hayatımla oynanan oyun

yine gelen mesajlar, aramalar. benim giblemez tavırlarım.

oğuzun twitter profiline girdiğimde ise konuşmaları gördüm. biraz samimiydi konuşmalar. neden arattığını şimdi daha iyi anlıyordum. yakın takipteydi belli ki, sevgilisi var mı yok mu haberdar olmak istiyordu selin.

kafamda senaryolar, seline çektirmek istediğim acılar, ayrılma isteği. vs.

bunların karşısında tek başına dimdik duran bir aşk. hepsinden üstündü. hepsini örtbas edebilecek kadar büyüktü. üzülmeye başlamıştım yine kendi halime.

seni giblemeyip, elin oğlunun aşk hayatını merak eden biri hakkında bu kadar düşünmek akıl karı değil diyordum.

hemen selinin facebookunu açtım, girdim. arkadaş olunanlarda ve diğer bölümlerde herhangi bir sıkıntı yoktu.

fakat aratılan isimlere girdiğimde, sık sık aratılan ben haricinde, gözüme hiç tanımadığım istanbulda okuyan bir kız ismi çarptı.
kızın profiline girdiğimde oğuzun okuduğu okulda okuduğu yazıyordu. evet beyler yine oğuzla bi bağlantısını yakalamıştım.
hiçbirşey düşünmeden aradım;

+ne lan bu kim bu neden arattın bunu?
-bilmiyorum tanımıyorum sexxx sakin olsana.
+ne sakini gibtirtme belanı. neden arattın bunu?

kim olduğunu bilmemediği konusunda ısrar ediyordu. bikaç ipucu verdikten sonra hatırladığını söyledi.

-hatırladım. oğuzun twitter profilinde twitleştiği bi kız. googledan arattım, facebooku çıktı.
+google dan aratıp facebook profiline girince ara bölümünde çıkıyorsa beni de cümle alem yatırsın hacamat etsin.
-bilmiyorum ama gerçekten başka birşey değil.
+ne işin var selin senin oğuzun profilinde?
-sol tarafta takip edebileceklerimin listesi çıkıyor sürekli. orada çıktı, tıkladım. sen olsan tıklamaz mıydın. merak işte. kötü bi amacım yoktu.
+ya selin çocuk mu kandırıyorsun gibtir git rica ederim.
-küfür etme sexxx etme..

kapattım telefonu suratına. yine kafamda türlü türlü tilkiler dolanıyordu.

yurtta kalıp hayatımı zindana çevirmekten başka birşey yapmıyordum.

yarıyıl tatiline girmeden önce lol (league of legends) isimli hayatımı giben oyuna başladım. bilen bilir.

oyuna bakışım, klagib keyif alan oyuncudan ziyade birşeyler elde etmeye çalışan oyuncuya dönüşmeye başladı, farkedememiştim.
arada facebook a giriyordum. önce selininkine, sonra kendiminkine sonra tekrar selininkine.

bilgisayardan ciddi manada anlayan, internet siteleri açan kapatan vs. bi insanım fakat facebook konusundaki cehaletimi kimse gideremedi.

arkadaşım kendi facebookunda birşeylere bakarken yanına oturdum. baktığı bölüm ilgimi çekmişti. "hareketler dökümü."
buradan kendi hesabında neler yaptığına bakabiliyordun, aratılan isimler, arkadaş olunanlar vs.vs.

@165 panpa sen sadece benim hikaye için mi giriyorsun amk sözlüğe

beyler başlıyorum birazdan. 10-12 part atcam seri seri.

hadi panpa ne zaman devamı

ccc bolu ccc

Panpa takipteyim " oyun" kısmını merakla bekliyorum nasıl bir şey oldu acaba

reserved

yine jet hızıyla bikaç entry girdim ve kaçıyorum beyler. hadi hepinize iyi geceler.

@146 devam ettirmeyi düşünüyorum bro. sağolasın.

