Hafta içi rutin işlere devam ettim. Dağıtım bizim işimiz.
Öğle aralarında hasanı gıcık etmek için ebrunun yanına gittim. Adam iyice kinlendi bana. Tabi ebrunun yanında ayça ile olan arkadaşlığımızda gelişmeye başladı. Gün içinde ürünler ile ilgili bazı şeyleri bahane ederek beni aradı. Tabi ebru akşamları evine bırakırken laf sokmaya devam etti.
Ben sallamadım tabi. Ama ebru sallamış.

10 gün kadar sonra günlük beni arayan kız bir anda aramaz oldu. Çok üstelemedim.
Bir gün öğle arası yemekhanede yemek yiyorum, masam boş, ayça yemeğini alıp yanımdan geçti arkamdaki boş masaya gitti oturdu. Bende yemeğimi alıp masasına gitti.

K: Ayça iyimisin.
A: iyiyim.
K: Niye masama oturmadın.
A: Canım istemedi.
K: Ben bilmeden yanlış bir şey mi dedim, yada yaptım ?
A: Yoooo
K: Ben şimdi öyle hissettim de.
A: boş ver önemli değil.
K: Benimle alakalı bir şey ise masadan kalkabilirim.
A: iyi olur.
K: tamam, ama ne olduğunu bilmiyorum. Senin bu davranışını hak edecek bir şey yapmadım. Ama sen bilirsin.

Masadan kalkıp aşağıya indim. Depoda gidip aracı aldım dağıtıma devam. Ama aklıma takılmadı değil. Hani bu kıza yanlış bir hareket yapsam bilirim. Akşama kadar dağıtımı yapıp, hasanı sinir etmek için şirkete geri döndüm. Ebrunun yanına gittim. Günlük hasanın sinirlerini zıplatıp odadan çıktım. Ebru çıktı birlikte dönüyoruz. Ayça konusunu açtım.

K: Ebru ayça benimle konuşmuyor. Sebebini biliyormusun ?
E: Bilmiyorum, ne oldu ki ?
K: bir şey olmadı, 2-3 gündür konuşmuyor. Bugün yemekhanede yanımdan geçip gitti, ben yanına gittim yine tavırlı konuştu. Sordum bir şey söylemedi. Sana bir şey dedi mi ?
E: yok bende senden duyuyorum. Vardır bi sıkıntısı.
K: iyide ben bir şey yapmışım gibi konuştu. Bi arayıp sorsana.
E: Ne arayacam yaaa, bana ne.
K: arasan ne olur yaa, belki sana söyler.
E: Yarın konuşurum.

Ertesi gün akşama kadar rutin işler, çıkışta ebruyu aldım, merak ediyorum ne olduğunu.

K: Konuştun mu ?
E: Evet.
K: ne olmuş.
E: Sen niye bu kadar merak ediyorsun.
K: üzerime alındım o yüzden.
E: alınmana gerek yok, Erkek arkadaşı ile sorunları varmış.
K: böyle mi söyledi.
E: evet
K: iyide benimle ne alakası var.
E: bilmiyorum, sende amma taktın, boş ver işte.

Tamam dedik kabullendik.

işler aynı hız devam ediyor, iyi para kazanıyorum. Harcayacak zamanda yok, tüm para hesapta kalıyor.
Melek ile 2 güne bir telefonda konuşmaya devam ediyorum. Her şeyi anlatıyorum ama. Ona anlattıklarımla rahatlıyorum.

Yine bir gün öğle arası hasanı gıcık etme sırasında ebru ile masasında konuşuyoruz. Diğer kızlarda arada bize katılıyorlar. Ayça yine hiç konuşmuyor benimle.

K: Kızlar yine bir hafta sonu havuz yapsak, geçen sefer çok iyi olmuştu.
E: oldu canım, iyi alıştın bedava gitmeye.
K: pinti işte, bak şimdi, Ayça sen zütürürsün değil mi ! ebru çok cimri.
A: zütürmem!!!

O kadar sert söyledi ki hava bir anda buz kesti. Ne diyeceği mi bilemedim.

K: Anladım, unutmam.

Kız kalkıp odadan çıktı, Oda buz.
Bende sinirle peşinden çıktım.

K: ayça 1 dk konuşabilirmiyiz.
A: söyle
K: gerçekten ben bir şey mi yaptım ? özür dilemekten utanmam ama ne yaptığımı bilmiyorum ki.
A: Bilmiyormusun ! gerçi senin için günlük bir şeydir.
K:Ne dediğini bir anlasam.
A: Sonra konuşuruz.
K: Tamam ne zaman.
A: Bilmiyorum.
K:Sana köfte ısmarlasam, köfteciye gitsek.
A: şimdi mi ?
K: evet, nasıl olsa yemek saatimiz.
A: Şimdi olmaz, hafta sonu konuşalım.
K: tamam cumartesi konuşalım.

