-
51.
0Tüm okul biletlerini alıp ülkelerine doğru yola çıkmaya hazırlanırken ben nasıl olcakta bu ing. Vercez diye kara kara düşünmeye başladım. Önümde 15 gün var. Tüm yurt boşalmaya başladı. Herkes ülkesine dönmek için hazırlanıp bir bir yurttan ayrılıyor. Sınavdan kalan 5 geri zekalı insan topluluğu bir araya gelip her gün çalışmaya karar verdik. Topluca çalışırsak daha iyi sonuç alırız mantığı. ( sürü pgibolojisi).Tümünü Göster
Bu 5 salak geceleri çalışıp gündüzleri sıcakta uyuyalım diyorlar, ben ise gündüz çalışıp geceleri uyuyalım diyorum. Geceleri Natalianın yanına gitme planları yapıyorum haberleri yok.
Adamları ikna edemedim önce, sonra baktım olmuyor işi binliğe vurdum bende. 15 gün boyunca yurtta oturulmaz, akşamları ben sizi eğlenmeye bara zütüreyim dedim. Adamların gözleri fındık bulmuş tavşan gibi açıldı. Millet nerdeyse dersi boş ver bizi her gece aleme zütür kıvdıbına geldiler. Tabi benim anlattığım gerçek üstü hikâyelerin de payı azımsanamaz. 5 gün geçti, ben gündüzleri ders çalışıyorum akşamları natalia ile sabahlara kadar gezip eğleniyoruz.
5. Günde uykusuz geçince benim tansiyon vs herşey düşmüş, öğlen yemek yemek için gitiiğimiz lokantada bayılmışım. Yanımdakiler yüzüme su sürüp ayılttılar beni. Dedim ben hastayım, gidip yatayım. Nataliayı aradım, geliyorum dedim. Natalianın evine vardığımda gözlerim artık uykusuzluktan çökmüş ki natalia bile korktu. Dedim ben uyumuyorum hiç benim uyumam lazım. Natalianın odasına girdim, bir uyumuşum tam 24 saat.
Gitti mi 1 gün daha.
Aynı günün gecesinde de yine nataliada kaldım. Sabah erkenden yurda gittim. 5 salak yine aynı odada ders çalışıyorlar. Nerdesin felan filandan sonra bunlar bana trip atıyorlar. Yok bize söz verdin ama hep kendin gidiyon, bizi zütürmüyon vs vs. Söz dedim ben ayarlayacağım ama önce şu sınava çalışalım. 5 salaktan biri üst sınıflardan birini ayarladıklarını bizde sorular ve cevapları konusunda bizi çalıştıracağını söyledi. içimden inşallah şu meşhur abilerden biri değildir diyorum. Kim diye sorunca Ayşe abla isminde biri dediler. ( evet o yüzüme telefon kapatan ayşe abla. )
intikam çanları çalmaya başladı. Yok lan ne çalması, ne intikamı, sınavı vermemiz lazım, yardım lazım. Denize düşmüş yılan misali sarıldık bulduğumuz ilk tahtaya. Nataliayı arayıp durum raporu verdim yanlış anlaşılmamak için. ( tabi öyle kolay olmuyor ama buraları hızlı geçiyorum)
Türk cafesinde buluşup günde 3 saat bize pratik yaptıracaktı. Tabi bizde bunun karşılığını para ile ödeyecektik. Sınava kalmış 1 hafta tüm okul nerdeyse boşalmış, kimsecikler yok etrafta. ilk gün derse gittiğimizde ayşe beni görünce bi afalladı, sende mi geldin der gibi garip garip bakmaya başladı. Sen gelebildin mi ya, kız arkadaşın kızmasın ? diye bide laf soktu. Ben hiçbir şey demedim. Gülümseyip geçtim.
Ders aralarında ayşe bana laf sokmaya devam etti tabi. 2. Gün ders bitiminde 5 salak yurda doğru giderken ben kaldım. Ayşe ye yemek ısmarlamak istediğimi söyledim. Gülerek kabul etmedi. Kız arkadaşın görmesin sonra anlatamazsın dedi. Dedim sorun olmaz burada olduğumu biliyor, hem belki konuşursak beni niye sevmediğini öğrenebilirim ! dedim. Yüzüme bakıp sevmek ! diye tekrarladı.
Dışardan çok mu garip görünüyorum dedim, yada çok mu sapık diye ekledim. Ayşe önce ofladı, sonra tatlı olsun bari dedi, çantasını yandaki sandalyenin üstüne koyarken.
Garsonu çağırdım, sütlü bir tatlı söyledi kendine, bende dondurma istedim.
Evet dedi, dinliyorum.
K:Kitap Kurdu
A:Ayşe
K:Niye her konuşmamızda bana laf sokmaya çalışıyorsun.
A:Hoşuma gidiyor.
K: Neden ?
A: Bilmem, dışardan bakınca garip gözüküyorsun
K:Nasıl garip ?
A: Şöyle ki ?
-Bu okula hazırlık olarak gelip senin gibi yaşayan kimseyi görmedim. Hatta kimse görmedi.
-Sen hazırlıkta yabancı sevgili yapan, okulun Sahne sanatları fakültesine gidip dans eden garip birisin.
-Alkol kullanıyorsun, genelde yabancı arkadaşların var, hep dışarda yabancılarla görüyoruz seni.
-Partilere gidiyorsun, yurda gelmediğin günler oluyormuş artık nerde kalıyorsan.
-Tabi duyduklarımızı söylemiyorum bile. Sana gıcık olmama yeterli bunlar.
Beni aldı bi gülme.
K: Bu mu yani bana gıcık olma sebebin. Kız arkadaşım var, dans etmeye çalıştım, Dışarıda partilere gidiyorum ve bazen yurda gelmiyorum. Bunlar yani ?
A: Evet
Derin bir nefes aldım önce, sonra bir sigara yaktım.
K: Doğru söylüyorsun, kız arkadaşım var ismi natalia. Seviyorum onu. Senin dönemin arkadaşların gibi sadece kendimi tatmin etmek için takılmıyorum.
Evet dans etmeye çalıştım, diğerleri gibi sabahtan akşama odada oturup onun bunun dedikodusunu yapmadım, kendime faydalı birşeyler aradım.
Evet alkol kullanıyorum, ama şimdiye kadar alkol ile ilgili ne kimseyi rahatsız ettim nede alkol kullandığımı bir özellik olarak anlatmadım. Eğlenmek için partilere gittiğim doğrudur bunda bir gariplik olduğunu sanmıyorum.
Duyduklarının fazlasını ben söyleyeyim.
Biliyorum arkamdan konuşulduğunu, yabancı kız arkadaşım olduğu için ağır abaza olduğumu düşündüğünüzü, herkes gibi akşama kadar yatıp sabaha kadar odada geyik muhabbeti çevirmediğim için salak olduğumu düşündüğünüzü biliyorum.
Kız bu kadar açık sözlü olacağımı düşünmediği için suratının rengi atmıştı. Tabi yakalamışım durmak yok.
K: Peki sen benim bildiklerimi biliyormusun?
Dışarda dayak yedim, 2-3 gün hastanede yattım kaç türk geldi ziyaretime ?
Kendi dönemimden bir iki kız yemek getirdi sağolsun ama onlarda artık benim hakkımda ne duydularsa yolda görseler yüzlerini çeviriyorlar.
Tüm üst sınıf öğrenciler nutuk atmaya bayılıyorlar, aman şunu yapmayın aman bunu yapmayın. Niye çoğu her taku yerken, her pisliği gizli gizli yaparken gelip doğruluk nidaları atıyorlar ?
Sen benden 3-4 yaş büyüksün diye beni yönlendirme yada bana üstünlük taslama hakkını nerden buluyorsun.
Peki nutuk çeken üst sınıfların benden dans ekibindeki kızların numaralarını istediklerini biliyormusun? Sence amaçları uluslararası diyaloğu geliştirmek mi ? isimleri söylesem sen bile inanmazsın ama boş ver, sen yine beni kötü bil.
Kız elinde kaşıkla mal gibi kaldı karşımda, Dersler için teşekkür edip afiyet olsun dedikten sonra masadan kalktım. Hiç dokunmadığım dondurma da dahil hesabı ödeyip dışarı çıktım. Yurda doğru yürümeye başladım.
Sigara almak için Markete girdiğimde ayşenin de markete girdiğini fark ettim. Çıkış kapısında bana bakıyordu.
Sigaranın parasını ödeyip dışarı çıktığımda ayşe de yanıma geldi. -
52.
0
-
53.
0Ayşenin gözlerinde mahcubiyet vardı. Aslında söylediklerimin hepsini biliyor ama düşünmüyordu. Sisteme uymuştu oda. En kolay yapılabilecek şeydi çünkü. Çevrendekiler seni nasıl görmek istiyorsa sende o kalıba bürünüyorsun. Bu yüzden insanların arkadaş çevrelerinin, hep aynı yapıda insanlar olmaları. Hem alkol alıp hem de namaz kılınan çevrede olamazsın. Aslında olursun olmasına da, bulunduğun ortam buna müsaade etmez. Namaz kılan alkol alanı kafir görür, alkol alan namaz kılanı yobaz.Tümünü Göster
Sende kendine bir çevre seçersin, mutlu olduğun yer neresi ise oraya doğru kayarsın. Sonra düşünmezsin karşıdaki insanın durumunu, yanındakiler nasıl değerlendirirse sende ‘’doğru ‘’ der geçersin.
Yanıma gelip
A: Dondurmanı bitirmedin.
K:iştahım kaçtı.
A:Neyse yarın ben ısmarlarım.
Dönüp yüzüne baktım,
K: artık bana ders vermezsin diye düşünmüştüm.
A: o başka bu başka . Biraz konuşalım mı ?
K: Olur, yurda yurumeyi düşünüyorum yürümek istersen yolda konuşalım.
A: Tamam yürüyelim.
10 dk mesafede sohbet ettik. Hatırladıklarımı yazıyorum .
A: özür dilerim
K: Neden ?
A: Söylediklerim doğru değildi.
K: Düşündüklerin diyelim.
A: Senin de payın var ama.
K:Nasıl payım var ?
A: Mesela kız arkadaşın yabancı, dışarda onun yanında kaldığın oluyormuş. Artık neler yapıyorsan ?
K: senden büyüğüm, ablan sayılırım tarzı nasihat vereceksen hiç konuşmayalım bence, ben abla abi sevmiyorum pek.
A: iyi tamam be
K: Doğru kız arkadaşım var ama en azından 1 adet. Her gece farklı kızlarla takılmıyorum. Hem sizin dönemde her gece eğlenmeye gidip farklı kızlarla takılan, yolda gördüğü her kıza asılan bir sürü adam var. Hepsi de ünv.nin delikanlı abileri. Hepsi sizin yanınızda namus bekçisi, kızların koruyucusu kesilirken yabancı kızları görünce her şey mübah anlayışı ile bakan tipler. E kızlar türk olunca namuslu iyi , yabancı olunca kaş….r öyle mi.
A: konuyu kapatabilirmiyiz?
K: bence de kapatalım, çünkü sonunda tekrar haklı olduğumu söyleyip özür dileyebilirsin.
Yurda gelmiştik. Selamlaşıp ayrıldık. Odadaki arkadaşların çoğu gitmişti bile. Uçak biletini son ana bırakan 2 kişide bugün gidecekti. Odada kimse kalmayınca bende eşyalarımı topladım. Kalacak olanları emanete verip kalanları bavula doldurdum. Natalia yı aradım biraz konuştuk. Odada kimsenin kalmadığını öğrenince onda kalmamı istedi. Bende seve seve kabul ettim.
Bavulu kapatıp odanın anahtarlarını teslim ettikten sonra taksi ile natalianın evine geçtim. Artık sınava son 1 gün kalmıştı. Sabah ayşe ile buluşup son çalışmayı yapacak ve noktalandıracaktık. Natalia ya bana katılmasını söyledim. Kabul etti. Sabah kahvaltı yapmak için biraz daha erken cafeye gittik. Tabi natalia öyle bir süslendi ki anlatamam. Dedim düğüne gitmiyoruz ne bu. Olsun dedi. Jeton o an düştü. Ayşenin yanına giderken bu adam benim izlenimi vermek istiyordu. içten içe sevindim bu duruma. Hazırlanıp çıktık.
Kahvaltımızı yapıp ayşe ve 5 salağı beklemeye başladık. Ayşe diğer 5 salak ile birlikte kapıda göründü. Elimi kaldırıp işaret ettim. Ayşe baya bi şaşırmış tı natalia yı görünce. Natalia yı ayşe ile tanıştırdım, diğer salakları pas geçtim. Sorun olmaz değil mi dediğimde ayşe hayır cevabını verdi.
Biz pratik yapmaya başladığımızda natalia dikkatle bizi dinliyordu. 4-5 saat çalışma yapmayı planlarken natalianın benden öğrendiği kelimeler ile ayşe ile konuşmaya çalışması dersi 2 saate indirdi. 2 saat sonra dedikodu yapmaya başlamıştık bile.
Ayşe natalia ile o kadar iyi anlaştı ki kendi mi güne katılan erkek çocuğu gibi hissettim. Ders bitiminde ayşe natalianın telefonunu aldı, yarın sabah için saat netleştirip ayrıldık. Sınava ayşede gelecekti.
O gece stresten neredeyse hiç uyuyamadım. Natalia yanımda bana sarılıp uyumam için saçlarımı karıştırıp durdu. Sabaha karşı serinlikle içim geçmiş. Natalia nın beni uyandırıp bir bardak kahve vermesi ile kendime geldim. Kahvaltı yapmadan okula gittik. Ayşe ve diğerleri ile buluşup sınıfa geçtik. Natalia ve ayşe kapıda beklediler. isime göre sıralandırıldığımız için ilk sırada ben vardım. Sınavı yapacak olan hoca geldi, kısa bir bilgilendirme sonrasında ismim ile beni çağırdı. Ellerimin titrediğini hatırlıyorum. Kağıdı önüme koyduklarında tüm çalıştığım konular silinip gitmişti. 5 dk kadar kağıda hiç dokunamadım. Kafamı ellerimin içine alıp beklemeye başladım. Hocanın dikkatini çekmiş olacak ki ne oldu diye sordu. Ellerimi gösterip su alabilirmiyim diye sordum. Dışarıyı gösterip arkadaşlarım onlardan isteyebilirmiyim dedim. Hoca kapıya gidip benim için su istedi. Natalia suyu hocaya verirken ayşe hoca ile konuşmaya başladı. Suyu içip kafamı toparlamaya başladım. 20 dk boyunca hoca ayşe ile konuşmaya devam etti. Bende rahatlamış şekilde tüm soruları cevapladım. Yazılı sınav bittikten sonra sözlü sınavda yine ilk beni çağırdılar. Hoca karşımda sözlü sınavdan önce 2-3 dk sohbet ettik.
