hayata sakso çekerek yaşam savaşı vermek

sanırım cennete giriş biletimi yanlışlıkla çöpe attım.

Aklıma bir zamanlar benim olan bir kadın geldi.o etek giyemezdi. topuklu ayakkabı da.ayağında bir problem vardı. saçlarını böyle profesyonel bir edayla yana atmayı beceremezdi. sigarayı kendi yakardı.bu kız gibi gözlerini süzerek sigarayı ağzına koyup başını hafifçe uzatarak on ayrı çakmak sunulmasını beklemezdi. kazağının kollarını böyle çekiştirip ellerinin üzerine kadar indirmez ve böyle bacak bacak üstüne atmazdı.o kameralara oynamazdı. beceremezdi ki..

kendimi yumuşak bir yatakta veya sıcak bir evde rahat hissedemiyorum. sokağa çıkmak istiyorum.en pis,en iğrenç sokak,en riyakar ve en günahkar yaratıkların olduğu sokak nerdeyse söyleyin bana.

malum gibilmiş hayatımıza bir gibiş daha ekliyecek olan sınava hazırlanıyoruz dede. pek bakamıyorum, kanırtıp çıkıyorum. sende iyi bilirsinki, insana iyi gelir kanırtmak. ne tak olduğunu, ne gibim olacağını anlarsın

insan düşününce Allah’ın güldüğü söylenir hep, bu cümleyi insan güldüğünde Allah’ın düşündüğünü söyleyerek değiştireceğim.
-Şebnem Şenyener

@183 eğer içinde yaşadığımız tak çukurunda pgibolojin gibilmiyorsa ya körsün demektir ya da bakmayı bilmiyorsun

Düşünebilme yeteneği bizim cezamızdı bence.bu yüzden başka bir cehenneme lüzum yok.

Şu yeni yapılan gökdelen gibi evler var ya,hani kasnak 1453 gibi. yükseldikçe yükseliyorlar.iki tane de benim oturduğum yerde var bunlardan. devasa yannanlar gibi, dimdik duruyorlar. pırıl pırıl parlıyorlar.ne kadar parlak ve ne kadar büyük olursa o kadar iyi, yoksa gözler 'aşağıdakilere' kayabilir. Aslında şehrin o kadar da şatafatlı,o kadar da modern olmadığını algılayabilir gözler.ab grubunun hayatını anlatan o gibko filmler gibi, bu binalar da 'zengin göstermek' için bir numara bence. Sadece onlar fark edilirse, zavallı 'ötekiler' yok olur gider bir anlamda. itelenir.algıda seçicilik. hangimiz daha iyi, daha 'düzgün'olanı görmek istemeyiz ki? Yükseliyorlar, sokaktaki pisliklere basmamak için topuklu ayakkabı giyen fransız kadınları gibi git gide yükselip uçarak kaçıyorlar pisliklerden.o binaların en üst katından yalnızca deniz görünüyor. masmavi rengiyle silip atıyor kıyılarındaki milyonlarca çirkinliği.ab grubu gözler,hep en iyisini. Hakeder. metin yazarı mı olsam sizce?

reyiz o kadar edebi konuşuyorsunuz ki amk yazmaya utandım lan, babam emekli maaşı düzeyinde kazanırken ben özel lisede okudum burslu çocuktum. her insandan tek tek nefret ettim gibtiğimin yerinde. lise hayatımda ne okulda aşkı tadabildim o huur çocuklarının arasında ne arkadaşlığı, tipsiz bir çocuk değildim ama kızı yemeğe çıkaracak param olmadığını bilmek içime kapanmama yol açmıştı sınıfın malı oldum bir zamandan sonra böyle böyle geçirdik o okulu da anasını gibiyim o okula 26 bin TL veren beynini gibtiğimin kesiminin. eskiyi kusmak istedim reyiz kusura bakmayın amk

