kabullenmiş, burda hayatımın en büyük gururunu, çıkışını yapıyorum, sen bana burda şaka yaptık heöhehöeo ayağı çekiyorsun. Lisede bile fazla kavga etmemiş ben, bunun çeneye bir yazıldım. Püüüüfffff... Sandalyeyle birlikte takla attı geriye doğru. “huur çocuğu, böyle şaka mı olur? Hayır dün gece nasıl bir samimiyetimiz oldu da geldin bana böyle şaka yapıyorsun?” dedim. Lan alamadım hırsımı, bir tane de sehpaya tekme attım amk. Düştü paramparça oldu bira şişeleri. Seda tuttu kolumdan, döndüm gözünün içine baktım. Kahroldum dıbına koyim. Bu sabah pantolonumun düğmesini iliklerken şahit olduğum bakıştı bu, tamamen aynısı. Mazlum, mahçup ve kırgın... Bakakalmışım öyle. Tanju kalkıp omzuma attı kolunu. “Bu akşam rakı içicez gels... ” Bir tane daha koydum dıbına kodumun muallaksine, çıktım üstüne başladım yumruklamaya. Seda geldi sarıldı arkamdan falan, döndüm dıbına koyim bir tanede ona yazdım. Kalktım Tanju’nun üstünden aşşağı iniyordum ki, Burak geldi arkasında bizim çocuklar, “Oğlum şangır şungur sesler geldi iyi misin?” burdum tekmeyi, yuvarlandılar hep beraber aşşağı doğru. Girdim benim sabahki odaya kazağımı almaya. Amk bi baktım bir adam var donla oturuyor kış günü. Lan dedim huur çocuğu sen misin donla oturan, bunu da yamulttum. Kazak falan yoktu zaten odada, ne yaptılarsa dıbına koyim kusmuklu kazağı... Aşşağıya inmiştim artık, arkamdan Eren’in sesi geliyor, merdivenden inmekte olduğu belli oluyordu. “Green kanala ne oldu lan?” Çıktım merdivenden bunun gibe sağlam bi yumruk indirdim kıvrana kıvrana düştü üstüme huur çocuğu, attım üstümden zemine doğru. Çığlık çığlığa bağıran yaşlı resepsiyonistin üstüne de o kocaman masayı yıktım, taksiye binmek üzere yola koyuldum. Para mara yok, gibtir et onuda linç edecektim amk. Büfeciye girdim, abi dedim sert bi kahve. “Nasıl sert?” Diye sordu. iki tane de ona yazdım. Aaa bitmiyolardı dıbına koyim. Taksiye bindim bir baktım aynı adam. “Ooo dedi kardeşim kendine gelmişin” indim taksiden, açtım bunun kapıyı, fırlattım bunu dışarı bastım gittim dıbına koyim. Yolda iki tane zenci gördüm, aldım bunları geçtim eve. Açtım zütü, gibin lan dedim dıbına koyim. Sabaha kadar gibin.

    O gün bu gündür gibiliyorum beyler, bi boşalamadı huur çocukları.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +11
      Oldumu şimdi bu amk 43 part okumuşuz bide yapıcağın işe sokam zencilerle bol şanslar.
      ···
    2. 2.
      +9
      hayır kolpa olduğunu biliyodukta ne güzel gidiyodun aq.
      kurusıkıya kadar iyiydi
      ···
    3. 3.
      +6
      Bak bak huur çocuğuna bak uğraşamadı gidiyor ulan sen ne şerefsiz adamsın it tanju ananın zütünü kanırta kanırta gibsin gözün önünde anan da zevk alsın huur çocuğu herkes şuku ları çüküye çevirsin beyler ayrılıyoruz burdan
      ···
    4. 4.
      +9
      Ulan senin her entryne eksi basmayani gibsinler uzun vadede gibicem seni bin
      ···
    5. 5.
      +5
      Dıbını gibtiğimin huur çocuğu gibtin attın hikayeyi dıbına çakayım senin
      ···
    6. 6.
      +4
      ananı davul zurna eşliğinde gibsinler yaptığın ayıp mk kurusıkıyı zütüne soksunlar
      ···
    7. diğerleri 4