/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +12
    Ben baya baya şaşırmıştım. Birincisi ege marlboro içmezdi, kincisi ege hayatta uzun sigara içmezdi. Neyse ben otobüsten inip istediği gibi 1-2 hatta 2-3 paket sigarasını aldım ben de içerdim ama öyle yanımda içen biri olmadıkça paket maket taşımazdım yani. Egenin kapısını çaldım. Açtı. uykusuz olduğunu ilk bakışta anlamak zor değildi. uyumamıştı. girdim. sarıldı. sıkı sıkı sarıldı.
    B: ne oldu oğlum ne bu hal ?
    E: bildiğin gibi değil
    B: anlatsana aq ne oldu ?
    E: geç şöyle balkona geçelim

    Ulan diyordum şu iki gündür neler yaşıyoruz anasını gibeyim , kendi kendime

    E: hani ben mirayı bırakacaktım ya dün gece

    Aha ulan dedim kendi kendime hasgibtir

    B: ee kanka bırakacaktın evet ?
    E: zütürdüm işte evinin önüne durdum insin diye bekliyorum...
    B: ee dıbına koyacam şimdi düzgün anlat şunu
    E: inmedi
    B: ne ne ?
    E: anlattı be oğlum
    B: ne anlattı dıbına koyayım ne anlattı ege gibecem şimdi anlatmasını
    E: okanı nasıl sevdiğini anlattı, hem de ağlaya ağlaya anlattı be
    B: ve sen bunun için mi uyumadın tüm gece hagibtir ordan aq ?
    E: içime oturdu be kardeşim
    B: ney içine oturdu
    E: çok seviyor be oğlum onu çok güzel anlattı be
    B: kardeşim hayat bu herkes birine çatıyor işte ne yapacaksın
    E: ben ona çatmışken çatmasaydı be oğlum

    Ben öylece kalmıştım. Ne çatmasından bahsediyorsun sen aq egesi ? ne dediğinin farkında mıydı ulan bu ?
    B: ne diyosun dıbına koyayım ?
    E: oğlum hani olur ya böyle , bi gülüşüne baksan yeter hani. bi baksa yüzüne bi daha konuşmasa seninle yeter böyle. öyleydi işte o dün akşamki 15 dakikamız. ben de ona kıyamadım. bişey diyemedim. nasıl olacak ki oğlum , nasıl üzecem onu o öylesine başkasını severken

    Bi darbe de egeden yemiştim, hem de hiç beklemediğim bi taraftan...
    ···
  2. 27.
    +12
    Ege gelir gelmez taksiden inip okanın yanına koştu. Kaşlarını çatarak , gözlerini patlatarak bakıyordu onun o haline. Hemen taksiye bindirdik okanı. Hastaneye gitmesi lazım ulan adamın , az daha bekletsek ölecek anasını satayım. Zaten aralık ayındayız hava tak gibi soğuk.
    E:Eylül B:ben

    E: nereye gidiyorsunuz canım noluyor ben de geleyim
    B: ben de bilmiyorum eylül sen evde kal ben gelmeden de gideyim deme ben gelince seni bırakırım çok geç kalırsam da bende kalırsın
    E: ya ben de geliyorum olmaz öyle şey şu hale bak
    B: eylül hayır dedim eve geç beni bekle sen karışma
    E: off ama...
    B: (sesimi yükselterek ) eylüüül !
    E: tamam tamam haber et ne olduğundan
    B: tamam ederim

    taksiye atladık. okanı direk acile zütürdük. doktorlar hemşireler onunla ilgilenirken haliyle hastane polisi de bizimle içli dışlı olmuştu

    P: polis M: mustafa E:ege B:ben)

    P: hayırdır beyler kavga falan mı var durum nedir
    M: abi vall... (lafını kestim)
    B: abi bilmiyoruz ki 5-6 kişi girişmişler bizim fakülteden bu çocuk o yüzden getirdik.
    P: kardeşim tamam da neden siz getiriyorsunuz olay anında yanında mıydınız ?
    E: yok abi ben taksicilik yapıyorum tesadüfen ordan geçtiğim sırada kalabalığı görünce bi durup bakayım dedim zaten birkaç kişi daha yönelince dağıldı bu şerefsizler de

    ben kendi kendime küfretmeye başlamıştım egeye. ulan böyle saçma uydurma mı olur aq malı ? fazla yapmacık ve anlamsızdı ve o an neden gerçeği mustafa anlattırmadığımızı da anlamamıştım. ama egenin anlattığı gerçek hikayeden daha bi yaratıcıydı sanki.

    polisin anlamsız bakışlarından çok üzerimizde durmayacağını anlamıştık. zaten istanbul büyük şehir aq böyle binlercesi yaşanıyor.

    egeye halen anlam veremediğim bakışlarla bakıyordum ve içimden küfretsem de az çok sıyırmıştık.

    o sırada mustafanın üzerinden bi telefon sesi gelmeye başladı
    o da alışık olmayacak ki çok istifini bozmadı ama şş telefonun çalıyor lan dediğimizde ayıldı ve ceplerini yokladı.
    Okanın telefonu çalıyordu ve miray arıyordu. eğer o miray tahmin ettiğimiz miraysa bizim okuldan, uzun açık kahve saçları olan, 1.70 boylarında ve okan için deli olan gayet alımlı güzel bi kızımızdı. mustafa açamazdı çünkü o gereğinden fazla konuşur mallık yapardı. ege açtı hoparlöre verdi.

    M: alo , alo okan ?
    E: ege ben buyrun
    M: okan yok mu okan nerde iyi mi
    E: pek iyi diyemem ben kiminle görüşüyorum ?
    M: miray ben ya okuldan , tanımadın mı
    E: tanışmamıştık
    M: ya okan nerde durumu nasıl
    E: pek iyi diyemem
    M: nerdesiniz siz
    ege yerimizi belirtti
    M: geliyorum hemen
    E: dur acele etme gelip ne yapacaksın
    M: okandan özür dileyeceğim.

