hayata sakso çekerek yaşam savaşı vermek

bazen ince bir bele sarılmak, hayata tutunmakla eşdeğer.

bazı ince bellerin çürüyüp gitmekte olduğunu bilmek ölümden beter.

bir gün denizin ortasındayken, kayığımda yapayalnızken bir ses duydum. öyle tatlı, öyle yumuşak bir sesti ki,adeta kulaklarımı okşuyordu. benim küfür ve ağıt duymaya alışkın kaba kulaklarıma dolamaması gereken bir sesti. adeta bir an önce gibtir olup gitmem konusunda beni uyarıyordu. kendime hakim olamadım. sesin geldiği yöne başımı çevirdim. ipek saçlarıyla bir denizkızı şarkı söylüyordu. eğer okumayı bilseydim, denizkızlarına asla yaklaşmamam gerektiğini de bilirdim.ama bilmiyordum. kör cahildim. yaklaştım.gözlerimin içine bakıyor,tam olarak bana söylüyordu şarkısını. cahil ve kaba saba bir balıkçı ne yaparsa onu yaptım. aşık oldum.ah şu okumayı bilseydim.. denizkızlarının balıkçıları sadece ilginç,ve onlardan farklı olduklarından dolayı çekici bulduklarını, babalarının kristal sarayı dışına çıkmak ve gerçek dünyayı görebilmek için onları kullandıklarını bilirdim okumayı bilseydim. bilmiyordum,bilmiyordum.. onunla seviştim. artık benim için çok geçti. suya atlayıp giderken bir şey diyemedim. elimi uzattım, tutamadım.ipekten bir kuyruk okşadı avucumu,o kadar. zehrimle suyun ortasında kalakaldım.o günden sonra hep onu aradım.tam umudu kesmişken, deniz kıyısında altın saçlı bir bebek gördüm. hayal değildi. bebek babası olduğumu idda ediyordu.'benden olamayacak kadar güzelsin' dedim ona.'annemin sihrinden' dedi. elini tutmak istedim, suya atladı o da.sonsuza kadar yok olup gitmişlerdi. hayal görmediğime dair bir kanıtım var:göğsümün ortasındaki kocaman boşluk. elimi içine sokuyorum, arka taraftan çıkıyor elim. insanlar boşluğuma kafalarını sokup fotoğraf çektiriyorlar.

Birden yapayalnız kalıyorum dünyada. Manevi bir çatının tepesinde seyrediyorum bütün bunları. Dünyada yalnızım. Görmek, uzakta olmaktır. Açıkça görmek, durmaktır. Tahlil etmek, yabancılaşmaktır. insanlar bana değmeden geçiyor yanımdan. Etrafımda havadan başka şey yok. Kendimi o kadar tecrit edilmiş hissediyorum ki, üzerimdeki giysiyle aramdaki boşluğu bile algılıyorum.

- Fernando Pessoa

peri kızları suda oynaşıyorlardı. birbirlerine bilerek su sıçratıyor, havadan daha hafif kahkahalar atıyorlardı. kimi çırılçıplaktı, kimi beyaz kumaşlara sarınmıştı. bana kalırsa bu daha iyiydi. vücutlarına yapışan ve şeffaflaşan kumaşın altından belli belirsiz görünen minik kuşların gagaları gibi sivri ve pembe meme uçlarını seyretmek çok zevkliydi. zaten hep ereksiyon halindeydim doğam gereği.bu mucizeler ve kutsallar zamanında ben yine lanetlenmiştim. üremek varlığımın amacı, tercih edilmemek ise kaderimdi. priapostan sonraki en istikrarlı kaybeden bendim.ben, babam,dedem, dedemin babası.. neticeyi bilsem de,güdülerime hakim olmam imkansızdı. morarmış,zonklayan, devasa aletimi adeta zar zor sürükleyerek perilerin yanına seyirttim. yürüyüşüm komikti. keçi ayaklarımla yürüyemiyor, sadece sekebiliyordum. beni çekici kılabilecek tek şeyi(daha önce sayısız defa denenmiş ve başarısız olunmuş olmasına karşın)yaptım salyalar akan ağzımla sırıtarak onlara doğru sekerken. boyunma asılı flütü ağzıma zütürdüm. tanrı babamın adını almış olan flüt. bize onun şanssızlığını, kötülüğünü bir hastalık gibi geçiren enstrüman. neşeli,fakat aceleci ve şehvetli müziğim dönüp bana bakmalarına neden oldu. nasıl da isterdim bana da lir çalan orpheusa baktıkları gibi bakmalarını! beni de arzudan çıldırıp paramparça etsinler isterdim. bakışlarda arzudan eser yoktu. yalnızca alay ve aşağılama, belki biraz da korku. ipek saçlarını savurarak yok oluverdiler.ben ve aletim yine baş başa kaldık. benim zavallı, morarmış gibim ve ben. sadece ikimiz. belki bir de boynuzlarım,bir de iğrenç kokum. teke gibi kokmak dedikleri bu olsa gerek..

