/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +6
    -Bölüm 5-

    Flashbacks Of A Fool

    Mahalle sineması denebilecek bir yerdi, aslında içeri girerken ferre sinemadır diye düşünmüştüm, sıkılmıştım normal olan şeylerden, girdim içeri, özel gösterim yazıyordu. altında da filmin adı büyük harflerle Flashbacks Of A Fool Uyanmayı istercesine bekledim öylece, hiç hareket etmeden, tek istediğim şey uyanmaktı, olmadı, lanet olası gerçekti, gerçekten o gece o sinemada o film oynayacaktı, ve ben bir an önce kaçıp uzaklaşmak isterken, kendimi en ön sırada filmi izlerken buldum.

    Aslı, rutin olarak tuz bastıkları yaramdı. Yine birilerinin canını sıkmış olmalıydı ufaktan mutsuzluğum, çünkü onlara göre ben hep acılar içinde kıvranmalıydım, ölmemeliydim ama sürekli acılar çekmeliydim, mutsuzlukların en büyüğü bende olmalıydı, olmadı, bir zamanlar olmuştu tamam ama artık öyle değildi, mutsuzdum ama eskisi kadar değil.

    https://www.youtube.com/watch?v=yTb3Q_uA_A0

    Tam bu kısmı ile ilgiliydi sorunumuz, Aslının bana anlatmak istediği şey buydu. Bunu çok önceden anlamıştım, gerek yoktu bu filmi tekrar izlememe. Söylemek istemişti ama yapamamıştı.

    Giden de üzülür ama geride kalan ölür.
    ···
  2. 27.
    +5
    Aslı hep olacaktı, kaçmaktan vazgeçtim. Bunun sonu yoktu, hep kalbimde olacaktı, nereye gitsem benimle gelecekti zaten, vazgeçtim kaçmaktan. Aslı iyiydi güzeldi ama artık yoktu bunu kabullenmeliydim. Yapamayacağımı bile bile denemek istemiştim en azından, en azından denedim. Olmadı, kabullenemedim olmayışını, olsun yokluğuda güzeldi diyemedim, yoktu ve olmayışının da sonu olmayacaktı. Artık daha mantıklı kararlar alıp, daha az saçmalıyordum bunun farkına varmam beni sevindirdi.

    Beraber ağzına bile sıçtığımız arabayı satmaya karar verdim, önce arabayı nereye park ettiğimi bulmam gerekecekti. Bulamadığımı tahmin etmiş olmalısınız ? Karakola plakayı bıraktım bulduklarında bana ulaşacaklardı.

    Sonunda araba ve alıcı bulundu, noterdeyiz, devir işlemini gerçekleştirip Aslı'dan biraz daha uzaklaşmış olacağım, tek imza kaldı. Noter kağıdı önüme bıraktı.

    Uyanmayı istercesine bekledim öylece, hiç hareket etmeden, tek istediğim şey uyanmaktı, olmadı, lanet olası gerçekti, Yuvarlak kırmızı bir dairenin içinde büyük harflerle ASLIdır yazıyordu. Birilerinin canını gerçekten feci sıkmış olmalıydım, bu kadar acımasız olmalarının hiçbir sebebi yoktu, arabayı satmanın bir çözüm olmadığını, artık zihnimi temizlemem gerektiğini anlayıp evin yolunu tuttum, tek istediğim uyumaktı, uyanmamak istercesine, ölmek istiyordum aslında, ama ölmek çocuk işi. Büyümüştüm artık ben. Ölemezdim.
    ···
  3. 28.
    +4
    -Bölüm 6-

    Sigaram yine bitmişti, hiç olmadığı kadar erken bitmişti ama bu sefer. BüfBüf'e gitmek istemiyordum, ne insanları mahçup etmek ne de yaaa ne gereği vardı, biz onu zaten içimizden geldi diye yapmıştıkk muhabbetlerine girmek istiyordum. istediğim tek şey, yandıkça karamel aromasını damağın en üst noktasına bırakan, ve dumanı üflerken is kokusunu burnunuza ihtiva eden bir paket Kırmızı Marlboro. Evin yakınlarında zincir marketlerden biri olacaktı, ve sigaraya satıyor olmalıydılar, gerçi çok uzun zaman olmuştu Migros, Carrefour gibi yerlere girmeyeli, belki sigara satmak yasaklanmıştı, kim bilir. En azından iki insan görürüm bahanesiyle yola koyuldum.
    ···
  4. 29.
    +2
    Diğer insanların gözünden anlatmam gerekiyor burayı : Hava çok güzeldi, ne sıcak ne soğuk. Güneşte tam olması açması kadar açmıştı ne az ne fazla, her yer de koşuşturan insanlar, bu güzel havanın tadını çıkarmaya gelmiş çiftler vardı, hayat yalnızca insanlara değil, kuşlar içinde güzel olacak ki, cıvıl cıvıl uçuyorlardı.