    Kapattı.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +12
    Birbirimize pek de tatmin olmayan bakışlarla baktık. Yok be. Bu bize göre değildi. Herkesin dıbına koyma kısmını geçip direk hayatımızın peşinden koşmamız daha iyi olurdu bizim için. Ama yine de okanla iyi bi stres atmıştık. Gerisine gerek kalmamıştı.
    B: gel ya gidelim
    E: aynen kanka pek şey yapmadı bu beni ya
    B: aynen aynen gibtiret gel
    Benim evime gittik , çünkü daha yakındı. Sanki ikimiz de ne yapmamız gerektiğini biliyorduk. Eşyalarımı toplamaya başladım. Ege de yardım ediyordu.
    B: ee nereye gidecez
    E: ne bileyim dıbına koyayım aklında bi yer varmı
    B: sadece gitmek istiyorum ya
    E: ben de ben de
    Benden sonra egeye geçtik. Onun eşyalarını da toparladık. Eşya dediğime bakmayın , benim bi valizim bile dolmadı. Zaten evdeki eşyalar da benim değildi. Öğrenci evi sonuçta.
    Ege de eşyalarını topladı. Hiç konuşmuyorduk bunları yaparken. En son terminale giderken bi muhabbet geçti aramızda .
    E: ben taksiciliğe devam ederim , sen de bi iş bulursun be oğlum , becerikli adamsın
    B: rızkı veren allah sonuçta
    Terminale doğru gidiyorduk otobüsle. Telefonum çaldı. Buket arıyordu.
    Bu: alo heh vanic nerdesin
    B: terminale gidiyorum ne oldu
    Bu: napcaksın ki terminalde nereye gidiyosun
    B: bilmiyorum
    Bu: ya sen yine saçmaladın he geliyorum
    B: du... (kapattı)
    Küfretmiştim. Ege de lafa girdi
    E: o gelesiye gitmiş oluruz
    B: inşallah, olum bu kız deli bak ciddiyim
    E: merak etme kanka
    ···
    1. 1.
      0
      kardeş egeye mirayın gittiğini ne zaman söyledin ,ne tepki verdi anlatmadın
      ···
  4. 29.
    +11
    beyler yoruldum be rezleri alın da yarın öğleden sonra falan devam edeyim harbiden gözlerim kapanıyor helal edin
    ···
    1. 1.
      +2
      kanka yeni gördüm entry'ni f5 çekmekten parmağım nasır tutacaktı az daha. iyi geceler bebeğim.
      ···
  5. 30.
    +11
    Sahilde buluştuk. Egenin elinde değnekler vardı. O kadarı bile iyiydi onun için. Adam o halde beni kırmamak için gelmişti. Severdim egeyi, çok severdim.
    Sımsıkı sarılmıştım. En son annemi kaybettiğimde öyle sarılmıştım egeye. Beni o halde görünce o da bana sımsıkı sarıldı. Oturduk. Elini dizime koydu. "Anlat" dedi. Anlattım. Bi sigara da o yaktı eylül için.
    Anlayamamıştım. Neden gitmişti ki? Ne gerek vardı? Kalsaydı benimle ben korurdum onu. Siper ederdim göğsümü önüne, zarar veremezdi kimse ona. Ama gitmişti işte, elimden bişey gelmezdi.
    Ege bi ara lafı açtı
    E: boşver be olum , sana kız mı yok
    Biraz kızdığımı farketmiş olacak ki uzaklara bakmıştı.
    B: bana çok kız var da , başka eylül yok be oğlum
    E: seviyosun dimi onu
    B: çok
    Sırtımı sıvazladı.
    E: oğlum olmaz ama böyle
    B: ne olmaz ?
    E: böyle tüm gece senin yasını üzüntünü mü izliycem lan ben
    B: ne diyosun aq
    E: ya kalk kalk gidiyoruz
    Aslında doğru söylüyordu. Hayat bi yerden devam ediyordu sonuçta. Sonsuza kadar eylülün yasını tutamazdım. Ama daha ilk günüyde be. Biraz üzülseydim bare, biraz içime bıraksaydım kendimi.
    B: hayırdır nereye gidiyoruz
    E: önce servisten benim taksiyi alacaz sonra sana bi sürprizim var
    B: ya olum en son sürprizim var dediğinde başarlarla (lise 3) kavga etmiştik senin sürprizlerini sevmiyom ben
    E: ahahaha gel gel öyle sürpriz değil bu
    Birlikte sanayiye gittik. Taksiyi aldık , sonra beni bi bara zütürdü. Çok benim sevdiğim türden bi yer değildi çünkü striptizciler mtriptizciler vardı.
    B: senin ben sürprizini gibeyim
    E: olum anca böyle dağılır o kafan
    B: ya geç geç gibeyim ya