Ayşe ile konuştuğunu, onun bizi çalıştırdığını, 2 haftadır sabah akşam çalışmışsınız diye koşuştuk. Sözlü sınavdan başlayınca hocanın bize kıyak geçtiğini ve fazla zorlamadığını anlamıştım. Cümleleri unutunca aklıma ruscası gelirse ruscasını söylüyordum. Sınavın sonunda sen ing mi rusca yı mıdaha çok seviyorsun diye sordu. Rusça deyince neden sorusu geldi tabi. Nataliayı gösterip, vot tak, işte sebebi dedim. Çıkabilirsin komutuyla surat kıpkırmızı dışarı çıktım. Diğer 5 salağında sınavları bittikten sonra kafeteryada beklemeye başladık. 2 saat sonra açıklanacaktı sonuçlar. Ayşe kesin geçtiniz diye bize gaz veriyodu ama yinede hepimiz stres içindeydik. 2 saat sonra isimlerimiz anons edilince koşar adım sınıfa tekrar gittik. Bayan hoca önce ufak bir konuşma yaptı, daha çok çalışmamız gerektiği, vs vs… 5 dk sonra hepimizin geçtiği haberini verince natalia bana öyle bir sarıldı ki nerdeyse yere düşecektik. Natalia benden sonra ayşeye sarıldı, teşekkür etti. Ben ayşeye teşekkür ettim.
Okuldan mutlu bir şekilde çıktık. Ayşe ye yemek ısmarlayacağımı söyleyince önce kabul etmedi, ama nataliada ısrar edince kabul etti. Diğer çocuklardan kurtulup en iyi mekanlardan birine gittik. Yemek yiyip üstüne kahve içtik. 3-4 saat oturmuşuz. Natalia resmen Türkçesini geliştirdi o gün.
Artık uçak bileti almamın zamanı gelmişti ama bunu düşünmek bile istemiyordum. Ayşe uçak biletini ne yaptın diye sorunca konu kendiliğinden açıldı. Almadığımı söyleyince 4 gün sonra bir uçak olduğunu, 4-5 arkadaş ile birlikte bilet aldıklarını, istersem bana da ayarlayabileceklerini söylediler. Natalia artık gitmem gerektiğini söyleyince ikimizinde suratı asılmış ki, ayşe omuzlarımıza vurup sadece 2,5 ay. 2.5 ay sonra yine beraberseniz üzülmeyin diye dalga geçti. Bende bakayım, seni ararım dedim. Mekandan ayrılıp eve geçtik. -
54.
0ikimizde konuşamadık bir süre, 2,5 ayda olsa bizim için uzun bir süre olduğunu biliyorduk. Böyle hüzünlü ayrılmak istemediğimden farklı konular bulmaya çalıştım. Yazın neler yapacağımızdan bahsettim, onu nasıl arayacağımdan. ( o dönem telefondan yurt dışını aramak ateş pahası) Tabi çağreler tükenmez, internet üzerinden hatlar var.Tümünü Göster
Hemde çin hatları. Çokta uıygun. Gidip bir çin hattı aldım, int üzerinden konuşabilme çzelliklerini açtırdım vs. artık yazında istediğim kadar olmasada sesini duyabilecek kadar konuşacaktık. Beraber planlar yaptık, sözler verdik. Gece dışarıya sadece kızlarla çıkılacak gibi. Tabi benim içinde aynı şey erkekler için geçerli.
Natalia ile birlikte ayşeyi arayıp 4 gün sorası için istanbula bileti aldırdım. 10 dk sonra işlem tamam deyip haber vermek için ayşe beni aradı. Telefonu kapattıktan hemen sonra natalianın telefonu çaldı. Natalia ekranı bana göstererek ayşe nin aradığını gösterip telefonu açtı.
Ben kulağımı telefona dayamaya çalışıyorum, natalia yüzümden itmeye çalışıyor, Sonra odaya kaçmaya çalıştı, ben peşinden koşuyorum. Niye aradı diye çok merak ediyorum. Natalia telefonu kapatıp suratıma gıcık gıcık gülmeye başladı. Ne konuştunuz diye soruyorum özel diye cevap veriyo. Oha 2 günde özel ne konuşula bilir ki ? Bu kızların arkadaş olma hızları ışık hızından da öte.
Ayşe ve sınıfındaki 5 kız son yılları olması sebebi ile artık memlekete dönmeden kendilerine özel parti yapmak istemişler. Yurt odasından ziyade dışarda bir mekan istiyorlar ama çevreleri yok, natalia ya acaba bildiği bir yer var mı diye sormuşlar. Nataliada yarın beraber bakarız demiş. Vay dedim siz iyice arkadaş oldunuz.
Bende davetliyim dedi.
Nasıl yani sende mi gideceksin ?
Evet dedi benimde gelmemi istiyorlar.
Olmaz dedim, 4 gün sonra gidiyorum benimle zaman geçir.
Sarılıp sende gel dedi.
Olmaz dedim Türk kızları rahatsız olur.
Anlayamadı tabi. Niye dedi.
Onlar kız kıza eğlenmek istiyorlar dedim. Baktım natalia çok istekli tamam dedim. Eğer bulursak bir yer sende git.
Sabah ayşe ile buluşup natalianın birkaç arkadaşında adres aldık. Gittiğimiz yerler çok büyük yerler olduğu için kapatma şansımız yok. En son ufak bir kafe bulduk. içeride 5-6 masa ancak var. Akşamlarıda çalışmıyor. Sahibi yunan bir kadındı. Kadın o kadar güzel Türkçe biliyor ki çok şaşırımıştım. Kadın tük olduğumuzu öğrenince bize türk kahvesi yaptı. Natalia türk kahvesine bayıldı. Benden kahve getirmemi istedi. Kadın kahve sonunda uygun bir paraya gece için kiraladı mekanı bize. Zaten toplam 6 kız var, kendi başlarına eğlenmek istiyorlar.
Ayşe akşam için hem haber vermeye hem hazırlık yapmaya ayrılıp yurda gitti. -
55.
0Natalia ile eve geçtik, natalia hemen duşa girdi. Duştan çıkıp en güzel kıyafetlerini yatağın üzerine sermeye başladı.Tümünü Göster
Hepsini üstüne tutup her biri için ayrı ayrı fikrimi sormaya başladı.
Bi dur dedim, akşam kıyafet giymene gerek yok. Kızlar rahat şeyler giyip gelirler. Onların derdi eğlenmek. Güzel görünmek değil.
Yine anlamadı tabi.
Ben yatağın üzerinden güzel bir kot seçtim, üstünede beyaz salaş bir yakasız gömlek.
Ayşe naataliayı aradı , yurda gelmesini, yurttan beraber gideceklerini söyledi.
Natalia üstünü değiştirmeden saçlarını taradım, geriye doğru örmesini istedim. O saçlarını örerken yatağın bir köşesinden onu seyrettim.
Çok güzel gözüküyordu. Bende uyumlu olmak için üstüme beyaz tişört giymiştim. Akşama doğru yurda gittik. Nataliayı ayşenin odasına zütürüp bıraktım.
Baga ile uzun süredir görüşemiyorduk, arayıp nerde olduğunu sordum. Şehir dışında olduğunu söyledi. Adamın telefonu halen bendeydi. Gideceğim günü söyledim telefonu vermek için, hallederiz deyip geçiştirdi. Yurtta 5 salağı buldum, adamlar biletleri almışlar, 1 gün sonrasına gidiyorlar. Biraz sohbet ettik, adamlara verdiğim bar sözünü tutmadığım için hepsi laf sokmaya devam ettiler. Kızlar hazırlanmışlar, telefon ettiler. 2 taksi çağırıp yurdun önüne gittim.
Kızların elinde sarmalar, börekler mezeler yurtta çıktılar. Natalianın elinde koca bir tepsi baklava tutuşturmuşlar, kız şaşkın şaşkın yanıma geldi. Bu kadar şeyi biz mi yiyeceğiz diye soruyor. Normal tabi, kız hayatında hiç kısır gününe mi katılmış : )
Taksiler binip cafeye gittik. Kadın içerde masaları yanlara çekmiş oturulabilecek bir köşe ayarlamış. Orta kısım pist gibi boşalmış. Yemekleri masalara bırakıp kadınla biraz sohbet ettik. 5 dk sonra kızlar yanlarında getirdikleri cd ile Türkçe yabancı müzikleri çalmaya başladılar.
Ayşe yanıma geldi, hadi sen dışarı biz eğlencez diye kapıyı gösterdi.
Nasıl yani ? ben olmayacakmıyım?
Hep bir ağızdan ‘’ HAYIR’’ denilince bu gecenin tam bir kısır partisi olacağını anlamıştım. Natalia bize emanet deyip beni sepetlediler.
Çıkmadan sarmadan kısırdan ağzıma teptim, elimede 1 baklava alıp sokağa çıktım.
Natalia beni izlerken kahkaha atmaya başladı. işiniz bitince arayın taksi ile gelip alayım dedim.
Ne yapayım nereye gideyim derken aklıma 5 salak geldi. Aradım bunları, dedim hadi bara zütüreyim sizi, adamlar daha ben telefonu kapatmadan hazırlandılar. Nataliayı arayıp akşam çocuklar ile eğlenmeye gideceğiz, kız olmayacak dedim. Bide 5 salak ile gittiğimi söyleyince tamam dedi.
Çocuklara semtin en sakin barının adresini verdim, girişte buluştuk. Gece sakin geçsin, bunlar biraz kız görsünler, birşeyler içip yurda dönerler diye düşünüyorum.
Bar o gün aksine ağzına kadar dolu, oturacak yer yok. Bardaki görevliye ufak bir rüşvet sonrası 6 kişilik masa ayarlandı tabi. içkiler söylendi, ama şöyle bir gariplik var tüm masalar karışık ( kız-erkek) bizim masa 6 sap. Bizimkiler ufo görmüş masum köylü gibi şakın şaşkın etrafa bakıyorlar.
Dedim bu böyle olmaz. Gidin bardan kızlarla tanışın, masamıza davet edin bir şeyler ısmarlayın. Hepsi mal gibi bana bakıyorlar. Hepsi konuşamayız diye korkuyorlar. Gidin dedim, konuşamazsanız güler geri gelirseniz.
Pistte ufaktan müzik çalıyor, daha gece başlamamış. 2. Bardak votkamıda içtikten sonra gece uzun kızlarıda gidip almam gerekli, içmeyim dedim kendime. Tuvalete gitmek için masadan kalktım, çocuklardan biride peşimden geldi. Tuvaletin girişi kalabalık tabi. Ben genel işleri hallettikten sonra ellerimi yıkamak için lavaboya geldiğimde bizim çocuğun duvardaki tekli prezervatif kutusuyla cebelleştiğini gördüm. Ellerimi yıkarken ne yaptığını anlamaya çalışıyorum. He yapıyosun diye sorunca, ‘’ abi ellerimi kurulayacağım, bunun neresinden peçete çıkıyor ‘’ dedi.
Gözlerimi kapatıp, ‘’ senin aklını s…yim ben ‘’ demek geçti içimden.
Cebimden bozukluğu çıkarıp, kutuya attım, düğmeye bastım. Kutunun ağız kısmana düşünce, al dedim buna sil elini. Masaya doğru 15 adımda ne kadar yanlış yaptığımı anladım ama bir kere gelmiştik. Burada bırakıp gitmekte olmazdı.
Çocuk yanıma gelip, kulağıma doğru eğilip abi aramızda kalsın olur mu ? dedi. Heyecanlandım dedi. Sen git önce bardan bir kızla tanış yoksa herkese anlatırım dedim.
Kimle tanışayım, kızın yanında erkek arkadaşı çıkarsa diye korkuyor.
Bu salakların kimseyle tanışacağı yok, en iyisi ben gidip bir iki kızla konuşup tanıştırayım dedim. Barda 2 kızı gözüme kestirdim. Yanlarına gidip tanıştım önce. Türk olduğumu öğrenince Antalya ve bodruma daha önce gelmişler, kızlar başladılar anlatmaya. Kızlara 2 bira söyleyip masayı gösterdim. Dedim arkadaşlarım var, beraber geldik , masaya geçelim mi, gece boyu tüm içkileriniz benden. Kızlarla masaya geçtik. Bizim salaklar kızların içine düşecekler. Dedim olum gidin sizde bir iki kızla tanışın yoksa ben gidiyorum. Masadan kalkanlar barın diğer kısmına doğru gittiler. Biz masada 3 erkek 2 kız kaldık. Çocuğun kulağına eğilip, gece boyu tüm içkilerini siz ısmarlıyorsunuz dedim. Çocuğun umurun da değil. O gece uçak bilet parasını yemeye hazır durumda.
Çocuklar konuşmaya başlayınca baya bi açıldılar, kızlar artık bizim ikiliyle sohbeti koyulaştırınca ben masadan kalktım. Saat gece yarısını yaklaşmaya başlamıştı, ortam iyice hareketlenmiş, millet dans pistini doldurmuştu. Diğer 3 salağı barın diğer ucunda kızlarla sohbet ederken görünce tamam dedim artık bana gerek yok. Yanlarına gidip kızlara selam verdim, biraz sohbet edip ben gidiyorum dedim.
Daha yeni başladık, nereye diye biraz sitem etseler de, kendinize dikkat edin, geceniz iyi olsun deyip bardan çıktım.
Nataliayı aradım, 1-2 aramdan sonra telefon açıldı.
Arkadan bir halay havası geliyor anlatamam. Ben bağırıyorum ama beni duyması mümkün değil. Eğlence devam ediyor belli ki. Taksiye binmek yerine karanlıkta yürümek istedim. Belli ki daha eğlence bitmemiş, ben gitsem bile içeri almazlar. Yarım saat kadar yürüdüm. Cafenin kapısna geldim, doğal olarak kapı kilitli. Nataliayı aradım duymadı, ayşe yi aradım, dedim kapıdayım bi aç.
Kapı bir açıldı, ayşe kapıda yüzü kıpkırmızı, natialia arkasında oda kıprkırmızı olmuş.
Noldu size ya ? dememle, ne istiyosun biz daha eğleniyoruz deyip suratıma kapıyı kapadılar. Sonra natalia kapıyı açtı, yanıma indi. Eli yüzü kızarmış, üstü başı dağılmış. Ne zaman bitecek dedim, dudağıyla bilmiyorum işareti yaptı. Daha ben 2. Bir şey soramadan ayşe çıkıp natalianın kolundan tutup hadi içeriye diye sürüklemeye başladı. Ben diğer kolundan tutup kendime çekiyorum kız aramızda sündükçe sünüyor.
Bende içeriye geleyim dedim, Ayşe olmaz dedi.
Ya dedim gidecek yer yok, dışardamı oturayım.
Olmaz dedi.
içerde mutfakta oturayım dedim, natalia suratını kedi gibi yapıp ayşe ye bakıyor.
Ayşe sorayım deyip içeriye gitti. Natalia da peşinden. Natalia içerde ne dediyse artık tamam dediler.