Sonunda konuşma şansımız olmuştu, en azında ne yaptığımı bilecektim.

Akşam ebru giderken ne olduğunu sordu, hafta sonu konuşacağız dedim. Ebru istersen bende geleyim dedi. Hayır dedim. Sorun benimle ilgili sonuçta, başbaşa konuşsak daha iyi. Merkezde bir cafe ismi verdi, çok kalabalık olmayan bir yer ama güzel mekan.
Hafta sonuna kadar nerde buluşacaksınız, bende geleyim diye durmadan ısrar etti. Yok dedim. Cumartesi akşamı Ayça Merkezde bir cafe ismi verdi, çok kalabalık olmayan bir yer ama güzel mekan. Saat 2 için sözleştik. Sabah kalktım janti janti giyindim, 2 den önce cafeye girdim.

Rahat koltukların olduğu bir köşeye geçtim. Başladım beklemeye. Ayça içeriye girdi, beni görüp yanıma geldi.

A: Merhaba
K:Merhaba, nasılsın
A: iyiyim. Çok zamanım yok.
K: Benimde zamana ihtiyacım yok, merak ettiğim bu davranışının sebebi.
A: Önemi var mı ?
K: bak şöyle izah edeyim. Biz eski arkadaş değiliz, birbirimize vefa gibi duygularda beslemiyoruz. Benimle konuşmaman benim için çok önemli değil, istersen selam bile verme umurumda olmaz. Merak ettiğim her gün konuşurken bir anda bana karşı bu kadar keskin davranmana anlam veremiyorum. Nedenini söyle, haklıysan özür dilerim sonra istersen tanıma. Ben ne yaptığımı merak ediyorum.
A: bana bir şey yapmadın, ama senin hakkında öğrendiklerim mide bulandırıcı.
K: Söylersen bende öğreneyim.
A: Ebru ya yaptıklarını inkar mı edeceksin ?
K: Ebru ? Ne yapmışım ?
A: Kız ile zorla birlikte olmuşsun, sonrada terk etmişsin. Halen dalga geçer gibi yanında gezip, başka kızlarla takılıyorsun.
K: ohaaaa ohaaaaaaa. Sana bunu ebru mu söyledi.
A: Evet.

Tüm taşlar o an yerine oturdu. Ebru ayça ile yakınlaşmayalım diye kıza neler anlattı kim bilir.

K: tamam ayça, anladım. Haklısın. Benden arkadaş filan olmaz. Kusura bakma, sana bir daha seslenmem, sende beni tanımazsın.
A: Kabul ediyorsun, gerçekten böyle bir şey var yani.
K: Kendine dikkat et, herkesle arkadaş olma sen, hele ki benim gibilerle.

Masadan kalkıp garsona 50 tl bıraktım, cafeden çıktım. ( hiç bir şey yiyip içmeden bırakılan paraya acırım- içim sızladı gene :( )

Dışarıya çıktığımda sinirden avuçlarım titriyordu. Ebru yanımda olsa gerçekten dövebilirdim. Bir kıza vurmak çok yanlış bir şey ama o an yapabilirdim. Telefonu alıp ebruyu aradım, açmadı. Biliyor çünkü öğrendiğimde neler olacağını. Msj attım, hemen beni ara.

insan kendi çıkarı için başka birine iftira atar mı ! O .çocuğu olursa yapar işte.

Ebruyu defalarca aradım, bir zaman sonra tlf nu kapattı. Gece boyu sinirden uyuyamadım. işe gidip aracı bırakıp, ebrunun ağzına tükürüp işten ayrılmayı planlıyorum.

Önce evinin önüne gidip işe giderken almayı düşündüm ama sonra vazgeçtim, çirkinleşmek istemedim. iş yerine gidip beklemeye başladım. Daha şirket açılmamış. Bekçi beni görünce şaşırdı, yüklenecek malları unuttum zannetmiş.

Kapılar açıldı, bir çay alıp ekiplerin odasına geçtim. Ebruyu bekliyorum. ilk gelen hasan oldu, selam sabah yok tabi. Sonra ayça geldi, beni görünce surat beş karış oldu. Ve fırtına koptu…

A: Neyi bekliyorsun ?
K: Ebru yu
A: Neden?
K: Özel.
A: Bekleme burada, bugün gelmeyecek izin aldı hafta içi.
K: ( güldüm ) ben dünden beri ulaşmaya çalışıyorum, ama sen konuşuyorsun ?
A: Kızı neyle tehdit ettiysen artık.