@147 tamam dostum birazdan bikaç part daha gircem

vay arkadaş iyi okudum gece gece ha. devdıbını bekliyorum. adam gibi sonuna kadar anlat hikayeyi. fena da yazmıyorsun. hadi kolay gelsin.

sabah olunca ben eve geçtim ulaşla tekrar buluşmak üzere. duş alıp üzerimi değiştikten sonra çıktım dışarı.
ulaş buketin ona mesaj attığını söyledi.

geldi yanıma, mesajı gösterdi. aynen şu yazıyordu;

"o sexxx ipnesi nerde?"
oha lan noluyor dedim. neden bana değil de sana soruyor? bilmiyorum kanka dedi. buketi aradım. hemen yanına gitmem gerektiğini söyledi bana.

gitmek için yürürken, yabancı bi numarayla titremeye başladı telefonum. açtım, kim olduğunu sordum;

+kimsin?
-emin ben. nerdesin sen?
+xx cafenin oradayım. gel?
-yok şimdi değil 4-5 saate görüşcez zaten.
+görüşelim istediğin zaman ben buradayım.

bu şekilde atışmalı bi konuşmadan sonra buketin yanına gittim.

bi tane parkta, bankın üzerine bağdaş kurmuş vaziyette, başını ellerinin arasına almış ağlıyordu. biraz başında bekledim, tepki alamadım. buket, buket. seslenmelerime en sonunda tepki verdi, ayağa kalktı ve çok sert bi tokat attı.
ne olduğunu anlayamadım. şaşırdım. ne oldu dedim?

o gece buket, birlikte olamayacağımızı söyledi. üzülmedim, uzatmadan tamam dedim. benim de işime gelmişti aslında selin açısından.
selin eşit ağırlıktan hazırlandığı için fen sınavına girmeyecekti. ben de edebiyat sınavına girmeyecektim. yarın fen sınavı, sonraki gün edebiyat sınavı vardı.

ben sınava girdim, doğal olarak bomtak geçmiş bir sınav. çıktıktan sonra ulaşla buluştuk. onların evinde kimse olmadığını, içebileceğimizi söyledi.

ulaşlara gittik. biraz takıldıktan sonra hava kararmaya başlayınca 10 tane kırmızı tuborg aldık. gece yarısına doğru benim tuborglar bitmişti, selin geliyordu yavaş yavaş tekrar aklıma.

seline bunu anlatmam gerekti. hissediyordum. o sarhoşluğun verdiği cesaretle aradım. açtı telefonu. ne var ne yoksa anlattım buketle aramızda geçenleri. lanet okudu, küfür etti. bi daha aramam ve mesaj atmamam gerektiğini söyleyip kapattı. yarın sınavı vardı. bunu yapmam ne kadar doğruydu ama sevinmiştim.

buketin dizine uzanmıştım. hava güneşliydi ama kamelyanın çatısı çok güzel engelliyordu güneşi, hafif hafif esiyordu hava. bıraksalar günlerce yatabilirdim orada. buket bana bakıp gülümsüyor, arada bi dudağıma öpücük konduruyordu.
uzun zamandır o kadar mutlu olmamıştım.

kalktık artık, yarın sınav vardı. buketi eve bıraktıktan sonra ulaşla biz dolanıyorduk. selinle babasını gördüm, mutluluğumu gizlemeyerek, babasının yanında olmasının da etkisiyle selam vermeden geçtim.

sonraki gün oldu, buluştuk. ulaş ben buket.

ne içeceklerini sordum, buket 3 tane efes dark istedi, ulaşla biz de 2şer tane kırmızı tuborg aldık.
onlara gitmesini, benim sınava gireceğim yere bakıp geleceğimi söyledim. kabul ettiler.