    içeri girdik. Aslında şaşırmamamız gereken ama beni az çok şaşırtan bi görüntüyle karşılaştık. Buket de bardaydı.
    ···
  6. 31.
    +11
    Bi anda vurulmuşa dönmüştüm. Ege ulan ? Kaza yaptı ne demek ? Bi anda boş bulunmuş olacam ki telefon elimden kaydı düştü. Eylül geldi hemen yanıma. Ferhat amca kolumdan tuttu oturttu. Ben oturamazdım ki. Kalktım telefonumu aldım fırladım hastaneye. Çıldıracaktım neredeyse. Mirayı gördüm koridorda. Sol kolu sargılıydı. Hemen yanına gittim nasılsın diyemeden egeyi sordum.
    B: miray ege nerde durumu ne nasıl
    M: yoğun bakıma aldılar çok , çok kötüydü vanic
    B: Hay allahım ya hay allahım ya çok kötüydü ne ne kadar kötüydü , doktor doktooor
    Bulduğum ilk doktorla konuştum. Durum hakkında bilgi almam lazımdı. Çıldıracaktım yoksa. Ege ulan bu. Canımdı ciğerimdi benim o. Öylece bekleyemezdim.
    Egenin kaburgalarında ve bacaklarında farklı yerlerde kırıklar varmış. Durumu biraz ağırmış. Benim gözlerim doldu. Kendimden geçer gibi olmuştum.
    Miraya yöneldim.
    B: ne oldu nasıl oldu bu
    M: ege bi yere parketmişti sadece biraz konuşacaktık her şey birden bire oldu
    B: nasıl nereye parketmişti
    M: ya benim apartımın birkaç sokak altında hafif bi eğimli yol varya onun başında işte
    B: ee kim vurmuş ney nasıl olmuş
    M: bilmiyorum beyaz bi bmwydi sanırım ben çok kötü olmadım her şey yaşandı oldu bittiye geldi arkadan hızlıca vurdular sonrasını hatırlamıyorum
    B: ee araba nerde vuran nerde hiç kimse bişey demedi mi size ?
    M: ya bilmiyorum kendimi burda buldum zaten bide sen üstüme gelme
    Bunu söyledikten sonra ağlamaya başladı tekrardan.
    Ben de ağlamaya başlamıştım. Ege için endişeleniyor ve korkuyordum.
    Telefonum çaldı. Özel numara arıyordu.

    "Ahahahah hayırdır ulan seni de mi sakat bırakayım hastanede ne işin var ?"
    ···
  7. 32.
    +10 -1
    Bi ara dudaklarını çekti dudaklarımdan. Gözlerime bakıyordu yanaklarımı tutarak.
    Sadece bakarak seni seviyorum diyebiliyorduk o an. Bakışlarımız kelimelerden daha çok şey ifade ediyordu.
    Birden bire boynuma sarıldı. Başını boynumun hemen yanına yerleştirdi. Ben de ona sarıldım omzunun arkasından.
    E: böyle küçücük bi çocuğumuz olsa , oğlumuz olsa koşsa etrafta
    B: kızımız olsa olmaz mı kız istiyordum ben
    E: ya sağlıklı olsun da bırak şimdi kızını erkeğini
    B: tabi orası öyle doğru söylüyosun
    Çenemin altından öptü.
    E: bence artık çocuğumuz olmalı vanic
    B: artık mı , yok yok daha değil
    E: ama çok güze...
    B: yok eylül olmaz dedim
    E: tamam hayatım kızma

    Parmaklarını göğsümde gezdiriyordu.
    E: aşkım
    B: hı
    E: hiiç sadece söylemek istedim
    B: öyle olsun bitanem (gülümsüyordum)
    E: ya neee
    B: bişey yok canım allah allah
    E: hadi kalk da üstünü değiştir artık rahat bişeyler giy bu ne böyle
    B: tamam tamam dur giyineyim geliyorum

    Bi eşofman altı bi tişört giydim tam salona geçecektim ki odama geldi.
    E: yatalım mı artık
    B: daha erkendi ama
    E: yatalım yatalım
    B: tamam canım sen bilirsin
    Uzandım yatağa, yanıma yavaş yavaş sokuldu. Bacağını bacağıma sürttürüyordu yavaş yavaş.
    Dizinin arkasından tuttum, kalçama doğru çektim, bacağımın üstüne koydum. Elimle yavaşça bacağını sıvazlıyordum.
    Tekrar öpmeye başladı beni, elini yanağıma koydu. O şekilde uyuyakalmıştık.
    ···
  8. 33.
    +11
    Eylül hemen vallahi olmaz burda kalın modlarına girmişti. Zar zor kabul ettirmiştik. Her şey çok hızlı gelişiyordu allahım bi sıkıntı çıkmasın nazar değmesin diye dua ediyordum ben sadece.
    Mirayın çalan telefonuyla sessizliğimiz bozuldu. Kaan arıyordu. Ege biraz sinirlenir gibi olmuştu
    E: ver açayım şunu
    M: yok canım muhattap olmaya değmez boşver
    Meşgule atıp kenara attı.
    Kaan defalarca aramıştı. En sonunda açmayacağını anlamış olacak ki mesaj atmıştı.
    " miray , ben sadece sana veda konuşması yapacaktım, son kez sesini duyacaktım. Artık hayatımda sen de olmadığına göre benim burda kalmamın bi anlamı yok. Okul falan da hikaye zaten. Ankaraya babamın yanına gidiyorum. Seni çok seviyorum ve hep seveceğim de. Kendine iyi bak"
    Miray mesajı okuduktan sonra yüzünde anlamsız bi ifade oluşmuştu. Ege aldı direk elinden telefonu. O da okuduktan sonra bi garip olmuştu. Sanırım yazanlara üzülse mi yoksa gitmesine sevinse mi bilememişti. Ama sanırım daha çok sevinmişti.
    Artık yatma vakti gelmişti. Sohbet muhabbet derken geceyi yarılamıştık. Eylül hemen çekyatlara çarşaf yorgan getirdi, mirayla egeye ayrı ayrı iki yatak yaptık. Biz de eylülle benim odamda yatacaktık , benim yatağımda.
    Onları yatırdıktan sonra odama geçtik. Üzerimizi değiştirecektil. Eylül bi anda üzerindekileri sıyırıp attı. iç çamaşırlarıyla dolanarak pijamalarını arıyordu odada.
    Ben kafamı çevirdim , bakmamaya çalışyordum.
    E: aşkım pijamalarımı sabah nereye koymuştum bulamıyorum
    B: komodinin üzerinde yoksa bilmiyorum ben zaten evde ne nerdedir hiç hatırlamam ki
    E: off bulamıyorum salonda kaldı galiba
    B: dur getireyim
    E: yok yok gerek yok böyle yatarım artık napayım
    B: eylül saçmalam...
    E: aşkım sen saçmalama asıl önemli değil gel hadi uyuyalım artık.
    Öylece yatmıştı yanıma, yarı çıplak uzanıyordu. Gözlerine bakıyordum sadece, hafif kızmıştım. Ama bi yandan da işaret parmağımı omzunda gezdiriyordum.
    ···
  9. 34.
    +11
    Hemen ayırmaya çalıştım tabi bağırışmalar bilmemneler. Ege küfretmeye başlamıştı ulan neler oluyor sen ne ayaksın gibtirgit vesaire ...
    Ben de anlamamıştım. tuttum ittim bu kaan denilen herifi. konuşmaya başladı