Hasan bizi dinliyor, olayı anlamak için. Tehdit kelimesini duyunca ayağa kalktı.
Hasan ile birlikte benim sinirde ayaklandı.

K: Otur lan oturduğun yerde,
H: Ayça ne tehdit i, ebru yu mu tehdit etmiş ?
K: Otur bak, kötü olur.
H: naptın la kıza, a.q şerefsizi……
K:Ebrunun da senin de gelmişinizi geçmişinizi.

Hasan ile birbirimize girdik, Ayça çığlık çığlığa odadan çıktı, Biz masaların üzerinde birbirimize vurmaya çalışıyoruz. Kağıtlar odaya savruldu , diğer birimlerden gelenler bizi ayırdılar. Tabi hasan ile küfürleşmeye devam ediyoruz. Üstümü başımı düzeltip, aracın anahtarını masaya bıraktım. işiniz gücünüz sizin olsun, bırakıyorum ben dedim.

Araçtan şarz cihazımı alıp şirketten ayrıldım.
Sinir harbi içine otobüse bineceğim durak arıyorum, telefonum çaldı. Patron arıyor. Yine bozuk Türkçesi ile konuşmaya başladı.

P: Kitap kurdu ne oluyor, kavga etmek anahtarı bırakıp gitmek te neymiş. Biz seni böyle tanımamıştık.
K: Özür dilerim, ama daha fazla çalışamam.
P: Hasan ile neden kavga ettiniz ?
K: özel bir mesele anlatamam.
P: Başlarım özelinize, sorun varsa burada çözülecek. Şirkete gel konuşalım.
K: bugün gelemem, çok sinirliyim. Yarın uğrarım yanınıza.
P: Tamam bekliyorum.

Durakta otobüs bekliyorum, millte garip garip yüzüme bakıyor. Otobüse bindim muavin

• Abi kulağın kanıyor dedi. Ayna uzattı.

Hasan ile boğurken muhtemelen kulağım sıkışmış, kulak memem aşağıdan ufakta olsa yırtılmış kanıyor. Olayın sıcaklığı ile anlayamamışım. iyice sinirlendim hasana. Muavinin verdiği peçete ile kanı durdurup eve gittim. Annem kulağımı görmesin diye tuvalete girdim hemen. Elimi yüzümü yıkayıp içeri girdim. Annem işe gitmedin mi diye sordu. Ufak tefek yalanlar sonrasında işin bittiğini söyledim.

Gün içinde ebruya ulaşamadım. Tlf halen kapalı.

Akşam yakın arkadaşlarımı arayıp yarın için ayarladım. Sonuçta şirkette patronun ne yapacağını bilemiyorum. içerde ağzımı yüzümü kırabilirler.

Öğlene doğru kalktım, arkadaşlarla buluşup 5 araba şirketin önüne gittik. 5 araba adam araçlardan inince güvenlikteki abi nin yüzü düştü. Bunlar burayı dağıtırlar diye düşünüyor.

Sekreterin yanına gidip patronla görüşmek istediğimi söyledim. Kadın içeriye gidip yanıma geldi. Patronun beni beklediğini söyledi.

P: Hoş geldin kitap kurdu.
K:hoş bulduk.
P: arkadaşlarınla gelmişsin.
K: bugün toplanmışlar, geçerken beni bıraktılar.
P: başka bir şey yok yani.
K: ne olabilir ki !
P:iyi bakalım, dün hasan ile konuştuk biraz, ebru ile ilgili bir şeyler söyledi. Kız 2 gündür izinli, ne olduğunu anlamadım. Ebru ile aranızda gönül ilişkisi mi var ?
K: hayır.
P: o zaman ne oldu bir anda hasan ile kavga ettiniz.
K: bakım ebru benim eski arkadaşım, buraya işe girmeme de o vesile oldu. Ama aramızda duygusal bir şey yok. Dünkü konu başka bir şey di ancak hasan kendi kendine olayı büyüttü, bende koptum açıkçası. Sizden özür dilerim, yapmamam gerekirdi ama tutamadım kendimi.
P: peki çalışacak mısın bizimle.
K: yok patron, zaten 3 hafta kalmıştı gitmeme, bu olaydan sonra tekrar çalışamam. Ama size eleman bulabilirim, sağlam güvenilir.
P:Peki sen bilirsin. Emeklerin için teşekkür ederim. Muhasebeye söyle hesabını görsünler.
K:teşekkür ederim.

Odadan çıkıp muhasebe ye girdim, patronun talimatını söyledim. Odadakiler bana garip gözlerle bakıyorlar. Kızlardan biri tüm alacağımı hesapladı, banada anlatmaya çalışıyor. O arada ayça muhasebeye girdi. Beni gördü yanıma geldi. işin bitince dışarda konuşalım mı ? Olur dedim bende.