    Bana göre yine taktan bir gündü, sigaram yoktu, dünya'nın güneş sisteminden bağımsızlığını ilan etmesi bile ilgimi çekmeyecekti çünkü sigaram yoktu. Kırmızı Marlboro'mı almıştım. Artık sigaram vardı, ama yine taktan bir gündü, demek ki günlerin taktan oluşu sigaramın olmasına bağlı değildi artık, insanlar gereksiz bir şekilde mutluydu, sanki üzülecek hiçbirşeyleri yokmuş gibi, cadde boyunca kahkaha atarak yürüyenler, beraber öleceklerini sanarak birbirinin gözlerinin içine bakan çiftler, içim daralmıştı yine, yine kendi kabuğuma çekilmem gerektiğini anladığım zamanlardan birindeydim. Sık sık olurdu, mutlu insan görmeye tahammül edemezdim, dünya taktan bir yer, bu kadar mutlu olmayı nasıl başarıyorlardı anlamıyordum
    ···
  5. 30.
    +2
    Bina'nın kapısını açan anahtarım yoktu, rastgele bir zile bastım. Cevap gecikmedi :

    - Kim O ?
    yaşlı bir sesti, yorgun, yaşamaktan sıkılmış olmalıydı, hemen ölmek istiyordu, biliyorum öyle değildi ama öyle düşünmek istedim.
    +Benim.
    -Kime geldiniz ?
    +Ben 7 Numarada oturuyorum, anahtarım yok, kapıyı rica etsem açabilir misiniz ? ( bu çok nadiren yaptığım bir şeydir, genelde iletişim kurmamayı tercih ederim insanlarla, bu benim için çok fazlaydı. )
    - 7 Numara boş, kimse oturmuyor orada.

    Kapıyı açmayışından daha fazla sinirimi bozmamıştı elbette ama, 7 Numara boş falan değildi. Yeteri kadar boşlukta olduğumun farkındaydım ama buna başkalarını karıştırmak istemiyordum. Yine unutmuştum, çoğu ayrıntıyı unuttuğum gibi, kapının kilidi bozuktu, tamam bir anahtar gerekiyordu açmak için ama her anahtar açabiliyordu, içindeki milin dönmesini sağlayan herşey kapıyı açabiliyordu.
    ···
  6. 31.
    +2 -1
    7 Numaralı dairenin önüne gelince duraksadım, burası benim dairem değildi. Kadın haklıydı 7 Numarada kimse oturuyor gibi değildi, sahiden benim kapı numaram neydi ? Yabancılaşmak, bu kadar olmamalıydı, bu kadar kopmamalıydım hayattan. En üst kattan başlayarak benim kapıma en çok benzeyen kapıyı aramaya koyuldum, 11 Numaralı dairenin önüne 13-14 yaşlarında bir genç oturmuş sanki beni bekliyordu, ayrıca 11 Numara benim dairem gibi duruyodu, denedim açıldı.
    ···
  7. 32.
    +2
    Eve ilk adımımı atmaya kalkmadan çocuk Melih abi. diye seslendi.
    Hiç umursamadım, zaten bana seslenmemişti. Bana seslenmiş olamazdı, bu ihtimal milyonda bir bile değildi, yoktu. Eve girip kapıyı kapattım, kapı çaldı. Aynı çocuk kapıdaydı, abi ben Cenk BüfBüf'te çalışıyorum geçen gün Betül abla seni takip ettirdi, bu gün kesinlikle seni bekliyorlar, gitmessen işimden olucam, yemin etti akşam bize gelmesse kovarım seni diye, ne yap ne et ikna et onu dediler. dedi. Mükemmel bir fikir arıyordum ama yoktu, kimseye yardım edecek durumda da değildim, Ooo koçum sana kim karışabilir ya aslan gibi delikanlısın sen, ver adresi gidip biraz kızayım onlara kimi korkutuyolarmış onlar dedim. önceden yazdığı kağıdı verdi, çok sağol abi diyip sevinç çığlıkları atarak uzaklaştı, eve girince ilk iş olarak kağıdı çöpe attım. Tabi ki de gitmeyecektim. Hem benim böyle boş işlere vaktim yoktu, daha fazla uyumalıydım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ne güldüm lan burda fena yavşaklık
      ···
  8. 33.
    +4
    Şimdilik bu kadar beyler, geldiğimde sizleri daha kalabalık görmek istiyorum. iyi geceler, iyi yorumlarınız için herbirinize teşekkürler, dediğim gibi daha fazla uyumam lazım .
    ···
  9. 34.
    +2
    Günaydın beyler. Hazır mıyız ?
    ···
    1. 1.
      +3
      sessiz sakin takipteyiz reiz
      ···
    2. 2.
      -4
      anca ergenleri peşinden tav edersin gibik. ben böyle içi boş hikayelere tokum.
      ···
  10. 35.
    +3 -1
    - Bölüm 7 -

    Evde çok önceden alındığı belli olan, ve tahminimce benim almadığım bir kitap vardı. Hatta o kitabı ilk defa görüyordum. Sayfaları sararmış ve kağıdın içerdiği selüloz bozulmaya başlayıp kötü bir koku yaymaya başlamıştı. Kinyas ve Kayra

    ilk sayfayı açtım, tek bir cümle yazıyordu koca sayfada, öyle bir cümleydi ki sayfa küçük bile gelmişti.

