1. 1.
    0
    inci sözlük progrdıbını yolluyorum
    ···
  2. 2.
    0
    @36 feci güldüm bin, al şukunu.
    ···
  3. 3.
    0
    ufak ufak toparlıyorum, koca bir öykü için sayfalar dolusu entariye gerek yok nitekim. tahmin edeceğiniz üzere, adana bölge mahkemesinden de bir şey çıkmadı, hee yargıtay kısmı da afili, onu da anlatayım yeri gelmişken. tabii davayı temyize zütürüyor babamlar, yargıtay'da da bu tip davalara bakan dairenin 5 asil üyesi var, ve bir kararın çıkması için 4'e 1 çoğunluk lazım, 3-2 yetmiyor panpalar. düşünün artık, orada da satın alınıyor şahıslar, ve ilk görüşüldüğünde dosya, oylama yapılıyor ve sonuç 3e 2 babamların aleyhine. kurulda 4 erkek, 1 kadın üye var. 1 erkek ve 1 kadın üye babamların lehinde. dosya tekrar görüşülüyor, tahmin ettiniz ve doğru çıktı, 1 üye daha satın alınıyor ve babamların aleyhinde temyiz yolu da kapanıyor. peki satın alınamayan, babamların hakkını yedirmeyi kendine yediremeyen kim? o tek, kadın üye beyler. o zamandan beridir, kadınları her daim ezilseler de, böylesi insani hislerle, karakterle dolu olması bende saygı uyandırmıştır, ve hiç bir kadının - annem, kardeşim, sevgilim olsun olmasın - kötü hissetmesine yol açacak bir şey yapmamaya çalıştım hayatımda. ne kadar başardım, bilemiyorum tabii. insanız en nihayetinde, hata kabahat bize mahsus.
    ···
  4. 4.
    0
    http://www.incicaps.com/r/70807.jpg/
    ···
  5. 5.
    0
    rizörvd
    ···
  6. 6.
    0
    babam çalışırken de, örneğin apartmanda da komşumuz olan bir iş arkadaşına maaşını aldığı gibi tamdıbını verdiği olurdu. niye mi; çünkü atıyorum ismini, can amcanın oğlu çelik, benden büyüktü, anadolu lisesi vs. kazanamadığı için, ailesi de iyi bir okulda okusun diye, koleje gönderiyordu (mersin'i bilen bilir, toros koleji, o dönem zaten bir iki tane var, ve iyi okul bunlar) ve taksitlerini toparlayamadığında, ya da toparlayıp eve para kalmadığından babam destek olurdu. burada ne olur yanlış anlaşılmasın, babamı övmek, pompalamak gibi bir niyetim bu başlık boyunca asla olmadı, olmaz da. öyle düşünen olursa cidden üzülmem, kalbim fena kırılır. varmaya çalıştığım noktayı zaten anladınız; babam arkadaşları için bunları yaparken, tek birinin ağzını açmaması, ne mahkemede ne sağda solda. düşünün utancın boyutunu ki, babam o konuşmayı yapmadan önce veya sonra bile gelip de yanına, ya halil sen haklısın, ya da üzüldük gibi şeyler bile söyleyemiyor ezikler. Beyler burada şunu belirtmek isterim; eziklik, fakirlik demek değildir; eziklik, ailenin tahsil derecesi, senin tahsil derecen değildir, okuduğun kitap, giydiğin giysi, dinlediğin müzik, takıldığın mekan, sevdiğin insan da değildir. Eziklik, bir ruh halidir, ve insan olan sadece bunu hisseder zaten bir yandan, ve yapman gerekeni yapamadığında, olman gerektiği gibi olamadığında eziksindir. o nedenle ben de kullanıyorum geyiğine liseli tabirini ama, kimsenin somut koşulları nedeniyle ezik muamelesi görmesini ya da hissetmesini kaldıramam, ve çok insanla, yeri geldiğinde kendimden konumca üstte olan insanlarla (buna askerdeyken komutanımız albay da dahil bu arada) bu yüzden karşı karşıya geldim. benden zütürdükleri oldu, ama pişman mıyım, asla olmadım. bana minnetle bakan bir çift göz yetti her zaman panpalar
    ···
  7. 7.
