-
1.
0Söze Alman filozof Arthur Schopenhauer’le başlıyorum, “insan istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez”, aslında tüm anlatmak istediğimi özetleyen bu sözü başlık yapmak isterdim ama çok bir yankı uyandırmayacaktı kanımca.
istiyorum ki bu başlıkta hayata bakış açılarımızı tartışalım, ne uğruna yaşadığımızı ortaya koyalım
Beyler benim anlatacak pek bir hikayem yok, yani aslında tabi ki var bişiler ben de radikal değişimlere yol açan bir acıklı hikaye ama öyle pek uzun değil ve hikaye olcak türden değil oldukça karmaşık ve daha çok pgibolojik diyelim, neyse bu sıkıcı kısmı es geçip hayat hakkındaki düşüncelerime geçiorum ki tahminen bu yazı çok az okunacak belki de kimse tarafından okunmayacak ama bakalım bana yakın düşünenler varmıymış, başlıyorum:
Beyler hepimiz fizikten biraz bilirizki bir cismin kütlesini ona etki eden kuvvetleri ve hızını bilmemiz durumunda o cismin tüm hareketlerinin kaç saniye sonra nerde ne olacağını bulabiliriz, şimdi kendimizi düşünelim, en küçük yapı taşımızı oluşturan molekülleri, atomları, protonları, nötronları, elektronları derken daha adını bile sayamayacağım daha da küçücük parçalarını. Beyler tüm bunların kütlesini, hızını ve ivmesini bilsek, her bir taneciğin ayrı ayrı, ve beynimize giden tüm sinyallerin, sinir hücreleri arasındaki boşluklardaki kimyasalların neler yapacağını bir düşünsek ve böyle böyle gidip dışarıdaki objelerin de hareketlerini belirleyip ve onların bizim algılamamız sonucu sinir sistemimizde yaratacağı değişimleri falan fiston hepsini hesaplasak nolur beyler? Hayat düşünen bir varlık için bomboş olur, gelin anlatıyorum.
Olursa soru, soru cevap şeklinde de anlatabilirim zira benim de pek bir planım yok gelişine düşüncelerimi yazıcam.
-
2.
0Tüm maddelerin birer domino taşı olduğunu düşünün beyler hepsi birbirini tetikliyor olsa ve biz bunların aralarındaki ilişkileri çözmüş olalım. Madem tüm bunları hesapladık, o zaman tüm bunların aralarındaki bağlarla geleceği ve geçmişi de hesaplayamaz mıydık? Bence hesaplardık, bu sadece simülasyon yapmak için daha büyük bir bilgisayar gerektirirdi ve belirsiz hiçbir şey kalmazdı. Pekala o zaman gelecekte olacaklar üstün bir teknolojiyle kesin olarak belirlenebilir mi? Belirlenebilir. Yani bizim düşünen bir varlık olarak bile belli bir zaman dilimi sonra hangi harekette hangi yerde bulunacağımız da belirlenebilir mi? Belirlenebilir. O zaman nerede bizim özgür irademiz? Yok. Bizim kendimizi biz sandığımız şey yani biz küçüklüğümüzden beri duyduğumuz eğitildiğimiz ve genlerimizden aldığımız yeteneklerin bize sağladığı anlama ve düşünme kapasitesiyle biz denen şey olmuşuz sonra da buna ben demişiz öyle mi? Hormonlarımız, algılarımız, bize empoze edilenler, sinir sistemimiz bizi oluştursun sonra biz de dönüp dolaşıp buna ben diyelim. Maalesef hiçbir şey elimizde değil beyler, hiçbir şey. Ben bu satırları yazarken bile algım kadar, eğitimim kadar yazabiliyorum eminim benden çok daha iyi ifade edebilecekler de vardır aranızda zaten de konuşmalarınız da olmuştur da bir çoğunuzun.
Öyleyse iyilik kötülük diye bir şeyden bile bahsedilebilir mi? - 3.
-
4.
0insan ve doğadaki canlı cansız tüm varlıklar elinde olmayan fiziği, onu meydana getiren maddelerin toplamı sebebiyle istediklerini de kendisi isteyemez işte bu sebepten iyilik kötülük kelimelerinin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Olacaklar mutlaka oluyor ve oluşan durumlara iyi kötü diye tamamen kendimize kalmış göreceli sıfatlar koyuyoruz.
Bir toplum düşünelim kendilerine inanılmaz derecede fazla gelecek kadar yiyecekleri olsun, her yemekten asla tüketemeyecekleri kadar, o toplumda sadece yemek adına (bir başkasının yemek yemesini engellemek için yemek yeme fiilinden başka bir sebep bulurlarsa ayrı) herhangi bir çıkar çatışması oluşmayacağından asla yemek konusunda bir suç işlenmeyecektir. Fakat kaynakların kısıtlı olduğu durumda beyler, güçlü olan güçsüz olanın yemeğine göz koyacaktır ve henüz ahlak icat edilmemişse, onun önünde hiçbir engel olmayacaktır. Daha sonra birbirlerine zarar(kötülük demiyorum evet zarar) vermeye başlayan bu toplumun bireyleri bir toplum sözleşmesi yapacaktır ve yasaları yani ahlakı oluşturacaktır ve sonra iyilik kötülük çıkacaktır ortaya.
Doğaya bakalım, doğada ki hayvanlara, hangi avcı avına acır? Hangi erkek bir dişi için rekabette olduğu erkeğe acır? Onların bizden farkı nedir? Bir genel geçer ahlak kuralı icat edememeleri mi? -
5.
0bakın uplatırsanız zütüme bişiler sokmaya başlıcam
-
6.
0up up up