bir insanı sevmekle başlar her şey, sonra o insanı gibmekle devam eder. tadını bir aldın mıydı,bir daha vazgeçemezsin. adam adamı giber mi demeyin, öyle de bir giber ki..ama iyi de oluyor aslında deveye diken insana giben lazımmış ne de olsa

giben sevilir, seven gibilir..

şekil a'da görüldüğü üzre, çaresizm. bilin bakalım virgülün neresinde kalıyorum

@583 panpam bak, başıma gelenleri az çok biliyorsun. fakat,diğer yandan da gerçekler var. gerçek ne mi? eğer bana olanlar gibi başına absürde kaçan felaketler gelmediyse,ve 'kader' ayırmadıysa diyeyim; unutursun. kesin unutursun,net unutursun. unutmamak diye bir şey yok. ayrılık varsa ortada zaten iki taraftan biri yeterince sevmiyordu demektir.bir üzülürsün,iki üzülürsün sonra günün birinde 'eehh giberim böyle aşkın ızdırabını' dersin. belki bardan bir motor kaldırırsın.bir süre fuckbuddy olursunuz. daha sonra bir gün humbilmemkaç amfisinde tatlı mı tatlı, çiçekli elbise giyen bir hatunla karşılaşırsın.bir zamanlar ex hatun hakkında düşündüklerinden ötürü kendinden nefret edersin. sonra o çiçekli elbise giyen hatunla sevgili olursunuz.ilk defa öpüşüyormuş gibi dizlerin titrer onu öperken. güne şarkı söyleyerek başlarsın. okul biter. yaş da gelmiştir hani. hatunu istemeye gidersin, tuzlu kahveyi içer;kızı kaparsın. kız bakiredir. evliliğin ilk yılları mükemmel geçer. sonra bir gün yaptığı yal misali yemeklere uyuz olmaya başlarsın.bu arada bebek de yoldadır. fırsattan istifade rusa gidersin. karın bunu çakar, kavga gürültü. ayrılmaya asla zütünüz yemez. zaten bu arada çocuk da doğmuştur.bez, mama masrafı, okul taksitleri vs. derken günün birinde kendini beyaz atletinle televizyona boş boş bakarken bulursun. hayatın özeti budur.

@592 istisna mı? dur sana kendi hayatımın 20 yıl sonra nasıl olacağını anlatayım(tahmini).belki yurt dışında yaşıyor olacağım.'iyi' bir işim olacak. uslu bir çocuk gibi işime gelip gideceğim, çünkü tam tersini yapmanın da bir faydasını görmedim. temelde uyuşturucu kullanmakla her gün aynı saatte kalkıp işe gitmenin pek bir farkı yok. ikisi de alışkanlık, koşullanmışlık bir yerde.iyi kötü para kazanıyor olacağım. yalnız olduğumdan parayı harcayacak yer bulamayacağım büyük ihtimalle.bu durumda saçma sapan bir koleksiyon yapmaya başlayabilirim. boş zamanlarımda kitap okuyup, operaya gideceğim. huur olacağım kesin, okumuş huur olacağım. kültür mantarı yazacak kartvizitimde.bu arada en az bir master tamamlamış olacağım, çünkü bol bol boş vaktim var. okula gidecek kadar boş vaktim var diyelim. dünyanın orasına burasına bir iki ziyaret yapmış olacağım.tac mahalden zerre etkilenmemiş olacağım. evimde tahmini en az iki evcil hayvan olacak, belki de konuşan bir papağan.. banyoda duşa özel su geçirmez plastikle kaplı osbir dergilerim olacak. bunu da otomatiğe bağladım zaten. görevmişçesine asılmak diye dizi olabilir hatta bundan bak. günler gelip geçecek, benim için bir gib değişmeyecek. televizyon en yakın arakadaşım olacak. sıkılacağım.öyle sıkılacağım ki neyse ki ömrüm kısalacak. küçük bir ergen kız gibi herşeyden nefret edeceğim. sevimsizliğimle insanları bezdireceğim. asık suratım hakkında hoş olmayan şeyler söyleyecek insanlar. günün birinde, muhtemelen kanserden, ruhsuz bir hastanede öleceğim. böyle..

dıbına koyum iki üç entrini okıuyayım dedim de böyle böğrümde su aygırları oturup mantı açıyorlarmış gibi bi ağırlık çöktü yeminle ruhum kerane gülüne döndü gidip amelie filmini falan izliym de ruh halim değişsin yandan yandan yan tirsen müzikleri ile hayata barely legal teen memesi pembeliğinde bakayım tekrardan muallaktor.