Cafeden içeriye girmemle turşu kokuları, alkol kokusu, oynamaktan yanmış kilotlu çorap kokusu ne arasan var. Beni direk mutfağa soktular. Mutfak mis. Kalan sarmalar, börekler, tatlılar. Kendime sofra yaptım 2 dakikada.
iyi ki içmemişim yoksa bunları yiyemezdim diye kendi mi tebrik ettim. Güzelce karnımı doyurdum, sigaramı yakıp ayaklarımı diğer sandalyeye uzattım. Natalia arada bir yanıma gelip beni öpüp gidiyordu. içerdeki müzik bi halay oluyor bi mezdekeye dönüyor, sonra Türkçe pop çalıyor. Her havadan var yani. Nataliayı dans ederken çok izledim ama oryantal yaptığını hiç görmemiştim. Gidip bakmak istedim ama kızlar yanlış anlarlar diye gitmedim. 2 saat daha içerde eğlence devam etti. Bende yiyebildiğim kadar tatlı yedim : )
Gece kızlar için mükemmel geçmişti. Tüm kurtlarını dökmüşlerdi belli ki. Tabi alkolünde etkisiyle konuşmaları bozulmuştu.
( Not alın : Konuşması hafif bozulan kız çok iyidir. Çok kafadır. Ama kızın ağzı bozuluyorsa o gecenin b..ku çıkmış demektir. )
Gidip 2 güvenli taksi buldum. Ben taksileri ayarlayana kadar, natalia yunan cafe sahibini çağırıp anahtarları ve parasını teslim etti.
Kızları yurda bıraktık. Ayşe kapıyı açtırmak için bekçiyi gündüzden ayarlamış, rüşvetle içeri girdiler. Kapıda nataliaya 20 kere teşekkür ettiler. Ben fırsattan istifade kalan yarım tepsi baklavayı yanıma aldım. Kızlar yurda girince bizde aynı taksiyle eve geçtik.
Natalia baya yorulmuş ki, eve varamadan omzumda uyumaya başladı. Nataliayı uyandırıp eve çıkardım. Yorgunluğu gözünden okunuyordu. Yatağına yatırıp üstünü çıkardım. Zaten sıcaktan dolayı üstüne bir şey giymenin imkanı yoktu.
Bende yanına uzandım. Öylece uyuya kalmışız. -
56.
0Dönemin efsane müziklerinden, Biraz daha fazla müzik paylaşmaya karar verdim.Tümünü Göster
https://www.youtube.com/watch?v=40toZGXOWiY
Uyandığımda saat öğleni geçmişti. Yatakta doğrulduğumda natalianın olmadığını fark ettim. Kendime gelmek için her zaman yaptığım gibi 5-10 dk gözlerim açık sabit bir noktaya bakarım. Kendime gelmem halen bu kadar zaman alır. Bu kız nerde diye merak etmeye başlamışken natalia odadan içeriye havlusuyla girdi. Duştan yeni çıktığı saçlarından omuzlarına dökülen su damlalarından belli oluyordu. Koşarak yatağın üzerine zıpladı. Üzerime oturup ‘’ kitap kurdu bugün ne yapıyoruz ? ‘’ diye sordu. Aklımda natalia ile her zaman yapmak istediğim o ciddi konuşma geldi. Gitmeme 2 gün 2 gece var, evde oturalım sohbet edelim. Seninle uzun uzun konuşmak istiyorum dedim. Yüzüme ciddi ciddi bakıp ‘’ tabiki kitakurdu bey, siz nasıl isterseniz ‘’ dedi.
Bu ciddiyeti bozmak için nataliayı kollarından tutup yanıma yatırdım. Üstüne çıktım. Zaten üzerinde havludan başka bir şey olmayan natalia direnmedi. Ufak bir iki öpücükten sonra üzerindeki havluyu çıkardım. Nataliayı biraz daha kızdırmak için havluyla beraber ayağa kalkıp ‘’ben duşa giriyorum, havlu için sağ ol ‘’ der demez yastığı yüzüme yedim.
Odadan çıkıp banyoya girdim. Hava o kadar sıcak ki, şebekeden akan su bile neredeyse sıcak akıyor. Dam duşumu tamamlayıp havluyu üzerime sararken natalia kapıyı yarım açıp ‘’ bir şeye ihtiyacın var mı ? ‘’ diye sordu. Elimi uzatıp, ‘’Sana ‘’ dedim.
Gözlerini kapatır mısın dedi. Memnuniyetle derken gözlerimi kapadım.
Ben natalia nın yanıma geleceğini düşünürken, bir sürahi buzlu su üzerime boşaldı.
Nefesimin kesilmesi, oohgsaodaodad diye bağırmam, üzerimdeki havlunun düşmesi toplam 3 saniyede gerçekleşti.
Natalia kapıyı kapatıp içeriye kaçmıştı bile.
intikam bu kadar hızlı alınmaz ki.
Havluyu tekrar sarıp natalia nın hangi odaya gittiğine bakmak için banyodan çıktım. Natalia salondan anneannesinin tv karşısında her zaman oturduğu kanepenin yanına gitmiş eliyle bana gel gel yapıp gülüyordu. Kadın duyuyor olabilir ama gördüğü kesin. işaret parmağımı sallasam da natalia gülmeye devam ediyordu. O gülünce bende gülmeye başladım.
Üstümü değiştirmek için natalianın odasına girdim tekrar. Bavulumdan çamaşır ve elbise ararken natalia kapıyı aralayıp ellerini yukarı kaldırarak ‘’ şutka şutka ‘’ ( şaka şaka ) ‘’ diye içeri girdi. Bavulu bırakıp natalia yı belinden kavramam bir oldu. Nataliayı duvara yaslayıp birkaç öpücük almaya çalışırken,
N: Sana havlun ile mutluluklar
K: Havlu senin kadar güzel değil ama ? Hem cezalısın, su çok soğuktu.
N: Ne cezası ?
K: Cezan bana kahvaltı hazırlamak, ama önce….
Natalia güzle birkaç saat geçirdik.
( Özelden devamlı detay isteyen p.ç, tekrar ediyorum ferre film anlatmıyorum, istersen bir iki link veriyim kendini tatmin et, sonrada s… r git sayfadan. )
Tekrar duşumuzu aldıktan sonra nerdeyse akşam olacaktı. Açlıktan midem yapışmış vaziyette, mutfakta dün geceden aklmış yarım tepsi tatlıya gömüldüm. Natalia dışardan birşeyler söylemeyi teklif etti. Yemek siparişini verip balkonda oturmaya başladık. Aklımda sormak istediğim soruları toparlarken natalia sessiz sesiz beni izliyordu. Ailesini çok merak ediyordum. Annesi babası neredeydi ? neden burada anneannesi ile kalıyordu? Sohbeti ben açmaya karar verdim.
Kitapkurdu: K
Natalai : A
K: Ailen nerde ? Annen baban ?
N: Annem bulgaristanda, babam rusyada.
K: Sen neden buradasın ?
N: Ünv.
K: Anneannen neden burada ?
Natalia anlatmaya başladı.
Annesi ile babası evlendikten sonra o zamanın meşhur Sovyetler birliğine yani rusyasında yaşamaya başlamışlar. Rusya 1991 de dağıldığında natalia henüz 3-4 yaşlarındaymış. Tabi ekonomik sorunlar geçim sıkıntıları derken aile bulgaristana göç etmiş. Baba bir zaman sonra çalışmak için rusya ya geri dönmüş, tabi rusların aile mantığı bizim gibi olmadığından adam rusyada zengin bir kadınla tekrar evlenmiş. Zor zamanlar geçirmişler, parasızlık, babasızlık, bir sürü sıkıntı. Annesi Bulgaristan da ufak bir dükkan açmış. Alkol ve meyve suyu üretip satmaya başlamışlar. Tabi o dönemin mafyalarına rüşvet vermeden işlerin dönmesi mümkün değil. Annesi başımızda bir erkek olsun diye 2. Evliliğini yapmış. işler iyi gitmeye başlamış, kısa zamanda çok para kazanmış annesi. Evlendiği adamda sahip çıkmış anne kıza. Natalianın babası 6-7 yıl hiç arayıp sormamış. Bende zaten unuttum, benim babam değil o adam demiş. Natalianın babası eski eşinin çok para kazandığını öğrenince atlayıp Bulgaristan a gelmiş. Annesini bulup para istemiş. Tabi annesi karşı çıkınca, nataliayı rusyaya zütürmekle tehdit etmiş. Annesi durumu polise bildirmiş ama değişen bir şey olmamış.
1 yıl dava sürmüş, dava süresi boyunca babası para istemeye devam etmiş. Annesi davayı kabul edeceğini düşünerek kabul etmemiş. 1 yılın sonunda mahkeme vekaleti babaya vermiş. Polis zoruyla nataliayı babasına teslim etmişler. Natalia gitmemek için dirense de babası zorla rusya ya zütürmüş.
Natalia o dönemi anlatırken bir yandan ağlıyor, bir yandan da balkonun demirlerini öyle bir sıkıyordu ki, avuçlarını açmak hiç kolay olmamıştı.
Siparişimizi getiren çocuk sokağın girişinde gözükmüştü. Nataliayı kaldırıp yüzünü yıkadım. Yemekleri alıp mutfakta masayı hazırladım. Yemeklerimizi yerken natalianın neşesinin kaçtığı yüzünden belli oluyordu. Yemekten sonra dışarı çıkıp yürüyelim istedim. Oda kabul etti.
Hava kararmış, şehir eğlence mekanları olan bölgeye doğru kaymaya başlamıştı. Biz ise tam tersi, sakinliğin hüküm sürdüğü ıssız sokaklarda kol kola yürümeye başladık. Şehrinden 3-5 km uzaklıkta büyük bir ırmak vardı. insanların genelde balık tutmak için gittikleri bir yer. Çevresinde çok ağaç bulunmayan ıssız bir yer.
Marketten 6 adet biraz, biraz fıstık ve biraları soğuk tutmak için buz aldım. Suyun kıyısına geldiğimizde kendimize oturacak bir ağaç dalı ( kütük) bulduk. Suyun kenarına iyice yaklaştırıp, ayakkabılarımızı çıkarıp ayaklarımızı suya soktuk.
Konuyu tekrar açıp açmamak konusunda tereddüt ederken natalia tekrar anlatmaya başladı. -
57.
0Rusya ya gittiğinde annesi nataliayı geri almak için babasının istediği parayı kabul etmiş. Ama adam akıllı, velayeti vermeyi red etmiş. Çünkü devamlı para koparmak varken bir defa para almak işine gelmemiş. Nat. Annesi gelmiş, durumu biraz daha rahatlatmak için nataliaya yalan söylemişler. Daha güzel bir okulda okuması için burada kalması gerektiği söylenmiş. Nataliayı okula yazdırıp annesi bulg. Geri dönmüş.Tümünü Göster
Natalia alışmakta çok zorlanmış, annem yok, arkadaşım yok. Babam her gün eve sarhoş olarak gelir, kadını döver sonrada sızardı dedi.
Kız bunları anlatırken ben bile kendimden geçmişim. Aldığımız 6 biradan 3 ü nü bitirmiştim bile.
Natalia okula başlamış ama çok zorlanmış. Arada annesi rusya ya gelip gitmiş. ilk yıldan sonra natalia kendini dışarıya atmış. Okuldan sonra devamlı arkadaşları ile dışarıda zaman geçirmiş. Dans sevdası o zamanlardan kalma. O dönemlerde sokaklarda amatör olarak dans ettiğini hatta bundan para bile kazandığını söyledi. Tabi babası rahat durmamış, evdeki kadından sonra nataliayı da dövmeye başlamış. Annesi nataliayı dövmesin diye düzenli olarak para göndermeye başlamış. Babası dans etmesini yasaklamış. Tabi natalia iyice yoldan çıkmış. Eve gitmemeye dışarda yada arkadaşlarında kalmaya başlamış. Annesine durumu anlatmış ama kadının yapabilecek bir şeyi yok. Yaşın 18 e gelmesini beklemek zorundalar. 1 yıl boyunca babadan dayak yemiş, erkek arkadaşı bazı zorlamalarda bulunmuş, ( uyuşturucu vs gibi )
Natalia yaşadığı 3 yılı anlatırken gözlerinden damlalar süzülüyor, ben ise sinirden köpürüyordum.
3 yılın sonunda annesinin yardımıyla natalia önce Bulgaristan vatandaşlığı almış, sonrada evden kaçıp tekrar bulgaristana dönmüş. Babası olayı fark ettiğinde natalia çoktan evine geri gelmiş. Adam 3 ay sonra tekrar gelip yine para istemiş. Annesi yine para verip göndermiş. Birkaç ay sonra adam yine gelince natalia evde duramayacağını anlamış. Ünv. Yaşınında gelmesi ile birlikte natalia okuduğumuz okula sahne sanatlarına başvuru yapıp kabul edilmiş. Annesi de yanına destek olması için kendi annesini katmış. Okula gelmeleri böyle oluyor aslında. Tabi anne annesi ilk geldikleri sene daha iyiymiş, ancak kadın alkol yüzünden kısmi felç geçirmiş ve şuan ki duruma gelmiş.
Natalia bunları anlatırken içimden ‘’ benim hayat bu kızın yaşadıkları yanında –mahallenin muhtarları – tadında. Kız neler yaşamış ‘’ diye düşünüyorum.
Aldığımız biraların 4 ü ben 2 sini ise natalia içmişti. Sigara paketini söylemiyorum bile.
Ee dedim baban halen peşinde mi ?
Yok dedi, benim burda olduğu mu bilmiyor, okul bitince de eve dönmeyeceğim.
Peki ne yapmayı planlıyosun ?
Dans edebileceğim bir iş bulup kendi paramı kendim kazanacağım.
Belki benimle türkiye ye gelirsin : ) ( bunu söylerken çok ciddiydim.)
Gülümsedi, neden olmasın : )
https://www.youtube.com/watch?v=4FUz2T4ATiQ -
58.
0Ee dedim baban halen peşinde mi ?Tümünü Göster
Yok dedi, benim burda olduğu mu bilmiyor, okul bitince de eve dönmeyeceğim.
Peki ne yapmayı planlıyosun ?
Dans edebileceğim bir iş bulup kendi paramı kendim kazanacağım.
Belki benimle türkiye ye gelirsin : ) ( bunu söylerken çok ciddiydim.)
Gülümsedi, neden olmasın : )
Konulma iyice can sıkıcı bir hal almasın diye ayağa kalktım, ayakkabılarımı giydim. Natalia yı kaldırıp ayakkabılarını giydirdim. Belinden sarıldım uzun uzun. Gidelim dedim, yürüyelim. Aklımda sormak istediğim yüzlerce soru var ama korkuyorum. Sorduğum her soruda daha kötü şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Eve gitmeden natalia dondurma istedi. Açık market aradık bir saat. En büyün rus yapımı keçi sütlü bir donduma aldık. Abartmıyorum 5 kilo ya yakındır.