sınav giriş yerimi teyit ettikten sonra geçtim yanlarına. sakin bir yere geçmişlerdi. buket telefonla konuşuyordu, "kızlarla bahçedeyiz" dediğini duydum. kurcalamadım geçtim ulaşın yanına oturdum. buket karşımızda, ulaşla ben yanyanayız. ulaş zaten aramızı yapmak için can atıyordu.

buket 2. şişeyi bitirdikten sonra sarhoş olduğunu anlamıştım. hemen onun yanına geçtim. yanıma doğru geldi, sarıldım. omzuma yattı.
o an mutlu hissettim. selin gibimde değildi nedense.

ulaş bana göz kırpıp tuvalete gideceğini söyledi. bizi başbaşa bırakmıştı.
biraz daha omzumda yattıktan sonra, döndü bana yüzüme bakarken dudağıma yapıştı.

beyler o an selinde hissetmediğim duyguları hissettim. belki o kadar çıkıp da hiç öpmediğimden belki içimde beslediğim gizli aşktan. bilmiyordum ama umrumda da değildi. anın tadını çıkartıyordum. uzunca bi süre öpüştük. fazlasını istemedim, yetmişti o bana.
ulaşı aradım, nerde kaldığını sordum. hala tuvalet aradığını söyleyip güldü, gel hadi kanka dedim, geldi.

durum böyle olunca, bendeki intikam duygusu tekrar açığa çıktı. fen sınavına iki gün kalmıştı. kuzenlerim gelmişlerdi. içiyorduk. hiç unutmuyorum, kırmızı şarap, kırmızı tuborg ve sprite karışımı yapmıştı kuzenim. ismi var mı bilmiyorum ama şarap sevmediğimden içemedim, kalan kırmızıları zütürebildim sadece.

gece saat 1 gibi bukete mesaj attım.

+naber buket
tam uyuduğunu düşünürken, yarım saat sonra cevap geldi.
-iyidir senden?
+ben de iyiyim. nasıl gidiyor?
-fena değil. eminle ayrıldık canım sıkkın. senin nasıl gidiyor?

oha emin mi? emin kimdi amk. başka biriyle çıkıyordu. şaşırmıştım, biraz da koymuştu. sonradan öğrendim ki uzun zamandır çıkıyorlarmış. bozuntuya vermeden cevap attım.

+ben de öyle, biz de selinle ayrıldık. içesim var deli gibi
-benim de var ya.
+e içelim. sınava da az kaldı. sınavdan önce mi içelim sonra mı?
-sonra içsek daha mantıklı.
+ama yok ya. kafamı dağıtmam lazım. yarın buluşup içsek? ulaş da gelir.
-peki olur. nereye gitcez?

selinle ikinci ayımızı kutladığımız yere gitmek için sözleştik buketle.

bu gece atacağım partları seri seri atıyorum beyler. dışarı çıkmam gerekti. devdıbını gece veya sabah atcam.

selin onca şey yapmasına rağmen son olayda kendimi suçlu göstermiştim. hatalarımdan biri de buydu. ne diye vurursun be gerizekalı. sen böyle bir adam mısın be sexxx.. seline vurduğum için değil de, kendime yakıştıramadığım için pişman olmuştum.

o günden sonra yemin ettim, başka hiçbir kıza asla elimi kaldırmayacaktım. ne olursa olsun. asla.

selin, yaptıklarımdan dolayı beni suçlu buluyor, ben onun yaptıklarından dolayı kendimi haklı buluyordum kısmen de olsa.

dolayısıyla konuşmalar hep kavgayla, küfürle son buluyordu. o alttan alan selin yoktu artık. oğuz muhabbetinden sıkıldığını dile getiriyordu kötü bir dille her fırsatta. "açma şu konuyu, sıkıldım. iyi ki birşey yaptık vur yüzüme off" şeklinde. anlamıyordu, kendi kendime cevap vermekten yorulmuştum, ondan beni ikna edecek bir cevap bekliyordum. hala hala..

bekliyoruz knk