/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +3
    BEYLER OKUYAN VARSA ŞUKU VERiN ADAMA EMEĞE SAYGI
    ···
  2. 27.
    +2
    Sağlam hikaye reis hızlı yazarsan on numara olur
    ···
  3. 28.
    +2
    Rez şuraya par ediyim
    ···
  4. 29.
    +17
    "Benim mi. He ben geçen yok şey annem bir şal almış onu değiştirecektim" dedi.
    "Ha tamam git hallet işini ben bekliyorum" dedim.
    "Sen de gel napıcan burda tek başına" dedi.
    "Şal demiyormusun? Beni nasıl mağazalara sokucaksın git gel hemen" dedim.
    "Doğru. Tamam bekle" dedi.

    Koşarcasına yürüyen merdivenlere gitti azıcık sendeledikten sonra doğruldu ve arkasını dönüp bana gülümsedi. Aşağıya doğru iniyordu. Gözden kaybolduktan sonra duraksadım.
    Napıyorum ben ya dedim. Bu kızı ben ilk defa dün görmedim mi? O da beni dün gördü ilk defa. Ne bu samimiyet dedim içimden. Tanımadığım kız derdimi dinlemişti. Bana tavsiyeler öğütler vermişti. Numarasını alıp mesajlaşmıştık? Ne bu şimdi dedim. Şuan da onu beklıyordum. 1 Senelik arkadaşmış gibi takılıyorduk maşallah. Biri görse sorsa inanmazdı anlattıklarıma. Ben bile inanamıyordum. Hem bu kadar kısa sürede bu muhabbeti yapmamıza hem de sol tarafıma inanamıyordum.

    Bir şeyler oluyordu onunla konuşurken sol tarafımda. Anlam veremiyordum henüz. Hareketleri bir tatlı geliyordu artık bana. Her yaptığı şey her söylediği sözcük daha bir tatlı geliyordu. Gittikçe güzelleşiyormuydu bir de bu ya. Sanki gidip gelip sihirli değneği ile oynamalar yapıyordu kendi üzerinde. Daha da güzelleşiyordu. Onca şeyden sonra bunları düşünüyordum. Vay be dedim gavurlar kadar zengin değilim ama ölümcül hastalığımın çaresi olan o bulunamaz pahalı ilacı tek gecede buldum.

    Derken yürüyen merdivenlerden belirdi. Hafif gülümsemesiyle beraber. Oturdu karşıma.
    Gözlerini iyice açtı ve "Aman iyi babamın tanıdığı çıktı adam. Annem bizim butiği beğenmiyor geliyor buralardan alıyor. Adam parayı iade etti allahtan tanıdık. Şimdi ben bizim butikten alıp anneme yutturucam bi güzel" dedi. Ardından masallardaki kötü cadılar edasıyla güldü.
    Ben de aklımdan geçeni söyledim.
    "Seni gidi cadı seni.."
    Kahkaha atıp, "Öyle miyim ya?" dedi.
    "Hem de nasıl" dedim. Baktım gözlerine biraz. Bakıştık hatta bir süre.

    Ki arkadaşı sanırım birisi uzaktan seslendi "Pişt Begüm" diye.
    O da hemen kalktı "iki dakikaya geliyorum" dedi. O içten gülümsemesinden atıp masadan kalktı.

    Biraz sonra yanıma geldi ve oturdu. "Arkadaşım kim olduğunu sordu da" dedi.
    "Cidden ben senin adını bilmiyorum ha neydi adın" diye devam etti.

    "Riseofevil" dedim. "Memnun oldum ben de Begüm" dedi. "Evet biliyorum dedim dün geceden.."
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +10
    "Nasıl?" dedi. "Ben sana söylemedim ki adımı"
    "Evet" dedim. "Söylemedin. Ablan Sağolsun". Hafiften güldüm.
    "Aa tamam tamam doğru" dedi ve o da güldü.
    "Eee bir şey istemedin hala ya?" dedim.
    "Off canım da nasıl profiterol çekmişti ha" dedi.
    Hemen kalktım profiterol soylemeye. Arkamdan "Dur öylesine dedim gitme gel şuraya"
    dediyse de ben takmadım gittim söyledim. Zafer kazanmışçasına geldim masaya oturdum.

    "Bana cadı diyorsun da sen baya baya erkek cadısı çıktın ha" dedi.
    Bayağı güldüm. Dün bir ara bundan böyle gülmeyeceğim diye yemin etmeme rağmen kahkahalarla gülüyordum. Bu kız beni bir garip yapmıştı ya.