Parayı alıp odadan çıktım. Ayça kapıda beni bekliyor. Şirketin girişine çıktık.

K: Dinliyorum.
A: Ebru ile yaşadıklarınız beni ilgilendirmez, ama dün burada olanlar için özür dilerim. Hasan duymasaydı belki bunlar olmazdı. Senin işinden olmanı asla istemezdim.
K: Benim gibi bir sapığın ? kurtuldun işte.
A: ( kız ağlamaya başladı. ) Öyle söyleme, çok özür dilerim.
K: Ayça, senin sebep olduğun bir şey yok. Sadece ebru denen kaltağın neler yapabileceğini bilmiyorsun. Sana neler söyledi bilmiyorum ama emin ol anlattığı gibi değil. Artık bir önemi kalmadı zaten. Sana iş hayatında başarılar dilerim.

Kızın yanından ayrılıp arabaya bindim, tüm ekip mangala gittik. O gün aldığım paranın yarısına et ve alkol aldık. Akşama kadar ye iç gez.

Akşam ebrudan mesaj geldi.
E: Kitap kurdu özür dilerim, böyle olsun istemezdim.

Tek cümle yazdım.

K: senin sülaleni gibiyim, beni bir daha ararsan evine gelir tüm mahlleye rezil ederim seni. Yaparım bilirsin.

Bu olanların hepsini meleğe anlattım, o yine şaşkınlıkla dinledi, sonra dalga geçti. Melek aynı melek.
Tabi meleğe dövme borcumuz var, durmadan hatırlatıp duruyor.

2 hafta sağda solda takıldım. Ünv. ye dönmek için uçak bileti arıyorum. Elbise alıyorum, ayakkabı alıyorum. Melek ile konuşuyoruz, gitmeden 3-4 gün yine birlikte takılacağız. Türkiye deki tüm işlerimi hallettim. Evdekiler ile gidiş tarihimi konuştum.

Melek ile geleceğim günü kararlaştırdık, 3 gün melek ile birlikteydim. Planı buna göre ayarladım. Tüm arkadaşlar akrabalar rutin vedalar edildi. Toplu msj attım göremediklerime. Listeyi kontrol etmeyince msj ayçaya ve iş yerindeki diğer arkadaşlara da gitmiş.

Millet msj a cevap dönüyor, git gel vs gibi şeyler. Pat ayçadan msj geldi.

‘’ gitmeden görüşebilirmiyiz.’’

Ulan dedim, sanki bilerek gidişimi bildiriyorum zannetti herhalde. Cevap yazayım mı yazmayayım mı diye düşünürken.

‘’ Görüşmesek daha iyi, sonuçta bana güven olmaz. Sapığım ya hani, unuttun mu! ‘’

A:

‘’ Dışarda görüşürüz, hem ben kendimi korurum bişi olmaz, Lütfen. ‘’

K:

‘’ tamam ama tartışacak bir şey konuşmak istemiyorum, yarın xx cafede görüşelim. ‘’

A: ‘’ Tamam, görüşürüz ‘’


Ayça ile ne konuşacaksak, kız ile ortak bir anımız bile yok. Havuz var, havuzda çok güzel yüzerdik felan mı diyeceğiz.

Ertesi gün ayça ile buluşacağımız cafeye erken gidip büyük bir dilim pasta söyledim kendime. Sonuçta gittiğim ülkede her zaman bulamıyorum. Pasta geldi cidden büyükmüş. Pastaya gömüldü yiyorum, ayçada erken gelmiş, karşıma dikilince şaşırdım. Ağzımda koca bir dilim pasta, ayağa kalktım ve şöyle bir cümle çıktı

K: hoasadşş gadsasdadin
A: yavaş ye boğulacaksın.

Elimle masayı gösterdim, çantasını bırakıp oturdu, pastayı yutup tekrar ettim.

K: Hoş geldin.
A: Hoş bulduk 😊
K: kusura bakma kendimi kaptırmışım.
A: Fark ettim. Erken gelmişsin ?
K: yakalandık 😊 pastayı severimde erken gelip birşeyler yemek istedim.
A: Bana ısmarlamayacak mısın ?
K: Ben öğrenciyim, fakirim. Hatta hesabı sana ödetmeyi planlıyorum.
A: ayıp ayıp, hiç centilmen değilsin.

Garsonu çağırıp menü istedim, ayça da kendine pasta ve kahve söyledi.
Pasta ve kahve geldi, Ayça konuya girecek ama bir türlü başlayamıyor. Baktım olmuyor ben başladım.