    0
    beyler, hikayeyi tamamlamak için entry giren her kardeşime cevap yazamıyorum okusam da, sonra bakacağım onlara. şimdiden kusura bakmayın. üniversite döneminde rahat 3 4 gün ağır içerdim ben, dertli olduğumdan falan değil, ortam nedeniyle, sevdiğimden. askerden bir süre önce bayağı kısıtladım ve şu an haftada bir bira belki, onu da biriyle paylaşarak içiyorum. ama bu anlatı bittiğinde, bakar ocakbaşı beni bekler herhal, boğaziçi üni.nin orada, bilen bilir. neyse devam ediyorum, müdürün yanından sonra iş arkadaşlarının yanına geçiyor, ve ayakta başlıyor saydırmaya, içeriği tahmin edersiniz zaten, ve küfrediyor ağır bir biçimde de, hem genele hem isimlere hitaben. çıt yok ama, cidden çıt yok. ve en çok koyan da ne biliyor musunuz adama, "ulan hakkının yenmesi ne ki, her gün milyonlarca adamın hakkı yeniyor" diyebilirsiniz, haklısınız da amk. bir ezilen babam değil tabii ki de. ama koyan şu binler: babamlar özellikle ÇE devletin elindeyken, bayağı iyi durumda işçiler, hani ingilizcede bir terim vardır affluent worker diye, varsıl işçi yani. 3 ayda bir ikramiyeyle, yüksek maaşla çalışıyorlar kurum itibariyle. ama babam paraları hovardalık, içki için olmasa da pek tutumlu olmuyor gene annemi dinlemeyip o zamanlar, arkadaşlarına iyilikler, borçlar, aileye yardımlar, vs. Bunun için hiç gocunmadım, tam tersine gurur duydum bu özelliğiyle, ve az biraz biriktirmesini isterdim tabii ama, hiç istemesem de bu özelliği de genetik bana geçti beyler. çok para geçti, geçer elime ama borç içindeyimdir bir yandan. şu anda da allahın sopası yok işte, işsizim. neyse, ne diyordum, heh
    ···
  8. 8.
    0
    mahkemede ağızlarını açıp, tek bir kelime bile etmiyorlar... şimdi burada didaktik, ahlakçı bir tip olmak istemiyorum ama, bu yapılır mı beyler... bu yapılır mı? siz böyle bir şeyi yapabilir misiniz, böyle bir şeyi insanlığınıza, aldığınız nefese sığdırabilir misiniz... tabii olay adanadaki mahkemeye gittiğinde, yani dava ilk red olduğunda, babam arabasıyla şirkete gidiyor. önce personel müdürü veysel bey'e öfkeli bir sitem: benim çocuklarım daha ilkokulda veysel bey, nasıl yaptın bunu bana, iki ay bekleyemedin mi" diyor ve lafı uzatmıyor. karşısında müdür, nasıl yamulmuş, onu hiç anlatmıyorum. dayak yiyeceğim falan korkusu zannetmeyin beyler, babam hiç öyle birisi değil, hele tanıdığı bir insana, haşa... sözüyle döver gerekirse, bilirsiniz söz daha beter eder adamı. utançtan bu yamulmalar hep, demek ki adam canavar değil, utanıyor yaptığından ama gene de yaptığı kabul edilemez ya, neyse..
    ···
  9. 9.
    0
    kalemin kuvvetli panpa. verdim şukunu.
    ···
  10. 10.
    0
    davanın reddi demiştik, burada zaten belli oluyor tabii her şey. sendika yöneticisi 5 6 tip, parayı yediriyorlar mahkeme heyetine, artık nasıl büyük bir para var, siz tahmin edin... Adana'da bölge mahkemesine gidiyor, oradan da bir şey çıkmıyor haliyle, para, rüşvet bol... Asıl başlıktaki konuya geliyorum beyler, işin civcivli kısmına yani, olayın temasına, anafikrine... dost kazığı demiştik değil mi; Hz.Ali demiş ki, düşmanından değil iyilik ettiğinden sakın. sana asıl zarar verebilecekler onlardır. kendisi de zaten evlatlık aldığı nankör tarafından camide şehit edilmişti, adam akibetini bile biliyor... Mahkeme sürecinde yaşananlar şunlar beyler: başlarda aynı durumda 9 kişiler babamlar demiştim, x tarihinde işten çıkartılan. 7'si adanadan, ve mahkemede bunların mesai arkadaşları diyor ki (çünkü ÇE'nin mersinde termik santrali var, tarsus ve adanada da hidroelektrik santralleri beyler) "ya ayıptır, günahtır. bu arkadaşlarımız bizlerle yıllarca katkı payı verdi bu fona. madem mahkeme, sendika binlik yapıyor, hepimiz atıyorum ellişer milyon az alacağız, bu arkadaşlar da bizim kadar pay alacaklar buradan" diyip, kendi paralarından fon yapıyorlar arkadaşlarına. babamın arkadaşları, böyle bir şeyi dillendirmedikleri gibi
    ···
  11. 11.
    0
    rez yemek yıyım bı burayız devam
    ···
  12. 12.
    0
    güzel yazıyon rizörvid
    ···
  13. 13.