    Neyse profiteroller geldi. "Aha dur bekle sayıcaz" dedi.
    "Neyi sayıyoruz ki?" dedim. "içinde kaç tane var bakalım cimrilik yapmışlar mı" dedi.
    Çocuk ruhluydu ya. Gözüme daha da tatlı geldi.
    "O önündekinden daha tatlısın sen bilmiyorsun" dedim. Oha bunu demiştim ben. Ne cevap verecek diye terlerken;
    "Bir ki üç aa dört yok. Efendim ? ne dedin" dedi.
    "Bir şey demedim ben de sayıcam şimdi ayak uydurayım bari sana" dedim.
    "Say say hadi" dedi.
    "Bir iki üç... ve dört" dedim.
    "Ya görüyormusun ben dedim cimri bunlar malzemeyi ekgib koyuyorlar" dedi. Gözlerini kısıp pastahanenin başındaki elemana bakıyordu. 'FF' yaptı sesli bir şekilde.
    "Neyse yiyelim sana ayıp oluyor" dedi.
    Yemeye başladık falan kafamda ampul yandı bir fikir geldi hemen aklıma.
    Onunla aynı anda yemeye dikkat ettim. Tam sonuncusunu bitirdi kalan pudingi yiyecek falan. Bir cesaretle aldım ben kendi önümdeki fazlalık olanı kafasını önüne gömmüş puding yemeğe odaklanan Begüm e doğru yaklaştırdım. Ve şöyle dedim ;

    "Al hadi bu sefer cimriliği bana yapmış olsunlar"
    ···
  6. 31.
    +3
    Rez Rez Rez. Kendimi romanda gibi hissettim devam et burdayım hala
    ···
  7. 32.
    +10
    Kaldırdı kafasını yüzüme baktı. Ağzına azıcık puding bulaşmış. Elinde kaşık kalakalmış. Öyle dondu şaşırdı falan. Biraz öyle bakıştıktan sonra hafif hafif gülümsedi.
    "Olmaz senin hakkın sen ye" dedi.
    "Ben tercihimi ne yönde kullanıyorum görüyorsun sanırım" dedim.
    "Emin misin bak pişman olucan he" dedi.
    "Olmam olmam" dedim.

    Espri olsun diye "Uçak geliyor aç bakıyım ağzını" dedim. Aaaa dedi ve uçak piste iniş yaptı.

    Bakıyorum ben tabi daha doğrusu izliyorum. Abi bir insan bu kadar mı güzel yer ya. Ciddi diyorum herşeyi mukemmel bu kızın. Neydi bu şimdi bir gece yarısı gökten düşüp bana rastgelen bir melek mi? Öyle olmasa bile benim için öyleydi artık.

    Tam dalmışken "Saat kaç?" diye sordu. Çıkardım telefonu baktım öğlen daha yeni yeni oluyordu saat 12 civarlarındaydı (Hatırlamıyorum salladım). "Saat 12" dedim.

    "Bugun Pazartesi" dedi. "Benim kankim acaba bugün lunaparkta mıdır?" diye de ekledi.
    "Pazartesi mi? Kankin kim?" diye ard arda sordum. "Evet pazartesileri orada olur genelde o" dedi. "istersen gidelim kim olduğunu kendin gör".

    "Tamam gidelim" dedim. Gerçekten merak etmiştim kim olduğunu.
    Gittik fazla da uzak değildi bizim burası zaten küçük. Heryer merkezde birbirlerine yakınlar.

    Begüm koşmaya başladı hafiften. Merak ettim bu nereye gidiyor acaba diye. Baktım bir kadına doğru koşuyor. Allah allah dedim kankisi bu mu şimdi falan. Bir baktım kadının elinde çocuk varmış kaptı kucağına aldı çocuğu öpüyor. Oturup oraya çömesim geldi hayranlığım sürüyordu bu kıza . sol taraflarıma anestezi yapılmış gibiydi hissetmiyordum karıncalanıyordu böyle. Uyuşmuştu. Tek kelimeyle yok yok iki kelimeyle Çok Tatlıydı.

    Gel gel dercesine eliyle işaret etti bana bakarak.
    "Yakışıklıya bak sen abisi, işte bu benim kankim tanıştırıyım. Aras-Riseofevil , Riseofevil-Aras". Çocuğu öpüyordu falan tam bir anneydi. Gözümde anne olarak canlandı. Dedim ne yapıyorum ben. Hemen kendime geldim.

    Oturdum bank a bunları seyrediyorum. Çocuğu salıncakta sallıyor gülüşüyorlar falan bunlar. Sonra elimi cebime attım baktım pastahaneden peçete kalmış cebime atmışım. Ben de huyluyumdur hemen çöpe atasım geldi kalktım çöpe gidiyorum. Tam giderken bir patırtı kütürtü geldi arkadan ve "Ahh" diye bir ses. Begüm' ün sesi...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +2
    belki okurum belki okumam
    ···
  9. 34.
    +1
    Devam et kardeşim sardı kitap gibi hızlı yaz
    ···
  10. 35.
    +7
    Kızdan gelen ses sonucu çok korktum kısa süreli bir şoktan sonra hemen arkama dönüp bildiğin yardırdım. Baktım Begüm yerde çocuk salıncakta hala sallanıyor. ikisi de gülüyor falan. Ben hala şaşkınım ne oluyor bu kız niye yerde falan neden ah dedi.