K: anlat bakalım, hasan arkamdan küfür etmeye devam etti mi.
A: Yok be, o gün 5 araç şirketin önüne gelince arka kapıdan depoya gitti. Korktu baya.
K: Ona da bir şey diyemiyorum, sonuçta kıza aşık olmuş.
A: ya ben o gün için özür dilerim, sanki ben sebep oldum gibi hissediyorum.
K: olacağı varmış, olmuş. Benim merak etiğim ebru şirkete gelince sana ne söyledi.
A: Bir şey söylemedi ki, sordum ama hep geçiştiriyor.
K: Sana tavsiyem o kıza dikkat et.
A: sen anlatsana.
K: Neyi anlatayım ?
A: Gerçekten aranızda bir şey oldu mu ?
K: Beni çok tanımıyorsun ama bir şey sorayım sana. Şimdi ben bir kızla zorla birlikte oluyorum. Kız bana tecavüz etti diyor. Ben bir şirkete işe giriyorum, aracı olacak o kız bana referans oluyor, ve ben o kadar salak biriyim ki bu kız ile aynı ortamda çalışıyorum.

A: …………ııııııııııııııııııııı ( ne diyeceğini bilemedi )
K: ayça özür dilerim ama dışardan daha zeki gözüküyorsun.
A: ya iyide niye öyle bir şey söyledi o zaman salak mı bu kız.
K: Daha öncede söyledim, sana kendimi anlatıp temize çıkıyım gibi bir düşüncem yok.
A: özel değilse anlatırmısın? Ben ebrudan korktum şimdi, Öyle bir şey yoksa niye bana anlatıyor !
K: Öyle bir şey yok demedim, ama durumlar karışık.
A: ya lütfen anlat, sen yarın gideceksin, ben o kızla birlikte çalışıyorum.
K: Şirketi değiştir. 😊
A: Dalga geçmede anlat yaa

Ayçaya ebru ile yaşadığımız şeyleri çok açık seçik olmadan anlattım. Birlikte olduğumuz geceyi, nasıl tuzak kurduğunu, mecbur kaldığımı anlattım. Kız ağzı açık dinledi beni.

A: Hepsine tamam ama benimle ne alakası var
K: Tahminim şöyle, havuzdan sonra seninle konuşmamıza sinir oldu, sana yaklaştığımı düşünüp böyle bir tedbir almış olabilir. Oda durumun buralara geleceğini bilemezdi. Ama işte buradayız.
A: Sen bana mı yürüyordun yoksa ? 😊
K: evet, özellikle delileri arayıp bulur, onlara yürürüm.
A: Gitmeseydin sana bir şans verebilirdim.
K: hahayyy, ben kalsaydım peşimde koştururdum seni.
A: zor biraz.

Ayça ile baya bir sohbet edip ayrıldık, hesabı ona ödettim. Eşek miyim neyim.

Yok be öğrenciyimdim sadece.

Tüm işerlerimi halledip tüm eşyalarımı hazırlayıp son günü evimde geçirdim. Annem baba kardeş.

Melek ile konuştum, oda tüm işlerini ayarladı. Artık istanbul a doğru yola çıkma zamanıydı. Akşam geç saatlerde otobüse bindim. işin kötü yanı deli gibi hastayım. Yolca çıkmadan önce bildiğiniz nezle oldum. Burnum durmuyor. Kamil koç un rahat hatları daha yeni çıkmış, 2+1 lerde çorba servisi yapılıyor. Bardak çorbayı içip ilaç aldım, vurdum kafayı yattın. Öyle uyumuşum ki muavin kaldırdı geldik diye. Otobüsle gideceğim yere gözüm yemedi atladım taksiye. 10 dk sonra meleğin evinin önündeydim. Valizi zorla taşıyorum. Melek kahvaltı hazırlamış geleceğim için. Kapıyı çaldım, kapıyı melek açtı.

M: Hoş geldin kelebek, de noldu sana
K: Hastalandım.
M: ne zaman
K: dün gece sanırım.

içeriye geçtim, melek kahvaltı sofrasını hazırlamış her şey tamam, ama ben kötüyüm.
Melekle sarıldık, ben kendimi zor kanepeye attım.

M: yüzün sapsarı olmuş.
K: Bende anlamadım.
M: Kahvaltı hazırladım, gel hadi.

Masaya oturduk ama benim iyice midem bulanmaya başladı. Özür dileyip kalktım. Kızcağız o kadar sofra hazırlamış. Özür dilerim.

