-
1.
0Orta halli bir ailede dünyaya gelmiştim, annemle babam çok sık kavga ettiği için ben daha 9 yaşındayken ayrılmışlardı. Babam da başka bir şehire gitmişti. Annemle beraber kalıyordum, zaman zaman ananem geliyordu. Babamla evlendiği için dedem annemle konuşmuyordu, boşandıktan sonra da durum değişmemişti. Hala konuşmuyorlardı. Babamın gitmesiyle pgibolojik sorunlar yaşamaya başladım, hırçın, mutsuz bir çocukluk geçiriyordum. 14 yaşıma kadar doğru düzgün arkadaşım olmadı, sürekli kavga eder okulu asardım. Tam anlamıyla bir bintim yani. Yaşıtlarımın aksine, eğlenmeyi ve mutlu olmayı unutmuştum. Liseye başlamamdan itibaren hayatımın düzelmeye başladığını sanmıştım. Oysa ki herşey gittikçe daha da kötüye gidecek, tam anlamıyla hayatım ve ortalığın dıbına koyulacaktı. Seri seri yazıyorum panpalar, sigaraları - çayları hazırlayıp keyfinize bakın.
not: rez alın ki taku takuna yazmadığımı bileyim panpalar, uydurma, olağanüstü güçlerimin ve abartıların olduğu bir hikaye değil. Fantastik şeyler arayanlar başka başlıklara. ipucu olarak şunları diyeyim, bolca acı anılar, gibiş, şaşırtacak gelişmeler var hikayede. -
2.
0Okulla aram fazla olmamıştı, SBS'den fazla iyi bir puan alamamıştım. Semtime yakın bir turizm meslek lisesine kayıdım yapılmıştı. Artık bende liseliyim diye hafiften seviniyordum, büyük zaman gelmişti. Yarın sabah lisenin ilk günüydü, beynimi bir sürü düşünce kurcalıyordu. Tamamen yeni bir okul, yeni insanlar ve yeni bir hayat. Belki de mutlu bir lise hayatım olucak diye seviniyordum. Oysa ki hayatımın daha fazla dıbına koyulcağından haberim yoktu. Düşüncelerimle birlikte zorlanarak uykuya dalmayı başardım.
Sabah, televizyondan gelen sesle uyandım. Evden birisi neden olduğu bilinmez sabahın köründe son ses haber dinliyordu. Gözlerimi ovuşturup odadan çıktım, lavaboya gidip ellerimi ve yüzümü yıkadım. Gürültü kaynağına doğru ilerledim, dedem erkenden kalkmış sabah haberlerine bakıyordu. içimden "hay dıbına koyayım dede, uykumu bin ettin" diye söylenip duvardaki saate baktım. "08:41: Bu sefer sesli sesli "hay dıbına koyayım." diyip hızla odama koştum.
Hazırlanırken kafamı bir sürü düşünce kurcalıyordu, normalde 8:00 gibi evden çıkıp, 8:20 gibi okulda olmam gerekiyordu. "Niye kimse uyandırmadı beni amk, aha ilk günden rezil olucaz, sınıfa nasıl giricem lan herkes bana bakıcak" gibi paranoyalara boğularak güç bela hazırlandım. Evden çıkmadan saate son bir kez baktım. "8:50" Bu sefer hepten yannanı yedik diye düşünüp evden çıktım, okula öyle bir koşuyorum ki sanarsınız arkamdan 30 tane zenci beni gibmek için koşuyor. Öyle bir koşuş yoktu cidden. Yaklaşık 10 dakika süren koşumdan sonra okula vardım. Bahçede in cin top atıyor, dersliklerin camlarından sesler geliyordu. Biraz heyecan, korku, utangaçlık ve rezil olmuşluk hissi ile içeriye ilk adımı attım.
Koridorda dersliklerin ve çeşitli odaların yerlerini tarif eden panolar vardı. Dersliğim 9/B olarak aklımdaydı. Dur lan, 9/D olmasın bir de? Tam salak diye etiket oluruz okula. Yok, yok 9/B'dir diye bir düşünüp 9/B'nin olduğu 3. kata çıktım. işte o koridordaydım. Sınıfın kapısının yanındaki 9/B yazısını fark ettim, kurbanlık koyun gibi ilerlemeye başladım. Bir yandan terlemiş, bir yandan ilk günüme gibko şekilde başlamış ve rezil olmuştum. Sanki hayat 8 yıl boyunca beni serbest bırakıp bir andan hardcore'a bağlamış gibiydi. -
3.