    K: sen kimsin de mirayı evine kadar bırakıyorsun ulan hergele ?
    E: ne diyosun ulan sen.!? (kaana doğru yönelerek söyledi bunu, tuttum egeyi)
    K: ulan miraydan da evinden de her şeyinden uzak duracaksın anladın mı ? yaşatmam ulan seni
    Ege elimden sıyrılmıştı. Tutamadım. Çok tutmak da istemedim. O gecenin ardından , haketmişti be bunu. Kaanı öldürecekmişçesine , sanki hayatını karartacakmış gibi vuruyordu o herife. ben de kayıtsız kalmıyordum. ufak ufak tutup çekmeye , ayırmaya çalışıyordum. başına bi iş gelsin istemezdim. ama o kadarını haketmişti be. adam seviyordu ne de olsa. kaldıramazdı o söylenenleri.
    kaanın ağzı kanıyordu, muhtemelen dudağı patlamıştı. ağzını burnunu tutarak zar zor yerden kalktı ben egeyi çektikten sonra. kafasını salladı sağa sola. işaret parmağıyla "sen bittin dıbına koyayım" işareti yaparcasına salladı parmağını. sonra sendeleyerek gibtirolup gitti egenin dairesinden. ege arkasından koşacaktı da ben yine tuttum onu. onu yatıştırayım derken telefonum çaldı. Eylül arıyordu.
    E: alo heh aşkım nerdesin ne zaman geliyosun
    (gözüm şöyle bi saate ilişti. saat 6 olmuştu)
    B: egedeyim canım çıkıcam birazdan sen evde misin ?
    E: hıhı ben benim apartıma gidip birkaç üst bişey aldım kendime sende kalıcam diye bide markete falan uğradım işte
    B: ben aramamıştım ama seni kalırsın diye
    E: ya aşkım bişey olmaz sonuçta başka biri değil yani sensin bu.
    B: neyse iyi tamam ben gelirim yarım saate
    Egeyi sakinleştiriyordum. bi yandan da aklıma kaan denilen huur çocuğu takılıyordu. birincisi herif zengindi. öyle yasayla suçla bilmemnetakla onu altedecek durumda değildik. Üstüne üstlük egenin başına büyük bir bela aldığını sezer gibiydim. ama o halinden memnundu. yine gelse yine vururdu huur çocuğuna.
    B: kanka duydun ben kaçayım artık
    E: tamam sorun yok
    B: bi sıkıntı olursa ara biliyosun bu heriften ne olacağı belli olmaz
    E: tamam kanka merak etme haber ederim
    B: hadi eyvallah
    E: eylüle selam söylersin
    B: aleykümselam
    Bindim otobüse. yine düşüne düşüne geçiyordu yolculuğum. ulan diyordum ben sevgilisi pilav yapınca sevinen adamdım. düştüğüm durumlara bak. Sonra kendi kendime , kendi halime bi güldüm. Ege için de endişeleniyordum aynı zamanda.
    Ama eve gittiğimde kapıyı bana Eylülün açacak olduğunu bilmek de içimi ayrı bi hoş ediyordu şimdi..
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +11
    Eylül onu gıdıklamama bayılırdı, eğer iyi günündeyse tabi. Tersine çatarsam da burnumda getirirdi ama şükür pek çatmazdım öyle zamanına , anlardım zaten o zaman. Ama ihtiyacamız vardı biraz gülmeye. Lacivert pijamasının üzerinden başladım karnını gıdıklamaya. 1.68-69 boylarında , kumral 53-54 kilo bi kızdı Eylül. ilk tanıştığımız zamanlarda bir kere gıdıklamıştım onu , gıdıklamak da değil hatta , bir kere karnını çimdirir gibi yapmıştım şş dermişim gibi, o zamandan sonra gıdıklama huyumuz kaldı üzerimizde. Gıdıklamama bayılır, hiç de dayanamazdı.
    Yine gıdıklıyordum işte. Arada bir tekmeliyordu karnımı falan gülmekten. Ama acımıyordu. Acıtmazdı onun gülmesi , o gülerken gelen hiçbir şey yakamazdı canımı. En sonunda yorulduk. Yanına yattım. Birbirimize dönüktü bedenlerimiz.
    B: seni çok seviyorum.
    Elini yüzüme koydu. dudağıma yapıştı. Bi ara ayrıldı.
    E: Ben de seni çok seviyorum.
    Öpmeye devam ediyordu. Ben de karşılık veriyordum.
    ···
  11. 36.
    +11
    gençler bi part ortalama 15-20 dakika sürecek ona göre refreshinizi atarsınız kimseyi boşa yormanın bi anlamı yok
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam reiz acele et
      ···
  12. 37.
    +11
    Eylül gözlerini patlatmış bana bakıyordu. Ege de aynı anlamsızlığı barındıran gözlerle öylece yüzüme bakıyordu. Ben de ne yapacağımı bilmiyorum. Mirayı hafif bi biçimde itmiştim geri doğru. Eylüle bıraktım onu eylül de bunu daha sonra konuşucaz dercesine kafasını sallayarak onu oturttu, tesellilere falan başladı. Egeyi çektim o sırada kenara, daha doğrusu o beni çekti
    B: olum ben...
    E: bu ne şimdi aq he bu ne ?
    B: oğlum ben ona anlatmıştım o yüzden...
    E: ne anlatıyosun abi neyi anlatmıştın aq
    B: kaanın onu sadece arkadaşı olarak göremeyeceğini falan hani yanınıza getirdim ya mirayı o zaman işte ondan önce
    E: oğlum neler oldu bilmiyorum ama çok ayar oldum
    B: kardeşim gördün işte beni ilgilendiren bişey değil kıza ben söylediğim için bi anda öyle oldu kadın değil mi bunlar aq nerde ne yaşayacakları belli olmuyor
    E: neyse doğru söylüyorsun ee şimdi ne olac...
    Telefonu çalıyordu.
    E: alo efendim ?
    ..
    E: ulan her işin olduğunda bizi mi arayacaksın
    ...
    E: yok biz de gitmedik gideriz birlikte
    ...
    E: tamam gel akşam üstü geçeriz hastaneye
    Kapattı