Banyoya geçip ılık bir duş aldım, kendime gelirim diye. iyi geldi ama halsizlik geçmedi. Bide üstüne baş ağrısı eklendi. Kanepeye uzandım, melek ilaç alıp geldi. Saat daha 10 bile değil düşünün, koca bir gün heba olacak. Ama ben gözümü açamıyorum.

M: Çok mu başın ağrıyor.
K:çok fena, belki ilaç fayda eder.
M: Dur başını ovalıyım belki etkisi olur.

Melek kanepeye oturdu, bende dizlerine kafamı koydum. Tv de ‘’ adam sandler ‘’ in oynadığı ‘’ 50 ilk öpücük’’ isimli film oynuyor. Melek kafamı ovmaya başladı. O kadar iyi geldi ki anlatamam. Abartmıyorum belki 1 saat ovmuştur, kızın parmakları ağrımıştı. Tabi ben filmin yarısında uyumuşum. Melekte ben rahatsız olmayayım diye kalkmamış.

Kızın kucağında nasıl uyuduysam, yastık gibi bir sağa bir sola dönmüşüm. Bir uyandım ağzım kızın göbeğinde duruyor. Uyanır uyanmaz öyle bir sıçradım ki, utanıyorum ama bir şey diyemiyorum.

M: iyimisin ?
K: daha iyiyim, kusura bakma ya, uyurken biraz rahatsız ettiysem.
M:Yok be, ne rahatsızlığı. Dur ben sana sıcak bir şeyler getiriyim.

Kız mutfağa gidip çay demledi, yanında limonla servis yapıyor. Gün nerdeyse geceye dönmüş, ve ben deli gibi acıkmışım.

K: dışarıdan bir şeyler söyleyelim mi, acıkmışım ben.
M: bende uyan diye bekliyordum, ne isteyelim.

O gün akşam yemeğini dışardan söyledik.
Yemekten sonra sohbet ettik baya, ve ben hastalığın etkisi ile meleğe dövme konusunda yalan söylediğimi ağzımdan kaçırdım. Melek çok bozuldu, hatta bir yarım saat benimle konuşmadı bile denilebilir. Sonrasında kaldığımız yerden devam ettik. 1 gün sessiz sedasız bitti.

Ama melek aynı gece intikam planını yapmış. Böyle intikam görmedim ben.

Sabah kalktık, güzel bir kahvaltı sonrasında top kapıya gittik, kapalı çarşıya gittik, Ben okuldaki arkadaşlara ufak tefek hediyeler aldım, Akşama kadar yürümekten tabanlarım ağrıdı. Akşam meleğin ayarladığı süper bir balık restoranına gittik. Çengelköy balık restoran, gitmeyenler gitsin. Efsane balık yapıyor adamlar. Yedik içtik kalktık, yorgunuz ama zaman sınırlı. Güzel bir bara gittik, ufak bir loca kiraladık. 3 kişilik züt kadar bir yer, ama biz 2 kişiyiz. Gürültüden birbirimizi duyamıyoruz. Biraz alkol alıp eve gitmeye karar verdik. Yolda bir ara meleğin telefonu çaldı. Biraz konuştuktan sonra;

M: ya seni bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum, bugün bize gelse rahatsız olurmusun ?
K: Bayan mı erkek mi ?
M: bayan
K:Güzel mi ?
M: Güzeldir, niye sordun ki ?
K: ……………
M: Sapık kelebek.
K: ben bir şey demedim, sen kötü düşünüyorsun.
M: Ben bilmiyor muyum seni kelebek.

Eve geçerken kızı da yol üzerinden taksiye aldık. Kız tam meleğin arkadaşı olabilecek bir tip. Dudakta ve kaşta piercing, dilde piersing, kollar dövme. Saçlar 5 numara kısa, önde kakül. Yani kız evladın olsa sevmeden önce bir düşünürsün.

Takside ufak bir selamlaşma, meraba meraba vs.

Eve vardık, gün içinde gezmenin ayaklarıma vermiş olduğu ızdırap anlatılamaz. Ayaklarım beni kes beni kes diye zonkluyor. Hiç içesim kalmadı. Hatta ayıp olmasa gidip yatarım. Tabi her şey istediğiniz gibi olmuyor. Kızlar mutfakta meyve doğruyorlar, mezeler hazırlanıyor, kuruyemiş vs derken 10 dk da masa kuruldu. içimden ‘’ ulan yine mi içeceğiz ‘’ oldu.

Masaya oturduk, ben çok içmem diye düşünüyorum. Meleğin arkadaşının ismi Figen.

F: Evet kitap kurdu, melek senden çok bahsetti.
K: Nasıl bahsetti ?
F: yani sohbetlerin arasında hep geçtin. Bir ara sevgili olduğunuzu düşünmüştüm.
M: ( Öksürdü ) Yavaş be kızım.
F: Ne var ya, ben öyle düşünmüştüm.
K: yok değiliz, ama yakın arkadaşız.