Yürümek kan dolaşımını hızlandırdığından eve vardığımızda biranın etkisi geçmişti. Ne ben soru sormak istedim nede natalia anlatmak. Dondurmanın tadını çıkardık. Yarısını bitirdik sanırım. ikimizde uyumak istemiyorduk, gitmeme sadece 1 gece kalmıştı ve zaman çok çabuk geçiyordu.
Son gün tüm resmi evraklarımı kontrol ettim. Bavulumu hazırladım. Ayşe aradı, uçuş saatini ve otobüs saatini iletti. Benim için otobüs biletini de almışlardı. Bagayı aradım, tlf nu verip vedalaşmam lazım. Sabah erkenden çıkıp işlerimi hallettim. Baga ve okulda kalan diğer arkadaşlarımla vedalaştım. Öğlen saatlerinde tüm işlerimi bitirip nataliayı aradım. Güzel bir restoranda buluşmak için saat verdim. Telefonu bagaya teslim edip restoranda buluşmak için yolca çıktım.
Natalia yine beyaz bir tayt, beyaz bir tişört, renkli rayban gözlükler, sarı saçlar ile kapıda gözüktüğünde kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu. Ulan bu kız çok güzel, ben bu kızı nasıl bırakır giderim diye düşünürken natalia yanıma gelmişti bile. 2 kişilik bir masada karşılıklı oturmak yerine yan yana oturmayı tercih ederdim ama maalesef bu güzelliğin karşısında oturmak zorundaydım. Yemeklerimizi söyledikten sonra, ‘’ ben yokken bu kadar güzel giyinme’’ dedim. Gülerek o zaman çabuk gel dedi. Boğazı ve boynunu güneşten koruması için beyaz ince bir de fular takmıştı. Yemek boyunca yazın onu ne kadar çok özleyeceğimden, onu çok sevdiğimden bahsettim.
Yemekten sonra natalia eve gidelim dedi. Eve gittiğimizde, natalia gözlerimi kapatıp beni mutfağa zütürdü. Gözlerimi açtığında masanın üstünde kocaman bir yaş pasta duruyordu. ( yaş pasta dediğim ruslara özgü bir yaş pasta, karamel ağırlıklı ) Tatlıyı sevdiğimi bildiği için sabah ben işlerimi hallederken oda bana pasta yapmıştı. Pastadan hemen bir parmak aldım. O kesmek için bıçak çıkarana kadar ben bir parmak daha aldım. Elimle eh işte idare eder işareti yapınca, natalianın yüzü düştü. Kalkıp sarıldım hemen, çok güzel olmuş dedim. Pastanın yarısını ve 3 bardak kolayı içince masadan kalkamadım tabi.
Sabah 6 da otobüs kalkacaktı, tüm hazırlıklarım tamamdı. Ama ben hazır değildim. insanlar memleketlerine dönerken mutlu olurlar, ben üzüntüden ölüyorum.
Gecenin detayını vermiyorum, siz tahmin edersiniz.
Natalianın terminale gelmesini hiç istemedim. Gözlerimin dolmasını, ağlamak istemiyordum çünkü. Natalia ya bunu söylediğimde hiç umursamadı bile. Zaten gelmese şaşırırdım. Taksiye bavulu yerleştirip arka koltuğa oturduğumuzda natalia camdan dışarıya bakmaya başladı. Biliyordum ağladığını, yüzünü çeviremedim kendime. Gözlerini görsem belki bende hüngür hüngür ağlardım o an. Terminale geldiğimizde tüm ekip çoktan gelmişti bile.
Ayşe natalianın yüzünü görünce ona sarıldı, konuştu teselli etti belli ki. Sonra natalia diğer kızların arasına karıştı. Herkes onunla konuşunca üstümüzdeki kötü hava bir nebze azaldı. Otobüsün kalkmasına 15 dk kalınca nataliayı yanıma alıp uzaklaştım. Söylemek istediğim birsürü şey vardı ama konuşamadım. Natalia nın gözyaşları akmaya başlayınca gözlerinden öptüm bende, Yanaklarını avuçlarımın içine aldım, yanaklarından yüzünden alnından burnundan dudaklarından öptüm. Öyle bir sarıldım ki, 15 dk nasıl geçmiş anlamadım. Muavin bağırmaya başlayınca natalia cebinden bir gün önce taktığı fuları çıkarıp bana verdi.
‘’Kokumu unutma’’ dedi.
Otobüse nasıl bindim hatırlamıyorum. 12 saat otobüs yolculuğunda ayşenin telefondan 4-5 kez arayıp konuştum. Fuları öptüm, kokusunu içime çektim.
https://www.youtube.com/watch?v=-f6YSFRcSQE
Birinci bölümün sonu -
59.
+1Birinci bölüm için soruları cevaplıyorum.
1) Hergün dışarda yemek yiyorsun ama telefon almaya paran yok – Evet doğru. Hergün dışarda yemek yiyorum ama yemek çok ucuz, hatta söyle bir örnek vereyim. 1 paket sigara o dönem 1 tl idi. (tl karşılığı olarak). 1 şişe vokta küçük 5 tl büyük 7 tl idi o dönem. Ve ben aylık 500 tl para harcıyordum.
2) Durmadan taksiye biniyorsun, ne bu taksi olayı ? – Taksiler bizim ülkede ki gibi değil. Yolda gördüğün tüm araçlar taksi, elini kaldır pazarlığını yap istediğin yere git. Ve taksi ücretleri ortalama 1 aracın tamamı için kısa mesafe 2 tl uzun mesafe 8 tl ( 40-50 km) .
3) Tlf alamıyorum çünkü tlf almak demek 1 aylık parayı telefona gömmek demek.
4) Kendini öyle bir anlatıyorsun ki, sanki tüm ülke senin peşinde ! – öyle bir şey yok tabi, yakışıklı değilim, hatta çirkinim diyebilirim.
5) Başka kızlar ile görüşmedin mi hiç ? --- oraya geleceğiz. Az sabır.
Diğer saçma soruları cevaplamıyorum, tadını çıkarmaya bakın hikayenin. -
60.
02. BölümTümünü Göster
Memleket güzel şey, kokusu, ekmeği, çayı, simidi her şeyi.
Otobüste uyumayıp uçakta uykusuzluktan bayılınca hosteslerin dürtmesiyle uyandım. Yolculuk bitmiş, uçak Atatürk hava alanına inmek üzere. Deli gibi uyuyunca yemeğide kaçırmışız tabi.
Uçaktan indik, ayşe ve saz ekibi ile havaalanında vedalaştık. Terminale gidip bilet almam lazım ama açlıktan ölüyorum. Bavulu alıp atladım taksiye.
Nah atladım taksiye. istanbul da taksiye atlıyormuş. Kaç para biliyon mu taksi. Bindik otobüse doğru esenler.
Esenlere varıp otobüs biletimi aldım. Açlıktan bayılmadan ekmek arası tüm ekmek köfteyi gömdüm orada. Yetmedi bide üstüne kumru yedim. Ufffff
Uzun bir yolculuktan sonra kendi şehrime gelmiştim. Her şey bıraktığım gibi gözüküyordu. Sokağa yaklaştıkça içimi ayrı bir heyecan sarıyordu. Evdekileri görmek, beni nasıl karşılaycaklarını düşünmek. insan kendini özel hissediyor.
Evin kapısına vardığımda kendi anahtarımla kapıyı açtım. Annem babamın işten geldiğini sanmış olacak ki, ‘’ ekmek aldın mı’’ diye bağırdı. Lazımsa alıyım dedim. Annem çığlık çığlığa mutfaktan koşarak kapıya geldi. Beni görünce boynuma sarıldı. Bende ona sarıldım. Uzun uzun sarıldık kapıda. Annem ağladı. Anne sonuçta. Kardeşim odasından çıkıp geldi. Oda sarıldı, kapının girişinde 3 kişi sarıldık öylece duruyoruz.
içeri geçtik, kardeşim bavulumu aldı felan, annem 20 defa açmışın diye sordu. Babam gelince beraber yeriz desem de 10 dk sofrayı önüme dizdiler. Sanki hapisten geldim, hiç yemek felan görmedim muamelesi yapıyorlar. O ara babam kapıyı çaldı. Gidip kapıyı ben açtım. Adam beni karşısında görünce gözleri ışıldadı resmen. Sizi karşılıksız seven birilerinin olması çok güzel bir şey.
Yemekten sonra uzun uzun sohbet ettik. Onlar sordu ben cevapladım. Saatlerce konuştuk.
Evde internet olduğunu görünce şaşırdım. O yıllarda evde internet daha yeni yeni yayılmaya başlamıştı. Hemen kardeşimin eski telefonunu aldım, çin hattımı takıp internet üzerinden arama yapılacak hale getirdim. internetten natalia yı aradım. 24 saat geçmesine rağmen sanki yıllar geçmiş gibi özlemiştim sesini. Yolculuktan konuştuk. Onu çok sevdiğimi söyledim. 10 dk telefonda çok çabuk geçiyor.
Günlük max. 10 dk ile ayda 15 görüşme yapabiliyorsunuz. 2 günde bir aramam anldıbına geliyor. Tabi türkiye hattından mesaj çekmeyi düşünüyorum ama çok pahalı. O dönem internet üzerinden ilk mesaj ucretli, sonraki 10 msj ücretsizdi. Bende internette hergün 10 mesaj atıyordum nataliaya.
ilk hafta sadece yattım. Deli gibi yemek yedim, kahvaltıları uzattım. Annemle sohbet ettim, kardeşimle boğuştum.
Arkadaşlarım geldiğimi öğrenince aramaya başladılar. Liseden çocuklar artık ünv gençliği olmuşlardı. Buluşmak için merkezde büyük bir cafe için sözleştik. Tabi cepte çok para yok. Evin kasası anneme yanaşıp biraz para aldıktan sonra üstümüze çeki düzn verip düştük yola.
Bahçelievler deki leman kültürü çok kişi bilir. Ben 3-4 kişi buluşacağımızı sanıyorum, tüm okul geliyormuş oysa. içeriye girip telefonla arkadaşları arayım demeye kalmadı beni görenler el kaldırmaya başladılar. Uzun bir masa ve en az 20 kişi var. Hepsini de tanıyorum. Selamlaşmak uzun sürecek diye elimi kaldırım herkese selam verdim. Masanın diğer ucunda oturan yakın arkadaşlardan biri bana doğru bağırmaya başladı. Kazanova bey hoş geldiniz, adam rus sevgili yapmış, bende istiyorum…..
Elimle sus işareti yaptım, masadakilere hal hatır sormaya çalışıyorum. Maasanın diğer ucunda ebru yu gördüm. Yanına gidiyip selam veriyim mi vermiyim mi derken ebru kalktı yanıma geldi. Yanımdaki arkadaşlardan birini kaldırıp kendi oturdu. Konuşma aynen söyle.
E: Ebru
K:kitapkurdu
E:Hoş geldin.
K:Hoş bulduk, nasılsın ?
E: iyiyim sen nasılsın?
K: bende iyiyim, ilk yıl bitti geldik işte.
E: hani beni arayacaktın oradan.
K: ??? ulan ben kıza böyle bir şey mi dedim acaba ?
K: Ebru iletişim çok pahalı, evi bile haftada bir arayabiliyordum deyip sıyrılmaya çalıştım.
E: Olsun, insan bari 1-2 mesaj atar. msn den yazar. Merak ettim seni.
K: iyiyim bir sorun yok şükür. Sen neler yapıyorsun ?
E: boş ver beni anlatsana neler yaptın orda, hem bu fatih ( fatih karşından bana bağıran samimi arkadaşım ) niye sana Kazanova diyor ? Ruslarla aran iyi heralde. ( manasını söylememe gerek yok sanırım )
K:Yok abartıyor işte, fatihi biliyorsun.
Masada 20 kişi var, herkes kendinden birşeyler anlatmaya çalışıyor, gürültü tavan yapmış. Yemek için aperatif birşeyler söyledik. Ben kendime uzun süredir yemediğim güzel bir tatlı söyledim. Aperatifler geldi, ebru benim tatlıya sulanmaya başladı. Benim çatalı alıp yemeye başladı. Çay kahve derken 2-3 saat oturduk. Birkaç erkek cafeden sonra playstation cafeye gidip pes atalım dedik. Hesaplar ödendi, yeni numaralar alındı. Mekandan vedalaşıp ayrıldık. Ebru 5 dk sonra mesaj attı, ‘’ bunu saymıyorum kitapkurdu, sormak istediğim çok şey var. ‘’ konuşuruz daha 3 ay buradayım dedim.
1 hafta evde pineklemeye akşamları başka başka arkadaşlarla buluşmaya devam ettim. Hergün nataliaya yaptıklarımı mesaj atıyor, aradığım zamanlarda ise onun yaptıklarını 10 dk ya sığdırmaya çalışıyorduk. 1 hafta sonra ebru tekrar mesaj attı. Ne zaman buluşuyoruz diye. Bende ne zaman istersen dedim. -
61.
0Ebru 2 dk sonra bugün buluşalım diye msj geldi.Tümünü Göster
Tlf ile aradım, saat geç oldu çok duramazsın başka bir gün gündüz buluşalım dedim. Annemler yazlığa gittiler, ben 1 hafta yanlızım, çıkmam sorun olmaz dedi. Ok dedikten sonra mekanı kararlaştırıp saat 8 için anlaştık. Evdekilere geç döneceğimi söyleyip arabayıda alıp çıktım. O dönem yaşım tutuyor ama ehliyetim yok. Araçla gidince yarım saat kadar erken gitmişim, oturup beklemeye başladım. Ebru kapıdan girince beni görmesini sağladım.
Yanıma geldi, selamlaşıp öpüşmek için yanak yanağa yakınlaşırsınız ya hani. Yaklaştık ama ebru yanağım dan öpmek yerine gamzem ile dudağım arasındaki ufacık yerden öptü. Sonra da öyle bir sarıldı ki, ben bırakmasam bırakmayacak. Bu kız niye böyle şeyler yapıyor diye düşünürken bir yandan da nasılsın iyimisin gibi genel şeylerden konuşmaya çalışıyoruz. Menüler masaya geldiğinde, kahve söyledik. Ebru nargile içmek istedi, ben istemedim. Ebru 1 nargile söyleyip 2 agızlık istedi.
E: ee anlat bakalım Kazanova bey, koca bir yıl haber alamadık sizden.
K: işte bildiğin gibi, okul ders vs…
E: onu sormuyorum, şu Kazanova lakabı ne iş ?
K: ya yok be fatihi biliyorsun işte hep abartır.
E: Rus kızları nasıl güzeller mi bari.
K: yok beeeeee ( gülmeye başladım )
E: vayy, demek ki güzeller ( oda gülmeye başladı) ,
Ben konuyu değiştirmek için karşı atağa geçtim.
K: Ya senin erkek arkadaşın yok muydu ? Ben mi yanlış hatırlıyorum ?
E: vardı ayrıldık
K: neden ? çok yakışıyodunuz ? ( olup olmadığını bile bilmiyorum ne yakışması )
E: Sallama sen nerde gördün ?
