hayatımla oynanan oyun

sabah erkenden uyandım, tripler cart curt. 1 haftalık bi depresyon sürecinden sonra başla kızlarla takılmaya başladım.

ulaşla takılmaya devam ettim. yazın devamında arkadaşlarla kemere tatile gittik, orada da güzel günler geçirdim. unutmuş gibiydim.

sildin mi dedim, yok dedi. mail şifresinin facebookla aynı olabileceğini düşündüm, çünkü o işlerde biraz gerizekalıydı. girdim evet şifre doğruydu. yarım saat önce twitter şifresinin değiştirildiğine dair bi mail vardı.

anladım ki girmiş, şifreler bana verilebilecek pozisyona getirilmiş, uygunsuz mesajlar silinmiş ve bana verilmiş.

aradım, insana söylenmeyecek laflar söyledim. gerçekten bi insana söylenmezdi yani o laflar. özür diledi defalarca yalvardı. hakaret etmeye devam edince, vicdan azabı çekeceksin bunları söylediğin için dedi ve kapattık.

bitiriyorum şimdi

ehh dıbına koyayım senin. gerisi nerede lan bunun?

nerdesin lan dıbını gibtiğim

yarında son sınav var aq

Hala bekliyorum bir umut

bugünlük bu kadar beyler. hepinize iyi geceler

ankaraya iyice yaklaştık, mesaj geldi. kalktık, partiye gidiyoruz diğerleriyle buluşmaya. en baştan neden gitmemişlerdi de başbaşa oturmuşlardı? ne çeviriyordun yine selin. neyin peşindeydin.

ankaraya indim. mesaj attım. sana iyi eğlenceler oradakilerle, artık yoksun benim için hadi hoşçakal.
cevap geldi. lanet olsun sana neden yanıma gelmeyip de ankaraya gittiğini anlamalıydım. ne yapacaksın kim bilir orada. yazma bi daha.
yazmadım.

ankaraya gitmek için otobüse bindim. selinle mesajlaşıyorduk. oğlanla buluşacakları yerde beklediğini, oğlanı daha önce hiç görmediğini söyledi.

fazla samimi olmamasını tembih ettim.
buluştular, bana mesajla oğlanı anlatıyordu. ismi ufukmuş. bizden bikaç yaş büyükmüş. şu şu bölümde okuyormuş. şimdi şu cafeye gidip konuşcaz.

tamam aşkım dedim.
cafeye gittiklerini söyledi. tamam dedim, mesaj gelmedi.

yol geçmiyordu, selinden mesaj yoktu. neden mesaj atmıyorsun diye mesaj attım. muhabbete dalmışız aşkım pardon dedi.

sinirlenmiştim. ankaraya iner inmez ayrılma kararını koydum kafama. orada daha rahat unutabilirdim çünkü.
tamam hayatım, ben sizi rahatsız etmeyim siz konuşun konuşma bitince yazarsın bana dedim.

tamam aşkım:) dedi. gülücük bile sinir ediyordu. tamam ne demekti lan? sevgilindim ben senin. yok hayır arada yazabilirim demek yerine tamam demişti.

1 mayısta tkp ile istanbula gideceğini söyledi.

içim cız etmişti. artık gidiyordu partilere. güvensizlik yine baş gösterdi fakat ankaraya gideceğim için de içim rahattı.
soğuk bir konuşmaydı benim açımdan.

1 mayısta yanına gidersem istanbul planını iptal edebileceğini söyledi. ilk defa birlikte girelim şu yıldönümümüze, dedi. ankaraya gideceğim için reddettim. bozulmuştu, çok fazla bozulmuştu.

sonraki gün orada partiden biriyle buluşacağını, bunun bir erkek olduğunu ve 1 mayıs hakkında konuşacağını söyledi. ilk defa buluşacağını, oğlan aracılığıyla diğer insanlarla da tanışacağını söyledi.

istemedim gitmesini. eğer ben ankaraya gidersem o da istanbula gideceğini söyledi. tamam demekten başka çarem kalmamıştı.

evet bitirmiştim. tam içeri girecekken tekrar çaldı telefon, arayan selin. ağlıyordu. özür diledi. bi daha böyle birşey olmayacağını söyledi.

gelgitlerime yenik düşerek kabul ettim. tekrar başladık.

sabaha kadar gözüme uyku girmedi.

yurda mı gitmişti gerçekten? hiç gerçekçi değildi. yalan söylediğine inanıyordum. sabah 9 gibi aradım, telefonu açıktı. mesajlar attım, cevap gelmedi. aramalarımı engellemişti. çalmıyordu telefonu otomatik meşgule atıyordu.
akşam 6 ya kadar yataktan kalkmadım. birşey yiyemedim. sadece mesaj attım. son mesajımda gerçekten birşeyler olduğunu anlamış olacak ki aradı.