    "Ne oldu birşeyin var mı?" dedim.
    "Hayır yok" dedi kahkaha patlattı. "Aras bana salıncağın çarpmasından korkuyormuş da ben de ona bi şaka yapıyım dedim sadece."
    "Aras" dedim."Kardeşine göz kulak ol bak yaramazlık yapıyor".
    Hepimiz birden güldük. Derken Aras ı annesi aldı biz kaldık parkta öyle bank a geçtik.
    Dedim; "Yalan mı ama çocukla çocuk oluyorsun bir an çocuk senden büyük bile göründü gözüme" .

    "Hoşgeldin" dedi.
    "Nereye hoşgeldim" dedim.
    "Aramıza" dedi. "Benim dünyama. Çok az bişey ani oldu beklemiyodum ama iyi ki geldin" ve sırıttı.

    "iyi ki" dedim. Kolumu yavaşça omzuna doğru koydum. Kendime doğru çektim onu, bir yandan kelebekler uçuşurken içimde.

    Öylece kaldı bir süre. Ama sonra kırmadı o da beni. büktü boynunu koydu omzuma doğru yaslandı. izledik parktaki ağaçları. Uçan kuşları. Koşuşturan çocukları. Daha önce hiç bu pencereden bakmamıştım hayata. Her şey ne kadar da güzel oldu bir anda. Hayatıma renk katan bana tekrar doğmuşum gibi hissettiren şey yanımdaydı. Onun hızlı hızlı atan kalbini hissediyordum. Her ne kadar kalbine dokunmuyor olsam da hissedebiliyordum. Ah be dedim Feridun Düzağaç'ın da şarkısında Dediği gibi ;

    "Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık
    Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık"
    ···
  11. 36.
    +1
    Hızlî yaz
    ···
  12. 37.
    +8
    "Umutsuz olduğu bir anda sevmek, ister her insan.
    Birazcık şanslıysan neden olmasın
    " dedi benim mırıldandığım şarkıya karşılık. Çok güzel söylemişti melodik bir ses ile. Sesi zaten mükemmeldi. Söyledikleri de çok anlamlıydı başımı başına yasladım biraz durduk öyle ve sonra;

    "Çok güzelmiş bu" dedim. "Kimin şarkısı ?"
    "Pinhani.." dedi. Biliyordum hatirlamistim. Bir gruptu bu. Meşhur Kavak Yelleri dizisinde çalardı şarkıları. Izlemememe rağmen duyardım ondan bundan hep.
    "Hayırdır kavak yelleri mi izliyorduk" dedim.
    "Yoo hayır dedi. Bir wattpad hikayesinde karşılaştım solucan diye bir hikaye."
    Wattpad mi? Yok artik ya dedim
    "Sen de mi bunları okuyan kızlardansın" dedim.
    "Hayır dedi. Arkadaşım okuttu ben de okuyunca ister istemez begendim güzeldi. Zaten ondan başkasını da okumadım" dedi.
    "Neyse" dedim "şarkı için teşekkürler çok güzeldi."
    "Önemli değil seninki de öyleydi ben de tesekkür ederim hem akşama devamı da var" deyip güldü. Yine icime kurt dusurmustu isi gucu merak ettirmekti bu kızın. Ama böyle çok iyiydi. Çok tatlıydı.

    "Biz birbirimize daldık saati unuttuk" dedi.
    Baktım saat 4 olmuştu. Yaklaşık 3 veya 3.5 saattir öylece duruyorduk o bankta. Insan sevdigiyle beraberken gercekten anlamiyor o vaktin nasil gectigini. "Evet, baya olmuş ya ama ben böyle iyiyim" dedim.
    "Ne yalan söyliyeyim ben de iyiyim" dedi.
    "Ama ben anneme işini görüp gelicem dedim biraz geciktim sanki" diye devam etti kıkırdayarak.
    "Hadi ya dedim istersen evine doğru gidelim"
    "Benim icin öylesi daha iyi olucak şimdilik" dedi. "Ama her zaman benden bu kadar kolay kurtulamazsın" diye ekledikten sonra gözlerini kısıp güldü dişlerini göstere göstere.
    ···
  13. 38.
    +1
    Seri yaz pnp
    ···
  14. 39.
    +1
    Devam okumaktayim
    ···
  15. 40.
    +1
    Yaz kanka rez
    ···
  16. 41.
    +1
    Rezerved
    ···
  17. 42.
    +1
    Yaklaşık 20 dakikadır yazdığım partı atmadı tekrar yazıyorum...
    ···
  18. 43.
    +1
    Helal iyi yazmissin pnp hepsini okudum
    ···
  19. 44.
    +10
    Yürümeye başladık evlerine doğru. Yaklaşık 30 dakika daha benimleydi meleğim.
    "Kim demiş senden kurtulmak istediğimi" dedim.
    "Şimdilik böyle diyosun ama görüceksin bıktırıcam seni kendimden" diyerek güldü.
    "Oo çok iddialıyız bakıyorum da" dedim
    "Pek mümkün değil ama bıkmam ki ben, sen bukadar şeyken" çikmamıştı agzimdan o son sözcük.