K: ( yakalandık ) yok yani görmedim de eminim çok yakışıyorsunuzdur.
E: boşver hayvanı……
E: e senin kız arkadaşın var mı ?
K: evet ismi natalia.
E: oo anlaşıldı şimdi fatihin neden Kazanova dediği.
K: Ciddi anlamda kız arkadaşım.
E: iyi be tamam yemedik kız arkadaşını ( gülerek söyledi)
Nargile geldiğinde, garson benim istediğimi düşünerek benim tarafıma bıraktı, ben hanımefendiye ait diyemeden ebru kalkıp yanıma oturdu. Birlikte içeceğiz nasılsa hem karşıda zor olur dedi. Masalarda sandalye yerine bank kullanılınca ebru bankın bir köşesinde ben diğer köşesinde birbirimize dönüp konuşuyoruz. Önümüzde kimse yok, garip bir görüntü oluştu. Nargilenin ilk yanması için körüklemek gerek bilirsiniz. Tabi o iş bana kaldı. Bir iki öksürükten sonra nargileyi ebruya uzattım.
Ebru başladı sorular sormaya, Kız kim ? nasıl tanıştınız ? seviyormusun ? Nasıl evleneceksiniz ? o buraya gelecek mi ?
Bi dur soluklan, daha natalia ile bile bunları konuşmadık, hepsine nasıl cevap veriyim. Ufak ufak cevaplar verip sıyrılmaya çalışıyorum ama ebru inatla detay sorup duruyor. Yarım saatten sonra nasıl bunaldıysam dedim ver şu nargileyi birazda ben çekeyim. Hem ben susarım o konuşur diye düşünüyorum. Nargileyi elinden aldım, ben soruyorum bu sefer, erkek arkadaşın kimdi niye ayrıldın vs vs. Soracak başka bir şey yok çünkü.
Kız bir başladı anlatmaya görmeniz lazım, susmuyor. Anlattıkça anlatıyor. Bende nargileden kafa olan ilk insan olarak tarihe geçmek üzereyim. Çünkü cevap vermemek için devamlı çekiyorum. Ben konuyu değiştirmek için okul, arkadaşlar yada ortak tanıdıklarımız hakkında soru soruyorum, o konuyu yine ayrıldığı adama getiriyor. En son dayanamadım, iyiki ayrılmış dedim. Yüzüme ters ters bakmaya başladı. Açıklama yapmam lazım.
iyiki ayrılmış yoksa senin gibi güzel bir bayanı ziyan edecekmiş salak dedim. Bu sefer konu tüm erkeklere geldi. Siz erkekler şöylesiniz, böylesiniz, tek amacınız belli, sadece cinsellik düşünüyorsunuz, sonra istediğinizi elde edince terk ediyorsunuz. ( oha a.q. ) ( neyi elde edip bırakıyoruz ? kendi mi sapıklar cemiyetine üye olarak buldum bir anda. )
iyide tüm erkekler böyle demek yanlış değil mi ? hayatında karşılaştığın birkaç kişi nasıl oluyor da tüm erkekleri genelleyebiliyor.
Kız öylesiniz diye diretiyor.
Biraz daha ileri gidip,
E: sen şimdi ordaki rus ile niye çıkıyon ?
K: Bulgar
E: neyse işte, amacın ney ?
K: Ne amacı ?
E: offf, tamam bizi leylekler getirdi.
K: ne alaka, sevgilim diyorum.
E: tabi tabi, nasılsa 1-2 yıla ayrılırsın sende
O kadar canım sıkıldı ki, sinirle garsona hesap işareti yaptım.
E: ne oldu kalkıyormuyuz ?
K: evet, yoksa bugun arkadaşlığımız iyi bitmeyecek.
E: Ya tamam biraz daha oturalım.
K: yok kalkalım.
Hesabı ödeyip kalktık, aracı park ettiğim sokağa doğru yürüyoruz. Ebru özür dilemeye, Yanlış anladın felan demeye başladı. -
62.
0Tamam dedim artık konuşmayalım daha fazla.Tümünü Göster
Araca bindik, yaklaşık 20 dk araç ile yol gideceğiz, ikimizde konuşmuyoruz. Ebruya gerçekten de çok sinir olmuştum ama kızı yolda bırakacakta değildim. 5 dk sonra bi sigara yaktım, camı açtım. Ebru radyoyu açıp kanalları karıştırmaya başladı, yabancı bir kanalda durdu. Müziğin sesini sonuna kadar açtı. Ben ne yaptığını anlamaya çalışıyorum, Bana doğru dönüp müziği kıstı ve ‘’ benimle konuşmazsan müziğin sesini sonuna kadar açarım’’ dedi. Ben radyoyu kapattım, o tekrar açtı, ben kapattım, o tekrar açtı, ben radyoyu kapatıp açmaması için ebrunun elini tuttum. Bu sefer diğer eliyle açında iyice sinirlendim. Yolda hareket halindeyiz, kaza yaptıracak neredeyse. Sonunda söyle bir görüntü ortaya çıktı. Sol elimle direksiyonu tutuyorum, sağ kolum ebrunun boynuna sarılmış ve onu durdurmak için kendime doğru çekiyorum. Ebru nun kafası benim göğsümde, belden yukarısı vites ile benim aramada, bacakları ise kendi koltuğunda. Dışardan biri gördüyse halimizi, ‘’ eve kadar bekleyememiş ‘’ olur.
Ebru nun elleri bu sefer radyoyu bırakıp benim düğmelerim ile ilgilenmeye başladı. Elleriyle kasıklarımı okşamaya başladı. Aracın hızını iyice azalttıktan sonra bir yandan ebruyu tutmaya diğer yandan aracı güvenli bir şekilde yol kenarında durdurmaya çalışıyorum. Dörtlüleri zar zor yaktıktan sonra aracı vurmadan durabildim. Ebru durduğumuzu anlayınca kafasını kaldırıp niye durdun diye sordu. Araçtan inmeye çalışıyorum, ebru gömleğimi öyle sıkı tutmuş ki düğmelerden ikisi koptu. Araçtan zorla dışarı çıktım. Ebrunun yarısı şoför yarısı yolcu koltuğunda bana bakıyor.
K:Hemen arka koltuğa geç, hemen.
E: Ya ne oldu ?
K: Ne demek ne oldu ? ne yapıyorsun ? ben böyle bir şey istemedim ki senden ? Niye böyle davranıyorsun.
E: Ben istiyorum ama, ben istesem bir şey değişme mi ?
K Saçma saçma konuşma ya, biz arkadaşız, ayrıca benim sevgilim var
E: Bu gece unutsan olmaz mı ?
K: Arkaya geç hemen.
E: Geri zekalı, sen beni mi red ediyorsun ?
K: Kızım ne red etmesi, bizim aramızda böyle bir şey olamaz ki.
E: Hayvansın
K: Arkaya geç ve düzgün dur.
Ebru üstünü düzeltip arka koltuğa geçti. Ben tekrar direksiyona geçip hareket ettim. Ebruya aynadan birkaç kez baktım, suratı beş karış camdan dışarıyı izliyordu. Sonraki birkaç kez göz göze geldik dikiz aynasında. Ne o nede ben bir şey söylemedik. Mahalleye yaklaştığımda, ebruya dönüp, ‘’ apartmanın önünde bırakmıyım istersen sorun olmasın ‘’ dedim. Ebru hemen doğrulup ön iki koltuk arasındaki boşluğa geldi.
E: Özür dilerim, ileri gittim sanırım.
K: Önemli değil unuttum bile
E: o zaman barış için sana bir kahve yapmama izin ver.
K: ( bu kadar şeyden sonra o eve gidilir mi ? tabi ki gidilmez ) Başka zaman gelirim, geç oldu baya.
E: Ya lütfennnn, söz bak bişey yapmayacağım. Sadece kahve içelim, sonra gidersin.
K: Olmaz ebru saat gerçekten geç oldu, çokta yorgunum.
E: O zaman inmiyorum araçtan.
Kız kollarını bağlayıp kendini koltuğa yapıştırdı. inmiyorum diyor. Yarım saat dil döktüm ama yok. Artık iyice sinirlenmeye başladım, Ebru da hiçbir şey olmamış gibi oturuyor. Aracın iç ışıklarını da söndürdüm, Yolda tek tük birileri geçiyor, bizi fark etmelerini istemediğim için insanlar geçerken sessiz ve hareketsiz durmaya çalışıyorum.
K: Tamam, ama sadece bir kahve içip çıkarım.
E: Tamam söz bir kahve.
K: Sen önden çık kapıyı aç eve gir. Ben kimse olmadığından emin olunca gelirim.
E: Ebru tam araçtan inmeye yeltendi ki, dönüp ‘’ eğer gelmezsen yemin ederim evini ararım ‘’ dedi. ( arayacağından şüphem yok)
Ebru araçtan inip apartmanın olduğu tarafa doğru hızla yürümeye başladı.
K: Vay a.q. kız manyak çıktı. Tam zamanı, araçla evime gidip evin telefonuna ait fişi çekersem bana ulaşması imkansız.
Aracı çalıştırıp son sürat eve gittim. Evdeki herkes uyumuş tabi, Eve girer girmez ilk işim telefonun fişini çekmek oldu.
Odama geçip yatağa uzandım. 2dk sonra ebru dan mesaj geldi. Hadi gelsene diye. Mesaja cevap döndüm.
K: Ebru kusura bakma başka zaman içeriz, çok yorgundum eve geldim.
E: Ben seni daha başka tanımıştım, bide söz veriyorsun, hayvansın, bir centilmen kıza böyle mi yaklaşır, arkasından küfürler küfürler…..
K: Bence bu geceyi unutalım
E: Bi daha beni arama, sen tam bir öküzsün. Tüm arkadaşlarına senin iktidarsız biri olduğu anlatmayan şerefsizdir.
K: Sen merak etme ispat isteyen olursa üzerinde ispatlarım – SEN HARiÇ—
Msj lar 160 karekter, kız tam 6 mesajlık küfür yazmıştı bana.
Gözümü kapatıp nataliayı düşünerek uyudum o gece. -
63.
+1Gözümü kapatıp nataliayı düşünerek uyudum o gece.Tümünü Göster
Sabah kalkıp natalia ile konuştum, 10 dk çok kısa bir süre. Kahvaltı masasında annem geldi yanıma. Beraber oturduk sohbet ettik. Annem sabah kiminle konuştuğumu sordu. Ben de nataliadan bahsetmeye başladım. Kız arkadaşım olduğunu, Sahne sanatları okuduğunu felan. Annemin yüzü düştü tabi.
( A: Anne )
A: oğlum yabancı bir kız iyide bizim kültürümüz adetlerimize ayak uydura bilir mi ?
K: merak etme ben öğretirim.
A: Müslüman mı ?
K: hayır, ama sorun olmuyormuş öğrendim ben.
Kadının yüzü iyice değişti, belli ki korkuyor.
A: Sen yinede bir daha düşün, hem daha okulun başındasınız, çok erken.
K: sen merak etme
Deyip kapadım konuyu. Ama ilk fırsatta açılacağı belliydi.
Nerdeyse 1 ay olmuştu geleli. Artık bende alışmıştım evime. Sanki hiç gitmemişim gibi. Birkaç defa arkadaşlarla buluştum, Düğünlere gidip oynadım, asker uğurladım, mangallara gidip duman içinde kaldım. Her günün tadını çıkarmaya çalışıyordum. Tabi cepte çok para yok, babanın verdiği ile idare etmeye çalışıyoruz. Daha okula da 2 ay var. Ben bir işe gireyim diye düşünmeye başladım. Ne iş yapabilirim diye düşünürken, en iyisi deniz kenarı bir yere gidip tercümanlık gibi işler yapayım diye düşünüyorum. Akşam peder beye durumu anlattım, önce tamam dedi ama sonra olmaz dedi. Zaten 3 ay buradasın 2 ay da başka sehir de olmana izin veremem, boş ver çalışma dedi. Vay dedim içimden, okuldan önce hergün kavga ettiğimiz adam şimdi bizi gözünün önünden ayıramıyor. Güzel bir his.
Tabi baba çalışma dedi ama para lazım sonuçta, evde yatarak zaman geçmiyor. Leman cafedeyken gözüme iş başvurusu kağıtları takılmıştı. Denemekten zarar gelmez. Gidip başvuruda bulundum. Sadece 2 aylık başvurumdan dolayı önce almak istemediler, ama part-time personel gerekirse ararız dediler. Birkaç yere daha başvuruda bulundum, yeter ki iş olsun, elimize para geçsin. 3. Gün lemandan aradılar. Görüşmeye tekrar gittim. Bu sefer yetkili 2-3 kişiyle görüştüm, kendimi anlattım, klagib sorular sordular vs. işin part-time olması benimde işime gelmişti. Günün yarısı bana kalır diye düşünüyordum.
Saat 18:00 24:00 arası çalışacaktım. Ortalama asgari ücret kadar maaş ve tip box tan pay. Akşam servis eve kadar zütürecek, gündüz kendin geliyorsun. Yemek vs zaten sınırsız.
2 ay çalışacak olmamdan dolayı bana genelde getir zütür işler verildi. Sipariş al, sisteme işle, siparişleri zütür, masaları topla düzenle vs. ilk 1 hafta işi öğrenmek için elimden geleni yaptım. Tabi ilk hafta biraz zorladılar. 1 hafta sonra bana verilen işleri artık sıkıntısız yapabiliyordum. işin en güzel yanı molalarda pastalar tatlılar içecekler sınırsızdı. Natalia ile görüşmelerimiz devam etti. Ona yaptıklarımı anlattım. Oda arada okula gidip dans ettiğini, hamlamamak için form tutmaya çalıştığını söyledi. Arkadaşları ile buluştuğunu, gezdiğini anlattı. Konuşmaların büyük kısmı birbirimizi ne kadar özlediğimizi anlatmak ile geçti.
2. haftada cafedeki bazı arkadaşlar ile daha samimi olduk. Genelde benim gibi part-time yada geçici süre ile gelenlere pek sıcak davranılmazmış, nasıl olsa gidecek diye. Tabi molalarda sigara aralarında kimsin ne sin ? necisin ? gibi sorular sorulmaya başlanınca insanların dikkatini çekmeyi başardım. Yurt dışında okuduğum duyulunca milletin bakış açısı değişti hemen. Tabi benim anlattığım gerçek üstü hikayelerin katkısı da büyük oldu. Erkeklere günde 3-4 kız ile birlikte olabilirsiniz, her istediğinixi yapabilirsiniz gibi yalanları söyleyince millet iyice dikkatle dinlemeye başladı beni. Kızlara ise türk kızlarında olan işve nin cilvenin hiçbiri nin olmadığını, ruhsuz insanlar oldukları, türk kızlarının hiçbir şeye değişilmeyeceğini anlatınca artık molalarda hatırı sayılır arkadaşlarım olmuştu. 2 haftada tüm ekip artık beni kabul etmişlerdi.