-ne var sexxx?
+napıyosun?
-iyiyim sen?
+ben de iyiyim. bak selin, seninle birşey konuşmam gerek. öncelikle dün ettiğim küfür için özür dilerim.
-kaçıncı özür bu sexxx?
+tamam selin, bu konuşmada sana sesimi yükseltmicem, herhangi bi hakarette bulunmıcam veya küfür etmicem. dün aynı durumda senin yerine benim olduğunu düşün, telefonun diğer ucunda da sen varsın. gece 2 de dışardayım, hiç bilmediğin bir yerdeyim hiçbir açıklama yapmadan, sen benden facebook şifremi istiyorsun ve ben "veremiyorum."
-veremiyorum değil sexxx, vermiyorum. nedenini söyledim.
+veremiyorsun selin. ben sana kızlarla konuşmalarına bakmayacağımı söylediğim halde veremedin. neyse, facebookta ne olduğunu sorgularsam ben kafayı yerim. çünkü olan şeyden çoktan kurtulmuşsundur şimdiye kadar. ben üzülüyorum. ilişkimizin bu hale gelmesine üzülüyorum.
-ben de...
+sen biraz sus, sadece dinle beni. ilişkimizi bu hale birlikte getirdik. ve sen hoşuma gitmeyen şeyler yapmakta ısrar ediyorsun. ben yoruldum. artık uğraşamıyorum. gerçekten bitirmek istiyorum selin.

dedim ve sustu. birşeyler söylemesini bekledim, söyleyecek gibi oldu söyleyemedi. hoşçakal dedim kapattım.

yollanmıyor ki amk. anca gitti

dayanamadım, mesaj attım. cevap geldi hemen. biraz konuştuk. neler yaptığını sormadım. o sıcaklık sağlanmamıştı henüz aramızda. ilk defa bu kadar uzun, hiç konuşmadan bir ayrılık geçirmiştik.

ara ara mesajlaşıyorduk. sonraki gün uyandım. mesaj yoktu. ben de atmadım. akşama doğru bir mesaj attım.

+napıyosun selin?
-hazırlanıyorum. sen?
+neye hazırlanıyorsun?
-toplum gönüllülerinin sinema etkinliği varmış. kızlar çağırdı oraya gitcem 9 da.
+ee yurt giriş saati?
-arkadaşın yurdunda kalcaz.

içim rahat değildi. tamam dedim.
mesaj atmıyordu. gece 2 gibi aradım. hala orada olduğunu, 3 film ard arda gösterildiğini söyledi. 1 saat daha durup arkadaşının yurduna geçeceğini söyledi. istersem arkadaşını da telefona verebileceğini söyledi.
istemedim. yurda, kız yurduna gece 3 te nasıl gireceklerdi? imkansız..

sordum, içerden birinin bunlara kapıyı açacaklarını söyledi. inanmadım. facebook şifresini istedim. vermedi. yalvardım adeta. veremeyeceğini, eceyle özel konuşmalarının olduğunu söyledi.

kızlarla olan konuşmalarına girmeyeceğimi söylediğim halde vermedi. deliye dönmüştüm. birşey vardı. tek birşey diyebildim, "o... ". kapattım telefonu. ardından hemen aradım, meşgule attı. tekrar aradığımda ise telefonunu kapatmıştı.

her tartışmada bu kadar düşman oluyorduk birbirimize. küfür etmem doğru değildi bunun bilincindeydim fakat insanın sınırları bu kadar zorlanmazdı. yapılmazdı bu.

Panpa daha seri lütfen

hiç gibime takamıyordum selini. ayrıldık. mesaj atmadı, atmıyordu artık. atar diye düşündüğüm için umursamıyordum fakat zaman geçtikçe atmayacağını anladım. telaş yaptım, gerçekten ayrılmış mıydık?
hem de benim yüzümden?

ama beni rahatlatan bir olay vardı, en azından bir kere de benim yüzümden ayrılalım. diyebiliyordum çocuk gibi..
içimi bu şekilde rahatlattıktan sonra, ankaraya gitme kararı aldım biraz kafa dağıtmak için.
kuzenimi aradım herşeyi ayarladım.

1 mayısa az bi zaman kalmıştı, 2. yıldönümümüz. ikinci kere ayrı girecektik birlikte olduğumuz güne.
selin beni hiç kırmayıp hiçbir sosyal gruplara, siyasi gruplara takılmamıştı.

bikaç hafta böyle geçti. en sonunda selin dayanamıştı. beni aradığında konuşma esnasında kapatmak istedim, oyuna ineceğimi söyledim.

-sexxx benimle ilgilenmiyorsun.
+yok ne alakası var gayet ilgileniyorum. ne bekliyorsun ki?
-sexxx ilgilenmiyorsun. mesajlaşmıyoruz bile farkında değil misin? ben böyle bi sevgili istemiyorum, sen bu değildin.
+istemiyorsan ayrılabilirsin selincim.
-ayrılmak mı istiyorsun sexxx?
+hayır tabii ki de, ama dediklerinden onu çıkarttım. istiyorsan tutamam.
-tamam bitsin.
+tamaaam hadi hoşçakal.

dedim kapattım.

olum güzel yazıyonda yavaş yazıyon yav

reserved+başlık takip