    Kimdi dedim mustafaymış, okanı ziyarete gidelim diye tutturmuş. Zaten bizim için de iyi olurdu adamı hastanede unuttuk gibi olacaktı.
    O sırada eylül yanımıza geldi
    E: vanic bi gelsene
    Ben bi of çekere gittim.
    E: vanic bu neydi şimdi
    Egeye anlattığım gibi, hatta daha açık bi şekilde anlattım eylüle.
    Kızsal duyguları bildiğinden midir artık bilemiyorum, çabuk tatmin olmuştu
    E: yaa tamam aşkım az önce konuştuğu kimdi egenin
    B: mustafa ya okanı ziyarete gidelim diyor
    E: aa doğru bak ben de hiç gitmedim hem gidelim tabi aşkım
    B: tamam gidelim de miray ne olacak
    E: e gelsin o da olmaz mı
    B: ya olur da bence okanı unutması lazım baksana zaten çocuk da pas vermiyor kız kendini harab etmesin
    E: doğru söylüyosun aşkım ben onunla konuşurum bunu
    Hep birlikte egenin taksisine atlayıp hastaneye geçtik. Durdu. Ama kimse inmiyordu. Kızlar arkada oturuyordu zaten
    M: şey ben
    E: ne oldu canım ?
    M: ben gelmesem daha iyi
    Eylül hafif tatmin olurcasına gözlerini açtı
    E: yani sen bilirsin de ...
    M: yok yok bi yerden kapatmam lazım bunu , siz gidin ben burda beklerim (gözleri dolmuştu)
    B: ege sen de mirayla birlikte arabada kalsana daha sonra tekrar gelirsin sen ziyarete altında araba var
    E: ben mi şey tamam da olur mu şimd...
    M: ya gerçekten hiç gerek yok ben beklerim tek başıma
    Ege birazcık kaşlarını indirdi.
    B: yok yok olmaz öyle şey yalnız kalma şimdi
    E: aynen canım ege de kalsın yanında hatta istersen ben kalayım
    Ege atladı ordan
    E: ben dururum ya siz bozmayın
    Ben de eylüle aynen gel dedim miray da ufak tefek bişeyler söylemeye çalıştı ama egeyi yanına bırakıp indik.
    Hasta ziyaretimizi yaptık yaklaşık 20 dakila kadar sürmüştü. Okanın durumu iyiye gidiyordu ciddi bi problem çıkmamıştı hızlı hızlı iyileşiyordu.
    Otoparka geri geldiğimizde taksiye yaklaşırken gördüğümüz açıkçası eylülü benden daha çok şaşırtmıştı , belliydi ; miray bi elini egenin yanağına koymuştu ,yanındaki koltuğa geçmiş sanırım yalnız kaldıkları için, öylece birbirlerine bakıyorlardı. Bizi farkedecek oldular ki birden bire toparlandılar.
    Eylül arabaya binerken hızlı hızlı davranıyordu
    E: ooo neler oluyor bakalım burd...
    M: bişey olduğu yok şey hadi gidelim
    B: ege ?
    Ege dikiz aynasından bana baktı. Orda direk gülemiyordu belki ama ben gözlerindeki gülüşü görebiliyordum.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +11
    O çocuğun evime geldiğini görür görmez direk ayaklandım, eylülün önüne geçtim.
    O: ulan mirayı kullanarak beni mi öldürmeye çalışıyorsunuz
    B: oğlum saçmalama ne dediğinin farkında mısın
    O: ulan gibtirgit her şeyi mustafa anlattı bana
    O an tekrar kendi kendime mallaşmıştım. Mustafa her şeyi anlattıysa bu herif neden bana böyle atar gider yapıyor ?
    Kendimi yiyordum adeta. Eylül lafa karıştı
    E: okan bak yanlış yapıyosun
    O: lan sen de bi git sevgilini savunma burda bana
    B: okan bak yanlış biliyosun her ne biliyorsan
    O: ben sana yapacağımı biliyorum oğlum
    Dedi ve hızlı adımlarla bağıra çağıra gitti evimden.
    Eylüle baktım.
    B: eylül neler oluyor
    E: bilmiyorum vanic bilmiyorum ama her şey çok karıştı
    B: bunların hepsini tek tek çözmem lazım
    E: aa bak miray da geldi hoşgeldin canım
    M: hoşbuldum da az önce binadan çıkan okan mıydı ?
    E: evet oydu ya
    M: ne diye gelmiş ne işin var ki burda
    E: geç canım geç otur anlatalım
    B: hoşgeldin miray
    ···
  14. 39.
    +11
    Buketin ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Çok boş bi muhabbet dönüyordu aramızda ve bu sinir bozucuydu. Birden bire lafa devam etti tekrar.
    B: ee nasılsın napıyosun
    V: iyi (sağa sola bakarak)
    B: evimi beğendin mi canım
    V: güzel güzel
    B: seni hiç anlamıyorum ya
    V: ne diye
    B: ne işin var ki bu eylül sünepesiyle
    V: saçma sapan konuşmazsan sevinirim
    B: ay tamam kızma da yalan mı söylüyorum sanki...
    Kısa bi süre bekledi
    B: ... şu haline bak senin gibi çekici bi erkeğin o kızla ne işi olur ya hahaha
    Ben muhabbetin nereye gittiğini anlamamıştım ve aşırı derecede rahatsız olmuştum. Bir an önce eylülü bulup gitmemiz gerekiyordu.
    B: ... ayrıca çok da iyi dövüştüğünü duyduk hıhıhı
    Ulan ne diyordu bu ? Ben kiminle dövüşmüşüm de duyuyordumuz dövüştüğümü ? Ayrıca ben nasıl iyi dövüşebilirim liseden beri kimseyle kavga bile etmiyordum.
    V: ne diyosun sen ya ne dövüşmesi ne saçmalıyosun
    B: ay sen de hemen her şeye kükreme
    V: saçma sapan konuşuyorsun
    B: ay okanın ağzını yüzünü dağıtan sen değil misin sanki yalan konuşuyoruz ya
    Bi anda durdum. Gözlerimi açtım. Kaşlarımı çattım. Birkaç saniye tepki vermedim. Koşarak eylülü buldum.
    B: ben E: eylül

