+14
-1
Oysa ki bunun cevabını ikinciye arayışımda alacaktım. Aradım, ben geleli 20 dk oldu seni bekliyorum nerelerdesin, gelmiyor musun? dedim, o güzel ses tonuyla kısık sesle gülerek Nereye gelmiyor muyum? dedi. E hani buraya gel otururuz dedin geldim işte dedim, ve olayı cok yanlıs anlamısım beyler zira aldıgım cevap Ben buraya derken seni yukarıya cagırmıstım, ben de seni bekliyorum nerede kaldın diye dedi. Güldü tekrar hatta dedi.. suanda balkondayım ve seni görüyorum, bak yukarı dedi, güldük karşılıklı. Otomata bastı, çıktım yukarı, baya lüks bir evi vardı. Tahmin edebileceginiz ögrenci evi değil burası bambaşka birinin evi derdiniz eğer görseydiniz. Gözüm salonun duvarına takıldı, bir sürü çizimleri vardı tasarımla ilgili. Güzel, kültürlü, çekici olmasına karşın, üstüne üstlük bir de böyle yetenekleri de vardı. Ben gelmeden de çizim yapıyormuş olsa gerek yine sehbanın üstünde tam bitmemiş muazzam bir kız resmi duruyordu. Çizim mi yapıyorsun dedim yani öyle küçük çaplı şeyler dedi. Enteresandı. Her neyse her zamanki gibi köpeklerden konuşmaya başladık, hani ilk defa gittiğiniz uzaktan akrabanın evi olurdu ya küçükken, ne yapacağınızı bilemezdiniz, el pençe divan otururdunuz köşede bir salak gibi, aynı öyleydim, başkasının evine malum durum hariç gitmeyi zaten sevmem, ve bu kişi de böyle bir kişi olunca utancım iki katına çıktı. Napacagımızı bilemiyorduk ikimiz de. Ben kızarıp duruyordum, o da aynı şekilde olmasına rağmen kendine aldırmaksızın bana neyin var suratın, gözlerin kıpkırmızı diye soruyordu. Bende durumu işe bağlıyordum. Mars geldiginden beri düzgün uyku uyuyamıyorum diyordum. Ne diyecektim ya? Cok utanıyom şuan hadi gidelim burdan mı diyecektim? zaten son zamanlardaki özgüven kaybımdan dolayı rahat davranamıyordum, bir de böyle bir ortamdayken ne yapacagımı hiç bilmiyordum. Akışına bırakmıştım, o ne derse ordan yürüyecektim. Zaten fazla bir vaktimiz yoktu, taş çatlasa 1 bucuk saat sonra hazırlanıp spora gidecekti. O 1 bucuk saati ikimiz de utangaclıkla geçirdik, en sonunda kalkıp hazırlanmaya gitti, hazırlandıktan sonra evden cıktık, asagıya indigimizde beni eve bırakmakta baya ısrarcı olmasına karsın ben yine gururumdan ödün vermeyip ne gerek var yolunu degistirmene minibüs yolu iki dklık mesafede en kötü taksiye binerim diyip geçiştirdim. Halimi anlamış olsa gerek en sonunda o da pes etti. Ben oradan ayrıldıktan sonra onun arabayla geçecegi yoldan degil farklı bir yolu kullandım, daha demin ayrıldıgın kız arabayla seni sefil sefil yürürken görmesi pek hoş olmazdı ne de olsa. Her neyse, bizim semte vardım, onurun yanına gittim, kötü geçen bir buluşmanın ardından yemekle kendimi rahatlatırım belki diye düşünüp Onura yemek siparişi verdim, o sırada XXXX in sporu bitmiş olacaktı ki bugünkü hal ve davranışlarından dolayı özür diliyordu. Ben de sucu üstüme alıp onun özür dilemesi gereken bir şey olmadığını, asıl durumu kötü olan kişinin ben oldugunu söylüyordum. Bu günü böyle bitirdik. Fakat aklımda tek bir soru vardı ve ben artık sadece köpeklerden konusmak istemiyordum, olayı bağlamak istiyordum. Bu yüzden içim içimi yiyordu, ya eğer kızın böyle bir amacı yoksa diye. Fakat denemekten kim ölmüştü ki? Ne pahasına olursa olsun denemek istiyordum, baş koymuştum artık bu yola, ölmek var dönmek yoktu.
Devamı geliyor.
Tümünü Göster