    0
    temyizden de bir halt çıkmayınca, ver elini AiHM, Avrupa insan Hakları Mahkemesine. Burada dava iki kez görüldü beyler, ikincisi olaydan bir kaç sene sonra, dava dosyasını tekrar istemişlerdi bizimkilerden. Ekgib değerlendirmiş olabileceklerini düşünmüşler. Ama onlar da şeklen bir ekgiblik olduğu kanaatiyle, bir şey yapamadılar. çünkü ilk kez dava açılırken, bir süre geç kalınmış. ama aslında böyle bir şey yok, şöyle yok, çünkü fon dağıtıldığında paraların yatması için belli bir süre geçiyor haliyle, prosedürü, bürokrasisi. Tabii ki, senin şeklen, don dağıtıldığında bir takip, tebligat,vs yaptırman mümkün herhalde, ama böylesi bir çakallığı insan arkadaşlarından beklemediği için (sendika yöneticileri de seçilen işçiler nitekim) gerek duyulmuyor. kaldı ki nerden bilsin babamlar o tür mevzuatları, o da ayrı bir konu
    ···
  14. 14.
    0
    AiHM'den de bir şey çıkmayınca, zaten o çıkmazdan evvel, babam dolmuş hattını satmak isteyen arkadaşına, beni artık bekleme, ben alamayacağım dedi. Tüm bu süreç boyunca, ve aslında tüm hayatım boyunca babama tek kızdığım ve hala da kızdığım nokta buydu. Alsaydı, arkadaşının dediği gibi, bir iki aya borç harç bitecekti. ama bizimki sevmediğinden borcu, yanaşmadı. Peki o durak ne mi oldu beyler: genel hatlarıyla aktarayım: 1995 yazında dolmuşla birlikte adamın 1 milyar 300'e satacağı durak, 1997 gibi sadece hattın kendisi 250 milyar civarıydı (pazarlık payını katmıyorum), 1998-1999 döneminde de 500 milyar olmuştu. sonrasındaki ekonomik krizler, ve daha durağan giden enflasyon nedeniyle şimdiki fiyat da hatırı sayılır bir şey ama, o zamanki gibi cafcaflı gelmiyor kulağa. Yıllık enflasyonun totalda yüzde 60, 70 olduğu yıllar beyler. Atıyorsun diyenler için söylüyorum bunu. ve o dönem bizim orası iyice merkezi bir yer haline geldiği için, artış astronomik olmuştu. 15 dk geliş, 15 dk gidiş gibi kısa bir mesafede servis yaptığı için de, 3 4 günlük hasılat babamın aylık maaşına denkti
    ···
  15. 15.
    0
    @50 hepsi kötü be panpa... babam bir değil, kaç arkadaşım dostum dediği adamı kaybetti, daha doğrusu sildi bu yüzden. önceden sadece arkadaşım, arkadaşlarım diyen adam, abartmıyorum 20 yıl yaşlandı o süreçte. allah inancı tam olan bir insandı, bunlar üzerine ne allahı amk yok öyle bir şey diye reddetmeye başladı. sonra aynı gün banyoda ayağı kayıp düşünce, tövbe diyorum yarabbim dedi ahaha
    ···
  16. 16.
    0
    ben de 15 senelik en iyi arkadaşım dostum dediğim ailemden yakın gördüğüm adamın bana attığı kazığı unutamıyorum reyiz. en çok da yedğin kazık değilde iyi bi dostu kaybetmek koyuyor adama.
    ···
  17. 17.
    0
    @48 ahaha panpa fena güldürdün. şukuyu da hak ettin. sor kardeşim anlamadığın yerleri, istersen pm at, fark yapmaz
    ···
  18. 18.
    0
    panpa anlamak için arkadaşları topladım 6 kişi okuduk ama hala çözemediğimiz yerler var genel olarak ana fikri çözdük bu yüzden bütün entrylerini şukuluyorum bin duygulandık 6 kişi
    ···
  19. 19.
    0
    bu arada dinleyen, entry giren binlere birer şuku (az ama) hediyem olsun istedim :d
    ···
  20. 20.
    0
    "babam bana bilgisayar alamadı ama ben ona araba aldım" diye bir ford reklamı vardı ortaokul ya da lisedeyim, tam hatırlamıyorum bilen bilir. bu benim içime nasıl işlemişse artık, hep bunu düşündüm, mezun olurken de üniversiteden. bunu yapacağım diyordum ve sonra yaptığım anda da sarılıp babamın boynuna, baba bu reklam etkilemişti beni diyip, youtube'dan önce izletecek, sonra da tekrar sarılcaktım anahtarı teslim ederken ona. sen o kadar yüce bir insansın ki, daha fazlasını yapamadığım için aslında üzgünüm diye anlatacaktım ona. ama askerlik sonrası bazı şeyler planlandığı, bana vaat edildiği gibi gitmedi binler. hala boştayım. sadece mezuniyet sonrası işte 2 sene çalışırken (o dönem maaşım fena değildi) babamın şu anki arabasının tamirleri için bir miktar verebilmiştim, onla avutuyorum işte kendimi. hikaye bu kadar dostlar, öncelikle dinlediğiniz için sağolun, yan kısımlarla daha da genişler bu olay, çünkü bizimkilerin başına gelmeyen yok gibi, ama gerek yok sizi de yormaya, hadi eywalla.
    ···