0dıbına koyduğumun koridoru git git bitmiyordu, en son kapıya geldiğimde nefesimi tuttum ve sınıfı dinledim, içeride şen şakrak eğlenceli, cıvıltılı bir ortam vardı. Neşem yerine gelmişti biraz. Kapıyı tıklattıktan sonra oluşan ölüm sessizliği yannanı yediğimin kanıtıydı. Bütün sınıf avel gibi yüzüme bakacaktı, ben de hocaya ne diyeceğimi düşünecektim. "giberler" diyip kapıyı açtım, içeriye baktım. Her çeşit insan vardı aq, sınıf sınıf değil sanki Nuh'un gemisi. Kısa boylusu mu dersin, sırığı mı, şişkosu mu bilmemnesi, anası, babası danası vesaire. Bütün suratlar kitlenmiş bana bakıyordu, aq tribe girmiş gibi oldum. Salak salak hocanın masasına ilerledim, masada orta yaşlı sıcakkanlı görünen bir adam oturuyordu. Dersin ne olduğu, bu adamın kim olduğu hakkında bi bilgim yoktu. en kötüsü herkesin bana kitlenmesinin, geç kalmanın ve orta yaşlarda bir adamın boş bakışlarla bana bakıp, birşeyler söylememi beklemesiydi. Hadi buyur, şimdi ne söyleyeceğim buna diye düşündüm. Nedendir bilinmez ama ağzımdan direkt "Selamun aleyküm, geç kaldığım için özür dilerim." oldu. Sınıftan çıt çıkmıyor, hoca hala bana bakıyordu. "Lan, yanlış birşey mi dedik amk" acaba diye düşündüm ve sonra bir an kahveye gelmiş gibi giriş yaptığımı fark ettim. Hocadan geç kaldığım için özür dilerim, Allahtan hoş karşıladı cidden sıcak kanlı bir pekekentmiş.(Böyle olduğuna bakmayın ilerde anamı gibecek.) Oturabileceğimi söyledi, ben de değişik tiplere doğru baktım. Herkesten uzak, en arka köşe tavsiyemdi ama çiftdikiş olduklarını tahmin ettiğim 2 kişi çoktan mitoz bölünmüşlerdi sağ-sol köşelere. Sağ en arkanın bir önünde, tek başına oturan esmer, uzun siyah saçlı, kahverengi gözlü bir kızı gördüm. Utanarak onun yanına ilerledim, o sırada bile herkes bana bakıyordu amk resmen bu sınıf beni tribe sokacak.
Kızın yanına yannan gibi hiçbirşey demeden oturdum. Sınıftaki gözler yavaş yavaş benden çekilmeye başlanmış, herkes yeniden kaynaşmaya falan başlamıştı. Bende kim ne ayak diye yavaş yavaş gözlem yapmaya başladım. -
4.
0Hocanın adının Ersin olduğunu ve Türk Edebiyatı hocası olduğunu öğrendim. Genel gözlemlerin ardından böyle bir durum raporu çıkardım kendime;Tümünü Göster
-En arka sağ-sol köşede tek oturan iki apaçi, çift dikiş
-Orta sırada en önde ve onun arkasında oturan 4lü kız grubu, ilerleyen zamanlarda sınıfın kurtarıcısı olan kopya makineleri, sınıfın inekleri.