    B: hadi çabuk gidiyoruz
    E: dur aşkım noluyo kolumu acıtıyosun
    ···
  15. 40.
    +11
    Ulan dedim kendi kendime. Sinirlenmiştim. Moralim de bozulmuştu. Benim kayınpederim, kayın babam dediğim adamın hakkımda böyle şeyler söylemesi, ne bileyim işte , koyuyor be. Tamam durumum çok iyi değildi, babam dolmuşçuluk yapıyordu memlekette, kazandığı üç beş kuruşu da bana gönderiyordu adam. Varı yoğu ben olmuştum zaten. Adam da okuyayım adam olayım diye elindeki hiçbir şeyi esirgemiyordu benden.
    O sırada eylülün annesi beni lafa tuttu
    Ea: ee oğlum sen nasılsın iyisin inşallah
    B: sağol şükran teyze iyiyim
    Ea: ne zamandır birlikte kalıyosunuz eylülle
    B: 2-3 akşamdır şükran teye

    Moralimin bozulduğunu hissedecek olmalı ki elini sırtıma koydu
    Ea: sen boşver ferhat amcanı o öyle ileri geri konuşur işte
    B: yok sorun değil
    Ea: biz seni seviyoruz oğlum sevmesek güvenmesek kızımızı emanet eder miyiz
    B: allah razı olsun
    Daha sonra ferhat amcayla balkona geçtik.
    Deli gibi sigara içerdi , hiç ağzından ekgib olmazdı.
    Birden başladı
    Eb: Bak oğlum sana kızımı emanet ediyorum , bu hafif bi yük değil
    B: biliyorum farkındayım
    Eb: eylülü uzun bir süre sana bırakacağız , hatrı sayılacak bi süre
    B: ne demek uzun bi süre ferhat amca ?
    Eb: ben bi süreliğine ingiltereye gidiyorum. Kısa bi süre sayılmaz. Kızıma iyi bak olur mu ?
    B: ferh, ferhat amca ne oluyor şimdi ne alaka
    Cebinden biraz para çıkardı. Biraz dediğim de 800-900 dolar kadar.
    Eb: al şunu
    B: yok almam
    Eb: tutsana ulan !
    Aldım.
    Eb: Bu kısa bi süre de olsa şu yeni yere geçene kadar size yardımcı olur. idare edin. Yeni bi yer bulduktan sonra annesini arayın. O da o konuyu halledecek.
    Telefonum çaldı pardon diyip çıkardım açtım biraz uzaklaşıp. Miray arıyordu.
    M: a a alo (ağlıyordu)
    B: efendim miray
    M: vanic çabuk ol çabuk gel egeyi hastaneye kaldırdık
    Bi anda yerimden fırladım
    B: ne oldu ulan egeye nesi var ?
    M: kaza yaptık vanic acele et hiç iyi değil
    hıçkırarak kapattı telefonu.
    ···
  16. 41.
    +10
    Öylece uyuyakalmıştık. Gece bi ara uyanmış olacak ki üzerimizi örtmüş. Sabah ondan erken kalkmıştım. Yaklaşık yarım saat kadar yüzüne baktım. izledim onu. okşadım. Sonra saate baktım 9a geliyordu artık bi okula uğrasak iyi olacaktı. Yavaşça kaldırdım Eylülü hazırlanıp çıktık. okulda buldum egeyi mustafayı öyle durum değerlendirmesi yaptık. Eylül de mirayla konuşuyordu. Ege görünce bi çekindi. Sonra yanlarına gittim ben eylülle mirayın.
    B: pardon bölüyorum canım ama , miray biraz konuşabilir miyiz ?
    Eylül bana gözlerini patlatarak baktı. Ne konuşacaksınız dedi kısık bi sesle
    B: merak etme hemen geri getiricem sen de o sırada bizimkilerin yanına git canım
    E: iyi tamam