2. haftanın sonunda her şey yolunda gidiyor diye düşünürken natalia ile görüştüğüm çin hattım bloke oldu. Ne yaptıysam tekrar çalıştıramadım. Natalia mesaj atmaya devam ama daha 1,5 ay var ve konuşmak çok pahalı. Neyse dedim nasıl olsa artık para kazanıyorum, bir kısmını buraya harcarım.
Bu arada arkadaşlarıma leman da işe başladığımı söyleyince bir kaçı ziyaretime geldi. Gece beraber çıkıp kokoreç yemeye felan gittik arkadaşlarla. Fatihin o dönem yarış motoru vardı abisine ait. Çıkışta bazen beni almaya gelirdi, Tabi ben cafenin tam önünde, herkesin beni görebileceği bir yerde kaskımı takıp motora binince cafedeki arkadaşların gözünde iyice serseri olmaya başladım. Molalarda bir gece önce hiç yapmadığım ama yapmış gibi anlattığım şeyler yüzünden personel iyice meraklanmaya başladı. 40 yaşındaki şef garsonlar bir akşamda beraber çıkalım diye ricada bulunmaya başladılar.
Cafe de bayan personellerden alkolsüz içecek hazırlanan kısımda melek isminde bir kız vardı. Kız gerçekten güzeldi. Kollarında renkli dövmeler, bir kolunda Michael Jackson diğer kolunda ağzında sigara tutan büyük bir karga resmi bulunan bir dövme. Kız öyle çok konuşmazdı. Molanın birinde, güzel dövme, dans mı ediyorsun diye soru sorma gafletinde bulundum. Kız sadece sigarasını içmeye devam etti, cevap bile vermedi.
Bu kızın bir özelliği de cidden ama cidden çok güzel içecek hazırlamasıydı. Şöyle örmek veriyim, kız bir limonata yapıyor sanki limon bahçesi içinize akıyor, bir bitter çikolatalı mocha yapıyor tadını anlatamam. Kız gerçekten mükemmel iş çıkarıyor ama işte biraz zütü kalkık biri. insanlarla sohbet etmeye tenezzül etmiyor. Buda böyle bir tip diyip çalışmaya devam ettik.
Bir gün mesai bitimine yakın üstümü değiştirmek için soyunma odasına gittim. Üstümü değiştirip gece mesaisine kalan ekibe selam verip tam çıkacağım mekanın içinden bir gürültü geliyor. Seslerin içinden emin olduğum rusça küfürler duyuyorum. Bir an kendi kendime uyduruyorum diye düşünmeye başlamışken sesin geldiği yere doğru ilerlemeye başladım. Rus bir kız elinde sigara ( içerde içmek yasak ), elinde büyük bir bardak bira, biranın yarısı boş, Diğer yarısı meleğin üstünde. Melek Sinirden kıza bağırıyor, 3 garson meleği tutup içeriye çekmeye çalışıyorlar, Rus kız belliki sarhoş, deli gibi küfür ediyor. Kızın yanında 2 kız ve 1 erkek var onlar ise sadece gülüyorlar. Garsonlar meleği içeriye zütürdüler, patron geldi tabi. Diğer rahatsız olan müşterilere bir şey yok diye el kol hareketleri yapıyor. Ayaktaki bağıran kız erkeğin yanına oturdu, erkek bizim patrona ( çocuk türk ) nasıl insanlar çalıştırıyorsunuz, servisi bile deoğru dürüst yapamıyorlar dedi. Patron tabi 40 defa özür diledi, adamın zütünden ayrılmıyor, ikram yapalım, masayı donatalım vs vs.
içeriye gittim hemen, melek yanındakilere bağırmaya devam ediyor. Tabi aynı sinirle üstünü değiştirmeye gitti. Bende peşinden gittim. Melek dedim
K: bi dur bi sakin ol ne olduğunu anlatırmısın.
M: Sana ne be
K: insan gibi sorduk, ne bağırıyorsun
M:yürü git işine gerizekalı
K: Sensin gerizekalı, insan gibi yardım edelim dedik ama insan olana yardım edilir. Bu arada kızın ne dediğini merak edersen tüm sülaleni eline aldı güzelce bir döşedi.
Keşke demeseydim, kız geri döndü tekrar mekana doğru koşmaya başladı, Allahtan servis kapısında bizden 2 kişi var. Kapıdaki arkadaşlar meleği tuttular ama kız öyle bir küfür ediyor ki anlatamam. 2 saniyede küfür dağarcığımı geliştirdi kız. -
64.
0Keşke söylemeseydim dedim o an. Kızı sürükleyerek soyunma odasının içine soktular. Bende içeri girdim melek ile beraber. Kapıyı kilitleyin dedim. Melek içerde sinirden duvarları yumruklamaya başladı. 1-2 yumruktan sonra eli acımış olmalı ki yumruğun şiddeti azaldı. Boş anında ellerinden tutup sarıldım kıza sakin olmasını söyleyerek. Birkaç dakika sonra melek sakinleşti ama öyle bir ağlıyor ki anlatamam. Kızın gözlerinden yaşlar boşalıyor. Sakin olmasını söyledim, halledicez dedim. Hatta patron kızı kovmasın diye bana ne olduğunu anlatırsan çözebiliriz dedim. Sonuçta meleğe nasıl küfür ettiğini ben biliyorum. Melek hiç cevap vermedi. Az sonra parton ve kapıdaki arkadaşlar içeriye girdiler. Ben patronun meleği kovacağını beklerken melek kalkıp çantasını aramaya başladı. Çantayı bulunca da istifa ediyorum diye çıkıp gitti. Bizim patron meleğin peşinden, ekiptekilerde onun peşinden çıktılar. Oda da mal gibi kaldım. Noluyoooo lan burda ? nidasını attıktan sonra odadan çıktım.Tümünü Göster
Dışarı çıktım ama servis çoktan gitmiş. O saatte toplu taşıma bulma şansım yok. Tekrar mekana girip arabası olan birilerine bakınıyorum. O an patron içeri girdi hışımla. Yanımdan tam geçiyordu, bana doğru dönüp
P: melek ne dedi sana ?
K: Hiçbir şey demedi, sadece ağladı. Ama kızın kendisine küfür ettiğini biliyor.
P:Ne küfürü ?
K: Kız rusca baya küfür etti meleğe.
P: emin misin?
K: evet eminim.
P: Ne dedi peki
K: Nasıl söyleyim patron, ana-baba sülale sövdü işte.
Yanındakilere dönüp meleği arayın, küfür eden müşterileri kovuyorum, bilgisi olsun dedi.
P: Kitap kurdu yanıma gel .
K: ( Noluyo a.q yerinde ya, biri bana anlatsın lütfen ) diyemedim tabi.
Patronla masanın yanına gittik. Masadaki tek erkek kıçını koltuğa öyle bir yaymış ki nerdeyse yere düşecek. Yanındaki kızların kafaları iyice güzel olmuş.
Parton erkeğe işaret ederek konuşabilirmiyiz dedi. Çocuk hiç istifini bozmayarak eliyle ne var diyor. Patron tekrar konuşabilirmiyiz dedi. Tam bu sırada patronun masayı donatın demesinden dolayı garsonlar 5 dk bir çerez pasta vs ne varsa servis ediyorlar. Patron garsonları geri gönderdi. Kızlar patronun yüzüne bakıp ‘’ çok salak görünüyor ‘’ demeye başladılar. Tabi ben yapıştırdım cevabı, ‘’ sizin gibi aptal olmaktan iyidir. ‘’ Kızların gözleri açıldı. Masadaki erkek doğrulup bana doğru sen ne diyorsun be, diye bağırdı. Patron yüzüme bakıyor.
K: Patron sana küfür ettiler, bende karşılığını verdim.
Patron güvenlikleri çağırdı, masadaki erkeğe bakıp hesabı ödeyin mekanı terk edin yoksa polis çağıracağım.
Güvenlik yanımıza geldiğinde ben rusca bildiğim güzel küfürlerden bir demet yapıp gülerek suratlarına söyledim, kızlar tabi karşılık vermeye başladılar. Güvenlik bunları güzelce paketledi. Kızları dışarı çıkardılar, erkeği içeriye aldılar. Oğlan parayı öderken bağırmaya devam etti ama güvenlikler sağolsunlar adamın sesini baya azalttılar. Tabi ben dışarı çıkıp kapıdaki kızları biraz daha aşağıladım. Geceliğiniz kaç para, paranız yoksa veriyim dedim. Kızlar orta parmaklarını gösterdiler. Kızlarla biraz daha dalga geçtikten sonra yüzlerine gülerek içeri girdim. Hesabı ödeyen çocuk sinir harbi içinde dışarı çıkı kızlarla taksiye bindi. Patron beni çağırdı yanına. Odasına geçtik.
P:Kitapkurdu, burada böyle şeyler olmaz ama bazen istina durumlar olabiliyor. Bugün yaşananlar iyi olmadı ama iyi ki kızın küfür ettiğini söyledin, yoksa meleği kovmak zorundaydım. Gerçi geri döner mi bilmiyorum ama.
K: Kız çok kötüydü, neden bu kadar ağladı anlamadım.
P: Kızın annesi 2 yıl önce kanserden vefat etti.
K: ( ha ssssstir) hımm anladım şimdi. O yüzden bu kadar tepki verdi.
P: Aradım telefonu kapalı, yarın ulaşır konuşuruz, biraz kendi haline bırakalım sakinleşsin. Sana da teşekkür ederim.
K: Rica ederim patron, inşallah melek işten ayrılmaz.
P: hayırlısı bakalım.
K: Patron bu arada benim servis kaçtı, beni eve görürecek bir araç ayarlayabilirmisiniz.
Patron girişteki valelere telefon edip beni bırakmalarını söyledi. Dışarı çıkıp beni bekleyen araç ile eve doğru gitmeye başladım.
Vale saçma sapan şeyler sorup duruyor. Yok kızlar içerde kavga çıkarmış, ne oldu ne bitti vs. kardeş yarın anlatayım diyim kapattım. Telefonu çıkarıp meleği aradım, telefonu kapalı. Mesaj atmayı düşündüm yazacak bir şey bulamadım. Kıza karşı mahcup bir hisse kapılmıştım. Rus kızın küfür ettiğini söylemesem belki bu kadar büyümeyecekti. Ama olan olmuştu. Beklemekten başka çare yok.
Duş alıp nataliaya günlük mesajlarımı attıktan sonra uyudum.
Sonraki gün melek işe gelmedi, tlf nunuda açmadı tabi. Biz rutinde çalışmaya devam ettik.
3-4 gün sonra saat 10 da telefonum çalıyor. Patron telefonun diğer ucunda
P: Kitapkurdu çık gel hemen, melek geldi istifa ediyor. Ne dediysem ikna edemedim. Gel de sende bir olayı anlat.
K: iyide patron beni niye dinlesin ?
P: Sen gel olayı anlat sadece
K: Tamam.
Daha uykumun yarısındayım, sabah 10 da uyanmaya alışık değilim. Üstümü değiştirdim, kapının önünde pederin arabayı görünce bugün işe arabayla gideyim dedim.
Ehliyet yok, bi yakalansam ayvayı yedik. -
65.
0Yarım saat sonra cafeye vardım, patronun odaya gittim.Tümünü Göster
P: hah hoş geldin kitapkurdu,
K: melek nerde
P: yangın merdiveninde diğer kızlarla beraber, sen gelene kadar oyaladım, birde en anlat o günü, biraz abart ama, adamları nasıl kovduğumuzu felan
K: tamam patron
Adamın odadan ayrılıp yangın merdivenine doğru yürüdüm ama meleği görünce ilk ne diyeceğimi bir türlü bulamadım. Meleğin olması gereken bara gidip meleğin özel karışımlarından olan kokteyllerden birini aldım, içini biraz karıştırdım ve içilemeyecek duruma getirdim. Elimde büyük bardakla mutfağı geçip yangın merdivenine doğru yürüdüm. Melek 2 kız ile sigara için sohbet ediyordu.
Beni görmediğine emin yanına kadar yaklaştım.
K: arkadaşlar şu kokteylin neyi ekgib bi bakarmısınız?
Kızlar bana doğru bakıp, işin ustası melek ona sor dediler.
M: Getir bakıyım
K: Bak bakalım ne kadar kötüyüm
Kız bir yudum aldı,
M: bu ne be, bunu kim hazırladı?
K: ben, güzel olmuş mu ?
M: Çok kötü olmuş, ne koydun bunun içine
K: Su, limonata, tuz yok tuz değil buz sanırım !’+’^+’+’
M: Sen o görevi bırak bence.
K: Bende o yüzden geldim, sen bırakmazsan ben kokteyl hazırlamayı bırakacağım.
M: Ben istifa ettim kitap kurdu.
K: olur mu öyle şey, hem o müşteriyi hallettik biz.
M: patron söyledi ama olsun artık çalışmak istemiyorum.
K: Sen bilirsin, o zaman müşteriler benim kokteyl leri içip zehirlenirler, mekanda 2 haftaya mühürlenir.
M: Saçmalama ben birkaç gün sana öğretirim, sonra giderim.
Ulan iyide beni oraya vermediler ki ! Attık bi yalan gidip patrondan destek isteyeceğiz. Tamam dedim, sen bekle ben geliyorum. Patronun yanına gidip durumu anlattım, oda aynı tepkiyi verdi. ‘’ sen ne anlarsın içecek hazırlamaktan ‘’
K: sen bu kızı kaybetmek istemiyorsun, bu kız burdan çıkıp yandaki mekana gitse istediği gibi işe başlar. Ben ikna edebilirsem kalabilir. Yoksa bugün tazminatını alıp gidecek.
P: ikna et sana 2 haftalık mesai ücretin benden.
K: Tamam patron anlaştık
Odadan çıkıp tekrar meleğin yanına gittim.
K: tamam melek işi bana öğret sonra istersen gidebilirsin. Patronada söyledim. Oda tamam dedi.
M: Tamam ama bugün işim var, yarın başlarız.
K: Benim mesai zaten yeni başlaycak, yedin benim güzel günümü .
M: Yapacak bir şey yok çırak, yarın görüşürüz.
K: Tamam ama bi yemek borcun olsun bari.
M: düşünürüz.
Melek çıkıp gitti. Ben akşam yoğunluğu için hazırlandım, zaten az uyumuşum gözlerim şişmiş şekilde çalıştım o gün.
Nataliayı genelde saat farkı yüzünden işe başlamadan arıyordum. Çin hattının bloke olmasından dolayı görüşmlerimiz iyice seyreldi. Ama her gün mesaj atmaya devam ediyorum.