    Dügümlenmisti sanki bogazim. Kalbim söyle söyle diye atarken beynim buna izin vermemişti.

    "Neyken?" diye sordu. Yürümeyi kesti. Bana döndü. Daha sonra tüm bedeniyle döndü ve tekrar sordu aynı şeyi;
    "Neyken?"

    Gözlerinin icine bakabiliyordum o an sadece. Cesaret bekliyordum ama gözlerinin kahvesine dalmıştım. Büyülemişti beni o aroma. Daha çok engel olmuştu sanki söylememe. Ne kadar güzel olsalar da onlara sonsuza dek bakabileceksem de benden bir cevap bekliyordu meleğim. Gozlerini hiç kırpmıyordu neredeyse. En son kendime cesaret vermek icin bir sey uydurdum. Gözlerini kirptigi an soyleyecektim ona.
    Fazla gecmeden gozlerini kirpti. Ve söyledim;
    "Güzelken". Belki de basit birşeydi ama ona iltifat etmeye bile kıyamıyordum. Sanki benim sesimi duymasi onu inciticekmiş gibi hissediyordum. Söylemiştim ama evet evet söylemiştim.

    Sustu, konuşmadı. Sağ elini koydu yanağıma. Avcunun icini hissedebiliyordum. Fazlasiyla yumusakti. Ve hafifce güldü. Boyu benden biraz kisaydi. Parmaklarinin ucuna yukseldi. Yaklasiyordu bana gittikce. O yaklastikca benim kalbim daha cok atiyordu. Yillarca kafesine hapsolmus ozgurlugune kavusmak isteyen bir kuş gibi. Belki de kalbim onun kalbine kavuşmak istiyordu o yüzden bu denli hızlı atıyordu çıkacak gibi..

    Fakat bu seferlik kavuşan o ikisi değil bizim
    dudaklarımız dı.
    ···
  20. 45.
    +7
    Yumuşaktı. Okadar yumuşaktı ki hemde. Hatta tadı bile vardı. Tattığım en güzel şeydi şuana kadarki. Doyamıyordum dudaklarına. Her güzel şeyin sonu olduğu gibi bunun da oldu. Evet ilk öpücüğümdü ve gerçek aşkımdan gelmişti bu öpücük. O şerefsiz beni öpmemişti yaptığı oyundan dolayı belki de. Şükrettim iyi ki de olmamış öyle bir şey diye.

    Kavuşanlar ayrıldıktan sonra sıra bizdeydi. Sarıldık sımsıkı. Ona "seni seviyorum" demek istiyordum ama olmuyordu. Çıkmıyordu ağzımdan. Tam çıkıcaktı ki saçlarına değdi burnum. Buram buram o kokuyordu. Beni benden almıştı o koku.

    Ve yine söyleyememiştim ama söyleyecektim şimdi olmasa bile elbet söyleyecektim ona.

    "Biz yine birbirimize daldık ya" dedi uzatarak.
    Sesine kavuşmuştum. Biraz da sesine sarılasım geldi ama beceremedim.

    "Evet daldık" dedim. "Bidahakine hazırlıklı ol ama boğulabiliriz" diye ergence devam ettim.

    Gülümseyerek "istersen boğulmayı da deneriz" dedi.
    "Olur dedim onu da deneyelim"

    Evlerine varmıştık. Vedalaşmak icin birkaç şey söyleyecektim ki parmaklarinin ucuna kalkip yanagima bir buse kondurdu. Ben tekrar dondum kaldım. Ama alev alev yanıyordum aşka. Buzlarımın çözülmesi fazla uzun sürmedi.

    Cevirdi yuzunu bana yan duracak şekilde isaret parmagiyla yanagina dokundu 2 kere. Ben de yavaşça öptüm onu incitmemeye özen göstererek. Son bir kez hızlıca sımsıkı sarıldı ve apartmana girip kapıyı örttü.

    Beni başbaşa bırakmıştı onun icin atan bir yürekle.
    ···