Konu konuyu açtı, Dünya meselelerinden, kadın erkek ilişkilerinden, benim okuldan, nataliadan derken ben iyice dağıldım. Bardak boş durmuyor. Figen durmadan dolduruyor. Benim konuşmalar kaymaya başladı. Bir ara alkolünde verdiği cesaretle figenin dilindeki riercing e yakından bakmaya çalıştığımı hatırlıyorum.

K: ya bu canını yakmıyor mu? Hadi taktırdın, yemek yerken bir şey takılmıyor mu ?
F: ilk zamanlar öyleydi ama sonradan alışıyorsun.
M: Manyak bu figen, bana da yapacaktı, istemedim.
K: aman kızım yaa
F: Ne var be, sizde amma korkaksınız.
K: öpüşürken karşındaki kişi nasıl hissediyor acaba ?
F: bekle.

Kız masadan uzandı, dudaklarıma yapıştı. Melek eliyle kızı ayırdı.

M: Kızım rahat dursana yaa
F: Eee nasıl hissediyorsun şimdi ?
K: Bilemedim ki ? Bir daha öpsen belki anlarım.
M: Kitap kurduuuuuuu, başlıcam şimdi.
F: şurda kitap kurduna deneyim yaşatıyoruz.
M: o şimdi okuldaki deneyimlerini sana aktarırsa görürsün.

Kafalar iyice gitti bizim. Masadan kalkıp banyoya gitmem lazım ama ayakta durabilirmiyim bilemiyorum. Figen halen bardakları doldurma çabasında.

Ayağa kalkıp banyo diye meleğin yatak odasına girmişim. Kendimi yatağa bıraktım. Melekte peşimden geldi. Bir bardak içinde bir şey verdi bende içtim. Sonrasını hatırlamıyorum.

Sabah uyandım, üstümde sadece boxer var. Allahtan oda boş. Akşam o kafayla birine bir şey yapmamışım. Yatakta 10 15 dk öylece tavanı izledim. Oda nefesimden alkol kokuyor. Halen ağzıma alkol geliyor. Saatten haberim yok. Duş alıp kendime gelmek için kapının arkasındaki havlular dan birini alıp yatak odasındaki banyoya girdim. Ilık duş almaya çalışıyorum ama kıçımda bir acı. Elimi sürüyorum deli gibi sızlıyor. Ulan evde kızlar olmasa biri gece bana tecavüz etti zannederim. Duştan çıktım, belimde sadece havlu var, havluyu sarınca kalçam iyice acımaya başladı. Aynanın karşısında havluyu çıkardım. Çıplak bir şekilde kıçıma bakmaya çalışıyorum.

Pat diye figen içeriye girdi. Eli saçlarında, muhtemelen daha tam ayılamamış. Tabi beni çıplak görünce çığlıkla kahkaha karışımı bir ses çıkardı. Gülerek odadan dışarı çıktı, Ben tabi yatağın üstündeki havluya uzanıp belime dolamaya çalışıyorum. Melek Figenin gülmesine odaya geldi.

M: Siz…. Akşam…. Düşündüğüm şey olmadı dimi ?
K: Kızım odada bir erkek var, insan bir kapıyı çalar.
M: Akşam benim yatağa bayıldın, üstünü çıkarıp yatırdık, Göreceğimizi gördük.

Figen kapının arkasından kahkaha atıyor.

K: Söyle gülmesin, sinir oldum şimdi.
F: Tamam gülmüyorum, ama çok komik gözüküyordun.
K: Söyle şuna gülmesin, çıkında giyineyim.
M:Tamam çıkıyoruz.

Figen kapıdan dalga geçmek için 2 parmağını öpüp beni vuruyormuş gibi silah işareti yaptı. Üstümü giyip bavulu topladım. Akşama uçak var.

Odadan çıktığımda Figen gitmişti.

K: Figen nerde ?
M:Gitti.
K: Satanist midir nedir, garip garip gülüyor.
M: iyi kızdır ya.
K: ya melek sana bir şey diyeceğim. Cidden akşam beni soymuşsunuz.
M:evet rahat uyu diye.
K: Ya sen uyuduktan sonra bu kız bana bir şey yapmış olabilir mi ?
M: Nasıl bir şey ?
K: Kızım kıçım acıyor ya.
M: ohaaa, kızın sana bir şey yapacak bir penisi yok .
K: öyle değil ya, bildiğin kalçam acıyor. Aynada bakmaya başladım ama göremedim.
M:bakyım mı ?
K: Kıçıma mı bakacan ?
M: Sen benim kalçama bakarken sorun yok ama.
K: iyide o başka bu başka.