Gündüzleri işe gitmeden önce internette zaman geçiriyordum. O zamanlar facebook vs gibi sosyal ağlar yok. Ama msn nin kişisel sayfa diye bir çalışması vardı. Aslında kişiye özel sayfa gibi düşünebilirsiniz. msn uzantılı bir sayfanız var, sayfanızda 3-5 resim müzik yazı vs gibi şeyler paylaşabiliyorsunuz. Şimdiki zamana göre çok eski bir şey ama o zaman büyük yenilikti. Neyse bende bu sayfalardan bitane açtım, açtığım siteye 3-5 resim koydum, 1-2 müzik vs. Resimlerden birinde arkadaşıma ait spor bir aracın içince çekildiğim bir resimde var. Sayfanın güzel yanı resim yada müziklerinizin altında yorum yazılabiliyor, yorum yazıldığında size mail geliyor. Sizin sayfanızı sadece msn deki arkadaşlarınız görebiliyor ancak açıp bakmaları lazım. Kimseye herhangi bir bildirim vs bilgi gitmiyor. Msn de o dönem kim varsa ekleniyor, tanıyıp tanımamak çok önemli değil.
Meleği aradım, ilk öğrencilik günüme hazır olduğumu, isterse 1 saat önceden gelebileceğimi söyledim. Bir afferim aldıktan sonra, gerek olmadığını söyledi. Hazır bilgisayarın başındayım msn adresin yok mu diye sordum. Oda hemen söyledi tabi.
Meleği ekledim ama listenin çokluğundan kim online kim offline iyice karıştı. Listeyi düzenlemek için kolları sıvadım. Tanımadığım kim varsa çıkarıp engelledim. Sonra arkadaşlarımın msn sayfalarına girdim, en sonda kendi sayfama girdim.
Sayfadaki spor arabanın içinde olduğum fotoğrafın altında aynen şöyle yazıyor
‘’ seninle o daracık arka koltukta birbirimize yaklaşsak ‘’
Adsadadasdasdasd --- bu ne a.q. acaba birisi gördü mü ? birisi okudu mu ? Hemen kullanıcıya baktım, fake hesap olduğu belli. Erkek arkadaşlardan birileri dalga geçiyor belli ki. Yorumu sildim hemen, arkasından msn de kullanıcıya yazdım.
‘’ Ulan gerizekalı, nereye ne yazacağını bilemeyecek kadar beyinsiz misin? ‘’ ‘’ Biriyle o kadar yakınlaşmak istiyorsan işe çık.’’
Akşam cafe için hazırlanıp yola çıktım. Artık servise çıkmıyorum, tek amacım meleğin işi bırakmaması. Hem içimdeki mahcubiyeti gidereceğim, hem ekstra iyi para kazanacağım. işe gidip üstümü değiştirdim, meleği beklemeye başladım. Melekte üstünü değiştirmiş, hazırlanmış şekilde yanıma geldi. Ufakbir selamlamadan sonra sisteme düşen içeceklerin ayarlanması için işe koyulduk.
Melek bir yandan hazırlıyor bir yandan da işin inceliklerini bana anlatmaya çalışıyordu. Ben tabi aynı soruyu defalarca sorup anlamadığımı söyledim, o anlattı ben anlamadım. O anlattı ben dinlemedim. ilk molamızı aldığımızda melek bana sinirli gözlerle bakınca durumu anlamaması için,
K: ilk güncen çok yükleniyorsun ama, hemen nasıl senin seviyene çıkayım ?
M: hiç dinlemiyosun, bi ara mekanda çalan müziğe eşlik ediyordun.
K: E güzel müzik : )
M: Biraz bana odaklan
K: Tamam patron kızma
ilk moladan sonra işler yavaşlamıştı, benim bir bahane bulup kızın özeline inmem gerek, başka türlü ikna etme şansım yok.
https://www.youtube.com/watch?v=ocybVHIY6Nk
Mekanda teomandan sinek kızı- kupa valesei çalmaya başladı. Başladım bende ufaktan söylemeye, melek bana dönüp ters ters bakmaya başlayınca, kulağına eğilip hadi sende söyle dedim. Kız daha fazla sinirle yüzüme baktı. Şarkı bittiğinde,
M: Çok güzel sesin varsa git şarkı söyle,
K: yok ama söylemeyi seviyorum.
K: Melek senin erkek arkadaşın yok mu ?
M: Napcan kendine mi alçan ?
K: ( oha, hiç böyle bir tepki beklemiyordum. Ama altta da kalmamalıydım. ) Yok bi arkadaşa bakıyorum, yakışıklıysa senden kurtaralım.
M: olursa kurtarırsın.
K: Zaten olsa sana nasıl tahammül etsin, baksana 2 dk benimle bile anlaşamıyorsun.
M: Tamam, bardakları hazırla tekrar başlıyoruz.
1 hafta boyunca hergün farklı yoldan girmeye çalıştım konuya ama yok kız iş dışında hiçbir şey konuşmuyor. Kaldı bir hafta.
Bu sırada her gün msn sayfamı kontrol ediyorum. 3. Gün yine ayrı resmin altına yine mesaj bırakılmış. ‘’ Ben seninle yakınlaşmak istiyorum ‘’ diye.
Yine yorumu sildim, kullanıcıyı blokeledim. Tabi öncesinde biraz küfür ettim.
Melekle olan iş ilişkimizi samimiyete döküp kızı vazgeçirmeye çalışacaktım ama kız bir türlü benimle samimi olmadı. 1 hafta daha beklemeye gerek yoktu, işe gidip patrona ikna edemediğimi söyleyecektim. işe gitmeden önce nataliayı aramak için telekom bayilerine gidip telefon ettim. ( daha ucuz oluyordu) Natalia telefonu açtı, 10 dk yakın konuştuk ama zorla. Ben soruyorum natalia zorla konuşuyordu sanki. Bir şey mi oldu diye sordum, olmadığını söyledi. Onu sevdiğimi söyleyip kapadım, ama içim rahatsız olmuştu.
işe gittim, patronun yanına çıktım, durumu anlattım. Ben ikna edemem dedim. Tamam deyip teşekkür etti. Benim yerime başka birini verin, en azından bir şeyler öğrenir işinize yarar dedim. Benim yerime eski bayan bir personel verdiler.
Aşağıya inip garson kıyafetlerimi giydim, meleği beklemeye başladım. Melek kıyafetlerimin farklı olduğunu görünce
M: Hayırdır !
K: Bana göre değil melek, belli ki öğrenemeyeceğim. En iyisi sen gitmeden işi kavrayabilecek biri olsun.
M: Sende biraz kafanı verseydin.
K: Neyse yeni ekürin le halledersin artık.
M: O kim ?
K: Duygu hanım sanırım.
M: iyi bakalım, görüşürüz.
Dedikten sonra üstünü değiştirmeye gitti. Bende işimin başına döndüm. Rutin servise devam ettim.
Bir gün sonra işten önce tekrar nataliayı aradım, bu sefer telefonu açmadı. içim iyice kötü oldu. internet kafeye gidip mesaj attım. işe gittim ama kafamı işe veremiyorum. O günü zor bitirdim.
Sabah uyandığımda telefonda bir mesaj, Rusya telefon kodu ile gelmişti. Mesaj’da sadece şu yazıyordu
‘’ ÇOK ÜZGÜNÜM, GiTMEM GEREKiYOR. ÖZÜR DiLERiM ‘’ -
66.
0
-
67.
0Önce gözlerime inanamadım, msj ı kapatıp tekrar açtım. Sonra tekrar tekrar tekrar….Tümünü Göster
Yok diyorum bir yanlış anlaşılma felan var sanırım. Ne demek üzgünüm, ne demek gitmem gerek. Nereye gidiyorsun ?
Yataktan kalkıp üstümü giyip tüm nakit paramı alıp dışarı çıktım. En yakın Telekom bayisine gidip numarayı çevirdim. Numara kapalıydı. 1 saat boyunca aynı numarayı çevirince işletme sahibi ne yapıyor bu deli diye yanıma geldi. Sorun yok konuşmasam da parasını ödeyeceğim deyince gitti tabi.
Kafamı toparlayıp ulaşabileceğim kişilere bakmaya başladım. ilk aklıma gelen ortak arkadaşlarımızdan alex oldu tabi. Numarayı çevirip açmasını bekledim.
A: Alo
K: Alex, selam , Kitapkurdu ben. Natalia ya ulaşamadım. Merak ettim, gördün mü hiç yakın zamanda.
A: Ben natalia nın nerde olduğunu ne biliyim, bende beni arıyosun sandım. Türkiye nasıl ?
K: Alex 2 gündür nataliaya ulaşamadım, evine gidermisin. Bir şey olmuş olabilir. Ben seni yarım saate arıyım tekrardan.
A: Şimdi çıkamam, hava çok sıcak, akşama doğru bakarım.
K: A.q çocuğuu şimdi gitsen ölür müsün? Ulaşamadım 2 gündür diyorum, anlamıyormusun? ( küfür etmemem gerekiyor du ama tutamadım kendi mi )
A: Hava 50 derece diyorum, çıkamam.
K: Tamam, ben akşama doğru tekrar arayacağım. Alex lütfen, çok önemli.
A: Tamam akşam ara.
Ücreti ödeyip telekomdan çıkıp 1 saat yürüdüğümü hatırlıyorum. inanamıyordum böyle bir şey olduğuna, natalianın beni terk edebileceğine. Hiçbirşey olmamışken, hiçbir sorun yokken. Eve gidip tekrar yatağıma girdim. işe gitmemek için patronu arayıp hasta olduğumu söyledim, bugün gelemeyeceğim dedim. Yatağın içinde sağa sola dönmeye başladım. Gözüm devamlı duvardaki saat te. Daha akşam olmasına 6-7 saat var. Ve alex güneş batmadan burnunun ucunu dışarı çıkarmaz.
Normalde odamda sigara içmem. Kapalı ufak alanlar da sigaradan zevk alamıyorum. O gün bir istisna yaptım, üst üste baya bir sigara içmişim ki annem benim odada yangın var zannetmiş. Biraz annemle atıştıktan sonra üstümü giyip arabayı alıp dışarı çıktım. 1-2 saat otobanda boş boş gezdim. Araç ile hareket halinde olmak beni hep rahatlatmıştır. Yol boyunca bazen ağladım, bazen sinirlendim, bazen olgun davrandım vs vs . Sanırım insan duygusal olarak çökünce beyin vücuda tam hükmedemiyor. Böyle salak salak hareketler yapmaya başlıyorsunuz. Yolda bulduğum tekel bayisinden kafayı dağıtmak için 3 tane bira aldım. ( hiç sevmem ama sarhoş olmamam gerekiyor ) Tabi stres sinir duygusallık bir araya gelince kafa içmeden sarhoş.
iş saatime yakın ( öyle tahmin ediyorum) telefonum çaldı. Melek arıyordu, açmadım. Sonra msj attı beni ara diye. Tabi ben aramadım. Yarım saat sonra tekrar aradı. Baktım kurtuluş yok açtım bende,
K: Efendim
M: Aloooo, niye dönüş yapmıyorsun kütük.
K: Hayırdır bir şey mi oldu ?
M: ebenin a……ı oldu ? niye dönmüyosun sen bana ? Akşam beraber servise bakalım, duyguya tahammül edemiyorum.
Kızın küfürlü konuşacağı gün bu güne denk geldi. Zaten canım sıkkın bende verdim cevabı nı.
K: Ebeni de senide duyguyu da, kızım ben hastayım bugün gelmiyorum, hadi.
Çat telefonu yüzüne kapadım. Tabi tekrar aradı,
M: Sen benim yüzüme telefon mu kapadın ? ( Gülerek konuşuyor )
K: Melek gerçekten iyi değilim, sonra ararım küfür edersin ödeşiriz tamam mı ?
M: Tamam borcum olsun da neyin var ? Hasta gibi değil sesin.
K: Şimdi konuşamam, sen çaktırma kimseye.
M: Tamam, dikkat et kendine.
Melekten kurtulup kalan son bira mı da sıcakta bitirdim. Daha fazla bekleyemedim, Bir Telekom bayisine gidip alex i aradım.
K: Alo alex
A: kitap kurdu, şimdi epartmanlarından çıktım, evde kimse yok. Yani taşınmışlar ev boş.
K: Nasıl taşınmışlar ? Başka bir mahalleye yada şehre mi ?
A: Sınıftan birkaç kızı aradım dönecekler birazdan, Haber bekliyorum. Yarım saate tekrar ara beni.
K: Tamam. Herkese sor lütfen.
Arabanın içinde max 15 dakika dayanabildim. Tekrar aradım alexi.
K: ne oldu ? öğrenebildin mi ?
A: ıııııııııııııııııııııı, hımmmmm, kitapkurdu
K: Ne oldu alex söylesene.
A: Natalia gitmiş.
K: Nereye gitmiş ? -
68.
0A: xxx üniversitesi ne son sınıf için geçiş yapmış.Tümünü Göster
K: Neden böyle bir şey yapmış.
A: Bilmiyorum,
K: Nasıl bilmiyorsun züt , öğrensene niye gitmiş. Kızları arasan öğrensene, öğrennnnn ( bura da baya bir bağırmıştım. )
Dükkan sahibi yanıma gelip kocaman gözleri ile bana bakmaya başladı. Bende o sinirle ne bakıyorsun lan deyince adamla birbirimize giriştik.
Diğer dükkanlardan gelen esnaf doğal olarak bana vurmaya başladılar. Allahtan içlerinden bir kaçı insaflıymışta fazla dövmeden arabaya bindirip gönderdiler. Ben tabi kuyruğu dik tutuyorum, arabayla pati çektire çektire kalktım mahalleden. Bir yandan da camı açık küfür etme derdindeyim. ( ah şu gençlik )
Mahalleden uzaklaşınca, aynadan yüzümü kontrol ettim. Biri gözümün üstüne iyi vurmuş olacak ki her geçen dakika gözüm şişmeye ve görüş alanım küçülmeye başladı. Marketin bulun donmuş sulardan 2 tane aldım. Önce yüzümü yıkadım, sonra buz olan şişeleri gözüme ve acıyan yerlere tampon yaptım. Soğuk bir yandan, adamların vurdukları yerler diğer yandan iyice acımaya başladı. Tekrar telefon etmem lazım ama bu halde başka bir telekoma gitsem beni içeri almazlar. Bir saat kadar tenha bir sokakta aracın içinde bekledim. Soğuk tampon gözümün daha fazla şişmesini engelledi. Tekrar bir Telekom bayisine gittim. Tekrar alex i aradım.
K: Alo alex kitapkurdu ben, bir şey öğrenebildin mi ?
A: Kitap kurdu natalia öğrenci değişimi için gitmiş, şimdi dans hocaları ile görüştüm, natalia son sınıfta xxx üniversitesine gitmek istemiş, notları ve öğretmen tavsiyesi ile kabul edilmiş. Kız 2 diploma birden alacak.
K: senin haberin varmıydı ?
A: Hayır. 1 gün önce evraklarını alıp gitmiş.
K: tamam alex sağol,
A: üzme kendini, daha güzel kızlar bulacağız sana. ( böyle bir adamdan başka bir şey duysam şaşırırdım zaten.)
Telefonu kapattım, ücerti ödeyip yakınlarda internet cafe olup olmadığını sordum. En yakın kafeye gidip natalianın gittiği okulu araştırdım.