    Omnes vulnerant, ultima necat.

    Birilerinin canı oyun istiyordu anlaşılan ve buna karşı çıkacak değildim. Henüz yenilmemiştim. Devam ettim okumaya, durmadan, dinlenmeden. Kitap bitmişti. Karakterlerin adını unutmaya başladığım ilk yarım saat içerisindeydik. Yalnız geriye hatırlamak için fazlasıyla iyi bir şey bırakmıştım :

    (Kayra bir gün bana, “Mutsuzluğuna hiç bir çare aramıyorsun.” demişti. “Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberdar olmayan bütün gerizekalılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.” )

    Bu bendim, ve doğru söylüyordu mutsuzluğuma hiç bir çare aramıyordum.
    ···
  11. 36.
    +4 -1
    Aslında bu yeni olan bir şeydi. Mutlu olmaya çok ufak yaşta başlamıştım. Belki de benim hatam bu olmuştu. Artık mutlu olacak pek bir şey bulamıyordum. Belki çok meşguldüm. Belki de yeteneklerim köreliyordu.

    Ben sadece fazlasıyla ciddiye almıştım küçükken babamın bana birini üzdüğümde söylediği o sözü: “Kendini karşındakinin yerine koy.” Ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki, bir gün dönüş yolunu yani kendimi bulamadım ve beynimin bir parçası boşlukta uçuşan, hayata uzaktan bakan bir çift göze dönüştü. Bütün duyguları bilen ama hiç birini hissetmeyen biri oldum.
    ···
  12. 37.
    +2
    - Bölüm 8 -

    Güneşten kopup odama kadar gelen ışığın yüzünden uyanmak zorunda kaldım. Sabah olunca uyanmak isteseydim kendime bir çalar saat alırdım. Birden gözümün önüne kızgın güneşi, üzerine dev bir sürahiden döktüğüm suyla söndürdüğüm geldi, dünyaya dönüp Haydi, herkes yatağına! Uyuyoruz! demek için.

    Sonra pişman oldum. Bu hayat benimdi, öyle yada böyle bitecekti, eskiden olduğum gibi mutlu olmayı deneyecektim artık, çok mutlu olduğum zamanlara dönecektim, yataktan kalkıp perdeleri açmak istedim, perdeleri yıllardır açmamış olmalıydım, artık hiç kapatamayacaktım, bu güzeldi, yırtıldı yada koptu diyemiyorum, tüm perde elimde kaldı. yırtılmadı, yırtılsa yarısı yukarıda kalırdı. hayır bütün perde elimdeydi.
    ···
  13. 38.
    +3
    Eskiden çok mutluydum, bunu nasıl yapıyordum, nasıl başarıyordum o kadar mutlu olmayı, bunu hatırlamam gerekiyordu. Hiçliklerin en derinini tatmış bir insan yeniden mutlu olmak istiyordu, bunu nasıl yapmalıydı. Mutsuzluğumun temel sebebi günün birinde ölecek olmamız ve tak vardı o kadar güldük, bak hepimiz öldük sonunda, pek te eğlenceli bir yer değilmiş dünya diyecek olmamıza dayanıyor. Bu algıdan kurtulmam gerekiyordu en azından, tamam sevgi pıtırcığı saçan bir kelebek olamazdım ama en azından bu gibik idea'dan uzaklaşmalıydım.
    ···
  14. 39.
    0
    Up up up !!
    ···
  15. 40.
    +2
    Yeni insanlarla tanışabilmek için birkaç sokak ötedeki bar'a girdim. insanların yapmacık kahkahalarını, ayy şekerim çok güzel olmuşssunnn tarzı yalandan sahte tavırlarını duyduğum, işittiğim anda çıkıcaktım oradan. Duymadım. içeride zaten 10-15 kişi falan vardı. ilk defa girdiğim bir bar'dı, barmene Her zamankinden. dedim. Tepkisini ölçmek istemiştim, ama o hiç tereddüt etmeden, bir kadeh tadından Jack Daniels olduğunu tahmin ettiğim, içine bir adet buz atılmış viskiyi önüme indirdi. Sinirlenmiştim, ben viski sevmezdim. Herzamanki diye bir şey yoktu, ben ilk defa gelmiştim. Sormalıydı bana. Ama bu gibik tavırlarımdan sıkıldığım için ses etmedim, tek dikişte bitirdim kadehteki viskiyi, 4,2,2 votka tekila cin dedim, tarifi vermiştim, hangi içkileri ne kadar karıştırması gerektiğini biliyordu, yine viski getirirse dövecektim. Getirdi.
    ···
  16. 41.
    0
    up up up up up !!
    ···
  17. 42.
    0
    reserve eee
    ···
  18. 43.
    +2
    Beyler şimdilik yokum ben akşam gelirim yine, başlığa biraz ilgi gösterirseniz belki bir iki kişi daha okur, iyi olur . Hadi görüşürüz.
    ···
  19. 44.
    0
    up up up
    ···
  20. 45.
    0
    up up up up up !
    ···