    Mirayı aldım biraz ileri zütürdüm kafetaryaya girdik.
    M: efendim vanic okanla ilgili bişey mi var ?
    B: yok okanın durumu hala aynı da, bu kaan nedir kimdir bi anlat bakayım
    M: ya anlattım ya işte o akşam anlattığımdan fazlası değil hem nerden çıktı birden bire
    B: ulan adam egenin evini bastı
    M: ne demek egenin evini bastı bi dakka noluyo ya
    B: ya işte olandan bitenden haberin yok laf yapıyorsun kendi kendine
    M: ya bi dakika vanic ne oldu anlatır mısın
    B: neymiş efendim seni evine bıraktı diye egeyi yaşatmayacakmış bilmemneymiş
    M: oooha yuh yuh
    B: anlatsana sen şunu
    M: ya diyorum ya , ama sadece şey
    B: ney ? ney işte dıbına koyayım bana o "şey" lazım
    M: ilk sene bu benden hoşlanıyordu sanırım ama sonra aramızda hallettik biz onu ya arkadaş olmamızı daha uygun gördük birlikte
    B: ULAN BU ŞiMDi Mi SÖYLENiR BE KIZIM YA
    M: ya önemli bişey değil ki hem 2 yıl olmuş onunla alakalı bi durumumuz yok yakın bi arkadaşım işte
    B: ya sen ne diyorsun allah aşkına ya bırak allahını seversen

    O sırada eylülle egenin yanına gitmeye koyulmuştum

    M: ya dursana ne oluyor ya üff
    B: bişey olduğu yok miray gel şuraya

    birlikte eylülle egenin yanına gittik mustafa çoktan gitmişti zaten anlattığım gibi çok yakınımız değildi.

    B: bundan sonra miray biraz bizimle takılacak en azından şu okan durumunu çözene kadar
    M: ya ne oluyor bilmiyorum ama sanırım evet
    Ege kıpkırmızı kesilmişti. Hiçbir şey söyleyemiyordu. Seviniyor muydu üzülüyor muydu bilmiyorum. Ama açıkçası ben pek egeyi düşünerek öyle davranmamıştım.
    Eylül de ufaktan bana kızar gibi bi hale bürünmüştü." Ne mana şimdi " bakışlarını seziyordum ama biraz idare edecektik çünkü bu işin sonunu getirmemiz gerekiyordu.
    O sırada masaya hızlıca vurulan bir elle irkilerek birden vurana yöneldik

    "KALK MiRAY SENiN BURDA NE iŞiN VAR GiDiYORUZ."
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    +9
    E: canım
    B: efendim
    E: beni hiç bırakma tamam mı
    B: seni asla bırakmıycam
    E: seni seviyorum (eliyle boynumdan tutup kendine doğru çekerek dudağımdan öptü)
    Ben elimi omzundan indirdim , belinden sardım. O da dirseğinin aşağısı kolumun üzerinde kalacak şekilde elimi üzerime koymuş, parmaklarıyla da sakallarımla oynuyordu.
    E: artık kocam olmanı istiyorum
    B: canım bunu daha önce de konuşmuştuk
    E: biliyorum ama artık ben çocuklarımızı sevmek okşamak istiyorum, okulun bitmesine de 1 yıl kaldı zaten
    B: eylül iş bulur bulmaz seni alıcam biliyosun (hafif kıkırdayarak) artık alamazsam da kaçırırım naaapayım
    E: ya aşkım sen de alamazsan kim alacak allah aşkına
    Ben bir anda kulak kesildim. Salondan konuşma sesleri geliyordu. Eylül de benim durumumu farkedinde biraz sessiz kaldık , biraz dinledik. Egeyle miray bişeyler konuşuyorlardı, ama duyamıyorduk ne konuştuklarını. Sadece muhabbet ettiklerini anlayabilmiştik. Eylül gülümsedi. Onun güldüğünü görmek benim için en büyük nimetti belki. Bi kez boynundan iki kez de omzunun üzerinden öptüm. Üzerini örttüm sımsıkı.
    Sonra biraz sitem eder gibi konuşmaya devam ettim
    B: şu hale bak sıkı sıkı sarın da üşüme ...
    E: yanımda sen varken üşümem hayatım merak etme
    B: gel o zaman
    Sımsıkı sardım eylülü. Göğsüme yatmaya bayılırdı. Başını sol göğsüme koydu, sol elini de sağ göğsüme koydu. Ben de belinden ve omzundan sımsıkı çevrelemiştim onu. Isıtmam lazımdı , üşümemeliydi benim eylülüm.
    Sabah eylülün beni fısıldayarak "vaniiiic vaniiic kalk bak aşkım kalk kalk şuna bak çabuuuuk ayyyyy" diye kaldırmasıyla günüm başlamıştı.
    Hemen elimden tutup salona çekti, ben zaten uyku sersemiydim , yürümekte bile zorlanıyordum.
    Salona gelince beni de eylül gibi sessiz sessiz bi gülme tutmuştu. Ege yatıyordu yatağında, bi kolunu göğsünün önünde büzmüştü , diğer kolunu da başına dik dümdüz yastığına uzatmıştı. Miray da o koluna yatmış , kıvrılmış , büzülmüş uyuyordu yanında. Egenin kolunun verdiği güven hissini uykusunda bile yüzünde oluşmuş küçük gülümsemeden farkedebiliyorduk.
    Eylül kahvaltıyı hazırlamaya başladı, mirayla egeyi hiç ellememiştik. O sırada eylülün telefonu çaldı.
    E: kim arıyo hayatıım
    B: şş sessiz ol uyuyolar. Baban arıyo canım napayım
    E: aç konuş bitanem ne yapıcaksın hahaha
    B: ne dur tamam