Kalçamızı göremiyoruz, ne yapalım mecbur göstereceğiz. Yatağa uzandım, en asgari şekilde kalçamızı açtık, tabi melek dinler mi , sıyırdı boxeri.

M: ya burası morarmış.
K:Nasıl morarmış.
M: Siyahlaşmış, Akşam bir yere çarptıysan ondan olmuştur.
K: Bildiğin sızlıyor.
M: Krem getireyim, sızısını alır.

Kıza güzelce kalçamızı kremlettik. Kalkıp kahvaltı yaptık, bavulumu toparladık, hediyelik eşyaları yerleştirdik, evde zaman geçirdik. Kalçamdaki sızı azalmıştı. Melek yine ağrım olur diye kremi bana verdi. Ben meleğin havaalanına gelmesini istemiyordum ama o ısrarla gelmek istedi. Sevmiyorum vedaları.

Bilet işlemleri esnasında melek ile hiç konuşamadık. insan sevdiği insanların yanından ayrılmak istemiyor, sayılı dakikalar kala konuşacak bir şey bulamıyorsun. Çünkü hiçbir kelime anlatmak istediğin şeylere tercüman olamaz.

Pasaport işleri için sıraya girdim ve çizginin diğer tarafına geçmek için bekliyorum. Melek ile ayrılık vakti. Melek ile öyle bir sarıldık ki, zaman durdu sanki. içim acıdı.

Meleğin gözleri buğlandı, benim canım sıkıldı.

K: Ağlama sakın, seni böyle hatırlamak istemiyorum.
M: Yine gel tamam mı kelebek.
K: Gelirim, kendine dikkat et.
M: Sende.

Daha fazla duramadım. Arkamı dönüp gittim. Dönersem belki de hiç gidemeyecektim.

Uçağın kapısından geçip koltuğumu bulduk. Biraz bekledikten sonra hostesler telefonlar için uyardı. Telefonumu kapatmak için çıkardım. Melek mesaj atmış. Mesajı aynen yazıyorum.

‘’ çabuk git çabuk gel, sesini özlüyorum’’
Birde cüzdanına bak, bana kızma. Kelebeğe dikkat et.

Telefonu kapattım, cüzdanı çıkardım. Ne var diye içine bakıyorum. Ufak bir kağıt çıktı. içinde çöyle bir yazı var.

‘’ bana kızma, bence çok yakıştı kelebek.’’

Ne alaka diye düşünüyorum, niye kızıyım ? ne oldu ki ? Kelebek ?

Sonra kafamda yanardağlar patlamaya başladı. Melek yüzyılın golünü attı bana. Beni sarhoş edip, kıçıma kelebek dövmesini yaptırdı. Ben kemeri çözüp uçağın tuvalaetine koşmak istiyorum, bir yandan gerçek olamaz, şaka yapıyordur diye düşünüyorum. Hostesler kalkmaya başlayan uçakta beni ikaz ediyorlar. Zorla yerime oturdum. Ama alnımdan terler boşalıyor. Hostes uçak korkum olduğunu zannetti. Yanıma gelip.

H: Beyefendi iyimisiniz. Şimdi geçecek sakin olun. Kalkar kalkmaz size su getireceğim.

Ulan ne suyu, bi gel de g-ö-t-ü me bak, dövme var mı söyle--- diye bağırasım geldi. Diyemedim tabi. Suyu içip tuvalete koştum. Çıkardım ama göremiyorum. Telefonun sim kartını çıkarıp telefonu açtım. Uçağı düşürmeyecek kadar da centilmeniz a.q

Kamerayı açıp kıçımın fotosunu almaya çalışıyorum.

Ve o an.

Telefonun ekranında bozuk para büyüklüğünde bir dövme.

Meleğe ağzıma gelen küfürleri küçük çığlıklar eşliğinde söylüyorum. Ulan insanın dıbısına dövme yapılır mı ? kaplan maplan yapsan hadi belki, kelebek nedir a.q
izahı bile yok.

Elim zütümde, düşlerim içimde indik okulumuzun bulunduğu ülkeye. Vay a.q.

Sonradan öğrendiğim olay öncesini anlatayım.

Figen zaten dövmeci, melek bilerek ayarlamış. O kadar alkol içmemiz zaten komple bir tezgah. Üstüne yatarken birde uyku ilacı vermiş bana suyla karışık. O yüzden g-ö-t-ümüz açıkken hiçbir şey duymamışız.

Siz siz olun alkollüyken herkese güvenmeyin, sonra bir sabah zütünüzde uğur böceği ile uyanırsınız maazallah.