@616 şimdi amelie dedin de, ne zamandır bunun hakkında biriki şey söylemek istiyorum. amelie,gelmiş geçmiş en tehlikeli film karakteridir.ne olduysa onun yüzünden oldu, instagram thumblr fotoları, retro özlemi, puantiyeli elbiseler, yeşil paltolarla giyilen kırmızı rugan ayakkabılar,bol tüylü ayı postundan hallice kazaklar(üstelik de kolları ellerin üzerine kadar çekilmiş),turuncu ve siyah ama illaki kısa saçlar, kırmızı rujlar, bitki çayı ve eski kitap tüketimindeki önlemez artış..ve o hatunlar. yüzünde iğrenç bir 'masum' gülümsemeyle dolaşan, kediye tapan ve gibko hollandalı grupları dinleyen o kızlar. beyler:( zehirleniyorum amk.bu film hatunları zehirliyor ve ben onlardan zehirleniyorum.o hatunlara hasta olan ekşici muallaklerden zehirleniyorum.ya o film? aman tanrım..bu bir günah amk. hele o gibişme sahnesi.. parmak uçlarıma kadar uyuşuyorum sinirden.'küçük iyiliklerle çevresini güzlleştiren, sorunlu bir çocukluk geçirmiş minik tatlı kadın' bu tema bizi toplumsal çöküşe sürükleyecek, demedi demeyin. amelieyi,kafasını pisuvara sokup hunharca gibmek, ve ardından da sırtına takumla 'iyilik perisi' yazmak istiyorum, elbette ki ağzına boşalırken adımı bağırttıktan sonra..

rezerve panpa şuku

@630 hımm..bir düşünelim.ben şahsen seni donuma yapıştırmak isterim panpa.hep nasıl bir duygu olduğunu merak etmişimdir.

haydi beyler, hepinize iyi sabahlar.ben kaçar bu günlük

kısacası her şeyi isterken tek bir şey almış.her şeye bedel tek bir şey. ölümüne kaybetmiş. ölümcül kaybetmiş.ne var ki ölmemiş. ölememiş.işte sorun da tam olarak burda. kalanlar kıvranıp duruyor saniyeler yıl gibi. geçmiyor.oyalanılmıyor, unutulmuyor.devam etmek zorunda olmak kadar korkuç bir şey olamaz. kendini parçalasan da sonuçsuz. boğazını yırtana kadar bağırsan da cevapsız.sen çaresiz..

o günden sonra zavallı huur çocuğu lanetlenmiş. aynaya baktığında kendini göremez olmuş. nereye baksa tek kişiyi görüyormuş. şunu unutmayın binler, ölülerin yannanı devasa olur. giberler.beyninizi, kalbinizi giberler. bin çocuk oyuk oyuk olmuş gibilmekten. delik deşik olmuş, elek gibi olmuş. duygular insanlar gelip gelip geçiyorlar.ben duymuyorum. hissetmiyorum.gelene buyrun geçin diyorum. kalbimde bir yer edinmeniz imkansız. kalbim ağzına kadar doldu. kalbim kendi kendini yedi. şimdi gibtirin gidin.

adam hala yazıyor...

not : okumadım.

beyler o kadar gibko bi dünyada yaşıyoruz ki paranın bulunmadığı dönemlere gitmek istiyorum amk... Bir yanımda fakirlikten 10 yıllık çocuk montunu giyen biri diğer yanımdan şu ebesinin amı kadar olan gözlükler var ya onlardan takan içine sarar gömlek üstüne polo kazak onun üstüne hatemoğlu kaban giyen bir huur çocuğu geçiyor. sözde ikiside aynı topraklarda doğdular ikisini de "allah" yarattı. ekonomik eşitsizlik, sosyal eşitsizlik, huur çocuğu insanlar la dolu lan her yer farkında değil mi bu gibtiğimin insanları nasıl bu kadar mutlu olabiliyorlar. mutlu insanları anlayamıyorum ya görmüyorlar ya gözlerini kapatıyorlar.bu dünya çürüyor beyler...

binler, aşık oldukları kadınların kendilerini kurtaracaklarını düşünür. Oysa hiçbir kadın dünyaya bir bini kurtarmak için gelmemiştir.

- Hakan Günday