Belki bir gün dünya tersine döner, erosun eli titrer, aşk yolunu şaşırır içlerinden biri döner de bakar sana. seni sever, senin olur. yakar,küle çevirir seni de kendini de.dünyaya geldiğine bin pişman ol,bin defa da şükret diye. senin cezan odur. yukardaki onunla sınar seni. cehennemdekiler alay eder haline bakıp. ağzında zambak tadıyla yapayalnız kalıverirsin bir gün. anlarsın ki hepsi bir hayalmiş, hayal olsa daha iyiymiş. cenneti serseler ayağına, avunamazsın bir daha

hayatın kırılamayan döngüsü amk. birileri fakir birileri zengindir. ama birileri her iki dünyayı da iyi bilir. bu yüzden onlar karşılaştırma yapabilirler. her iki tarafın da güçlü ve zayıf yönlerini bilirler. sly'ın bir filminin finalinde birbiriyle savaşan iki taraf yanyana gelir. sly sen biraz temizlen sen de biraz kirlen der. hayat biraz buna benziyor. kendi yaşamlarımıza o kadar konsantre oluyoruz ki güneşin dünya etrafında döndüğünü sanıyoruz. tersini söyleyen galileo nun çektiklerini zaten biliyorsunuz.

reserved

http://www.youtube.com/wa...mbedded&v=4sGTFbGyvmQ
der iyi geceler dilerim

belki de 'yer çekimi' değil de 'gök itimi' dir bizi yüzeye monteleyen.

insanların seni utançlarınla anması, ışığın altında çırılçıplak kalmak gibi.her gece başka biri olarak uyanmayı dileyerek uykuya dalmanın sebebi günahların. kendini gizlemekse, bunun tadı bambaşka..bu sefer zifiri karanlık.bu sefer sen bir başkası olmak zorunda değilsin.ve en güzeli,en cazip olanı da; günah işlemeye artık suçluluk duymadan devam edebilmek.

alıntı yapıyorum amcıklar. dikin kulaklarınızı, hatta yazın bir yere en göreceğiniz yere monteleyin. duyup duyabileceğiniz en gerçek sözler. ananız yapmaz size bu iyiliği.ama petrarca yapmış:

papalar, krallar ve imparatorlar;
şimdi yatıyorlar çıplak, perişan,sefil,
zenginlikleri nerede şimdi?ya onurları,
kıymetli taşları, hükümdarlık asaları, taçları,
papalık taçları ve kardinal kaftanları nerede?
dünya mallarından medet uman sefiller
(ama kim böyle yapmaz?)ve eğer sonunda,
aldatılırlarsa o zaman bu adildir.
siz bakarkörler,ne diye bunca zahmet?

somut şeyler mi anlatacaksın yoksa ele avuca sığmayan bir kelebek gibi zihnimizi meşgul edip ardında deniz suyunun tuzu kadar tat bırakmadan soğuk karanlıklarda oyalayacak mısın bizi?

hafıza ve algı insanoğlunun en büyük düşmanları sanırım. hele ki benim gibi bilmemkaç yılında bilmemnerde çalan şarkıyı, bilmemkimin kullandığı parfümü bile hatırlıyorsanız, unutmak istediklerinizi unutmanız gerçekten imkansızdır. çaresizlik sol yanınızdır. çaresizlikten arınamazsınız. eğer yoldaşınız çaresizlikse algınız size oyunlar oynar.her şey acı,her şey kırmızı,her şey ateş gibi sıcaktır. gözleriniz yorulur, beyniniz yanar.her güne bir işkence adında ev hanımlarına yönelik hobi kitabı yazmak istiyorum.

ipekten bir koza ördüm.o koza cehennemim oldu. nereye dokunsam yumuşacık, tertemiz,bembeyaz. bense öyle kirliyim ki kozaya değmemek için büzülüp cenin pozisyonunda yatmak zorundayım. kafamı kaldırmayalı yıllar oldu. kanım dondu.ben pıhtılaştım. kireçlendim.kaskatı kesildim.ben burda kısıldım kaldım,ne hareket edebiliyorum,ne bir şey görüyorum,ne de bir şey düşünüyorum. ipekten hapisanem dışında elbette.tek derdim o.biri kozayı delecek diye ödüm kopuyor.o zaman ben bu kaskatı halimle dünyaya ayak uyduramam, geberir giderim.bu korkuyla da yaşanmıyor.. yaşanmıyor kıscası. kaç zamandır ölüyüm amk?

kıyıya vuran balinaların kemiklerinden kadınlara korseler yapmışlar, bunu giyen kadınlar dans esnasında bayılıp kavalyelerinin kollarına yığılmış. bellerini ince göstermeye çalışırken nefes almayı unutuyorlarmış çünkü. güzellik nefes keser diye boşuna dememişler.