Okul ülkenin en iyi sahne sanatlarına sahip okulu( bizdeki Boğaziçi neyse orada da o üniveriste ) Biraz aratırdıktan sonra aynı sayfalarda dönüp dolaşmaya başladım. Cafeden çıkıp arabaya bindim. Aklımda yüzlerce soru var.
Natalia bana hiç ama hiç böyle bir hayalinden bahsetmemişti. Konuşsaydık bu konuları belki ben de olgunlukla karşılayabilirdim. Belki de ben git diyebilirdim. Ama böyle veda etmezdim. Sevdiğim insana böyle veda edemezdim. Sevindim , üzüldüm, ağladım saatlerce. Arabanın içinde ağladım. Unutmak için içmem lazımdı. içimdeki acının hafiflemesi için içimi başka bir acı ile doldurmam gerekiyordu.
Bildiğim güzel bir meyhaneye gittim. Tek kişilik ufak bir masa istedim. 35 lik Tekirdağ istedim. Masaya ne kadar meze varsa istedim. Bugün tek başıma sabahlamaya kararlıydım. içerde canlı müzik öyle güzel çalıyor ki, içmene gerek yok. Adamların çaldığı parçalar ile kafa olmamak mümkün değil.
Garsonu çağırıp istek yaptım. Adamlarda çaldılar ( parası ile tabi )
https://www.youtube.com/watch?v=_UL11N8v_gM
Yavaş yavaş demlenmeye başlamıştım, kafam güzel olmaya başlamıştı. Düşünüyordum. Acaba bazı şeyleri ekgib mi yapmıştım ? Nasıl bu kadar acımasız olabilmişti. Benimle konuşmamıştı bile. Bir mesajla bırakıp gitmişti. Beni hiç mi sevmemişti ? Sevmese bu kadar şey yaşayabilir miydik ? Meyhanenin en güzel yanı çevrenizdeki kimse sizinle ilgilenmez. Kendi kendinize konuşabilirsiniz. Ben sanırım olayı biraz abartınca, garsonlardan biri yanıma gelip iyi olup olmadığımı sordu.
Saat ilerledi, ben içmeye devam ettim. Normalde hızlı içebilen biri değilim ama 35 lik bitmek üzereydi telefonum çaldığında. Arayan melekti. Meşgule attım. Tekrar aradı. Tekrar meşgule attım. 2 dk sonra msj geldi. Msj ı açmadım. Şuanda melekle konuşacak yada birine dert anlatacak durumda değildim. Yarım saat sonra şişe bitti, yeni bir şişe daha istedim. Garson getirmedi. Kelimelerin bozulduğunun farkındayım ama o şişeyi istiyorum. Garson 1 bardak daha getirdi sadece. Kalkmam lazım ama arabayı nereye koyduğumu hatırlayamıyorum. Düşünmek için masanın üstünde duran kolumun üstüne kafamı koydum. 2 dk dursam kesin sızarım. Garson tekrar geldi, iyi olup olmadığıma bakmak için. Elimiz yüzümü yıkamak için tuvalete gittim. Tuvalette içtiklerimin bir kısmını çıkarıp yüzümü yıkayınca azda olsa kendime geldim. Tuvaletten çıktım , telefonum yine çalmaya başladı. Melek durmadan arıyor. Açtım telefonu.
K: Ne var melek
M: niye açmıyosun telefonu, hadi telefonu açmadın msj atıyorum onada dönmüyorsun.
K: Müsait eğilim. Bakınca dönerim.
( arkadan gelen müzik sesini duydu sanırım )
M: Nerdesin sen ? Arkadan müzik geliyor.
K: Sana ne ya ? Napcan nerde olduğu mu ?
M: Merak ettik gerizekalı, iyi be kapat telefonu.
Suratıma telefonu kapattı. Bu sefer ben sinirlendim. Zaten sinirlenecek yer arıyorum. Ben aradım. 1-2 sefer açmadı. Sonra sinirle açtı.
M: Ne var
K: sen benim yüzüme telefon mu kapatıtın ? ( sarhoş muhabbeti )
M: bi s…tir git, arama beni.
K: sen s…tir git. Niye arıyosun beni.
M: ben mi aradım şimdi.
K: Beni eve zütürsene
( Kız yanlış anladı tabi )
M: Ohaaaa a.q, sen iyice sapıttın. -
69.
0K: benim evime zütür.Tümünü Göster
M: Sen beni yanlış anladın oğlum….asdads
K: Melek sarhoşum, beni evime zütür.
Telefonda kısa bir sessizlik oldu.
M: Kimse yok mu yanında ?
K: yok
M: Nerdesin ?
K: Bilmiyorum.
M: Nasıl gelecem yanına ?
K: bilmem gel işte.
M: Telefonu yanında birine versene.
Çevreme baktım, en akıllı garson duruyordu, telefonu ona doğru uzattım. Garson uzun bir yürüyüşten sonra telefonu aldı. Konuştuktan sonra kapatıp bana verdi.
Masadaki mezelere baktıkça midem bulanıyordu. Garsonu çağırıp kaldırmasını istedim. Garson masayı kaldırmadan hesabı getirdi. Ne yazdığını anlayamadığım için adama cüzdanımı uzattım. Adam kulağıma eğilerek, ‘’ arkadaş geldiğinde o versin ‘’ dedi. Onaylamak için kafamı salladım.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum meleği karşımda oturmuş yüzüme bakarken buldum. Çocuk gibi sevindim o an. Tüm dişlerimi göstermek için çabaladım. ( çok saçma bir yüz ifadem olduğuna eminim)
Garson gelip hesabı tekrar uzattı. Cüzdanımı meleğe uzattım. Melek kendi cebinden ödedi hesabı. Sonra meleğin koluna girip dışarı çıktım. Cebimdeki araba anahtarını çıkarıp meleğe verdim. Araç nerde diye sordu. Hatırlamıyorum ki. Hatırlıyorum ama tarif edemiyorum. Evimin adresini sordu, tabi onu da tam söyleyemedim. Melek taksi çağırdı, birlikte taksiye bindik. Ben takside sızmak üzereyim. Taksici kusmayım diye tüm camları açtı.
Melek o gece beni evine zütürdü. Tek hatırladığım eve girince tekrar kustuğum. Sonra kanepenin üzerine bırakmışlar beni.
Sabah gözümü açtığımda mekanı tanımadığım için acayip korktum. Başım ağrıyo, midem halen kötü, ve ben nerde olduğumu bilmiyorum. Yattığım odadan dışarı çıkıp çelik dış kapıyı görünce kaçmak için hamle yaptım, tam kapıdan çıkacağım kapının yanındaki mutfaktan bir bayan sesi ‘’ Günaydın ‘’ geldi.
Bir elim kapının kolunda,
K: Sen kimsin ?
Ses: Melekkkkk
K: Melek ?
Ses: akşam geldiniz, hatırlamıyormusun?
K: Hayır, evet, hayır.
Başım öyle ağrıyo ki meleğin beni almaya gelen melek olduğunu çıkaramıyorum, taki melek koridorun sonunda ki kapıdan çıkıp gelene kadar.
M: oooo paşam uyanmış, günaydın gecelerin efendisi, nasılsın.
Kapıyı bırakıp, mutfaktaki sandalyenin birine oturdum. Başım cidden deli ağrıyo. Melek bir bardak su uzattı.
M: Ne oldu sana bu kadar içtin tek başına.
K: Ağrı kesici var mı ?
M: Hilal dolaptan ağrı kesici verirmisin.
2 tane ağrı kesici attım, melek kolumdan tutup içeriye zütürdü beni. Hilal arkamızdan ‘’ kahvaltı 10 dk hazır ‘’ diye bağırdı.
Yattığım kanepeye oturup kafamı geriye doğru attım. Melek ne olduğunu merak ediyordu. Ben ise akşam neler olduğunu anlamaya çalışıp, kayıp parçaları birleştirmeye çalışıyorum. Hilal odadan içeriye kafasını uzatıp ‘’ Kahvaltı hazır diye tekrar seslendi’’
M: kahvaltıya gel
K: Midem kötü, size afiyet olsun.
M: tamam sen biraz dinlen ben birazdan gelirim.
1 saat kadar kanepede öyle oturdum. Hilal belli ki tedirgin olmuştu benden. Melek ile içerde tartıştılar. Olanları iyice hatırlayınca arabayı bıraktığım yeride hatırladım. Melek yanıma tekrar geldi.
K: Kusura bakma, sana da sıkıntı çıkardım.
M: yok be, ne sıkıntısı, ne olduğunu anlatacakmısın.
K: natalia
M: o kim ?
K: Kız arkadaşım, yani beni terk etmeden önce.
M: burada mı ?
K: yok okulda ( xxx ülkesinde )
M: nasıl ya, dur bi karıştırdım.
K: ben gidiyim.
M: ( kolumdan tuttu) Ban anlatmadan şuradan şuraya gidemezsin.
K: Ne anlatıyım işte kız beni dün terk etti.
M: sende gidip içtin ?
K: Ne yapsaydım elimden başka bir şey gelmiyor. -
70.
0M: insan yanına birini alır bari, tek başına öyle içilir mi ?Tümünü Göster
K: ne biliyim işte.
M: başın ağrıyor mu halen, kahve yapayım mı sana ? Dur yapıyım beraber içeriz. Hem sen bana detaylardan bahsedersin.
Kızın söylemesiyle kapıdan çıkması bir oldu.
Bende telefonumu çıkarıp bakıyım dedim ama telefonun şarzı bitmiş. Telefona şarj isteyip açtım. Annemi aradım merak etmemesi için, kadın meraktan ölmüş tabi. Arkadaşlrda kaldığımı merak etmemesi gerektiğini söyledim, birkaç azardan sonra kapattık telefonu. Elimiz yüzümü yıkamak için odadan çıktım, banyonun yerini sordum. Saç baş dağılmış, gözümün üstü halen şiş ve dokununca acıyor. Banyo o kadar berbat ki anlatamam. ilk defa kızların kaldığı bir evi bu kadar kötü görmüştüm. Aynanın üstün tozdan gözükmüyor. Kirli sepeti dolmuş, taşmış. Kızların iç çamaşırları sutyenleri ortada. Banyodan çıkıp mutfağa gittim. Kahveler olmak üzere, masaya oturup bir sigara yaktım. Melek kahve mi uzatıp karşıma geçti, ve
M: evet kitap kurdu, anlat bakalım. ( bi sigarada kendi yaktı )
Dün yaşadıklarımı en baştan anlattım. Telekomda dayak yediğimi, telefondaki mesajı sonrasını vs . Melek dizi izler gibi beni dinlemeye başladı. Anlattıkça gözlerim doldu, utanmasam ağlayacağım. Meleğin ağzı hep bozuktu, bu durumuda boş geçmedi tabi.
M: S…tir et kitap kurdu, senin gibi sevene kız mı yok, o o…pu kaçırdığına yansın. Hem sarışınlar aptal olurlar.
K: Oha melek, bu nasıl teselli.
M: Takma kafana, akşam işe nasıl geleceksin? Gözü patrona nasıl anlatacaksın ?
K: bilmiyorum, belki işi bırakırım. Zaten kafamı toparlayamam.
M: Saçmalama be, buradan beraber gideriz.
K: Önce arabayı almam lazım
K: tamam arabayı alır öyle geçeriz.
Hilal meleği içeriye çağırdı, salonda birşeyler konuştular. Ben iyice rahatsız oldum. Melek 2 dk sonra tekrar yanıma geldi.
K: Melek ben gideyim, hilal rahatsız oldu belli ki
M: ya yok, erkek arkadaşı gelecek birazdan, ona bozuluyor.
K: tamam işte ben rahatsızlık vermeyim. Akşam görüşürüz.
M: Boş ver, kendi odası var, hem sen benim odama geçersin, rahatsız olursa o olsun. Burası benimde evim.
K: peki sen bilirsin.
Koridorun sonunda meleğin odasına geçtik. Oda incinlık ötesi. Nereye oturayım diye bakınıyorum ama yatak haricinde kanepe var 1 adet. Üzerinde her türlü kıyafet var.
M:incinlık için kusura bakma
K: Burda aradığını bulabiliyormusun
M: evet hemde çok rahat bir şekilde.
K: helal olsun ne diyim.
M: Ben duşa girip çıkayım, hilalin erkek arkadaşı gelirse odadan çıkma tamam mı .
K: tamam,
Melek elbise yığınının içinden bornozunu, ve dolaptan iç çamaşırlarını alıp odadan çıktı.
Kanepede oturmaktansa kızın yatağına uzandım bende. Banyodaki suyun sesi borulardan dolayı odanın içine kadar geliyordu. Gözlerimi kapayıp natalaiyı düşündüm bir süre. Aklıma geldikçe sinirleniyordum.
20 dk oldu melek halen banyoda, kız sanki duş için değil kırklanmak için banyoya girdi. Kapının zili çaldı. Yabancı bir evde olunca ister istemez korkuyorsunuz. Yatakta doğrulup dikkat kesildim, gelen kim diye. Hilal kapıyı açıp içeride birine sarıldı belli ki. Sonra hilalin odasına geçtiler. Melek gelse en azından bu odaya kimse giremez, yatakta oturmaya devam ettim. Telefonumu sessize aldım. 10 -15 dk sonra su sesi kesildi. Tamam dedim melek şimdi gelir. Melek üstünde bornoz, kafasında havlu sarılı bir şekilde odaya girdi. Melek odaya girince rahatladım.
M: erkan geldi mi ?
K: Erkan hilalin erkek arkadaşı ise geldi.
M: ok, ben üstümü değiştireyim dışarı çıkalım.
K: tamam da ben salona çıkayım mı ?
M: Yok sen gözlerini kapat yeterli.
K: tamam.
Ben yatakta arkamı döndüm, gözlerimi kapadım. Melek üstünü değiştirmeye başladı. Daha 2 dk geçmeden, yan odadan sesler gelmeye başladı. Ama öyle böyle ses değil. Oğlan kızı resmen yuttu içerde. Hilal dan çığlıklar geliyor. Ben tabi noluyoo lan diye dönünce gözlerimi açtım. Melek sadece iç çamaşırını ve sutyenini giymiş, onu yan profilden görebileceğim bir yerde duruyor. Meleğin kollarındaki dövmeleri görmüştüm ama kalçasından başlayan bacağı ve beline kadar uzanan Marilyn Monroe dövmesini görünce şok oldum. Hatta yan odadan gelen seslerden çok dövmeye şaşırmıştım.
K: Bu ne !!!
M: ( elini dudaklarına zütürüp ) şiiiiişşşşttttt, ses çıkarma.
K: o değil be, bu dövme ne ?
M: ( Kısık sesle ) kapatsana be gözlerini, bakma.
K: tamam.
Tabi içerden gelen sesler inlemeler iyice yükselmeye başladı. Ben ister istemez gülüyorum arada. Melekte arada bana eşlik ediyo. Neyse melek hızlıca üstüne birşeyler giydi. Gözlerimi açtı. Ben pis pis sırıtmaya başladım.