-Sağ, en öndeki sarışın, uzun boylu, olgun kız baya güzel aq ama o da çift dikiş
-Yanında oturduğum kızda güzel ama put gibi oturduk bi kere bile konuşmadık nasıl muhabbet açarım bunla amk
Gözlemlerimi düşünürken zil sesiyle kendime geldim. Kutsal seçenekler önüme dizildi bir anda. "Sınıfta, özgüvensiz inek-süt gibi otur. Kantine inip masalarda otur, karı kız ortamı yapmaya çalış. Okulu gez, kafa dengi panpalar bul." ilk seçeneği zaten 8 sene kullandım, bi tak faydasını da görmedim diye onu eledim. ikinci seçenekte ilk gün için erken, ortalık ana baba günü gibi zaten. Herkes bir yerlere gidiyor, karı kız bulunur acelesi yok" diye düşünüp kafa dengi birisini bulmak için okulu gezmeye başladım.
ilk tenefüs 15 dakika, diğer tenefüsler 10 dakika, öğle molası ise 50 dakikaymış.
ilk 15 dakika boyunca okulu geziyordum, kızlarla muhabbet açmaya çalışanlar, çoktan grubunu kurup takılmaya başlayanlar, tuvalette samanyolu efektleri yapan cuğaracı panpalar ve eskiden tanışanlar... Amk zaten arkadaşı olmayan bir insandım, sanki benim gibi okulda başka tek gezen yok. Herkes birbiriyle tanışmış biri ile. En son boynum bükük bir şekilde sınıfa dönüp sırama oturdum, yanımdaki esmer kız daha gelmemişti. Belki de tenefüs daha bitmedi diye gelmemiştir diye pek önemsemedim, telefonumu çıkartıp kurcalamaya başladım. Hava atıcam ya tabi sınıfa amk. Telefona baksanız gerçi hiçbir tak yok. Ne bir müzik, ne bir fotoğraf, ne bir oyun. Sadece rehberimde anne-anneanne-dede üçlüsünün numarası, tam bir rezillik.
Telefonuma yavaş yavaş alışırken, zil çaldı. Sınıf yavaştan dolmaya başladı, yanımdaki esmer kızı kapıda görünce düşünmeye başladım. Bu kızla bir şekilde muhabbet açıp ileriye dönük yatırım yapmalıydım. Onu fark etmemiş gibi yapıp telefonumla havalı bir şekilde uğraşmaya başladım, kız başıma kadar gelip kalkmamı bekliyordu ama fark etmemiş gibi yapıyordum. En son dayanamayıp kalkmayacak mısın? diye bir soru sordu ve aramızdaki ilk diyaloğa bir start vermiş oldu.
• B:Ben E:Esmer kız*
E:Kalkmayacak mısın?
B: Pardon ya, telefonumun ayarlarını yapıyordum da fark etmemiştim.* Bu sırada nerdeyse telefonu kızın gözüne sokucam aq yok öyle kasılmalar falan.*
E: iyi, müsade ette geçeyim artık. Zil çaldı, ders başlar.
B: Tamam, pardon. *kalktımda, bunla bi gib olmaz çok egolu falan diye düşündüm*
E: Önemli değil(nokta)
Son cümleyi de iğneler gibi söyleyip oturdu, ben de yeniden yerime oturdum. Kız, sınıftakilerden çok farklıydı. Herkes liseye geçtiği için zütünü yırta yırta geziyor, cıvık cıvık ve çocuksu tavırlar takınıyorlar, ama bu kız oldukça sakin ve sessizdi. Aramızı sağlamlaştırmak için ders ne diye sordum, umursamaz bi tavırla "Matematik." diye cevapladı. Aq kraliyet ailesinden falan geliyor heralde, huurdaki havaya bak.
Sınıfın kapısı açılıp içeriye 50 yaşlarında, kısa boylu, sarışın, kilolu böyle uyuz tipli bir kadın beyaz önlüğü ileri birlikte içeri girdiğinde tüm sınıf susması gerektiğini fark etti. Kadın gayet otoriter bir şekilde direkt masasına geçip oturdu, ciddi ve sert bir ifadeyle adının "Neriman" olduğunu ve kendisinin bizim "Matematik öğretmenimiz" olduğunu söyledi. Ardından kendi dersinin işleyişini anlattı. Neymiş efendim, ayağa kalkmak, soru sormak, gülmek, uyumak, camdan bakmak, not tutmamak, dersi takip etmemek, ödev yapmamak yasakmış. Nefes almakta yasak olsaydı tam olcaktı amk. Bu karıya uyuz kaptığımı yavaş yavaş fark ettim. -
5.
+1okuduğu belli olan bir iki kişi varsa devam