    B: ben Eb: eylülün babası
    B: alo ferhat amca nasılsın
    Eb: alo eyl.. siz kimsiniz
    B: benim ferhat amca vanic
    Eb: oooo nasılsın oğlum eylül nerde
    (Ferhat amcanın beni çok sevdiğini düşünmüyordum böyle bi tepkiyle karşı karşıya kalmak beni şaşırtmıştı)
    E: iyidir ferhat amca kahvaltı hazırlıyor eylül de vereyim istersen
    Eb: hayırdır sabahın bu saatinde neden birliktesiniz ki siz
    O an ne söylesem bilemedim fakat saklamanın bi anlamı yoktu , adam kayınpederim olacaktı sonuçta.
    B: ferhat amca eylül dün akşam bende kaldı saat geç olmuştu ben de salmadım
    Eb: ne demek sende kaldı oğlum ne diyorsun sen
    B: merak etme ferhat amca zaten beni biliyorsun
    Eb: neyse bunu daha sonra konuşacağız eylüle ver bakayım telefonu

    Eylüle zütürdüm. Eylül gözlerini patlatarak ve şaşırarak konuşuyordu. Biraz da heyecanlanmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Eylül'ün babasında izmirlilik sezdim biraz sanki (ironi)
      ···
  18. 43.
    +9
    Gördüğüm ilk şey başucumda ağlayan eylüldü. Uyandığımı görünce elimi tuttu. Biraz gülümsedi. Zordan bi gülümsemeydi.
    B:(başımı tutarak doğruldum) uhh nerdeyiz biz ya burası neresi
    E: bilmiyorum vanic neler oldu bi bilsen
    B: bu ne ya şimd..
    Yan odadan sakallı bi adam geldi.
    S: sakallı adam B: ben
    S: uyanmışsın kardeşim geçmiş olsun
    B: hayırdır burası neresi
    S: ben murat , içerdeki arkadaşım da selçuk. Ege haklıymış ya senin zütünü kollamakta fayda var haahaha
    B: ne ege mi
    S: iyi misin kardeşim biraz daha dinlenin saat daha çok erken sonra biz bırakırız sizi keyfinize bakın
    Neler olduğunu anlamamıştım. Ege ne alakaydı ki bi kere ?
    B: eylül neler oluyor ya
    Bana sarıldı. Boynumda ağlamaya başladı.
    E: çok kortkum vanic sana bişey olacak diye çok korktum. Allahtan bu adamlar yetişti de..
    B: ne yetişmesi bi anlatsana
    E: mustafalar 4 kişi üzerine çullandılar ya nasıl vuruyordu sana köpek (hıçkırdı)...
    Biraz durdu , devam etti.
    E: ... sonra bu çocuklar geldi koşarak , nerden geldiklerini bilmiyorum dağıttılar orayı
    B: biz buraya nasıl geldik peki
    E: bi taksiye bindirdiler seni , buraya getirdiler. Ben de ağlamaktan önümü göremiyordum ki. Çok korktum.
    Omzundan sarılıp kendime çektim. Taksiyi duyunca içim rahatlamıştı. Lavaboya gittim. Sol gözüm şişmişti, altı da biraz morarmıştı. Yanağımda da çizikler vardı.
    Telefonum çaldı, ege arıyordu.
    E: oğlum sen ne yaptığının farkında mısın?
    B: asıl sen ne yapıyorsun ne oluyor aq?
    E: allahtan benim arkadaşlara söyledim de senin zütünde dolandılar dün akşam. Yoksa taku yiyordun bak, neyse iyi misin kardeşim bi sıkıntın yok demi
    B: iyiyim merak etme sen nasılsın
    E: şuan senden daha iyi olduğum kesin
    B: mal gibiyim ya
    E: biraz daha dinlen sen , sabah o ipne selçuğa söylersin bırakır sizi
    B: hadi iyi geceler kanka allaha emanet
    E: hadi eyvallah kendine iyi bak
    ···
  19. 44.
    +9
    Beyler kegiblik için kusura bakmayın dıbına koyayım birden bi yoğunluğa girdim 1 saat içerisinde yeni partı akıtacam harbiden kusuruma bakmayın misafiridir takudur bitmedi aq
    ···
  20. 45.
    +9
    Murat ve selçuk bizimle pek muhabbet etmiyordu. Arada bir gelip bir isteğiniz var mı diye sormuşlar eylüle. Ben uyumuştum. Sabah 9 gibi eylül beni uyandırdı. Taksisine atladık birinin, eve gittik. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Yatağa yattım. Eylül başımdan ayrılmıyordu.
    Bi nanelimonudur bi sıcak sütüdür çayıdır bilmemnesidir sürekli bişeyler yapmaya çalışıyordu. Arada bir yaralarımı temizliyor, tekrar kapatıyordu.
    Yatağa uzanmıştım, gözlerimi kapattım. Ama uyumuyordum.
    Eylül başucuma oturdu. Elimi tuttu iki eliyle , sımsıkı. Öptü. Hafif ağlamaklıydı. Ben hiç gözlerimi açmıyordum.
    Alnımda avuç içini gezdirdi. Saçlarımı okşadı. Burnunu çektiğini duydum. Muhtemelen gözlerini de silmişti o sırada.
    Yanağımdan boynuma doğru çekti elini. Boynumdan tuttu. O da yanıma kıvrıldı. Nefesini yanağımda hissediyordum. Korkmuştu benim için, belliydi.
    Hiç istifimi bozmuyordum. Sanki uyumadığımı bilircesine fısıldadı kulağıma
    "Seni çok seviyorum"
    ···